Âşık Remzâni |
ZİLE`Lİ ÂŞIKLAR VE ZİLE
Hazırlayan Cevahir KARACA Haliç Üniversitesi - Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Musikisi Yüksek Lisans Tezi - 2012
Zengin
bir halkiyat hazinesine sahip olan Anadolu’nun; halkiyatça, tarihçe zengin
köşelerinden biri de ZİLE’dir. Burada sözlü yada sözsüz, maddi ya da manevi her
türlü folklor görmek mümkündür. ( Meral: 31) Zile
Anadolu’nun en eski kentlerinden biri olup sanat dünyasına büyük ozanlar
katmıştır. Şeyh Şemseddin Sivasî adı ile ün yapan 16.yüzyılın tanınmış alim ve
şairi Şemsi, Kamus-ı Alem’de adı geçen Muharrem Efendi gibi alimler bu
topraklarda yetişmiştir. Zile
de yetişen pek çok âşık Anadolu’nun her tarafını dolaşmış; Çorum, Yozgat,
Amasya, Sivas hatta Çankırı yörelerinde çırak âşıklar edinmiş; Ceyhuni gibi
adları anıtlaşan nice saz ustaları yetiştirmişlerdir. Köklü bir halk şiiri
geleneği olan Zile’de yatişmiş halk şiiri ustaları arasında birçok halk ozanı
bulunmaktadır. Zile pekmezi ve leblebisi kadar yetiştirmiş olduğu halk
ozanlarıyla da ünlüdür. Anadolu’nun hiçbir ilçesinde bu kadar çok sayıda Âşık
yetişmemiştir. Zile’de
yetişmiş bilinen en eski halk ozanı 1733 - 1813 yılları arasında yaşamış Âşık
Talibi’dir. Âşık Talibi; Fedai, Raşit, Ali ve Esat gibi âşıklara ustalık etmiş
ve Fedai gibi ünlü bir aşığı yetiştirmiştir. ( Yardımcı, 2011 ) Zile’nin
günümüze kadar tespit edile bilen Âşık ve Ozanlarını şu şekilde
sıralayabiliriz. 1. Talibi 2. Fedai 3. İsmail 4. Fevzi 5. Sezai 6. Ceyhuni 7. Sıtkı 8. Remzi 9. Kemteri 10. Sermi 11. Şemsi 12. Âşık Mümin 13. Seyit Derviş 14. Raşit 15. Seferoğlu 16. Kamili 17. Âşık Fani 18. Arifi 19. Ali 20. Talat 21. Dabak Hürremmi 22. Kamil 23. Fehmi 24. Ahmet Hürremi 25. Rifat 26. Süzi 27. Vasıf 28. Hulusi 29. Lütfü 30. Sefil Edna ( Remzani’nin
ustası ) 31. Şeh Hulusi 32. Zefil Necmi 33. Kul Yusuf 34. Sofoğlu 35. Hamdi 36. Gülem Haydar 37. Fikri 38. Sabri 39. Kâtibi 40. Nurettin Seyfi 41. Büryan Ana ( Kadın Âşık ) 42. İbrahim 43. Recai 44. M. Tayip Serimer 45. Hüseyin Ceylan 46. İskani 47. Sadık Karadağ 48. Remzani 49. Yiğit 50. Gurap Ali 51. Feyzi 52. Çaker Efendi 53. Memüğün Hüseyin 54. Âşık Fani 55. Halil 56. Çabukca Salih Baba 57. Ümüs Ana 58. Gaynari 59. Ferruzi 60. Hacı Himmeti 61. Hürremmi 62. Sadık Doğanay 63. İlhami 64. Nagami 65. Perveri 66. Reşit 67. Vasıf 68. Sarı Derviş 69. Hatün 70. Sadık 71. Sırrı Baba 72. Mevci 73. Zikriye ( Kadın Âşık ) 74. Gülami 75. Âşık Safti ( Yardımcı, 1986 – 1983 ) ( Meral S. ve Meral Y. :134, 135 )
ZİLE
Anadolunun
en eski yerleşim yerlerinden biri olan Zile, bugün ve tarihte pek çok halk
ozanı yetiştirmenin yanı sıra, âşıklık geleneğinde de Zile’nin büyük bir yeri
