Âşık Remzâni |
K - Z
-81- Kardeş benlik ile girme sen yola Benlik insanlara menzil aldırmaz ``Ben``deyip oturup ``ben``deyip kalkma Seni de aldatır bu benlik kardeş
Benliğe aldanıp yüksekten bakma Kimsenin alemde gönlünü yıkma At bu benliği kalbine sokma Seni de aldatır bu benlik kardeş
Yalanlar eyleyip planlar düzme Fark eyle kendini beyhude üzme Nefsine uyup da iyiliği bozma Seni de aldatır bu benlik kardeş
Harama ``helal`` deyip gördüğün yutma Doğruyu gözet yolundan sapma Aldanıp benliğe şeytana tapma Seni de aldatır bu benlik kardeş
Remzâni söyler teccala uyma Hak sözünü dinle gayrıyı duyma Sen tanı kendini ellere uyma Seni de aldatır bu benlik kardeş
-82- Kardeş bizi hor görme sen Halimiz var hal içinde Niyetimiz Hakk`a bağlı Yolumuz var yol içinde
İkrarımız kadim Hakk`tır Yolcu isen yollar çoktur Görmeyene birşey yoktur Sırrımız var sır içinde
Biz severiz taş atanı Sen bu yolu iyi tanı Hakk`a kurban şirin canı Veririz biz yol içinde
Hep canımız canan için Malımız var alan için Kimsenin görmeyiz suçun Severiz bir har içinde
Remzâni der gel bu yola Kolların boynuma dola Sevgilerin gerçek ola Zehrimiz var bal içinde
-83- Kardeş sende Beytullah`ın gizlidir Fark edip kendini görebildin mi Otuz üç hurüfu var On İki durağı Bir ustaz bulup da sorabildin mi
Dört kapısı var kırk sekiz de durağı Kırk makamı var üçyüzaltmışaltı sokağı On yedi kalesi var yanar çerağı Kaleyi yıkıp menzile varabildin mi
Yetmiş üç güruhu var hepsi naci Bunlar ne er kişidir ne de hem bacı Bu yolun sende bağlıdır ucu Nefsine bir hisar örebildin mi
Hizmet et Adem'e gerceği fark et Varlık benlik halini terk et Gel ustaz pazarına mürşidi tut Arifler katına girebildin mi
Remzâni der Muhammed Ali başımız Mürşitten doğduk bilmek yaşımız Saymakla bilinmez cenk savaşımız Kendine bir Kerbela bulabildin mi
-84- Kardeş senin çekilmedik nazın var Utanmaz arlanmaz kara yüzün var Şu dünyada üç-beş arşın bezin var Onu da sırtına sararlar kardeş
Kimsenin hakkında kötü söyleme Koyu gaybet edip dini dinleme Mü`min im dersen yalan söyleme Düşersin kurduğun tuzağa kardeş
Her ne ararsan özünde ara Kalbinde ne gezer kin ile kara Kurulur tuzaklar düşersin dara O zaman bulunmaz çaresi kardeş
Aldanma ellerin yalan sözüne Meyil verme hilesine nazına Kimse kulak vermez senin sözüne Gel kendi kendini düşürme kardeş
Bu sözlerim haktır doğru gelene Arıtıp da kalp evini silene Remzâni der noksanını bilene Sorun bu sözlerim tastiktir kardeş
-85- “Kaf, nun” hitabı izhar olmadan Ruhlar ile bir alemde “Hü” çektik Kerbela cenginden nice yıl evvel Şah Hüseyin`e gözlerimle su çektik
Kandilin levhinde var idik biz İsrafil ağzında Sur idik biz Cimcime kavmiyle yar idik biz Yarattık ademi secde „Hü“ çektik
Ol buhardan var olundu ruhumuz Yetmiş üçe böldüler hem güruhumuz Erenlerle birleşir her dem nurumuz Körler görmez gözlerine sur çektik
Bir zaman bu dünya su ile kaldı Nice afat nice tufanlar oldu Dünya defalarca boşaldı doldu Gerçeklere bu alemde var çektik
Zaman geldi bu aleme derildik Aşık olduk şu cihanda göründük Remzâni `yim hak libası büründük Erişip Kırklar`a dar çektik
-86- Kesilmiyor şu derdimin efkarı Atma kardeş kerem eyle Yanıp biten şu sinemin külünü Rüzgara katma kardeş kerem eyle
Gördüm ki gamlısın gülmüyor yüzün Her dem kış geçer baharın yazın Nerde tatlı dilin tükendi sözün Gel sitem yapma kardeş kerem eyle
Bize yakışır tatlı dil tatlı işlek Doğru yoldan gider gerçek Aşkta olmaz kilo ölçek Ölçme kardeş kerem eyle
Aşk bizde saygısız misafir Anlamayana büyük kafir Yardımcımız olur Gafur Kaçma kardeş kerem eyle
