Âşık Remzâni |
Hazırlayan: Hasan
OYTUN
-1- Âdem yaratılıp binâ olmadan Nice bin yıl evvel yaşımız bizim Buğday yere düşüp dâne olmadan Kudretten pişiktir aşımız bizim
Azrail memuriyete geçmeden İsrafil mikail arşa uçmadan Cebrail hal olup kanat açmadan Konmuştur kandile kuşumuz bizim
Nakş olmadan ayın günün cilhası Mazhar-ı nûr idik Hak âşinası Yapılmadan yerin göğün binası Külünkten geçmiştir taşımız bizim
Bir gürûhuz niyazımız Allaha Bağlıdır belimiz kelâmullaha Şükür mazhar olduk cemâlullaha Ehl-i irfanız yok naşımız bizim
Lâ-mekan şehrinden bu kana geldik Nefh olunduk kevn ü mekâna geldik Devreyleyip nakş-ı insâna geldik Hakkı zikretmektir işimiz bizim
Uğradık kırklara devran içinde Sundular aşk meyin irfan içinde Hak cemalin gördük seyran içinde Hayr ile yoruldu düşümüz bizim
Sıdkı`yâ bu derin sergerdânıyız Evvel baki idik şimdi faniyiz Hünkar dergahının dervişanıyız Bir mürşide bağlı başımız bizim
-2- Amasya ilinde kapandım kaldım Aman Allah nasib eyle yarimi Yari görmeyince alma canımı Derdine düşeli sarardım soldum Aman Allah nasib eyle yarimi Yari görmeyince alma camımı Gözüme hayaldir zülf-i siyahım Göklere dayandı ah
ile vahım Her seher bülbül veş artar fizahım Aman Allah nasib eyle yarimi Yari görmeyince alma canımı Ey gaziler bakın benim
işime Ayrılık
dertleri
geldi başıma Çoktan beri hasret kaldım eşime Aman Allah nasib eyle yarimi Yari görmeyince alma camımı Çorum'dan aşınca şol yüce
beli Garip öter Amasya'nın bülbülü Göre idim o saçları sümbülü Aman Allah nasib eyle yarimi Yari görmeyince alma canımı Kul Pervane'm Amasya'dan mey
içtim Şimdi
tanımazlar kalıp değiştim Ferhad dağlarından çok
geldim geçtim Aman Allah nasib eyle yarimi Yari görmeyince alma canımı
-3- Âşık oldum bir keremler kân’ına Gönül arz ettiği cana kavuştu Sürdüm yüzlerimi asitanına Mur-ı cismim Süleymana kavuştu
Düşüp sevdalara ağlar gezerken Sinemi aşk ile dağlar gezerken Bulanık sel gibi çağlar gezerken Katre-i dil bir ummana kavuştu
Gördüm cemalini elhamdülillah Durdum divanına dedim eyvallah Ay gibi parladı nur-i Feyzullah Şükür gönlüm bir sultana kavuştu
Bin iki yüz doksan üç oldu yıllar Aktı gözlerimden kan oldu seller Erişti nevbahar açıldı güller Can bülbülü gülistana kavuştu
Pervane’yim yandım bir hüsn-i mah’a Düştüm leyl ü nehar ah ile vaha Yaşım on iki de geldim dergâha Hamdülillah can canana kavuştu
-4- Ah eyleyip yollarına bakarım Ağlarım ki nazlı yarim gelecek Sular gibi enginine akarım Çağlarım ki nazlı yarim gelecek
Tazelendi şu sinemde yareler Haktan ola bu derdime çareler Mecnun gibi yedi yıldır kareler Bağlarım ki nazlı yarim gelecek
Böyle çalmış Hak alnıma kalemi Çok çektim alemde ben bu elemi Ayrılık narıyla dertli sinemi Dağlarım ki nazlı yarim gelecek
Hint’te midir bilmem Çin ü Maçin’de İntizarım kaldı sünbül saçında Arı gibi bir peteğin içinde İnlerim ki nazlı yarim gelecek
Gönlüm arz ediyor çeşm-i mestini Levha-ı kalbime yazdım ismini Sıdkî der ki leyl ü nehar ismini Söylerim ki nazlı yarim gelecek
-5- Aşk atına süvar olan aşıklar Ölünceye kadar yorulmaz imiş Hakkı can gözüyle gören sadıklar Bu fani dünyaya sarılmaz imiş
Arifler mal için etmez teftişi Cümlenin muradın veren bir kişi Bir gerçeğe taktıranlar kirişi Değme tokmak ile kırılmaz imiş
Kiraman katibi cümleyi yazan Berhudar mı olur doğrudan azan Fırsat elde iken sermaye kazan Eli boş divana varılmaz imiş
Bahçesini serçeşmeden suvaran Muhabbet meyvesi biter firavan Ehl-i Beytten çerağını uyaran Kıyamete kadar kararmaz imiş
Sıdkı der yar olma kavl-i yalana Sakın emeğini verir talana Bunda al-evlada muhib olana O divanda sual sorulmaz imiş
-6- Ayrılık dolusun aldım destime Dostlar himmet eylen gidelim bugün Hasret kaldım yaranıma dostuma Dostlar himmet eylen gidelim bugün
Vücud yaralandı sağlanmak olmaz Sair ateşlere dağlanmak olmaz Gönül cüş eyledi eğlenmek olmaz Dostlar himmet eylen gidelim bugün
Ayrılık firkatı düştü bu cana Kavuşmak isterim kaşı kemana Hasretteyim eşe dosta yarana Dostlar himmet eylen gidelim bugün
Çekerim firkatı yanarım nara Genç yaşımda çok hal geldi bu sere Sekiz aydır hasret kaldım o yara Dostlar himmet eylen gidelim bugün
Eşinden aynlan aşık del'olur Akar gözlerimin yaşı sel olur Böyle ayrılana bir gün gel olur Dostlar himmet eylen gidelim bugün
Hasretim pek bu aylarda bu yılda Nice bir gezeyim şu gurbet elde Bizi unutmayın duada dilde Dostlar himmet eylen gidelim bugün
Biçare Pervane gurbette kaldı Şu aşkın dertleri sinemi deldi Aylar tamam oldu çileler doldu Dostlar himmet eylen gidelim bugün.
-7- Ayrılık hasreti kar etti cana Seher yeli sevdiğimden ne haber Selamım tebliğ et kutb-i cihana Seher yeli sevdiğimden ne haber
Bülbül gibi bağlamışım kareler Ayrılık derdine nedir çareler Merhem kabul etmez dilden yareler Seher yeli sevdiğimden ne haber
Sıtkı`yam kalmışım ıssız çöllerde Böyle dert bulunmaz gayrı kullarda Gönlüm intizarda gözüm yollarda Seher yeli sevdiğimden ne haber
-8- Ayrılık zamanı geldi gaziler Yakar bu sinemi nar derli dertli Ah ettikçe ciğerlerim sızılar Ağlayı ederim zar dertli dertli
Gel karşıma dal boyunu göreyim Bir dolu ver muradıma ereyim Sana bir yadigar mendil vereyim Sil çeşmin yaşını var dertli dertli
Geçen sohbetlerdi düşün hayal et Sen de benim için ağla melal et Ayrılık vaktidir hakkın helal et Kuşlardan haberim sor dertli dertli
Cektiğim dertleri edemem beyan Hasretinle oldu gözlerim al kan Sevda-ı gamzenle bu tığ-i hicran Eyledi bağrıma kar dertli dertli
Sefil Sıdkı çağırırım erlere Aktı çeşmim yaşı döndü sellere Düştü nasibimiz gurbet ellere Gözle yollarımı yar dertli dertli
-9- Başım açık yalın ayak yürüttün Sen merhamet eyle lebbi balım yar Yüreğimi ceviz gibi çürüttün Senin aşkın büktü kaddi dalım yar
Çektirme cefalar yandırma nara Yitirdim aklımı kaldım divane Köşeyi vahdette koyma avare Dar-ul aman Cemalettin Velim yar
Sıdkı yakma ömrüm kal-u kıl ile Hazine aranmaz kuru fal ile Yırtık gömlek ile eski şal ile Daha böyle nasıl olur halim yar
-10- Ben cemale aşık oldum dil vermem gayrisine Ne mümkündür azad olmak bağlandım çeşnisine Yüzleri şebberü-kamerdir gözleri
aynen Ali Lafeta illa yazılı yarimin
bazusunda Bak huruf-u evsafının evlenmez
suyu sakının Sorur şol Hakk'a yakının secdagahın kurgusunda Pervaneyi hasta kıldın derdinden
