Âşık Remzâni

 


 

 

K   -   Z

 

-81-

Kardeş benlik ile girme sen yola

Benlik insanlara menzil aldırmaz

``Ben``deyip oturup ``ben``deyip kalkma

Seni de aldatır bu benlik kardeş

 

Benliğe aldanıp yüksekten bakma

Kimsenin alemde gönlünü yıkma

At bu benliği kalbine sokma

Seni de aldatır bu benlik kardeş

 

Yalanlar eyleyip planlar düzme

Fark eyle kendini beyhude üzme

Nefsine uyup da iyiliği bozma

Seni de aldatır bu benlik kardeş

 

Harama ``helal`` deyip gördüğün yutma

Doğruyu gözet yolundan sapma

Aldanıp benliğe şeytana tapma

Seni de aldatır bu benlik kardeş

 

Remzâni  söyler teccala uyma

Hak sözünü dinle gayrıyı duyma

Sen tanı kendini ellere uyma

Seni de aldatır bu benlik kardeş

 

-82-

Kardeş bizi hor görme sen

Halimiz var hal içinde

Niyetimiz Hakk`a bağlı

Yolumuz var yol içinde

 

İkrarımız kadim Hakk`tır

Yolcu isen yollar çoktur

Görmeyene birşey yoktur

Sırrımız var sır içinde

 

Biz severiz taş atanı

Sen bu yolu iyi tanı

Hakk`a kurban şirin canı

Veririz biz yol içinde

 

Hep canımız canan için

Malımız var alan için

Kimsenin görmeyiz suçun

Severiz bir har içinde

 

Remzâni  der gel bu yola

Kolların boynuma dola

Sevgilerin gerçek ola

Zehrimiz var bal içinde

 

-83-

Kardeş sende Beytullah`ın gizlidir

Fark edip kendini görebildin mi

Otuz üç hurüfu var On İki durağı

Bir ustaz bulup da sorabildin mi

 

Dört kapısı var kırk sekiz de durağı

Kırk makamı var üçyüzaltmışaltı sokağı

On yedi kalesi var yanar çerağı

Kaleyi yıkıp menzile varabildin mi

 

Yetmiş üç güruhu var hepsi naci

Bunlar ne er kişidir ne de hem bacı

Bu yolun sende bağlıdır ucu

Nefsine bir hisar örebildin mi

 

Hizmet et Adem'e gerceği fark et

Varlık benlik halini terk et

Gel ustaz pazarına mürşidi tut

Arifler katına girebildin mi

 

Remzâni  der Muhammed Ali başımız

Mürşitten doğduk bilmek yaşımız

Saymakla bilinmez cenk savaşımız

Kendine bir Kerbela bulabildin mi

 

-84-

Kardeş senin çekilmedik nazın var

Utanmaz arlanmaz kara yüzün var

Şu dünyada üç-beş arşın bezin var

Onu da sırtına sararlar kardeş

 

Kimsenin hakkında kötü söyleme

Koyu gaybet edip dini dinleme

Mü`min im dersen yalan söyleme

Düşersin kurduğun tuzağa kardeş

 

Her ne ararsan özünde ara

Kalbinde ne gezer kin ile kara

Kurulur tuzaklar düşersin dara

O zaman bulunmaz çaresi kardeş

 

Aldanma ellerin yalan sözüne

Meyil verme hilesine nazına

Kimse kulak vermez senin sözüne

Gel kendi kendini düşürme kardeş

 

Bu sözlerim haktır doğru gelene

Arıtıp da kalp evini silene

Remzâni  der noksanını bilene

Sorun bu sözlerim tastiktir kardeş

 

-85-

“Kaf, nun” hitabı izhar olmadan

Ruhlar ile bir alemde “Hü” çektik

Kerbela cenginden nice yıl evvel

Şah Hüseyin`e gözlerimle su çektik

 

Kandilin levhinde var idik biz

İsrafil ağzında Sur idik biz

Cimcime kavmiyle yar idik biz

Yarattık ademi secde „Hü“ çektik

 

Ol buhardan var olundu ruhumuz

Yetmiş üçe böldüler hem güruhumuz

Erenlerle birleşir her dem nurumuz

Körler görmez gözlerine sur çektik

 

Bir zaman bu dünya su ile kaldı

Nice afat nice tufanlar oldu

Dünya defalarca boşaldı doldu

Gerçeklere bu alemde var çektik

 

Zaman geldi bu aleme derildik

Aşık olduk şu cihanda göründük

Remzâni `yim hak libası büründük

Erişip Kırklar`a dar çektik

 

-86-

Kesilmiyor şu derdimin efkarı

Atma kardeş kerem eyle

Yanıp biten şu sinemin külünü

Rüzgara katma kardeş kerem eyle

                                       

Gördüm ki gamlısın gülmüyor yüzün

Her dem kış geçer baharın yazın

Nerde tatlı dilin tükendi sözün

Gel sitem yapma kardeş kerem eyle

 

Bize yakışır tatlı dil tatlı işlek

Doğru  yoldan gider gerçek

Aşkta olmaz kilo ölçek

Ölçme kardeş kerem eyle

                                       

Aşk bizde saygısız misafir

Anlamayana büyük kafir

Yardımcımız olur Gafur

Kaçma kardeş kerem eyle

 

