Âşık Remzâni |
Hazırlayan: Hasan OYTUN İsmail'e inen koça benzettim Anası meledi bağnmı deldi İsmail'e inen koça benzettim Kadir Mevlâ'm sürme çekmiş gözüne Yüz sürelim tırnağına dizine Koç dergâha gitti düşem izine İsmail'e inen koça benzettim Koçu tekbirledi kırkın birisi Bir lokmadan kandı cümle gerisi ......................belimdedir varisi İsmail'e inen koça benzettim Kadir Mevlâ'm kabul etsin koçunu Bağlayalım ayağının üçünü Ali meydanıdır sorman suçunu İsmail'e inen koça benzettim Ufacık doğrayın koyun kazana Mahrum can komayın çekin mizana Kul olayım lügat kalem yazana İsmail'e inen koça benzettim İsmail'e inen koçun örneği Yalan değil gözümüzün görneği İdiris'e üsküf oldu tırnağı İsmail'e inen koça benzettim Kul Himmet Üstadım arzular canım Koç ile birlikte akıyor kanım Yâ İlâhi kabul olsun kurbanım İsmail'e inen koça benzettim Ben gidersem ismim kala dillerde Âşıklar derdinin dermanın söyler Ben gidersem ismim kala dillerde İnil inil inilerim zar deyü Gün perdeye indi vakit dar deyü Önümüzde âşığımız var deyü Ben gidersem ismim kala dillerde Ötesi yok imiş burc-ı fenanın Yalan değil bu sözüme inanın Kesildi kısmetim tükendi nanım Ben gidersem ismim kala dillerde Neden ola bu âşıklar gülmedi Dünya Sultan Süleyman'a kalmadı Kadim değil giden geri gelmedi Ben gidersem ismim kala dillerde Toplansın kavimler gelsin yârenler Ölüm ile ayrılığı bilenler Kadim imiş emaneti verenler Ben gidersem ismim kala dillerde Mimar gelip tabutumu düzünce Kaldırıp cenazem yerden üzünce Kadir Allah fevt kalemim yazınca Ben gidersem ismim kala dillerde Kul Himmet Üstadım sevgi sır ola O da iki değil hemen bir ola Bir yâr bul ki mahşer günü yâr ola Ben gidersem ismim kala dillerde Anam bana yana yana ağlasın Körpe kuzularım anasız kaldı Anam bana yana yana ağlasın Anam duyup figanıma gelmedi Deli gönül hasretini bulmadı Başımızın al valası solmadı Anam bana yana yana ağlasın Babam tellerimi bergüzar etsin Anam kokulasın yüzüne sürsün Kavimlerim hısımlarım hep duysun Anam bana yana yana ağlasın Anam beni görür m'ola düşünde Hasiretim kaldı kalem kaşında Baykuş öter mezarımın taşında Anam bana yana yana ağlasın Göremedim kardaşımı anamı Bacım duysa ateşime yana mı Ellerimden soldurmadım kınamı Anam bana yana yana ağlasın Benli Mercan* derler benim adıma Anam yansın ateşime oduma Gök Yalıncak derler pîr üstadıma Anam bana yana yana ağlasın Kul Himmet Üstadım çektirmiş göçün Ak gerdana dökmüş ol siyah saçın Dünyadan ahrete göçtüğüm için Anam bana yana yana ağlasın Çarhı felek önümüzce dönüyor Ecel şerbetini içip kanalı Aldatıp da yüzümüze gülüyor Acep felek kıyar m'ola bizlere Sarar m'ola üç beş arşın bezlere Âlemi seyreden ala gözlere Kör olası kara toprak doluyor Malım var deyip de mala güvenme Malına güvenip odlara yanma Yâr ile bir sine girerim sanma Nicesinin nazlı yâri kalmıyor Şu dünya dediğin üç beş gecedir Mü'min olanların tahtı yücedir Feleğin malı bir ağır suçadır Lâzım olanları alıp gidiyor Kul Himmet Üstadım dedi de gitti Âhiret azığın dünyada tuttu Nöbeti gelenler koydu üğüttü Hayra dolanıp da şerre geliyor Alırsan gevherin tazesi geldi Ervahı ezelden hayli zamandan Alırsan gevherin tazesi geldi Bektaşi Veli'dir kulun imanı Fatıma Ana'dır canların canı Müşterisi varsa açam dükkânı Alırsan gevherin tazesi geldi Muhammed Ali'den tutmuş tayını Hasan Hüseyin'den almış payını Onlar içmiş abı zemzem suyunu Alırsan gevherin tazesi geldi Zeynel'i zindanda okuyup yazar Bakırı Cafer'i katara düzer Bir bezirgan gelmiş yükünü çözer Alırsan gevherin tazesi geldi Kâzım Musa Rıza der ki varalım Taki Naki Askeri'yi görelim Siz söylen de biz bahasın verelim Alırsan gevherin tazesi geldi Mehdi Dede'm der ki helâl kâr mıdır On'ki imamlara doğru yol mudur Her kulun da sermayesi var mıdır Alırsan gevherin tazesi geldi Kul Himmet Üstadım demem naşiye Bir güneş doğa da âlem ısıya Haber eylen gelsin pazar basıya Alırsan gevherin tazesi geldi Yeşildir kisveti kırmızı donu Hak Muhammed Ali üçünden berü Canım arzuladı göresim geldi Hak Muhammed Ali miraç yolunda Zülfikar belinde Düldül altında Şahın bahçesinde gonca gülünde Dosta bir deste gül sunasım geldi Özge gülün dost elinde taliptir Muhabbet elinde aşkın kalıptır İnci mercan yakut içre döküptür Gülşan bahçesine giresim geldi Gülşan bahçesinde Güruhı Naci Muhammed Mustafa urundu tacı Elinde dolusu geldi bir bacı Alıp o doluyu içesim geldi Aldım o doluyu içtim mest oldum Soyundum tarikat abında yundum Kâmil mürşit ile pîrime geldim İkrar verip daman tutasım geldi İkrar verip daman tuttum getirdim Kudret kandiline Hakk'a yetirdim Şahın bahçesinde bir gül bitirdim Bülbül olup güle konasım geldi Bülbül oldum kondum aşkım açıldı Muhammed Mustafa müşkül seçildi Hazreti Ali'den kapı açıldı Fatıma Ana'yı göresim geldi Fatma Ana Hatice'nin yanında Bir nur doğmuş Kibriya'nın kolunda Bir dest nergiz Zöhre