Âşık Remzâni |
Kırklar Cemi
Kırklar Cemi: Alevilerin bugün sürdürdükleri, erkanları 12 hizmetin
yapıldığı ‘yol’ a CEM denir. Kırklar Meclisi ve Cemi, Aleviliğin
temel ibadeti olan Cem’in kaynağıdır. Kırklar meclisi, zamanı mekanı belirli
olmayan içinde Hz. Ali’nin de olduğu, Muhammed’in sonradan katıldığı bir ulular
meclisi, Aleviler için (menkıbevi) derin sembolik anlamları olan
ritüelin adıdır. İslam anlayışı bu inanışı kabul etmemektedir. Geleneksel Alevi
kaynaklarında bu olay Miraç gecesine bağlanarak anlatılır. Kırk kişinin
katıldığına inanılan bu meclisteki ibadette yaklaşık yarı yarıya kadın erkek
bulunmuştur. Aleviler Kırklar ve 40’lar meclisinin inanç ve sosyolojik boyutlu
bir ulular topluluğu meclisi olduğuna inanır. İçinde Ali ve Fatıma’nın da
bulunduğu, Kırklar Cemi mitolojisinin, birkaç yorumu vardır fakat yaygın olan
anlatım özet olarak şöyledir: Muhammed Miraca (tanrı ile görüşmeye) çıkarken
önüne bir aslan çıkar, yola devam etmek için Muhammed peygamberlik
matemini (yüzük/mührünü) bu aslana vermek zorunda kalır. Tanrı katına varan
Muhammed, bir ışık içinde, tanrının ses ve cemalini, Ali’nin ses ve sıfatına
benzetir, bir süre muhabbet ederler. Muhammed miraçtan geri dönüşünde,
bir mekandan ‘gizli kırklar meclisi toplantısından’ sesler duyar. Merak
eder, kapıyı çalar. İçeriden, Sen kimsin ? diye seslenirler. -
Ben son Peygamber Muhammed Mustafa’yım der.. Kırklar; bize
peygamber gerekmez ihtiyacımız yok diye içeri alınmaz. Şaşkın bir şekilde
geri dönen Muhammed’e melekler. O ulu meclise dahil ol der. Geri dönüp kendini
soy ve sosyal statüsü ile tanıtır. Bize soy sop mal mülk gerekmez diye, yine
içeri alınmaz. Ne zamanki meleklerinde tavsiyesi ile; sıradan bir
insan ‘hâdimül-fukârayım` fakir fukaranın ‘hizmetçisiyim‘ dediğinde içeriye
kabul edilir. Görüldüğü gibi Muhammed, Peygamber olarak Kırklar cemine alınmaz,
ancak HİZMETÇİ olarak alınır. Bu anlamda Aleviliği peygamber anlayışı da çok
farklıdır. Bu nedenle Alevlikte hizmet deyimi,
‘halka hizmet, hakka hizmet’ çok önemli yer tutar. Örneğin cem de yapılan
görevlere 12 hizmet denilir, ve hizmet duası okunur. Muhammed önce orada
gördüklerinden çekinmiş, Cem’in gerçek olup olmadığından kuşkulanmış, Kırklara Siz
kimsiniz? Küçüğünüz, büyüğünüz (lideriniz) kim ? diye sormuş. Burada
Muhammed’in Kırklardan habersiz olduğu, Kırklar meclisinin ondan önce var
olduğu görülmekte. Biz Kırklarız birimizde kırkımızda büyüğümüzde
küçüğümüzde tek bir ‘CAN dır’ cevabını almış. Kırklar kendilerinin hak
olduklarını kanıtlamak için içlerinden birinin koluna neşter (bıçak)
vurulur, kırkının da bileklerinden kan aktığını, birinin kolu sarılınca
hepsinden akan kanın durduğunu gören Muhammed onların Cem’in hak olduğuna
inanmış. Ayrıca Muhammed Mirac’a çıkarken Aslan’ın ağzına verdiği matemi/yüzüğü
orada Hz. Ali’de görür. Kırklar Muhammed'ten, Hadümül-fukara
marifetini/hizmetini görelim, Salman’ın getirdiği engürü (üzüm tanesini)
