Âşık Remzâni

 

 

 

ŞAH SULTAN  (SULTAN HATIN)   20

 

Hazırlayan:  Hasan OYTUN

 

 

Şah Sultan 19. yüzyılda yaşamış Alevi-Bektaşi ve Derviş Muhammed'in yetiştirdiği bir kadın ozanlarımızdan biridir. Devrüş Mehemmed aslen Kerkük'lü olan Şeyh Hüseyin ile İsaköylü Fatıme'nin oğludur. İsaköyü'nde on iki imam yoluna yakışmayan rakı, şarap ve tütün gibi kötü miskiratları yasaklayınca köyün derebeyleri tarafından bu köyden uzaklaştırılmış, Divriğ'e bağlı şimdiki adı Kevendüzü-Eğrisu olan Anzahar köyüne yerleşmiş, aynı görüşlerini savunmuş ve yaymış, ara sıra da düşüncelerini paylaşan Arguvan'a bağlı Karahöyük köyüne gelip gitmiştir. Bu geliş gidişleri sırasında İsaköy'lü Aşıkı Ahmet ağa ile yine aynı köylü Şah Sultan'ı söz, saz ve tarikat yönlerinden eğitmiş, yetiştirmiştir.

 

Şah Sultan Malatya'nın Arguvan ilçesine bağlı İsaköy'lüdür. Babasının adı Babo Ahmet'tir. Yoksul bir çiftçi kızıdır. Şah Sultan'ın doğum tarihi belli değil. Asıl adı da bilinmiyor. Şah Sultan'da babasının etkisiyle genç yaşta Devrüş Muhammed'in yanında yer alır. Zamanla yolun inceliklerine ve güzelliklerine erişdikçe yüreğindeki oluşum ruhunu tanrısal bir aşka sürükler. Dünya meşgalesinin, zevkinin bir değeri olmadığını sezinleyen Şah Sultan kendisini Hak yoluna verir.

 

Baskılar sonucu, Dcvrüş Muhammed ile Aşıki Ahmet Ağa'yı köyden çıkaran beyler, ağalar bu kez de Şah Sultan evliyalık taslıyor diye ona zulme başlarlar. Zabıtaya ihbarlar yaparlar. Ona eza cefa ettirirler. Bütün baskılara karşın Şah Sultan'ın dayandığını görünce hırsızlara evini soydururlar. Türlü işkenceler sonucu onu köyden çıkarırlar. Şah Sultan Anzahar da bulunan üstadı Devrüş Muhammed'in yanına gider, daha sonra da onun iznini alarak Bozan köyündeki muhiblerinin yanına yerleşir, ömrünün sonuna değin orada kalmış. 1848 (H. 1264) de aynı yerde Hakk'a kavuşmuştur. Mezarı bu köydedir.

 

İçten, coşkulu, yanık sesiyle Tanrı sevgisiyle dop-dolu olan Şah Sultan akıcı, duru, öztürkçe bir dille şiirlerini söylemiştir. Çevrede keramet sahibi bir insan olarak da tanınan Şah Sultan'ın türbesi sevenlerince bu gün bile ziyaret edilmektedir.

 

Şah Sultan'ın şiirleri rahmetli Mustafa Bal (1329) tarafından toplanmıştır. Devrüş Muhammed ile Aşıki ve Şah Sultan'ın şiirlerini Mustafa Bal bir ömür boyu araştırıp toplayarak "Derviş Muhammed'im Nuru Vahit-Eseri Dillerde Şahit"(İstanbul 1989) adı altında kitaplaştırmış ve Merdivenköyü Şah Kulu Sultan Külliyesi'ni Koruma, Onarma ve Yaşatma Derneği tarafından yayınlanmıştır.

 

Şah Sultan (Sultan Hatın)'ın Aşık Ahmedi ile manevi yönden gönül yakınlığı bulunduğu yadsınamaz bir gerçek. Her ikisi de pirleri Derviş Mehemmed gibi Bektaşi tarikatına mensuplardır.