fırkatından Ölürsem kabrim kazın Cemal'in
havlusuna
-11- Ben mürşidim diyen
meydana gelsin Mürşid
kimdir
ondan nişan
isterler Men-aref sırrını okusun
bilsin Destine hüccet-ü burhan
isterler Dört kapı kırk makam
on iki erkiln On yedi tariki eylesin beyan Külli varı Hak yolunda tercüman Canını
meydanda
kurban isterler İlm
ile
amel gerektir kişi Amel olmaz ise taklittir işi Mukallit olanlar şeytanın eşi Borda kavl-i sadık insan
isterler Mağrur
olan
boyun eğmez bu
yola Bu bir sırdır nasip
olmaz her kula Hünersiz kişiyi almazlar
pula Esrar anlar ehi -i irfan
isterler
Cahil olan er cemine giremez Ehlibeytin süreğini süremez Özü çürük, zihni sağır yaramaz Dili bülbül, kalbi Kur'an
isterler Mürşid
sanıp deman tutma sakiden Hak kelamı doğmaz her
kör fakiden Boncuk dükkanı açma
satılmaz çün Bu pazarda dürr-ü
mercan isterler Hünkar Hacı Bektaş alişanıdır Y edullah babının hak nişanıdır Miirşid
olan
mülkün Süleymanıdır İns
ü
cinne hükm-i ferman isterler Sıdkı
al-i
Resule olagör asker Şaraben
taburdan
içesin kevser El-Veledi sırrı ebi'ye
mazhar Kutb-ül aktap gibi sultan
isterler
-12- Biat aldık
hanedanın yoluna Nur-i
Feyzullah´dan elimiz vardır Bülbül olduk
Has Bahçe´nin gülüne İsmini
zikreder dilimiz vardır Kimimiz
okuruz, kimimiz yazar Kimimiz
kısalır, kimimiz uzar Kimimiz
dünyayı arşından gezer Magribden
maşrıka yolumuz vardır Köhne sallar
giyer abdallarımız Her saat
açılır ikballerimiz Doksan konak
yürür topallarımız Bir uzun
tükenmez çölümüz vardır Ha deyince
dağı söker zorumuz Deveyi
başından avlar torumuz Kırk günlük
menzili görür körümüz Feraset
kullanır kelimiz vardır Pervane´de
der ki aslan döşlümüz Cevahir
avlatır eli kuşlumuz Kanlı gömlek
giyer demirbaşlımız Timarhane
bekler delimiz vardır
-13- Bir güzele
gönül verdim erenler Bulunmaz
emsali cihan içinde Zara düşer
hub cemalin görenler Güya bir
goncadır gülşan içinde Böyle dilber
bu cihanda bulunmaz Kıymet verme
ile satın alınmaz Halik midir,
mahluk mudur bilinmez Bir melektir
gezer insan içinde Verdi
muradımı ahdine salim Kalmadı
gönlümde bir müsgül halim Bir ismi
Feyzullah aziz-ül alim Bir ismi
Cemal´dir Kur´an içinde Çar köşeye
ziya verdi cemali Güzeller
ceminde yoktur emsali Şehinşah
bakışlı çeşm-i mevali Zülfikar
oynatır meydan içinde Sefil Sıdkı
seyreyledim boyunu Mısr-ı kalbe
geldi Yusuf-u sani Doldurdu
destinden sundu peymani Huriler
ceminde, gılman içinde
-14- Bir güzelin hasretinden ahından Tutuştu her yanım yandı ha yandı Aşık oldum onun mah cemaline Aşkından her yanım yandı ha yandı
Benim derdim senin derdine paydır Bir güzel sevmişem kaşları yaydır Saatım gün geçer her günüm aydır Üçyüzatmışbeş günüm de yandı ha yandı
Sıdkı'yam çekmişem gayet zarı ben Dilerim ki muradıma erem ben Bir hayırsız yar elinde kaldım ben Ağzımda dillerim yandı ha yandı
-15- Bir haber sorayım erenler size Sevdiğimden lütf-ü ihsan mı geldi Mevlanın aşkına söyleyin bize Müjde mi efkar mı efgan mı geldi
Efgan geldi ise giyem karalar Bizim davamızı o dost aralar Hasretinden açılmıştır yaralar Tabipler şahından derman mı geldi
Devran bana çok cefalar yetirdi Adü sözü dertlerimi artırdı Dosttan bu nameyi kimler getirdi Sail midir yoksa kervan mı geldi
O nameyi salan canan mı idi İçinde okunan kuran mı idi Dosta gelen ehl-i iman mı idi Yoksa bir münafık şeytan mı geldi
Sıdkı bu dert ile yandı kurudu Eyvah gurbet elde ömrüm çürüdü Münafıklar cellat oldu yürüdü Yoksa katlimize ferman mı geldi
-16- Bir nevcivan gördüm Hacı Bektaş'ta Emsali Mısır da
Toy da bulunmaz Gürcistan ilinde hem Altıntaş'ta İran
da,
Tebriz de, Hoy da bulunmaz Salındıkça
canlar
alır edası Dört köşeye şayi olur
nidası Naz ü nevazişle hem
hub sadası Saz da, kemani de, ney de
bulunmaz Seksen deve yükü yaldız mücevher Bir teline değmez verseler
eğer Yusuf-i Kenan dır akranı meğer Her nesepte her bir soyda
bulunmaz Bin sarraf bin milyon verse
her biri Kıymet
biçemezler
olsa müşteri Bedehşan,
Türkistan,
koca Kayseri Tokat, Konya, Aksaray da
bulunmaz Nazardan geçirdim Firengistanı Belhi, Buharayı, Arabistanı Her mülkün çok amma nevres fidanı Bu etvarda bir eş, boyda bulunmaz Hiç gözler görmemiş böyle
civanı Bir bakışı değer yüz
bin gılmanı Remz ile Rıdvana gösterdim
anı Dedi: misli bu Alayda
bulunmaz Övmüşte
yaratmış onu Zülcelal Dünyada görünmez böyle bir
cemal Hazret-i Yusuf un nuruna
misal Güneşte
Yıldız da Ay da bulunmaz Sıdkı'ya
hubların serveri budur Sulb-u Haşimi'den Hayderi
budur Merec-ül-Bahreyn'in gevheri
budur Her denizde her bir çay da
bulunmaz
-17- Bir serv-i nazenin ey gül-i
handan Bir dilber-i mah-i şehinşahsın sen Olmuş
aşıkların sermest ü hayran Acaib bir çeşm-i mestanesin
sen Sen gibi gül bu cihanda açılmaz Serden geçilir de senden
geçilmez Bahana güç yetmez, kıymet biçilmez Merecü'l- bahreyn de
dürr-danesin sen Kabe-ı
Şerif‘ten alınmış
hakin Ziyneti sen oldun evc-i
eflakin Müşk
ile
yoğrulmuş tıynet-i pakin Cinan içre bitmiş neyhanesin
sen Ey pakize siret, ey melek hısal Hurşid-i
talatın bulmasın zeval La nazırsın, sana
bulunmaz misal Bu kevn ü mekanda birtanesin
sen Nur almış ol kudret
çerağlarından Şir
ü
şeker damlar
dudaklarından Buseler umarsın yanaklarından Bilmem Sıdkı nasıl divanesin
sen
-18- Bir yar sevdim nevcivandır begayet Serimi sevdaya salar baktıkça Perişan
halime
etmez inayet Bağrımı
bin
pare böler baktıkça Nurundan halk etmiş yaradan
Allah Bulunmaz akarın hasbeten
lillah Şöyle
bir
adilhan neslidir vallah Ciğerim
kan
ile dolar baktıkça Severim o yari adilhan deyu Tarikat mülkünde hem Sultan
deyu Niçün bu aşıkın gözü
kan deyu Fakir Pervane'ye güler baktıkça
-19- Bir zaman efsane yeldim cihanda Şimdi bir sultana eriştik şükür. Fehmettim eşyayı seb’ül-mesan da Nokta-i bürhana eriştik şükür.
Yedi harften bir noktaya süzüldük Esmaü’l-hüsna’ya anda yazıldık Ehl-i Beytin katarına düzüldük Menzil-i Merdane eriştik şükür
Eliftir dersimiz be dir hecemiz Feyz-i Hakk’a mazhar oldu nicemiz Hakikat kitabın açtı hocamız Sure-i İmran’a eriştik şükür.
Otuz altı babdan içeri girdik Hamdülillah ne hub didara erdik Kaldırdı nikabın cemalin gördük Acaib seyrana eriştik şükür.
Sıdkî der dembedem zikrullahımız Cana hayat verir Feyzullahımız Sertac-i Muhammed eyvallahımız Sırr-ı lâmekâna eriştik şükür.