vardır. Bunun için Zile’yi tarihiyle, coğrafyasıyla ve daha bir çok yönüyle
tanımak bilmek gerekiyor. ZİLE’NİN
COĞRAFYASI Tokat'ın
en büyük ilçelerinden birisi olup Türkiye’nin bulunmuş olduğu yer itibari ile
kuzey yarımküresinde 40 derece 17 dk. enlem, 35 derece 97 dk. Doğu boylamının
geçtiği yerdir. Doğusu
aynı ilin Turhal ilçesi, kuzeyini Amasya ili ve Göynücek ilçesi, güneyinde
Artova ve Sivas ile batısı Yozgat ili ve Çekerek ilçesi çevreler. 116
köy 2 nahiye 8 mezra ve 24 mahalleden meydana gelen Zile şehri denizden 710
metre yükseklikte ve 1540 km2’lik bir alanı kapsamaktadır. Zile yer yüzü şekiller bakımında sadelik arz eder. Ancak şehrin
güneyinde, doğu batı doğrultusunda uzanan Deveci Dağları yer alır ki bunlarında
yüksekliği 2000 metreye yakındır. Şehrin kuzeyini ihtiyar sırtlar çevirmekle
beraber arazi içerinde tek tek yükselen tepeler vardır. Bunlar Sivriçal,
Güvercinlik, Akbaba, Hüseyin Gazi ve şehir içerisinde Zile kalesidir. Zile
İç Anadolu ile Karadeniz arasında geçiş, iklimine sahip bir şehirdir. Özellikle
Zile’de yazlar sıcak kurak, kışlar yağışlı ve soğuk geçer. Yağış
azamileri daha ziyade ilkbaharın sonlarına kaymış olmakla beraber sonbahar
aylarında da yağış vardır. Bu sebeple Zile’de genel olarak Karadeniz Ardı İklim
Tipi görünür. Yaz ve kış aylarında önemli derecede sıcaklık farkı olursa da,
gece ile gündüz arasıda ki sıcaklık farkı pek önemli değildir. Zile’de yazlar
iç Anadolu’nun ki gibi ne fazla sıcak, kışları da yine İç Anadolu ve Doğu
Anadolu’daki gibi çok soğuk değildir. Dolayısıyla Zile iç Anadolu ile Karadeniz
bölgesi arasıdan bir geçiştir. Orman bakımından Zile fakir bir şehirdir. Bunu
sebebi ormanları bilgisizce kesiliş ve karakeçilerin çeneleri gelmektedir. (Zile Belediyesi Resmi Sitesi) ZİLE’NİN TARİHİ Zile
4000 yıllık bir tarihi geçmişe sahiptir. Zile kalesinin (Anadolu’da bilinen tek
dolma kaledir) Roma kumandanı Sulla tarafından yaptırılmış olması veya burada
Amanos Mabedi'nin bulunması ve muhterem anlamına gelen Silla denmesinden dolayı,
Zile'nin ismi zamanla Zela - Zile şeklini almış olabilir. Tarihçi Charles
Texıer'e göre, Strabon eserinde Zela'dan bahseder. Hüseyin Hüsamettin
Efendi'nin Amasya Tarihi'nde bu yerleşim yerinin Togait Hükümdarı Harkar Han
tarafından önemli bir yer haline getirildiği, muhterem anlamına gelen Sılay
adının verildiği zamanla Zela - Zile şekline dönüştüğü yazılıdır. Ali Danişment
Tarihi'nde, Mirkatel Cihad'da Zile'den "Kırkıriye" diye bahsediyor. Evliya
Çelebi Seyahatnamesi'ne göre "1643" burada halı ve kilim
dokumacılığının ileri gitmesinden dolayı şehrin bu adı aldığı belirtilmektedir.
