Âşık Remzâni |
AŞIK İBRETİ 44
Hazırlayan: Hasan OYTUN
1920-1976.
Sarız’ın Kırkısrak köyünde doğdu. Asıl adı Hıdır Gürel’dir. Geçmişi Malatya
Akçadağ’dan göçen bir aileye dayanmaktadır. Babasının adı Ali annesinin adı
Sultandır. Babası o günün zor koşullarında, at sırtında köy köy dolaşıp meyve
ve öteberi satarak geçimini sağlarmış. Aşıklık geleneğinin yoğun olduğu bir
aile ve yörede büyüdü. İlk deyişleri köylerine gelip giden dedelerden öğrendi.
Zaman içinde cemlerde dinlediği dede ve zakirlerden öğrendikleriyle de
bilgisini pekiştirdi.
-1- Allahı bil diye öğüt verenler Yaradandan gayrı bir yârimiz yok İbadet, secdeden haber soranlar Her taraf kıblemiz duvarımız yok
Aşk şarabın içtik dîldar elinden Canımız kurbandır cânân yolunda Hak ile birleşip, birlik halinde Ondan ayrı gayrı bir kârımız yok
Tâ evvelden beri yârin kuluyuz Öl dediği yerde hemen ölüyüz Sevgi bahçesinin biz bülbülüyüz Dost yüzünden başka gülzârımız yok
Ademde mevcuttur kuvvetle kudret Hakka ibadettir insana hizmet Tâ elestten beri böyledir adet Sevgiliden başka dîldarımız yok
İbreti, olmuşuz sırrın mahremi Aşk şarabın içtik, defettik gamı Yaramız yâr sardı, bulduk merhemi Gayrılarla asla pazarımız yok
-2- Arif olmaz kimse asla ilm-i irfan görmeden Menzil-i maksuda ermez, canı kurban vermeden Alim-i kalbini pâk edip mücella kılmayan Göremez didar-ı yâri aşka yâran olmadan
Ar-ı namus perdesini çâk eden rahat bulur Bâkî devlet ele girmez, evvel üryan olmadan Kin, kibir, hırs-ı damâdan geçmeyen bulmaz necât Mevtü kıble ante-muti ile derbân olmadan
Gaflet ehli nuru görmez, du cihanda kör olur Tur-i kalbini tecelgâh-i rahman bilmeden Murg-i ankâ pek yüce uçar fakat kâm alamaz İbreti, bülbül gibi talibi gülşen olmadan
-3- Aşk-ı Leylâ ile mecnun olmuşuz Sevdanın çölüne düştü yolumuz Ta elest deminde beli demişiz Dostun eşiğidir secde yerimiz
Huriyi, gilmana gönül vermeyiz Cennet, cehennem hülyasına dalmayız Surata göz ile hiç aldanmayız Asıl budur bizim gerçek halimiz
Minnetimiz yoktur geçen Musa'ya Her an çıkmaktayız Tûr-i Sinâya Her akıl eremez bu muammaya Dostun varlığıyla bildik varımız
Hakikat ilmine vâkıf olmuşuz Hakkı hakkel yakın ayan görmüşüz Maşukumuz huri gilman bilmişiz Aşık-ı didarız, olmaz arımız
Cehennem hofu için olmaz ricamız Her insan anlamaz bu maceramız Aşk şevlesi gündüz eder gecemiz Muhabbetle gülzar olur narımız
Enelhak sırrını candan duyarız Din, iman değildir aşka uyarız Kibiri, benliği hemen süreriz Ölümden evvel ölür dirimiz
İbreti böyledir bizdeki adet Gelip geçenlerden ummayız medet Her vakit hak mevcut, gerekmez gaflet Duyan hayat bulur bizim sözümüz
-4- Aşkın cezbesiyle didarı görmek Aşıkı sadıkın vârıdır varı Tecelli Tûrunda visâle ermek Hakikat ehlinin kârıdır kârı
Ehli aşk kıblesi didarı cânan Farz ile sünneti orada tamam İrfan mektebinden dersini alan Petekte bal yapmış arıdır arı
Bülbülün feryadı gülün hârından Aşk ehli bellidir ah-u zarından Vuslat şarabını tutan elinden Naci güruhunun piridir piri
Aşk, muhabbet şarabını içmeyen Hak ile batılı görüp seçmeyen Dost yolunda varlığından geçmeyen Bilki insanların körüdür körü
İbreti, dost için serden geçe gör Yahşiyi, yamanı tanı seçe gör Yâr lebinden ab-ı hayat içe gör İsrafil 'in hayat sûrudur sûru
-5- Aşkın pazarına uğrarsa yolun Ateşlere yakıp seyran ederler Gönül kaptır da bak, görürsün halin Din, iman bırakmaz talan ederler
Kimi selvi boylu, şahin bakışlı Kimi tavus gibi, göğsü nakışlı Kimi tatlı dilli, melek gidişli Seni varlığından üryan ederler
Kimi kaşı kara kirpikleri ok Kimi çok sevimli, şivesi pek çok Kiminin yüzünde hiç pervası yok Alemin diline destan ederler
Kimi çokça sever, sözü yerinde Kimisi ah çeker, gayet derinden Kimi mahmur gözlü, sevda serinde Bir bakışta mesti hayran ederler
İbreti, güzeller nazik edalı Nerde aşık varsa, başı belâlı Çöllere düşürür mecnun misali Dünyayı başına zindan ederler
-6- Bir sah olsam hükmeylesem cihana Kilise, mescidi yikar giderdim Okullar yapardım bütün insana Cehaleti kökten söker giderdim
Fabrikalar kurar idim her yerde İkiliği kovar idim bu serde Ayrı gözle bakmaz idim bir ferde Cihana bir gözle bakar giderdim