Ana'nın elinde On iki imama sunasım geldi On iki imamlar girdi düşüme Düştüm bozatlı Hızır'ın peşine Yeşil Hasan Hüseyin'in başına İmam Zeynel ile sarasım geldi İmam Zeynel ile sardım getirdim İmam Bakır ile irfana oturdum İmam Cafer ilmihalin getirdim Okudum öğrendim bileşim geldi Okudum öğrendim bildim baş ettim Musa Kâzım ile irfana yettim Tarikat evinde marifet tuttum Hakikat evine giresim geldi Hakikat evinde alâmet şahı Dört kitap ilmini var orda oku Rıza bahçesinde bir kemha doku Hülle donu edip giyesim geldi Hülle donu ettim giydim salındım Muhammed Mustafa'da taçlar urundum Seyyidi ekremle semle urundum Kırklar makamına giresim geldi Kırklar makamında Taki Naki'dir Gelir geçer gam gönlümün dağıdır Âhir derler bu dünyanın sonudur Bin bir âyetini sorasım geldi Bin bir âyet orada hem bir olur Hasanü'l Askeri orda bulunur Mehdi de onunla beraber gelir Münkirlere kılıç çalasım geldi Kul Himmet Üstadım okur yazarım Ağda okumuşum ilim dizerim Destur pîrim bu cihanı gezerim Âhiri dünyadan göçesim geldi Bu yaylanın güzelleri gelmemiş Nazlı sevdiğimin yurduna vardım Bu yaylanın güzelleri gelmemiş Arap atlarına dursun beyleri Bize geldi garip bülbül ünleri Çifte çifte konan sehil evleri Bu yaylanın güzelleri gelmemiş Sordum Mecnun musun dedi Leylâ'yım Gitme dilber dedim sana söyleyim Sevdiğim bir Leylâ seni neyleyim Bu yaylanın güzelleri gelmemiş Eğlen dilber eğlen ben de geleyim Nazlı sevdiğimi kanda bulayım Sehil evlerinden haber alayım Bu yaylanın güzelleri gelmemiş İl ulus yaylasına çıktı mı ola Yaylanın çiçeği koktu mu ola Çarhı felek gücün yetti mi ola Bu yaylanın güzelleri gelmemiş Aşkın arttı derdim oldu yiğitler Dertli yiğit alan kullar iniler Issız kalmış kulakları çınılar Bu yaylanın güzelleri gelmemiş Kul Himmet Üstadım gözetir yolu Sevdiğim gelmezse nic'olur hali Evveli Muhammed âhiri Ali Bu yaylanın güzelleri gelmemiş Varsın irakipler ne derse desin Onulmaz yaralar mehleme gelmiş Varsın irakipler ne derse desin Kırmızı gül karışmıştır harman Mansur da dâr oldu bir ikranınan S anlak yatalım bir ikrannan Varsın irakipler ne derse desin Gönül aşk atına bindi yarıştı Geze geze dostun iline düştü Hasretliler de yüz yüze kavuştu Varsın irakipler ne derse desin Ben dostun kitabın okur yazanm Şöyle bir yavruda kaldı nazarım Ben dostumun düğmelerin çözerim Varsın irakipler ne derse desin Kul Himmet Üstadım ikrar tazele Biz de meyil verdik ezel ezele Meylim düştü Ali gibi güzele Varsın irakipler ne derse desin Lâ fetâ illâ Ali'dir duası Pîrim Hünkâr Hacı Bektaş Veli'ye Lâ fetâ illâ Ali'dir duası Cebrail de cevlân kurup uçunca İdiris cennette hülle biçince Hızır Nebi Mil denizin geçince Lâ fetâ illâ Ali'dir duası Muhammed kalkü miraca yürüdü Düldül Kamber Fatma Ana var idi Bir arslan hamle etti kuş korudu Lâ fetâ illâ Ali'dir duası İsm-i Âzam duasına başladı Hatemi arslanın ağzın taşladı Arslan anda sakin oldu yavaşladı Lâ fetâ illâ Ali'dir duası Muhammed de vardı kırklar cemine Hû diyelim gerçeklerin demine Sormadılar gönlümüzün gamı ne Lâ fetâ illâ Ali'dir duası Selman bir üzüm getirdi ezdiler Kırklar oturdular bade süzdüler Cennetin üst eşiğine yazdılar Lâ fetâ illâ Ali'dir duası Hasan Hüseyin'e el eylediler Zeynel Bakır Cafer gel eylediler Kâzım Musa Rıza kul eylediler Lâ fetâ illâ Ali'dir duası Taki Naki Şah Askeri erenler Mehdi ile mağaraya girenler On'ki imamların yüzün görenler Lâ fetâ illâ Ali'dir duası Kul Himmet Üstadım karar kılıncak Arayıp da musahibin buluncak Derdimin dermanı Sultan Yalıncak Lâ fetâ illâ Ali'dir duası İsmini beyan eyledi heceye Günde yedi baş keserdi geceye Dedesinden imdat uman Hüseyin Hüseyin'in pazarlığı hak ile Divanına duramdım yük ile Kâfirleri kırdırırdı ok ile Kanı ılgıt ılgıt akan Hüseyin Nurdan yapılıdır anın çardağı Seherde salınır gövel ördeği Kâfirler kaldırdı içti bardağı Kanı ılgıt ılgıt akan Hüseyin Sabahın seherinde kişneşir atlar Yezitler içer de der afiyetler İsmail de der ki ürüşür itler Kanı ılgıt ılgıt akan Hüseyin Nurdan yapılıdır onun odası Dal boyuna hayran kaldı dedesi Yemen'den geliyor onun gıdası Gıdası kesilmez İmam Hüseyin Kul Himmet Üstadım kollarım bağlı Yezitler elinden ciğerim dağlı Muhammed'in torunu Ali'nin oğlu Davası kıyamete kalan Hüseyin Sultan Hacı Bektaş sen imdat eyle Çok niyaz eyledim yalvara düştüm Hünkâr Hacı Bektaş sen imdat eyle Muratlar verici bir gani hansın Eşin yok dünyada gevheri kânsın Seni sevmeyenler odlara yansın Hünkâr Hacı Bektaş sen imdat eyle Muhamet Ali'dir Ali Muhammed Seni sevenlerin didan cennet Masum-ı pâklerden erişe himmet Hünkâr Hacı Bektaş sen imdat eyle Güvercin donunda süzülüp gelen Dan çeç üstünde namaz kıldıran Kerametle bu âlemi dolduran Hünkâr Hacı Bektaş sen imdat eyle Umarım ki hâre uğratma yolum Ağzımın içinde lal etme dilim Hasbahçe içinde soldurma gülüm Hünkâr Hacı Bektaş sen imdat eyle Pîrim günahkârım