Âşık Remzâni

 

 

 

HASRETİ    49

 

Hazırlayan: Hasan OYTUN

 

            Bu güne kadar Hasretî hakkında en geniş bize bilgiyi İsmail Özmen vermiştir. Özmen, "Alevi-Bektaşi Şiirleri Antolojisi" adlı kitabında Hamdullah Çelebi (1767-1836) ile Hasretî’nin aynı kişi olduğuna dikkati çeker. Hamdullah Çelebi şiirlerinde “Hamdullah” ve “Hamdi” mahlaslarını, sürgünde bulunduğu yıllarda da “Hasretî” mahlasını kullanmıştır. Özmen’in konuyla ilgili tespitleri şunlardır:

             “... asıl adı Mehmet Hamdi’dir. Hamdullah Çelebi, Feyzullah Çelebi’nin büyük oğludur. 1824 yılında babasının ölümü üzerine Hacı Bektaş Veli Dergâhı’na postnişin olmuştur. Osmanlı padişahı Mahmut II, Yeniçeri Ocağı'nı kapatılmasıyla Alevi dergahlarını da kapattı. Dergah postnişinlerinin çoğu idam edildi. 1827 yılında da Hamdullah Çelebi’ye idam kararı çıktı sonra Amasya'ya sürgün edildi. Şair olan Hamdullah Çelebi Amasya‘daki sürgün yıllarında Hasreti mahlasını kullandı ve nefeslerini bu mahlasla yazdı.‘‘

           Şiirlerinden de anlaşılacağı gibi derin tasavvuf kültürüne sahip bir şairdir. Konu gereği kullanmaya mecbur olduğu birtakım dini ve tasavvufi terimler dışında dili oldukça sade, şiir tekniği sağlam bir şairdir. Şiirlerin büyük bir bölümü Ali Celalettin Ulusoy´un hazırladığı "Pir Dergahından Nefesler" adlı kitaptan alınmiştır.

 

Kaynak:

İsmaıl Özmen - Araştırmacı, Yazar

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ TÜRKOLOJİ ARAŞTIRMALARI MERKEZİ, Doğan Kaya

Pir Dergahından Nefesler, Ali Celalettin Ulusoy (genişletilmiş ikinci baskı, Hüseyin Hürrem Ulusoy)

 

 

-1-

Ağlarsan sen kendi başına ağla

İçten içe ağlar yaran bulunmaz

Bağlarsan sen kendi yaranı bağla

Şu onmaz yarayı saran bulunmaz

 

Sırrın yada açma çek bu cefayı

Zamane dostundan umma vefayı

Unutma o anki zevk ü sefayı

Bir daha görecek zaman bulunmaz

 

Şer tohumu yeryüzüne ekildi

Muhabbetin badeleri döküldü

Gerçekler de bir pinhana çekildi

Gayrı geçmişteki ihvan bulunmaz

 

Sene bin iki yüz doksan başıdır

Ah ne yapam bu Hüda´nın işidir

Garib başım baranıdır kişidir

Bu coşkun ummanda liman bulunmaz

 

Hasreti ana gör der-bar-ı Şahı

Azdı yarelerim derman ilahi

Mü´minlerin Müslimlerin penahi

Sensiz dil yaremi saran bulunmaz

 

-2-

Aramızı karlı dağlar alınca

Gayrı dost eline gidip gelinmez

Yahşi tabip benim yarem sarmıyor

Beyhude söz ile menzil alınmaz.

 

Geçti zamanımız devir bozuldu,

Gülistan bezminin gülleri soldu

Çay taşları yakut kıymeti buldu,

Gevherleri ummana düştü bulunmaz.

 

Hasreti bu remzin keşfine delil,

Fikredip evvela sen kendini bil,

Meşhurdur söylenir dillerde iyi dil,

Sağ iken bir şahsın kadri bilinmez.

 

-3-

Aşk-ı hayâlin gitmez oldu serimden

Fehm edip kendini gören gam çekmez

Can cana baş başa didar didara

Sağ yare serini veren gam çekmez

 

Ol zaman can olan cananın arar

(Bil) Hakk'a hak sadık dost olan yarar

On iki kapıdan içeri girer

Sıdkınan Arafat'a eren gam çekmez

 

Tac-ı devlet vurur nişanlı olur

İlm ile cesedi batında yunur

Bin bir can içinde eşini tanır

Gediğinde merdan duran gam çekmez

 

Ey Hasretî böyle buldum gerçeği

Seni fehm etmez mi arifin bini

Sencileyin meydanda haddini tanı

Sırr-ı hakikate eren gam çekmez

 

-4-

Başı pare pare dumanlı dağlar

Ne belalı garip başım var benim

Felek hançerini sineme çaktı saldı

Kan ile yoğrulmuş aşım var benim

 

Felek sevdiğimi elimden aldı

Ne acep serimi sevdaya saldı

Kime dost dedim ise o düşman oldu

Dünyada bitmeyen işim var benim

 

Felğin deryası derin geçilmez

Ayrılık şerbeti acı içilmez

Çiçekler açılır gönlüm açılmaz

Yaz bahar ayında kışım var benim

 

Aşkın katarına çektim yürüdüm

Feleğin kahrına değdim eridim

Dünya mı kocadı ben mi çürüdüm?

Külli viran olmuş köşküm var benim

 

Hasreti’yim der ki merdi mert olan

Bu dünyada baki bir ben mi kalam?