Kısaca; Zile isminin nereden geldiği hakkında kesin bir hüküm vermek mümkün
değildir. Ancak Amasyalı Strabon’un tarihçi ve coğrafyacı olması ve Zelitis -
Zela ismini eserinde kullanması, bu kelimenin çok eskiden beri kullanıldığı
izlenimini vermektedir. Ayrıca, Zile'nin 29 km güney doğusundaki Maşat Höyük'de
bulunan belgelerin incelenmesi sonucunda, Ord. Prof. Şevket Aziz Kansu ve aynı
buluntulara dayanarak Şemsettin Günaltay, Anadolu isimli eserinde Eti
Medeniyeti'nin bugünkü Zile'ye kadar yayıldığından bahsetmektedirler. Bu
durumda Zile, Maşat Höyük kazılarında bulunan tabletlerden elde edilen
bilgilere göre; Orta Anadolu'da başlayıp kuzey doğuda Yeşilırmak havzası boyunca
sıralanmış Hitit yerleşim merkezinden biri olan “Anzılıa” olmalıdır. Zile
hakkında Nınova ve Asurlular döneminin sonu ile ilgili bilgiye sahip değiliz.
Yalnız Milatdan Önce 548 tarihinde Anadolu, dolayısıyla Zile Pers hakimiyeti
altına girmiştir. Persler Yeşilırmak havzasına çok önem verip, tarihi Kral
Yolu'nu buradan geçirmişlerdir. I. Darius zamanında Anadolu'nun en büyük
eyaleti olan Kapadokya ikiye bölünmüş ve Zile kuzeyindeki Pontus Kapadokyası
içinde yer almıştır. Persler Zile'de kendi Tanrıları Olan Anaitis
"Anahita" Anos ve Anadates'e ait bir ateş tapınağı inşa etmişlerdir. Bu
mabet çevresinde her yıl son baharda yapılan geleneksel "Sakaia"
şenlikleri düzenlemeye başlanmıştır. Büyük İskender'in Pers Hükümdarı Darıus'u
Granikos (Biga) Çayı kenarında Milattan Önce 334 tarihinde yenmesi ile Anadolu
Makedonya İmparatorluğu'nun eline, dolayısıyla ilçe de İskender'in eline
geçmiştir. Büyük İskender'in Milatdan Önce 323'de Babil'de ölmesi üzerine
kumandanları arasında çıkan harplerde General Ornets, Kapadokya'yı haliyle de
Zile'yi idaresi altına almıştır. Çıkan bir takım karışıklıklardan sonra
Kapadokya bir müddet bağımsız kalmış, kısa bir süre sonra zamanın Pontus Kralı
Mihridate VII. Kapadokya Kralı Arbaran VIII.'i mağlup ederek Kapadokya'yı eline
geçirmiştir. (Mihridat büyük lakabı ile anılır. Çok bilgilidir. Tarihçiler
bunun 22 lisan bildiğinden bahsederler). Bu
olay üzerine Kapadokyalılar Roma'dan yardım istemişlerdir. Roma'dan gelen Sulla
komutasındaki kuvvetli bir ordu Mihridat'ı mağlup ederek Kapadokya'yı ele
geçirmiştir. Mihridat eniştesi Diyarbakır Kralı Tifran'dan yardım
istemiştir.Sulla'nın Roma'ya dönmesi, Milatdan Önce 78'de ölmesi üzerine
Mihridat yeniden Romalılar'a savaş açmıştır. Milatdan Önce 67 yılında Amiral
Triarius ile Mİhridates Zile'ye 5 km uzaklıktaki Skotios "bugün Altıağaç
denilen mevkii" civarında karşı karşıya gelirler. Ancak savaşın galibi
uzun bir süre belli olmaz. Triarius'un mağlup olması ile Mihridates'in
Anadolu'da başlayan ikinci hakimiyeti de uzun sürmez. Roma Kumandanı Pompeyhus
"Pompeys" güçlü Mihridates'i Milatdan Önce 67 tarihinde ağır bir
şekilde yenerek, ordusunu tamamen yok edip, Pontus ülkesini işgal etmiştir.