Hep aşıkız biz bu yola

Toplaşalım gonca güle

Remzâni  der zehri bala

Katma kardeş kerem eyle

 

-87-

Kıble me dönüp haki payım görmüşem

Arayıp da lokmanımı bulmuşum

Bu lokmanım için canı koymuşam

Lokmanımdan başka lokman aramam

 

Sen idin derdimin dermanın veren

Bakmadın gönlümün isteğini bilen

Yaremi görünce sızlayıp gülen

Lokmanımdan başka lokman aramam

 

Sana dertlilere derman dediler

Durulup bulanmaz umman dediler

Kırklar irfanında selman dediler

Lokmanımdan başka lokman aramam

 

Sen beni divanında eyle kabul

Sabrıyla gönlümü eyledin makbul

Remzâni `yi kapında sen eyle kul

Lokmanımdan başka lokman aramam

 

-88-

Kış değil yaz değil bilinmez mevsim

Bozuk bu havalar aman Ecevit

Ne olur üstümüze değsin güneşin

Git gide uzuyor zaman Ecevit

 

Al şu iktidarı sesini duyur

Gerici yobazı bir yana ayır

Kahrolsun sömürü fakiri doyur

Tütsün bacalar duman Ecevit

 

Kimisi riyakar kimisi yobaz

Hiç yuva yaparmı ördekle kaz

Gel gözünü severim yapma bize naz

Hayalin canlıdır yaman Ecevit

 

Bölünmez çeliksin ikinci Kemal

Kıbrıs`a gösterdin unutulmaz bir hal

Yurt sevgisiyle çok verdik zeval

Çöz şu düğümleri aman Ecevit

 

Uygarlık ulusal büyük meçhure

Oytun Remzâni  bağırır iktidar diye

Ana yasamız seslenir bütün köylüye

Gelsin başımıza solum Ecevit

 

Resmini karşıma alarak bu şiiri yazdım. Ümitli işçi şiiri.  07.01.76

 

-89-

``Künt ü Kenz``in sırrına mazhar olmayan

İlm-i Cavidan dan haber alamaz

Arıtıp ta kalp evini silmeyen

Ustaz meydanında irfan olamaz

 

Doğuranı yaratanı bilmezse

Muti kalbi ente mute ermezse

Açılıp can gözü Hakk`ı görmezse

Has bahçede açılan gülü bulamaz

 

Sırr-ı hakikattır sırların tacı

Bu sırra erenler Güruh-Naci

Eğer hasta isen gelir ilacı

Hasta olmayan bu tabibi bulamaz

 

Remzâni  bu yolların kulu kurbanı

Aradım buldum derde dermanı

Ekildim biçildim kurdum harmanı

Savrulmayan bu ambara giremez

 

-90-

Maksudumuz sensin geldim kapına

Ver muradımız İmam Hüseyin

Süre geldim yollarına yüzümü

Ver muradımız İmam Hüseyin

 

İsteyenin muradını verensin

Sen derdimize derman olansın

Günahımız kaf dağına salansın

Ver muradımız İmam Hüseyin

 

Sana çağıran kalmaz yollarda

Hızır yoldaş olur yüce bellerde

Verdin muradımız kanlı çöllerde

Sana güveniyorum İmam Hüseyin

 

Kapında Remzâni `yi eylesen turab

Aşka yandır cismimi eyleme harab

İki cihan serverimsin çağırırım Ya Rab

Ver muradımız İmam Hüseyin

 

-91-

Medet Allah ya Muhammed ya Ali

Günahkarım günahımız bağışla

Bunalanı kurtaran Bektaş-ı Veli

Günahkarım günahımız bağışla

 

İmam Hasan yardım eyle sen bize

Şah Hüseyin derman ol derdimize

Ümidimiz sizdedir kalman noksanımıza

Günahkarım günahımız bağışla

 

İmam Zeynel`dir zindanın şahı

Ol İmam Bakır`dır yüzüm ağı

Cafer, Musa, Rıza affet günahı

Günahkarım günahımız bağışla

 

Tağı bizleri tahtına ala

Nağı cümlemizi mülküne sala

Askeri, Mehdi`ye Remzâni  gönlünü bağla

Günahkarım günahımız bağışla

 

-92-

Men bir dertli kervanım

Handa misafir

Bugün geldim ise yarın giderim

Bir ustada erdim canda misafir

 

Madenimi ol balçıktan yoğurdu

Kendisi var edip kendisi doğurdu

Cümle ruhlarına anda bağırdı

Kendi de saklandı onda misafir

 

Bilmem bu ruhları nerden topladı

Yarattı Ademi kendi hakladı

Anadan doğdu halkı yokladı

Kendi de kaldı tende misafir

 

Ehl-i Beyt`ine cefa eyledi

``Kulla es elikim aleyhe`` söyledi

Milcan`ı kendine haval eyledi

Kendi de kaldı kanda misafir

 

Bir derde düşürdü ``Hiç gülme``dedi

Ahiri öldürüp cesedim yudu

Son deminde bir ıssız makama kondu

Gariptir Remzâni  sende misafir

 

-93-

Mende arz eyledim gönül bağını

Dostun cemalini görmek isterdim

Açılmıştır bahçesinde gülleri

Ol domurcuk gülden dermek isterim

 

Kokar oldu ol bahçenin gülleri

Baldan tatlı idi yarin dilleri

Yedi iklim şar köşe bülbülleri

Mende ol köşede ötmek isterim

 