Ecelim gelmez ki ölem kurtulam

Ne tükenmez ömrüm yaşım var benim

 

-5-

Bedehşan kaçkını put hayınları

Muhabbet olur mu Lut Kavmi'yinen

Kufe'de hilali atdılar hatta

İltifat olur mu Lut Kavmi'yinen

 

Aslı Şam olanda fayda bulaman

Yüz bin puta tapsan Hakk'ı bilemen

Peygambere ümmet vas(ı)ta olaman

Sen yakın olursan Lut Kavmi'yinen

 

Terk eyle bu cismi Hak senden bezer

Hain olan sofu yalanlar düzer

Şeyh Ca'fer onların dersini yazar

Girilmez erkâna Lut Kavmi'yinen

 

İkrârı bilmeyen inkâra lanet

Hünkâr'ı bilmeyen güm-raha lanet

Hasretî der cümle düşmana lanet

İkrarınız bozman Lut Kavmî'ynen

 

-6-

Ben  derdimi yandım Melek Aban´a

Bülbül feryad eder gül ağlar bana

Başım alıp gitsem ilden illere

Hemderdler ah eder çöl ağlar bana

 

Bu derde düşeli gülmedim bir dem

Bunca yıl yaşadım bitmedi elem

Bu aşkın elinden seyyah-ı alem

Yaran kara bağlar yol ağlar bana

 

Hasireti der ki görsen halimi

Kemane dönderdi kadd-i dalimi

Ah bir yol sorsanız arzuhalımı

Şahlar rahme gelir kul ağlar bana

 

-7-

Ben de bu dergahtan feyiz isterim

Vermemek şanınıza düşer mi?

Cümle mahlükattan edna beterim

Görmemek şanınıza düşer mi?

 

Bu dergahta Fuzuliler türemiş

Bak Virani gibi aşık üremiş

Aşık maksudunu pek çok aramış

Buldurmamak şanınıza düşer mi?

 

Ben Virani Yemini değilem

Geldim kapınıza garip sailem

Keşkülüme ne düşerse kailem

Boş döndürmek şanınıza düşer mi?

 

Elbette boş döndürmezsiniz ya Ali

Sana malüm bu gedanın her hali

Feyiz ister Hamdullah bir mevali

Mal etmemek şanınıza düşer mi?

 

-8-

Ben secdemi nur-ı cemale ettim

Münafık değilim dönmem duvara

Hakk´ın emri doğru rahına gittim

Boşa abdest için gitmem pınara

 

Aldığın abdesti bozmalı değil

Kıldıkça namazı azmalı değil

Öyle cami cami gezmeli değil

Bul bir kamil mürşid bağlan ikrara

 

Namaz kılmak ile Hakk´ı buldunmu?

Secde sücud kime anı bildin mi?

Cennet´te huri kızı var aldın mı?

Hasreti özün boşa yakma nara

 

-9-

Bir gönül düşürdüm çeşm-i ahuya

Cemal ü hüsnüne divane oldum

Aşk ile bend oldum ol mah-ı rüya

Kaşları hilale giryane oldum

 

Gönül giriftar oldu zülf-i siyaha

Merhamet eyleye nale vü aha

Teşrif edip heman ol bizim kaha

Nüş edip destinden mestane oldum

 

Şu,le-yi dildare oldum giriftar

Mahvetti vücudum hasretin ey yar

Bırakma hatırdan bendeni dildar

Hasreti ol yare pervane oldum

 

-10-

Bir güzel sevmisem alemde belli

Bir dükkan açtırdım sırça şallı

Muhabbette şirin sözlü hem tuti dilli

Neyleyim dünyayı alanın olsun

 

Nikab çekmiş görünmüyor yüzlerin

Cana hayat verir şirin sözlerin

Beni deli ediyor şahin gözlerin

Neyleyim dünyaıi alanın olsun

 

Hasreti‘nin işi gücü zarınan

Canım kurban olsun külli varınan

Pazarlığım iki değil “Bir“ inen

Neyleyim dünyayı alanın olsun

 

-11-

Bu deme hor bakma mevali isen

Sende bu irenkten ol yâre yâre

Bu bir gizli sırdır sürenler bilir

Hakikât güllerin der yâre yâre

 

Gerçek olam dersen hak sözü ara

Arif ulaştırır yetdiği yere

Sadıklar "Hak" derler "lâ" demez zira

Hak deyince hak olur sır yâre yâre

 

Üç huruftan yedi huruf derdinden

Bencileyin derdimendler derdinden

Evliyalar göçmüş benlik yurdundan

Sen de ol irenkten ol yâre yâre

 

Serinden varından başından geçip

Yahşıyı yamanı fark edib seçip

Bir kâmil mürşidin dolusun içip

Anda sâkin olup der yâre yâre

 

Hasretî’yim kimse bilmez hâlimi

Yâdlara derdirmem gonca gülümü

Hoyratlara uğratamam yolumu

Serim fedâ olsun bir yâre yâre

 

-12-

Bu ilme usule hizmet edersen

Külli varlığını geri dönderme

Haber alıp bir menzile erersen

Aldığın esrarı kimseye deme

 

Üçünen yediden haber alırsın

Dördünen dergahta bir yer görürsün

Farz-ı ayndır mürşidini bulursun

Mürşidsiz meydanda hiç lokma yeme

 

On ikide erişirse hidayet

On yedide otuz farzı temamet

Yirmi dörtte sadık olursun gayet

Sadık muhib olursun gelirsin ceme

 

Otuz altıynan yoldaş olursun

Kırkınan hesabı doğru verirsin

Geldiğin gittiğin yeri bilirsin

Tamamdır hesabın sakın gam yeme

 

Hasreti´yim menfadayım burada

Seyyide yetenler kalmaz arada

Yetmiş iki çeşit mal var sırada

Yetmiş bir kimedir biri kime?

