Âşık Remzâni |
NOKSANİ BABA 49 Hazırlayan: Hasan OYTUN
Noksani 19. yy. ozanıdır.
Rahmetli Şinasi Koç’un 1943-45 yılları arasında derleyip toparladığı bilgiye
göre ise 18.yy. ozanıdır.
Bu
yüzyılın sonlarında Erzurum’da doğmuştur. Asıl adı İbrahim’dir. Döneminin
koşullarına uyarak babası ona medrese öğrenimi yaptırır. Bu yıllarda İnce Molla
olarak ünlenir.
Noksani’nin
babası İsmail, Ağuçan Ocağından Sadık Dede’ye bağlıdır. Sadık dede ise
Elâzığ’ın Sün köyünde Koca Seyyid oğullarındandır. Bu ocağın adı Ağuçan’dır.
Günlerden bir gün Sadık Dede, taliplerinden İsmail’i görmek için Erzurum a
gelir. Ev halkı büyük bir sevinçle kendisini karşılar. İçlerinde ibrahim
yoktur. Sadık Dede, İbrahim’i sorar. Babası da “Buralardaydı. Nerede ise şimdi
gelir.” Yanıtını verir.
Biraz
sonra İbrahim içeri gelir. Onu yakından izleyen Sadık Dede, İbrahim’deki
değişikliğin hemen fakına varmıştır. O duruma göre İbrahim, Alevi
terminolojisiyle “zahir ilmine kapılmıştır. Kibirlidir. Kendinden üstün kimse
olmadığı savındadır.
Bunu
anlayan Sadık Dede, elini öpen İbrahim’in iki omuzu arasına iki eli ile vurur.
Dua eder. İbrahim’in ağzından bir duman çıkar ve düşüp bayılır. Bir süre sonra
ayılır ve Sadık Dede’ye bakarak söyler. Gönlümün ziyası, gözümün nuru, Gönlümde mihmanım sen oldun
ezel. Kolumun kuvveti, dizimin feri, Ruh ile revanım sen oldun ezel. Sadık
Dede, İbrahim’e “Noksani” tapşırmasını verir. Bundan sonra kısa bir süre
içerisinde deyişleri dillere yayılır. Halkın sevgilisi durumuna gelir.
Kaynak: Erzurumlu Halk Ozanı Noksani Baba, Adil Ali Atalay Vaktidolu Alevi-Bektasi Siirleri Antolojisi Cilt 3 İsmail Özmen
-1- Ben mürşidim diyen
meydana gelsin Mürşit
kimdir
anın beyanı nedir Evliya buyruğun okuyup
görsün Yetmiş
üç
farz vardır beyanı nedir Dört kapı kırk makam
on iki erkan On yedi tarıkı eylesin
beyan Talibin gönlünde kalmasın güman Göstersin cenneti niranı nedir Kamil mürşit olan
müşkülü seçer Ana teslim olan kevserden
içer Talibin yetmiş bin hicabın açar Bildirsin can içre cenanı nedir Bu manayı bilen mürşit tamamdır Ameli olursa on iki imamdır Kalbi beyti Huda şahi alemdir Yedi bahr içinde ummanı nedir Bu sırra ermiyen mürşit olamaz Hırsa nefse uyan özün bilemez Ta'mah için gezer Hakkı bulamaz Ne bilsin ikrarı imanı nedir Hak kandadır bilmez yalanı söyler Ben evladım deyip iftira eyler Kerkez gibi her bir cifeyi boylar Tanımaz yahşi'yi
yamanı nedir Bu üç haslette gezen daim mattır Nefse kul olan şeytanı sıfattır Gaybet buhtan eder sanar ayettir Ak üzre fark etmez Kur'an'ı nedir Noksani aç, gözün mürşidin tanı Batının görürsen teslim et canı Bir kapıya bend
ol öğren irfanı Bilesin küfr içre iymanı nedir.
-2- Bir dinleyen yoktur derdimi desem Asla bir meslekte elim kalmadı Çok başvurdum sağa sola fayda yok Döktü yaprak gazel gülüm kalmadı
Daim arz ederim ticaret karı Asla sevmez oldu evdeki karı Arayan bulurdu serveti varı Soramam kimseye dilim kalmadı
Üç beş kuruş bulunurdu arasan Şapkam kopmuş saçlarımı tarasan Çıra yakıp meteliği arasan Gitti kazanç servet pulum kalmadı
Gitmez hayalimden aşk-ı ateşim Silsem de tükenmez gözümden yaşım Ezelden yoksulluk boşlamaz peşim Savruldu dumanım külüm kalmadı
Geçti bir devranım tıfıl çağlarda Bülbül sesi dinler idim bağlarda Vardı sürüm çobanlarım dağlarda Şimdi seyretmeye malım kalmadı
Yorulmadan yüce dağlar aşardım Bulanmadan kaynayıp da coşardım Rençperliğe beş on boyun koşardım Büküldü kametim belim kalmadı
Halılar yerinde yoktur hasırım Düşündüm taşındım bilmem kusurum Sular akmaz kol vermiyor mısırım Düşsem tutunacak dalım kalmadı
Şimdi ticaretim yolcu bacından Dizlerimde can yok öldüm acımdan Kar edemem kuvvetimden gücümden Gitti kuvvet derman halim kalmadı
Gönül müpteladır daim güzele Yaprağım yok bağlar hasret gazele Akla gelir bir Murgul'u tazele Başka da gidecek yolum kalmadı
Sabreyle Noksani dert ile zora Yokuşta yorulan bir düze vara Bir gün devredersin kara toprağa Görsem sağ tarafı solum kalmadı
-3- Bir gül açılmış gülistan bağında Kokusu tutupdur cümle âlemi Yedi âyet yazılı her yaprağında Kış olmazsa gülün rengi sola mı
Rengi kırımızıdır ortası sarı Aynaya tek bakan görür didârı Kandil-i kudretden görmez ağyarı Yâr olanlar görür çekmez elemi
Kokusun alanlar mest olup gezer Bağban olan Şah’a armağan düzer Her yaprağı yüz dört kitabı yazar Okuyanlar görür levh ü kalemi
Kapusu on iki kırkdır budağı Dü cihâna hüküm ider dudağı Arş Kürsî içidir dışı Tur dağı Mûsâ kıldı anda Hak’la kelâmı
On deryadır bir de umman göldedir Anı bilen canlar kadîm yoldadır On sekiz bin âlem söyler dildedir On ikinci zulmât dile gele mi
Gölden zahir oldu la’l ile mercan Alemin derdine olupdur derman Dü cihana eyler hükm ile ferman Sevka gelse ihya ider âlemi
Sağından behişt kapusu açılur Solundan yedi tamuya göçülür On kapudan içeriye geçilür Her can girer binde bir can bile mi
Bir tarafı muhabbetin bağıdır Bir tarafı inci gevher dağıdır Âb-ı hayvan çıkar Hamr ırmağıdır İçenler ayıkdır sarhoş ola mı
Gülistan bahçesinde açılan güldür Can bülbülü söyler sanmayın dildir Ezelden Noksani ana maildir Pire yeten hatm eyledi kelâmı
-4- Bir kâmile candan hizmet eylesen Nâr-ı aşka salup bişürür seni Teslim olup her sırrını söylesen Korktuğun yerlerden aşırır seni
Yalancı kallâşa hizmet eyleme Mutlak münâfıkdır ülfet eyleme Harf ile üstüne gelse söyleme İblisden eşeddür şaşırır seni
Zahir ilmi çokdur mahlûka satar İllerin bağında şakıyup öter Yakınına varma yakanı tutar Hakk’ın dergâhından düşürür seni
Dilde kavi ü ikrar muhabbet çokdur Zerrece Hak nişanı kalbinde yokdur Bâtınını görmezsen deme ki hakdır Dar kapda kaynama taşırır seni
Noksani sakınıp uyma her cana Bir can içre bin can yeter irfana Kusuru sende bul düşme yabana Nefse uyma yoldan düşürür seni
-5- Bir mürvetim vardır gerçek
erlere Muhammed MustafaAli'den meded Hatice Fatıma candan yarlara Hasanla Hüseyin veliden meded Zeynel Bakır'dır ezberim virdim Ca'fer'in hakpayına yüzümü sürdüm Musa Kazım Rıza rnürvete geldim Şah Taki ba Naki uludan meded Hasanü'l Askeri Şaha varalım Muhammed Mehdi'nin yüzün görelim Ma'sum - i Paklere can baş virelim Hünkar Hacı Bektaş Veli'den meded Şeyh Safi üstadım güruh - i Naci Sadrüddin muhibb - i hanedan tacı Veysel Karani'dir derdler ilacı Sunar Sultan Hızır doludan meded Mikail israfil rah - i Hak açar Azrail elinden meyt - i can biçer Delili Cebrail göklere uçar Nurdan nerdübanı yol iden meded Kamber'i Kamber idüp
bildiren Düşmişlerin
elin
alup kaldıran Zülfekar la bed nefsimiz
öldüren Cümle ervahları kul
iden meded Pir Sultan Abdal'ı nuruna katup Sultan Hatayi'le dest -
eleman tutup Kul Himmet'le her bir sırlara yetüp Nesimi derisin yüzdüren