Hep aşıkız biz bu yola Toplaşalım gonca güle Remzâni der zehri bala Katma kardeş kerem eyle
-87- Kıble me dönüp haki payım görmüşem Arayıp da lokmanımı bulmuşum Bu lokmanım için canı koymuşam Lokmanımdan başka
lokman aramam Sen idin derdimin
dermanın veren Bakmadın gönlümün isteğini bilen Yaremi görünce sızlayıp gülen Lokmanımdan başka lokman aramam Sana dertlilere
derman dediler Durulup bulanmaz
umman dediler Kırklar irfanında
selman dediler Lokmanımdan başka
lokman aramam Sen beni divanında
eyle kabul Sabrıyla gönlümü
eyledin makbul Remzâni `yi kapında sen eyle kul Lokmanımdan başka lokman aramam
-88- Kış değil yaz değil bilinmez mevsim Bozuk bu havalar aman Ecevit Ne olur üstümüze değsin güneşin Git gide uzuyor zaman Ecevit
Al şu iktidarı sesini duyur Gerici yobazı bir yana ayır Kahrolsun sömürü fakiri doyur Tütsün bacalar duman Ecevit
Kimisi riyakar kimisi yobaz Hiç yuva yaparmı ördekle kaz Gel gözünü severim yapma bize naz Hayalin canlıdır yaman Ecevit
Bölünmez çeliksin ikinci Kemal Kıbrıs`a gösterdin unutulmaz bir hal Yurt sevgisiyle çok verdik zeval Çöz şu düğümleri aman Ecevit
Uygarlık ulusal büyük meçhure Oytun Remzâni bağırır iktidar diye Ana yasamız seslenir bütün köylüye Gelsin başımıza solum Ecevit
Resmini karşıma alarak bu şiiri yazdım. Ümitli işçi şiiri. 07.01.76
-89- ``Künt ü Kenz``in sırrına mazhar olmayan İlm-i Cavidan dan haber alamaz Arıtıp ta kalp evini silmeyen Ustaz meydanında irfan olamaz
Doğuranı yaratanı bilmezse Muti kalbi ente mute ermezse Açılıp can gözü Hakk`ı görmezse Has bahçede açılan gülü bulamaz
Sırr-ı hakikattır sırların tacı Bu sırra erenler Güruh-Naci Eğer hasta isen gelir ilacı Hasta olmayan bu tabibi bulamaz
Remzâni bu yolların kulu kurbanı Aradım buldum derde dermanı Ekildim biçildim kurdum harmanı Savrulmayan bu ambara giremez
-90- Maksudumuz sensin geldim kapına Ver muradımız İmam Hüseyin Süre geldim yollarına yüzümü Ver muradımız İmam Hüseyin
İsteyenin muradını verensin Sen derdimize derman olansın Günahımız kaf dağına salansın Ver muradımız İmam Hüseyin
Sana çağıran kalmaz yollarda Hızır yoldaş olur yüce bellerde Verdin muradımız kanlı çöllerde Sana güveniyorum İmam Hüseyin
Kapında Remzâni `yi eylesen turab Aşka yandır cismimi eyleme harab İki cihan serverimsin çağırırım Ya Rab Ver muradımız İmam Hüseyin
-91- Medet Allah ya Muhammed ya Ali Günahkarım günahımız bağışla Bunalanı kurtaran Bektaş-ı Veli Günahkarım günahımız bağışla
İmam Hasan yardım eyle sen bize Şah Hüseyin derman ol derdimize Ümidimiz sizdedir kalman noksanımıza Günahkarım günahımız bağışla
İmam Zeynel`dir zindanın şahı Ol İmam Bakır`dır yüzüm ağı Cafer, Musa, Rıza affet günahı Günahkarım günahımız bağışla
Tağı bizleri tahtına ala Nağı cümlemizi mülküne sala Askeri, Mehdi`ye Remzâni gönlünü bağla Günahkarım günahımız bağışla
-92- Men bir dertli kervanım Handa misafir Bugün geldim ise yarın giderim Bir ustada erdim canda misafir
Madenimi ol balçıktan yoğurdu Kendisi var edip kendisi doğurdu Cümle ruhlarına anda bağırdı Kendi de saklandı onda misafir
Bilmem bu ruhları nerden topladı Yarattı Ademi kendi hakladı Anadan doğdu halkı yokladı Kendi de kaldı tende misafir
Ehl-i Beyt`ine cefa eyledi ``Kulla es elikim aleyhe`` söyledi Milcan`ı kendine haval eyledi Kendi de kaldı kanda misafir
Bir derde düşürdü ``Hiç gülme``dedi Ahiri öldürüp cesedim yudu Son deminde bir ıssız makama kondu Gariptir Remzâni sende misafir
-93- Mende arz eyledim gönül bağını Dostun cemalini görmek isterdim Açılmıştır bahçesinde gülleri Ol domurcuk gülden dermek isterim