-20- Bir selam göndermiş o nazlı yarım Yüz sürüp payına gitmeyinc'olmaz Artar bülbül gibi Ah ile zarım bostun bahçesinde ötmeyinc'olmaz
Cennet bahçesinde Huri kızları Hayal oldu, gözlerime gözleri Keman ebruları güneş yüzleri Sükker leblerinden tatmayınc'olmaz
Abdal oldum hırka giydim şal gibi Aceb gülermiyim ben de el gibi Bahçede açılmış gonca gül gibi Canımı canına katmayınc'olmaz
Daha ne gam yarı bulduktan sonra Sinem sinesine sardıktan sonra Dost yolunda abdal olduktan sonra Ar namus hırkasın atmayınc'olmaz
Kul Pervane'm gitmez oldu hayalin Ne yaman yeğindir derd ü melalin Hublar serfirazı Nur-i Cemalin Ulaşıp destine yetmeyinc'olmaz
-21- Çoşkun
sular gibi akıp çağlarken Hakikat
bahrinde ummanı buldum Bülbül
gibi zara düşüp ağlarken Firdevs-i
hala'da gülşanı buldum Ateş
gibi yandım, yel gibi estim Bir
zaman kendimi bir dara astım Ferhat
olup nice kayalar kestim Canı
terk eyledim cananı buldum Dostun
cemalini gördüm huccettim Sarraf
oldum türlü gevher harcettim Baştan
başa şu cihanı dercettim Şah-ı
Merdan, Şir-i Yezdanı buldum Eriştim
kırklara sırr-ı vadetten Se
bakım verdim ilm-i hikmetten Varıp
okumadım gayrı mektepten Dost
yüzünde umm'ül Kuranı buldum Sıdkı
sadık biat kıldım bu yola Muhabbetim
düştü bir gonca güle Bir
nazar eyledim cim ile dala Nur-i
Cemalettin sultanı buldum
-22- Çatılmadan yerin göğün binası Muallâkta iki nura düş oldum Birisi Muhammed birisi Ali Lahmike lahmi de bire düş oldum
Ezdi aşkın şerbetini hoş etti Birisi doldurdu biri nuş etti İkisi bir derya olup cuş etti Lâl ü mercan inci dür’e düş oldum
Ol derya yüzünde gezdim bir zaman Yoruldu kanadım dedim el’aman Erişti carıma bir ulu sultan Şehinşah bakışlı ere düş oldum
Açtı nikabını ol ulu sultan Yüzünde yeşil ben göründü nişan Kaf u nun suresin okudum o an Arş-Kürs binasında yâre düş oldum
Ben Âdem’den evvel çok geldim gittim Yağmur olup yağdım ot olup bittim Bülbül olup Firdevs bağında öttüm Bir zaman gül için hara düş oldum
Âdem ile balçık olup ezildim Bir noktada dört hurufa yazıldım Âdem’e can olup Sit’e süzüldüm Muhabbet şehrinde kâra düş oldum
Mecnun olup Leyla için dolandım Buldum mahbubumu inandım kandım Gılmanlar elinden hulle donandım Dostun visalinde nâra düş oldum
On dört yıl dolandım Pervane’likte Sıtkı ismin buldum divanelikte Sundular aşk meyin mestanelikte Kırkların ceminde dara düş oldum
Sıdkı’yam çok şükür didare erdim Aşkın pazarında hak yola girdim Gerçek âşıklara çok meta verdim Şimdi Hacı Bektaş Pir’e düş oldum
-23- Çok şükür Mevla`ya
bulduk imamı Tevekkül babında mekilnımız var Mürşid-i
kamilden
tuttuk demanı Marifetler söyler dehanımız var Mir'at-i gönülden sildik cefayı Terk ettik dünyayı, tuttuk
bekayı Bezm-i aşıkan'da bulduk
sefayı Dem-i hakikatte devranımız var Hubb-i masivayı gönülden
tuttuk Yetirip özümüz irfana kattık Gevher madeninden yükümüz
tuttuk Şehr-i
Hakk'a
gider kervanımız
var Gel gönül Hakk'a kıl sen de niyazı Elveda eyleyip gitti mecazi Kalbimiz şehrine kurduk
terazi Tartarız
dünyayı mizanırnız var Pervane kusurun aldı destine Halin arzeyledi bir bir
dostuna Çok şükür oturduk
fakir postuna Kutb'ül-arif gibi sultanımız var
-24- Derdimi derunuma değme ey
lokman Bu sevda serimden aralanmasın Yürekteki derde olur mu
derman El vurma bu bağrım paralanmasın Tecellimiz böyle düştü gaziler Bozulur mu taktirdeki yazılar Gece gündüz hiç durmadan sızılar Kimseler ciğerden yararlanmasın Sıdkı'ya
terk
ettim hanumanımı Arzu edip giderim ol sultanımı Görmeden almasın Mevla
canımı Ömrümüm defteri karalanmasın
-25- Derdin ile düştüm aşk ateşine Sende bencileyin sinen dağla yar Bir ok değdi şu sinemin
başına Yaralandım
gel
yaramı bağla yar Yine geldi ayrılığın çağları Giyem karaları atam
ağlan Aşayım
gideyim
yüce dağları Kalktı
kısmet hakkın helaleyle yar Sefil Sıdkı namusunan
arınan Durmuşum
yoluna
külli varman Derdü hasretinen, ah ü zarınan Nasıl
olur
ahvalımız böyle
yar
-26- MERSİYE Doğdu mah-ı matem giydi karalar Ah Hüseyn`im ciğer parem diyerek Güneş derunundan açtı zaralar Ah Hüseyn`im ciğer parem diyerek
Adem ata ahü yara başladı Hayretinden parmağını dişledi Havva ana gözlerini yaşladı Ah Hüseyn`im ciğer parem diyerek
Dedesi Muhammed kara bağladı Sekiz cennet, Huri Gılman ağladı Fatma ana yüreğini dağladı Ah Hüseyn`im ciğer parem diyerek
Atası Ali`dir Hakk ın Aslanı Yanındadır Kamber ile Selmanı Kan ağladı müminlerin sultanı Ah Hüseyn`im ciğer parem diyerek
Yezitler bilmedi hak peygamberi Götürdüler Hak mübarek serveri Melül oldu iki cihan serveri Ah Hüseyn`im ciğer parem diyerek
Güvercin kanına kanat batırdı Ah eyledi dertlerini artırdı Medine ehline haber götürdü Ah Hüseyn`im ciğer parem diyerek
Ümmi Selime de cevher bardağı Hatırına düştü vasiyet çağı Kana dönmüş Kerbela´nın toprağı Ah Hüseyn`im ciğer parem diyerek
Al kana boyandı nübüvvet mührü Er olanlar çekti cev ile kahrı Ateşlendi yandı Medine şehri Ah Hüseyn`im ciğer parem diyerek
Büründü melekler kara libasa Hüseynin dertleri gelmez kıyasa Enbiya evliya girdiler yasa Ah Hüseyn`im ciğer parem diyerek
Muharrem ayında kanlar kaynaşır Yüreğime odlar düşer koylaşır İns ü Melek kurtlar kuşlar ağlaşır Ah Hüseyn`im ciğer parem diyerek
Bin üç yüz otuza kondu seneler Yenilenir dertler yanar sineler Sızılar yavrular ağlar analar Ah Hüseyn`im ciğer parem diyerek
Sıdkı´ya çeşmimin yaşları çağlar Sarsalanır yerler, iniler dağlar Halis muhip olan her saat ağlar Ah Hüseyn`im ciğer parem diyerek
-27- Düştüm yollarına ağlar giderim Hünkâr Hacıbektaş Veli dost deyi Bahar seli gibi çağlar giderim Hünkâr Hacıbektaş Veli dost deyi
Bir gerçeğe bağlamışım özümü Aşk ateşi kan ağlatır özümü Göğ eşiğe süre idim yüzümü Hünkâr Hacıbektaş Veli dost deyi
O dergâhta her günahtan seçilir Meydanında dürr-ü cevher saçılır Hasbahçenin goncaları açılır Hünkâr Hacıbektaş Veli dost deyi
Çar köşeden muhiblerin getirir İsteyeni muradına yetirir Dervişleri gülbenk çeker oturur Hünkâr Hacıbektaş Veli dost deyi
Sıdkî arz eyledim gonca gülleri Çok şükür açıldı dostun yolları Derviş oldum giydim köhne şalları Hünkâr Hacıbektaş Veli dost deyi
-28- Eğer
giderseniz dost ellerine Bir namemiz
vardır alın turnalar Gönül hayran
kaldı hub tellerine Arayın o
Pir´i bulun turnalar Başıma
geleni söylen Pir´ime Merhamet
eylesin ah ü zarıma Yüzleriniz
sürün ol Hünkar´ıma Bir saat
üstünde dönün turnalar Orda zeyrat
edin Sultan Balım´ı Huzurunda
arz eyleyin halımı Varamadım
kış bağladı yolumu Acıyın
benim´çün dönün turnalar Aklım aldı
sevdiğimin mevali Gitmez
derunumdan Pir´in hayali Görmeden
göçmeyin Sultan Cemal´i Varın
divanında durun turnalar Sıdkı der
kurbanım Ali soyuna Kurban olam
kaşlarının yayına Gökte
melaikler durdu darına Arzuhalım
Pir´e sunun turnalar
-29- Eğer
giderseniz Hacı köyüne Selam
söylen eşe dosta yarana Biz
de düştük muhabbetin yanına Niyaz
edin ahvalimi sorana Çetmi
ye varınca eğlenin durun Onlar
ne haldedir ahvalin sorun Pir
Civan Sultana yüzünüz sürün Biz
de varmaktayız ulu divana Niyaz
Baba Emirceye varınca Ol
gani sultana yüzler sürünce Çal
Baba yer ahvalimiz sorunca Söyleyin
düşmüş senin için figana Merzifon
şehrinden geçmek isterim Baba
Piri ye derdim açmak isterim Yüküm
inci mercan saçmak isterim Girer