İşte Remzâni  derdine derman

Hünkarım cümlemize versin eliyle ferman

Günde yüzbin kere anarım her an

Ulu dergahına konmak isterim

 

-94-

Mü’minlik davası süren kardeşler

Mü’min olanlardan kemalet olur

Senlik - benlik ile Hakk’a varılmaz

İnsan-ı kamilde cemalet olur

 

Gerçek ariflerin sözünü gözle

Hakikat ondandır sen bunu izle

Menzil alamazsın hileli sözle

Kamilin nutkunda hidayet olur

 

Mü’min isen bir parmağın kessene

Boş dolaşma hakikatı seçsene

Hürşehit can verdi serden geçsene

Gerçeği gör Hakk’tan inayet olur

 

Koy canını didara gel eyle pazarı

Görünür hikmeti Hakk’ın nazarı

Kabe sendedir budur yazarı

Ademe secde niyaz et olur

 

Remzâni  der daim Hakk’a şükreyle

Gece-gündüz ibadetle zikreyle

Hakk’ın kelamını gel doğru söyle

Tanı vücudunu hep ayet olur

 

-95-

Mustafa`dır mihracda gezer

Ali`dir evrahlar yazar

Büyük nimettir katarı düzer

Evrahlar bir olup geldiği zaman

 

Mihrabdır onda Hakk`ı görürüz

Arafat da canlar kurban veririz

Zikrimizde kadim ikrar dururuz

Evrahlar bir olup geldiği zaman

 

Nihan dadır nihanda gezer

Hakikat ta engürler ezer

Zahirdir gerçek nefesler düzer

Evrahlar bir olup geldiği zaman

 

Sefa uludur dostlar dileği

Mikail`dir cennet meleği

Remzâni  hakirem aşkın eleği

Evrahlar nur olup geldiği zaman

 

Not:  Remzani, bu şiiri sevdiği kişilerden isimlerinin baş harflerinden hareketle yazmıştır.

 

-96-

Nice yıllar şu cihanı dolaştım

Kendimden aşağı kul bulamadım

Derdimin içinde bir derde düştüm

Efkarım dağıtmaya dil bulamadım

 

Anlatsam halimi kaçarlar dışa

Hiç demez ki emeğin  gidiyor boşa

Gel sitem eyleme yaralı kuşa

Yaramı sarmaya el bulamadım

 

Anladım bu yarem sarılmaz oldu

Bu ruha bu kafes örülmez oldu

Çok baktım bir dost görünmez oldu

Aynı kokusundan gül bulamadım

 

Aşkıymış aşığın didarı bildim

Nice dertlilerin içine girdim

Kendi ilacımı kendimde buldum

Ene`l` siz Mansur`a dar bulamadım

 

Derdi olan dertli halini bilir

Mecnun ah çekmezse Leyla'mı gelir

Remzâni  aşkıyla makamın bulur

Şahsız kovanda bal bulamadım

 

-97-

Nur kudret deminden gelir payımız

Nesli Ali Aba Naci soyunuz

Kırklar`ın Cem`in den gelir soyunuz

Nuş edip engürü gıdalandık biz

 

Muhammed'de Şit'in nurunu aldı

Ali`yle Fatıma o nurdan geldi

Hasan`la Hüseyn`e aşina oldu

Kerbela cenginde yaralandık biz

 

Bu nurlar bakidir asla kaybolmaz

Gözleri ama olan bunu göremez

Gerçek meydanına her can giremez

Bu sırları sinemizde kararladık biz

 

Mürşid huzurunda eyvallah dilimiz

Hakk'a doğru gider bizim yolumuz

Has bahçe içinde açar gülümüz

Bülbülü sinemizde zareledik biz

 

Hüseyn`in derdini kabul eyledik

Arı gibi bir kovanda inledik

Remzâni  dünyada asla gülmedik

``Enel-Hakk`` diye Mansur`u daraladık biz

 

-98-

Özünü sözünü gel bire bağla

Sakın gayrilere açma ha kardeş

Düşüp de nefsine teccala uyma

Bir ustazı kamilden kaçma ha kardeş

                                          

Birlik Hakk`a giden doğru bir yoldur

Hak evinde kin kibir nefsini öldür

Mağrurluk kibirlik coşkun bir seldir

Sakın bu sellere düşme ha kardeş

 

İlmine amil ol dinle sohbeti

Ellere bakıp da etme gaybeti

Atsınlar taşı değişme niyeti

Yanılıp bu düzenden şaşma ha kardeş

                                           

Şu ellerin taşı kar etmez bana

Bu aşkın ateşi dokunur sana

Giderse Remzâni  Hünkar`dan yana

Hakikat yolundan kaçma ha kardeş

 

-99-

Ruhumda bir sıkıntı var

Gitsin desem gitmiyorki

Gönül ecel şerbetini

İçsin desem içmiyor ki

 

Nerden bu aşk bizi buldu

Nere gitsem geldi gördü

Geldi çıkmaz yere girdi

Çıksın desem çıkmıyor ki

 

Yanar aşk ateşim yanar

Gönül yari görse kanar

Remzâni  hep seni anar

Gelsin desem gelmiyor ki

 

