Âşık Remzâni |
KUSURİ 9 Hazırlayan: Hasan OYTUN
Asıl adı Ömer olan Aşık Kusuri, Darende'de 1779'da
dünyaya gelmiştir. On beş yaşında ozan olmuştur. Gevheri, Karacaoğlan ve Eerzurumlu Emrah gibi şairlerimizden etkilenmiş, Sivas, Antep, Urfa gibi birçok
ili ve kasabayı dolaşmıştır. Hareketli bir hayatı olan Kusuri'nin son
dönemlerinde dine yöneldiği ve bir tarikata girdiği söylenmektedir. İlden ile
göç eden Kusuri'nin ölümüyle ilgili sağlam bir bilgi bulunmamaktadır. Her ne kadar kendisinin çok kusurlu olduğunu
düşünerek Kusuri mahlasını kullansa da kusursuz şiirlerinin hayli fazla
olduğunu söylemek mümkündür. Kusuri halk edebiyatımıza ciddi katkılar sağlamış,
aşk ve hasret konularını kendisine özgü bir üslupla işleyerek ozanlarımıza ışık
tutmuştur.
Buluta girmeyle güneş
kaybolmaz Yarılıp çıkması bir yele
bakar Çerçöp gelip su yolunu
tutamaz Silip süpürmesi bir sele
bakar Şahini durdurmaz karga avazı Aslanı yenemez bir uyuz tazı Sessiz bellediğin düzensiz
sazı Öttürür ustası bir tele
bakar İş başında belli olur
yiğitlik Uçan kuşa karşı dayanmaz
çıtlık Sona kadar sürüp gitmez bu
kıtlık Geliri verimli bir yıla
bakar Kusuri toplumlar yaratır
neler Birlik de her kötülüğü
örseler Dağları devirir kayalar
deler Çelik gibi güçlü bir ele
bakar
-2- Ölmeden evvel ölenler bilir Hakkın cemalini göreyim dersen İkilik perdesinden geçenler bilir
İkilik perdesinden geçmeyen Ecel şerbetini kanıp içmeyen Dünyadayken ahiret haline geçmeyen Soyunupta üryan olanlar bilir
Nadan olanlar bilmez bunun içini Yalancının koynunda arar harcını Kalbi haram olan bu yolda alamaz tacını Hicap perdesini yırtanlar bilir
Evladı resulu onun için kast ettiler Hüseyin`in hakikatın inkâr ettiler Hüseyin yoluna canı başı koyanlar bilir
Ali’nin düşmanıyla eyleme pazar Onlarla ürfet eden yolundan azar Zerrece kalmamış kalplerinde nazar Hakikat sırrına erenler bilir Kusuri’yem Hakk’a varmak zor değil Bahçede açılan güldür har değil Harabat ehline bu işler ar değil Bu nimetin lezzetin tadanlar bilir
Yorum: Aşık Sadık Doğanay (Zile)
-3- Eğer sorarsanız
Müslüman’mısın Diyem elhamdülillah candan
efendim Elhamdülillahın manasını
sorarsan Allah bir resul hak sandan
efendim Hakkın birliğine istersen
delil Aklın ve nakline vardır
söyle bil Çal nefsini şaşırmamış ol
celil Allah’tan akıl misali benden
efendim İslam’ın şartını sorarsan
beştir Abdest’inki dört guslünki
üçtür Şart-ı iman altı tefsiri
güçtür Amentüye delilim dünden
efendim Namazın farzına on iki dedik İçine dışına altışar koyduk Elimiz yüzümüz toprakla
yuduk Su olmadık bir yabanda
efendim Ne zamandır dersen ûlâde Elsetü bi rabbukum kalû belâ
de Kalû Alah(c.c) bela resul
selâda Delilimiz ol Furkan’dan
efendim Zürriyetim Adem dinim
İslam’ım İtikatta Ehl-i Sünnet
mezhebim Amelde mezhebim İmam-ı Azam İsmini sorarsan Numan
efendim Kusûrî'yem ağlayıp ta
güldüğüm Yeter benim kapısında
yeldiğim Mutallibim bu kadardır
bildiğim Varıp senden ders almadım
efendim
-4- Ey zülfü siyahım fettan
bakışlım Sana yeşiller de allar da
kurban Yanakları lale sümbül
kokuşlum Bülbül dillerine güller de
kurban Geçirdim baharın sellerin
boşa Sana göz koyanlar közlere
düşe Arabistan mısır acem her
köşe Kayalar ovalar çöller de
kurban Mevla bana vermiş bu aşkı
derdi Böylesi afeti kimlere verdi Çerkez'i avşar'ı türkmen'i
kürd'ü Nice bin aşiret kullar da
kurban Sim ebrudur yanağına ekilen Ak gerdandır miski amber
dökülen Bölük bölük yaylasına
çekilen Yurtsuz göçebeler eller de
kurban Kusuri'nin der siyah sırma
kaküller Yanağında açılmıştır al
güller Arada rakipler ne der ne