 

-13-

Bugün bir mahitab yare düş geldim

Mail oldum hüsnün nur danesine

Bil ki dolu geldim sanma boş geldim

Aşıklar ser verir bir danesine

 

Mecazi olanlar canına kıymaz

Bin ayet okusan birini duymaz

Gerçek olan elinden varını koymaz

Birden telef eder merdanesine

 

Sevgili yar için serden geçmeli

Dost elinden dolu bade içmeli

Aşk atı yüğrüktür binip aşmalı

Aşık olanlar bir danesine

 

………….

Sevgili yar için serini verir

Bazı ahmak var geriye durur

Bak şu Hakk´ın mecnun divanesine

 

Divane Hasreti´m ol nazlı yarim

Güzeli methetmek kisb ile karım

Alan çok olur bektedir gevherim

Bin hazine kesilir her danesine

 

-14-

Bugün erenlerin şahını gördüm

Aman mürvet dedim darına durdum

Haki paylarına yüzümü sürdüm

Kamili mürşidin dermanı gördüm

 

Söyler cavidandan icrar esrarı

Kaldır perdeyi göster didarı

Müminin delili cömert haydarı

Canımın içinde cananı gördüm

 

Dost dostu görünce güller açılır

Pir elinden dolu bade içilir

Divanında kanı günahtan geçilir

Kamu günahlardan geçen sultanı gördüm

 

Ustadımsın göster bana doğru rahı

Göster bana mürşü hem kıble gahı

Sekiz cennetin ulu dergahı

Cennetin bekçisi rızvanı gördüm

 

Şap ana sırdır ol şahın mekanı

Şeş cihettir vücudun kanı

Dosta kurban verdim bu şirin canı

Derdimin tabibi lokmanı gördüm

 

Firdevs bahçesine benide yetir

Elim eteğinde divana götür

Üçler, beşler, yediler kitdeyhun getir

Kırklar meydanında erkanı gördüm

 

Hasreti`yim yetir benide dara

Saklaki tamuda yakmasın nara

Günahkarım nasıl varam divana

Divanda oturan sultanı gördüm

 

-15-

Dedi bir er bana pişman olursun

Hak´tan gayrı sırrın açma bir ferde

Vücudun şehrine sultan olursun

Eyyub gibi sabredersen her derde

 

Gözle Hak yolunu çıkma rızadan

İnayet olursa Bar-i Hüda´dan

Deler arş ü ferşi geçer semadan

Feryad-ı garibe olur mu perde?

 

Dostum sende nice namlar alırsın

Akıbet kurtulmaz gamda kalırsın

Eş olma namerde namerd olursun

Yar olmalısın sen merd oğlu merde

 

Bu bir gizli haldir açıklanamaz

Lokman gelmeyince yare sarılmaz

Zalimin zülmune Hak kail olmaz

Ya mazlumun ahı kalır mı yerde?

 

Hasireti sırrın yad ele deme

Arıt kalb evini kin kibir koma

Nasibin var ise gelir gam yeme

Zerrece kısmetin var ise serde

 

-16-

Delalet demişsin behey sofu ne batıl insansınız

Gece gündüz ezberiniz küfürlü insansınız

Hüve-l baki ne demektir bilmezsin dalaliniz

Hakka razı ol deyince küsüp darılansınız

 

İblis`e tabi olmuşsunuz din ü imanınız

Ne kadar vasfın eylesem gitmez şekk ü gümanınız

Ne ahd-i ikrarınız var ne peyman-ı damanınız

Mescidde ol Nur-u Allah`a hançer sokansınız

 

Kafir gibi la deyüben inanmazsınız ayete

Soyunuz kasteyledi Hüseyn gibi bir zata

Vardınız tabi oldunuz Yezid adlı lanete

Üzerine leşker çekip mübarek başın kesensiniz

 

Put-u Uzza´yı katleyle ki bulasın Tarik-i Hakk´ı

Men aref sırrına vakıf ol Alleme´l esma´yı oku

Ta ezelden ruhunuza öyle kar etmiş ki kör fakı

Şah Bakır´ın başına kiriş takıp katleyleyensiniz

 

Hamdullah fahir bilir ol hanedanın ismini

Kasdediben ey hainler çiğnediniz üstünü

Şad şad-man olup Şah Hüseyn´in yas günü

Doldurup şişeleri zıkkımlanıp içensiniz

 

-17-

Dinle gel beni arslanım

Kimse bilmez sırda idim

Davud oğlu Süleyman´ım

Bir zaman mühürde idim

 

Nuh ile gemiyi çattım

Deryada gözcülük ettim

Bunların carına yettim

Çağırana orda idim

 

Nice geldim nice gittim

Kar gibi dağlar erittim

Hud kavmini irşat ettim

Musa ile Tur´da idim

 

Eyyub ile çektim yare

Sinem oldu pare pare

Ya´kub ile düştüm zare

Yusufla kuyuda idim

 

Ahsen-i takvimde her dem

Vücuda geldim anneden

Bir hoş kokulu nergisden

Selman ile bile idim

 

Hızır ile alem gezdim

Hemi gördüm hem belledim

Kudret ilmin ezberledim

Rical-i gayib´de idim

 

Dört kitabda ayan idim

Hem din hem iman idim

İncil Tevrat Kur´an idim

Mü´minle niyazda idim

 

Muhammed Resul´e yettim

Bin bir kelam sohbet ettim

Mi´rac´da yoluna yattım

Hatem alan Şir´de idim

 

Kırklar´da Ali göründüm

Kudretin eli göründüm

Gün oldu Veli göründüm

Ezilen engürde idim

 

Ayet-i Kurba´da beyan oldum

Gahi sırr-ı nihan oldum

Horasan´dan sökün geldim

Urum´da hünerde idim

 

Bir tarik koydum Urum´a

Kimseler ermedi sırrıma

Mürsel´im geldi yerime

Kadıncıkla hürrem idim

 