isyanım çoktur Hazretine lâyık hediyem yoktur Mürşitler mürşidi buyruğun haktır Hünkâr Hacı Bektaş sen imdat eyle Kul Himmet Üstadım arz'eder seni Zahiri bâtında şefaat kânı Kapına gelmişim mürüvvet günü Hünkâr Hacı Bektaş sen imdat eyle İptida şaz olup gülen kim idi Kabe'yi yaptırıp bina kurunca İptida içeri giren kim idi Kim idi dünyada bulmadı yân Cümleden uludur Mansur'un dân Sarı öküzün bastıcağı mermeri Hû deyip binasın kuran kim idi Mermerin içinde bir kutu vardır Kutu içindeki gizli bir sırdır Kilidini açmak hayli hünerdir Arayıp dilini bulan kim idi Erenler kalmaya kulun suçuna Yolum düşe geldi kırklar içine Bizi götürdüler Çin ü Maçin'e Garip halimizi soran kim idi İdiris cennette hülle biçende Okutup dersimi verdi hocam da Selman parsacılık etti Acem'de Hû deyip önüne gelen kim idi Muhammed yürüdü miracım diye Âşıklar çağırır ver bacım diye Selman da dinledi muhtacım diye Selman'ın bacını veren kim idi Kul Himmet Üstadım yolu kodular Yol uludan uluyadır dediler Bize böyle dedi kırklar yediler Kırkların içinde ulu kim idi Bir sema eyleyek Ali aşkına Garip bülbül gibi gülşen içinde Bir sema eyleyek Ali aşkına Yoloğlu olanlar yola giderler 0l pîrlerini her zaman severler Mahşer sorgusunu bunda sorarlar Bir sema eyleyek Ali aşkına Yoloğlu olanı yola katarlar Gevher alırlar da gevher satarlar Arşta melekler de sema tutarlar Bir sema eyleyek Ali aşkına Yoloğlu olanlar yola çekilir Berkitir gönlünü hora çekilir Cümle günahlar da yere dökülür Bir sema eyleyek Ali aşkına Bir üzüm getirdi Selman-ı sâil Hak'tan ne getirirse hükmüne kail Arş üstünde sema tuttu Cebrail Bir sema eyleyek Ali aşkına Kul Himmet Üstadım çalınsın sazlar Cümlesinin başı Hakk'a niyazlar Şeyhler meşayihler gelinler kızlar Bir sema eyleyek Ali aşkına Kırklar irfan kurdu kadim yol oldu Acem'de şah idi Urum'a geldi Âhirinde Hacı Bektaş Vel'oldu Nasip dağıtınca isim değişti Destur şah dedi de bir dolu içti Fatm'Ana'nm gözlerinden yaş düştü Ezdiler de o kırklara verdiler Kırklar Beytullah'ta bir irfan kurdu Muhammed de o irfanda esürdü Bekçisi var kapısında kim durdu O kim idi hal evinde hal oldu Dört feriştah yolladılar cihana Duydu naci bekçi oldu kırklara Fatma Ana özün çekinca dara Ağladı da gözü yaşı sel oldu Muhammed Ali'ye gel dedi geldi Yetmiş iki için şeriat koydu Şeriat tarikatın sırn oldu Hakikatta Hak Muhammed Al'oldu Şah isminde şeriata varmadı Şah'sız bu cihana destur gelmedi İrfanı kurdular ceme yürüdü Şah geldi de cümlesine ul'oldu Bir meyve verdi ki tadından doymaz Onu yemeyenler canına kıymaz Yetmiş iki millet ol şahı sevmez Naci kuldu, güzel şaha kul oldu Muhammed Ali'den tuttum elim var Hızır ile kevser içtim dolum var Doksan altı âyet yedi ilim var Altı kapı âşıklarda sır oldu Kul Himmet Üstadım var mı hatası Allah âşık Muhammed'dir putası Şah Hatayî'm âşıkların atası Âhirinde Hacı Bektaş Vel'oldu Salmayasın Muhammed'in peşini El kaldırıp tavaf edeyim dersen Salmayasın Muhammed'in peşini Şu dünyada malı mülkü n'edersin Kahirler götürüp gamlar yutarsın Soluna gidersen yanlış gidersin Salmayasın Muhammed'in peşini Soluna gidersen yoldan azarsın Elâ gözden kanlı yaşlar süzersin Gurbetlik illerde ağlar gezersin Salmayasın Muhammed'in peşini Bir köprü yaptırmış ol kıldan ince Nicesi gidiyor gidemez nice Muhammed kılavuz gider önünce Salmayasın Muhammed'in peşini Zebaniler gelir sual sormaya Dilin tutmaz cevabını vermeye Biri hamle eder sana vurmaya Salmayasın Muhammed'in peşini Zebaniler odlu topuz atışa Her nerene değse yana tutuşa Çağırınca Muhammed'in yetişe Salmayasın Muhammed'in peşini Kul Himmet Üstadım günah tartılır Alıp gümüş mihenklere sürtülür Muhammedi çağıranlar kurtulur Salmayasın Muhammed'in peşini Hint ile Maçin'den geleni bilin Yükünün bir tayı cevahir taşı Onun madenini bileni bilin Var git âşık var git bu nasıl sual Âşıkı mat etti sorduğun sual Cihan derya iken ta ondan evvel Yüz balığa sual soranı bilin İnsanı yarattı çamur olmadan Ona can gelip cihana dönmeden Bu dünyaya hiçbir nesne gelmeden Cansız şu dünyaya geleni bilin İnsana buyrulan bu nasıl ferman Lokman Hekim ona bulmadı derman Çarkı yok peri yok döner değirmen Müşteriden sözü alanı bilin Kul Himmet Üstadım bu nasıl pazar O hangi kul idi canından bezer Bir çeşme akıyor kırk yerden süzer O çeşme gözünü bileni bilin Fatm'Ana'yı müjdeleyen kim idi Bin yılda bir kere doğan yıldızı Ali'nin alnında gören kim idi O nasıl kul idi doğdu ölmedi 0 nasıl kul idi hergiz gülmedi Anasının kim olduğun bilmedi Babasına nikâh olan kim idi Dünü günü çağırırım Hûda'ma Yedi gün emeğin geçti o deme Yetmiş iki gömlek indi âdeme Gömleğin tersini giyen kim idi Er oturur Serçeşme'nin başında Melekler çığrışır arşın yüzünde Zülfikar gaiptir Nil Denizi'nde Beş vakit namazın kılan kim idi Kul Himmet Üstadım güzeller hası Şilinsin kalbinde kalmasın pası Dağılınca kuduretin lokması