isem biraz daha meydana Benim
intizarım Ali soyunda Aşkım
belli lam, be ile ayında Sefil
Sıdkı kaldım Harız köyünde Bağlıdır
kısmetim emr-i Yezdana
-30- Eğer
sözün doğrusunu söylesem Cahil
bu meydandan kalkar savuşur Evlad-ı
Ali ye biat et desem Din
ile imandan çıkar savuşur Olur
mu nadanı bu yola çekmek Bülbülün
dilinden ne bilsin ördek Nadanın
arzusu et ile ekmek Hemen
bir kaç lokma tıkar savuşur Mervan
Ehl-i Beyte kılmaz niyazı Göremez
evladı kör olmuş gözü Söylesen
meydanda bir doğru sözü Çıkar
hayvan gibi bakar savuşur Evlad-ı
Aliyi bil desem bilmez Saykal
vurup kalp aynasını silmez Fark
etmez kelamdan nasihat almaz Boynuna
halkayı takar savuşur Sıdkı
sohbetini deme bakara Kelam
tesir etmez ol leng-i hara Söylesem
ki senin işin avara İrfanda
hatırım yıkar savuşur
-31- Esti başa yine hicran yelleri Elveda ey nevcivanım hoşça kal Gezeyim bir zaman gurbet
illeri Nesl-i Hünkar adil hanım hoşça kal Dostum gözle aşıkım hayal
et Seher yellerinden beni sual
et Kalktı
can
kervanı hakkın helal
et Hakikatli mihribanım hoşça kal Attı
felek
beni garip diyara Mukadderim böyle imiş ne çare Düştüm
bülbül
gibi nale-i zare Gönlüm gülü nevfidanım hoşça kal Düştü
vücudüme
nar-i iştiyak Dilerim mahşere kalmaya
firak Himmet eyle gene gelip kavuşak Şah-i
cihan
kerem kanım
hoşça kal Gönül kuşu pervaz etti yuvadan Mecnun gibi cüda düştüm Leyla'dan Unutma Sıdkı'yı demden
duadan Şahım
pirim,
alişanım hoşça kal
-32- Evladı
bilmeyip kıla taparsın Şaşarım
aklına şaşarım senin Ne
acep bir batıl yola saparsın Şaşarım
aklına şaşarım senin Güft
ile Süleyman olur mu kallaş Evlada
eyvallah eylemez huffaş Her
keçe giyenler olur mu Bektaş Şaşarım
aklına şaşarım senin Evlattan
biatsız giyenler tacı Başını
kesmektir hemen ilacı Asa
sandın elindeki ağacı Şaşarım
aklına şaşarım senin Sureti
peresttir dervişlik satar Yanlış
fetva verir hakka taş atar Öyle
münafıklar ikrar mı tutar Şaşarım
aklına şaşanın senin Sıdkı
der evlattan tutarsa daman Öyle
muhiblere canımız kurban Şimdiki
hocalar tabi-i Mervan Şaşarım
aklına şaşarım senin
-33- Evliyalar serçeşmesi Hacı
Bektaş Veli Sultan Muhammeddir gani sultan Ab-i hayatın çeşmesi Hacı
Bektaş Veli Sultan Muhammeddir gani sultan Şeriat
şehrinin şahı Tarikatın
padişahı Müminlerin kıblegahı Hacı
Bektaş Veli Sultan Muhammeddir gani sultan Marifet tahtında server Hakikat ehline rehber Cennette saki-i Kevser Hacı
Bektaş Veli Sultan Muhammeddir gani sultan Darı
çeçinde
namazı Kıldı
Mevlaya
niyazı Cümle pirlerin ustazı Hacı
Bektaş Veli Sultan Muhammeddir gani sultan Elinde yeşil fermanı Açıktır
bab-i
ihsanı Cihanın
kutb-i
devranı Hacı
Bektaş Veli Sultan Muhammeddir gani sultan Talibi Hak yola yeden Ayrılma
geI bu
sürüden Cansız
kayayı yürüden Hacı
Bektaş Veli Sultan Muhammeddir gani sultan Bunlar zümre-i nacidir Cümle mahluk muhtacıdır Muhibbamn ser tacıdır Hacı
Bektaş Veli Sultan Muhammeddir gani sultan Bab-i ilm-i nübüvvettir Nur-i rah-i velayettir Sırr-ı
şah-i hidayettir Hacı
Bektaş Veli Sultan Muhammeddir gani sultan Sefil Sıdkı kemteridir Kapısının
Kanberidir Veliler ser defteridir Hacı
Bektaş Veli Sultan Muhammeddir gani sultan
-34- Ey ağalar bir
güzelin yoluna Baka baka kemiklerim sarardı Merhamet eyleyip bakmaz
halime Kan kalmadı bu
gül benzim sarardı Baktıkça
kaşına güler gözleri Nazenin dilleri şirin sözleri Yeter eylediğin gel
bu nazları Naz ettikçe gözde ziyanı sarardı Merhametler eyle şevketli yarim Göklere dayandı ah
ile zarım Medet senden olur nazlı dildarım Canımın
kafesi
tenim sarardı Bu serimi sevdasına saldığım Gece gündüz ateşine yandığım Ahu gözlerine kurban olduğum Ah ettikçe ciğerlerim sarardı Sineme dokundu adunun taşı Nice sevdalara uğrattım başı Aldı
bu
Sıdkı'yı aşkın ateşi Geçti cana iliklerim sarardı
-35- Ey efendim ihsanına belimi Bağlıya
bağlıya geldim kapına Alıştırdım
evsafına dilimi Söyleye söyliye geldim kapına Terkeyledim vatanımı hanemi Ahüzara saldım garip
anamı Aşkın
ateşile dertli sinemi Dağlıya
dağlıya geldim kapına Bülbül gibi arzum kaldı güllerde Mecnun gibi çok dolandım çöllerde Yalın
ayak
başı açık yollarda Ağlıya
ağlıya geldim kapına On sekiz bin alem dağ ile taşlar Zikreder ismini tevhide başlar Yüreğimden
kanlar
gözümden yaşlar Çağlıya
çağlıya geldim kapına Sefil Sıdkı yalvarırım dost
deyü Şahadet
eyledim
beli best deyü Bu dertli gönlüme derman
isteyü İnliye
inliye
geldim kapına
-36- Ey erenler bu meydanda müşkülüm Seçilmedi gitti bilmem ne haldir Dosta gidem dedim bağlandı yolum Açılmadı gitti bilmem ne haldir
Can ah çeker arzu kılar cananı Dem be dem artmakta zar ü efganı Hazırlandı amma gönül kervanı Göçülmedi gitti bilmem ne haldir
Beller duman kış çevirdi yolumu Balım sultan sen bilirsin halimi Dost aşkına doldurdular dolumu İçilmedi gitti bilmem ne haldir
Bir ziya bulmuşum aşk çerağından Can bülbülü çıkmaz dostun bağından Secer bellerinden yıldız dağından Geçilmedi gitti bilmem ne haldir
Sefil Sıdkı abdal oldu yürüdü Açılmadı dağlar duman bürüdü Aşk derdinden çeşmim yaşı kurudu Saçılmadı gitti bilmem ne haldir
-37- Ey erenler dosta düştü havasım Her saat cemalin görmek
isterim Gece gündüz artar matemim yasım Canımı
yoluna
vermek isterim Seyreyledim kaşlarının yayını Er olan gerçekten alır payını Öpmek ister gönül hak-i
payini Yüzümü yüzüne sürmek isterim Her dem arz ederim Sultan Balımı Kaldırdı
gönlümden
kıyl-ü kalimi Vasıtayla
arz
edemem halimi Bir kerre divana girmek
isterim Yas ü matemdir gönlümün kuşu Dostun cemalinden buldum bu cuşu Yeter dolandığım dağ ile taşı Şimdi
bir
menzile ermek isterim Sıdkı
bu
sözlerim inceden ince Sevdalara düştüm yari
görünce Dostun bahçesinde açılan gonce Haktan destur olsa dermek
isterin
-38- Ey gafil bizlere güman
edersen Y edullah babında nişanemiz var Biat edip pire iman edersen Sana gösterecek irfanımız var Biatsiz gezenler yularsız hayvan Yaklaşma
yanına işleği şeytan Kim ki Ehl-i Beyt e eylemez
iman Ona lanet okur lisanımız var Biatsız gezenin imanı yoktur Ona lanet okun ziyanı yoktur Biatımız
Cemale
yolları haktır Gidersen gel karış kervanımız var Biatsız kişinin kalbi
kör olur Yarın
mahşer günü işi
zor
olur İblis
gibi
bu dergahtan dur olur Bizim bu dergahta cevlanımız var Biatı
bildirir
aşıkanımız Y edullah babında muhibbanımız Hikmetullah söyler arifanımız Kuş
dilin
fehmeder imranımız
var Biat Ehl-i Beyte cihan içinde İnanmazsan
oku
Kur'an içinde Korkumuz kalmadı meydan
içinde Beli Zülfikarlı Merdanımız var Muhammed Ali den kaldı bu
biat İnkar
edenlere
sad-hezar lanet Ehl-i Beyt uğruna çekeriz
gayret Kerbela çölünde al kanımız var Gafil olma biz bende-i beşleriz Kırklar
ile
bu süreği işleriz Biz bu biat için cenge başlarız Gelsun adü lere meydanımız var Biata inanmaz kalbi kalleşler Mürşidi
farketmez
inkara başlar Biatsız gezmeyin mümin kardeşler Size bu nasihat izanımız var Biattır
mümine
bir sırr-ı vahdet Münkirlere nasip olmaz bu
biat Bir bölük zümreyiz ehl-i
marifet Ulu padişahtan fermanımız var Bizim fermanımız yüce
Sultanda Biatlar mahrum kalmaz
divanda Arif isen gafil gezme
cihanda Gel öğren usul
ü erkanımız var Münafıklar
bu
yolları süre
mi Müminler seyreder bağ-ı iremi Velayet şehrinin şah-ı keremi Şehinşah
bakışlı aslanımız var Sefil Sıdkı bu