Kırklara paylaştır demiş. Muhammed biraz yardımla üzüm tanesini eli ile ezip
Kırklar'a sunmuş, Kırklar’ın biri, ve Muhammed’de içmiş, hepsi esrik (seri-hoş)
olmuş, işte o zaman vecde (coşkuya) gelerek kalkıp semah eylemişler. Semah
eylerken başından sarılı tacı düşmüş, Kırklar onu kırk parçaya bölmüşler
ve bellerine bağlamışlar. O gece Cem ibadeti böyle olmuş. Ve işte Alevi-Bektaşi'lerin
temel ibadeti olan Cem ritüelinin temeli bu şekilde atılmıştır. Tüm cemlerde
okunan ‘Miraçlama’ deyişinde de bu dile getirilir. Kırklar meclisi
ve cemde birçok inançsal, sosyal, sembolik yanlar vardır. Geleneksel olarak Cem’in kaynağı,
bu Kırklar Cemi mitolojisine dayandırılsa da, birçok araştırmada, Cem’in
kaynağının İslam öncesi ve sonrası, örneğin M.Ö. 4 bin yıllarında
Sümerlerde 12 hizmetli Cem ve eski Türk inancı Şamanizm de, Şaman, yönetiminde,
kadın erkeğin katıldığı, sazlı sözlü, yemek içki danslı ayinler
görülmektedir. Cem kelimesi Arapça’da toplama
biriktirme topluluk anlamına gelirken, Farsça’da birlik, birleşmek
anlamlarına geliyor. Aynı zamanda cem sözcüğü ve Cem eski (İslam öncesi)
İran söylencelerinde içkiyi (şarabı) bulan içkili toplantılar düzenleyen şarap
anlamına gelen Cem-Şıh’ın (Şahın) adıdır. Söylenceye göre gökten inen bulutlu
bir ışığın içinden, elinde üzüm salkımı olan güzel bir kız iner, bunu gören bir
çoban ona aşık olur, kız bir üzüm tanesini ezip suyunu çobana içirir. Esir olan
çobanın gözü gönlü açılır, ikisi evlenip mutlu olurlar. Bu olayı tören haline
getiren kişi Cem adında ki şah/hükümdarmış. Sonraları bu olaya ve Cem adlı o
şaha saygı göstermek için, belirli aylarda içkili çalgılı ayni-i cem
denen törenleri düzenlenmiş. Gökten inen bu ışınlı buluta da Cemşid
(cem–ışık) Cemin ışığı denmiş. Alevilikte
CEM âyin-i, bunlar gibi birçok eski Türk, İran, Anadolu, Mezopotamya, Sümer,
inanç ve kültürün kaynaşmasının bir sonucudur. Cem Alevi inancının en önemli
inançsal ritueli (ibadetidir), Cemsiz Alevi-Bektaşilik düşünülemez. Alıntı: Danimarka Alevi Birlikleri Federasyonu (DABF)
CEM nedir ?
Cem
Alevilerin toplu halde ettikleri ibadetin adıdır. Kavram olarak Cem Arapça bir
kelime olup toplanma, birikme, bir araya gelme manasına gelmektedir. Cem'in
kaynağı Kırklar Cemi'dir. Cem
ibadetini diğer inançlardaki ibadetlerden farklı kılan en önemli unsur; Cem de
bulunanların aynı zamanda toplumda hesap vermekle yükümlü olmalarıdır. Cem de
bulunanlar bir birlerinden razı Olmak zorundalar. Cem de bulunan bir kişi başka
bir kişiye dargınsa, bu iki kişinin dargınlıkları giderilmeden, barışmaları
sağlanmadan Cem'e başlanmaz. Alevilerin
toplu anlamda temel ibadeti olan Cem, bir Dede´nin gözetiminde, önderliğinde
yerine getirilir. Cem
ibadetine katil, hırsız, yolsuz, düşkün kimseler giremez. Cem ibadetini kısa
bir şekilde tanımlamak mümkün değil. Bu anlamda Cem'in ne olduğunu ve nasıl
uygulandığını tam manasıyla kavramak için en yakındaki Cem evine gidip