Kokar oldu ol bahçenin gülleri Baldan tatlı idi yarin dilleri Yedi iklim şar köşe bülbülleri Mende ol köşede ötmek isterim
İşte Remzâni derdine derman Hünkarım cümlemize versin eliyle ferman Günde yüzbin kere anarım her an Ulu dergahına konmak isterim
-94- Mü’minlik davası süren kardeşler Mü’min olanlardan kemalet olur Senlik - benlik ile Hakk’a varılmaz İnsan-ı kamilde cemalet olur
Gerçek ariflerin sözünü gözle Hakikat ondandır sen bunu izle Menzil alamazsın hileli sözle Kamilin nutkunda hidayet olur
Mü’min isen bir parmağın kessene Boş dolaşma hakikatı seçsene Hürşehit can verdi serden geçsene Gerçeği gör Hakk’tan inayet olur
Koy canını didara gel eyle pazarı Görünür hikmeti Hakk’ın nazarı Kabe sendedir budur yazarı Ademe secde niyaz et olur
Remzâni der daim Hakk’a şükreyle Gece-gündüz ibadetle zikreyle Hakk’ın kelamını gel doğru söyle Tanı vücudunu hep ayet olur
-95- Mustafa`dır mihracda gezer Ali`dir evrahlar yazar Büyük nimettir katarı düzer Evrahlar bir olup geldiği zaman
Mihrabdır onda Hakk`ı görürüz Arafat da canlar kurban veririz Zikrimizde kadim ikrar dururuz Evrahlar bir olup geldiği zaman
Nihan dadır nihanda gezer Hakikat ta engürler ezer Zahirdir gerçek nefesler düzer Evrahlar bir olup geldiği zaman
Sefa uludur dostlar dileği Mikail`dir cennet meleği Remzâni hakirem aşkın eleği Evrahlar nur olup geldiği zaman
Not: Remzani, bu şiiri sevdiği kişilerden isimlerinin baş harflerinden hareketle yazmıştır.
-96- Nice yıllar şu cihanı dolaştım Kendimden aşağı kul bulamadım Derdimin içinde bir derde düştüm Efkarım dağıtmaya dil bulamadım
Anlatsam halimi kaçarlar dışa Hiç demez ki emeğin gidiyor boşa Gel sitem eyleme yaralı kuşa Yaramı sarmaya el bulamadım
Anladım bu yarem sarılmaz oldu Bu ruha bu kafes örülmez oldu Çok baktım bir dost görünmez oldu Aynı kokusundan gül bulamadım
Aşkıymış aşığın didarı bildim Nice dertlilerin içine girdim Kendi ilacımı kendimde buldum Ene`l` siz Mansur`a dar bulamadım
Derdi olan dertli halini bilir Mecnun ah çekmezse Leyla'mı gelir Remzâni aşkıyla makamın bulur Şahsız kovanda bal bulamadım
-97- Nur kudret deminden gelir payımız Nesli Ali Aba Naci soyunuz Kırklar`ın Cem`in den gelir soyunuz Nuş edip engürü gıdalandık biz
Muhammed'de Şit'in nurunu aldı Ali`yle Fatıma o nurdan geldi Hasan`la Hüseyn`e aşina oldu Kerbela cenginde yaralandık biz
Bu nurlar bakidir asla kaybolmaz Gözleri ama olan bunu göremez Gerçek meydanına her can giremez Bu sırları sinemizde kararladık biz
Mürşid huzurunda eyvallah dilimiz Hakk'a doğru gider bizim yolumuz Has bahçe içinde açar gülümüz Bülbülü sinemizde zareledik biz
Hüseyn`in derdini kabul eyledik Arı gibi bir kovanda inledik Remzâni dünyada asla gülmedik ``Enel-Hakk`` diye Mansur`u daraladık biz
-98- Özünü sözünü gel bire bağla Sakın gayrilere açma ha kardeş Düşüp de nefsine teccala uyma Bir ustazı kamilden kaçma ha kardeş
Birlik Hakk`a giden doğru bir yoldur Hak evinde kin kibir nefsini öldür Mağrurluk kibirlik coşkun bir seldir Sakın bu sellere düşme ha kardeş
İlmine amil ol dinle sohbeti Ellere bakıp da etme gaybeti Atsınlar taşı değişme niyeti Yanılıp bu düzenden şaşma ha kardeş
Şu ellerin taşı kar etmez bana Bu aşkın ateşi dokunur sana Giderse Remzâni Hünkar`dan yana Hakikat yolundan kaçma ha kardeş
-99- Ruhumda bir sıkıntı var Gitsin desem gitmiyorki Gönül ecel şerbetini İçsin desem içmiyor ki
Nerden bu aşk bizi buldu Nere gitsem geldi gördü Geldi çıkmaz yere girdi Çıksın desem çıkmıyor ki
Yanar aşk ateşim yanar Gönül yari görse kanar Remzâni hep seni anar Gelsin desem gelmiyor ki
-100- Sabahın seherinde