söyler Seni zemmeyleyen diller de
kurban
-5- Gümandan çık ki iman bulasın Gümandan çıkmayan iman
bulamaz Ademi hak bilki Hakkı
bulasın Ademi hak bilmeyenler Hakkı bulamaz Adem idi Hakkın emrini bilen Doksan bin melekle ademe
secde kılan İblis idi o dergahtan sürülen O suhretlen gezen menzil
alamaz O suhretten gezen his nefısde..... O suhrette gezenlerin can
gözü ağmadır Kin kibir hakirlik cümle
günahtır Hakir olan cenneti alayı
bulamaz Cennet cemaldir cehennem
celal Fark eyle kalbini koyma kuli
kal Eriş bir gerçeğe ondan bir
pay al Ondan pay almazsan kabın
dolamaz Eriş bir gerçeğe kabını
doldur Can eyle özünü nefsini
öldür Biri el biri bel birisi
dildir Nefsine hakim olan madur
olamaz Kusuri`yem Hakkın emrini tut Okuduğun ilmin ne olduğun
işit Nefsine hakim ol kendine
bent et Nefsine hakim olmayan menzil
alamaz
Yorum: Aşık Sadık Doğanay (Zile)
-6- Muhannetin karnı doysa
pilava, Hayrı bereketi tavada sanır. Ulu kuşlar hiç görünmez gözüne, Bir şahin olmuşum havada
sanır. Celladım der bir figanı
sındırsa, Adem değil halkı nâna
kandırsa, Beş paralık bir mum alsa
yandırsa, Bu cümle alemi ziyada sanır. Demez ki hayvanım, yese
otlansa, Mert olursa her mihnete
katlansa, Muhannet bir ata binse
atlansa, Kendinden gayrısın piyade
sanır. Hürrem olur ekticeği
biterse, Tüccar olur takke alıp
satarsa, Beş kuruşa kudreti yeterse, Kendini bir büyük payede
sanır. İlâhi! Namerdi hadden
aşırma, Kusurî'yi tarikinden
şaşırma, Sonradan görmüşe yolun
düşürme, Şöhretin cümleden ziyade
sanır
-7- Yanar ateş oldu aşk
yüreğimde Söyleyin siz bari dağlar
neyleyim Gönül gamda kaldı gözlerim
nemde Deryalarım coşar çağlar
neyleyim Aşkın bin belası serden
gitmedi Güller açılmadı bülbül ötmedi Goncasın dermeye elim
yetmedi Her elinde kaldı benler
neyleyim Çekilir her yana yoksullar
baylar Çıkar sahralarda yaylasın
yaylar Dillerim bin türlü türküler
söyler Gözlerim ah eder ağlar
neyleyim Kusuri her işimiz feryad
olurdu Namımız alemde irşad olurdu Gahi hicran gahi vuslat
olurdu Geçti şu ezelki çağlar
neyleyim
-8- Yenice bir şuha gönül
düşürdüm. Açılmış goncası bağları taze Kement kurmuş gamzesinden ok
atar Çekti bu sineme dağları taze Yavru şahin kanatlanmış kol
açar On üçünden on dördüne yol
açar Tomur tomur çiçeklenmiş gül
açar Hemen sarılacak çağları taze Dost eline al kınlar
yakınmış Demem ismin dört harf ile
okunmuş Al yeşil bağlanmış simler
takınmış Her rengini bulmuş ağları
taze Kusuri'm gam çekmiş, gamdan
usanmış Benler deste deste ruy'a
döşenmiş Beline lahuri kılıç kuşanmış Gamze kılıç çekmiş zağları
taze
-9- . -- - / . - - - / . - - - / . - - - / Der
medh Garip Musa Sultan Mukarreb
bende-i Rabbü’l-Ehad Sultan Garip Musa Velâyet
işi bir “Abdüssamed” Sultan Garip Musa Velidir
lutf-u fazlı bî-aded Sultan Garip Musa Esir-i
efkende’ye eyler meded Sultan Garip Musa Yed-i
kudretle tuttu oldu ardıc yolladı şemşir Görünce
bu velâyeti muhabbet oldu geda-yı mir İnanmaz
nesl-i Mervan ceddi berced oldur münkir Adudur
ala bunlar ta-ebed Sultan Garip Musa Nice
fark eylesün Hakk’ı münafık gözü a’madır Akılda
marifette haz dahi anlardan evladır Ne
bilirsin evliyayı dini yok küfür ehli tersadır Zira
bunlar mecusiden eşet Sultan Garip Musa Veliyullaha
ikrar eyleyenler ola mı mahrum Çağırsın
sıdk ile garbdan olur şarkda gene ma’lum Olur
mu sırr-ı mü’min böyle zâttan zerrece mektum Ne
mümkün bendesin ede red Sultan Garip Musa Kusurî
olmadı bu âli zatlar faniye misal Anın
için eyledi Hakk bunları bu rütbeye îsal Adular
gizlice eyler bize bin dürlü mekr-i al Ana
agah olur ey fiil-i bed Sultan Garip Musa
- Ozanlarımız - |