Gerçek insanları bilirdim Allah Ondan gayrısına tapmazdım billah Ne Kâbe kalırdı ne de Beytullah Yerine bir arpa eker giderdim
İnsanlıktan baska olmazdı cennet Yok olurdu İsa, Musa, Muhammet Kalkardı dünyada mezhep, tarikat Dinlerin bağını çözer giderdim
Bir olurdu zengin, fakir her zaman Çaresiz dertlere olurdum derman Ne gavur kalırdı ne de müslüman Tümünü bir yola çeker giderdim
Gece gündüz çalışırdım millete Bir faydali kul olurdum elbette Bir ırmak olurdum güneşten öte Yeni fezalara akar giderdim
O günü görseydim yüzüm gülerdi Dünyada insanlar bayram ederdi Ne bir silah, ne bir atom kalırdi Bir ulu deryaya döker giderdim
İbreti der varligimiz bitmezdi İnsanoğlu yanlış yola gitmezdi Ayrı gayrı devlet icap etmezdi Dünyaya bir bayrak diker giderdim
-7- Biraz hâyâ eyle hor bakma zâhit Her olur olmazı duymayanlarız Bu bir hakikattir, çokları şahit Softalığı hüner saymayanlarız
İbadete mağrur yüksek uçanlar Aklınca sırat köprüsünü geçenler Halkı haktan ayrı görüp seçenler Böyle safsataya uymayanlarız
Fezaya yol açtı ilmi bilenler Hâlâ gaflettedir tespih sayanlar Sonra ahirette hülle giyenler Bizler o hırkayı giymeyenleriz
Ta evvel tanırız bu doğru yolu Gerek akıllı say gerekse deli İnsanlık aşkıyla kalbimiz dolu Muska yazıp halkı soymayanlarız
Gayemiz hizmettir şâki değiliz Sömürücü yahut fâki değiliz İbreti, fesatın kökü değiliz Aşk, hizmet yolundan kaymayanlarız
-8- Biraz yaklaş bana hasb-ı hal için Konuşup anlaşak insancasına Herkesi kardeş bil, iyice geçin Sakın tepikleme hayvancasına
İnsan bir nesildir, sanma ki ayrı Ana bir, baba bir değildir gayrı Kardeşin kardeşe değmesin şerri Gel anlayış göster irfancasına
Kalbini her fena fikirden arıt Aklı vicdanınla işini yürüt Zengini fakiri yanında bir tut Kibir mağrur olma şeytancasına
Kamile hürmet et kemâlı için Cahilden nefret et o hâli için Bütün kötülüğün zevali için Zulme karşı çık kalkancasına
Hak ver, hak sözüme iyice anla Yine ne dersen de birazcık dinle Mutlak İbreti'yi haklarsın sonra Kalbini dar tutma zindancasına
-9- Birlik beraberlik hep benim derdim Bu derdi kendime nimet bilirim Herkes kardeşimdir, ayırmam ferdi Başka düşünceyi gaflet bilirim
Gelip geçmişlerden beklemem yardım Ne gördümse mevcut olandan gördüm Maneviyatta, surette ferdim Sade Arapçayı zahmet bilirim
Çulum yırtık görüp sanmayın deli Çok evvel bilirim sağ ile solu Gönlüm dost evidir aşk ile dolu Gerçekler sözünü hikmet bilirim
Bir halk ozanıyım elimde sazım Mevki, saltanatta yok benim gözüm Hak ve hakikata bağlıdır özüm Sevgiyi, hizmeti servet bilirim
İbreti sözlerim her zaman doğru Hak haklıyladır, sanmazam gayri İnsanlığa çatanın olamaz hayırı Onunla savaşı hizmet bilirim
-10- Canımın Cananı Nazlı
Dilberim Mihrabımdır Kaslarının Arası Ahu Bakışların Siyah
Gözlerin Kalbimdeki Yara, Onun Yarası O Yar Vurdu Benim Kalbim
Yaralı Mecnun'a Dönmüşüm Yari
Göreli Yüz Yüze Gelipte Halım
Soralı N'olur Bir Kez Daha Gelse
Sırası Sevgisi Kalbimde Sızlanır
Gider Her Beni Gördükçe Nazlanır
Gider Ateşi Yürekte Közlenir Gider Ne Zaman Bulunur Derdim
Çaresi O Dost Kurdu Bana Nasıl Bir
Tuzak Gönlüme Yakındır, Dursa Da
Uzak Dertlerimi Bir Bir Deftere
Yazsak Gün Gelir Seçilir Akla
Karası İbreti, Gözlerin Yaşlıdır
Her Gün Gerek Bayram Olsa, Gerekse
Düğün Elbette Murada Erersin Bir
Gün Sabır Diyarıdır, Dünya
Burası
-11- Cemâlin gördükçe ruhum şâd olur Canımdan sevgili cânânsın güzel Yüzün gülistandır bahar yaz olur Gönlümün tahtında sultansın güzel
Tûbâya benzettim şu usul boyun Huri mi, gılman mı yâr senin soyun Yüzün on dört müdür, on beş mi ayın Ya güneş ya mâh-i tabansın güzel
Yüzüne baktıkça gözüm kamaşır Kapına kul olan hakka ulaşır Sana yalvarmaya dilim dolaşır Şüphesiz sen şah-ı hûbansın güzel
Aşkınla bu aklım târumar oldu Bir tecelli doğdu cismin tûr oldu Senin varlığından âlem var oldu Cesetteki ruh-i revânsın güzel
Senden başka yoktur âlemde varlık Sana bende olan çeker mi darlık Aşkından mukaddes olamaz dirlik İbreti'ye din ve imansın güzel
-12- Dertliyim derman isterim Başta tabibim var benim Dost yüzün seyran isterim Gözümde selim var benim
Susamışım ben bu çölde Bülbülüm ayrıldım gülden Severim derun-i dilden Bir iftiharım var benim