geldim kapına Ver benim muradımı
Allah'ım benim Arar iken derdime
buldum derman Ver benim muradımı
Allah'ım benim Seherden açılır istek
kapısı Lali mercandandır
onun yapısı Eğer sarraf isen
sensin tapusu Herkes sahip olmaz
sultandan gayrı İçirdin elinden ahu
kevseri Nuş eden bilir bu aşkın
meyini Seni seven yanar hak deyi deyi Bu aşkın atına bindir ya Rab bi Remzâni kapında günahkar kulun Hak olmuş çeşmin hep sağın solun Doğru rahından ayırma bu kulun Yolcunu yoldaş eyle sultanım
-101- Sakın incinme gönül nadan
sözüne Sermayen gider
elinden senin Hakk iyisini bilir
sana danışmaz İncinme gönlüm
incinme Hakk gözüme gösterdi
taş atan bana Bugün bir kelp geldi
sarıldı cana Eştiği kuyuya düşecek
içki bahane İncinme gönlüm
incinme Herkes ne yaparsa
kendine yapar Ne öğrenmiş ise hep
onu satar Hakk'ı ne bilsin Şeytana tapar İncinme gönlüm incinme Eli kesik yüzü kara hak divanından Onlar kurtulmaz dağ evsalından İncinme gönlüm incinme Ey melun ey kafir bu yol sanamı kaldı Bunca ettiklerin neye sığardı Hakk'ı sevenin oda süphesine vardı İncinme gönlüm incinme Farş etme sırrını kendinde saklan Remzâni karayı at özünden paklan İncinme gönlüm incinme
-102- Sana derim sana
divane aşık Hakk'ı görmeden
hakikata giremez Hakikat sazını çalarım
sanma Hakk'ı görmeyen
hakikatı göremez Hakk'ın hakikatı hem
doğru yoldur Hakk'ı bilmeyen
cevheri puldur Ey ilahi kevserinden
bardağı doldur Hakk'ı görmeyen
hakikatı göremez Al makamına kurtar
sen beni Miskin Remzâni `yi sen
nasip et geri Hakk'ı görmeyen hakikatı göremez
-103- Sevda-yı aşkına düştüm ey dost Dava-yı derdime emhalin varmı Gam ile peymana düştüm Bir katre mey halin varmı
Mah nikabını kaldır bir kez göreyim Evrah-ı ruhumla hikmetine ereyim Levlake levlak için sinem büryan vereyim Aşkınla kebap oldum pay halin varmı
``Lamma halik tül-eflak``tır sıfat-ı zatın Kudretin aşikardır gösterir bu kainatın Şema-yi tecellidir adem de nur-i hidayetin Meydan-ı mey it için ölmeye can halin varmı
Gör ki hikmetlerin neler doğurur Bu aşkın evrahını kimler yoğurur On sekiz bin alem sana çağırır Dost için sinamda günhan ın varmı
Ayet-i sureyi seyrettim canda Kavuştu nurunuz mehmandır kanda Bütün tevsirlerin sırdır sinamda Evrah-ı aşkıma zindanın varmı
Ali`yle Muhammed nuru birleşti ``Men arefe nefse hu`` sırrını açtı Fakat ``Arefe Rabbe hu`` diyenler coştu Böyle hikmetlere zamanın varmı
``İnna a`teyna`` makamın gördüm ``Kel kevsere`` deryasından binbir dert aldım Remzâni hakirem didara erdim Böyle sırdaşlardan mehmanın varmı
-104- Seyran-ı alemde bir güzel gördüm Açmıs goncaları gülleri güzel Mah yüzünde çifte benler düzülmüş Siyahtır zülfünün telleri güzel
Gönül evin bahar gibi bezetmiş Şu geçen ömrünü her dem yaz etmiş Sevdiğine gece gündüz naz etmiş Çekilir sitemi hallari güzel
Bu aşkıyla bir kervana katılmış Yusuf gibi bir pazarda satılmış Zelha’sından zindanlara atılmış Böyle dosta gider yolları güzel
Remzâni aşkıyla ateşe düştü Güzel sevdasından şu sinem pişti Bir güzel derdinden bu ömrüm geçti Bal sızar ağzından dilleri güzel
-105- Sırr-ı hakikata sırdaş olmayan Beyhude kendini yorup durmasın İlm-i Cavidan'dan haberi olmayan Gezip ara yerde sorup durmasın
Ustaz çarşısında pazarı yoktur Almamış dersini noksanı çoktur Gerçekten bahseder haberi yoktur Arifler katına girip durmasın
Ledun'dan anlamaz ilim satıyor Helal kazancına hile katıyor Leyla’yı görmeden çölde yatıyor Mecnun pazarına varıp durmasın
Elif’ten anlamaz Be’ye geçiyor Hurufatlar içinde kendini seçiyor Zemzemden anlamaz gölden içiyor Gizli badeleri sorup durmasın