 

 

-1-

Bağdat'ta Mansur'un darına hürmet

Eyübe çektirdin zarına hürmet

Yağan yağmur esen yeline hürmet

Kerem eyle perişandır halimiz

 

Bir asi türedi gayet bed asıl

Evlatlarımızı etti hep esir

Ayıpları sır eden çok olur kusur

Sana niyaz eder cümle varımız

 

Velayet pireşan kasavetim var

Yaram yürektedir ilacını sar

Daha senden gayrı bize kim bakar

Red eyleme amanımız ünümüz

 

Firavun Musa'ya gör neler etti

Arşı kürsi levhü kalem zar etti

Ahırında onu deryada yuttu

Bunu da etsende görse gözümüz

 

Derviş Muhammed'im Ali'dir ala

Himmet eyle zalim Allah'tan bula

Şah Sultan der felek bunda ne ola

Ah ile zar ile geçti günümüz

 

-2-

Bir derde giriftar oldum gaziler

Yaram yardan özge melhem istemez

Gün be gün üstüne sıralanıyı

Yaram yardan özge melhem istemez

 

Şu sineme vurdum ilham yarasın

N'olur kerem eyle gözüm çırasın

Ali'mi derç ettim sensin çaresin

Yaram yardan özge melhem istemez

 

Şu yarama tuzlu fitiller ister

Bülbüller seherde figana başlar

Gelin yalvaralım cümle kardaşlar

Yaram yardan özge melhem istemez

 

Şu sinemde saplı çıkmıyı oklar

Kulun günahını özünde yoklar

Bozulmaz gerçeğin ettiği andlar

Yaram yardan özge melhem istemez

 

Küreye girmişim kavruluyorum

Bir şişe çekilmiş çevriliyorum

Hasret ateşinde ben yanıyorum

Yaram yardan özge melhem istemez

 

Bir kula benim der ya atar mısın

Kerem et rahmetin, ya satar mısın

Daha günahım çok sen tartar mısın

Yaram yardan özge mel hem istemez

 

Nicesi ağladı nicesi güldü

Nicesi türaba yüzünü sürdü

Nice hastalara şifalar verdi

Yaram yardan özge melhem istemez

 

Derviş Muhammed'im bu nasıl yara

Kerem et derdime eyle bir çare

Zalha gibi bende düştüm bu derde

Yaram yardan gayri mclhcm istemez

 

-3-

Bir emanet hana kondum göçerim

Bakmaz mısın varlığımdan geçerim

Yükün lali gevher kıymet biçerim

Gene mahluk derki aslın nereli

 

Bakmaz mısın zat-ı zülal akarım

Şah elinden delilimi yakarım

Yedi dağ ardından sırdan bakarım

Gene mahluk der ki aslın nereli

 

Atadan anadan hü'den düzüldüm

Hayvan kursağından zat'a süzüldüm

Dalından tutarak kökünü buldum

Gene mahluk der ki aslın nereli

 

Yedinci kat tabakayı bilirim

Yetmiş üçe kadem bastım gelirim

Süleyman'ım garip gönlüm eğlerim

Gene mahluk der ki aslın nereli

 

Derviş Muhammed'im delilim yaktım

Yedi dağ ardından balkıyıp çıktım

Mahlukun yanında yok idi bahtım

Gene mahluk der ki aslın nereli

 

-4-

Birliğe teşviş münkür sofular

Gece gündüz kastimize yelerler

Hakk'ı tanımazlar Hak arıyorlar

Büyüğü küçüğü cümle yalanlar

 

Büyük küçük bir araya geldiler

İleri gelenler geri durdular

Şunda garip kaldığımız bildiler

Ne gördünüz bizden nedir adamlar

 

Şu fani dünyadır kimseye kalmaz

Kimi gördün herkes ettiğin bulmaz

Atar mürayinin falı duş gelmez

Beline bağlamış oddan kolonlar

 