meded Koca Seyyid Köse Seyyid pirlere Mir seyyidle seyyid Mencekilere Seyyid Sabun'la Baba Mansurlulara Sarı Saltık Kızıl
Deli'den meded Minnet eyleyelim Uryan Hızır'a Abdal Musa Garib Musa Hızır'a Gözcü Karaca Ahmed gele nazıra Bekleye kar (u) kış toludan meded Sultan Ali Abbas alemin nurı Kürteren şeyhleri onların
yari Gönlümüz arzular güzel hub
yari Baldıran
zehiri bal iden meded Kara Pirbat yardım ider
düşküne Abdülvahhab yol gösterir şaşkına Derviş
Halil
Derviş Cemal
aşkına Manzur çeşmesini göl
iden meded Urfa'da yatan Halilü'r -
rahman Sultan Sinemilli her derde
derman Şeyh
Hüseyin
ile güzel Şeyh
Çoban Şeyh
Ahmet
Dede'ye gel iden meded Sultan Melek nikab çekmiş yüzüne Kişdim
evliyasın düştüm izine Dülük Baba Kurt Baba'nın tuzuna Kavuşalım
himmet
Ali'den meded Hızır
Abdal
ile mermeri atan Yalıncak
Sefil'in
carına yeten Sultan Samud ile birliğe biten Seyyid Battal Gazi Veli'den meded Şeyh
İbrahim de bir gürbüz erdir Kara Naci ile hem sadık yardir Abuzer Gaffar'ı bir gizli sırdır Eba Müslim ile car iden meded Sefil Kemter Er Mustafa
Virani Kul Yusuf ile Edna hem Kul
Veli Kul Siyahi Kul Hüseyin Şeyhoğlu Kaygusuz sersem'i gül iden
meded Fuzuli Niyazi Derviş Sezayi Huzuri Zaifi Hayreti Dayi Eşrefoğlu
aşk ummanda
Hudayi Aşk
ile
babından gel
iden meded Hakkı
İbrahim'le kılın nidayı Kemal - i ümmi'yi Mansur
Hüdayi Sela diye dinleyenler sedayı Candan dinleyeni dirilden
meded Nice bin aşkın var
gani ilahı Cümlesi bir dilden söyler
ger gahi Güni güni seyr iderler dergahı Her taraf cemalin nur iden
meded Bu dünyada gerçek erenler
çokdur Vasfını
itmeye
kudretim yoktur Üçler
beşler kırklar yediler hakdır Dört kapudan Hakk'a gel iden
meded Niyazım
seksen
bin Urum erine Yetir doksan bin Horasan
pirine Yüz bir şah evliyasının nuruna Gel bağışla bizi
Yaradan meded Yek nefes ile can binasın kuran On sekiz bin alem kalbine
giren Çar anasır şeş cihetden
dem vuran La mekan ilmi yol iden meded İbtida vücutda Adem'i kuran Havva ile cennet içre oturan Töhmet idüp bu dünyaya getüren Naci ile Şit'i yar iden meded Ezel kudret kandilinde nur
iden O zamanda Adem ile yar iden Güruh - i Naci kolunda seyr
iden Muhip kullarını nur iden meded Yetmiş iki millet icad eyleyen Her birine bir dil ile söyleyen Naci deryasına girüp boylayan Halkdan ırak Hakk'a yar iden meded Evliyayı "Yetmişiki"
den seçen Cisminden vaz - gelüp varından geçen Güruh - ı naciye rahmetin saçan Lahmike kavlini hur iden meded Nuh - u Nebi ile gemiyi
çatan Kimini gark idüp kimine
yeten Mağribden
top
atup maşrıkta tutan Lut kavmine hışmı yol
iden meded İlyas ile yedi deryada yüzen Yunus ile balık karnında gezen İsa'yle
balçıkdan yarasa düzen Cercis'i öldürüp dirilden
meded Ya'kub ile ağlayuben zar
iden Halil İbrahim'e narı nur
iden Yusuf'a kuyuda yetüp car iden Mısr'a sultan idüp şad iden meded İshak Nebi'ye nübüvvet viren Hızır ile ab - ı hayata giren El yesa'u Zülkifl ile dem
vuran Münkirler gözünü kör iden meded İdris Nebi ile hulleyi biçen Kadi - i haşr olup müşkiller seçen Ma'rifet bağında
bülbül tek uçan Kokusunu gonca gül iden meded İsmail'e kurban diye emr olan Koçu göndertip şad idüp gülen Musa ile bin bir kelam
söyleyen Davudi ahengi mum iden meded Eyyüb gibi sabr eyleyüp her
derde Lokman gibi tavaf olup her yerde lskender Şuayib Salih güherde Yahya ismin virüp dirilden meded Kaf dağından Süleyman'a
yol açan Zekeriya ile özünü biçen Yuşa'ile bile cevahir saçan Üzeyr ölmişken dirilden meded Muhammed'le hatm - i enbiya olup Yüz yirmi dört bin nebiden gelüp Nur- i nübüvveti Ali'de bulup Dü cihan Sultanı Veliden meded Noksani kulunuz ister keremi Gönlümüzden kaldır derd
(ü) veremi Tabib olup yaralarım sara
mı Cümle derde deva eyleyen meded
-6- Bu garip gönlümü eğler gezerken Muhabbetle aşkın toruna
düştüm İlme
hizmet
idüp okur yazarken Gerçek evliyanın birine
düştüm Ölmeden
öldürüp
meni kıldı hak Hırsı
nefsi
tamam hep kıldı
helak Ma'rifet suyundan yuyup itti
pak Şah
-
ı velayetin nuruna düştüm Aklım
alıp beni
divane kıldı Elim alıp bahri ummana daldı Gülşan
bahçesinde
kendi gül oldu Bülbül olup gülün zarına düştüm Kokusu gelüptür aşkın ilinden Aslı
Muhammed'in
alnı terinden Çaharde'i ma'sum pakler zarından Mansur tek enel - Hakk darına düştüm Hadice- i Kibriya Ahmed'in
yari Fatıma
Ali'nin
kavi - i ikrarı Hasan Hüseyin'in abd - i kemteri Bendine bend olup carına düştüm Zeynel Aba Şahım Muhammed
Bakır İmam
Ca'fer
yüz dört kitabı
okur Kazım'ın
vasfına olmuşum zikir Rıza
ile
Naci şarına düştüm Taki bu Naki'ye Hak didik
beli Hasanülasker'den içtik bir
dolu Muhammed Mehdi'nin Noksani
kulu Aşık
olup
aşkın narına düştüm
-7- Bu gönlüm çok sever güzel methini Güzelde yangına sel bulunmalı Bakması mest eder cansız yatanı Gülerken yanakta hal bulunmalı
Gezerken ceylandır bakarken maral İnce narin değil tam orta karal Gezmesen o bağda solmadan saral Sevda bahçesinde gül bulunmalı
Güzeli bulmalı eyyam deminde Yoktur bir kusuru hub endamında Bulmalı eşini tıfıl çağında Sinesi üstünde el bulunmalı
Ölçülmez güzelin asla kıymeti Herbir yerde olur onun rağbeti Dinlenir mecliste olsa sohbeti Güzelde hünerli dil bulunmalı
Herbir mahlukatı mevlam yarattı Kimini çok kimin bir karar etti Güzelin gamzesi canlara battı Böyle güzellere kul bulunmalı
Güzel olan her dernekte seçilir Verse bir kadehte zehir içilir Gezdiği yerlerde güller açılır Güzelde eda naz fel bulunmalı
Nedendir Noksani fazla yazarsın Az şeylerden sinirlenir azarsın Bir gün olur tatlı candan bezersin Alemde cennete yol bulunmalı
-8- Çok günah işledim hesaba
gelmez İnayet
irişe Ali'den meğer Sevdana düşeli hiç
yüzüm gülmez Derman ola Bektaş Veli'den
meğer Bir gerçek yüzünden bu derde
düştüm Muhammet aşkına yandım tutuştum Ali'nin yolunda can baştan geçtim İkrarımız
kalu
- beli'den meğer Fatıma
bağında sebuy - i ahmer kokladık Kibriya sevgisin candan sakladık Naci kavlin duyduk biz de hakladık Pir elinden içtik doludan meğer Muhammed Bakır'dan el
etek tutup Cafer ile muhip şarına yitüp Kazım
Musa
(Rıza) küfrü
imana katup Ayırmaya bir dem Ali'den meğer Taki ba Naki rengine boyanmak Askeri nutkundan canım uyanmak Mehdi - i Şah'ı velayete dayanmak Delil olup Kızıl Deli'den meğer Noksani kulunun isyandır işi Daim bir ikrara bağlıdır başı Kalkup pervaz eder gönlümün kuşu Bize de gel oldu Ali'den meğer
-9- Çoktan beri intizarın çektiğim Candan arzumanım dost sefa geldin İkrarına hem giriftar olduğum Ahdiyle peymanım sen sefa geldin
Bir saat miktarı geldin oturdun Selâm verip cana hayat yetirdin Yüzüm basa kadem kerem getirdin Candan arzumanım sen sefa geldin
Eğip kuşlarını hilal eyliyen Kem sözlerim ab-ı zülal eyliyen Hamd olsun hatırım sual eyliyen Hatırımı soran dost sefa geldin
Mevlam her Mansur'u Hallaç etmesin Kendinden gayrıya muhtaç etmesin Lokman Hekim bana ilaç etmesin Tabib-i mihmanım sen sefa geldin