-100-

Sabahın seherinde geldim kapına

Ver benim muradımı Allah'ım benim

Arar iken derdime buldum derman

Ver benim muradımı Allah'ım benim

 

Seherden açılır istek kapısı

Lali mercandandır onun yapısı

Eğer sarraf isen sensin tapusu

Herkes sahip olmaz sultandan gayrı

 

İçirdin elinden ahu kevseri

Nuş eden bilir bu aşkın meyini

Seni seven yanar hak deyi deyi

Bu aşkın atına bindir ya Rab bi

 

Remzâni kapında günahkar kulun

Hak olmuş çeşmin hep sağın solun

Doğru rahından ayırma bu kulun

Yolcunu yoldaş eyle sultanım

 

-101-

Sakın incinme gönül nadan sözüne

Sermayen gider elinden senin

Hakk iyisini bilir sana danışmaz

İncinme gönlüm incinme

 

Hakk gözüme gösterdi taş atan bana

Bugün bir kelp geldi sarıldı cana

Eştiği kuyuya düşecek içki bahane

İncinme gönlüm incinme

 

Herkes ne yaparsa kendine yapar

Ne öğrenmiş ise hep onu satar

Hakk'ı ne bilsin Şeytana tapar

İncinme gönlüm incinme

 

Şeytana tabi olanlar çıktı yolundan

Eli kesik yüzü kara hak divanından

Onlar kurtulmaz dağ evsalından

İncinme gönlüm incinme

 

Ey melun ey kafir bu yol sanamı kaldı

Bunca ettiklerin neye sığardı

Hakk'ı sevenin oda süphesine vardı

İncinme gönlüm incinme

 

Yiğit olam dersen bu taşa katlan

Farş etme sırrını kendinde saklan

Remzâni karayı at özünden paklan

İncinme gönlüm incinme

 

-102-

Sana derim sana divane aşık

Hakk'ı görmeden hakikata giremez

Hakikat sazını çalarım sanma

Hakk'ı görmeyen hakikatı göremez

 

Hakk'ın hakikatı hem doğru yoldur

Hakk'ı bilmeyen cevheri puldur

Ey ilahi kevserinden bardağı doldur

Hakk'ı görmeyen hakikatı göremez

 

Seherde içirdin ahu kevseri

Al makamına kurtar sen beni

Miskin Remzâni `yi sen nasip et geri

Hakk'ı görmeyen hakikatı göremez

 

-103-

Sevda-yı aşkına düştüm ey dost

Dava-yı derdime emhalin varmı

Gam ile peymana düştüm

Bir katre mey halin varmı

 

Mah nikabını kaldır bir kez göreyim

Evrah-ı ruhumla hikmetine ereyim

Levlake levlak için sinem büryan vereyim

Aşkınla kebap oldum pay halin varmı

 

``Lamma halik tül-eflak``tır sıfat-ı zatın

Kudretin aşikardır gösterir bu kainatın

Şema-yi tecellidir adem de nur-i hidayetin

Meydan-ı mey it için ölmeye can halin varmı

 

Gör ki hikmetlerin neler doğurur

Bu aşkın evrahını kimler yoğurur

On sekiz bin alem sana çağırır

Dost için sinamda günhan ın varmı

 

Ayet-i sureyi seyrettim canda

Kavuştu nurunuz mehmandır kanda

Bütün tevsirlerin sırdır sinamda

Evrah-ı aşkıma zindanın varmı

 

Ali`yle Muhammed nuru birleşti

``Men arefe nefse hu`` sırrını açtı

Fakat ``Arefe Rabbe hu`` diyenler coştu

Böyle hikmetlere zamanın varmı

 

``İnna a`teyna`` makamın gördüm

``Kel kevsere`` deryasından binbir dert aldım

Remzâni  hakirem didara erdim

Böyle sırdaşlardan mehmanın varmı

 

-104-

Seyran-ı alemde bir güzel gördüm

Açmıs goncaları gülleri güzel

Mah yüzünde çifte benler düzülmüş

Siyahtır zülfünün telleri güzel

 

Gönül evin bahar gibi bezetmiş        

Şu geçen ömrünü her dem yaz etmiş

Sevdiğine gece gündüz naz etmiş

Çekilir sitemi hallari güzel

 

Bu aşkıyla bir kervana katılmış

Yusuf gibi bir pazarda satılmış

Zelha’sından zindanlara atılmış

Böyle dosta gider yolları güzel

 

Remzâni  aşkıyla ateşe düştü

Güzel sevdasından şu sinem pişti

Bir güzel derdinden bu ömrüm geçti

Bal sızar ağzından dilleri güzel

 

-105-

Sırr-ı hakikata sırdaş olmayan

Beyhude kendini yorup durmasın

İlm-i Cavidan'dan haberi olmayan

Gezip ara yerde sorup durmasın

 

Ustaz çarşısında pazarı yoktur

Almamış dersini noksanı çoktur

Gerçekten bahseder haberi yoktur

Arifler katına girip durmasın

 

Ledun'dan anlamaz ilim satıyor

Helal kazancına hile katıyor

Leyla’yı görmeden çölde yatıyor

Mecnun pazarına varıp durmasın

 

Elif’ten anlamaz Be’ye  geçiyor

Hurufatlar içinde kendini seçiyor

Zemzemden anlamaz gölden içiyor

Gizli badeleri sorup durmasın

 