bilgilenmek gerekiyor. Erenler cemine hercan giremez Şah’a kanber gibi kul olmayınca Her kanberim diyen kanber
olamaz Edep ile erken yol olmayınca Alevilik’de, uygulanan altı tür
Cem vardır. Bunlar şunlardır: 1. İrşat Cemi (Gençleri, yeni yetişenleri
aydınlatma Cem’i) İrşad
Cemi kısaca yeni yetişen kız ve erkek gençlerimizi eğiten, yolun kurallarını
gösteren, Cem’de nasıl davranacaklarını bildiren, duaları öğreten, insanların
birbirleri ile nasıl kaynaşacağını sağlayan, dinler ve inançlar hakkında
bilgilendirme yapan bir Cem’dir. 2. Koldan Kopma Cemi (Suç işleyenlerin, düşkünlerin,
toplumsal suçların yargılandığı Cem) Bu
Cem Alevilikte Halk mahkemesinin işlediği, toplum içinde sosyal sorunların
karara bağlandığı, toplumsal suç işleyenlerin müşkillerinin görülüp
giderildiği, daha bir çok konuyu kapsayan bir Cem biçimidir. Bu Cem’de tüm
ihtilafları Dede, Pir veya Mürşid yöre halkının çoğunluğunun da katıldığı
kararı uygular. Verilen karar herkes için geçerlidir. 3. Müsahiplik Cemi (İkrar veren aileler arasındaki
birlikteliği, dayanışmayı işleyen İkrar Cemi) Alevi
Cemleri’nin içerisinde Müsahiplik Cemi çok önemli bir yer tutmaktadır. Yukarıda
da belirtildiği gibi, Alevilik güçlü ahlak sistemine dayanan, eşitlik ilkesini,
paylaşımı ve sosyal adaleti kendi bünyesinde barındıran bir inanç biçimidir.
Hamı kendi içinde olgunlaştırdığı gibi, “İnsan-ı kâmil” olmaya yönelik yoğun
çaba ve çalışma içine girer. Aileleri birbirleri ile kaynaştırıp dayanışmayı
sağlayan bir humanizmaya sahiptir. İşte bunun adı insanın insanla
Müsahib olmasıdır. Yani birbiriyle ilke birliği, yaşam birliği ve daha da
ileriye giderek kardeşlik anlaşmasının musahiplik vesilesiyle ikrarlaşmasıdır.
Alevilik’de Müsahip olmadan önce belli olgunluk
aşamaları vardır. 4. Lokma ve Dardan indirme Cemi
(Herhangi bir konuda adak
adayanlar, baba ve annelerinin Hakk’a yürümesinde helallık alma Cemi) Adına
Lokma Cemi dediğimiz Cem, kulun kula razılık Cemidir. Bir helallaşma Cemidir.
Bir gönül alma Cemidir. Adak Kurbanları, Adak yemekleri bu Cemde yapılır. Bu
Cemin diğer bir adı da “DARDAN İNDİRME CEMİ”dir. Anadolu’nun bazı yörelerinde
Lokma Cemi, diğer bazı yörelerden de Dardan indirme Cemi olarak anılmaktadır. Dardan indirme, anne, baba veya
bir yakının Hakk’a yürümesiyle ilgilidir. Baba, Anne veya bir yakın akrabası
Hakk’a yürüyen kişi, ilk üçüncü günü bir yemek verir. Yedinci ve Kırkıncı günü
tekrar bir yemek verilir. Bu her üç yemek bir gelenektir. Ancak dardan indirme
Ceminin amacı değişiktir. Bu Cemin belli bir günü yoktur. Ama aynı yıl içinde
yapılması da bir görev sayılır. Ölen
kişi için Alevilikte daha çok “Hakk’a yürüdü” deyimi kullanılır. Hakk’a yürüyen
kişinin tüm tanıdıkları, alış veriş ilişkisi olduğu kimseler, çevrede tanıdığı
akraba ve arkadaşları çağrılarak hem halkın huzurunda, hem de Dede’nin
huzurunda razılık alınır. Borcu varsa ödenir. Alacağı varsa alınarak yakınına
teslim edilir. Sağlığında gücendirdiği kimseler varsa onların razılığı alınır.