Balım Sultan olub geldim

Muhibbana ilim verdim

Tarik-i nazenin getirdim

Akpınar Zemzem´de idim

 

Evvel Ali ahir Veli

Cümle erler dedi beli

Belli ettim doğru yolu

Bi ism-i Hayder´de idim

 

Hamdullah´ım gelip gitti

Nicesi gümana battı

Cümlemizi irşat etti

Gök Eşik´te Pir´de idim

 

-18-

Eğer mü’minliğe gayret edersen

Mü’minin bir gizli hâli gerektir

Bir kâmil mürşide biat edersen

Evlâd-ı Ali’den eli gerektir

 

“Men âref” sırrını bilmeyen nâşi

Pîrinin uğruna verir mi başı

Âl-i İmran olan sırr-ı Bektaşi

Gönül bahçesinin gülü gerektir

 

“Men âref” sırrını bilmeyen nâdan

Ehl-i beyt yoluna can fedâ eden

Esrar-ı hakîkat ilm-i cavidan

Her şeyden haberdar dili gerektir

 

Gerçekler madeni gülü hâr olmaz

Bin yıl emek çeksen kalan yar olmaz

Cihânda sorarsan “bilmem” der olmaz

Bileni bulmanın yolu gerektir

 

Ey Hasretî emeğini zay etme

Şâhin avın kargalara pay etme

Cevahiri çay taşına tay etme

Her şeyin emsali bile gerektir

 

-19-

Ehli-beyt düşmani yol hainleri

Yalan söyler neslim Ali´dir diye

Nicesin kendine biat ettirmiş

Tarikim Bektaş Veli´dir diye

 

Ehli-beyt´i taşlamaya başladın

Muaviye´nin isleğini işledin

Pir Balım Sultan´dan elin boşladın

Bizim şahtan senedimiz var diye

 

Ol adüler bir araya geldiler

Hünkar öldü diye dava kıldılar

Şahin senedine mağrur oldular

Atamızdan gördüğümüz bu diye

 

Kör sofu ikrarı küfr ile yalan

Biatı Hünkar´a muhibban olan

Ayete la diyen kafirdir inan

Lanet ol kavimin yoluna diye

 

Pir´de eli olmayana biat etmeyin

Kılavuzu şeytandır ona gitmeyin

Adem´den gayrıye secde etmeyin

Lehce-i Al-i aba haktır hü diye

 

Evvel Ali idi sonra Veli oldu

Ervahı pak olan aradı buldu

Kudret emri ile Cebrail geldi

Cümlesi hakkında ikrar bu diye

 

Hasreti´yim hatm el nebi kim oldu

Velilik fermanı Hünkar´a geldi

Bil-cümle erlerin nasibin verdi

Benden sonra evladımı bil diye

 

-20-

Ehl-i Beyt On iki imam aşkına

Canını odlara atmak görünür

İlm-i hakikatten anlar duyarsın

Varıp bir kerecik yetmek görünür

 

Rehberin destinden can u gönülden

Eğer anlar isen dört kitap bundan

Yüz sürüp payına On ik’İmamdan

Hüseyn’in demenin tutmak görünür

 

Cebrail’e rehberdir aslı nurdandır

Bu sır gayet sır içinde sırdandır

Hünkâr-ı Hacı Bektaş Şâh-ı Merdandır

Aslı Horasan’dan gelmek görünür

 

Cümle evliyaya ser-firâz oldu

Ol vakit inanan îmânın buldu

Gör sofi yoluna çok lânet oldu

Bektaşîler yolu ulu görünür

 

Ali ile Muhammed de geldiler

Sırrı diyenleri bâtıl kıldılar

Billah onlar mürşidini buldular

Varıp bir mürşide ermek görünür

 

Erenler bâbının yolu erkânı

Hakk Teâlâ onu halk etti kani

Hakikat burcuna dikti nişânı

İk’isimde kendi bir don görünür

 

Kulak verme şu dünyanın zevkine

Bugün fırsat elde koma yarına

Erkan tıraş olup hak dîdarına

Hasretî de der ki ermek görünür

 

-21-

Ehl-i irfan derilince bir yere

Hakikâten haber alanlar gelsin

Hacı Bektaş Veli Kutbülârifin

Hünkâra biatı olanlar gelsin

 

Yanlış yola gidip azan gelmesin

Cihanda serseri gezen gelmesin

Delilsiz sohbeti düzen gelmesin

Ehl-i beyt yolunu bilenler gelsin

 

Bir özün bilmeze biat etmeyen

Körlerin gittiği yola gitmeyen

Zerrece kalbinde hile tutmayan

Pak edip özünü silenler gelsin

 

Kâmil gerek kendi özün bilmeye

Hakk’ı icra edip yüze gülmeye

Dünya malı için gamda kalmaya

Gayret kılıcını çalanlar gelsin

 

Hasretî sözümü işit gel beri

Fırsat elde iken bulagör yâri

Dört kapıdan kırk makamdan ileri

Ulaşıp nasibin alanlar gelsin

 

-22-

El’aman katib-i Allam-ı kudret

Alnımıza yanılmış kara yazılar

Bir yandan gurbet il derd ile mihnet

Ah ettikçe kara bağrım sızılar

 

Can-ı muradıma etmedin derman

Bilmem ki kulundan var mıdır noksan

Bu gurbet illerde sefil sergerdan

Acep ne haldedir körpe kuzular

 

Hasreti ölüme hakdır demişler

Ölümden betere hicran demişler

Hubbül vatan minel iman demişler

Gönül ol sebebden vatan arzular

 

-23-

Erişti nev-bahar açıldı güller

Eyle şimden geri zar sarı bülbül

Bağrıma kar etti ol şirin diller

Yaktı ciğerimi nar sarı bülbül

 