Dönmezem dostun yolundan Musa 'yım aşkın Tûrundan Gözüm yok cennet hurundan Kesin kararım var benim
Dosta varam ülfet için Minnet edem sohbet için Birlik, muhabbet için Çok intizarım var benim
İbreti yârini özler Derdi derununda sızlar Siyah kirpik, elâ gözler Bir şivekârım var benim
-13- Dîlberâ n'ettim sana; aşk ile rüsvâ eyledin Saluben gam bahrine, kahrınla şeyda eyledin
Aşikânlar zümresi hüsnün seyretmekteler Yanlız bu bendeni muhtac-ı şekvâ eyledin
Şol siyah zülfünü ettin hüsnü pâkına nikâb Bu fakir âfkendeni hicrâna hamtâ eyledin
Men ki mecnunum saçı Leylâ 'na ey gül yüzlü dost Ol sebepten kâmetim, hasretle du'tâ eyledin
İbreti'nin senden gayrı yok durur sermayesi Gönlümü alıp bütün varlığımı ifnâ eyledin
-14- Dinlersen sözümü verem haberi Boş yere bekleme büyük mahşeri Eğer ister isen cennetle huri Yârin kucağından başka yer değil
Havaya kaldırma boşa elini Arapça duaya yorma dilini Koklamak istersen cennet gülünü Yârin yanağından başka şey değil
Sakın kıble sanma cansız duvarı Hem kıble hem Kâbe dostun didarı İçmek ister isen ab-u kevseri Yârin dudağından başka şey değil
Hocaya dedeye eyleme minnet Eğer tanıdınsa insandır cennet Benden sorar isen halis ibadet Sevgiyle hizmetten başka şey değil
İbreti, yarinle sen eyle ülfet Ondan başka sana gerekmez cennet Candan sev dostunu eyle muhabbet Huri, Kevser bundan başka şey değil
-15- Dost yüzün gördükçe eyvallah demek Ta evvelden beri bu adetimdir Aşkın Kâbesinde imama uymak Dostumun cemâli ziyaretimdir
Gerçeklerin kalbi aynadır hakka Beytullah gönüldür, değildir mekke Ne mescit isterim ne dahi tekke İnsanlığa hizmet ibadetimdir
Mansur oldum dostun zülfünde berdar Benim için budur büyük iftihar Ne cübbe giyerim, ne külahım var İnsanlık kisvesi kıyafetimdir
Ne orucum vardır ne de namazım Hakka pek yakınım, her dem niyazım Aşk ile divâne, elimde sazım Buna sebep dosta muhabbetimdir
İbreti'yim değiştirmem niyeti Bâtıl hurâfaya etmem biatı İbadet sayarım dosta hizmeti Bu da göze çarpan kabahatimdir
-16- Dünyaya gelse de insanın çoğu Bir zevki sefasın sürmeden gider Kimisi beğenmez bal ile yağı Kimi de yüzünü görmeden gider
Çalışıp dökülen ter yanağından Lâkin kurtulmayan yokluk ağından Halen yorgan sırtta ölüm çağında Bir ferahlık güne ermeden gider
Nicesi var ak ile karayı seçer Kimi hak vermekten bilerek kaçar Kimisi hak için canından geçer Kimi de farkına varmadan gider
Saltanat uğruna dökülen kanlar Bu oyunun farkına vardı insanlar Yemini kıskanan vahşi hayvanlar Açtığı yarayı sarmadan gider
İbreti, kölelik son bulsun yeter Yoksul hep çalışır, ağa yan yatar Doğru söyleyene çamurlar atar Dişlerin bileyip durmadan gider
-17- Erenler ceminde, er meydanında Can verip cânânı görecek misin Vazgeçip şöhreti namı şanından Gerçekler sırrına erecek misin
Musa gibi aşkın Tûruna düşüp Nefsi amarenin kalesin yıkıp Aşk hançerin kendi kalbine sokup Şehitler safına girecek misin
Niceler söz ile girer meydana Arını, varını atmaz bir yana İsmailim der de kıyamaz cana Kurban menziline varacak mısın
Her can Mansur olup çekilmez dâra Kerem, Aslı gibi yanamaz nara Leylâ 'nın aşkıyla gezen avare Mecnun 'un halini soracak mısın
İbreti'nin sözü gelmesin ağır Hakka doğru diden işte bu çığır Dili lal, gözü kör, kulağı sağır Ölmeden evveli ölecek misin
-18- Evvelden bade-i aşk ile mestiz Yerimiz meyhane, mescit gerekmez Saki-i kevserden kandık elestiz Kuran-ı natık var sâmit gerekmez
Cennet irfan imiş remzini bildik Bai bismillahtan dersimiz aldık Cemâl-i dilberi aşikâr gördük Cennetteki huri, gilman gerekmez
Gelmişiz cânânın asitanına Sıtkıyla sarıldık dost dağmanına Canla baş koymuşuz aşk meydanına Hayvan kesmek gibi kurban gerekmez
Bize lâzım değil müftü fetvası Ehl-i aşk olanın var âşinası Ademi hor görüp olmayız asi Secdeden ar eden şeytan gerekmez
Biliriz abdesti, savmı, salâtı Kelime-i şahadet, haccı, zekatı Taklit ile olmaz hak farziyatı Riya ile olan iman gerekmez
Biliriz mevlayı vicdanımızda Allah aşikârdır seyranımızda Kuş dili okunur irfanımızda Arabi, Farisi lisan gerekmez
Yürekte gizlidir bizim derdimiz Taklide bağlanmaz hiçbir ferdimiz Nefsimiz iledir daim harbimiz Cahil-ü nadanla kavga gerekmez