Remzâni der böyle Hakk’a varılmaz Yalan riya ile gerçek bulunmaz Her gördüğün çöller Kerbela olmaz Şah Hüseyn’in derdin sorup durmasın
-106- Süre geldim yollarına yüzümü Ver muradımız İmam Hüseyin Bu idi maksudum didara ermek Ver muradımız İmam Hüseyin
İsteyenin muradını verensin Hem dertlerimize derman olansın Günahımız af eyleyip salansın Ver muradımız İmam Hüseyin
Seni çağıran kalmaz yollarda Hızır yoldaş olur karlı bellerde Verdin muradımız nice çöllerde Sana güveniyorum İmam Hüseyin
Remzâni ’yi kapında eyle sen turab Aşka yandım cismimi eyleme harab İki cihan serverisin çağıranım Ya Rab Sana güveniyoruz İmam Hüseyin
-107- Şahların şahısın geldim kapına Ver menim muradımı İmam Hüseyin Yollarına süre geldim yüzümü Ver menim muradımı İmam Hüseyin
İsteyenin muradını verirsin Sen menim derdime derman olursun Günahkarım günahımı bilirsin Ver menim muradımı İmam Hüseyin
Sana çağıran kalmaz yollarda Bülbül gibi ötsem gonca güllerde Versen muradımı dönsem dillerde Ver menim muradımı İmam Hüseyin
Remzâni `yi eylesen kapında turap Yak ki bu cismimi eyleme harap Ver badeni noş eyleyip aşkla şarap Ver menim muradımı İmam Hüseyin
-108- Şeriat abdesti farz oldu bize Tarikat evine girmek görünür Marifet postuna çöktüm oturdum Hakikat namazın kılmak görünür
Şeriat kuşağın çöze gelirse Tarikat evini seze gelirse Marifet bağından yaza gelirse Hakikat güllerinden dermek görünür
Şeriatı tarikatı bilmeyen Marifetten hakikatı görmeyen Nefsini tanıyıp kendin bilmeyen Onun da aslı hayvan görünür
Şeriat sıtrını soyunup gelen Tarikat marifet donunu giyen Hakikat bezminde canına kıyan Ölmüştür meftesin yunmak görünür
Ustaz bu libasları giydirdi bize Açıktır bellidir fark eden göze Adem ol Remzâni kendini gizle Canını başını vermek görünür
-109- Şu devr-i dünyaya gelmezden ezel Bir yol arar iken yele karıştım Cümle mahluk bu halimi görmeden Düştüm bir coşkun sele karıştım
Girdaptan girdaba girdim orada Nice canlar vardır bekler sırada Hünkar`ım seveni koyma sen darda Kervan gelip geçmez bele karıştım
Bir zaman eğlenip mekanda kaldım Ah edip inlerken gaflete daldım Vefasız gönlümü çıkmaza saldım Bir uçsuz bucaksız çöle karıştım
Bir zaman nihanda gezip dolaştım Erişip menzile bir kapı açtım Ustazlar elinden madere düştüm Geldim bir anadan ele karıştım
İşte böyle böyle gidip gelenler Pak edip de kalp evini silenler Canla başı hak yoluna verenler Girdim bir pazara kara karıştım
Remzâni gider gelirim Hakk`tan Aşka kul olup satıldım çoktan Hak var eyledi bizi o demde yoktan Erişip mürşide sırra karıştım
-110- Şu fani dünyada ben de gülmedim Canda cenanımdan ayrı kalınca Ağlar iken göz yaşımı silmedim Gönül mehmanımdan ayrı kalınca
Elif katım dala döndü büküldü Ah ettikçe ömürcüğüm söküldü Genç yaşımda gazellerim döküldü Bende nazlı dosttan ayrı kalınca
Şu geçen günlerim gam ile geçti Ayrılık sinamda yareler açtı Şu ellerin taşı sel gibi coştu Canda cenanımdan ayrı kalınca
Sinam yarelidir tabibi özler Yanıyor bu gönlüm hep seni gözler Cananım gelmezse ötmez bu sazlar Remzâni yarinden ayrı kalınca
-111- Şu fani dünyaya geldim geleli Bu garip gönlüm bir kez gülmedi Gözüm açıp bu cihanı göreli İstedim muradım vermedin felek
Çileyle geçirttin bunca günümü Çok bağırdım duyuramadım ünümü Her neredeysem sana döndüm yönümü Şu garip halimi sormadın felek
Issız çöle attın dostlarım yoktur Ah edip inlerim gelmiyor doktor Bir derde düşürdün ilacı yoktur Azdırdın yaremi sarmadın felek
Bu dertli sinama oklar çakarsın Çoklarını bu ateşe yakarsın Ayrılık kisbetin bana takarsın Arayıp bu halimi görmedin felek