Niçün ah çekersin bu çesmim seldir

Nutk eyle halini gel bana bildir

Senin intizarın bir gonca güldür

Benim ah ü zarım yar sarı bülbül

 

Hasreti çekerim türlü gamları

Yine geldi ayrılığın günleri

Senin ile sevdiceğim demleri

Feramüş eyleme var sarı bülbül

 

-24-

Evlad-ı Ali´nin yolun bilmeyen

Şeksiz şu cihanı körünen geldi

Tarik-i Bektaşi´ye elin vermeyen

Tabi-i şeytandır harınan gelir

 

Yarattı ervahı var etti Bari

Aleyke bi-Rabbike buyurdu Ali

İkrarın sahibi Pir Bektaş Veli

Nuru sulbden sulbe sırrınan geldi

 

Adem her dem hatasını bilirse

Urum eri Horasan´ı bilirse

Mü´min Ehl-i beyt´in yolun bilirse

Vasıl-ı Hak olup Pir´inen geldi

 

Kimi beli dedi Ali´ye erdi

Kimisi fehmetti serini verdi

Kimisi bilmedi beyhude erdi

Şehid-i Kerbela Hür´ünen geldi

 

Hasreti pirim Hacı Bektaş Veli

Evlad-ı Hüseyin neseb-i Ali

Kim inanmazsa o şeytanın kulu

La dedi ervahı harınan geldi

 

-25-

Evvela Nur-u Huda´dan Mustafa Murtaza geldi

Şefaat Hayrünnisa-i Fatıma-tüz-Zehra geldi

 

Olubtur Şebber ü Şibbir İmam Zeynel Aba geldi

Muhammed Bakır-ı Sultan, Cafer-i Rehnüma geldi

 

İmam-ı Musa-i Kazım, İmam Ali Rıza geldi

Taki, Naki, Şah Askeri, Mehdi Sahib-liva geldi

 

Emanet sahibi Hünkar ol hatm-i evliya geldi

Yolunda serin vermeye Hasireti geda geldi

 

-26-

Ey çeşm-i muhabbet zülf-i perîşan

Bu serim yoluna kurban görünür

Neyler bu cihânı derdine düşen

Kıblem meydandadır ferman görünür

 

Takatim tak eder kaddimi büker

İntizâr olanlar kanlı yaş döker

Ruhsarın “Ve’l-fethi” lisanın çeker

Kaşın arasında Kur’an görünür

 

Cemâlinde vechinde yayılan nûrlar

Ârife ayandır fark etmez körler

Efendimin nazar ettiği yerler

“Kâbe-i Beytullah” Rahman görünür

 

Görenler Serveri âlemler mâhı

Gönlümün arzusu erenler şâhı

Yine kime koydun dert ile âhı

Ey tabîp destinden derman görünür

 

Hasretî’m der sağa hile katılmaz

Sıdk ile sevenler taşra atılmaz

Rahmetinin nahyetine yetilmez

Dergâhında lutf-ı ihsân görünür

 

-27-

Ey nadan gafletten uyan halk eden Settar´a bak

İki cihânın güneşi Ahmed-i Muhtar'a bak

Erişegör Ehl-i Beyt'e kalmayasın zulümattan

Bende-i hanedân olup Haydar-ı Kerrâr'a bak

 

Şâh Hasan Hulgi Rıza  zehri nûş eyleyip

Vermeyip münkire fırsat bağrını taş eyleyip

Şâh Hüseyin Kerbelâ'da çeşmi kann yaş eyleyip

İki cihân serteser Kutb-u âlem Hünkâr’a bak

 

Şah İmam Zeynel´den geldi İmam Muhammed Bakır

İmam Ca´fer dilde kudret ilm-ü ledune okur

Aslımız Musa Kazım´dan SultanİIbrahim şükür

Hakikat ilhamı ol Piri Peyker´e bak

 

Şâh Rıza  Şâh-ı server şehit oldu Hak için

Taki dir mülküne sultan canımız Allah için

Naki yoluna ser vermiş imanımız pak için

Gezme cihânda serseri bir özgece kara bak

 

Askeri’ye asker olup din yolunda kıl gaza

Mehdî gelip de bir gün münkire ede ceza

Ruz-ı mahşer deyince bir senet gerek bize

Ey Hasretî o yerde sen başına bir çare bak

 

-28-

Felek senden bize bu mu hidâyet

Aksine döndürdün çarh-ı devranı

Yüz bin ülke yüz bin şehr-i vilâyet

Haraba döndürdün cümle cihanı

 

Bakmaz mısın aşıkların derdine

Hayaline ezberine virdine

Nakes kondu cömertlerin yurduna

Tilki kovar ülkesinden arslanı

 

Sultan Süleyman’ın katında iken

Şikârı dostunun destinde iken

Her kuş kanadının altında iken

Sarı kebe telef etti şahini

 

Ancak bu cefâya sabr etti Eyüp

Hüdâ’nın cefasın safaya sayup

Cahiller kâmile “Sen bilmen” deyip

Beyhudeler ciran etdi insanı

 

Ey Hasretî niye geldin cihana

Bilmedin mi eski devran bu hâne

Evvel kullar yalvarırdı Sultan'a

Şimdi minnetç’etdin kula sultanı

 

-29-

Gafil insan kervan kalmış ün eyler

Hele kulak ver de dinle sen seni

Bülbül veş kuvve-i gerdün eyler

Arayıp kusurun bil de sen seni

 

Erenlerin meta´ından al biraz

Gerçeği okuyup hem gerçekten yaz

Külli muhdesatı yarattı ustaz

Her icat bozulur bozma sen seni

 

Şah´ın defterinden geldi cihana

Özü salih değilse gider tufana

Bezirgan yükünü yetir irfana

Tayla meta´ını yükle sen seni

 