İbreti, nâdanla etme ülfeti Dost kapısın bekle, eyle hizmeti Anlamak istersen ilm-i hikmeti Aşktan başka din ve iman gerekmez
-19- Ey sofu bizlere kem gözle
bakma Özünü farkeden insanımız var Gerekse cennete bizi bırakma Bizim de bir huri gılmanımız
var İster tapusun al cennet
alanın Meftunu değiliz huri
gılmanın Yarın ki kevserden sen doyur
karnın Bugun bulup içen mestanımız
var Manasını biliriz ilm-i
irfanın Bizce değeri yok kuru
davanın Bunun için bize gel sıkma
canın Hep dinlere önder vicdanımız
var Kim hoşlanır senin böyle
halinden Hem dua hem küfür çıkar
dilinden Geçtik ham sofunun kıl-u
kalinden Hılkati-i ademiz izanımız var Nesini yemişiz bilmem
sofunun Sanki düşmanıyız her zaman
onun Ortağı değiliz huri gılmanın İbreti, bizim bir cananımız var
-20- Gül yüzlü sevdiğim sevmişim seni Her zaman yüzüne bakmak isterim Sen de insaf eyle unutma beni Coşup senden taraf akmak isterim
Varmı senin gibi nazik edalı Nerde var ben gibi başı belalı Dost senin yolunda olanca varı Aşkın ateşine yakmak isterim
Ne kadar şirinsin nazlı merâlim Çok dikkatle baktım yoktur emsâlin Şu siyah zülfüne bir erse elim Tutupta boynuma takmak isterim
O bal mı, şerbet mi yâr dudağında Cennet bahçesi var dost yanağında Tomurcuk gül açmış senin bağında Koparıp göğsüme takmak isterim
İbreti, sevmişim nazlı cânânı Yoluna koymuşum baş ile canı Gönüldeki dönen yel değirmeni Su olsa bedeni yıkmak isterim
-21- Gül müdür, reyhan mı zülfün telleri Boyu müşkübârım sen sefa geldin Bülbülüm, feryâdım hüsnün gülleri Sevdiğim nigârım sen sefa geldin
Nazına doyulmaz, şirindir dilin Haktır, hakikattir erkânın, yolun Hak cemâlin gördü şâd oldu kulun Nazlı şivekârım sen sefa geldin
Başımızda esen sevda yelleri Gözümüzde tüter dostun elleri Irak iken yakın ettin yolları Ey sevgi çınarım sen sefa geldin
Cemâlin görenler n 'eyler cenneti Zengine, fakire kalmaz minneti Aşığın başında tâcı devleti Habibim, hünkarım sen sefa geldin
Gönülde meve vuran aşkın deryası Cemâlini görmek ruhun gıdası İbreti, fakirin dıl aşinası Sevgilim, settarım sen sefa geldin
-22- Hakkı pek yakında gördük inandık İlk başta danıştık vicdanımıza Gerçekler yoluna girdik uyandık Hakikat denildi erkânımıza
Nâci güruhuna bendeyiz bende Hakkı ispat edip kâmil insanda Şeytanı tanıyıp düşmeyen fende Odur lâyık olan ihsanımıza
Gerçek irfanıdır bizim gıdamız Meleklerin secdegâhı ademiz Ancak özün bilen duyar sedamız Cahil ermez sırrı irfanımıza
İyice inceledik biz o Kuranı Bir canlı kitapta okuduk onu Arif ol da evvel kendini tanı Yoksa aklın ermez lisanımıza
İbreti, razıyım lütufa kahra Asla değer vermem cahile köre Elim göğe açıp eğilmem yere Gönülden bağlıyız cânânımıza
-23- Hangi peygamberden kaldı bu usül Hangi âyet bunun hakkındanazil Sünnet, sakal, bıyık kesmek mi gafil Bu mu müslümanlık işaretiniz
Suya güvenerek kalmayız murdar Marifet denilen bir çeşmemiz var Onda yıkananlar vakıf-ı esrar Hep onunlakâim teharetimiz
Su temiz eder mi özü murdarı Gören marifetle gördü didarı Ali'yi su mu etti islâm serdarı Hep buna mı benzermaharetiniz
Kul es'eli küm ayetin buyurdu Allah Ehlibeyte muhabbet herşeyden âlâ Münafık sözüne uymayıp asla Hüseyin'i sevmek mi kabahatımız
Kitapsız şunlar ki bilmezler suçun Dışın temiz tutar, arıtmaz için Cehennem deresi riyakâr için İblisten saklıdır ibadetimiz
Mümin okuyan mı, emri tutan mı Yoksa ilmi para ile satan mı Namazda duvara cephe tutan mı Ancak su ile mi teharetiniz
Ölmeden ölenin temiz ölüsü Mevtü kıble ant'a mevttir dirisi Günah, yuğmak değil daha doğrusu Ölü yuğmak ancak bir adetimiz
Ali, Fatıma'dır Hasan Hüseyin Çariyar dır hem, sakisi kevserin Bunları koyup da gayriye yakın Olmaktır çok büyük kabahatiniz
Cilveyi Rahbani Ali'de kudret Bu kudretle zâhir eyledi hikmet Hak Ali ile birdir, bu nasıl gaflet Hatemmullahi kulubihim işaretiniz
Peygamberimiz mezhebi dört müydü Hanifi şafi 'mi nikâhın kıydı Yoksa imam malik hambeli miydi Ehlibeyt mezhebe var biatımız
Dört mezhep lafına vermeyiz kıymet Abbasi icadın biliriz elbet Ehlibeyte râgıp olmayan her fert Ta elestten beri cenabetimiz
Muhibbî evlâdız değiliz inkâr Bu yüzden softaya göründük ağyar Ta 'ani teşninizden ne gamımız var Herkese mâlum bir habasetiniz