Kurallar yerine getirildikten sonra yemekler yenilir. Dualar ve gülbenkler
okunarak kişiye razılık verilmiş olunulur. 5. Abdal Musa Kurban Cemi (Kurban kesip çevreye dağıtılan Cem. Bu Cem Hacı Bektaş Veli döneminden
sonra uygulanmaya başlanmıştır). Abdal Musa, Hünkar Hacı Bektaş
Veli’nin önemli kerametler gösteren halifelerindendir. Abdal Musa Alevi ve
Bektaşi’lerde saygı ile anılan “sultanlık” payesi almış, bir çok kerametleri
olan velilerden birisidir. Abdal
Musa Ceminde kural olarak bir yola alınma veya görgü amacı yoktur. Özellikle
Ege ve Akdeniz yöresinde adına Tahtacı ve Çepni dediğimiz boylarda Perşembe’yi
Cuma’ya bağlayan gecelerde adak kurbanları gibi konularla ilgili Cem
düzenlenir. Bu cemler’de köy halkı bir araya toplanır. Dargınlar, küsler
barışır, komşular birbirlerine lokma verirler. 6. Görgü Cemi (Aleviler’de çok özel, önem
taşıyan bir Cemdir) Alevilikte
görgü Cemi özellikle tüm kurallarıyla değişik yörelerde noksansız olarak tatbik
edilir. Görgü Cemine girebilmek için, Müsahipli olmak, evli olmak, adap ve
ahlaka uygun olmak, düşkün olmamak, yani toplum içerisinde her hangi yüz
kızartıcı bir suçu bulunmamak. Pire, Mürşide ve Dede’ye inançlı ve itikatlı
olmak. Kişinin mevki ve makamı ne olursa olsun Cemevi’nin eşiğinden adımını
içeriye attıktan sonra, Ceme katılan canlar kendi arasında bir fark gözetmemek
ve Allah’ın birliğine Peygamberin resulluğuna inanmaktır. Alevi
Cemleri, Ceme katılan aileler tarafından sosyal dayanışma suretiyle
yaşamaktadır. Diğer bir deyimle Aleviler laikliği kendi içlerinde 1400 yıllık
tarihi bir süreçde yaşatmışlardır. CEM'de oniki hizmet görevlileri 01- DEDE (PİR-MÜRŞİD): Cemi yöneten, yükseköğretim
görevlisi, hakem, hakim, üst bilgili. 02- REHBER (yol gösteren): İlköğretim görevlisi, oniki
hizmet sorumlusu. 03- ZAKİR (ozan, aşık,
sanatçı): Saz,
söz ustası. 04- GÖZCÜ (Gözlemci): Cem evinde düzeni, sükuneti,
disiplini sağlar. 05- ÇERAĞCI (Işıkçı): Cem evinde meydanı aydınlatır,
delilci. 06- PEYK (Haberci): Halkı cem evine (yerine)
çağıran. 07- NİYAZCI (Lokmacı, kurbancı,
sofracı):
Halkın, evlerinden getirdiği yiyeceklerle (Niyaz) ilgilenir. 08- PERVANE (Semah ve meydan
sorumlusu):
Meydan ve semahla ilgilenir. 09- İZNİKÇİ (Temizlik
Sorumlusu):
Temizlik ihtiyaç malzemeleri bulundurur. (Su,sabun, havlu,kap vs..) 10- FERRAŞ (Süpürgeci): Cem meydanında simgesel
temizlik görevini yapar. 11- SAKKACI (Saka, su
dağıtıcı):
Cemde su dağıtıcı. (Hz. Hüseyin'i anımsatma) 12- KAPICI (dış kapı
görevlisi):
Dışardan, içerden gelen gidenleri gözlemler, ilgilenir. ALEViLiKTE iBADET: Alevi
/ Bektaşîlikte kişisel ibadetin: yeri, zamanı, mekânı, şekli yoktur. Birincil
ve en iyi ibadet her an ‘Kâmili insan’ (bilgin olgun dürüst insan) olmaya
çalışmaktır. Bilim yolundan gitmek, eline, diline, beline sahip olmak, helâl
lokma yemek, kendine reva görmediğini başkasına uygulamamak..vs. Aleviler için
en büyük ibadettir. Zaten bu kuralları yerine getirenin ‘Tanrı‘ya’ yalvarıp
af/merhamet dilemesine gerekte yoktur. Bu nedenlerden Alevîlerin islam’ın 5 şartına
(namaz, oruç, haç, zekât kelimeyi şahadet) uyma, camiye, kiliseye .... hatta
cem-evine, gidip gitmeme, diye bir zorunlulukları yoktur. Gerçek içten ve
gizli; insanî ahlâksal kurallara uymadıktan sonra, yapılan ibadet ‘gösterişten’
öteye gitmez. Kendini ve halkı, kandırmaktan başka bir şey değildir. Alevi
/Bektaşîlikte toplumsal anlamda bir tür ‘ibadet’ CEM kurumu içinde vardır.