Mihridates bunun üzerine Milatdan Önce 63 yılında intihar eder (İçtiği zehir
etkisiz kaldığı için, kendisini bir askere öldürtür). Roma ile Pontus arasında
yapılan ve yıllarca süren savaşlar sırasında asker ve sivil olmak üzere her iki
taraftan on binlerce insanın ölmesi bölgenin ne kadar önemli olduğunu
göstermektedir. Mihridates’in
ölümü üzerine yerine geçen oğlu II. Pharnake “Farnas” Ro hakimiyetini kabul
eder. Bir müddet sonra Kayser'le Pompeis arasında çıkan ihtilaftan istifade
ederek Roma'ya karşı ayaklanır. Çok çetin ve kanlı bir savaş olur. Sezar'ın ordusu
büyük zayiat verirse de sonuçta II. Pharnake ağır bir yenilgiye uğrar. Zafer
Sezar'ındır. Sezar uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra, 5 saat gibi kısa bir
süre içerisinde elde ettiği zaferin sevincini Zile'den Roma'ya bildirir.
Zile'de ilâhi törene nail olan Sezar'ın, kısa ama anlamı büyük olan bu
mektubundaki "Veni - Vidi - Vici" "Geldim - Gördüm -
Yendim" sözlerini silindirik mermer bir taşa yazdırır. Yakın zamana kadar
Zile Kalesi'nde olduğu bilinen bu taşın, çalınması neticesinde nereye
götürüldüğü bilinmemektedir. Bizans
ile İran "Sasaniler" arasında zaman zaman el değiştiren yöre sonuçta
1071 yılına kadar Bizanslılar'ın elinde kalmıştır. İstanbul'u almak maksadıyla
Hicri 34 yılında "Hicri 47 yılında, Hicri 52 yılında, Hicri 97 yılında,
Hicri 121 yılında, Hicri 159 yılında, Hicri 171 yılında " yola çıkan İslam
Orduları Anadolu'dan geçerken, genelde Zile, Amasya ve Çorum yolunu izlemişler,
geçici de olsa birçok yeri ele geçirmişlerdir. Bu arada birkaç defa
müslümanların hâkimiyetine geçen Zile, bu orduların çekilmesi ile yeniden
Bizanslıların eline geçmiştir. İlçede
ve çevresinde bilinen birçok yatırların bu orduların ve Danişmentlilerin
mücahit vekumandanlarına ait oldukları sanılmaktadır. İlçe 1071 yılında Melik
Ahmet Danişment Gazi tarafından Bizanslılar'dan alınmış, bu tarihten günümüze
kadar da Türk yurdu sınırları içinde kalmıştır. Zile,
Orta Karadeniz Bölgesi'nde Tokat il merkezine 67 km uzaklıkta olup, Anadolu'nun
en eski yerleşim merkezlerinden biridir. Milatdan Önce 50'li yıllarda yaşayan
ve coğrafyanın pîri sayılan Amasyalı Strabon; bu şehrin Ninova Melikesi
Semiramis tarafından Milatdan Önce 1600 yıllarında kurulduğunu kaydeder. Bu
tarihî kayda göre Zile’nin 3600 yıllık bir geçmişi bulunmaktadır. Tarihi
eserler içinde Zile Kalesi, kalenin doğu yünündeki kayaların oyulmasıyla
yapılan ve Roma döneminden kaldığı anlaşılan tiyatro (anfitiyatro), kalenin
kuzey doğu tarafında bulunan Kaya Mezarı, Çay Pınarı, İmam Melikiddin Türbesi,
Şeyh Musa Fakih Türbesi, Ulu Cami, Elbaşı Camii, Çifte Hamam, Maşat Höyük,
Namlı Hisar Kale, Anzavur Mağaraları, Hacı Boz Köprüsü, Koç Taşı ve
Kuruçay'daki Manastır Harabeleri görülmeye değer yerler arasındadır. Zile’nin
jeostratejik konumu sebebiyle, Zile’de kültürel ve siyasî bakımdan Lâtin, Rum,
Pontus, Arap, Türk ve yerli halkları arasında hızlı ve canlı bir tarih
yaşanmıştır. XI.yüzyıl'da Danişment daha sonra Selçuklu Türkleri'nin, bilâhare
İlhanlılar'ın, Ertana Oğulları'nın ve nihayet 1355’de Kadı Burhaneddin’in eline
geçen Zile, 1397’de Yıldırım Beyazıt tarafından Osmanlı topraklarına
katılmıştır. Evliya
Çelebi bu yöreyi gezip gördükten sonra meşhur Seyahatname'sine şunları kaydeder
"Bu havası hoş şehrin dörttarafında bahçe ve bostanlar içinde sular akar.