Vaiz pendi etmez asla bize kâr Bizlere malumdur yâr ile ağyar Müstakim adlı bir tarikimiz var O yoldandır hakka garabetimiz
Mirac bir kademdir girebilene Haktan yakın yoktur görebilene Hakimdir Muhammet, Ali cihana Mahşerden sonra mı şol cennetiniz
Siz cennete aşık, biz de cemale Acep bundan kimler erer kemâle Huri, gilman için çekmeyiz çile Sizin onlar için hep teatiniz
Sümmevechullahi demişiz beli Lâ taknet-u minrahmete ezeli Mescidi melâik ademdir celi Bizim bu camide ibadetimiz
Men aref remzinden dersimiz aldık Dört kitap ilmini bir nokta bildik Cami-i vücutta namazı kıldık Beş değil dem be dem ibadetimiz
Ger zuhur edeydi mehtii devran Meydana çıkardı güruh-u şeytan Tiğ-ı hunrizini çaldığı zaman Aşikâr olurdu kabahatiniz
Ayrı gayrı değil, kulda sırrı var Mümin olan bunu edemez inkâr Haktan gayrı nesne görmeyiz zinhar Bu mu göze çarpan kabahatimiz
Ali öldü dersin, mezarı nerde Kendisi tabutu gömdüğü yerde Bunu bilmek kısmet olmaz her ferde İşte bu yüzdendir hakaretiniz
Ali 'nin kudreti edilmez tarif Nice sırları var akla muhalif Yeni midir adâvete tesadüf Yoksa ezelden mi bu adetiniz
Davut çalmadı mı udu, tamburu Ona ermedi mi hidayet nuru Musiki çalmanın var mı kusuru Nedir taş atmaktan ticaretiniz
Farz ile sünnetten geri kalmayız Çünkü hak mevcuttur meçhul bilmeyiz Yılda bir kez biz Mekke 'ye varmayız Gönül Kâbesidir ziyaretimiz
Elkalb 'el mümin 'in beyt 'ül hûdadır Bu yüzden haccımız hac 'cı kübradır Hazinetullahtır hem beytullahtır Dem be dem bu hactır ziyaretimiz
Kürsüde vaaz eder, gözü bakar kör Kendini hoş görür, özgede kusur Bunlar rafazi der, hem dahi kâfir Nedir bu zümreye adavetiniz
Millet seçmek değil bizdeki temel Doğru söz üzere ederiz amel Acem sözlerinden Kuran var evvel O gösterdi rahı hidayetimiz
İbadetin hası selahı dâim Nefsimiz neyinden kılarız saim (Oruç, perhiz) Mal zekâtı vermek nemize lâzım Hak yola baş vermek iradetimiz
Zencefil, zina yok bizden dilin çek Evlâdımız tahir piç değil bişek Hak emri üzere süreriz sürek Yok böyle batıl bir adetimiz
Kâinatı yoktan var eden Allah Ondan gayrı var mı bir ata, ana Niçin olmadınız bu sırra âgâh Bu kadar mı bağlı basiretiniz
İbreti fariğ ol, uyma cahile Nasihatin hiçe gider nafile Hüner odur kişi kendini bile Ondan belli olur maharetimiz
-24- Harf be harf okudum ilmi Kuran 'ı Hatm-ı Kuran vechi hubanda imiş Boş yere yorulma başka çareyi Bulaman ne varsa bu anda imiş
Canına kıymayıp serden geçmeyen Hak batılı birbirinden seçmeyen Dost zehirin bade gibi içmeyen Özünü bilmemiş noksanda imiş
Ölmeden ölmenin yolun seçmese Sıratı mizanı burda geçmese Aşk badesin yar elinden içmese Kimisi gark olmuş tufanda imiş
Gerçekler fark eder ilmi mânâyı Samandan seçerler hemen taneyi Kulağına koymaz hiç efsaneyi Ariflerin ilmi irfanda imiş
Evvel ahir budur sizlere sözüm İbreti, hizmette her zaman gözüm Asıl vücut cami, orda namazım Her ne arar isen insanda imiş
-25- Her neyi gördükçe kaşların yıkma Ne suçum var ise bildir efendim Hata eyledimse kusura bakma Düştümse elim tut, kaldır efendim
Nedir bu keman kaş, nedir bu gözler Açtığı yaralar durmadan sızlar Hatırdan çıkmıyor o şirin nazlar Ya kurtar, yahutta öldür efendim
Gün güne arttırdın derdi sızımı Açmaz oldum hiçbir yana gözümü Kış eyledin baharımı, yazımı Bilmem ki bu nice haldir efendim
Gayrilere sırrım açamaz oldum Bal, şerbet verseler içemez oldum Kırdın kanadımı, uçamaz oldum İster ağlat ister güldür efendim
Sensiz gam kederdir her geçen günüm Niçin işitmezsin feryad-ı ünüm Kâbem sensin imanım, dinim İbreti kapında kuldur efendim
-26- İlme değer verip uykudan kalktım Sarık, seccadeyi elden bıraktım Vaizin her günkü vaazından bıktım Ramazanı sele verdim de geldim
Karnım acıktıkça kederim arttı Hele hac kaygısı ayrı bir dertti Paralılar hemen hac' oldu gitti Şeytanı taşlarken gördüm de geldim
Dört kitabı koyup torbaya astım Cennet hurisinden ilgimi kestim Muskacı hocaya sanmayın sustum Ağzının payını verdim de geldim
Aklım ermez ahret eğlencesine Saygım var insanın düşüncesine Hayal cennetinin has bahçesine Softa sürüsünü sürdüm de geldim
İbreti, emelim insana hizmet Eşim bana huri, evim de cennet Hacıya, hocaya kalmadı minnet Irbığı, tesbihi kırdım da geldim