Noksani cahile eylemez minnet Kamilin medhini eyler ne hacet. Seyyit Seyfi oğlu dedem Muhammet Mürşidim mihmanım sen sefa geldin
-10- Derde düştüm bi nihayet Ya Ali senden medet Umarız senden inayet Ya Ali senden medet
Cürmümüz yazmaktan aciz kiramen katibin Fatime Hatice Hakkı affet Ya Ali senden medet
Zatı paki hürmetine tevbe kıldım ya rahim Geç suçumdan kıl inayet Ya Ali senden medet
Şah Hasan Hulki Rıza hakkı ya rabbül gafur Hüseyin aşkına rahmeyle Ya Ali senden medet
Çarde’i masumi pakten umarım lütfü ata Zeynelin rahinde Hâk et, Ya Ali senden medet
Bakır’ı nuru hudadan gönlümüz rüşan kılıp Cafer’i ilmin nasip eyle Ya Ali senden medet
Musayı Kazım Ali Musa Rıza`nın aşkına İsterim eyle şefaat Ya Ali senden medet
Şah Cafer’i dergahında bi sevap şermende Cürmünü affet temamet Ya Ali senden medet
Nakinin yüzü suyu için Askeri olup şefi Mehdi’nin feth et vilayet ya Ya Ali senden medet
Noksani derdine düşüp kapına geldim hakim Ve şifa eyle selamet Ya Ali senden medet
-11- Dost cemâlin gördüm buldum safâyı Şâz oluben güldüm elhamdülillah Kalmadı gam gusse attık cefayı Can kurban dilersen dönemem billâh
Surette melekdir güruhda Nâcî Mâh yüzün seyr eden neyler mi’râcı Bir tavaf sevabın bulmaz bin hacı Alnında yazılmış nûr-ı arşullâh
Kaşların mihrabı kıbl-i imândır Kirpiklerin kasdı sîne-i çandır Gözlerin fitne-i âhır zamandır Yıkar bu âlemi neûzübillâh
Kametin elifdir benzer çinâra Vasf edemez dilim olsan sad pare Zülf ü zenahdânın gören biçâre Dembedem zikr eder tebarekallah
Leblerin esrarı beyt-i Rahmân’dır Vücûdun şehri dârü’l-amandır Noksani kulunun cismine candır Kalb-i viranımda nefh-i Rûhullâh
-12- El aman mürvettir kapına geldim Muhammed Mustafa Ali gel yetiş İsyan deryasına gark oldum kaldım Hünkar Hacı Bektaş Veli gel yetiş
Tama aldatmakdır geziyor her bar Hırsa nefse fırsat verme ya Cebbar Sana sığınmışım Vahidülkahhar Car günüdür İmam Zeynel gel yetiş
Yezidler elinde müşkil halimiz Münkir münafık ferş etti yolumuz Ya Muhammed Bakır sen al elimiz İmam Ca'fer kaldır kali gel yetiş
Dağlarca günahım vurma gül yüze Cehennem narını gösterme bize Musi-i Kazım ile pir İmam Rıza Taki Naki İmam Ali gel yetiş
Tevbekanm muhabbetim var yolda Mürvete gelmişim kusurum elde Göster cemalini eyleme dulda Hasan ül Askeri şahım gel yetiş
Noksani arzu eder didar-ı cennet Ma'sum-i paklerden erişe himmet El-aman mürüvvet Mehdi Muhammed San Saltık Kızıl Deli gel yetiş
-13- Elif emr eyledi o kadir Allah Be bir nokta idüben saldı cihâna Te tekmil eyledi cümle a’zâmız Se sabit kademle erdik bir cana
Cim cinân iline yetirdi beni Ha Haydar bağında bitürdü beni Hı halkdan ayırıp yitirdi beni Dal döndü vücûdum dâr-ı cinâna
Zel zikrim Muhammed Ali’ye vardı Rı rahim Hadîce-i Zehra’ya, irdi Ze zehri Hasan’dan içdim buyurdu Sin ser verdi Hüseyn içün merdâne
Şın şarâbı nüş itdim Zeynelabâ’dan Sat sıfât-ı Bakır göründü candan Dat zamirim Ca’fer-i ilm-i irfandan Ti tarik-i Hakk’ım geldim beyâna
Zı zuhur eyledim Kâzım ilinden Ayn aynım açıldı Rızâ gölünden Gayn gulâm-ı Kanber oldum yolundan Fe fark-ı farkullah oldu beyâna
Kaf kısmetler Taki Nakî’den gelür Kef küfrüm Askerî imâna bilür Lâm leb-i kevserdi sakimiz olur Mim Mehti’nin meyinden içmişim kana
Nun ne yüzden baktımsa göründü cemâl Vev velayet mührü hatm etdi kemâl Küfr ile imân celâl hem cemâl Cümlesin bir bildim etmem bahane
He hemdemim çârdeh’i ma’sum-i pâkdır Bâtınımız sultan zahirimiz hâkdır Lâm elif ile gönlümüz pâkdır Ayni Beytullah’dır düşme gümâna
Ye yolum hakikat gülistan râhı Yedilere yetüp bulduk dergâhı Noksani bî-nevâ hem rüy siyâhî Mürvet deyüp geldim Şâh-i Merda
-14- Ey gönül gel sabreyle her
derde dermandır
sabır Çaresiz dertler devası şahi Lokman'dır sabır Gel tefekkür eyliyelim dert
nedir derman nedir Derdi Hü dermanı Hü
bir sırrı süphan'dır sabır Cenabı
Haktan
sana bin türlü dert gelse eğer Ah edip incinme canım elde burhandır sabır Arifler kavlince dert içinde
derman gizlidir Herkese derdini açma haktan ihsandır sabır Her ne denli zarı kılsan derdini
Hak arttırır Şükredip
razı olursan
rahatı candır sabır Nice yıllar derde
düşüp sabreden
Eyyüb'ü gör Katlanır
cevri
belaya bildi iymandır
sabır Noksani dedi Resul (El sabır muftahul ferah) Cahi derde kıl tahammül Mısır'a sultandır sabır
-15- Etme mahrum didarından ya
ilahi gözüm aç Haki payi devletin oldu uşaka set taç Fermanım var sen şahinden beklerim yollarını Küntü kenzin hazinesi adet oldu bize paç Gösterildi bir nazarda hüsnünü şahi cihan Derdim artar gün be gün oldum anın için na mizaç Cem olurda halkı dünya merhem olmaz zahmıma Derdi uşaka oluptur vusleti hüsnün ilaç Okurum hüsnün kitabın yedi ayetle beğim Ört nikabın görmesinler
bed nazarlar seni kaç Biz zaif mücrümü bi neva kullarına Rahmetin bahrı tükenmez
lütfedip bir katre saç Noksani' ye sorsalar hüsnün bahasın dost
senin Kıymet olmaz bir muyuna verse bu dünya haraç
-16- Evvel kaldı hakikati
bilmeyen Bilmeyen de söyler bilen de
söyler Yedi derya denizine dalmayan Dalmayan da söyler dalan da
söyler Hak Muhammet Ali üçü bir idi Akıl ermez evliyaya sır idi Kendi mevtasını kılan kim idi Kılmayan
da
söyler kılan
da
söyler Evvel elif yekta olan mim idi Ebcet hesabında anlar cim idi Olmadan içeru ol dem var idi Olmayan da söyler olan da
söyler Olur olmaza hiç sorma suali Dört kapunun kaç kat olur duvarı Yedi kere anasından doğanı Doğmayan
da
söyler doğan
da
söyler Noksani' yim hakikatin
yoludur Akıl
ermez
evliyanın sırrıdır Kendi mevtasını kılan Ali'dir Kılmayan
da
söyler kılan
da
söyler
-17- Ezel mestaneyim hup cemaline Nikap perdesini kaldır sultanım Anınçün
meyletmem
dünya maline Bize Hakkın lütfun
buldur sultanım Evvel bir katreyken ummana daldım Anasır
bahrında eğlenip kaldım Şükür
bu
gönülde mihmanı
buldum Elif Allah doğru yoldur
sultanım Ab - ı hayat gelir canan elinden İlm
-
i hikmet keşfolunur
dilinden Bülbül vazgeçer mi gonca
gülünden Destinle bir bade doldur sultanım Felek aldı sevdiceğim elimden Tufan oldu çeşmimdeki selimden Süleyman'ım
kimse
bilmez dilimden Avazını
ol
yare bildir sultanım Aşıka
sor
maşukunun yarasın Hisab eder yerin göğün arasın Pirim ihsan eyle derdim
çaresin Noksani huplara kuldur sultanım
-18- Firkatin oduna yandım tutuştum Kaldır nikabını yüzden yâ Ali Dünya cefâsından vaz geçti gönlüm Ayırma katardan izden yâ Ali
Himmet eyle bir gerçeğe varalım Pendine bend olup hizem kılalım Ağyarı sağ bari göster bilelim Dönmeyelim izden tozdan yâ Ali
Elest gününden kırmışız ahdi Senden nazar gerek bilmenem cehdi Kalbimizi eyle Tanrı’nın tahtı Çıkarma gönülden gözden yâ Ali
Bülbül ile muhabbetin gülüne Canım kurban evliyanın yoluna Her demde cesette canda buluna Muhabbetin dadı tuzu yâ Ali