Tuttuğu eteğe kuyular eşip

Yol var Hakk'a gider, yol var dolaşık

Akıbet düşersin zindana aşık

Ya niçin edersin tezvir hileler

 

Mevlam bir su verdi geldim oturdum

Hakk'ın birliğine şadet getirdim

Ağır hapanlara girdim tartıldım

Altunum mehenge çaldım erenler

 

Derviş Muhammed'in peşinden tuttum

Özürüm günahım önüne döktüm

Şah Sultan' ım dünyada çok kahır çektim

Yükümü menzile çözdüm erenler

 

-5-

Cemalin nuruna muntazır oldum

Kaldır nikabını bir kez efendim

Bir ahd ile bir ikrara bend oldum

Vücud seyrangahım oldu efendim

 

Gökte hurşit erer zerreyi bilmez

Hak bir azizdir ki nişansız olmaz

Okur imam Cafer hiç dili durmaz

Yasin vel kuranı hakim efendim

 

Deryayı muhitten bağlıdır bendin

Ders verip okuttun Ali'dir kendin

Yenice haneme bir nida indin

Cebrail'in gördüğü nurdur efendim

 

Salih emindim de emrini tuttum

Nutkuna eyvallah kahrını çektim

Çarkın muallakı gezdim seyrettim

Kırkların gittiği yoldur efendim

 

Şerh edip Kuran'ın manasın seçen

İkiliği atıp birliğe geçen

Tavus kuşlarıyla seyrana çıkan

Bin çerağın söyle sırdır efendim

 

Derviş Muhammed'im kuş dili söyler

Herkes sevdiğinin methini eyler

Şah Sultan' da senden gayrıyı n'eyler

Kulunu göğsünde güldür efendim

 

-6-

Çıkar çıkar Anzahar'da salınır

Yel estikçe zülüfleri bölünür

Burda muhiplerin bağrı delinir

Dünya-ahret umudumsun efendim

 

Vatan tutmuş Anzahar'ın dağını

Divriği'nin bahçesini bağını

Gelene gösterin yolun sağını

Dünya-ahret umudumsun efendim

 

Bilmezlerde Hakk'a taşlar atarlar

Bilmezler ki ne sıfatta koparlar

Kafir gibi haça puta taparlar

Dünya-ahret umudumsun efendim

 

Gelir geçer bir incecik yolu var

Türlü haysiyetli böyle hali var

Tanırsanız arkasında şalı var

Dünya-ahret umudumsun efendim

 

Horasan elinden garip gelmiştir

Onun için mahluk adam sanmıştır

Çoğu güman ile kafir olmuştur

Dünya-ahret umudumsun efendim

 

Kimin indirirsin kimin kaldırır

Kimin ağladırsın kimin güldürür

Vallah devrüş Ali siz baş indirin

Dünya-ahret umudumsun efendim

 

Derviş Muhammed'im pınarın özü

Seni bilmeyenin karadır yüzü

Yarın mahşer günü sen kurtar bizi

Dünya-ahret umudumsun efendim

 

-7-

Dinle sana bir nasihat edeyim

Ahiretin tedarikin görmeli

Yayla yollarına çöker karanlık

Karada iken bir menzile ermeli

 

Şeytana uyanlar orada kalır

Kişi bilgisiyle menzil mi alır

Böyle sözler ile ahret mi olur

Cümle varı ile teslim olmalı

 

Bismillah deyince açtım gözümü

Haki paye sürdüm kara yüzümü

Kipte tut kulağın dinle sözümü

Burada iken bir gerçeği bulmalı

 

Gerçek nedir, arif nedir, kul nedir

Hakk'a doğru, doğru giden yol nedir

Bahçede açılan iki gül nedir

Derip goncasını haber vermeli

 

Gafil olma gafil adam bu deme

Geçti ömür gitti fırsat ne deme

Ne cevap verirsin gittiğin yere

Kıramen katiple hesap görmeli

 