Mevlâ'dan izinsiz yiyen kim idi Pîre varmayınca yoktur çaresi Lokman Hekim em çalmadı yareme Pîre varmayınca yoktur çaresi Toprak olsam türap olsam yol olsam Erisem de hal evinde hal olsam Hacı Bektaş eşiğinde kul olsam Pîre varmayınca yoktur çaresi İsmail'e inen koçu getirsem Cebrail'in her hizmetin yetirsem Selman gibi genç oğlanı görürsem Pîre varmayınca yoktur çaresi Seksen bin hacıyla Kabe'ye varsam Orda Muhammed'in yüzünü görsem Şah aşkına su dağıtsam su versem Pîre varmayınca yoktur çaresi Seksen bin hacıyla Kabe'ye varsam Amentü okusam abdestim alsam Ulu camilerde beş vakit kılsam Pîre varmayınca yoktur çaresi Günde günde kurban etsem yedirsem Kurbanınız kabul ola dedirsem Muhammed'in tülbendini yudursam Pîre varmayınca yoktur çaresi Bir günde üç kere kurban eylesem Mansur gibi boynum üryan eylesem Ağlasam ağlasam figan eylesem Pîre varmayınca yoktur çaresi Çağıralım Muhammed'i Ali'ye Biz de hizmet ettik bizden uluya Varsam hizmet etsem Kızıl Deli'ye Pîre varmayınca yoktur çaresi Şeyh Ahmet Dede'ye bir niyaz etsem Gözcü Karc'Ahmet'e halim arz etsem Kendi elim ile devemi yitsem Pîre varmayınca yoktur çaresi Kadir Allah sen bilirsin halimiz Yeter m'ola eşiğine elimiz Yine onlar mısmıl eder ölümüz Pîre varmayınca yoktur çaresi Kul Himmet Üstadım vallahi billah Hüseyniler çığrışırlar hüvallah Pîr meydanındayız Allah eyvallah Pîre varmayınca yoktur çaresi Dervişleri gül göründü gözüme Zahir bâtın himmetine ereli Dervişleri gül göründü gözüme Hacı Bektaş vatan tutmuş Urum'dan Bu nasıl sevdadır gitmez serimden Hayır gülbank aldım güzel pirimden Dervişleri gül göründü gözüme Dervişleri mengûşesin takınır Korkarım ki rakibinden sakınır Anda "Bismillah" âyeti okunur Dervişleri gül göründü gözüme Âşıkların badesini dolduran Düşmüşlerin elin alıp kaldıran Dan çeç üstünde namaz kıldıran Dervişleri gül göründü gözüme Kul Himmet Üstadım hem kulhüvallah Hüsnüne âşıkım Amentübillah Yüzüm basa geldim Derviş Feyzullah Dervişleri gül göründü gözüme Gel gidelim pîrin selâmı ile Fatm'Ana'yı yeşil nura bindirmiş 0l Habibullahın kelâmı ile Hak Muhammed Ali sevgili dostum Bektaşi Veli'dir dâmanım destim Nice bezirganlar önünü kestim Bellerde oturdum harami ile Hasan Hüseyin'in derdine düştüm Gemiler yaşadım deryalar geçtim İstanbul'da Kırkçeşme'den su içtim Sohbet ettim Âşık Viranî ile İmam Zeynel sağ elinde saz ile Bâkır'a Cafer'e var niyaz ile Cebrail cennetten geldi kız ile Muhabbet ettiler yaranı ile Kâzım Musa Rıza'dadır nazarım Takî Nakî sevdasına gezerim Askerî'den dersim okur yazarım Dört kitap okudum Kur'an'ı ile Mehdi-i resulün eteğin tuttum On'ki imamları gözledim gittim Yusuf kuyusunda bir zaman yattım Muhabbet eyledim Kenan'ı ile Kul Himmet Üstadım sinem yaralı Nice günler gördüm ağlı karalı Kul Himmet de Küpeli'yi göreli Hak nazar eylemiş cananı ile 0l demde miraca erdi Muhammed Haykırıp önüne arslan çıkınca Hatemin ağzına verdi Muhammed Doksan bin âlemi tasvir eyledi Gördüğünü irşat etti söyledi Muhammed yükünü bugün tayladı Özge müşkülleri sordu Muhammed Muhammed de mahbubuna çıkınca İnsana acaip durup bakınca Giyinip de hulle donun biçince Cümle ashabını derdi Muhammed Kul Himmet Üstadım serden geçince Halledip de müşkülleri seçince Ali'm pençe vurup kapı açınca Orada kırk kimse gördü Muhammed Mustafa Murtaza Hayder aşkına Yalvarırım Hacı Bektaş pîrime Mustafa Murtaza Hayder aşkına Fatma Ana hayalini sezerim Şehriban Ana'da kaldı nazarım Ali Ali diye ağlar gezerim Mustafa Murtaza Hayder aşkına Muhammed Ali'dir Serçeşme gözü Hasan Hüseyin kabul et bizi Zeynel Bakır ile sürelim izi Mustafa Murtaza Hayder aşkına İmam Cafer Kâzım Musa-i Rıza Bizi dergâhından eyleme cüda Taki ile Naki imdat et bize Mustafa Murtaza Hayder aşkına Hasan Askerînin bütündür ahdi Mağaradan gelen Muhamet Mehdi Nice âşıkları aşkına yaktı Mustafa Murtaza Hayder aşkına Hakikat evinde iman eylerim Eriş Şah-ı Merdan dilek dilerim Bu sinemi aşk oduyla delerim Mustafa Murtaza Hayder aşkına Kul Himmet Üstadım kaynadı coştu Hızır Nebi Hızır İlyas ulaştı Üç güzel sevdası serime düştü Mustafa Murtaza Hayder aşkına Sim hakikatta "elifi bilen Yetmiş yedi kere cihana gelen İllâ feta illâ Ali okunur Kur'an'ı okuyan ilmin hannası Dağılanda kuduretin lokması Sultanlar sultanı gönlümün hası İllâ feta illâ Ali okunur Sular gibi akıp akıp durulan Kul değildir pîr önünde yorulan Pîr aşkına sinesinden delinen İllâ feta illâ Ali okunur Âşıklara dil verüben söyleyen İnip aşkın deryasını boylayan Divane gönlümün gamın eğleyen Ülâ feta illâ Ali okunur Fatma'nın belinde kemeri âyet Yine pîrden ola bize inayet Yere göğe destur verdi Muhammed İllâ feta illâ Ali okunur İmam Hasan cümlesinin başıdır Çağırınca Şah Hüseyin işitir Günahtan geçici gani kişidir İllâ feta illâ Ali okunur Sende olan gönüllerin putası Zeynel İba'ya göz gönül katası Bâkır'm Cafer'in nurdur atası İllâ feta