Her gelene büküverme kaddini

Yaramazdan sakınıver kendini

Ehli ol masivadan çöz kemendini

Gönlünü kalburla ele sen seni

 

Ele çalka bir çec getir meydana

Malum olsun Hazret-i Merdan´a

El delisiz olmaz gitme seyrana

Yetir bir gerçeğe elin sen seni

 

Ey Hasreti pişir söyle sözünü

Aşkın ateşinden alıp közünü

Gösterişi bırak indir özünü

Cümle dosta kemter kıl sen seni

 

-30-

Garip bülbül niçin gamlı yaslısın

Geçer kış günleri yaz var ucunda

Gül açılır gonca ile beraber

Güller solar sonra güz var ucunda

 

Senin derdin benim derdime paydır

Göremem gözlerin kaşların yaydır

Günlerim yıl geçer saatim aydır

Gözlerim yollar göz var ucunda

 

Bir saçı Leyla'da kaldı nazarım

Sair hublar ile yoktur bazarım

Ben güzelden hicab eder gezerim

Üzlete çekildim yüz var ucunda

 

Eğer bu sözümden hisse alırsan

Üç günlük dünyada beş gün kalırsan

Mağrur olma üç beş mangur bulursan

Güvenme çokluğa az var ucunda

 

Nasihat istersen bu sana yeter

Arifler malını alana satar

Dünya bir kumardır oynarsan üter

Yürü ey Hasreti iz var ucunda

 

-31-

Gel Ali sırrına ereyim dersen

Hacı Bektâş tarıkına giregör

On ik’mamları göreyim dersen

Evlad-ı mürsele serin veregör

 

On ik’aydır On İk’mâm nişanı

Hem kocar gencelir görmen mi anı

Kalbi eskidikçe yeniler teni

Aç gözünü bi'atını kılagör

 

Eriş Ehl-i Beyt'e dâmenini tut

“Yedullah” ayetin üstüne okut

Hatt(-ı) üstüva sırrın oku hatmin et

Divan-ı dergâhta makbul olagör

 

Şu dünya dediğin deniz misali

Ehl-i Beyt'tir Nuh gemisi emsali

Birleşip el veren görmez esfeli

Can çıkmadan başına bir çare gör

 

Ey Hasretî sözüm budur alana

Deccal kavmi emek verir talana

İkrar îmân kapısını bulana

Baş indir babına yüzler süregör

 

-32-

Gel nafile gezme divane gönül

Dostun bakıştığı demanı gözle

Alem kem işlekte olsa sana ne

Bir fitne devridir zamanı gözle

 

Külli şeyy´in erbabını arayıp

Sakın bir sir verme yüzün karayıp

Şöyle bir Hak ile halka yarayıp

Mürşid eşiğinde damanı gözle

 

Dü cihanda sultan, irşad eyleyen

Mü´minin kalbini dil-şad eyleyen

Mi´rac´da Habib´e cilve eyleyen

Sahib kudret Sırr-ı Yezdan-ı gözle

 

Kün deyip cihanı karar kıldıran

Levlake levlak kelamı indiren

Hem indirip hem emredip gönderen

Ezel ahd eylemiş peymanı gözle

 

Muhammed Ali´den Hasan Hüseyin

Zeynel Bakır Cafer Kazım hem Rıza

Ol nur-gevher Taki Naki Askeri

Ey Hasreti Mehdi zamanı gözle

 

-33-

Gel sevdiğim gamzelerin kan eder

Lütfeyle yüreğim yarelenmesin

Mah cemalin kasd-ı can eder

Kerem kıl ciğerim pârelenmesin

 

Aşık kimdir sana meyil vermeye

Kurban olup pak yüzünü görmeye

O ki kasdeylemiş gülün dermeye

Dilerim gülşenin harelenmesin

 

Hamdullah işitsin dost ahvalimi

Dud-u âh bürüdü dört yanımı

Görmeden almasın Mevla canımı

Ömrümün defteri karelenmesin

 

-34-

Gel Yezid evlâdı inkâr eyleme

Dertl’olun derdine dermân bulaman

Dönüp M(u)aviye'den ikrar eyleme

Mahşer meydanında ferman alaman

 

Yüz yiğirmi dört bin nebi serveri

Hasan Hüseyin’in nesli evveli

İmam Zeynel Bakır gevherin kânı

İkrâr etmeyince Hakk'ı bulaman

 

İmam Ca'fer Hakk'ın dîdarı nuru

Kâzım Musa Rıza mü'minin varı

Takî Nakî Hasan Ali Askerî

Muhammed Mehdi'ye cevap veremen

 

Muhammed’in nesli Ali'den geldi

Şems-ü Kamer`i de secdeye indi

Mü'min bi'at edip sücud eyledi

Eğer fehm etmezsen nasib alaman

 

Esirin imamı Seyyid Fazlullah

Didar-ı Peygamber nur-ı aynullah

Kamını taş etti inanın billah

Bende kılmayınca secde kılaman

 

Hasretî'nin bu sözleri vâcibdir

Efendim şanına Kurân şahiddir

İsmin yedi esma yedi ayetdir

Kulluk etmeyince necât bulaman

 

-35-

Gelip tarikattan haber almazsan

Gerçeği fark edemez hayvan olursun

Er olsanda marifetler göstersen

Mürşidi bilmezsen şeytan olursun

 

Esfelden çıkarıp bütün vücudun

Sürünü sürünü bulup Mabudun

Bağlamazsan bir yoluna umudun

Gelir hayvan gider hayvan olursun

 

Eğer aldınısa sırrı sevdayı

Başından def eyle hırsı kavgayı

Çıkar hevesinden yalan dünyayı

Varlık’tan geçersen Hakk’ı bulursun

 