Hak'tan hidayettir bize bu saadet

Muhammed Mustafa Ali'den himmet

Ceset kalır burada can çeker zahmet

Canı kurtarmağa sahip bulmalı

 

Derviş Muhammed'im el-aman mürvet

Umarım ahirette çektirme zahmet

Şah Sultan kapında diler ırahmet

Irahmet dileyen sadık olmalı

 

-8-

Ey felek senin elinden

İçmişim ecel meyinden

Evvel ahırı sonundan

Ölmeyince çare yoktur

 

Çare yoktur kaldım şunda

Dengisar olmuşum bunda

Bir emanetin var bende

Almayınca çare yoktur

 

Geldi namazıma durdu

Vardı kabrime soyundu

Benden türlü sual sordu

Vermeyince çare yoktur

 

Ondan iki melek geldi

Car dedim elimi aldı

Bana bir kılavuz verdi

Gitmeyince çare yoktur

 

Kılavuz aldı götürdü

Hak makamına yetirdi

Sahabım kaptı kaldırdı

Andan ayrı çare yoktur

 

Ver yare vermeye yare

Şükür bulduk derde çare

Cümleye şefaat kıla

Ondan ayrı çare yoktur

 

Vücuduma buldum şifa

Melekler durdu saf-safa

Şefaat kıldı Mustafa

Tahsin okur çare yoktur

 

Kılındı farzınan sünnet

Şükür yara geçti minnet

Şah Sultan Derviş Muhammed

Daha derde çare yoktur

 

-9-

Metahımız kimse alıp satamaz

Yaman ucuz olduk halkın içinde

Yalvardım yakardım kimse tutmadı

Şimdi gider oldum Çine Maçine

 

Gönül ördek mevç vuruyu göllerde

Garip olan söyleniyi dillerde

Kervanı kesilmiş yüce bellerde

Karışamda gidem Hakk'ın göçüne

 

Terkleştik katere kalu beladan

Talip olan hiç döner mi pirinden

Yardım Muhammed'den imdat Ali'den

Umarım ki benim suçumdan geçe

 

Hatice Fatıma Şehriban ana

Yezidin elinden boyandı kana

Hasret gittiler gül yüzlü yara

Sorun görün ya onların suçu ne

 

Şah Hasan, Şah Hüseyn Kerbela'dır

Lanet ol Yezid'e hem Mervana'dır

İmam Zeynel aşkına pervanedir

Gülüzar eyledi zindan içinde

 

La mekan elinin padişahıdır

Yezid'in Mervan'ın Azrailidir

Cenneti alanın gülüzarıdır

İmam Bakır kaldı kazan içinde

 

İmam Cafer hatmeyledi ilmini

Sahibine bağlamıştır belini

İmam Ali Rıza gonca gülünü

Bağ bendi bağlandı gülzar içinde

 

Musayı Kazım'ın destinde dolu

Hazreti şahtır kıbleni tanı

Taki'nin Naki'nin bağlandı kolu

Üryan büryan kaldı münkür içinde

 

Hasan Ali Askeri deryada oturur

Öküz balık şu cihanı götürür

İmam Mehdi münkürü deper götürür

Virdi çok idi diller içinde

 

Derviş Muhammed'im hatmi tamamı

Cihana zuhr etti ruh-u revanı

Şah Sultan kölendir ey canlar canı

Ayırma peşinden mahşer içinde

 

-10-

Münkir münafığın taan sözünden

Sinem şarha şarha yaralanıptır

Haktan gayrı kimse bilmez halimi

Yaramın ilacn kendi biliptir

 

Kureyşliler peygambere ne dedi

Yalanlar söyledi kastine geldi

Ahırında münkür imansız öldü

Herkesin cezasın ol Hak veriptir

 

Yolumuz Muhammed Ali yoludur

Asumana çıkan ahu zarımdır

Turabiye kast eyleyen zalimdir

Dünya zalimin ahretsiz ölüptür

 