illâ Ali okunur Kâzım Musa Rıza'yı özünde bilen Taki'ye Naki'ye yüzünü süren Askeri'yle bile zuhura gelen İllâ feta illâ Ali okunur Mehdi'nin başında yeşildir tacı Okudu melekler indi miracı Selman'a verildi sebatlık pacı İllâ feta illâ Ali okunur Kul Himmet Üstadım bu meyden içti Bu meyden içenler kaynadı coşdu Sekiz uçmak dokuz hesaba düştü İllâ feta illâ Ah' okunur Önünce delili Cebrail deyü Ol güzelce koçtan haberin alan Hakk'a kurban oldu İsmail deyü Dört kimse kurbanı yerinden alan Götürüp meydanda duaya duran Zâkirin zikrine Düvazdeh İmam Okuyup da alan gerçek er deyü Tekbirini al da bıçağını vur Eksik yerin koma hizmetini gör Boğazla keşküle kanın öyle ser Zira Hak sırdadır can da sır deyü Arala postundan getir meydana Hasan Hüseyn ile Zeynel'e cana Bakır ile bile girdik kazana Kaynadık yine de olduk hal deyü Cafer ilmi hikmet kitabın okur Bülbül gülistanın dalında şakır Bağ-ı Arafat'ta bir delil yatur Müminler aynası şevki nûr deyü Musa-i Kâzımdır lokmayı sunan Taki ile Naki nûş edip kanan Hasan Askeri'dir irfana gelen Mehdi şu cihanda oldu sır deyü Amel eyle ol kurbanın işinde Hesap onun yüreğinde döşünde Ehl-i cemaat irfan kor başında Saki çağırır ki kadeh sun deyü Kul Himmet Üstadım gerçek velisin Doluyu sunansın pîrîm Ali'sin Rehbere armağan eder birisin Rehberin serdiği sofradır deyü 01 zaman konuştum üstadımınan Pîrin divanına geldiğim zaman Çok gezdim danıştım üstadımınan Cebrail de cevlan kurup dönünce Çevrinip kaldırdı nura konunca Şah-ı Merdan bize dolu sunuca Cür'asından içtim üstadımınan Haramilik ettim belde oturdum İki elim kızıl kana batırdım Bezirgan vurdum da metan getirdim Cevahir bölüştüm üstadımınan Yusuf ile kuyulara atıldım Yunus ile deryalara katıldım Esir diye bir pazarda satıldım Mısır'da buluştum üstadımınan Hak Muhammed Ali dilimde virdim Günbegün artıyor onulmaz derdim Mansur'un durduğu darı da gördüm Çözüp ağzım açtım üstadımınan Halil Peygamberi nâra attılar Mancınığın gökyüzüne tuttular 01 kâfir şehrinde neler ettiler Çimene karıştım üstadımınan Bir âyet var Fatm'Ana'nın saçında Gören kâfir donuverdi haçında Çok güldüm oynadım Çin ü Maçin'de Bile kondum göçtüm üstadımınan Hak Muhammed Ali sevgili dostum Yağmur ile yağdım yel ile estim Ferhat ile bile kayalar kestim Dağlarda buluştum üstadımınan Bölük bölük nur bulaşmış yüzüne Ağlayı ağlayı düştüm izine Hızır ile girdim mil denizine Bedkânını içtim üstadımınan Şah-ı Merdan bize dolu sunalı Cafer ile bile içip kanalı Bir divan söyledim on bir haneli On ikiye yettim üstadımınan Kul Himmet Üstadım tuttuk damanı Orda bir eyledik ahdi amam Çok gezdim dolandım Hind'i Yemen'i Sevdalara düştüm üstadımınan Seher vakti Kara Pirbat sen eriş Toplan gözetip gülle çeviren Seher vakti Kara Pirbat sen eriş Selman Dedem eyek (?) saldı götürdü Elman Dede'm muradına yetürdü Üçyüz yıllık yerden haber getürdü Seher vakti Kara Pirbat sen eriş Bayraklar çekildi sancak dikildi Pîrim destur verdi yer gök şad oldu On iki irenkten metah dokundu Seher vakti Kara Pirbat sen eriş Ağdağ erenleri cümleden ulu Muradımız versin Muhammed Ali Ona hizmet eylen on iki veli Seher vakti Kara Pirbat sen eriş Kul Himmet Üstadım derdini dilden Ben ikrar vermişim dönmem bu yoldan On'ki imamların geldiği yerden Seher vakti Kara Pirbat sen eriş Muhammed'i gördüm yâr Ali ile Çok hikmetler vardır arşı âlâda Önünce Kanber'i var Ali ile Gezer dolaşırım Hacı Bektaş'ı Fatma Ana şu âlemin güneşi Eleste gülünden gönlümün cuşu Sevdası serimde bir Ali ile Dergâha çekilir yol vara vara Gelin sığınalım Gani Settar'a Bağdat'ta Mansur'u çektiler dara Mansur da iniler dar Ali ile Dolap dost dedi de indi ırmağa Kâmil arif gerek buna ermeğe Hasan Hüseyin'e bir su vermeğe Dolap da iniler zâr Ali ile İmam Zeynel zindanında oturmuş Bâkır'ı Cafer'i ele getirmiş Üç yüz yılda bir top nergiz bitirmiş Selman'ın çiğninde pîr Ali ile Kâzım Musa Rıza ağlatma bizi Taki Naki Asker gözetir sizi Eczanede gördüm şemsi nur yüzü Ahd ile peymanı var Ali ile Kul Himmet Üstadım sen binler yaşa Müşteriler baha vermez kumaşa Mehdi Dede'm gelse olur temaşa İsrafil'i çalar sur Ali ile Muhammed'i seven salâvat versin Onlar Muhammed'e ümmet oldular Muhammed'i seven salâvat versin Şeriatin şartı kaçtır dediler Vacibin bilenler beştir dediler Gusülün farzına üçtür dediler Muhammed'i seven salâvat versin Abdestin farzına dörttür dediler Bunu bilenlere merttir dediler İk'ellerin bileklerin yudular Muhammed'i seven salâvat versin Yatsı namazına doğru varalım Bin seksen vitr vacip anda görelim Üç avretin beş eri var bilelim Muhammed'i seven salâvat versin Kul Himmet Üstadım Amentübillâh Eğer inanmazsan işte Bismillah Evvel âhir lâ ilahe illallah Muhammed'i seven salâvat versin Odur elâ gözlü sultanım benim Bektaşi Veli'nin izin izlerim Odur elâ gözlü sultanım benim Cebrail cennette sordu ahvali Bu bir kadim yoldur öteden