söz bize yadigar Biatsız
hakkında indi Zülfikar Saklı
değil zahir batın aşikar Nur-i Cemaleddin Sultanımız var
-39- Ey melek suret Can sana kurban Vey kamer tal'at Can sana kurban Ey çeşm-i afet Eyledim ülfet Pakize tıynet Can sana kurban Leblerin kevser Bal ile sükker Ey peri peyker Can sana kurban Serv-i revanım Gonca dehamın Şah-ı
cihanım Can sana kurban Bulunmaz ey can Sen gibi sultan Olmuşum
hayran Can sana kurban Gönlüm serveri Çeşmimin
nuru Cennette Huri Can sana kurban Hazret-i Mevla Eylemiş
imla Aladan ala Can sana kurban Nesl-i peygamber Irk-i mutahhar Cihana server Can sana kurban Bu Sıdkı kuldur İhsanı
boldur Aşk
meyin
doldur Can sana kurban
-40- Ferhat oldum bir lebleri Şirin'e Büktü kametimi dal etti beni Canım kurban ak gerdanın nuruna Yaktı aşk oduna kül etti beni
İnci mercan dür dizilmiş dişlerin Lale sümbül gül ü reyhan saçların Mahpare yüzlerin hilal kaşların Acayip acayip hal etti beni
Lütfeyle sultanım ahvalime bak Bu cefadan kurtulmaya mümkün yok Senin sevdaların bana verdi hak Ayaklar altında yol etti beni
Aklımı mest etti bir dolu camın Güzelliğin yekta duyuldu namın Dert ile hasretin firkatin gamın Akar boz bulanık sel etti beni
Yaktı Pervane'yi güneş yüzlerin Cana hayat verir şirin sözlerin Mahitap cemalin ahu gözlerin Akıbet alemde del'etti beni
-41- Gel gönül gafil gezme
cihanda Nasip veren yeşil eli,
gözle dur Kavi tut, tuttuğun dest-ü
damanı Hakk'ı
zikreyleyen
dili gözle dur Gitmez oldu şu insanın körlüğü Ahirette bulamazsın dirliği Sen neylersin ağalığı beyliği Abtal ol hırkayı, şalı gözle
dur Kaptan isen göle uğratma gemi Ayrılma
deryadan
çekersin gamı Can cana, kan kana (Uihmike lahıni) Kırkların
sürdüğü yolu gözle dur Eriş
hakikate
kevnü mekanda Arif ol kabını doldur
irfanda Boş
kafa
gezdirme iş
bu
cihanda Hakikat babında hali
gözle dur Kul Pervane'm eder dertlerim
artar Gerçek er olanlar gördüğün örter Nice şahbaz vardır cihanı tartar Boş
bulma
dünyayı, dolu
gözle dur
-42- Gel gönül gidelim gurbet
illere Varsın
rakiplerin
yeri bol olsun Mecnun gibi düştüm dilden
dillere Şimden
sonra
mekanımız yol olsun Gezelim gurbeti olup sipahi Bir zaman çekelim ahi ile
vahi Kılavuz
edelim,
boz atlı şahı Aşalım
gidelim
dağlar yol
olsun Buhtan edip yolumuzu çeviren Hakkı
koyup
münafıkı kayıran Sefil Sıdkı beni
yardan ayıran Nan bulmasın, giyeceği çul
olsun
-43- Gelin dostlar ağlayalım Mah-i matem üstümüzde Sinemizi dağlayalım Muhiplik var aslımızda Şeriatte
namazımız Tarikatta niyazımız Uzak değil ustazımız Damanı
var
destimizde Marifette bulduk karar Hakikatte gördük didar Olmayız
her
can ile yar Nişan
vardır dostumuzda Destur alıp Girdigardan Daman tutmuşuz Hünkardan Dönmeyelim bu ikrardan Sebat edip postumuzda Sıdkı
derdimendimizi Vermeyelim fendimizi Toplayalım
kendimizi Adil vardır kastımızda
-44- Giderken uğradı yolum
üstüne Göründü gözüme nur Kırklar Dağı Gerçek erler niyaz eder
postuna Sende çok hikmetler var Kırklar Dağı Üzerinde yanar Kırklar çerağı Olmuşsun
firdevsin
bostanı bağı Erler, evliyalar, pirler durağı Cem olmuş üstüne
Hur Kırklar Dağı Geldim illerine kıldım temaşa Ötüşür
bülbüller
hep baştan başa Açılmış
çiçekler,
bitmiş menekşe Mürgiler etmekte zar Kırklar Dağı Seher vakti öter garip kuşların Kimya olmuş toprak
ile taşların Mekanısın
yedilerin
beşlerin Bekliyor çevrende er Kırklar Dağı Biçare Pervane'm gezdim
çöllerde Dolanıp
da
geldim yüce bellerde Ne şaşkın gezersin
gurbet ellerde Diyerek halimi sor Kırklar Dağı
-45- Gönül gitmek ister dost illerine Ve lakin aduden ara bulunmaz Çıkıp divanına hoş dillerine Halim arzetmeye sıra bulunmaz
Cıkıp divanına ağlayamadım Bir kere derdimi söyleyemedim Gaziler yaramı bağlayamadım Ben gibi bir bahtı kara bulunmaz
Nazar kıl bendene zülfü siyahim Ah ettikçe arşa çıkar fizahım Kapında gedalar çok amma şahım Ben gibi ciğeri pare bulunmaz
Dost kendini aşıklara övdürür Keman ebruların yıkar ağdırır Niceleri sevdasına yeldirir Böyle bir telleri cura bulunmaz
Pervane'm derdimi söylemem ele Kendi tecellamdır düştüm bu hale Yareme bir merhem kendimden ola Sair tabiplerden çare bulunmaz
-46- Gönül ne gezersin kırda bayırda Dört
kitap
içinde Kur'an sendedir On altı ağ hattı, on altı kara İncil,
Zebur,
Tevrat. Furkan sendedir Altı
bin
altı yüz altmış altı ayet Üç yüz altmış altı beyt-i
hidayet Dört kapıyı kırk makamı bilen
zat Eşref-i
ademi canan sendedir Yedi deniz, yedi derya, yedi
hat Yedi misal yedullahı, yedi
ayet Yedi bin yediyüz yetmiş yedi
kat Yedi zemin, yedi asuman
sendedir Errahman-u arş u istifa kare Elem meşre leke
suresin ara Gelin canlar secde kılman duvara Nasr u cami arşu rahman sendedir Sefil Pervane'm bak yanmışam nare Postu penahımız perverdigare Arz-u didanmız Hazreti
Hünkare İkrar
aman,
ahd ü peyman sendedir
-47- Hakikat
ilminde bir nokta buldum Umm'ül
Kur'an o noktada gizlidir Okudum
hecesin zatını bildim Sırr-ı Süphan o
noktada gizlidir Aslı bir noktadır taht-üs
serada Tecelli
gösterir her bir eşya da Alemal esma
da, bay ii geda da Ali İmran o noktada
gizlidir Yedi mushaf,
yedi esma. yedi ayet Mana-yı gencinde
gösterir suret Yedi kat
gök, yedi kat yer, semavat Arş-ı rahman o
noktada gizlidir Bir noktadan
zahir oldu semevat Selavat
verenler bulur saadet Mazhar-ı Muhammed, nur-ı hidayet Mah-ı taban o
noktada gizlidir Sldkı hatmeyledi
cim ile dalı Üstaza
ermiyen bilmez bu halı Mayası Muhammed, esrarı Ali Seb-ül mesan
o noktada gizlidir
-48- Hakikat ilmine yeteyim
dersen Yüzünü yerlere sür de bak
sür de Erenlere gönül katayım dersen Hicab perdesini kır da bak, kır da Erenler babına süregör
yüzün Eriş
bir
gerçeğe aça
can gözün Sakın
yalancıya dalatma özün Gerçek arif isen merde bak
merde Fırsatın
var
iken eriş damana Yazık
sermayeni
verme tufana Nice Süleymanlar kondu bu
hana Yedi kez boşaldı yurda
bak yurda Kimse tutmaz bu fenanın binasın Nice kahramanın söktü
sinesin Dört kapının kırk makamın manasın Bir kamil mürşide sor
da bak, sorda Pervane' yim bu aşk ile coşmuşam Ariflerin küresinde pişmişem Bir gerçeğin sevdasına düşmüşem Şu
benim
çektiğim derde
bak derde
-49- Hamdülillah geçtik nefs-i
havadan Hazret-i gaffara düştü gönlümüz Yetüp tuttuk bir ulu
rehnümadan Sahibü'l-esrara düştü gönlümüz Aşk
yoluna
koyduk ser ile canı Terle ettik dünyayı han
ile manı Şefiü-l-müznibin,
keremler
kanı Ahmed-i Muhtara düştü gönlümüz Başımızda
tacdır cümle peygamber Onların
babında olmuşam kemler Sahib-i zülfikar, bace-i
Kanber Haydar-ı
Kerrara
düştü gönlümüz Bel bağladık gerçeklerin
sözüne Bulanmışız
yollarının tozuna Kimsenin aybını vurmaz
yüzüne Seti eden settara düştü gönlümüz Sıdkı'ya
kalbimde
mihr ü mah olan Cümle müminlere kıblegah olan Adalet tahtında padişah olan Hükmeden hünkara düştü gönlümüz
-50- Hamdülillah Hakka döndük
yüzümüz Rahmeti olmayan yüz sizin
olsun Bir müşteri açıptır batın gözümüz Zahirde seyreden göz sizin
olsun Göründü gözüme Çin ile Maçin Gönül fark eyledi isyanın suçun Minnet eylemezem dünyalık için Kül kömür neyleyim toz sizin
olsun Düşürdüm
gönlüme
Hakkın havasın Eyleyüben hizmet aldım duasın Pir elinden giydim aşkın libasın Çulhanın
sardığı bez sizin olsun Aşkın
küresinde
özüm pişirdim Muhabbetim bir gerçeğe düşürdüm Gönlümün kuşunu arşa uçurdum Dere ile tepe düz sizin