Remzâni der böyle Hakk’a varılmaz

Yalan riya ile gerçek bulunmaz

Her gördüğün çöller  Kerbela  olmaz

Şah  Hüseyn’in derdin sorup durmasın

 

-106-

Süre geldim yollarına yüzümü

Ver muradımız İmam Hüseyin

Bu idi maksudum didara ermek

Ver muradımız İmam Hüseyin

                                         

İsteyenin muradını verensin

Hem dertlerimize derman olansın

Günahımız af eyleyip salansın

Ver muradımız İmam Hüseyin

 

Seni çağıran kalmaz yollarda

Hızır yoldaş olur karlı bellerde

Verdin muradımız nice çöllerde

Sana güveniyorum İmam Hüseyin

                                          

Remzâni ’yi kapında eyle sen turab

Aşka yandım cismimi eyleme harab

İki cihan serverisin çağıranım Ya Rab

Sana güveniyoruz İmam Hüseyin

 

-107-

Şahların şahısın geldim kapına

Ver menim muradımı İmam Hüseyin

Yollarına süre geldim yüzümü

Ver menim muradımı İmam Hüseyin

 

İsteyenin muradını verirsin

Sen menim derdime derman olursun

Günahkarım günahımı bilirsin

Ver menim muradımı İmam Hüseyin

 

Sana çağıran kalmaz yollarda

Bülbül gibi ötsem gonca güllerde

Versen muradımı dönsem dillerde

Ver menim muradımı İmam Hüseyin

 

Remzâni `yi eylesen kapında turap

Yak ki bu cismimi eyleme harap

Ver badeni noş eyleyip aşkla şarap

Ver menim muradımı İmam Hüseyin

 

-108-

Şeriat abdesti farz oldu bize

Tarikat evine girmek görünür

Marifet postuna çöktüm oturdum

Hakikat namazın kılmak görünür

 

Şeriat kuşağın çöze gelirse

Tarikat evini seze gelirse

Marifet bağından yaza gelirse

Hakikat güllerinden dermek görünür

 

Şeriatı tarikatı bilmeyen

Marifetten hakikatı görmeyen

Nefsini tanıyıp kendin bilmeyen

Onun da aslı hayvan görünür

 

Şeriat sıtrını soyunup gelen

Tarikat marifet donunu giyen

Hakikat bezminde canına kıyan

Ölmüştür meftesin yunmak görünür

 

Ustaz bu libasları giydirdi bize

Açıktır bellidir fark eden göze

Adem ol Remzâni  kendini gizle

Canını başını vermek görünür

 

-109-

Şu devr-i dünyaya gelmezden ezel

Bir yol arar iken yele karıştım

Cümle mahluk bu halimi görmeden

Düştüm bir coşkun sele karıştım

 

Girdaptan girdaba girdim orada

Nice canlar vardır bekler sırada

Hünkar`ım seveni koyma sen darda

Kervan gelip geçmez bele karıştım

 

Bir zaman eğlenip mekanda kaldım

Ah edip inlerken gaflete daldım

Vefasız gönlümü çıkmaza saldım

Bir uçsuz bucaksız çöle karıştım

 

Bir zaman nihanda gezip dolaştım

Erişip menzile bir kapı açtım

Ustazlar elinden madere düştüm

Geldim bir anadan ele karıştım

 

İşte böyle böyle gidip gelenler

Pak edip de kalp evini silenler

Canla başı hak yoluna verenler

Girdim bir pazara kara karıştım

 

Remzâni  gider gelirim Hakk`tan

Aşka kul olup satıldım çoktan

Hak var eyledi bizi o demde yoktan

Erişip mürşide sırra karıştım

 

-110-

Şu fani dünyada ben de gülmedim

Canda cenanımdan ayrı kalınca

Ağlar iken göz yaşımı silmedim

Gönül mehmanımdan ayrı kalınca

 

Elif katım dala döndü büküldü

Ah ettikçe ömürcüğüm söküldü

Genç yaşımda gazellerim döküldü

Bende nazlı dosttan ayrı kalınca

 

Şu geçen günlerim gam ile geçti

Ayrılık sinamda yareler açtı

Şu ellerin taşı sel gibi coştu

Canda cenanımdan ayrı kalınca

 

Sinam yarelidir tabibi özler

Yanıyor bu gönlüm hep seni gözler

Cananım gelmezse ötmez bu sazlar

Remzâni  yarinden ayrı kalınca

 

-111-

Şu fani dünyaya geldim geleli

Bu garip gönlüm bir kez gülmedi

Gözüm açıp bu cihanı göreli

İstedim muradım vermedin felek

                                                         

Çileyle geçirttin bunca günümü

Çok bağırdım duyuramadım ünümü

Her neredeysem sana döndüm yönümü

Şu garip halimi sormadın felek

 

Issız çöle attın dostlarım yoktur

Ah edip inlerim gelmiyor doktor

Bir derde düşürdün ilacı yoktur

Azdırdın yaremi sarmadın felek

 

Bu dertli sinama oklar çakarsın

Çoklarını bu ateşe yakarsın

Ayrılık kisbetin bana takarsın

Arayıp bu halimi görmedin felek

 

Benimle derdin neydi böyle

Ayrılık çok acı merhamet eyle

Remzâni  halini gel Şaha söyle

Kerbela Şahı nı neyledin felek

 