Bu bahçelerde bülbüllerin ötüşü, insan ruhuna sefa verir. Meyveleri lezzetli
olup, her tarafa hediye olarak göderilir. Her bağında, birer köşk, havuz,
fiskiyeler ve çeşitli meyveler bulunur. Halkı zevk ehlidir. Gariplere
dostturlar, kin tutmaz, hile bilmez, deryadil, haluk, selim ve halim
insanlardır. Herkese iyi zanda bulunurlar. İyi geçinirler. Hayırlı yapılar
yaptırmaya hevesleri çoktur. Cami, saray, köşk ve imaretleri o kadar metin ve
güzel olur ki, buralara girenler hayran olurlar. Şehir genişlik ve ucuzluk bir
yer olup dünya yüzünde eşi yok gibidir. Yılın her zamanında halkının nimetleri
boldur. Hacı Bektaş Veli'nin hayırlı ve bereketli dualarıyla bu eski tarihî
şehir, Âlimler Konağı - Fazıllar Yurdu ve Şairler Yatağıdır". Zile’nin
üzüm bağları, meyve bahçeleri, özellikle pekmezi, leblebisi ve kirazı
meşhurdur. Zile bağ ve bahçelerinde yetişen mahsülat ve kuru bakliyat - tahıl
ürünlerinden yapılan yerel yiyecek ve içeceklerin sayısı oldukça fazladır.
Beyaz pekmez, duru pekmez, salça, sucuk, pestil, bat, sarma, yaprak salamurası,
çeşitli komposto ve konserveler, leblebi ve kuru yemiş çeşitleri Zile'nin yemek
kültürünün önemli birer parçasıdır. (Zile
Belediyesi Resmi Sitesi) ZİLE’NİN
EKONOMİSİ Halk
genelde tarım ve hayvancılıkla uğraşmaktadır. Vatandaşlar arasında az da olsa
ticaret ve sanayi alanında uğraşanlar da bulunmaktadır. İlçede son zamanlarda,
özellikle 1996 yılından sonra sanayi alanında kayda değer gelişmeler yaşanmaya
başlamıştır. İlçede un ve yem sanayii, tekstil ve sentetik sanayii, elektrik
dinamoları, muhtelif sanayi makinaları, cam ve toprak sanayii, tarım âlet ve
makinaları, her türlü plâstikten mamul ayakkabı, mobilyacılık, muhtelif gıda ve
temizlik maddeleri alanlarında 55 küçük ve orta ölçekli işletmede üretim
yapılmaktadır. Sulanabilir
arazinin az olması, sanayi yatırımının olmayışı nedeniyle bilhassa köylerden
büyük kentlere, özellikle İstanbul ve Turhal'a yerleşmek üzere göçenlere ve
mevsimlik işçi olarak gidenlere rastlanmaktadır. Zile
Orta Karadeniz Bölgesinin tahıl ambarı merkezi konumundadır. Üretilen tarım
ürünlerinden buğday, arpa, nohut, mercimek, fiğ gibi ürünler özellikle ihraç
edilmek üzere Samsun ve Mersin limanlarına gönderilmektedir. İlçemizde en fazla
yetiştirilen sanayi ürünlerinden şeker pancarı komşu ilçe Turhal Şeker
Fabrikasına, Yağlı tohumlar Kooperatifi tarafından alınan ayçiçeği işlenmek
üzere Merzifon ve Elazığ fabrikalarına gönderilmektedir. (Zile
Belediyesi Resmi Sitesi)