-27- İnsanlığa değer verir Böylece ehli imanım Kötü ahlâkı hor görür Ona kaynamaz hiç kanım
Benden sorma abdest namaz Sabırlı ol hele biraz Arapcam çok kısa pek az Safi Türkçedir lisanım
Yetmiş iki huri bilmem Verselerde yine almam Çünkü ben hakkından gelmem Geçimi dar bir insanım
Kâbe 'ye param yok niçin Hak her yerde olduğu için Her hâl bunda yoktur suçum Çünkü ben hakka tapanım
O cennet hep olsun sana Kederlenme benden yana Cehennem kâr etmez bana Cennet benim, ben insanım
Şeytanı bilmem ki nasıl Ne millettir, hangi asıl O yaklaşmaz bana hâsıl Onunla evvel düşmanım
İbreti, böyle bir ferdim Sade insanlıktır derdim Hep gönlümü dosta verdim Sanma ki ona pişmanım
-28- İnsanlığa doğru bir yol ararsan Cahilin peşine düşme ha düşme Gerçekçi bir kâmil olayım dersen İnsanlık haddini aşma ha aşma
Cahillerin sözü zehirli oktur Onlarla birleşip savaşan çoktur Kemâletsiz insan her dem çocuktur Nefret et, peşinden koşma ha koşma
Niyetin bir insan olmaksa eğer Gerçek insan bütün dünyayı değer İbreti, istersen marifet, hüner İnsani ahlâktan şaşma ha şaşma
-29- İrfan mektebine sözle girilmez Hulusi kalp, doğru öz olmayınca Gerçekler sırrına asla erilmez Hakkı tanıyacak göz olmayınca
Her aşıkım diyen bâde içemez Her mürşidim diyen müşkül seçemez Güller yaprak açıp koku saçamaz Karlar eriyipte yaz olmayınca
Ârif olan bulur gerçek yârini Yoluna terk eder bütün varını Tutuşup yanmalı aşkın fırını Hiç kebap pişer mi köz olmayınca
Kanat gelişmeden uçamaz kuşlar Bebe et yiyemez çıkmadan dişler Ne kadar pişirsen yenir mi aşlar Gerektiği kadar tuz olmayınca
İbreti, meyveler yetmeden yenmez Açılmayan güle bülbüller konmaz Boş bir lamba asla tutuşup yanmaz İçinde bir miktar gaz olmayınca
-30- Kaşın mihrabımdır, Kâbem yüzündür Söylerim çıktıkça avazım benim Benim kıblegâhım iki gözündür Her vakit sanadır niyazım benim
Cemâlin var iken gerekmez cennet Cennet için asla eylemem minnet Sana gönül vermek farz ile sünnet İşte budur vakit namazım benim
Tûba dedikleri güzel boyundur Huri melek derler, senin soyundur Aşıka cevretmek eski huyundur Dişi inci, dudak kirazım benim
Nice âşıkların aklını aldın Nicesin aşk ile sevdaya saldın Yer ile bir ettin, beni de buldun Üst üste yıkarak enkazım benim
İbreti, kapında her zaman kulum Asla eteğinden kesemem elim Görmese gözlerim, lâl olsa dilim Senden ayrılamaz bu özüm benim
-31- Kaşın mihrabına karşı namazım Güruhu Naci 'nin imamı sensin Ayağın tozuna vardır niyazım Dergâhı hacetin tamamı sensin
Cemâlin şamâdır pervânesiyim Gönlün Kâbe onun kurbanesiyim Derdinden hastanın bir tanesiyim Yaralı gönlümün lokmanı sensin
Hak nazarı mıdır sendeki nazar Aşk ehli güzelin berâtın yazar Künyenden okur üstadı evvel Herhalde alemin sultanı sensin
Aşkınla tutuştum ah ile zârım Evvel ahir sensin umudum varım Cânânın derdiyle çok intizârım Ben bülbülüm, gül-i handânım sensin
İbreti, budur mümin miracı Onu tavaf eder güruhu Naci Kırkların ceminde Fadime bacı Cennetin hurisi, gilmanı sensin
-32- Kemâl sahibinden dersimiz aldık Cemâl-i cânâna hayranız bugün Meneref remziyle nefsimiz bildik Özünü tanıyan insanız bugün
Kemliğe iyiliktir bizim huyumuz Evliya neslidir asıl soyumuz Ruha gıda verir guft-u guhumuz Hamdolsun ki ehli irfanız bugün
Cemâlden okuruz Kuran 'ımızı Kör, sağır anlamaz lisanımızı Kendi özümüze ezanımızı Okuyan sahibi izanız bugün
Ademe hak dedik kalu beladan Gayrıyı yok bildik, çıktık aradan Kim ne derse desin tam o sırada Hak ve hakikati göreniz bugün
İbreti, candan bağlıyız insana Cemâla aşığız, değil cinana Meyleden değiliz huri gilmana Yakın dost olana kurbanız bugün
-33- Mağrurlanıp her dem yüksekten uçan Sözümüz yok aklı ermeyenlere Marifetten mahrum, irfandan kaçan Kibiri, benliği sürmeyenlere
Ancak kâmil insan hakkın aynası Kendinde tecelli eder mevlası Boş yere yorulup çıkarma sesi Hakkı vicdanında görmeyenlere
Rastgele kimseye eyleyen niza Kendinden zayıfa eyleyen eza Ahir zalimlere verilir ceza Şimdiden hesabın vermeyenlere
Taşa boyun eğip edilmez dua Adem canlı Kâbe, odur Beytullah Hakikat kapısı açılmaz asla Bir kâmil insana ermeyenlere