Rahmetin bahrına yetmek murâdım Yedi iklim çâr köşeyi aradım İnayet sahibi Hak seni gördüm Lütfün diriğ etme bizden yâ Ali
Cemâlin isterim cennet içinde Ricamız kabul et rahmet içinde Yedi derya-ilm-i hikmet içinde İledüp bizi bir sözden yâ Ali
Noksani yanupdur aşkın nârına İntizârı var ire hak dîdârına Âşıkların sâdıkların nuruna Yetiştir yakında tezden yâ Ali
-19- Geldim şu dünyaya gezeyim dedim Serimi meydanda buldum
sonradan Zamana halkına sırrımı dedim Sermayemde zarar gördüm
sonradan Geldi bizim ile sevdi sevişti Al kadeh ver kadeh doldurdu
içti Sadık
yarim
diye ikrarlaşmıştı Özü çürük imiş duyduk sonradan Ey zalim girme benim kanıma Cefa verdin cesedime canıma Hangi peygamber girdi deve
donuna Af deyince bizde duyduk
sonradan Mümin isen bir ikrarda
durulur Hak yolunda can baş kurban verilir İpi
çürük
olanın bir gün
kırılır Temel olmayınca tutmaz sonradan Noksani' yem der ki bizde varalım Canı
başı Hak
yoluna koyalım Milcan oğlu Muaviye'ye neydelim Tuğyan talip olmaz duyduk sonradan
-20- Gönlüm ister meramına ermeyi Neyleyim talihim var olmayınca Çok isterim bülbül sesi duymayı Bülbül gülü sevmez har olmayınca
Nasihatim gezme gönül yabanda Bir umudum kaldı karasabanda Düşmüşüm efkara iş yok tabanda Gönül ziyan eder kar olmayınca
Devrettim otuzu kırka yüz tuttum Hiçbir gün gülmedim daim yas tuttum Bir dem için bir ateşi dost ettim Yandırır cismimi kar olmayınca
Gözüm yaşı akar eli işlemez Bülbül figan eder gülü beslemez Gönül verip yar kolunu yaslamaz Dostun seni sevmez yar olmayınca
Feryat eder daim sende kar bülbül Ah eder bülbülü için gonca gül Yüz bin mihnet etsen yine eldir el Kalpte senin için ar olmayınca
Hoşa gider güzellerin oynağı On sekizde yakar gönül sığnağı Terkedemez güzel seven sevmeyi Bulanıp da sonra dur olmayınca
Kader gül demezse asla gülünmez Gönül kuşu pervaz etse yorulmaz Dostun güzel olsa yine sarılmaz Baştan iki gönül bir olmayınca
Bu sene kısmet çok fazla gezdi Gözüm gördüğünü elim de yazdı Zalim gurbet elden usandı bezdi Noksani Hod'da durmaz zar olmayınca
-21- Gönlümün ziyası gözümün nuru Gönlümde mihmanım sen oldun ezel Kolumun kuvveti dizimin feri Ruh ile revanım sen oldun ezel
Bilmem huri midir melek midir zatın Nuru ilahiye benzer sıfatın Teşneyim nûş ettir lebi hayatın Derdimin dermanı sen oldun ezel
Gösterip mah yüzün eyleme meftun Aklım fikri m aldın olmuşum mecnun Cefa ile aşkın eyledin mahzun Kulunum sultanım sen oldun ezel
Noksanî kulundur kapında şahım Pertevi hüsnündür şems ile mâhım Cüda kılma bir dem alma bu âhım Dem ile devranım sen oldun ezel
-22- Günde yüz bin kere ya Ali
dersen Ali yalancının piri
değildir Dört kitapta her ma'nayı söylersen Ali yalancının piri
değildir Yalancı
ezelden
Hakk'ın düşmanı Düşünmez
mahşeri ulu divanı Al kırmızı akar
şehitler kanı Ali yalancının piri
değildir İblis
benlik ile takındı tavkı Ayın
okur mim sayamaz kör fakı Zalim
kalır mı sana mazlumun ahı Ali
yalancının piri değildir Bin
ayak bir kaba derilir yarın Hak
mizan terazi kurulur yarın Davamız
mahşerde görülür yarın Ali
yalancının piri değildir Noksani
davamı koydum mahşere Ne
hup ıras geldim bugün yar yare Bihamdülillah
yeldik bir hayli kare Ali
yalancının piri değildir
-23- Hakk'ı görmek diler isen suret-i insana bak Arayup gezme bu halkı cismin içre cana bak
Aşıkın mir'acı derler dostunun didarıdır Bu söze ispat dilersen defter-i Rahman'a bak
Yedi iklim çar köşe bir dilberin vechindedir Gel oku Ümmü'l Kitab'ı mektap irfana bak
Ta'an idüp yetmiş ikiye dime kim beyhudedir Sen seni fehm eyle küfrdeki imana bak
Herkes bu haliyle buldu Rabb'isin bi-iştikak Rabbel-alemin buyurdu;ayet-i Kur'an'a bak
Dil-i Ya'kub'un ağladub zar eyleme Yusuf deyü Mısr-ı tende Şah oluptur Yusuf-ı Ken'an'a bak
Ademe hürmeten yaratıldı zemin ü asuman Secdegah-ı alem oldu lütf ile ihsana bak
Hakk'ı bul öz kalbin içre gel Noksanî iş bu dem Himmetlidir evliyanın ahd ile peymana bak
-24- Hakikat rahına gideyim
dersen Günahların
ele
al da gel beri Bir kamile yoldaş olayım dersen Hırsı
nefsi
tamah sal da gel beri Varup bir kamilden öğren nefsini Nefsini bildinse bildin
Rabb'ini Varlıktan
geçipte
yok et kendini Şeriatde
edep
al da gel geri Tarikat dediğin bir ince yoldur Girmek diler isen nefsini
öldür Zikr - i tesbih ile kalbini
doldur Aşk
-
ı illahide al
da gel beri Ma'rifete girmek dilerse canın Mansur meydanıdır al
gel urganın Suret uğrusundan sakla
imanın Herkesin dilinden bil de gel
beri Hakikat ummandır dalabilirsen Bir ulu şehirdir ehlin
bulursan İptida
bir
sadıka yoldaş olursan Bir işini koyma
dal da gel geri Sağdan
müsahip
tut sırrını söyle Yarını
yar
idüp birliği boyla Mürebbini bulup hem delil
eyle Sadık
pirden
himmet al da gel geri Bir kamil mürşide özünü
yitür Dört kapu kırk makam yerine getir Dört canı bir idüp birliğe otur Bahr - i muhabbete dal da
gel beri Bahr - i muhabbete dalan aşıkan Muhabbetten kaçarı olur
perişan Dergah - ı Ali'den isterler nişan Yükün
la'l
(ü) gevherden al da gel beri Yükünü Mısır'dan Bağdat'a ilet Yemen illerinde müşteri gözet Mülkün sahibiyle hesabın düzelt Beklemeye bekçi bul da gel
beri Bir oda yap çar duvarını bir
et Rüzigar girmesin ma'mur abad
et Kapusun sır kilidiyle bünyad et Beklemeye bekçi bul da gel
beri Metaın
açuben
müşteri gözle Sadık
sofilerin
izini izle Hain haramiden metaın gizle Cevahir sarrafın bul
da gel beri O mal kıymetlidir her can alamaz Can baha vermeyen malik
olamaz Kamile irmeyen kemal bulamaz Bir gerçekten himmet al da
gel beri Noksani' yem arzum hakikat
raha Bir gerçek yüzünden yetir
dergaha Bir niyazım vardır gül
yüzlü Şah'a Lütf ide diyemi sen de gel
beri
-25- Hamdu lillah hakkı gördüm
sırrı vahdet
mendedir Kandil içre nure erdim feyzi
kudret mendedir Ademe erdim sürüldüm cennet
içinde hemen Tevbemi Hak kıldı makbul
lütfü izzet mendedir Gah celalım bahriyle
gark eylerim bu alemi Zahir eylerim cemalın Nuh'u
necat mendedir Hızır
ile
zulmat içinde içmişim
abı hayat On iki ilme karıştım ilmi hikmet mendedir Set çektim cümle cihana
oldum iskender bu dem Beklerim babı vilayet şimdi nöbet
mendedir Mum edip ahengi davuddan süzülmüş gelirim Möhrü Süleyman elimde taç
ile taht mendedir Veda kıldım İbrahimle canı kurban
etmeğe İsmailim hak yolunda koç baş bizzat mendedir Yakup ile zarı kıldım ağlarım
Yusuf diye Yusuf oldum Mısır içinde kandı nebat mendedir Tur'a çıktım Musa
ile danışıp bin
bir kelamı Hak kelamıdır kelamım fazlı rahmet
mendedir İsa
ile
göğe ağıp ruhu
kutsa ermişim Yağmur ile yere yağdım türlü nimet mendedir Eyyup ile derde düştüm hem demiş sabrı şükür Hikmet'i Lokmana erdim renç ve sıhhat mendedir Yüz yirmi dört nebi yüzüne