Kelime anlamı ile CEM, BİRLİK demektir. "Alevîliğin kalbi Cem’de atar.
Alevîliğin sırrı Cem’de yatar" denilir. Alevîliği bütün yönleri ile
anlamak Cem’i anlamaktan geçer. Cemde yapılan her
hareketin, her sözün inançsal, kültürel, toplumsal sembolik anlamları vardır. CEM’İN İNANÇSAL KAYNAĞI: Kırklar-Cem’idir.
Alevîlikte Muhammed’in ‘miraç’ (tanrı ile görüşme) rivayetiyle (gerçekte olması
mümkün görünmeyen, olay, masal, rüya) birlikte anlatılan bir hikâye ye göre: Hz.
Muhammed Tanrı’yı ziyaretten döndükten sonra, gerçek hayatta 40"lar
Meclisi denilen bir toplantıya katılmak ister. Muhammed 40"lar meclisine
girmek için kapıyı çalar ve peygamber olduğunu söyler. -
"Git peygamberliğini ümmetine göster" denilir ve içeriye alınmaz, bir
kaç defa dener sonra: - "Bende fakir bir kulum, sizden biriyim"
deyince içeriye alınır. Yani
bu meclise isteyen herkes giremez, oraya giren rütbesini, malını mülkünü
defterden silmesi gerekir, ve oraya girmek için gönülden istekli ve israrlı
olmak gerekir. Muhammed, Kırklar CEM’ine girince, oradakilere kim olduklarını,
büyük, küçük kim diye sorar. "-
Bize Kırklar derler, bizim küçüğümüzde büyüğümüzde uludur" cevabını alır. Muhammed sayar bakar, kadın
erkek 39 kişi, biriniz nerede der: "-
O dışarıda görevdedir" derler. Muhammed ispat ister. Birisi
Hz. Ali’nin koluna bir bıçak vurur, hepsinin kolundan kan akar, bir damla kan
da çatıdan içeri düşer. Ali’nin kolu sarılır diğerlerinden dökülen kan da
durur. Burada
ki mesaj, Cem’de kadın, erkek herkesin eşit ve aynı seviyede olduğudur.
Canlardan birisinin acısı herkesin acısıdır, birisinin acısı sarılınca hepsinin
acısı durur. Ortaya
bir üzüm tanesi getirilir, Muhammed’ten bunu 40 kişiye paylaştırılması istenir.
Muhammed zor durumda kalır ve HAK’tan yardım ister, üzüm tanesi ezilip şerbet
edilir, buna kırk kişi banıp, mest (seri-hoş = başı hoş) olup semaha kalkarlar.
Burada
verilen önemli mesaj, bilmediğini sorup ögrenmektir, var olanı eşitçe
paylaşmak, hakkına düşene razı ve beraber mutlu olmaktır. Semah dönerken
Muhammed’in başında ki sarık düşer ve 40 parça olur, Kırklar bu parçaları
bellerine bağlarlar, Muhammed 40"lara PiR’lerini sorar: "-
Pirimiz Ali, rehberimiz Cebrail’dir" cevabını alır. Muhammed
Hz. Ali’nin yanına gelir (rüyasında), Tanrı katına çıkmak isterken önüne çıkıp
onu engelleyen bir aslanın ağzına verdiği ve ancak o zaman yoluna
devam-edebildiği, Peygamberlik yüzüğünü Hz. Ali’nin parmağında görür . Ve
rüyasında gördüğü tanrı yüzünü ve sesini HZ. Ali’ye benzetir. Orada Ali’nin
kendinden ayrıcalıklı olduğunu görür ve Ali" ye niyaz eder. Burada
verilen mesaj: Sadece peygamberler değil, olgun insanların hakkın, (halifesi)
elçisi, onun bir parçası olduğudur. Gökte aranan yerdedir (Tanrı insandadır)
düşüncesidir. Sonuçta ortaya çıkan H.B.Veli’nin deyimiyle, akıl mantığa uyan ve
gönülden her insanın katılabileceği sonuç: Tanrı gökte değil yerdedir,
insanların içinde, kalbindedir. insanlar da birleşip dünyadaki nimetleri
(değerleri) ortaklaşa eşitçe paylaşmalıdır. Bu hikâyede anlatılan konular, ve