beri Biri Ali'nin Düldül'ü biri Kanber'i Odur elâ gözlü sultanım benim Hasan Hüseyin'e ağlar gezerim Akar çeşmim yaşı çağlar gezerim Zeynel Bakır Cafer'dedir nazarım Odur elâ gözlü sultanım benim Kâzım Musa Inza'dır katarım Taki Naki Askeri'ye yeterim Mehdi-i Resul'ün peşin tutarım Odur elâ gözlü sultanım benim Kul Himmet Üstadım aklım başımda Gündüz hayalimde gece düşümde Selman'ın çiğninde çocuk yaşında Odur elâ gözlü sultanım benim Sevenler mihmanı Ali'yi sever Gelin böyle gafil durman kardaşlar Sevenler mihmanı Ali'yi sever Mü'minimiz mürşidimiz Ali'dir Gittiğimiz erenlerin yoludur Özünü bilenler mihman Ali'dir Sevenler mihmanı Ali'yi sever Âşık ile maşuk anda hal olur Mihman gelir her muhabbet bol olur Kıl köprüsü sana cadde yol olur Sevenler mihmanı Ali'yi sever Muhammed miraçta hem de vezirdir Şahı Merdan üstümüzde hazırdır Mihman ile gelen Sultan Hızır'dır Sevenler mihmanı Ali'yi sever Kul Himmet Üstadım ey Şah-ı Merdan Sevdası serimden ayrılmaz her dem Biz de böyle gördük üstaddan pirden Sevenler mihmanı Ali'yi sever Mahrum kalmaz Ali diye çağıran Darda bunda zulümatta kalırsa Mahrum kalmaz Ali diye çağıran Akılbâlik yaşı tende ise de Hakk'ın hayalleri canda ise de İk'elleri kızıl kanda ise de Mahrum kalmaz Ali diye çağıran Talip on yaşında musahip tuta Yiğirmide özün gerçeğe kata Otuzunda vara mürşide yete Mahrum kalmaz Ali diye çağıran Kırk yaşında pişkin dese sözünü Ellisinde türap etse özünü Altmışında Hakk'a dikse gözünü Mahrum kalmaz Ali diye çağıran thlâs talip pîr yolunda olursa Yetmişinde belâsına durursa Sekseninde Hak aşkına verirse Mahrum kalmaz Ali diye çağıran Kul Himmet Üstadım.......hanını Doksanında değiştirse donunu Yüz yaşında Hakk'a verse tenini Mahrum kalmaz Ali diye çağıran Muhammed Ali'nin havası ile Çok meta' kaldırdım Hint'ten Yemen'den Bektaşi Veli'nin devesi ile Kâtipler hüsnünü yazdı bir zaman Bahriler ummanda yüzdü bir zaman Hüseyn âşık oldu gezdi bir zaman O da Fatm'Ana'nın hevesi ile Yedi kişi lokma verdi ye deyü Beyan edip şu sırrını de deyü Hasan Hüseyin de yandı su deyü Bir kuyu verdiler kovası ile Zeynel Bakır müminlerin imanı Cafer'i Sadık'ın yoktur gümanı Gezdim seyreyledim Hind'i Yemen'i O yedi kişinin duası ile Kazım Musa Rıza bendi coşurdu Taki Naki Askeri'ye düşürdü Verdi aşkın küresinde pişirdi Kavurdular aşkın tavası ile Mehdi Dede'm geldi girdi düşüme Sır vermedim yaranıma eşime Bir kuşcağız mekân tuttu başıma Cücüğün özledi yuvası ile Kul Himmet Üstadım artıyor derdim Şah-ı Merdan Ali dilimde virdim Şah Necef dağında Ali'yi gördüm Gezdim Tur dağını ovası ile Irast geldim şehitlerin beşine Onda Sultan Hızır düş geldi bana Yüzüm sürdüm ayağına peşine Birinin bakışı aklımı aldı Birisi onulmaz sevdaya saldı Birinin hayali gönlümde kaldı Selâm saldım yaranına eşine Ağlayı ağlayı düştüm izine Sürmeler çekinmiş elâ gözüne Kaldır nikabını bakam yüzüne Mim duası yazılıdır başına Hani benim elâ gözlü lökerim Gözlerimden kanlı yaşlar dökerim Dili şerbet dudakları şekerim Şeker değmiş dudağına dişine Kul Himmet Üstadım sırrım saklı mı Gönül seyyah olmuş gezer iklimi Üç güzel sevmişim alır aklımı Çeşit çeşit vala bağlar başına Yürü şahin isen öne gel öne Yazı kuşu gül kadirin bilemez Bülbül isen güle kona gel kona Aşk ezelden âşıkların yârıdır Senin aşk dediğin Hakkın nurudur Ayda yılda gelmek gönül farıdır Bugün git de yarın yine gel yine Âşıklar gamlıdır değmen gönüle Gönül bir güzele düştü beğile Dolap gibi döne döne inile Marifet suyuyla yuna gel yuna Kıyma felek kıyma dahi genç yaşım Eğer ağlar m'ola yaranım eşim Sakın ağlamasın bacım kardaşım Derdimin ortağı ana gel ana Halil'in yaptığı köye şar isen Sen de Muhammed'e intizar isen Eğer âşıklara özge yâr isen Sualim vermeğe sine gel sine Kul Himmet Üstadım doğan olmasın Kelp irakip kastimize yelmesin Azrail'le tatlı canım almasın Kendi elin ile ala gel ala On iki dükkânı vardır Muhammed Ali'yi gördüm Ne güzel mekânı vardır Ali'yi sevdim ezeli Sevdaya düştüm seveli Urum'da Bektaşi Veli Onun yeşil donu vardır Hasan'a kalındı nazar Hüseyin okuyup yazar Yakup ne ağlayıp gezer Yusuf-i Kenan'ı vardır Zeynel'e zindanda yol var Bâkır'ı Cafer'de hal var Musa-i Kâzım'a yalvar Göğsünde imanı vardır Taki'yle Naki gelecek Şah Askeri'yi bulacak Mehdi'de kılıç çalacak İmamların kanı vardır Kul Himmet Üstadım iren Yıkık gönlüm evi viran Kulun kısmetini veren Âlemin sultanı vardır Onu bilen bu cihanı fark eder Deryadaki kuşun izin ararsan Onu bilen bu cihanı fark eder Vardım bir hastaya somadım halin Başcağızı kabak ayağı yalın İk'evlat doğurmuş bir erkek gelin Onu bilen bu cihanı fark eder İnşallah hayırdır taptığım tapı Bozulmaz Mevlâ'nın yaptığı yapı On iki bahçede kırk sekiz kapı Onu bilen bu cihanı fark eder Kalem alıp kaşlarını yazmalı Seyyah olup şu âlemi gezmeli Bir kuş vardır ayaklan çizmeli Onu bilen bu cihanı fark eder Bahçesinde