Bizim fermanımız Hak'tan yazıldı

Etim sındı sümüklerim ezildi

Huma kuşu gibi arşa süzüldü

Hayali gönliime mihman oluptur

 

Derviş Muhammed'im bu nasıl töre

Devi yarattın ki bizi mi yeye

Şah Sultan' ım der ki şekvamdır sana

Alemler elimden giriftar oluptur

 

-11-

Mürvetim var Hak Muhammed Ali'ye

Gel böyle yaralı gönderme bizi

Yaram sızılıyor akıyı kanım

Umarım bir kerem edersin bari

 

Sinem şerha şerha yaralamışsın

Gamze oku ile beni vurmuşsun

Çekmiş kılıcını üryan etmişsin

Yok mudur namusun gayretin senin

 

Sinemi açarsan yüz bin yara var

Yaramı sarmağa yine yara var

Lokman hekim gibi derde çare var

Yok mudur ilacın dermanın senin

 

Yaralının sınığını sarmazsın

Çağırınca çağrımıza gelmezsin

Ne kadar yalvarsam kulak vermezsin

Ya niye yaralı eyledin bizi

 

Yaram sızılıyı akıyı kanım

Merhem sar yaramı incitme benim

Sailim kapına kölem de barim

Boldur irahmetin ihsanın senin

 

Derviş Muhammed'im gel böyle etme

Sürünüp geleni göğsünden yitme

Şah Sultan' ın yarasına şor katma

Ezelden tatlıdır merhemin senin

 

-12-

Ne zalimdir ne gaddardır ne betkar

Ta ezelden zalim yoluna düşman

Çok cevir eyleme olursun pişman

Zahmeti zarınan kalasın zalim

 

Zalim kast eyledin girdin haneme

Yağma ettin ondan malım sana ne

Seni şevka ederim Bari Hüda'ma

Zahmeti zarınan kalasın zalim

 

Her ne kadar zahmet edersen bana

Niyazım Hakk'adır kıblem Kabe'ye

İlacım bulmadan gitmem uzağa

Zahmeti zarınan kalasın zalim

 

Hak bize vermiştir nur-u kudreti

Bir vakit zalime etmem minneti

Bizler için açık kodu cenneti

Zahmeti zarınan kalasın zalim

 

Şah Sultan' ım derdin gel Hakk'a söyle

Hakk'ın emri imiş ezelden böyle

Gaddarlar dünyada kala mı öyle

Zahmeti zarınan kalasın zalim

 

-13-

Sabah seherinde kalktım uyandım

Canlarım titredi tamu sesinden

Yönümü Mevla'ya döndüm ağladım

Hak nasip eyledi bol haznesinden

 

Dağa karşı dulda ettim saçımı

Arşa direk vermiş çeker göçünü

Kerem eyle gel bağışla suçumu

Günahın korkusu çıkmaz özümden

 

Gezdim şu cihanı hiç kimse yoktur

Mühür kimde ise Süleyman odur

Derviş Muhammed'im bir gani pirdir

Size de yedirdi benek otundan

 

-14-

Sabahın seher çağları

Baharın gülizarıdır

Tabur kurdu cenk eyledi

Efendim sahip livadır

 

Efendim bir padişahtır

Kuluna ihsanı çoktur

Mülk ayesi padişahtır

Şah Muhammed Mustafa'dır

 

Efendim Ali'dir ala

Efendim sırrına mevla

Efendim cömerttir valla

Şah Hasan şah Hüseyin'dir

 

Efendim gani hocadır

Tahtı sarayı yücedir

Hem ay aydın hem gecedir

Efendim Zeynel abadır

 

Efendim kerem kanidir

Efendim Bektaş Veli'dir

Efendim cömert ganidir

Bakır Cafer Rıza'dır

 

Efendim şemsinen mahtır

Kuluna ihsanı çoktur

Mülk sahibi padişahtır

Kazım Musa Taki Naki (dir)

 