Benimle derdin neydi böyle Ayrılık çok acı merhamet eyle Remzâni halini gel Şaha söyle Kerbela Şahı nı neyledin felek
-112- Şu gamlı gönlümün baharı geldi Açıldı çiçekler kokuyor gel gel Garip bülbül goncaların dalında Süzülüp gözyaşı akıyor gel gel
Yar hasretinden bitmez oldu bu çile Bizi de düşürdü dillerden dile Anlamaz derdimden ne deyim ele Gözümüz yoluna bakıyor gel gel
Durulmuyor bu hasretlik derdinden Ulaşılmaz yalan dünya ardından Nice Süleyman lar göçtü yurdundan Gerçekler böyle okuyor gel gel
Gönlüm bir dost pazarım oldu Kiramen Katibin yazarım oldu Gördüm badişahım nazarım oldu Bu derdim aşkı yakıyor gel gel
İlm-i ledün deryasına gireyim Bahrilerin katarına ereyim Remzâni der gel pazara göreyim Git gide ömrüm çöküyor gel gel
-113- Şu garip ellerde açıldı çiçekler Ötüşür kuşlar dilleri garip Burcu burcu kokuyor esen yelleri Zar eder bülbülü gülleri garip
Çayır çimen ovaları bürümüş Lale sümbül mor menekşe yürümüş Ormanları dört yanımı bürümüş Gıcılar çamları dalları garip
Ekseri yağmurlu geçiyor vakti Dertlilerin başını belaya soktu Şu garip gönlümü ateşe yaktı Halimden anlamaz yolları garip
Zerrece söylesen anlamaz dilden Beyhude bakışır bilmezler halden Gariptir Remzâni ayrıldım gülden Sırlanmış petekte ballarım garip
-114- Şu gönlümde bir ateş var Ciğerlerim kebap oldu Hasretinle içim dolu Rengim sararıp soldu
Şu gözlerim hep seni arar Gönlümde kalmadı karar Nedir acep böyle halim Her geçen günlerim zarar
Men düşeli yar peşine Akıl ermez Hak işine Bu divane aşk elinden Uğrarım bahar kışına
Aşkım böyle sönmez oldu Şu gönlüm hasretle doldu Dost cemalini göreydim Bu alem menim olurdu
Yar kapısın açaydım Gül çiçekler seçeydim Remzâni der dost kucağına Bir kuş gibi uçaydım
-115- Şu sinem şehrinde bir kapı gördüm Görünce çözüldü bütün bağlarım Himmet ile içeri girmekti arzum Destur verilmeden bakar ağlarım
Muti kalbi ente mute sırrından Bir kapı açıldı hak didarından Girmek dilersen geç bu varından Canda ruhumu yakar ağlarım
İkinci kapıdan girdim ileri Aranıp yoklandım geçtim içeri Geç benliğinden tanı bu yeri Varlığım terk edip bakar ağlarım
Üçüncü kapıda içim arandı Dördüncü kapıda rengim sarardı Kestiler kellemi zülfüm tarandı Tenim teneşirde yıkar ağlarım
Ölmezden evvel ölmek göründü Vücudum evini silmek göründü Hakikat suyunda yunmak göründü Ustaz kefenimi takar ağlarım
Ol güruhlar bu meydanda derildi Gerçek ruhlar bu alemde soruldu Hak didarı açıldı kısmet verildi Aşkıyla gözyaşın döker ağlarım
Dört kapı kırk makam makamlar başı Sen sana emanetsin kendini taşı Nefis cephesinde eyle savaşı Remzâni `de seninle şehit ağlarım
-116- Ta ezelden aşıkız biz Hacı Bektaş Veli’miz var Muhammed’in ümmetiyiz Başımızda Ali’miz var
Açıldı gönüller pası Tutalım Hüseyin yası Verdiler badeyle tası Nuş etmeye dolumuz var
Katarımız bağlı Şaha Biz gideriz ol dergaha Kırklar ile bir sokağa Yürümeye yolumuz var
Bu aşk bizde kadim sönmez Ser verenler asla dönmez Her arının balı yenmez Bizim başka balımız var
Remzâni der derdim başka Sen düşürdün bizi aşka Gece gündüz böyle meşka Hakk’a yarar halimiz var
-117- Ta ezelden ikrarımız Şah-ı Merdan Ali`dedir On İki İmam bu darımız O da gerçek Veli`dedir
Erenlerle sohbetimiz Hakk`a bağlı niyetimiz Kayıptadır hüviyetimiz O da gizli celildedir
Okur dilim ``Al-i imran`` Sağım solum huri gılman Kırklar darında Selman Elindeki doludandır
Nasıl geçer günüm bilmem Ağlar gözyaşım silmem İkrarımdan asla dönmem O da Sefa uludadır
Budur erenlerden dolum Hep açıktır solmaz gülüm Dostlar ile coşkun halim Böyle Şah'ın yolundadır
Remzâni der gerçek böyle Hakk`a canın kurban eyle Hakikatı doğru söyle Hacı Bektaş Veli`dedir