olsun Hilaf değil bu Sıdkı'nın sözleri Bağlayalım
erenlere
özleri Göründü gözüme Balım kızları Avrat ile uşak kız sizin
olsun
-51- Hublar
serçeşmesi nur-i Feyzullah Arz ettim
cemalin görmeye geldim Yüzüm yerde
özüm darda eyvallah Medet deyüp
dar-ül amana geldim Şeriat
şehrinin şems ü mahisin On sekiz bin
alemin şahısın Tarikat
ehlinin kıblegahısın Kabetullah
kamil insana geldim Dergahın
cennetidir bulunmaz misli Öter
andelibler sedalı sesli Hünkar Hacı
Bektaş Veli´nin nesli Kurb-i
Rahman kutb-u devrana geldim Muhammed
Mustafa, Ali´dir soyun Sen oldun
manası elif ü be´nin Bağlayanlar
çözer bendini devin Diyerek sen
Şah-ı Merdan´a geldim Eşiğinden
Balım Sultan kapısı Cümle
mücrimlere ihsan kapısı Dediler bu
kapı Lokman kapısı Derdime bir
çare, dermana geldim Vechinden
nur alır mah ile hurşid Lutfeyleyüb
kalb-i viranem ışıt İster diken
yoldur, ister taş taşıt Hizmet içi
ulu divana geldim Fakir
Pervane´yim bir dolu içtim Mürşid-i
kamile sırrımı açtım Malımdan
serimden canımdan geçtim Zebh et
İsmail tek kurbana geldim
-52- İçtim aşk meyini oldum bir divane Düştüm sevdalara yar delisiyim Yandı gönül yandı aşkın narına Sönmez yüreğimde nar delisiyim
Düştüm sahralara ağlamak karım Bir mecnun misali yari ararım Kalmadı tah'mülüm yoktur kararım Başladım efkara zar delisiyim
Derdi olmayana derdim açmazam Câhil meydânında gevher saçmazam Öldürseler bir telinden geçmezem Nâmûs ile gayret âr delisiyim
Düştüm bir goncanın intizârına Bülbül gibi arzum dost gülzârına Hak'tan destûr aldım aşk pazarına Üstâd meydânında kâr delisiyim
Sıdkı der eyledim bu yolda ikrâr Her cân bilmez nedir bendeki esrâr Gönül vaz mı gelir etseler berdâr Şimdi Mansûr gibi dâr delisiyim
-53- İlahi Mustafa Murteza hakkı İnsan-ı kamilden ayırma bizi Yüz-i yirmidörtbin Enbiya hakkı İnsan-ı kamilden ayırma bizi
Desti-girimizdir İmam-ı Hasan Hüseyn-i Kerbela Şah-ı şehidan İmam Zeynel, İmam Bakır el aman İnsan-ı kamilden ayırma bizi
Cafer Sadık cümlemizin serveri Musa Kazım, Riza yolun rehberi Medet mürvet Taki, Naki, Askeri İnsan-ı kamilden ayırma bizi
Muhammed Mehdi´dir şah-ı velayet İşitir cihani nuru hidayet Niyazımız budur her dem her saat İnsan-ı kamilden ayırma bizi
Sıdkı`ya dünyaya eyleme heves Ruh pervaz edip de kalır bu kafes Ya ilahi evvel ahir son nefes İnsan-ı kamilden ayırma bizi
-54- Kudret kandîlinde bir ziyâ iken Tâ ol zamân âşık oldum nûra ben Gökler yerde iken yer deryâ iken Üç bin sene hizmet ettim pire ben
Elif lâm sûresin kandîlde gördüm Aslı bir noktadır sırrına erdim Şol yedi kapıya yüzümü sürdüm Cebrâil ile bile erdim sırra ben
Ziyâsından halkeyledi toprağı Vücûd buldu bu eşyânın menbaı Cemâlinden zuhur etti aşk bâğı Bülbül gibi düşdüm âh u zâra ben
O dem cemâline bülbülân oldum Açtım goncalarım bir gülşân oldum Hakîkat yolunda bezirgân oldum Dört bin sene gittim geldim şâra ben
Halk etmeden arşı kürsi âlemi Şol yeşil kandîle verdik selâmı Üstaddan öğrendim bunca kelâmı Bir harf ile heves ettim kâra ben
Emreyledi bu âlemi var etti Vücûdum evini ulu şâr etti Bu rûhumu şol âleme sırr etti Hamdülillah erdim gizli sırra ben
Emretti ademden âleme saldı Yedi yer yedi gök nûr ile doldu Yüz yiğirmi dört bin peygamber geldi Musâ ile bile gitdim Tûr'a ben
Kendimi vücûd-ı ademe soktum Bu fâni dünyâyı yedi kez yıktım İsâ ile bile göklere çıktım Mansûr ile bile durdum dâra ben
Deşt-i Kerbelâyı derc ettim gezdim Doksan bin kelâmı okuyup yazdım Nesimî gibi kendi kendimi yüzdüm Şimdi Pervâne'yim yandım nara ben.
-55- Lamekan elinden kan’a getirdin Ya Rabbena şükür elhamdülillah. Hayat verdin bu cihana getirdin Ya Rabbana şükür elhamdülillah.
On iki yaşımda aşka düşürdün Biryan ettin bu sinemi pişirdin Kanat verdin nice dağlar aşırdın Ya Rabbena şükür elhamdülillah.
Sürdüm yüzlerimi ulu dergaha Dergahta oturan gül yüzlü şaha Dönmüşem yönümü ol kıblegaha Ya Rabbena şükür elhamdülillah.
Sene bin iki yüz doksan üçünde İçirdiler aşk badesin düşümde Bir güzelin sevdası var başımda Ya Rabbena şükür elhamdülillah.
Ayal verdip, evlat verdin, zat verdin Kılıç verdin, kalkan verdin, at verdin Her bir dileğimi iki kat verdin Ya Rabbena şükür elhamdülillah.
Biri üç yüz kırk oldu tarihi hicret Kırk yedi yıl kıldım mürşide hizmet Şeyh Sultan Feyzullah eyledi himmet Ya Rabbena şükür elhamdülillah.
Cemaleddin hünkar dil-i şadıma. İrşad ile Sıdkı dedi adıma Hasılı yetirdin her muradıma Ya Rabbena şükür elhamdülillah.
-56- Mahbub-ı
mevla´sın Ali Feyzullah Nesl-i
Mustafa´sın Ali Feyzullah Cemalin
görenler gelir imana Ayn-ı
Murtaza´sın Ali Feyzullah Nur-ı cism-i
Ahmed, sırr-ı Hasaneyn Şah-ı
Kerbela´sın Ali Feyzullah İmam-ül
müttekin Zeyne´l Abidin Bakır-ül
Beka´sın Ali Feyzullah Mazhar-ı
meşrebi Ca´fer-i Sadık Maden-i
hayasın Ali Feyzullah Musa Kazım,
Rıza cedd-i pakindir Halka
rehnümasın Ali Feyzullah Şah Taki,
Naki´den vardır nişanın Sen
sahib-liva´sın Ali Feyzullah Savb ü
salabetin Askeri, Mehdi Kutb-ül
evliya´sın Ali Feyzullah Gelmiştir
kapına Pervane kulun Her derde
devasın Ali Feyzullah
-57- Mahlasım Pervane gezdim bir zaman Sıdkı mahlasını verdi bir üstad. yedullah suresi okundu ilan Hamdülillah beni eyledi irşad.
Hicab perdeleri kalktı gözümden Türlü hikmet zahir oldu özümden Kerem buldum kadd-i serfirazımdan Anın içün böyle olmuşum dilşad.
Erişti feyz-i Hak eseri cana Açtım gözlerimi baktım cihana Çok şükür kul oldum azim sultana Harabe kalbimi eyledi bünyad.
Erenler şahından dersimi aldım Doksan bin kelamın künhünü buldum Aslı bir noktadır zatını bildim. Her, cana söylenmez iş bu istidad.
Sıdkı sadık bu mahlası bulalı Kalmadı gönülde dünya melali Mabudum, maksudum nüri Cemali Ol bana Şirin'dir, ben ona Ferhad.
-58- Muhammed Mehdi'yle Hak sancağını Çekelim bakalım nic'olurs'olsun Teber çekip maşriklerin kanını Dökelim bakalım nic'olurs'olsun Vakit tamam oldu Hakkın has
eri Mahluk bilmez oldu hayr ile şeri Teber çekip mağaradan dışarı Çıkalım
bakalım nic'olurs'olsun Gelin dostlar ismimizi yazalım Gürül gürül şu cihanı gezelim Münkirlerin sarayını bozalım Yıkalım
bakalım nic'olurs'olsun Müminleri bir katara yedelim Gaziler sancağın çekip
gidelim Bu uğurda bir yürüyüş edelim Akalım
bakalım nic'olurs'olsun Sıdkı
der
ki Hüdam yardım
etmez
mi Müminler bağında bülbül
ötmez mi Bir pinhan da yattıcağım yetmez
mi Kalkalım
bakalım nic'olurs'olsun
-59- Müminleri yaşın yaşın ağlatan Ah senin dertlerin İmam Hüseyin Kerbela çölünde kanın çağlatan Ah senin dertlerin İmam Hüseyin Şehit
düştü imamların şahbazı Bu imiş takdirde yazılan yazı Arşa
çıktı Ehl-i Beyt`in avazı Ah senin dertlerin İmam Hüseyin İptida
meydanı Hur Şehit
açtı Arştaki
melekler
kanlı yaş saçtı Yetmiş
üç
pehlivan hep şehid
düştü Ah senin dertlerin İmam Hüseyin İmam
Zeynel
kaldı Ali'den
aslı Şükür
kesilmedi
Muhammed nesli Yüz yiğirmi dört
bin peygamber yaslı Ah senin dertlerin İmam Hüseyin Kana da boyandı nesl-i
peygamber Elinde Zülfikar nerdedir
Haydar Ağladı
Hazıreti Fatıma, Kanber Ah senin dertlerin İmam Hüseyin Lanet olsun ol Yezid'in şanına Kasteyledi imamların canına Hasret kalan yar-u hanümanına Ah senin dertlerin İmam Hüseyin Sefil Sıdkı şu gönlümün
zarı var Kerbela'da Ehl-i Beyt`in