Efendim Derviş Muhammed

Başındadır tac-ı devlet

Şah Sultan der Ali mürvet

Askeri sahip livadır

 

-15-

Sabahtan seherde açılan kapı

Günahım hadden aşıptır kıl çare

Yıkılır mı Hakk'ın yaptığı yapı

Mahluk yıkmak ister bu nasıl töre

 

Deryalar tutuştu aşkın elinden

Sinem büryan oldu elin dilinden

Günahım çok ama hatam elimden

Lutfile ahvalim bildir didare

 

Ben bir biçareyim kaldım piyade

Aradım derdime sendedir çare

Yüzü kara nasıl varam didare

Kerem et yarama eyle bir çare

 

Ömrümce katarım çekildi gitti

Şu fani dünyada kim mesken tuttu

Ömür tamam imiş vakıtta yetti

Herkes ettiğini bulur ziyade

 

Hak inayet ede açıla perde

Gitti yoldaşlarım kaldım piyade

Aradım derdime sendedir çare

Kerem et yarama eyle bir çare

 

Ali zülfikarı beledi kana

İnanmıyan kafir döner mi dine

Elestüden beli dedik bu yola

Gönül intizardır çeker ol yare

 

-16-

Severim Allah'ı canı gönülden

Aşkına düşmüşüm deruni dilden

Vücudum evini zapteden sultan

Hak mihmanımızdır dandık tanıştık

 

Vücudun evini eyleyip evsan

Feleğin bendine bir kandil asan

Firavun kavmiyle cenk eden Musa

Üstad nazarında ikrar konuştuk

 

Peygamber Muhammed, Ali'dir Haydar

Hasan-Hüseyin'e indi bir çenber

İmran dili söyler daima ezber

Zülfüne bend olduk toruna düştük

 

İmam Zeynal Abidin ki Basra'da

İmam Bakır zuhur etti orada

İmam Cafer mezhebi ulu divanda

Okuyan hatmetti ilmine düştük

 

Musa'yı Kazım'ın şavkı Veli'den

Meskeni anlattı aşkın elinden

İmam Rıza'nın sesi Ali'den

Öter dertli dertli gülşana düştük

 

Takiyi Nakiyi ele alalım

Hasan Askeri‘ye yüzler sürelim

Mehdi gelir imamlarım zülalim

Üstadın önünde alana düştük

 

Derviş Muhammed'im böyle oluptur

Evliya enbiya ondan geliptir

Şah Sultan ilmine alim oluptur

Attık küfrümüzü imana düştük

 

-17-

Turnam gök yüzünde ne hoş süzersin

O hub katarını güzel düzersin

Urumu Türkmeni sen mi gezersin

Gel bizim elleri gez, kerem eyle

 

Uzatıp başını açmış kanadın

Mah yüzünde semah dönmek muradın

Böyle miydi bana ahtın amanın

Gel bizim elleri gez, kerem eyle

 

Turnam gök yüzünde yüksek gidersin

Adudan zalımdan korkak gidersin

Yalınız kalırsam kadir bilirsin

Gel bizim elleri gez, kerem eyle

 

Güzel turnam pervaz edip gel gitme

Gidip garip elde bir mekan tutma

Garip kaldım gidip beni terk etme

Gel bizim elleri gez, kerem eyle

 

Pervaz vurup yücelerden uçarsın

Vatanımız olan yerden geçersin

Ne zulmettim turnam neden kaçarsın

Gel bizim elleri gez, kerem eyle

 

Sefil turnam ben mahzunum gel gitme

Ali'yi seversen beni terk etme

Şah Sultan yaralı göğsünden itme

Gel bizim elleri gez, kerem eyle

 

-18-

Urum ellerine bir can gönderdim

Ya Ali sen gönder senden isterim

Bakmaz mısın kebab oldum kavruldum

Ya Ali sen gönder senden isterim

 

Kerem eyle aşırasın belleri

Çok gezdirmeyesin gurbet elleri

Gariptir bilmezem uzak yolları

Ya Ali sen gönder senden isterim

 