-118- Tenim bir zerreden hasıl eyleyen Var edip cihana salan Ali`dir Bunca kainatın temelin kuran İsmim müsemmadan alan Ali`dir
Ol ana battında kandilde durdu Muhammed Ali`ye selavet verdi Enzele’de Selman’ın carına erdi Ziremin muradın veren Ali`dir
Cim cime ger gerden haberin alan Nuseyri’yi bin bir müşkile salan Çesme-i zemzemin başında kalan Cem`asın uzaltıp dolan Ali ‘dir
Göründü bu keşfin keremi senden Cemalin güneşi doğdu Hünkar’dan Remzâni kulunu kurtaran dardan İstek muradımız veren Ali`dir
-119- Ustaz pazarına varayım dersen Sermayen eline al da pazar et Türlü nimetlere dalayım dersen Müşteri ol da sorda pazar et
Hakiki aşkını mecazi etme Doğru yolu koyup eğriye gitme Her olur olmazla pazarlık etme Yokla evrahını görde pazar et
Gönlünü rıza et yabana atma Menzile ermeyeni katara katma Müşteri olmayana matafın satma Sakla gevherini satda pazar et
Bahri aşkın ummanına dalagör İlmi Ledün bahçesine varıgör Kısmet dağıtan yeşil eli gör Diz çöküp divana varda pazar et
Remzâni birdir değişmez koku Sefa yı bul aşkın kitabın oku Sende mehmandır görürsün Hakk'ı Şu tatlı sinana sarda pazar et
-120- Ustaz pazarında bir gül yeşerttim Hoyrat el uzattı har oldu gitti Hasretiyle intizarın çekerken Gece ve gündüzüm dar oldu gitti
Bu gülün dalları bükülü kaldı Gitti kokusuz yaprağı soldu Bülbül zar eyleyip efkara daldı Neşeyle ümüdüm zar oldu gitti
Bavan gelse artık kokmaz bu gülüm Uzadı kısalmaz gittikçe yolum Bu derde düşenin ahiri ölüm Koca geniş dünya dar oldu gitti
Bu derde düşeli gülmedi yüzüm Her dem efkarlıdır bu yaşlı gözüm Kimseler anlamaz söylesem sözüm Bütün gördüklerim er oldu gitti
Remzâni dertlerin mahşere kaldı Bülbülün yerini kargalar aldı Aşk pazarında matafım soldu Bu dostun sitemi zor oldu gitti
-121- Vardım erenler Cem`ine Gördüm dost yüzünü yüzünü Eğilip niyaza durdum Duydum sözünü sözünü
Dergahına sürdüm yüzüm Kan yaş ile doldu gözüm Hikmetinden soldu yüzüm Çekerim nazını nazını
Ağlamaktır benim karım Gece gündüz Hakk didarım Sana feda bütün varım Çalarım sazını sazını
Hikmetinden açar güller Şu derdinden alem inler Hiç sensiz geçmez günler Gördüm yüzünü yüzünü
Remzâni der kurban sana Biraz merhamet eyle bana Ezrail gelse de cana Gene cağırırım sözünü sözünü
-122- Vücudum şehrinde bir bahçe gördüm Türlü türlü çiçeklerden hali var Dalına konmuş bir garip bülbül Feryad eder gözyaşından seli var
Hisarı yüksektir kapısı kitli Kimi yaya koşar kimisi atlı Kimisi geçemez kimi kanatlı Bu kulların türlü türlü hali var
Kapıları gizli gizli sırlıdır O kapıya eren canlar nurludur Süreğimiz Oniki İmam yoludur O dostların gizli gizli balı var
Ol bahçenin üç sahibi var tamam Yardımcımız olsun ol Şah-ı merdan Kapının birisi açılmaz her dem Kilidin kırk iki tane dili var
O nasıl bahçe ki böyle kıymetli Güzeldir reyhası meyvası tatlı Remzâni `de bir yar için firkatlı Ağlar gider gözyaşından seli var
-123- Vücudun şehrinin yolun ararsan Üstadı kamile sor da anla gel Hakikat bahrinin çölün sorarsan Mecnun ol Leyla'yı görde öyle gel
Üç gözlü çeşmeden suları akar Derindir gözesi çok tatlı çıkar Herkesler içemez ağzını yakar Bunu bir ariften sorda öyle gel
Kırk makamı vardır birleşir yolu Orada içilir badeyle dolu Onların başıdır Muhammed Ali Canını cenana ver de öyle gel
Bir başı vardır yedi de gözü Deryada gezerler bulunmaz izi Cebrail Muhammed`e dedi bu sözü Nefsine bir tuzak kurda öyle gel
Remzâni der bu meydanda ölürüz Şirin canımızı dosta veririz Lahmike lahmi demin görürüz Var ölmeden evvel öl de öyle gel