nuru var On'ki ayda kan ağlasam yeri
var Ah senin dertlerin İmam Hüseyin
Nar-ı
firkat ile hasret eyyamı Sineler
dağlamak bana mı düştü Bülbül
gibi çekip yas ü matemi Karalar
bağlamak bana mı düştü Gurbet
elde ömrüm geçti yel gibi Eyvah
gülemedim ben de el gibi İlk
baharda boz bulanık sel gibi Coş
edip çağlamak bana mı düştü Sıdki'yem
kalmışam gurbet ellerde Bülbül
gibi arzum kaldı güllerde Gahi
sahralarda gahi çöllerde Ah
edip ağlamak bana mı düştü
Ne acaip olmuş mahlukun
işi Amel kazanmadan sevap
istiyor Hiç bir rumuzdan bilmeyen kişi Arifin ağzından cevap
istiyor Dört kapının farzlarını sayamaz Ser'i canı Hak yoluna koyamaz Fehmetmez elif, be te
diyemez Hocaya varmadan kitap
istiyor Fehmetmez kelamı acıdır sözü Ne bilsin şekeri şeb sanır tuzu Kulluk makamına ermeden
özü Cenab-i Mevladan hitab
istiyor Şol
aç
kurtlar gibi ormandan çıkar Yaklaşma
yanına nefesi kokar Tilki gibi her deliğe baş sokar İlm-i
cavidandan hesap istiyor Kul Pervane'm eder
çoğalmış adu Seyrettim cihanın kalmamış tadı Kenara otunnuş kelp
ile kedi Sini donanması kebab
istiyor
-62- Ne yaman firkate uğradı başım Serimi sevdaya saldım ağlarım Halimden bilmiyor yaranım eşim Aşk
ile
sarardım, soldum
ağlarım Akar gözlerimden hunab-i
hicran Bu derdin elinden halim perişan Bir daha kurtulmaz bu derde düşen Çok vakit hayale yeldim ağlarım Bu derdimi can içinde saklarım Bir dostum içindir bu çektiklerim Yedi yıldır tımarhane beklerim Sinemi sad pare böldüm, ağlarım Gönül dalgalandı kaynadım coştum Terk ettim tahtımı cümleden
geçtim Şunda
bir
güzelin narına
düştüm Halasa çare yok, bildim ağlarım Kul Pervane'm alem yandı narımdan Aşk
sevdası gitmez oldu serimden Çok gözlerim haber gelmez
yarimden Diyar-ı
gurbette
kaldım, ağlarım
-63- Nur-i cemali Hakkın visali Eyler tecelli Bidost ahâli Allah hu allah La ilahe illallah
Talib-i hak'sen Rehber dilersen Hasen ile huseyn Muhammed ali Allah hu allah La ilahe illallah
Kıl şeyhe hizmet Ver kalbe safvet Bulursun elbet Bedr-i kemâli Allah hu allah La ilahe illallah
Canan gerekse Vuslat dilerse Cal tatlı nefse Seyf-i celâli Allah hu allah La ilahe illallah
Gönülde Sıdkı Yak nur-ı aşkı Zikreyle hakk'ı Rûz-i leyâli Allah hu allah La ilahe illallah
-64- Pervaz vurup arş yüzünden dönünce Dinlen tarif edem yolu
turnalar Hidayet Mevladan kalkın deyince Gözetleyin sağı solu turnalar Varıncağız Amasya'nın üstüne Secde kılın Hamdullah'ın postuna Damanına,
dergahına, destine Ezelden demişiz beli
turnalar Hamdullahtır
gerçeklerin
şahbazı Çağrışın
Mevla'ya
açın pervazı Ali Pir Civan'a kılın niyazı Temaşa
eyleyin
eri turnalar Ol Niyaz Baba'ya bir niyaz
eylen Toprağı
kimyadır yükleri taylan Çal Dede Sultana ahvali
söylen Hoş
mızrak tutar eli turnalar Durmayın
Çetmi'de
açın pervazı Emirce sultana kılın niyazı Hacıköyde
şehitlerin şahbazı Anın
da
bir ismi Deli turnalar Merzifon'dan seyreyleyin obayı Kılavuz
eyleyin
bad·i sabayı Hem ziyaret edin Piri Babayı Hoştur
o
sultanın hali
turnalar Giderken uğrayın Balım Sultana Sıdkile
yalvarın erler uyana Özleri bağlayın al·i
imrana Kudretten uzundur kolu
turnalar İn
Harız köyüne seyret didara Bizim için selam söylen o
yara Sürün yüzünüzü Çıkan Pınar'a Onun ab·i zemzem gölü
turnalar Orda zikreyleyin gani Huda'yı Doldurun zemzemi için badeyi Görmeden geçmeyin Göğce Dede'yi Bekler memleketi il'i
turnalar Nacaklı'da görün koca sultanı Kudretten açılır gülü
gülşanı Akar çeşmeleri hoştur seyranı Türlü meyve verir dalı turnalar Mualladan görün Kandil Baba'yı Ziyaret eyleyin alın duayı Pervaz vurup seyreyleyin Kovay'ı Ora muhabbetin yeri turnalar Kov ay' dan geçince doğru bir rahtır Açılır
gülleri
yeri mübahtır Hasan Dede derler hoş nazargahtır Kuşları
var
hoştur dili
turnalar Harmana varınca seyret
gül-ab'ı Başında
bekliyor
çifte arabı Ağca
dede
ile Elvan Çelebi Estirir poyrazı yeli
turnalar Kuşsavar
üstünden
aşınca heman Uğraman
Çorum'a
adamı yaman Ömert'ten geçince Garipçe
Sultan Garip garip söyler dili
turnalar Bir gececik yatın Kırklar Dağında Bülbül öter bahçesinde bağında Açın
kanatları seher çağında Seyredin ülkeyi il'i
turnalar Çıkın
arş yüzüne
yüceden dönün Hüseyin Gazi'ye varınca konun Zemzem ü Kevserdir gölünde
yunun Bağlan
o
sultana beli turnalar Bundan öte gideceğin Bozok'tur Baharın
hasbahçesi
hublan çoktur Güzeli, mihmandar emsali
yoktur Onlar tarif eder yolu
turnalar Eğer
düşerseniz Malya çölüne Niyaz kılın Otman
Baba beline Konun Çilehane, Seyfe gölüne Kudretten akmakta balı turnalar Yükseğinden
seyreyleyin
inişe Dostun Kahvecisi Ali Derviş'e Muradım,
maksudum
arzum hemişe Hünkar Hacı Bektaş Veli
turnalar Sürün yüzünüzü Hazret i
Pir'e Şah
Balım Sultan dertlere çare Nur-i Feyzullah'tır bir kaşı kare Irgalanır
zülfün
teli turnalar Çeşmesinden
ab-i
hayat içilir Üstümüze nur-i rahmet saçılır Lale, sünbül, gül-ü reyhan açılır Solmaz has bahçenin gülü
turnalar Bahçenizde garip garip
öteyim Matahınu
müşteriye satayım Hasta düştüm şu Hanz'da
yatayım Sorun her ahvali, hali
turnalar Hamdülilliih gören çeker mi yası Bektaş-i
Mehemmed
mülkin ihyası Nur-i Cemaleddin hubların hası Pervane ol yarin kulu
turnalar
-65- Sanma zahit biz dünya
perestiz Hak perverdigare bağlı özümüz Düşmanına
düşman dostuna dostuz Ahmed-i Muhtar'a bağlı özümüz Şeriatta
imam
Muhammed Mehdi İktida
eyleyip
kılarız cehdi Girdik tarikata bozmayız ahdi Sağlam
bir
ikrara bağlı
özümüz Kutb-ül aktab marifetin
sultam Hakikat şehrinin adalet
kanı Evlad-ı
Resulden
tuttuk damanı Hazret-i Hünkara bağlı özümüz Zahirde batında görüp
işiten Gahi bahar eden gabi kış eden Şule
verip
dü cihanı ışıdan 0l gani Settara bağlı özümüz Sıdkı'ya
isteriz
avn ü inayet Habibinden himmet Hak'tan
hidayet Sahib-i zülfıkar şah-ı velayet Haydar-ı
Kerrar'a
bağlı özümüz
-66- Sevdiğim
gurbette intizarmla Bu
benzim sararıp solsun mu böyle Nar
ı hasretinle ah ü zarınla Gözlerim
kan ile dolsun mu böyle Mecnun
gibi kaldım ıssız çöllerde Gönül
hasret çeker gözüm yollarda Kuşe-i
mihnette gurbet illerde Aşıkın
sergerdan olsun mu böyle Lütfeyle
Sıdkı'ya Allah aşkına Kan-ı
şefaat Resulullah aşkına Bir
haber ver veliyullah aşkına Bir
gönül hasrette kalsın mı böyle
-67- Sevdiğim
ne müşkil hüsnün hayali Lütfeyle
müşkilde kalmayım bari Ölmeden
nasib et bana visali Mahşere
muratsız varmayım bari Sarfettim
yolunda cümle varımı Senin
için koy yüzsünler derimi Ne
haldir sevdana saldım serimi Sair
sevdalara salmayım bari Gözlerin
aşıkı mestane eder Akıbet
menzilim meyhane eder Baktıkça
aklımı divane eder Tefekkür
bahrine dalmayım bari Söyle
de sen bana tek gam-varım de Gece
gündüz ağlar ah ü zarını de Ne
olur nevcivan bir kez yarim de El
içinde mahzun olmayım bari Kulundur
Pervane merhamet eyle Aşıktan
maşuku kaçar mı böyle Yar
meylin yok ise doğrusun söyle Emek
çekip boşa varmayım bari
-68- Severim
Sultan Cemal´i Eller ne
derse desinler Gönlümden
gitmez hayali Eller ne
derse desinler Bağlanmışım
bir Allah´a Nesl-i Hünkar
Hamdullah´a Gönül verdim
Feyzullah´a Eller ne
derse desinler Ali Hadi
secdegahım Bülbül gibi
artar ahım Balım Sultan
padişahım Eller ne
derse desinler Gönlüm bir
sultana bağlı Aşk elinden
ciğer dağlı Lale sümbül
bahar çağı Eller ne
derse desinler Sırrım
söylemem naş´a Demem bu