KAYNAKLAR Artun E., Âşıklık Geleneği Ve Âşıklık Edebiyatı, www.ilknokta.com 11.09.2011 Artun E., Emlek Yöresi ve Çevresi Halk Ozanları Sempozyomu Bildirileri, Ankara, 1998 www.katreyiz.com Birdoğan N., Anadolu'nun Gizli Kültürü Alevilik, S. 420 www.turkuler.com Caferoğlu A., Türk Dili Tarihi 1, İstanbul, 1958: s.179 Kültür Bakanlığı Halk Ozanlarının Sesi Dergisi Sayı 4 Eylül 1993, s.2 Çobanoğlu Ö, Aşık Tarzı Kültür Geleneği ve Âşıklarda Müzik,2000, S.30,31,32 www.forum.enstrumantal.net Çötüksöken Y., Theme Laourusse Tematik Ansiklopedisi, “Aşık Edebiyatı" : 1993-1994 : s. 50,51 Duygulu M., Anadolu’da Aşıklık Geleneği ve Aşıklarda Müzik, 2011, http://forum.ensturumantal.net Halıcı F, “Aşıklık Geleneği ve Günümüzde Halk Şairleri”, Ankara;1992-s.6 Kadri H.K., 1943 : 507 Kültür Bakanlığı Halk Ozanlarının Sesi Dergisi Sayı 4 Eylül 1993, s.198 Köprülü F., Edebiyat Araştırmaları :b. s.58; Türk Edebiyatı Tarihi, İstanbul a. 1962 : s. 78 Kültür Bakanlığı Halk Ozanlarının Sesi Dergisi Sayı 4 Eylül 1993, s.3 Köprülü F., Edebiyat Araştırmaları, a. s.158 Kültür Bakanlığı Halk Ozanlarının Sesi Dergisi Sayı 4 Eylül 1993, s.4 Köprülü F., Türk Edebiyatı Tarihi, İstanbul , a. 1962 : s. 142 Kültür Bakanlığı Halk Ozanlarının Sesi Dergisi Sayı 4 Eylül 1993,s.5 Köprülü F., Türk Edebiyatı Tarihi, İstanbul ,a. 1962 : s. 30-31 Kültür Bakanlığı Halk Ozanlarının Sesi Dergisi Sayı 4 Eylül 1993 Köprülü F., Türk Saz Şairleri Antolojisi c. 1940 : 877 Kültür Bakanlığı Halk Ozanlarının Sesi Dergisi Sayı 4 Eylül 1993, s.6 Özmen İ., Alevi – Bektaşi Şiirleri Antolojisi, Cilt 1. 1995 , s.23 Özmen İ., Alevi – Bektaşi Şiirleri Antolojisi, Cilt 1. 1995 , s.30 Özmen İ., Alevi – Bektaşi Şiirleri Antolojisi, Cilt 1. 1995 , s.35 Sezgin F.,"Günümüzde Şanlıurfa Kısas Köyü Aşıklık Geleneği ve Kısaslı Aşıklar" Çukurova Üniversitesi, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Adana,1998 : s. 32 www.turkuler.com Şenel S., “ Türkiye’de Aşık Musikisi” İ.T.Ü.T.M.D.K., T.H.M. Bilgileri Ders Notları : 1997-1998 99 T.C. Kültürbakanlığı, Halk Ozanlarını Sesi Dergisi, 1993 s..6 Talat A.(Onay), Türk Şiirlerinin Vezni, İstanbul 1933 : s.75 not 1, Kültür Bakanlığı Halk Ozanlarının Sesi Dergisi Sayı 4 Eylül 1993, s.5 Turan M., Saz Şairleri ve Saz Şiiri, İstanbul 2001, www.turkuler.com Yardımcı M., Âşık Edebiyatıında Rüya Sonrası Âşık Olma, http//turkoloji.cu.edu.tr (24.09.2011) Yardımcı M., Onsekizinci Yüzyıldan Günümüze Zileli Âşıklar Zinciri (8.Milli Türkoloji Kongresi, İstanbul 14.18.Eylül 1986) http://unyezile.com Yardımcı M., Yüzyıllar Boyu Zileli Halk Ozanları Ay Yıldız Matbası Ankara , 1983 Zelyut R., Halk Şiirinde Gerçekçilik,İstanbul,1992: s. 67-69 www.turkuler.com
İNTERNET
http://www.forum.enstrumantal.net http://www.ilknokta.com http://www.katreyiz.com http://www.kultur.gov.tr http://www.turkceciler.com/asik-edebiyati-nazim-sekilleri.html http://www.turkoloji.cu.edu.tr http://www.turkuler.com http://www.unyezile.com http://www.zile.bel.tr
- Ozanlarımız - |