veren ziya Ahmedin zehrindeki hömrü nübüvvet mendedir Tevrat, İncil, Zebur, Furkan sıfatımdır menim Asliyim yüz dört kitabın yedi ayet mendedir Yedi tamu içre narım yakarım münkürleri Mazharı nuru hüdayım heft ile heşt mendedir Çar anasır içinde
Hakkı isbat
eyledim Mahfı sultanım ezelden tacı devlet mendedir Dört kapı kırk makamı
şeş cihetten okudum Hem şeriat hem tarikat hem hakikat mendedir Noksani şahi alem eşiğinde ben
geda Dergahı
haktan
gelirim çünkü himmet mendedir
-26- Hamd ü sena olsun Perverdigâr’a Âdem suretinde geldik bu hana İkrar imân akıl aşk u muhabbet Can gözümüz açup bakdık cihâna
Gizli eden tenler içinde canı Can ile muhabbet itdiren kanı Bir nefesde ihya eden âlemi Her nutkundan girüp gezer her cana
Bin bir donda gezen mevcudu kendi Her biri bir yüzde görüp inandı Her yüzde seyr eden Hakk’a dayandı Bu da nasip olmaz binde bir cana
Herkes âdemim der bilmez demini Demine irişmeyen çeker gamını Her ne yüzde baksa görür kemini Kemlik kendindedir atar yabana
Adem’i hak bilenler Hakk’a yiterler Nârını nûr bilüp cana atarlar Can pazarın idüp gevher satarlar Can ü ser virenler gelsün meydana
Hakikat yolundan cana kıymayan Hakk’ı görüp evliyaya uymayan Can kulagile Hak kelâmın dutmayan Sureti âdemdir döner hayvana
Ademe hizmet kıl gönül adamı bul Yetiş bir kâmile özün eyle kul Muhabbet babında Rızâ’ya bend ol Döndüre vücûdun dâr-ı cihâna
Her can kâmilim der tutma sözünü Benlikte gezenin sürme izini Nefsinden suâl it anla özünü Nefsini bilmeyen düştü gümâna
Özünü sözünü bilen tamamdır Nutku fi’li râhı on iki imamdır Sâki-i kevserdir destinde camdır Dolusundan içen olur mestâne
Dolusunu binde bir cana sunmaz İkrarı hak bilür sözünden dönmez Meyyiti görmemiş namazın kılmaz Ölmeden evvel öl gel gir irfana
Âdem ol Noksanî âdemi anla Pir nutkundan Hakk’ın kelâmın dinle Özün katre idüp ummanı boyla Ummana dalanlar çıkmaz bir yana
-27- Havalanıp gönül çekme gel ceza Kılavuzsuz gökte uçar kuş olmaz Belaya sabır et kazaya rıza Kişinin başına gelmez iş olmaz
Halına şükreyle sen sana bakın Kendinden yukarı bakmadan sakın Akıllı ol adın divane takın Divaneler sırrı hergîz faş olmaz.
Kötülük edene sen eylik eyle Arif ol herkesin halini söyle Özün hâke indir alçağı boyla Alçak yerde bahar olur kış olmaz
Konuş akranınla haddini tanı Sadık kalb oluben gözlegil nânı Hak yoluna kurban ver şirin canı Sermaye gerektir eli boş olmaz
Yetiş bir mürşide aça can gözün Sakın her ledüne harcetme sözün Yürü Dımaşk'a da gösterme izin Balı zehr edersin sonra nuş olmaz
Hak söze bak kimden gelürse haktır Sözünü bilmeyen Hak'tan ıraktır Ben mü'minim deyüp cihanda çoktur Nişansız mü'minin sözü guş olmaz
Her yere uzatma Noksanî elin Kalbinden bilmeze bildirme halin Haramisi çok olursa bir belin Uğrama ziyandır karı hoş olmaz
-28- Hayâli gönlümde mihmân olalı Gâhî deli gezeriz gâhî divâneyiz Soyundum dost yolunda olmuşum ‘üryân Gâh usul gezeriz gâh efsâneyiz
Dost cemâlin gördüm oldum serseri Yoluna cân verip buldum Haydar’ı Nûş edip içirdin âb-ı Kevser’i Gâh âyık gezeriz gâh meztâneyiz
Âşıkız bekleriz bâb-ı velâyet Vechinde yazılıdır ol yedi âyet İki kaş çar kiprik zülfü tamâmet Gâh âşıkâne gâh kıblegâhız
Muhammed Ali’nin aşkına düştüm Arştan yeşil kandîl nûra karıştım İmam Hasan ile ağu içtim Gâh Ka’be tavâf gâh puthâneyiz
İmam Hüseyin’in kemter kuluyuz Zeynel bahçesinde cân bülbülüyüz Ma’rifet bâbında aşkın gülüyüz Aynı Hüdâ’mile seyrândayız
Bakır’ın hakkı şükür ederiz Ca’fer’in dost ismin zikir ederiz Hemân yedi tamû’yu fikir ederiz Nâci deryâsında dürdâneyiz
Musâ Kâzım ile yedi deryâyı yutup Rızâ kapısında behişte yetip Özüm katre edip ummana katıp Kırklar meydânında pervâneyiz
Taki’yiz şol ‘âlemi gezeriz Naki ismin dört kitâpta yazarız Askeri’yiz ayaklardan tozarız Secdse-i âdeme sâdıkâneyiz
Noksani’yiz Şâh Mehdi’ye bendeyiz Perde inse Kırklar ile cemdeyiz Hakkı hâzır biliriz demdeyiz Dost eşiğine sırayla cân kurbânıyız
-29- İlâhî zât-ı pâkinden budur muradım Senden gayrisine muhtâc eyleme Ah (ü) zâr ederim budur feryadım Senden gayrisine muhtâc eyleme
Muhammed Mustafa inâyetiçün Aliyy-il-Murtazâ velâyetiçün Zehra ile Kibriya hidâyetiçün Senden gayrisine muhtâc eyleme.
Hasan Hulki Rızâ cemâli içün Hüseyn-i Kerbelâ merali içün Zeynel Abidin’in kemâli içün Senden gayrisine muhtâc eyleme
Ma’sum-i pâklerin yüzü suyuna Niyazım Bâkır’ın hâk-i pâyine Bağışla Ca’fer-i Sâdık soyuna Senden gayrisine muhtâc eyleme
Mûsî-i Kâzım’dır puşt-i penâhım Rızâ kapusıdır hem kıblegâhim Taki hürmeti içün pâdişâhım Senden gayrisine muhtaç eyleme
Naki ile aşkın bahrına daldım Hasanü’l-Askerî’den nutkumu aldım El, âmân Mehdi mürvete geldim Senden gayrisine muhtaç eyleme
Noksanî derdmendi zaif biçâre Sığınmışım gönlü gani Settar’e Mürvet on iki imamlar gelmişim çâre Senden gayrisine muhtaç eyleme
-30- Kader layık gördü gurbet elini Gönlümü sılada eğlerken gördüm Erken kalkıp hazırlığa başlarken Çorap çamaşırı bağlarken gördüm
Aldım da çantamı çıktım kapıya Nazar ettim bağ bostana yapıya Değer vermem mala mülke tapuya Yarimi peşimden ağlarken gördüm
Yola çıktım ayaklarım gitmiyor Yokuşu çıkmaya dizim tutmuyor Ah ederim elim yare yetmiyor Hasretlik gönlümü dağlarken gördüm
Bilmem nasip midir yoksa ki kader Kimseye küsemem böyle mukadder Gittikçe gönlümü aldı bir keder Bahar seli gibi çağlarken gördüm
Gel vazgeç Noksani gurbet karından Asla fayda yoktur dünya varından Git al muradını kendi yarinden Dermansız devayı sağlarken gördüm
-31- Kimse rızasıyla çıkmaz vatandan Lakin ab u dane dar belasıdır Meşakkatle püryan oldu her yanım Namerdin töhmeti ar belasıdır
Çok kimseler ayran bulmaz içime Gözü yoktur bu dünyada geçime Altmışında kır karışmaz saçıma Berduşluk temelde har belasıdır
Yolu düşmez bu dünyada yokuşa Kurban kessen eli gitmez bir işe Sevdasını vermiş alış verişe Zararı var ise kar belasıdır
Gönlünü verenler var zanaata Zanaatın yoksa gir kanaata Çalışıp kazanıp kon saltanata Fazla zengin olmak zor belasıdır
Neden sana mevlam az taksim etmiş Taksimde kısmetin yapana atmış Herkes çalışırken Noksani yatmış İdare midare var belasıdır
-32- La - mekansın bi - mekansın Bilirim cism içre cansın Gah olursun sekiz cennet Gahi niran olan dostum La'l ü mercan kanı sensin Gönlümün burhanı sensin Katremin ummanı sensin Sırr-ı Süphan olan dostum Gönül meyhanesi sende Şarab
-
ı la'li kande Kapında
kulluğun mende Şah
-
ı sultan olan dostum Aslın
güher
gönlün gani Sensin bu cismimin canı Aşıkların
yol
erkanı İlm
-
i cavidan olan dostum Cemalin nur lebin kevser Hakikat rahına rehber Yüz dört kitapta ser defter Sırr
-
ı Fürkan olan dostum Hakikat ilminin babı Zulmet içre afıtabı Ma'mur eyleyen harabı Gahi viran olan dostum Bilirim mekanın kande Nişanın
var
bin bir canda Noksani' m der meylim sende Şah