özelikle Cem’de ‘Ehli-Beyt’ Hz. Ali ve soyuyla ilgili konular CEM’in islam’dan
aldığı yanlardır. Eski
tarih kaynaklar, Cem’de görülen: kadınlı erkekli, danslı, müzikli, yemekli,
içkili, öğütlü ve dualı toplantılara (ayinlere), islam öncesi Anadolu’da ve
Asya toplumlarında rastlandığı göstermektedir. Bu nedenle Cem doğrudan olarak
islam’dan kaynaklanan bir olgu değildir. CEM’İN TOPLUMSAL TEMELİ: Fakir,
emeği ile geçinen, ezilen, haksızlıklara uğrayan, yurttan yurda göç etmek
zorunda kalan fakir köylü insanlar, eski yeni inanç ve düşünceleri bir birine
katmış, bütünleştirmiş ve bu ezilmişlik durumdan kurtulmanın yollarını
aramışlar. Tâbi ki insanlar, bu baskı zulme, zaman, zaman baş kaldırmış ve
hakim güçlerce ezilmişlerdir. Ama teslim olmamışlar, kendi inanç, kültür ve
toplumsal, sosyal düzenlerini kurmuşlar. Ve bu olay, Anadolu’da Türk, Kürt,
Arap, Azerî, Müslüman, Hiristiyan birçok inanç, milliyet ve kültürler arasında
oluşmuştur. Birleşmeleri sorunlarına sahip çıkmaları, hakim güçlerin
çıkarlarına zarar verdiği için, yasadışı sayılmışlar, kültür ve inançlarını
gizli yapmak zorunda kalmışlar, baskı ve zulümlerden korunmak için, kendi
düşünce ve eylemlerini tepki çekmeyecek şifrelerle gizlemişler. Íşte toplumsal
açıdan CEM: Ezilen Anadolu insanının, bin bir yola başvurarak, bin bir çiçekten
öz alarak, kendi kültür, inanç ve toplumsal yaşam deneyimlerinin öğrenilip,
öğretildiği, yaşanılıp, yaşatıldığı, her yönüyle gözden geçirildiği bir
toplantıdır CEM. (Bir tür genel kuruldur) CEM: CEM,
özgürlük, eşitlik, ibadet ve sevgi yeridir. Cem
yargı ve karar yeridir. Birlik ve dirliğin korunup sergilendiği yerdir. Cemde
sunulan can, söylenen söz, sergilenen özdür. Hizmet ve sohbet muhabbet yeridir.
Kul-Köle, efendi-beyin olmadığı eşit ve hür canların buluştuğu yerdir.
Şaşmasın, yoldan düşmesin diye el ele verilen yerdir cem. Yol taşı, yol kuşuna
atılmaz cemde. Af, şefaat, rıza meydanıdır cem. İnsan aşılanır, kötülüklerden
kesilir. Çiğ olan pişer cemde. Asi (kötü) olan düşer cemde. Güvenin, sevenin
yeri, bacı- kardeşin meydanıdır cem. Saklar Cem erenleri seni, serini (başını)
verir sırrını vermez. İkrar iman (inanma) yeridir, ölçü ve hükmün yeridir. Edep
ve erkân yeridir cem. Cemde bir ulu divandır, cem erenlerin sözünü söyler. Hak
adına, halk adına Pir’indir ferman. Halk senden razı ise, HAK’ta razıdır. Bu
yolda yolcu olan kendini kanıtlamalı, Ceme girmeye lâyık olmalıdır. Canların
mutluluğu esastır. Kurallar sadece inanmak, tekrarlamak için değil, uygulamak,
bir yaşam biçimine dönüştürmek içindir. Temel kurallar korunur saklanır, her
şeye kılavuzdur akıl. Günü gelir korur kendini, gizlenir. Günü gelir ışık,
çiçek saçar aleme. Alemi her yönü ile bilmeden, değiştirmek mümkün değildir. Öz
değişmez, ama don zamana çağa uyar değişir zenginleşir. Cennet, cehennem
Cem’dedir. Cemde can ile cemaat dengesi kurulur. Mala, güzelliğe, hatıra, zora
yer yoktur meydanda. Biri
kırk, kırkı bir olur CANLAR CEM’de.
Alıntı Forum TR
- Yolumuz - |