hali kallaşa Kul oldum
nesl-i Bektaş´a Eller ne
derse desinler Gönlümü
sevdaya saldım Şükür bir
ikrarda kaldım Muhabbet
bahrine daldım Eller ne
derse desinler Bülbül gibi
kılıp ahı Şükür buldum
doğru rahı Severim bir
şehinşahı Eller ne
derse desinler Yıl bin üç
yüz sekiz oldu Vakit tamam
çile doldu Gönül
maksudunu buldu Eller ne
derse desinler Sefil Sıdkı
düştüm zara Gönül arzu
çeker yara Vasıl oldum
bir didara Eller ne
derse desinler
-69- Seyreyledim Kerbela'nın çölünü Nice bin bahadır merdana
gitti Onlar sürdü ehl-i beytin
yolunu Ser verdi dergah-i divana
gitti Her can fehmedemez cism-i
vahdetin Varıp
bir
kamilden almaz ibretin Er olanlar bildi hakkın hikmetin Gafiller dünyada efsane
gitti Ehl-i Beyt yoluna serin
salanlar Fehmeyleyip ilm-i zatı bilenler Sevda-yı
aşk ile
mecnun olanlar Leyla dağlarına seyrana
gitti Leyla dağlarında Ley
çeker mecnun O yarin derdinden olurum
mahzun Hakikat bağından olanlar
memnun Dergah-i didardan damana
gitti Aşık
oldum
kaşlarının yayına Serim verdim ben Ali'nin
soyuna Sene bin üç yüz on Harız köyüne Geldi de bir aşık Pervane gitti
-70- Siz Emevi biz Haşimi Siz bir yana biz bir yana Siz kazibi, biz salibi Siz bir yana biz bir yana Severiz nur i Cemali Çok şükür bulduk
kemali Siz Süfyani biz Mevali Siz bir yana biz bir yana Severiz şah Kalenderi Olduk Ehl-i Beyt Askeri Siz Azmi biz Caferi Siz bir yana biz bir yana Hem Ehl-i Beyti kemisli Hadisidir Ali nesli Bulduk asıllardan aslı Siz bir yana biz bir yana Eriştik
zatlardan
zata Kailiz savın ü
salata Girdik tariki necata Siz bir yana biz bir yana Sevmişiz
nesl-i
Hünkarı Bulmuşuz
nur-i
izharı Siz inkari, biz ikrarı Siz bir yana biz bir yana Pir elinden giydik tacı Boyladık
Bahr-i
emvacı Hamdülillah olduk naci Siz bir yana biz bir yana Kabul eyledik imanı Terk ettik zann-ü gümam Biz Hüseyni, siz Süfyani Siz bir yana biz bir yana Boynumuzda teslim taşı Er yolunda verdik başı Siz Mervani, biz Bektaşi Siz bir yana biz bir yana Bir ikrarda olduk kavi Keşfoldu
bize
semavi Siz Yezidi, biz Alevi Siz bir yana biz bir yana Allemeni sırrın duyduk Canı Hak yoluna koyduk Vaktin imanıma uyduk Siz bir yana biz bir yana Sıdkı
der
buldum kemili Nuş
ettik
ab-i zülali Siz hayali, biz cemali Siz bir yana biz bir yana
-71- Siyah perçemlerin hatem yüzlerin Garip bülbül gibi zareler beni Hilal ebrulerın ahu gözlerin Tiğ-i sevda yaralar beni
Kaşların Bismillah, vechin Beytullah Seni öz nurundan yaratmış Allah Sevmişem ben seni terketmem Billah Aşkın hançerile vuralar beni
Elif kametine hayran olduğum Gece gündüz hayaline yeldiğim Hep senin içindir boyun eğdiğim Yoksa zaptedemez buralar beni
Hub cemalin gördüm ahüzar oldum Aşkına düşeli sevdakar oldum Kalmadı tahammül bikarar oldum Meğer tabutlara saralar beni
Sıdkı'yam Billahi, ben terketmezem Başka güzellere gönül katmazam Dövsen de kovsan da burdan getmezem Meğer ferman gelip süreler beni
-72- Şeriat şehrinde Ahmed-i Muhtar Ol cemâlullahı görene yâ Hû Tarîkat postunda Hazret-i Hünkâr Eşiğine yüzler sürene yâ Hû
Mârifet kitâbı gönülde sırdır Hakîkate vâsıl olanlar erdir Ahad Ahmed Ali mânâsı birdir Bu çarhı devrânı kurana yâ Hû
Bir yere cem' oldu kırklar yediler Kudret peteğinden lokma yediler Arı sırrı Ali sırrı dediler Esrâr-ı Mevlâ'ya erene yâ Hû
Lezzet aldın ise savm u salâttan Biat et mürşide vaz gel inattan Çekegör elini Lât u Menât'tan Gönül putlarını kırana yâ Hû
Eriş bir mürşide eyleyip cehdi Sâdık ol kavlinde bozma gel ahdi Ay gibi âşikâr Muhammed Mehdî Aklını başına derene yâ Hû
Yazıldı tarihler bin üç yüz kırktır Dinimiz kuvvetli şekkimiz yoktur Yüz yigirmi dört bin peygamber haktır İkrâr kapısından girene yâ Hû
Sıdkı`ya sıdkile eyleyip îmân Evlâd-ı Resûl'den tutmuşuz dâmân Tevrât Zebûr İncîl âyet-i Kur'ân Asâ'yı Musa'ya verene yâ Hû
-73- Ta ezel ervahtan eyledim
biat Nur-i vahit yedullahım Ali'dir Okunur şanına doksan
bin ayet Nokta-i Ba Bismillahım Ali'dir Hel-eta suresin nazil
eyleyen Müminleri bir ikrara bağlıyan Gönül kuşun bir
nur ile avlıyan Laübalim, İllallahım Ali'dir Şeriat
mülkinde
padişah olan Kamu müminlere doğru rah
olan Tarikat babında secdegah
olan Kabem, kıblem beytullahım Ali'dir Asl-i vahit müminlerin
piridir Emreylese
arşı kürsü
yürütür Marifet babının destigiridir Hakikatte sırrullahım Ali'dir Ab-i Kevser sunar penc-i aba
dan Mazhar olur müsemması bir
ba dan Nur-i Cemaleddin kalb-i
hanedan Sırrım
Nurum
bir Allahım Ali'dir Ben Ali'den gayrı nesne
bilmezem Tutmuşum
damanın elden salmazam Hor nadan değilim yüze
gülmezem Daim dilde eyvallahım Ali'dir Kul Pervane'm eder yedullah
dedim Velayet mülkinde Aliyullah
dedim Kul oldum babında eyvallah
dedim Zikrim fikrim Feyzullahım Ali'dir
-74- Uzatmis boynunu suna
bakislim Gönlünde Hak aski vara
kurbanim Ak gögsün üstünde hatem
nakislim Tara zülüflerin tele
kurbanim Egnine giyinmis zeberced
sali Hüsnünü görenler neylesin
mali Leblerin ahmerdir kudret
bali Alninda parlayan nura
kurbanim Kul Sefil Pervane vasfini
yazar Hak erenler sana eylemis
nazar Güzeller içinde bir mahbub
gezer Yüzü yesil benli Pir`e
kurbanim
-75- Üç sünnetten yedi farzdan
haberi Alan bilir almayanlar ne
bilir Okuyup Ledünden ilm-i esrarı Bilen bilir bilmeyenler ne
bilir Her can fehmedemez bu da bir
razdır Bu meydan da avın alanlar bazdır Dört kapı kırk makam
on yedi farzdır Kılan
bilir
kılmayanlar ne
bilir Fe sümme vechullah sırr-ı Kur'an'dır Her can fehmedemez ilm-i nihandır Şahadet
amentü
şart-ı imandır Bulan bilir bulmayanlar ne
bilir On iki dediler sıfat-ı iman Ahkam-ı
şeriye mümine ayan Yedi ayet Muharnmed-Ali'dir
umman Dalan bilir dalmayanlar ne
bilir Yetmiş
iki
millet hayrette kaldı Yetmiş
üçe
eren naciyi buldu Serçeşmedir
Bektaşi, serfiraz oldu Dolan bilir dolmayanlar ne
bilir Arifler bu yola verdiler
emek Emek olmayınca yapılmaz yemek Petek tutup bal yapamaz her
sinek Yapan bilir yapmayanlar ne
bilir Sefil Sıdkı kalp
aynasın silene Bülbül olan has bahçenin
gülüne Biat edip Ehl-i beytin
yoluna Gelen bilir gelmeyenler ne
bilir
-76- Yine azmeyledin gurbet
elleri Efendim sultanim eglenme tez
gel Bunca muhibbanlar bekler
yollari Kaslari kemanim eglenme tez
gel Dolasma gurbeti ey sah-i
huban Yaniktir bagrimiz çesmimiz
al kan Düstü gönlümüze ah ile figan Nevreste fidanim eglenme tez
gel Bize cevreyledin nesl-i
mevali Saldin gönlümüze der ü
melâli Aglatma Sidkî’yi Yakup
misali Yusuf-i Kenan’im eglenme tez
gel
-77- Zülf-ü kaküllerin amber misali Buy-u erguvan dan güzelsin güzel Kızarmış gonca gül gibi yüzlerin Sah-ı gülistan dan güzelsin güzel
Yüzünde yeşil ben aşikar olmuş Çekilmiş kaşların zülfikar olmuş Gözlerin aleme hükümdar olmuş Mihr-i süleyman dan güzelsin güzel
Kurulmuş göğsünde bahçe-i vahdet Hatmolmuş kadrinle tubayı hikmet Cemalin seyreden istemez cennet Sen huri gılman dan güzelsin güzel
Gözlerin velfecri benzer imran 'e Seni seven aşık olur divane Yanakların şule, vermiş cihana Yüz mahı taban dan güzelsin güzel
Ciğ düşmüş çayıra benzer yüzlerin Âşıkın öldürür şirin sözlerin Mısrın hazinesi değer gözlerin Zühre-i rahşan dan güzelsin güzel
Sıdkı der suretim hattın secdegah Cümle güzellere oldum pişegah Güzeller tacısın yüzün padişah Yusuf-u kenan'dan güzelsin güzel.
- Ozanlarımız - |
|