-112-

Şu gamlı gönlümün baharı geldi

Açıldı çiçekler kokuyor gel gel

Garip bülbül goncaların dalında

Süzülüp gözyaşı akıyor gel gel

 

Yar hasretinden bitmez oldu bu çile

Bizi de düşürdü dillerden dile

Anlamaz derdimden ne deyim ele

Gözümüz yoluna bakıyor gel gel

 

Durulmuyor bu hasretlik derdinden

Ulaşılmaz yalan dünya ardından

Nice Süleyman lar göçtü yurdundan

Gerçekler böyle okuyor gel gel

 

Gönlüm bir dost pazarım oldu

Kiramen Katibin yazarım oldu

Gördüm badişahım nazarım oldu

Bu derdim aşkı yakıyor gel gel

 

İlm-i ledün deryasına gireyim

Bahrilerin katarına ereyim

Remzâni  der gel pazara göreyim

Git gide ömrüm çöküyor gel gel

 

-113-

Şu garip ellerde açıldı çiçekler

Ötüşür kuşlar dilleri garip

Burcu burcu kokuyor esen yelleri

Zar eder bülbülü gülleri garip

 

Çayır çimen ovaları bürümüş

Lale sümbül mor menekşe yürümüş

Ormanları dört yanımı bürümüş

Gıcılar çamları dalları garip

 

Ekseri yağmurlu geçiyor vakti

Dertlilerin başını belaya soktu

Şu garip gönlümü ateşe yaktı

Halimden anlamaz yolları garip

 

Zerrece söylesen anlamaz dilden

Beyhude bakışır bilmezler halden

Gariptir Remzâni  ayrıldım gülden

Sırlanmış petekte ballarım garip

 

-114-

Şu gönlümde bir ateş var

Ciğerlerim kebap oldu

Hasretinle içim dolu

Rengim sararıp soldu

 

Şu gözlerim hep seni arar

Gönlümde kalmadı karar

Nedir acep böyle halim

Her geçen günlerim zarar

 

Men düşeli yar peşine

Akıl ermez Hak işine

Bu divane aşk elinden

Uğrarım bahar kışına

 

Aşkım böyle sönmez oldu

Şu gönlüm hasretle doldu

Dost cemalini göreydim

Bu alem menim olurdu

 

Yar kapısın açaydım

Gül çiçekler seçeydim

Remzâni  der dost kucağına

Bir kuş gibi uçaydım

 

-115-

Şu sinem şehrinde bir kapı gördüm

Görünce çözüldü bütün bağlarım

Himmet ile içeri girmekti arzum

Destur verilmeden bakar ağlarım

 

Muti kalbi ente mute sırrından

Bir kapı açıldı hak didarından

Girmek dilersen geç bu varından

Canda ruhumu yakar ağlarım

 

İkinci kapıdan girdim ileri

Aranıp yoklandım geçtim içeri

Geç benliğinden tanı bu yeri

Varlığım terk edip bakar ağlarım

 

Üçüncü kapıda içim arandı

Dördüncü kapıda rengim sarardı

Kestiler kellemi zülfüm tarandı

Tenim teneşirde yıkar ağlarım

 

Ölmezden evvel ölmek göründü

Vücudum evini silmek göründü

Hakikat suyunda yunmak göründü

Ustaz kefenimi takar ağlarım

 

Ol güruhlar bu meydanda derildi

Gerçek ruhlar bu alemde soruldu

Hak didarı açıldı kısmet verildi

Aşkıyla gözyaşın döker ağlarım

 

Dört kapı kırk makam makamlar başı

Sen sana emanetsin kendini taşı

Nefis cephesinde eyle savaşı

Remzâni `de seninle şehit ağlarım

 

-116-

Ta ezelden aşıkız biz

Hacı Bektaş Veli’miz var

Muhammed’in ümmetiyiz

Başımızda Ali’miz var

                               

Açıldı gönüller pası

Tutalım Hüseyin yası

Verdiler badeyle tası

Nuş etmeye dolumuz var

 

Katarımız bağlı Şaha

Biz gideriz ol dergaha

Kırklar ile bir sokağa

Yürümeye yolumuz var

                              

Bu aşk bizde kadim sönmez

Ser verenler asla dönmez

Her arının balı yenmez

Bizim başka balımız var

 

Remzâni  der derdim başka

Sen düşürdün bizi aşka

Gece gündüz böyle meşka

Hakk’a yarar halimiz var

 

-117-

Ta ezelden ikrarımız

Şah-ı Merdan Ali`dedir

On İki İmam bu darımız

O da gerçek Veli`dedir

 

Erenlerle sohbetimiz

Hakk`a bağlı niyetimiz

Kayıptadır hüviyetimiz

O da gizli celildedir

 

Okur dilim ``Al-i imran``

Sağım solum huri gılman

Kırklar darında Selman

Elindeki doludandır

 

Nasıl geçer günüm bilmem

Ağlar gözyaşım silmem

İkrarımdan asla dönmem

O da Sefa uludadır

 

Budur erenlerden dolum

Hep açıktır solmaz gülüm

Dostlar ile coşkun halim

Böyle Şah'ın yolundadır

 

Remzâni  der gerçek böyle

Hakk`a canın kurban eyle

Hakikatı doğru söyle

Hacı Bektaş Veli`dedir

 