İbreti, nidersin yahşi yamanı Evvel ara kendindeki noksanı Zalime, namerde etme ihsanı Seni canı dıldan sevmeyenlere
-34- Mecnun 'un gezdiği çölü, ovayı Leyla 'nın aşkına düşenlere sor Ferhat 'ın deldiği yalçın kayayı Varlık dağlarını aşanlara sor
Çokları aşk için serini verdi Çekmeyenler bilmez bu müşkül derdi Halden bilir sanma gördüğün ferdi Hasret-i aşk ile pişenlere sor
Cânânın elinden dolu içenler Kanat açıp dosta doğru uçanlar İnsana hizmeti hedef seçenler Can, baş vermek için coşanlara sor
Aşıka cefadır dilberin huyu Cefaya katlanmaz her kabadayı Sevdiğine kuldur aşıklar soyu Sevdanın elinden şaşanlara sor
İbreti neylersin hesap kitabı Sadık yar sevmenin çoktur sevabı Öğrenmek istersen doğru cevabı Aşk atına binip koşanlara sor
-35- Minareye çıkıp bize bağırma Haberimiz vardır, sağır değiliz Sen kendini düşün bizi kayırma Sizlerle kavgaya uğur değiliz
Her yerde biz Hakkı hazır biliriz Olgun insanları Hızır biliriz Bundan başkasını sıfır biliriz Tahmininiz yanlış, biz kör değiliz
Eğer insanlıksa doğru niyetin Nefsini ıslah et varsa kudretin Bize lazım değil senin cennetin Huriye gılmana esir değiliz
Arapca duaya değiliz mecbur İster müslüman bil, istersen gavur İnsanı hor görmek en büyük küfür Buna inanmışız, münkir değiliz
İbreti, bu hâle insan acınır Ham sofular bu sözlerden gücenir Aslına ermeyen elbet gocunur Onu avutmaya mecbur değiliz
-36- Müşkülüm hâl eyle, gizlenme yârab Niçin hep zengine ihsânın senin Bu yoksullar kulun değil mi acep Bu mudur adalet imkânın senin
Nice kulların var, çeker cefayı Niceleri vardır, sürer sefayı Kimi her gün içer, bulur kafayı Acep neden çarpmaz Kuran 'ın senin
Kimi pervasızca insan asıyor Kimi kılıç ile kelle kesiyor Kimi bomba atıp ülke basıyor Neden sızlamıyor vicdanın senin
Gören, duyan sensin her cinayeti Neden sürdürürsün bu rezaleti Kullara bulursun hep kabahati Böyle mi hakikat irfanın senin
Silkinip meydana çıksan olmaz mı Zulmün temelini yıksan olmaz mı Biraz İbreti'ye baksan olmaz mı Bilmem neden herkes hayranın senin
-37- Şaşkın gibi koşup gitme yabana Sana da verilmiş bir can dediler Özünde ara bul düşme gümana Hemen kendine gel inan dediler
Akıl haznesinden mizana geldim Orada ben hemen imana geldim Hak ve hakikati vicdanda buldum Böyle gerek ehli irfan dediler
İnsan hakkın bilip ettim niyazı Kıblesiz camide kıldım namazı Çünkü her tarafta var hakkın yüzü İşte şimdi oldun insan dediler
Bu gerçek sözleri herkes bilemez Yüzden geçer gider künhe eremez Melek dahi ondan sorgu soramaz Kul hakkın verirse hemen dediler
Cehennem var imiş, nemize gerek Aşkın ateşiyle yanak kurtulak Akıl, mizan, sırat bir temiz yürek Ondan size gelmez ziyan dediler
Vadedilen yetmiş huriden geçtim Yetmiş değil bir tek yetişmiş seçtim O verdi ben hayat suyundan içtim O zaman adına gilman dediler
İbreti, bende var bir tuhaf adet Arapça salavat getirmem ebed Sen islam, dilin Türk, Arapça bir dert Her şey Türkçe olsun aman dediler
-38- Tâ elest deminde demişiz belî Arif bilir bunu beyhude şaşar Aşkın şarabından kandık ezeli Çünkü dertli olan dermana koşar
Muayyen vakit yok daim ibadet İnsana gerektir sevgiyle hizmet Madem hak her yerde cami ne hacet Bilmeyenin yolu yabana düşer
Sofa inat eder, hak yola gelmez Bin sene okusa bu sırra ermez Gerçeğin suali mahşere kalmaz Fırsat elde iken sıratı aşar
İsrafil sûrunu hergün çalmakta Gafletten uyanan hep dirilmekte Bâtıldan vazgeçip hakka gelmekte Şaşkın sofu halen bekliyor mahşer
İbreti, sözünü yeter uzatma Kendinde ara bul yabana gitme Dostun ile dost ol, gayrı gözetme Sadık dost olanlar hiç ölmez yaşar
-39- Yarab şüphe yok, herkesten güçlüsün Lâkin zulmü sona erdirmiyorsun En azından bizim kadar suçlusun Niçin şeytanları öldürmüyorsun
Sen birsin neden dört kitabın varmış Her kuldan soracak hesabın varmış Hem ateş cehennem azabın varmış Hem hapishaneyi kaldırmıyorsun
Kimisi camide kimi tekkede Kimi kilisede kimi Mekke 'de Hepimiz şaşırdık bu tehlikede Gizlendin sebebin sordurmuyorsun
Her ulus seviyor seni ya Allah Sana çok cömert diyorlar maaşallah Tükenmez hazinen varmış eyvallah Fakat aç yoksulu güldürmüyorsun
Aklım sana şaşar ey yüce yarab Sevgili resulün, Kuran' ın Arap Seyirci kalmana var mıdır sebep Neden İsrail'e saldırmıyorsun