üç tomurcuk gülü var Kendisi bir amma iki dili var Memleketi padişahı ili var Onu bilen bu cihanı fark eder Kul Himmet Üstadım ol Şahı Merdan Yine haber geldi gülyüzlü pîrden Muhammed Ali'nin hatemi nurdan Onu bilen bu cihanı fark eder Sinesi sineme düz olur olsun Zülfün kement etmiş takmış boynuna Duyar irakipler söz olur olsun Baharı da erdi dostun ilinin Yarası sinemde halkın dilinin S af asın sürmedim Benli Gelin'in Dursun simden sonra kız olur olsun Yaylasın yayladım pare karınan Bir selâm yolladım intizarınan Dermedim gülünü bahar yazman Dursun simden sonra güz olur olsun Sefil Mecnun buldu m'ola Leylâ'sın Aşk ile ma'naya kansın boylasın Yâr gelsin yâreme melhem eylesin İsterse yalman tuz olur olsun Kul Himmet Üstadım hayal düşünen Bir dahi uğradım boran kısman İrakibin derdi doksan taşınan On daha vursun da yüz olur olsun Doksan bin erlerin nasibin veren Dan çeç üstünde namazın kılan Hak der yalvarırım Hacı Bektaş'a Güvercin donunda çıkmış oturan Eksik işin tamamını yetiren Kara taşı hamur diye yuğuran Hak der yalvarırım Hacı Bektaş'a Saat tutup kara taşı kaldıran Mucizatın cümle yana bildiren Çift öküzü bir kazana dolduran Hak der yalvarırım Hacı Bektaş'a Gözlü pınarların çağlayıp akar Seksen bin evliya delilin yakar Doksan bin evliya gülbankın çeker Hak der yalvarırım Hacı Bektaş'a Ağzının ataşı çıkar meşeden Odalara geyik postu döşeden Al'Osman oğluna kılıç kuşadan Hak der yalvarırım Hacı Bektaş'a Kul Himmet Üstadım bir pîr nefesi Cihana kâr eder ya onun sesi Doksan bin erlerin Serçeşme başı Hak der yalvarırım Hacı Bektaş'a Şu yetmiş ikiye katar hal seni Bâtıla çekerler Hakk'ın sözünü Hakk'ı vird etmeğe koymaz el seni Seyyah olur ilden ile düşersin Marifette külli hale düşersin Hakikat suyunda göle düşersin Çalkalanır mısmıl eder göl seni Hakk'ın buyruğunu tutmazsan eğer Ölüm var dünyada duymadın meğer Eser bir ruzigâr dalganı döğer Nuh tufanı derler atar yel seni Hak mahrum çıkarmaz emek çekeni Kuduretten bezetmişler dükkânı Bülbül de gül için kocar dikeni Muhammed'e kavuşturur gül seni Kul Himmet Üstadım ede bilirsen Şahin katarını yede bilirsen Ali'nin yoluna gidebilirsen O dergaha ulaştırır yel seni Sağrı Çamlık derler pîre gelmişim Muhammed Ali'nin tevhithanesi Açılmadık gizli sırra gelmişim Bektaşi Veli'den verildi selâ Fatıma Hatice âlâdır âlâ Sultan Oyuk kendi beş şehit ile Öyle bir sevgili yâre gelmişim Hasan Hüseyin de yandı su diye Zeynel'i Bâkır'ı bulduk Hû diye Cafer'i Sadık'ın darı bu diye Urganım boynumda dara gelmişim Kâzım Musa Inza'dan demim var Taki Naki Askeri'den umum var Mehdi-i Resulden başka kimim var İmamları sora sora gelmişim İsrafil gelince surlar çalınır Bir Zühre yıldızı doğar dolunur Ali'nin alnında hazır bulunur Beytullah üstünde nura gelmişim Yedi kişi sürer irfan yolunu Abdalların giyer hırka şalını Ala çöve ile vâde yelini Ezelden ganidir cara gelmişim Kul Himmet Üstadım sırrın söyleme Geçitsiz ummanı geçip boylama Bizi dergâhından mahrum eyleme Elim kandır yüzüm kara gelmişim Rehberin yüzünü gördün mü talip Şu dünyayı malı mülkü neylersin Bir pîre bir ikrar verdin mi talip İrehber önünce erkân götürür Sarıp sınık yaralan bitirir Elini mürşide pîre yetürür Bağlandın katara durdun mu talip Bir aşina tut ki sara yareni Bir musahip tut ki baka çareni Ölüm vardır kimse savmaz sıranı Giden kervanları gördün mü talip Kırk sekiz kapıyı açıp girerler İçinde zevk ile safa sürerler Mahşer sorgusunu bunda sorarlar Bu divana sorgun verdin mi talip Kul Himmet Üstadım budur naciler Şah aşkına su dağıtır hacılar Temennaya gezer müslim bacılar Ehli irfan derler gördün mü talip Anın katarından ayırma bizi Kanber otursana katar gidiyor Anın katarından ayırma bizi Ezel ezel imiş Muhammed Ali Rum'u irşat etti Bektaşi Veli Arap oğlu gelir eli develi Anın katarından ayırma bizi Gül kokusu Muhammed'in teridir Ah ettikçe karlı dağlar eridir Hatice Fatıma Hak katarıdır Anın katarından ayırma bizi Cebrail de kanadını açınca Rahmetini yeryüzüne saçınca Hasan Hüseyin de andan içince Anın katarından ayırma bizi İmam Zeynel bekler zindan içini Bağışlaya günahını suçunu Bakır Cafer yükletince göçünü Aran katarından ayırma bizi Kâzım Musa Rıza Hakk'ın kuludur Taki Naki Askeri intizarıdır Selman'ın çiğninde bir oğlan vardır Anın katarından ayırma bizi Kul Himmet Üstadım Mehdi nic'oldu On'ki imamların tacı yüc'oldu Pîrin eşiğine giden hac'oldu Aran katarından ayırma bizi Kimim var Ali'den gayn Sefillerin duacısı Kimim var Ali'den gayn Bilirim yoktan var ettin Yeri göğü sen yarattın Yaktın vücudum kül ettin Kimim var Ali'den gayn Âşıkları aşka salan Bahr'olup ummana dalan Düşmüşlerin elin alan Kimim var Ali'den gayn Gönlümün sırrı penahım İmamlardır secdegâhım Yerden gökten çok günahım Kimim var Ali'den gayn Gönlümün müptelâsıyım Dertliyim divanesiyim Ali'dir irfan ocağım Kimim var Ali'den gayn Kul Himmet