-118-

Tenim bir zerreden hasıl eyleyen

Var edip cihana salan Ali`dir

Bunca kainatın temelin kuran

İsmim müsemmadan alan Ali`dir

                                    

Ol ana battında kandilde durdu

Muhammed Ali`ye selavet verdi

Enzele’de Selman’ın carına erdi

Ziremin muradın veren Ali`dir

 

Cim cime ger gerden haberin alan

Nuseyri’yi bin bir müşkile salan

Çesme-i zemzemin başında kalan

Cem`asın uzaltıp dolan Ali ‘dir

                                     

Göründü bu keşfin keremi senden

Cemalin güneşi doğdu Hünkar’dan

Remzâni  kulunu kurtaran dardan

İstek muradımız veren Ali`dir

 

-119-

Ustaz pazarına varayım dersen

Sermayen eline al da pazar et

Türlü nimetlere dalayım dersen

Müşteri ol da sorda pazar et

                                           

Hakiki aşkını mecazi etme

Doğru yolu koyup eğriye gitme

Her olur olmazla pazarlık etme

Yokla evrahını görde pazar et

 

Gönlünü rıza et yabana atma

Menzile ermeyeni katara katma

Müşteri olmayana matafın satma

Sakla gevherini satda pazar et

                                          

Bahri aşkın ummanına dalagör

İlmi Ledün bahçesine varıgör

Kısmet dağıtan yeşil eli gör

Diz çöküp divana varda pazar et

 

Remzâni  birdir değişmez koku

Sefa yı bul aşkın kitabın oku

Sende mehmandır görürsün Hakk'ı

Şu tatlı sinana sarda pazar et

 

-120-

Ustaz pazarında bir gül yeşerttim

Hoyrat el uzattı har oldu gitti

Hasretiyle intizarın çekerken

Gece ve gündüzüm dar oldu gitti

 

Bu gülün dalları bükülü kaldı

Gitti kokusuz yaprağı soldu

Bülbül zar eyleyip efkara daldı

Neşeyle ümüdüm zar oldu gitti

 

Bavan gelse artık kokmaz bu gülüm

Uzadı kısalmaz gittikçe yolum

Bu derde düşenin ahiri ölüm

Koca geniş dünya dar oldu gitti

 

Bu derde düşeli gülmedi yüzüm

Her dem efkarlıdır bu yaşlı gözüm

Kimseler anlamaz söylesem sözüm

Bütün gördüklerim er oldu gitti

 

Remzâni  dertlerin mahşere kaldı

Bülbülün yerini kargalar aldı

Aşk pazarında matafım soldu

Bu dostun sitemi zor oldu gitti

 

-121-

Vardım erenler Cem`ine

Gördüm dost yüzünü yüzünü

Eğilip niyaza durdum

Duydum sözünü sözünü

 

Dergahına sürdüm yüzüm

Kan yaş ile doldu gözüm

Hikmetinden soldu yüzüm

Çekerim nazını nazını

 

Ağlamaktır benim karım

Gece gündüz Hakk didarım

Sana feda bütün varım

Çalarım sazını sazını

 

Hikmetinden açar güller

Şu derdinden alem inler

Hiç sensiz geçmez günler

Gördüm yüzünü yüzünü

 

Remzâni  der kurban sana

Biraz merhamet eyle bana

Ezrail gelse de cana

Gene cağırırım sözünü sözünü

 

-122-

Vücudum şehrinde bir bahçe gördüm

Türlü türlü çiçeklerden hali var

Dalına konmuş bir garip bülbül

Feryad eder gözyaşından seli var

 

Hisarı yüksektir kapısı kitli

Kimi yaya koşar kimisi atlı

Kimisi geçemez kimi kanatlı

Bu kulların türlü türlü hali var

 

Kapıları gizli gizli sırlıdır

O kapıya eren canlar nurludur

Süreğimiz Oniki İmam yoludur

O dostların gizli gizli balı var

 

Ol bahçenin üç sahibi var tamam

Yardımcımız olsun ol Şah-ı merdan

Kapının birisi açılmaz her dem

Kilidin kırk iki tane dili var

 

O nasıl bahçe ki böyle kıymetli

Güzeldir reyhası meyvası tatlı

Remzâni `de bir yar için firkatlı

Ağlar gider gözyaşından seli var

 

-123-

Vücudun şehrinin yolun ararsan

Üstadı kamile sor da anla gel

Hakikat bahrinin çölün sorarsan

Mecnun ol Leyla'yı görde öyle gel

                                          

Üç gözlü çeşmeden suları akar

Derindir gözesi çok tatlı çıkar

Herkesler içemez ağzını yakar

Bunu bir ariften sorda öyle gel

 

Kırk makamı vardır birleşir yolu

Orada içilir badeyle dolu

Onların başıdır Muhammed Ali

Canını cenana ver de öyle gel

                                          

Bir başı vardır yedi de gözü

Deryada gezerler bulunmaz izi

Cebrail Muhammed`e dedi bu sözü

Nefsine bir tuzak kurda öyle gel

 

Remzâni  der bu meydanda ölürüz

Şirin canımızı dosta veririz

Lahmike lahmi demin görürüz

Var ölmeden evvel öl de öyle gel

 

-124-

Yaralı kalbimi çiğneyip geçtin

İnsafsız yarim merhamet eyle

Göz yaşlarım koyup kadehte içtin

İnsafsız yarim merhamet eyle

                                         