Nice mazlumların başın kesen var Pir Sultan, Mansur 'u dâra asan var Atom bomba atıp ülke basan var Bunların haddini bildirmiyorsun
İbreti bu haller çok zihin yorar Hem katil hem melek Azrail 'in var Yerin bilen olsa bunları sorar Bunca olaylara aldırmıyorsun
-40- Yarınki cennete etmeyiz minnet Cenneti vücud-u insan biliriz Münevver kitleye vererek kıymet Allah mefhumunu vicdan biliriz
Gâip lâzım değil, n 'ideriz lâfı Mevcut gördüğümüz bizlere kâfi Sevgi âb-ı hayat safidir safi İçenleri ehl-i irfan biliriz
Gerçek aşık siler kalbin tozunu İrfan ışığında açar gözünü Kâmilin ağzından çıkan sözünü Hemi hadis, hemi Kuran biliriz
Ahlâk abdestine veririz cevaz Vücut camiinde kılarız namaz Dostun eşiğine eyleyip niyaz Kendimize bunu erkân biliriz
İbreti, yavaş ol, gözle turâbı Cehennem ateşi, vicdan azabı Neylersin yarınki yevmülhesabı Olgunları huri gilman biliriz
-41- Yaşamak boşadır yâr olmayınca Avını almayan baz neye yarar Hep zarar sayılır kâr olmayınca Boşa konuşulan söz neye yarar
Gerçek olan bir menzile yetmeli Sadık haldaş bulup yola gitmeli Özü, sözü birbirine katmalı Tel, perde olmazsa saz neye yarar
Ahlâk, meziyetten üst olmalıdır Aşkın şarabıyla mest olmalıdır Cânâna can verip dost olmalıdır Riyâ ile olan haz neye yarar
İrfan mektebine varmak gerektir Hakikat sırrına ermek gerektir Hakkı aynel yakın görmek gerektir Yâr yüzün görmezse göz neye yarar
İbreti, sevgidir her işin başı Gönülde yanmalı aşkın ateşi Kaynatır kazanı, pişirir aşı Ocak yanmayınca gaz neye yarar
-42- Yine Efkarlandı Divane
Gönlüm Gam Kederle Yüklü Kervanım
Vardır Ahu Vah Çekmekle Tükendi
Ömrüm İçerimde Derdi Hicranım
Vardır Bilmem Nerde Kaldı Nazlı
Meralım Günden Güne Beter Oldu
Ahvalim Tükendi Sabrım Bitti Mecalim Gece Gündüz Ahu Figanım
Vardır Gönül Vazgeçer Mi Boyu
Fidandan Emsali Bulunmaz Devri
Zamandan Yaradan Ayrılalı Usandım
Candan Tek Teselli Kası Kemanım
Vardır Ben Selvi Boylu Yardan
Ayrıldım Askın Ateşinde Yandım
Kavruldum Varlığımdan, Benliğimden
Sıyrıldım Yar Yabanda Koymaz İmanım
Vardır İbreti,Yarımı Unutmam Bir An Gözlerimden Akar Yas Yerine
Kan Dedim Yar Yüzünü Göreyim
Hemen Çünkü Derdi Hasret Çekenim
Vardır
-43- Yusuf-i zamanı afat-ı devran Mahi şakkal kamer yarimi gördüm Gülşeni hüsnüne olmuşum hayran Pervane misali nurumu gördüm
Tubâ-i cennettir boyu ne güzel Hüsnüne yakışmış huyu ne güzel Mutlak sulbi tahir soyu ne güzel Hallacı mansur veç dârımı gördüm
Cihanda misli yok cevheri yekta Bir nuru mücessem kılmış tecella Cemâlin görünce dedim eyvallah Lemteradan olan turumu gördüm
Bin hacca bedeldir nazı, niyazı Bendesiyem hemde rahının tozu Çok şükür keşfettim gizlenen razı Mahi taban olan ruhumu gördüm
İbreti, bade-i aşk ile mestim Yoluna baş vermek muradım, kastım Eğer ki canımı isterse dostum İşte ben yok olup varımı gördüm
-44- Zalimin, gaddarın zevali yakın Sanmaki beklenen Mehtiyi gelmez Haksızdan soracak haklının hakkın Adalet olunca şikayet olmaz
Nice gözler var kan, yaş akmakta Nice acı günler ömrü sökmekte Nice canlar her an çile çekmekte Lâkin herşey geçer ebedi kalmaz
Nice mazlumların hakkın yiyen var Akıl yolun kesip insan soyan var Bu hâl böyle sürüp gider diyen var Hiçbir çiçek yok ki ahiri solmaz
Nice hakikati görüp seçen var Nice bilmeyerek ondan kaçan var Nice çay yerine çorba içen var Herkes hakikatin künhüne ermez
Mehti Ali Resul çıkacak derler Zulmün temelini yıkacak derler Mazlumun hâline bakacak derler Ne suretle olur çok kimse bilmez
Bu bir hakikattir demeyiz yalan Gelecek aslında Mehti 'dir gelen Lâkin diyemeyiz felanca, filan Mehti 'yi tanıyan künyesin sormaz
Zulüm çoğalınca çıkacak Mehti Ta evvelce tayin etmiş bu vakti Yerine getirir, yaptığı ahtı Bunu fark etmeyen Mehti 'yi görmez
Adalet nerdeyse Mehti orada Sanma gelecek var başka sırada Nereye gizlenmiş, çıksın oradan Başka safsatalar girmez kafaya
Gelecek kimse yok, bekleme boşa Yok yere zihnini yorma bu işe Ne zaman zulümle çıkarsan başa Gelecek Mehti 'ye hiç hâcet kalmaz
İbreti, kimsenin kalbini yıkma Hakikat, adalet yolundan çıkma Körlerin önüne çıranı yakma Karanlığa gider ışığı görmez
KAYNAK: http://www.ibreti.net
- Ozanlarımız - |