-124- Yaralı kalbimi çiğneyip geçtin İnsafsız yarim merhamet eyle Göz yaşlarım koyup kadehte içtin İnsafsız yarim merhamet eyle
Nemlidir gözlerim gülmüyor artık Bir aşka düşürdün dinmiyor artık Alevlendi bağrım sönmüyor artık İnsafsız yarim merhamet eyle
Gece gündüz hep karşımda gezersin Kırklar meydanında engür ezersin Sana kurban diyenleri yüzersin İnsafsız yarim merhamet eyle
Sevdana düştüm çekerim nazın Her an mihrabımsın sana niyazım Sinende çark eder gönül pervazım İnsafsız yarim merhamet eyle
Her yerde karşıma Sefa çıkıyor Aşkın kancasını bana takıyor Şu ateşin Remzâni `yi yakıyor İnsafsız yarim merhamet eyle
-125- Yarim senden ayri düştü bu yolum Gonca güllerim har oldu oldu Ağlamaktan görmez oldu gözlerim Gece ve gündüzüm zor oldu oldu
Çekilmiyor gurbet elin kahırı Verdi felek bu zulümü ahiri İstemem dünyayı yeter zahiri Dosttan ayrılması zor oldu oldu
Hasta oldum kalkmaz oldu bu başım Felek hamle edip vuruyor taşın Nefis cephe kurdu eder savaşın Bana bu gurbet zor oldu oldu
Dostların gözleri yollarda kaldı Nurlu cemalleri sararıp soldu Yeter bu ayrılık çilesi doldu Bu ilde eylenmek zor oldu oldu
Remzâni der ahir halim nolacak Bir gün gelir gül cemalin solacak Gönül arz ederki Hakkı bulacak Bu aşkın ateşi kor oldu oldu
-126- Yarim senden ayrılalı Garip gönlüm hiç gülmedi Hasretinle damla damla Gözüm yaşı hiç durmadı
Gonca ile gülüm sende Hakk'a giden yolum sende Dertli öten dilim sende Felek bizi hiç görmedi
Bütün derdin bende kaldı Ah çektikçe sinem yandı Şu gurbette ömrüm soldu Böyle zulüm hiç olmadı
Esen yeller söyler bana Nurun görem kana kana Bir ah çektim tatlı cana Ölüm gelip hiç bulmadı
Remzâni dertlerin bitmez Kovsan da kapıdan gitmez Solan gülde bülbül ötmez Garip halim hiç gülmedi
-127- Yine bir ateş düştü serime Hünkar Hacı Bektaş Sefa gel yetiş Özlemimiz çoktur nazlı pirime Hünkar Hacı Bektaş Sefa gel yetiş
Şu dertli sinemin gitmez yaresi Yine sizden olur bunun çaresi Günlerimiz yaslıdır giyer karesi Hünkar Hacı Bektaş Sefa gel yetiş
Sevdayı aşkından gülmüyor yüzüm Derya yı Rahman dan çağlar gözüm Haksın leblerimden tükenmez sözün Hünkar Hacı Bektaş Sefa gel yetiş
Remzâni derdinle figana düştü Cemalin görünce sinemiz pişti Dilinden dem verir badeler coştu Hünkar Hacı Bektaş Sefa gel yetiş
-128- Yine felek bizimle arayı açtı Bilinmez bu acayip halleri nedir Tükenmiyor sitem ile zulümü Ağlayıp çağlatan selleri nedir
Gariplik hasretlik sineme çöktü Feleğin sitemi boynumu büktü Bu gurbet ömrümüz temelin söktü Eğri büğrü giden yolları nedir
Hiç gelmiyor şu gönlümün baharı Her zaman eksilmez dumanı karı Tükenmez bülbülün ah ile zarı Açılmaz yaprağı gülleri nedir
Ömrüm vefa göster gideyim yare Yine dosttan ola bu derde çare Felek bizi böyle düşürdü nare Gece gündüz feryadı ünleri nedir
Remzâni `nin zerre demi bitmiyor Yar sevdası şu sinemden gitmiyor Yanar aşk ateşim duman tütmüyor Mecnun`suz Leyla`sız çölleri nedir
-129- Yine yardan bana bir name geldi Garip garip söyler dilleri dertli Gamlı günlerimiz gitmiyor her dem Açılmaz bahçede gülleri dertli
Gözyaşı ile yazılıyor bu yazı Gönlümden gitmez gurbette sızı Bu hasretliğin tükenmez baharı yazı Ayrılık acıdır yolları dertli
İkrarımız birdir dost otağında Hakk bizi bırakma dertli çağında Koklayım güllerin gel kucağımda Boynuma sarıldı kolları dertli
Aşkın dan gözlerim durmadan ağlar Zarımdan inler taş ile dağlar Güz oldu artık açmıyor bağlar Soluyor petekte ballarım dertli
Remzâni derdiyle feryada düştü Bu aşkın elinden şu sinem pişti Nice yıllar böyle ömrümüz geçti Bu derde düşenin halleri dertli
- Ana Sayfa - |