Üstadım derdim Dilimde ezberim virdim Gözüm açtım seni gördüm Kimim var Ali'den gayn Ali deyü Ali deyü Ağlar gezerim dünyada Ali deyü Ali deyü Bektaşi Veli'de hal var Fatm'Ana'da bir hayal var Sabah sabah Hakk'a yalvar Ali deyü Ali deyü Hasan Hüseyin öğrüşür Melekler çar çar çağrışur Sinem bülbülü çığnşur Ali deyü Ali deyü İmam Zeynel semah tutar Bakır Cafer ona yeter Kumru dost dost deyü öter Ali deyü Ali deyü Musa-i Kâzım'dan içtim İmam Rıza'ya ulaştım Pîrin sevdasına düştüm Ali deyü Ali deyü Taki Naki bu dediler Askeri'ye hu dediler Mehdi'dir kırklar yediler Ali deyü Ali deyü Kul Himmet Üstadım katar Gevher alır gevher satar Arşullahta bir kuş öter Ali deyü Ali deyü Kudretinden bir nur indi süzüldü Cümle mahluk kandildeki nur iken "Ayın" Ali "Mim"Muhammed yazıldı 0 dem yaratıldı dev ile peri Kaftan Kafa hükmederdi herbiri Vardı hem onların bir sultanları Gayet pehlivandı zor bazu idi Üçyüz elli batman gürzü çıkardı Uzun kargı kûh-i Kafi yıkardı Cümle dağlar onun havfin çekerdi Yedi iklim dört köşeye zar idi Üçyüz aitmiş arşın idi kameti Hiçbir kula benzemezdi heybeti Yetmiş yedi arşın idi sıfatı Bakınca mağripten maşrık düz idi Kaf dağında bir bağ vardı hurmadan 0l vakit yok idi dünyada insan Gördü bağ içinde bir tane civan Şad ü hurrem olup gayet sevindi Nigâr mısın deyip sundu elini Benliğinden geçti sindi halini Özge bilemedi hiç ahvalini Tezden hemen yüz üstüne yıkıldı Yedi günden sonra buldu özünü Eli bağlı kan doldurmuş gözünü Sultan Süleyman'a vurdu yüzünü Süleyman'sın şu bendini çöz indi Süleyman der kim bağladı elini Kaddin hilal olmuş bükmüş belini Kim eyledi sana bunca zulümü Hakk'ın emri böyle imiş gez indi Dev de der ki beni bağlayan uşak Akıl baliğ değil on iki ancak Bir darp ile beni eyledi helak Yavru şahin gibi uçtu süzüldü Süleyman der biz bu sırrı biliriz 01 işi tutanı biz de severiz Sanma senin ellerini çözeriz Elin bağlı bin yıl dahi gez indi Dev de der ki âhirinde n'olacak Bu dert bize kıyamete kalacak Süleyman der Muhammed var gelecek Âhir zaman yakın derler sezildi Nice bin yıl geçti nice bin saat Yer duruldu karşı geldi yedi kat Zahir oldu Ali ile Muhammed Karşısında dev dirildi dizildi Mekke Medine'nin halkı duruştu Devi görenlerin tebdili şaştı Kabe'nin üstüne gölgesi düştü Kamu görenlerin benzi bozuldu Yedi iklim padişahı geldiler Geldiler de taraf taraf kondular Tezden Muhammed'e haber verdiler Gelince bir haber al gel tez dedi Muhammed der dev'e nerde bağlandın Adın nedir bunca nerde eylendin Süleyman Nebi'ye Nuh'a varmadın Elin bağlı bin yıl dahi gez indi Dev de der ki yüzbin adım atladım Kaftan Kafa kadar hükmeder idim Süleyman Nebi'ye Nuh'a uğradım Ne yaram öğündü ne bağ çözüldü Yüz yiğirmi dörde verilmez adet Bunca peygamberden bulmadım medet Eleman mürüvvet kıl ya Muhammed Kuşça canım kafesinden süzüldü Süleyman'dan haberini alın mı Kaftan ırak yollarından gelin mi Görünceğiz sen oğlanı bilin mi Eğlenme de şu orduyu gez indi Büyük küçük bu haberi duydular Dellal koyup çarşı çarşı sordular Cümlesi de derildiler geldiler Hepsi devin karşısında dizildi Nice günler geçti aylar savuştu Dert ehli de dermanına kavuştu Bunca insan tekçe tekçe buluştu Gümanım kalmadı umum üzüldü Dev de der ki beni aldı bu merak Gelemem bir dahi menzilim ırak Aradığım oğlan hurdadır mutlak Yana yana şu vücudum köz oldu Muhammed der deve dava eyledin Bunca halkı bir araya derledin Oğlan burda sen oğlanı görmedin Elin bağlı bin yıl dahi gez indi Dev de der ki sanman beni deliyim Kaftan ırak yollarımdan gelirim Görünceğiz ben oğlanı bilirim Kaşlarında mim duası yazılı Hak emriyle gökten Cebrail indi îndi de namına sultanı sundu Allah Muhammed'e selâm gönderdi Muhammed'sin dev bendini çöz indi Muhammed Selman'a gel dedi geldi Âleme bir nurdur balkıdı doğdu Selman'ın donunda Ali'yi gördü Dev Muhammed hırkasına sarıldı Dev de Muhammed'e söyler pusudan İşte ellerimi bağlayan oğlan Yerde insan gökte melek yoğuken Duyar idim çok dev başın keserdi Ali devin kusuruna kalmadı Kimi inandı da kim'inanmadı Tâ elesten ikrar veren dönmedi Münkirin gönlüne lanet yazıldı Büyük küçük bu haberi işitti Ali'nin sırrına kim erdi yetti Dev müslüman oldu sılaya gitti Cemaat dağıldı alay bozuldu Kul Himmet Üstadım dediğim neden Gitmiyor sevdası bir dem serimden İkrarlık güderek elest deminden Hakk'ın ismi kalbimize yazıldı İn türaba sür yüzünü Helâlına haram deme İn türaba sür yüzünü Ali güzel Veli güzel Elindeki dolu güzel İmamların yolu güzel İn türaba sür yüzünü Fatm'Ana'nın gül yüzüne Sürmeler çekmiş gözüne Şahın ayağı tozuna İn türaba sür yüzünü İmam Hasan ağu içti Uçmak kapıların açtı Şah Hüseyin şehit düştü in türaba sür yüzünü Kâzım Musa Rıza kaçür Taki Naki Asker eştir Hızır Nebi'ye yoldaştır İn türaba sür yüzünü Kul Himmet Üstadım erler Hizmet edin erler pîrler Mehdi'ye Muhammed derler İn türaba sür yüzünü - Ozanlarımız - |
|