-
ı huban olan dostum
-33- Lâmekân ilinde bi nişan iken Zuhur etti beni bir kân içinde Üçyüz altmış altı nehirden gelen Özüm katre etti umman içinde
Bir zaman ummanda cansız yatırdı Can ceset verip el ayağım bitirdi, Nokta olup kalbim içre oturdu Rızkımı bitirdi ol kan içinde
Tekmil vücut içre saldı cihane Nefsi verdi iki babdan âyene Gözünde nur oldu baktım cihâne Bencileyin yüz bin ver han içinde
Bir zaman maderden şir emdim kandım Tez vakit andan dahi usandım Diş bitirip abi nana dayandım Vücudum beslerdim devran içinde
On beşine yetip buldum kemalim Nefse uyup isyan bahrına daldım Vesveseyle bile otuz’a geldim Hemen gezer idim güman içinde
Çok ilim okudum aklım yetmedi Cahd eyledim kimse elim tutmadı Çok âmel kazandım fayda etmedi Hor zelil gezerdim zindan içinde
Mani ilmi ledünden dersimi aldım Okuyup fehm ettim sırrını bildim Hakikat şehrini arz edip geldim Kâmile yetiştim irfan içinde
İbtida nefsimden okuttu beni Nunkundan diriltti bu ölmüş teni Merhamet eyledi ol gönlü gani Katre olup gezdim umman içinde
Rabbimi öğrendim cümlenin canı Küfür deryasında buldum imânı Derde düştüm çok ara’dım dermanı Tabibe eriştim bir an içinde
Derdimin dermanı yine dert oldu Şahı merdan zübanımda vird oldu İkrarımız birdir ceset dört oldu Mansur gibi gezdim meydan içinde
Adalet sultanı yek nazar kıldı Üç yüz altmış altı burcumu aldı Aduları sürdü kendisi kaldı, Vücudum taht oldu sultan içinde
Gönlümün evinde kalmadı kara Aşkı muhabbetle geldim didare Dilimi eyledim sed hazer pare Evsafın okunur kur’an içinde
Bülbül oldum gülü vasf eder dilim Mahluk fark eylemez halim ehvalin Gülşen bahçesine uğradı yolun Bağı cennet huri gılman içinde
Bir köşede Hak kelâmın söylerler Bir köşede raksı sema ederler Muhabbet rahine doğru giderler Lehmeke lehmi olmuş bir can içinde
Muhabbet bağında bir kubbe gördüm Adem sıfatında aslını sordum Aslı kainattır zatını bildim Aleme can olan cihan içinde
Muhammet’tir tacı şemsiyle kamer Ali’yul Murtaza belinde kemer İki kulağında şebberi şübber Hasanla Hüseyin iznan içinde
Bir gözünde Zeynel Aba nur olmuş Bir gözünde İmam Bakır sır olmuş Bir yüzünde İmam Cafer durr olmuş Bir gözünde Kazım nuran içinde
Burnundan ağzından Rıza dem vurdu Bir elinden Taki cihanı kurdu Bir elinde Naki divane vardı Cennet kapısında rızvan içinde
Hasan Aleskari’ kuvvet ayağı Muhammet mehdidir kudret ayağı Kubbeden zuhurdur cennetin bağı Bir fidan bitip tir cinan içinde
Fidan kemalini buldu cennette Sivi ahmer oldu sırrı vahdette Arz eyliyen okur ilmi hikmette Arz etmiyen kaldı güman içinde
On iki imamdan zuhura gelen Çarde’yi masumu paki hak bilen Yolunda ser verip bendesi olan Sultan olur iki cihan içinde
Gülşen bahçesinde gezdim bir zaman Gördüm ki kurulmuş bir ulu divan Muhammet Mustafa ol şiri Yezdan Mürşidi Kâmil var meydan içinde
Hakikat babında danışık olup Muhammet’le Ali lisana gelip Bahaneden bir nokta da yanılıp Mürşid dare dikti meydan içinde
Ol zaman havadan bir top nur indi Mürşidi kâmilin dizine kondu Minnetçi olup bile dare durdu Nur nura karıştı nuran içinde
Minnet kabul olup dardan indiler Ağızların temannaya sundular, Yerli yerine gediğine kondular, Tercüman dilerler erkân içinde
Cebrail emroldu gülşen bağına Tercüman getir ki niyaz dağıla Himmetleşip girdi yolun sağına Kendi özün buldu cinan içinde
Gülşan bahçesinde bir fidan gördü Arasında sivi ahmeri buldu Desturu şah deyip eline aldı, Sağ elinde geldi bir an içinde
Cebrail öz hizmetine yer aldı, Sivi ahmeri ol Resule sundu Himmeti dileyip çar pare kıldı Dört zat olup geldi zaman içinde
Fatimetüzzehra’dır Ali’nin yari Beline kuşandı hem Zülfikarı Düldül ata binip kırdı küffarı Kamber önü sıra meydan içinde
Her pare içinde üçer nokta var On iki noktadır birbirine yar Yüzüne müştaktır şemsiyle kamer Daim gelir gider cihan içinde
Bunlardır âlemin nizamın veren Kaadili kudrete asılıp duran Ezel yerin göğün binasın kuran Âdemi var eden isyan içinde
Âdemin tevbesin kabul eyliyen Âdemde mevcut bilmeyip söyliyen Halkı yetmiş iki millet eyliyen Cümlesi vird eder züban içinde
Yüzyirmi dört bin nebiler nuru Evliyanın kavli sırrı ikrarı Her taraftan gösteren nuru envarı Sıfatı âdemde her can içinde
Mahluk ile her bir dilden söyliyen Güruhu Naciden karar eyliyen Hakikat bahrına dalıp boylıyan Muhabbet bağında gülşan içinde
Noksanî’nin cesedinde can olan Gönüller tahtında hem sultan olan Eşidip gösteren hem dilde gelen Evsafın okurum fur’kan içinde
-34- Mansur'um deyüben meydana
giren Berdar olur ikrarından geçemez Birlik makamından canı serveren Katreyi görse ummandan
seçemez Gülşah
bahçesinde
dürlü gül açar Bülbül olup gülün şevkiyle uçar Pirden zehir gelse engür der
içer Her can zehri bal ediben içemez Sırr - ı hakikati
gönülden tutar Lahmı lahm olup birliğe yiter Narı
nur
eyleyüp canını
atar Yüz bin pare kılsan gönlün
açamaz Zahirinde mahlukata hor olur Batınında
evliyaya
yar olur Muhammed bendine giriftar olur Aşkın zincirini kimse açamaz Çar köşeye bakarım cemal görünür Batınında yeşil
tacı vurunur Bir nazardan dü cihan görünür Gönül kuşu olmayanlar uçamaz Özü hak sözü hak kendi hak olur Mestane suyunda yunar pak olur Nutku kevser kendi cömert sak olur Münkir olan dolusundan içemez Noksani' ye dolu sunup kandıra Havarici tamu içre yandıra Dembedem meylimiz Hakk'a döndüre Mürşide
yetmeyen
serden geçemez
-35- Medet mürvet dedim kapina geldim Muhammet Mustafa Ali gel yetiş İsyan deryasına gargolup kaldim Pirim Ulu Haci Bektaş Veli gel yetiş
şu benim halimi pirime bildir Kalbimizin evini nur ile doldur Cesedim ölmeden nefsimi öldür Fadime Hatice Ulu gel yetiş
Bir tarafta nefsi emmar em azar Bir tarafta vesvese çok hille düzer Günahımızı yazmaktamelekler bezer şah İmam Hasan Hüseyin Veli gel yetiş
Demah aldatmada geziyor her bar Hırsa nefse fırsat vermeye cabbar Sana sığınmışam Vahüdür Gahhar Car günümün İmam Zeyneli Ali Aba gel yetiş
Yezidiler elinde müşkül halimiz Münkür münafık farş eyledi yolumuz İmam Bakır sen al bizim elimiz İmam Cafer kali kaldır gel yetiş
Dağlarca günahımızı gel vurma yüze Cehennem narını gösterme bize Musayi Kazim'la Pir Musrü Riza Tağı Naki İmam Ali gel yetiş
Tövbekaram günahkaram bu yolda Medet mürvet dedim kusurum elde Göster cemalini gizleme darda Askeri gönlümün gülü gel yetiş
Noksani kulun ister didarı Cennet Mahsumu paklarda yetişe himmet Sana Sığınmışım Mehdi Muhammet Sarı Saltık Kızıldeli gel yetiş
-36- Narı aşkın yaktı
cismini eyledi hanı harap Saki'ya lütfet
lebinden bade'i cami şarap Tığı gamzin uğrayalı
sine'i üryanıma Dilimi sad pare kılıp
etti bağrımı kebap Çün ezelden rahi
aşkı caniyle kıldık kabul Yine
anda bulduk iyman oldu haktan fethi bap Zülfü
zincirin takalı boynumuza ol senem Rızadır