Nemlidir gözlerim gülmüyor artık

Bir aşka düşürdün dinmiyor artık

Alevlendi bağrım sönmüyor artık

İnsafsız yarim merhamet eyle

 

Gece gündüz hep karşımda gezersin

Kırklar meydanında engür ezersin

Sana kurban diyenleri yüzersin

İnsafsız yarim merhamet eyle

                                           

Sevdana düştüm çekerim nazın

Her an mihrabımsın sana niyazım

Sinende çark eder gönül pervazım

İnsafsız yarim merhamet eyle

 

Her yerde karşıma Sefa çıkıyor

Aşkın kancasını bana takıyor

Şu ateşin Remzâni `yi yakıyor

İnsafsız yarim merhamet eyle

 

-125-

Yarim senden ayri düştü bu yolum

Gonca güllerim har oldu oldu

Ağlamaktan görmez oldu gözlerim

Gece ve gündüzüm zor oldu oldu

 

Çekilmiyor gurbet elin kahırı

Verdi felek bu zulümü ahiri

İstemem dünyayı yeter zahiri

Dosttan ayrılması zor oldu oldu

 

Hasta oldum kalkmaz oldu bu başım

Felek hamle edip vuruyor taşın

Nefis cephe kurdu eder savaşın

Bana bu gurbet zor oldu oldu

 

Dostların gözleri yollarda kaldı

Nurlu cemalleri sararıp soldu

Yeter bu ayrılık çilesi doldu

Bu ilde eylenmek zor oldu oldu

 

Remzâni  der ahir halim nolacak

Bir gün gelir gül cemalin solacak

Gönül arz ederki Hakkı bulacak

Bu aşkın ateşi kor oldu oldu

 

-126-

Yarim senden ayrılalı

Garip gönlüm hiç gülmedi

Hasretinle damla damla

Gözüm yaşı hiç durmadı

 

Gonca ile gülüm sende

Hakk'a giden yolum sende

Dertli öten dilim sende

Felek bizi hiç görmedi

 

Bütün derdin bende kaldı

Ah çektikçe sinem yandı

Şu gurbette ömrüm soldu

Böyle zulüm hiç olmadı

 

Esen yeller söyler bana

Nurun görem kana kana

Bir ah çektim tatlı cana

Ölüm gelip hiç bulmadı

 

Remzâni  dertlerin bitmez

Kovsan da kapıdan gitmez

Solan gülde bülbül ötmez

Garip halim hiç gülmedi

 

-127-

Yine bir ateş düştü serime

Hünkar Hacı Bektaş Sefa gel yetiş

Özlemimiz çoktur nazlı pirime

Hünkar Hacı Bektaş Sefa gel yetiş

 

Şu dertli sinemin gitmez yaresi

Yine sizden olur bunun çaresi

Günlerimiz yaslıdır giyer karesi

Hünkar Hacı Bektaş Sefa gel yetiş

 

Sevdayı aşkından gülmüyor yüzüm

Derya yı Rahman dan çağlar  gözüm

Haksın leblerimden tükenmez sözün

Hünkar Hacı Bektaş Sefa gel yetiş

 

Remzâni  derdinle figana düştü

Cemalin görünce sinemiz pişti

Dilinden dem verir badeler coştu

Hünkar Hacı Bektaş Sefa gel yetiş

 

-128-

Yine felek bizimle arayı açtı

Bilinmez bu acayip halleri nedir

Tükenmiyor sitem ile zulümü

Ağlayıp çağlatan selleri nedir

 

Gariplik hasretlik sineme çöktü

Feleğin sitemi boynumu büktü

Bu gurbet ömrümüz temelin söktü

Eğri büğrü giden yolları nedir

 

Hiç gelmiyor şu gönlümün baharı

Her zaman eksilmez dumanı karı

Tükenmez bülbülün ah ile zarı

Açılmaz yaprağı gülleri nedir

 

Ömrüm vefa göster gideyim yare

Yine dosttan ola bu derde çare

Felek bizi böyle düşürdü nare

Gece gündüz feryadı ünleri nedir

 

Remzâni `nin zerre demi bitmiyor

Yar sevdası şu sinemden gitmiyor

Yanar aşk ateşim duman tütmüyor

Mecnun`suz Leyla`sız çölleri nedir

 

-129-

Yine yardan bana bir name geldi

Garip garip söyler dilleri dertli

Gamlı günlerimiz gitmiyor her dem

Açılmaz bahçede gülleri dertli

 

Gözyaşı ile yazılıyor bu yazı

Gönlümden gitmez gurbette sızı

Bu hasretliğin tükenmez baharı yazı

Ayrılık acıdır yolları dertli

 

İkrarımız birdir dost otağında

Hakk bizi bırakma dertli çağında

Koklayım güllerin gel kucağımda

Boynuma sarıldı kolları dertli

 

Aşkın dan gözlerim durmadan ağlar

Zarımdan inler taş ile dağlar

Güz oldu artık açmıyor bağlar

Soluyor petekte ballarım dertli

 

Remzâni  derdiyle feryada düştü

Bu aşkın elinden şu sinem pişti

Nice yıllar böyle ömrümüz geçti

Bu derde düşenin halleri dertli

 

 

 

                                            -  Ana Sayfa  -