Hasreti’nin sözü vardır bilene

Söyle sözünü dinleyecek olana

Münkirin sözleri çıktı yalana

Hünkar’ı bilirsen adem olursun

 

-36-

Her kim muhibliğe niyet edende

İşleğinde güzel hali gerektir

Ahd-i biat edip kamil mürşide

Evlad-ı Ali´den eli gerektir

 

Nushuma kulak ver tutma kallaşı

Ehl-i beyt uğruna vererek başı

Al-i imran oku sırr-ı Bektaşı

Batından haberdar veli gerektir

 

Gerçeğin sırrından ne anlar nadan

Ali´nin yoluna ser feda eden

Esrar-ı hakikat ilm-i cavidan

Gönül bahçesinin gülü gerektir

 

Mü´minin bahçesi güldür har olmaz

Yüz bin va´z eylesen kallaş yar olmaz

Gezdirsen cihanı haberdar olmaz

Hünkar Hacı Bektaş Yol´u gerektir

 

Hasreti´yim emekciğin zay etme

Şahin avın kargalara pay etme

Cevahiri çay taşına tay etme

Kişi ikrarına bağlı gerektir

 

-37-

Hünkâr Hacı Bektaş sırr-ı Ali’ye

Bi’at etmeyene iman mı vardır

Vahid Vallah deyü tasdik edince

Ya gayrı kimseye peyman mı vardır

 

Bâ-yı Bismillah’ta okunan âyet

Dört kitap tanıktır hakkında gâyet

Mürebbi mürşidlik onda tamamet

Dedi Habibullah güman mı vardır

 

Levlake şanında delildir bürhan

Yedi Yedullahım deyiptir Sübhan

Biat benim deyip Şimir-i Mervan

Hüseyn-i Kerbelâ’ya zaman mı vardır

 

La’net olsun batıl yola gidene

Hünkâr evlâdını inkâr edene

Ehl-i Beyt’ten gayrıya ikrar edene

Şeytan tapusuna derman mı vardır

 

Ey Hasretî ikrar iman uluya

Sırr-ı Sultan Balım Kızıl Deli’ye

Ana sek getüren Mervan kuluya

Ehl-i Beyt’ten gayriye iman mı vardır

 

-38-

İnsan-ı kamile ermeyen

Her olçumu dede sanır

Delil-i bürhan görmeyen

Gürültüyü deyiş sanır.

 

Beğenir kendi bed huyun

Gerçek erden almaz payın

İçer köşklerin ak suyun

Dost elinden bade sanır.

 

Gülüstan nedir bilmeyen

Muhabbet gülün dermeyen

Hünkar derğahın görmeyen

Samanlığı saray sanır.

 

Dost yaylasın yaylamayan

Aşk deryasın boylamayan

Hak yolunda cenk yapmayan

Körün taşı gaza sanır.

 

Hasireti verir serin

Faşetmez nadana sırrın

Bulmayınca sadık yarin

Hüsn-ü leyla suda sanır.

 

-39-

İptida dünyaya mektep kurunca

Hocamın dersini verdim idi ben

Melekler adem´e secde kılınca

Kırklar´ın kapısın açtım idi ben

 

Muhammed aşkına salavat verdim

Arşta meleklerin seyrine girdim

Nuh Peygamberle gemiye bindim

Necef Deryası´nda yüzdüm idi ben

 

Muhammed Mustafa´nın sırdaşı idim

Sultan Süleyman´ın kardeşi idim

Bozatlı Hızır´ın yoldaşı idim

Gürcistan ilini gezdim idi ben

 

Kâ´be-i Şerif i ben ihdas ettim

Derya´da balığın karnında yattım

Bu aşkın meta´ını çok aldım sattım

Salih Peygamber´e pazar idim ben

 

Musa ile Tur Dağı´nda gezerdim

Gahi kılıç vurur kervan bozardım

Gahi kalplerdeki sırrı çözerdim

Gönülden gönüle gezer idim ben

 

Davut Peygamber´e tambur yapardım

Çin´e Hindistan´a meta satardım

Aşka gelir kal´aları yıkardım

Adü sarayını yıktım idi ben

 

Uhud´da Peygamber´in carına yettim

Hayber´in kapısın koparıp attım

Kul olup Fazlı´ya kendimi sattım

Gadir Hum´da nutkunu duydum idi ben

 

Şahin idim Şah-ı Merdan kolunda

Ab-ı hayat için Necef Gölü´nde

Şehit düştüm Kerbela´nın çölünde

Sinemin yarasın sardım idi ben

 

Zulümattan şükür olsun kurtuldum

Yedi kere Hak mizanda tartıldım

Huda emri ile fakr ü faka tutuldum

Onu da kalbime yazdım idi ben

 

Virane cesette kuru kafayı

Üstaz olub hemen kurdum tefeyi

Dokuduğum bez değildi sefayi

İlmeği elimle çözdüm idi ben

 

Hamdullah´ım şükür gezdim cihanı

Carıma yetişti keremler kani

Bab-ı Velayet´te kevn ü mekanı

Bir abdal donunda gezdim idi ben

 

-40-

Men hevai meşrebim Al-i abadır sevdiğim

Lahmike lahmi imam-ı pişüvadır sevdiğim

Şehr-i ilmin kapısı müşkil-güşadır sevdiğim

Küntü kenzin sırr-ı genci hel eta’dır sevdiğim

Saki-yi Kevser Aliyye‘l Murtaza´dır sevdiğim

 

Mahzen-i ilm ü haya´ vü ma´den-i sıdk u safa

Şah Ali Seyyid-i şeyban-ı cennet-ül-ala

Yüzü Hurşid-i münevver cehr-i Bedr-ül-ebed

Matla´-ı mihr-i velayet pertev-i Huda 

Ol Hasan çeşmim çerağı Mustafa´dır sevdiğim

 