sırrı enelhak olmuşuz üınmül kitap Hızır
la hemrah oluben zahmeti bulduk bu dem İçiben
abi hayatı kana geldik hem çu ap Dünya
ukba için cenneti niranı anmazız Mah cemalın seyir
edeliden didemiz görmedi hap Aşıkız
ruzi ezelden ademe kıldık sucut Hakkı
ademde bulanlar çekmedi asla azap Noksani
mahv eyle varın Hakkı görün aşikar Dost
görünüp her taraftan ref ola yüzden nikap
-37- Nedendir de zalim felek nedendir Yağan yağmur ile kar benim için Artıyor günbegün dert ile keder Niye bir kez gülmez yar benim için
Eller gül gönderir daim dostuna Kahpe felek düşmüş benim kastıma Gözün dikmiş mezarımın üstüne Geniş dünya şimdi dar benim için
Görünmez dağların başı dumandır Kaldım gurbet elde halim yamandır Yatarım burada hayli zamandır Derdi çekmek olur ar benim için
Dahi mihnet çekti erlerin eri Nuş etti şerbeti dünyanın varı Geçen günler geçti dönmezler geri Bilmem daha neler var benim için
Bilmem bir günümü hayli zamandır Yağar boran tipi karlı dumandır Noksani bu dünyada halın yamandır Belli ki yaşamak zor benim için
-38- Nefse uyup gönül yolundan çıkma Bağlanır
yolların şaşarsın bir gün Vesvas - ı hannası kalbine
sokma Ecel çengeline düşersin bir
gün Arılara
bakup
ibret alsana Her çiçeğin hamın hasın bilsene İkilikten
geçip
biri bulsana Birlikten geçersen şaşarsın bir
gün Can gözün göremez edersin inat Suret - i güzeli seversin gayet Nefse kul olana yoktur hidayet İmandan gümana düşersin bir gün İman ile güman bir kapda
durmaz Nefse uyan münkir didarı görmez İkrar,
iman,
rıza kandedir sormaz Dar kapda kaynama taşarsın bir
gün İrfanlarda
okur
ilmim çok dersin Tenhalarda inkar edüp yok
dersin Kız
gelin
aldadup hak bende dersin Nefsin ateşinde bişersin bir
gün İblis
ile
nefs atına binersin zag misali her bir leşe konarsın Çiğ
bişmiş demezsin elin sunarsın Kelp olup murdarlar eşersin bir
gün Mahluka doğru yol
ta'rif idersin Hak'dan döner iğri yola gidersin Halal haram her ne bulsan yudarsın Cismine zehrolur şişersin bir gün Zahirinde ummanları yüzersin Batınında dürlü hile düzersin Ebu Cehil gibi kuyu kazarsın Kendi duzağına düşersin
bir gün Balı zehir idüp sonra içersin Batılını tutar Haktan kaçarsın Dilber görsen pervaz idüp uçarsın Çok havaya çıkma düşersin bir gün Nefs içün gezenler Hakk'ı bulamaz Bin bir yere gitse murad alamaz Hikmet - i nefsinden halas bulamaz Dergah - ı Ali'den düşersin bir
gün Bunca küstahlığı özümde
buldum Sanmayın
illere
ben dahil geldim Kabul eyle Şah'ım bak
tevbe kıldım Tevfikınden
refikına koşarsın bir gün El - haris ke'l mahrum dedi
çün Ahmed Nefsine hakim ol dilersen
rahmet Noksani
mürşide kıl candan hizmet Korktuğun
hallerden
aşarsın bir gün
-39- Nefse uyup kim sırrı farş eyledi Özü çürük kalbini taş eyledi
Lanet’i hak söyleyin ol mel’una kim Gezmeyip rızada her işin yaş eyledi
Hakkı görüp münkür oldu ta ezel Özünü merduda yoldaş eyledi
Halk içinde sefi meratim deyip Taşresin dolu için boş eyledi.
Tenhalarda nefsi emmare ile Zahri Man dembedem nuş eyledi
Hem tankı evliyadan gezmeyip Her taraftan yolların şaş eyledi
Kendi kendine teberra kavlini Okumağa daim piş eyledi
Böyle surette gezen bi dinlerin Kalbini tipi boran kış eyledi
Noksanî eyle teberra sen ana Kim vücudun nefs ile hoş eyledi
-40- Rahi Hakka meyil eden iptida
candan geçer Dünya uhradan elin çeker hanı malından geçer Mürşidi
kamile
yetip canı
başı teslim
eden Varını
mahv
eyleyip hem şirki
tuğyandan geçer Mürşit
nefesin
Hak bilen sıtkiyle
eyler
kabul Kusurun ele alınca pir
olan kandan geçer Diliyle kalbi bir olan vadına helef
eylemez Muhabbeti Hak'la olur zanla
gümandan geçer Mürteza ve Mustafaya bende olan her zaman Hasan Hüseyin aşkına cümle cihandan geçer Zeynel abanın kavlini can ile eden kabul Lahmeke lehme karışır küfrü
iymandan geçer Bakırın
sırrına yeten kul iken sultan olur Cafer'i Sadık elinden
daim erkandan geçer Kazım'ın
şevki gönülden kuş olup pervaz eder Bir nazardan aşk ile kürş darı cihandan
geçer Musi Rızaya yetenin
kavli fiili sırdadır Mahluk anlamaz işini özliyen
candan geçer Muhammed Taki elinden cami aşkı nuş eden Naki için derde düşer küllü
dermandan geçer Askeri dilin açıp gevher saçan bu aleme Nef hasiyle ölüyü ihya eder
kandan geçer Mehdiden payını alan Hak ile yeksan olur Batını Hakka yeter zahiri ad şandan geçer Levhi mahfuzdaki yedi ayeti tefsir eden Cümle yüzde Hakkı görür yahşi yamandan geçer Noksani gel doğru raha
katreyi ummana gel Zatı pake vasil olanlar huri gılmandan geçer
-41- Ruz ü şeb işimiz cevr ile isyan Mürvet Ağuiçen sen imdat eyle Şan-ı devletindir lutf ile ihsan Mürvet Ağuiçen sen imdat eyle
Merhamet kânısın âsi kullara Sen uğratma korktuğumuz yerlere Kıl müyesser bizi doğru yollara Mürvet Ağuiçen sen imdat eyle
Ceddin Halil-ul rahman hürmeti Atan Zeynel Âbidin’in izzeti Nasip eyle bize ruh- i rahmeti Mürvet Ağuiçen sen imdat eyle
Dilimde ezberim kalbimde fikrim Muhammet Ali’dir daima zikrim Kusurum çok lâkin kesmenem şükrüm Mürvet Ağuiçen sen imdat eyle
Dedin lâtaknatu min rahmetullah Kesmenem ümidim cömertsin billah Ali evladına dedik eyvellah Mürvet Ağuiçen sen imdat eyle
Elestüde ikrar vermişiz pîrim Ruz-i mahşer ümidim varım Noksanî der dağlarca var kusurum Mürvet Ağuiçen sen imdat eyle
-42- Sanmayın
erenler dünden bu günden Nice
binbir kerre bu hana geldik Hak
Taala nura tecelli kıldı Ol
nurdan payımız aldık da geldik Kandil
- i kudreti yarattı nurdan On
iki ervahı yarattı sırdan Lamekan
şehrini yarattı nurdan Aşk
u mahabbeti cevlhana geldik Ademe
kavuştuk cennete girdik Havva
ile orda çok demler sürdük Yerin
göğün binasını biz kurduk Arzu
kıldık anı seyrana geldik Hak buyurdu buğday
yemeyin hey can Galebe eylese
nefs ile şeytan Yedikte buğdayı eyledik
isyan Sürüldük
cennetten cihana geldik Tevbe kıldık makbul
oldu sözümüz Muhammet
cisminde açtık gözümüz Adem'den Hatem'e
sürdük yüzümüz Ol demde suret -
i insana geldik Muhammet
cisminde karar eyledik Hak buyurdu Hak kelamın
söyledik İndik aşkın
deryasına boyladık İkrar
verdik Şah - ı Merdan'a geldik Başımıza v'urduk
tac - ı Levlak'i Çıktık seyr
eyledik arş - ı eflaki Mi'rac'a çıkuben
biz gördük Hakk'ı Hatemi hac
verdik arslana geldik Hadice Fatıma Muhammed
Ali Ezelden kurdular
erkanı yolu Hasan
Hüseyin'dir can kurban veli Eşiğine can baş kurbana
geldik İmam - ı Zeynel'den
Bakır'a indik Ca'fer - i Sadık'a
göz gönül kattık Musi - i Kazım'dan
Rıza'ya yettik Taki Naki Şah - ı
hubana geldik Cardeh - i
Ma'sum - i pak'dir sırrımız On iki
imamlardan gelür nurumuz Kırkların ceminde
vardır yerimiz Uğradık
mekteb - i irfana geldik Erenlerden
biz de destur almışız Noksani' yem Lamekan'dan gelmişiz Münkirin
gözüne perde olmuşuz Hakikat
bahsini beyana geldik
