Âşık Remzâni

 

 

 

ŞAHİ   3

 

Hazırlayan:  Hasan OYTUN

 

 

Gerçek kimliği, doğum - ölüm tarihleri, asıl adı ve eserleriyle yaşamı hakkında yeterlive ayrıntılı hiç bir bilgi bulunmamaktadır.

 

Ancak edebiyat tarihimizde Şahi mahlaslı üç şair bilinmektedir.

 

Birincisi : Şah İsmail'in sohbet arkadaşlarındandır. Yavuz Selim'in sağlığında, bir aralık, İstanbul'a da gelmiştir. Diyarbakır'dır. Güçlü bir şiir yeteneğine sahiptir. Şahi mahlasını Şah İsmail‘e duyduğu saygıdan dolayı almıştır. Çaldıran savaşından (1514) sonra İstanbula götürülmüş sanatını orda sürdürmüştür. Şiirleri yayınlanmamıştır.

 

"Devlet sahibi olanların taçları, hep aynı renktedir

"Fakat onun tacı, Ali bağında yetişen kırmızı gül gibidir"

 

beytiyle ün yapmıştır. Latifi, teskiresinde ondan övgüyle söz eder. Ancak Hasan Çelebi, Latifi'nin övgülerini pek abartmalı bulur.

 

İkincisi : Şah-i Şarki adıyla onaltıncı yüzyılda yaşamış ve Balkan'larda dolaşmış bir gezginci şairdir. Adının yanında Şarki sözcüğünün bulunması,

Anadolu'nun doğu yöresinde doğmuş olmasını vurgular.

 

Üçüncüsü:

 

Bir gün otururdum yaran-ı safa

Gönülden dinleyen duyar demişler

Hicv eyledim emellerin evvela

Kaldırdılar bu sözde naçar demişler

 

Dörtlüğüyle tanınmış, bir Bektaşi şairidir. Ancak, bu destanın içerisinde onsekizinci yüzyılda kurulmuş olan Hamzavi ve Celveti tarikatlarından da söz etmesi, kendisinin onsekizinci yüzyıl içinde yaşadığım kanıtlar.

 

Burada sunacağımız nefesin şairinin, Şah-yi Şarki olduğu sabittir. Bu günkü yaşayan Bektaşiliğe tıpa tıp uyduğu için, güncelliği kaybolmamış; hala Bektaşiler zevkle ve ezgiyle söylemektedirler.

 

Bir çok Alevi - Bektaşi ozanı gibi Şahi de divan şiiri geleneğini kullanarak şeriata ağırlık veren bir baskıyı delmeye - ortadan kaldırmaya çalışmış. Divan geleneğinin içinde bu geleneğin inançlarına karşıt bir düşünceyi geliştirme çabası göstermiş. Onların anlayacağı bir dil ile onlara karşı savaş vermiş.

 

Kaynak:

Alevi-Bektaşi Şiirleri Antolojisi

 

 

-1-

Bir gün oturdum yaran - ı safa

Gönülden dinleyen duyar demişler

Hicveyledim emellerin evvela

Kaldılar bu sözde naçar demişler

 

Sırr - ı tarikati zemmeden merdut

Kafir olduğuna Huda'dır meşhut

Anları hep münkir yarattı Vedut

Hakkı eylediler inkar demişler

 

Evvel Nakşibendi eyledi zuhur

Dünya şulesinden oldular pür - nur

Niçin nakşilerden ettiniz fütur

Anlarda var türlü esrar demişler

 

Gelince Abdülkadir Geylani

Nura garkeyledi bütün cihanı

Bin bir yerde vardır halvet mekanı

Bin bir çilehanesi var demişler

 

Hasan - ı Basri'dir Said'ler piri

Halvetiler vermiş rahında seri

Celvetilerde hem vardır eseri

Anlar da çağırır Kerrar demişler

 

Ahmed - i Bedevi pir - i natıktır

Bedeve dervişi cümle tanıktır

Herbirisi rah - ı Hakk'a yanıktır

Aşk delisi gahi donar demişler

 

Rifailerde de vardır bir nişan

Darbı sinesine vurur her zaman

Pirin himmeti ile hep ateşzeban

Kızgın demirleri yalar demişler

 

Bir tarik var ana derler Celali

Kerametten olmaz hiç birin hali

Anlarda aynadır Hakk'ın cemali

Dilde vird - i ismi Hayder demişler

 

Bir büyük pir dahi İbrahim Ethem

Cümlesi Süryanı durdurur epsem

Anlar dünya için oldular bigam

Zikri ya Hak eder her bar demişler

 

Kalenderi dahi bir sırr-ı hikmet

Pirlerinden gayet olundu himmet

Giydikleri hırka tac-ı saadet

Gönülden virdleri Cebbar demişler

 

Dahi geldi dile Özbeğin pendi

Her biri yolunda pirler menendi

Çok esrar zuhura getirir Hindi

Süryanice zikri Settar demişler

 