Cemi kuşlar konar yerli yerince

Hasbuhal ederler dilli dilince

Yad eller değmesin zülfi telince

Ya Ali sen gönder senden isterim

 

Ahmed'im çekmiştir Mansur darını

Hakk'a teslim etti cümle varını

Hıdır arzuluyu hub cemalini

Ya Ali sen gönder senden isterim

 

Bir söz geldi söyleyeyim dilime

Bakmaz mısın fırgatıma zarıma

Bir yaralı geldi düştü koluma

Ya Ali sen gönder senden isterim

 

Sevdüğümdür Allah-Muhammed-Ali

Zülfünün teline bendetti beni

Efendim sultanım canımın canı

Ya Ali sen gönder senden isterim

 

Sevdüğümdür Hacı Bektaşi Veli

Tavafa eriyi hep cümle varı

Ahmed'in makamı cümleden ulu

Ya Ali sen gönder senden isterim

 

Derviş Muhammed'im Hünkar'ın canı

Pervane olmuşum yandırma beni

Şah Sultan derdinden delidir deli

Ya Ali sen gönder senden isterim

 

-19-

Yalancının menzilinden usandım

İnanmayın şu çürüğün sözüne

Sofuyum der gelir ceme oturur

İrağbeti daim kendi özüne

 

Sofuyum deyi gelse ceme otursa

Gönlünde arzusun şaha yetirse

Doksandokuz yıl ibadet getirse

İnanmayın dönüşü var sözünde

 

Yatar yatar kalkar kendi uyanır

Uyanır da benliğine dayanır

Yüzünde bet irenklere boyanır

Kallaş boyacısı işler yüzünde

 

Nice yıllar ayıbını gizledim

İnşallah imana gelir gözledim

İzin sürdüm yatağında izledim

Tavşan gibi ferleri var dizinde

 

Yüzü kara Hak cemine varamaz

Kör olmuştur Hak didarın göremez

Yüz yıl kalsa Ali nesli türemez

Muaviye oğlu ile kızından

 

İkrarını bağlamıştır gayrıya

Gelmiş bizden merhem ister yaraya

Em mi olur harkı bendi ayrıya

Bir arak eğrisi vardır dizinde

 

Şah Sultan' ım inkar soyu Mavuya

Onların haddi ne gerçeğe uya

Utanmasın gelsin dursun davaya

Kara şahitleri vardır yüzünde

 

-20-

Yarattın münkiri hem verdin gıda

Hakkın mazlumuna zahmet mi kıla

Şol bet feyillerle cennet mi ola

Defteri ameli gel oku zalım

 

Okursun defteri olursun nadim

Cehennem odunda kalırsın kadim

Amellerin sana hep olur hasım

Defteri ameli gel oku zalım

 

Kıraat edersin defter elinde

Ne zalim olduğun bilirsin onda

Melekler şahittir sağ ve solunda

Defteri ameli gel oku zatım

 

Zalimlerin yeri cehennem olur

Ta ebedil ebet ateşte kalır

Mazluma zulmeden Allah'tan bulur

Defteri ameli gel oku zalım

 

Yezid senin gibi İmam'ı vurdu

Evlad-ı Resul'e çok cefa kıldı

Ahiri cehennem meskeni oldu

Defteri ameli gel oku zalım

 

Şehid-i Kerbela davayi açtı

Kiramen katibi hepisi şaştı

Yezid zalim Mervan odlara düştü

Defteri ameli gel oku zalım

 

Şah Sultan'ım derdin o Hakk'a söyle

Hakk'ın emri imiş ezeli böyle

Gaddarlar dünyada kala öyle

Defteri ameli gel oku zalım

 

 

 

Kaynakça

 

• İsmail Özmen: Alevi - Bektaşi Şiirleri Antolojisi (19 Yüzyıl 4. Cilt). Saypa Yayınları, Ankara 1995.

 

                                                         -  Ozanlarımız  -