-43- Ümmetlik dava kılarsan Ver selavet Mustafa ya Hak bendesi olam dersen Ver iradet Murtaza ya Fatimeye iyman getir Haticeye ikrar getir Tas ile ağu iç otur Gel Hasan Hulki rızaya İmam Hüseyin'i Hak bil Kerbela ya var şehit ol Bulam dersen hakka vusul Hizmet et Zeynel aba ya Muhabbet ile gel pire Kalb evin sile süpüre Kulluk et imam Bakır'a Eresin lütfü hüdaya İmam
Cafer
kavlin hakla Sadık
ol
ikrarın bekle Sırrı
hakkı candan sakla Yetesin Kazım Rızaya Takiden umarsan himmet Naki ye kıl candan hizmet Diler isen Haktan rahmet Özünü Hak eyle paye Hasan Elaskere eriş Din yolunda cenge karış Kıl
hak
ile alış veriş Vermegil emeğin zaya Noksani bu sözün söyler Aşkın
deryasını boylar Mehdi şaha niyaz eyler Gire cenneti nevaya
-44- Vücudun evini seyran eyledim Bir köşenin yetmiş iki yolu var Evvelinde altmışına uğradım On ikinin türlü türlü hali var
Yedi kapı açılır arşın katında Dördü zahirinde üçü batında Bir kulu var kendi iradetinde Üç yüz altmış altı yeksen kulu var
Bir bedestanı var kırk da dükkanı Bin alıcı bir sarraftır satanı Dört direk üstünde on iki nişanı Cevher satar türlü türlü lalı var
Kimse bilmez o gevherin kıymetin Bir kalesi vardır yapısı metin Kalenin kapısın açması çetin Bir kilidin otuz iki dili var
Destur olmayınca ben açamadım Ağlayup güleni ben seçemedim Kıldan köprü yaptın ben geçemedim Daha bundan gayrı müşkül halı var
Baykuşun deveyi sağdığın gördüm Karıncanın göğe ağdığın gördüm Bir anadan beş kız doğduğun gördüm Bir babanın doksan dokuz oğlu var
Doksan dokuz oğlan ne yedi içti Beş kızın lebinden kuvveti geçti Oğlanın birisi deryaya düştü Hâlâ yüzer oynar şimdi gölü var
Birinin on eri var daha kızım der Birinin beş babası var ben öksüzüm der Bir koyunun on kuzusu var yozum der O koyunun memesi yok südü var
o koyunun südü ne tatlı, acı Anın da ana göre vardır muhtacı Firdevs bahçesinde üç gül ağacı Her birinin on altışar gülü var
OL gülün birine elim uzattım Alma diye çağırır bir boz atlım Bülbüllerin feryadını gözettim Her birinin ayrı ayrı dili var
Noksani bu sırra ereyim dersen Çârdeki masumu göreyim dersen Îmanla cennete gireyim dersen Cem evine diri varma ölü var
-45- Yine havalandı gönlümün
kuşu Aşk
ile
şevk ile döner Şah deyu Her dem bahar ister istemez kışı Muhabbet bağında döner
Şah deyu Şer-i
Muhammed'den bağlıdır
başı Hakikat yolunda döker gözyaşı Arzu etmiş Rumda
Hacı Bektaş'ı Kubbesin üstünde döner Şah deyu Mest olmuş eğlenmez aşkın bülbülü Zehra vü Kübra'dır hakikat
gülü Saki - i kevserden gelse bir
dolu Aşk
meyinden
içer kanar Şah
deyu Hakikat meyinden içen uyanır Hasan Hulk- u Rıza rengin boyanır İmam Hüseyn al kanlara suvanır Zakir sema eder döner Şah deyu Masum - ı paklerden sağ kapı açar Arif olan nice müşküller seçer Lahmükelam olan serinden
geçer Kudretten delili yanar Şah deyu Zeynel'abidin'le zindana düşer Bakır
kazanında kaynayıp pişer Cafer ile yedi deryayı geçer Gülşen
bahçesinde
döner Şah
deyu Kazım'la
erişir gevher - i kana Rıza
ile
girer hal meydanına Sekiz uçmak içre Hak irfanma Didarı
seyreder
döner Şah
deyu Muhammed Takiden bulur imanı Ali Naki kaldıra zanı gümanı Askeri Mehdi - i sahip zamanı Kalpte mihman eder tutar Şah deyu Noksani gönülde kuş gezer iken Yer gök kurulmadan suda
yüzerken Kandildeki nurdan okur
yazarken Aşkın
cür'asından sunar Şah deyu
-46- Ya ilahi yek nefesle alemi var eyledin Hızırı yarattın o dem düşmüşe car eyledin Kimine gülzarı kıldın ol demi ettin Halil Kimini yaktın o demde nur iken nar eyledin Kimini mansur ediben mahrem
ettin razıma Söyleyip ol dem Enelhak
sonra berdar eyledin Kimine ol demde verdin nefsi
Şeytan'ı lain Yar iken ezel seninle anı ağyar eyledin Kiminin gönlü içinde anı kıldın zemheri Üşüdüp
ol
dem ile bahanesin kar eyledin Kiminin kalbini o dem
eyleyip yevmi bahar Türlü bin nimet bitirdin bağı gülzar eyledin Kimini bülbül edip saldın gülün
sevdasına Kimine gül şan içinde ol demi har eyledin Kimine ol dem verdin masivanın
hubbunu Tama kıldı nice
malı sonrasın mar
eyledin Kimisi ol dem içinde buldu
cenneti naim Kimini inkara saldın yarini
nar eyledin Ya ilahi hamdü minnet
gösterip hüsnün bu dem Noksani' ye aşkın verdin
vakfı esrar
eyledin
-47- Yine mürüvvetim gül yüzlü pire Eriş al elimiz pir Ağuiçen Adular komaz ki yolumuz vara Çıkar şehrimizden
pir Ağuiçen Bir yandan vesvese düşmüş kasdime Hırsı nefsi tama gelir üstüme Yalan gaybet böhtan gelir destime Yapıştırır kurtar pir Ağuiçen Düşmanlar geliptir başa varamam Arada set çeker didar göremem Cümle kusur bende ilde aramam Bağışla suçumuz pir Ağuiçen Vücudun tahtında şah seni buldum İsyan deryasına gark oldum kaldım Merhamet kanısın mürvete geldim Rahmın kesme bizden pir Ağuiçen Çün ezelden
cismimize can idin Gönlün
ganı cömert bir Sultan idin Biz günah edici
sen gufran idin Affet günahımız pir
Ağuiçen Yedi tamu yaptın
sekiz de cennet Rahmeti yarattın
isyana nisbet Can oldun
cesette her cana minnet Soldurma gülümüz
pir Ağuiçen Halili rahmandır
pirin atası Zehir
idi bal ile doldurdu tası Kandildeki
nurdan gelir ötesi Doğru
kıl yolumuz pir Ağuiçen Noksani
kulunum gelmişem cara Elimde
kusurum durmuşum dara Gafletten
çıkarıp yetir didara Koyma
zulumatta pir Ağuiçen
-48- Yüzün şemsü kamer gözlerin nurdur Ayın hilaline benzer kaşların On sekiz bin alem hüsnüne kuldur Labin Kevser olmus dürdür dişlerin
Ak alnın sadeftir kirpiğin oklar Münkir inkar olur mü’mini haklar Gerçek aşık olan kapuyu bekler Efendim kıyasa gelmez işlerin
Zülfün gül yüzüne eyler bin nikap Münkirler gözüne görünür hicap Yedi hat vech ile hem yüz dört kitap Fitne salar dü cihana saçların
Celalinden münkirlere bakarsın Yedi tamu içre nare yakarsın Kalbini de vesveye sokarsın Gözlerinden akar kanlı yaşların
Cemalinden bakarsan mü’min kullara Geçer serden baştan düşer yollara Marifet bağında gonca güllere Gülistan bahçesinde öter kuşların
Seven sizi can içre cananısın Aşıklar katredir sen umanısın Gönül bir gemidir sen dümensin Yelken açmak ister bu dervişlerin
Cemalin benzettim ümmü l- kitaba Arifler zerredir sen afitaba NOKSANI kusurum gelmez hisaba Şah’ım aft kıl cümlemizin suçların
-49- Zahid aç dideni bak nur - ı Yezdan kandedir İlmü'l - esmayı oku gör canda canan kandedir Aşık ol aşk ateşinde cismini mahv eyle kim Göresin cennet - i niran hur
ü gılman kandedir On sekiz bin aleme ibret
göziyle kıl
nazar Ademi bil ire deme gör zat -
ı bürhan -kandedir Nefse uyma ruh - i beyti kıl hayat - ı cavidan Hızr
ile
hemrah olup gör ab - ı hayvan
kandedir Men aref sırrın dilersen hak - i pay - i arif ol Ademi ma'niden oku gör kim
irfan kandedir Saf it mir'at kalbi anlayasın sen Hakk'ı Vahdeti bul kesret içre gör ki Subhan kandedir Zerre ol Noksani vasıl eyle şemse özünü Katre ol gir bahr - ı aşka gör
ki umman kandedir
- Ozanlarımız - |