Bir dahi var Hamzeviler tariki

Virdi Kulhüvallah okur hakiki

Anlardürür erenlerin refiki

Ruz u şeb okurlar hezar demişler

 

Tarik-i Nusayri acaip hüner

Destine ne alsa olur misk amber

Mangallar dolusu ateş olsa yer

Toprak tutar barut yapar demişler

 

Tarik-i Yasevi bir acaip sır

Eğer aklın varsa ol tarika gir

Bir garaip himmet eylemiş ol pir

Aslan gibi insan yutar demişler

 

Bir enver - nümadır Mevlevi inan

Döndürür alemi bu çerh-i devran

Cezbelik halinde döndüğü zaman

Gahi döner gahi uçar demişler

 

Hatem - i pir Hacı Bektaş - ı Veli

Anın nesi - i paki Muhammed Ali

Cümle erenlerin bir ziba gülü

İsmi Hacı Bektaş .Hünkar demişler

 

Zuhur eyleyince pir - i Horasan

Doksan bin er ile oldu imtihan

Darı çeç üstüne post koyduğu an

Bin bir rekat namaz kılar demişler

 

Doksan bin.erenler dedi eyvallah

Senin rızandayız cümlemiz billah

Yazında yazılmış Semme vechullah

Mutlaka Ali‘ye Haydar demişler

 

Doksan bin er ile gelince biri

Bütün karşı varıp Rumun erleri

Karaca Ahmet cümlesinin serveri

Elde mar aslana süvar demişler

 

Ruma gelince ol Kutbü'l - evliya

Gulguleye vardı arz ile sema

Binip bir seng üzre ol envernüma

Yürüttü bir cansız duvar demişler

 

Bir kadı var dedi ben olurum baş

Ne asil kimsedir ol Hacı Bektaş

Pir keramet ile anı etti taş

Dervişler üstüne basar demişler

 

Dağlar şahitliğe olunca sırdaş

İçinden ayrılıp gelen üç beş taş

Münafıklar ile eyleyim savaş

Cümlesi bir dilden sahhar demişler

 

Softaların melameti çok oldu

Yezitlerin nedameti çok oldu

Dervişlerin kerameti çok oldu

Esti bir muhalif rüzgar demişler

 

Bazı softa vardır gayet müzevir

Beş kuruş ver hemen dininden çevir

Yalan yere şahit olur ol kafir

Para için dinin satar demişler

 

Bazı kadı müftü bu işe mail

Duyunca ism - i zer aklolur zail

Tevzir hitabından arar bir tevil

Yüz bin politika açar demişler

 

Şah-ı vilayetin kuluyum Şahi

Sahip - şecaatın kuluyum Şahi

Gönüller şahının kuluyum Şahi

Ana kim Ali Züfikar demişler

 

-2-

Gonca-yı gül bülbülün kastına peykan eylemiş

Gonca açılgan gülü yüzüne kalkan eylemiş

 

Goncanın peykanın tiz etmek için şeh-i gül

Cismini başdan ayağa şekl-i sühan eylemiş

 

Gül erusun sübhdem bülbül nigah etmiş meğer

Kim, yüzün yaşıl duvag altında pinhan eylemiş

 

Dehr ara her bir pozug dıvar görsen şöyle bil

Bir Süleyman mülkidir, cerg anı viran eylemiş

 

Mehrine aldanma, Şahi, bu felegin kim, günü

Göğe yetirmiş, yene hak ile yeksan eylemiş

 

-3-

Kurbanlar tığlanıp gülbank çekildi

Gaflet uykusundan uyana geldim

Dört kapu sancağı anda dikildi

Üryan büryan olup meydana geldim

 

Evvel eşiğine koydum başımı

İçeri aldılar döktüm yaşımı

Erenler yolunda gör savaşımı

Can ü baş koyarak kurbana geldim

 

Ol demde uyandı batın çerağı

Üç adım ileri attım ayağı

Rehberim boynuma bendetti bağı

Koç kurban dediler emana geldim

 

Dört kapu selamın verip aldılar

Pirin huzuruna çekip geldiler

El ele, el Hak’ka olsun dediler

Henüz masum olub cihana geldim

 

Pirim kulağıma eyledi telkin

Şah-ı Velayet ‘e olmuşuz yakin

Mezehebim Cafer-i sadık-ul-metin

Allah dost Eyvallah peymana geldim

 

Özüm darda yüzüm yerde durmuşum

Muhammed Ali’ye ikrar vermişim

‘Sekahüm hamrin’anda görmüşüm

İçip kana kana mestane geldim

 

Yolumuz on İki İmam’a çıkar

Mürşidim Muhammed Ahmed-i Muhtar

Rehberim Ali’dir, sahih Zülfikar

Kulundur Şahi ya divana geldim.

 

                                                 -  Ozanlarımız  -