Ol dem oldu Ali´nin sevgisi aşkında sebak

Her birinin kurarım hicrine ah-ı nitak

Eylerim matem tutub tabiiyle sinem çak çak

Gam beyanında olsam teşne-leb zahm-ı helak

Ol Hüseyn-i Hak Şehid-i Kerbela´dır sevdiğim

 

Ben mürid-i ali oldum mezidi sevmezem

Gel beri teslim-i pir ol kim inadı sevmezem

Şimr-i mel´un ile Mervan pelidi sevmezem

Okurum canına lanetler Yezid´i sevmezem

Her dü alem server Zeynel Aba´dır sevdiğim

 

Gönlümü anın gam-i hicriyle mahzun eyledim

Hasretinde gözlerim yaşını Ceyhun eyledim

Ger ahın tütiyannı çesm-i pürhun eyledim

Rüy-i zerim cevherim aşkıyla altun eyledim

Namı Bakır hak-i payi kimyadır sevdiğim

 

Secde eyler baş eğip ruhsarına gökten hilal

Hüsnüne bir gün erişmez mihr-veş anın zeval

Cümle hatm olmuştur anda ilm ü irfan ü kemal

Iktida´ettim gönülden kavlin bi kıl ü kal

Ca´fer-i Sadık İmam-ı muktedadır sevdiğim

 

Çeşmine halk-i cihanın oldur ruh-i revan

Versem her vesile layıktır ana can-ı cihan

Kesf-i esrar eyleyip virdi hakayıktan nişan

Kudretinden eyledi nice kerametler ayan

Musa-i Kazım güzin-i evliyadır sevdiğim

 

Kaddi gibi bu cihan bağında bir servi sehi

Gülşen-i cennet olubtur daima seyrangehi

Huri gılmanın başında tacidar Hak deri

Horasan şahı hem cümle helaik serveri

Zübde-i piran Ali Musa-i Rıza´dır sevdiğim

 

Ehl-i rey olan alır tedbirinin şermendesi

Ba ü şehler derunundan çakeri efgendesi

Kullarını şad eder gam-gin iken her handesi

Bende oldum can-ı dilden boynu bağlı bendesi

Ol Taki Sultan cümle etkıyadır sevdiğim

 

Fatihadır Mushaf-ı hüsnünde kaş ile gözü

Ars-ı rahman levh-i mahfuz-ı ilahidir yüzü

Anlayın ayet-i Kur´an´dır anın her sözü

Nutk-u Hak´tır hem kelam-ı natıktır özü

Ol Naki sırr-ı Ali müctebadır sevdiğim

 

Asfiyanın bihteridir evliyanın mih-teri

Asitanında seza olsa onlar çakeri

Din yolunda oldur ey dil veren can ü seri

Arz-ı aşkın ser-amed ser-efrazı serveri

Askeri´dir Askeri ceyş-i Hüda´dır sevdiğim

 

Devr-i cehdi erişe fazl-ı Rabb-ül alemin

Zahir oldu üstüvandan Zülfikar-ı Şahı din

Kalmadı halk-ı cihan içinde ba´z u kibr ü kin

Sevdiğin kimdir haber ver Hamdiya bil gel yakın

Şah-ı adil Mehdi-i sahib livadır sevdiğim

 

-41-

Mir’at-ı Mir’aç-nâme

 

"Kün" dedi karar eyledi

Yeri göğü arşullahı

Çar Enasir” hâlk eyledi

Âdem-i Safiyullah’ı

 

Evvel Adem Hakk'ı bildi

Başına çok haller geldi

Alnına bir top nur indi

Âdem bildi Nûrullah’ı

 

"Velekad keremnâ" dedi

Melekler secdeye indi

İblis mel’un âsi oldu

Takındı lanetullahı

 

Adem'den zürriyet geldi

Hak emri dört gürûh oldı

Dördüne dört ta’at verdi

Evvel zikri Zikrullah’ı

 

Bir meniden izhar oldu

Adem'den nur Şit'e geldi

Ehl-i Hakk’ı tahkik bildi

Ve hem Şit Nebiyullah’ı

 

Açıldı Haşimi ırağı

Mustafa Murtaza tarikı

Bunca nebiler firağı

İbrahim Halilullah’ı

 

Halil'in evladı gelip

Ol zaman nur iki olup

Abdullah'dan Ebu Talip

Bilen bildi Beytullah’ı

 

Dü cihan güneşi Ahmed

Vahiy geldi oldu irşâd

Kâfirler ne bilsün ahad

Olıser Sırullah’ı

 

Abdullah’tan nebi zuhur

Dü cihanda oldu fahir

Ebu Talip'den etti zahir

Ali'yyün Velilullah’ı

 

Hak emretti Cebrail'e

“Habibim Mi'raca gele”

Önünce delili ola

Cebrâil Emirullah’ı

 

Dosdun selâmını aldı

Gönülleri şâdi kıldı

Cebrail rehberi oldu

Seyr eyledi Arşullah’ı

 

Sidret-ül-münteha vardı

Cebrail önünde durdu

“Bundan öte sana verdi

Sen görürsün ol Allah'ı”

 

Yalınız çıkarmak ister

Allah'dan olaydı destur

Arş melekleri muhtaçtır

Görmeye Habibullah'ı

 

Arş-ı muazzamdan girdi

Orda çok çok hâller gördi.

Orada bir nişan virdi

Hâtem-i Nebiyullahı

 

Yetmiş iki yerden geçti,

Hakk’ın emri ile açtı.

Birinci perdeye ulaştı,

Göründü Hikmetullahî

 

Ayak üzerine kalkdı

“Destur Ya Habibim” dedi

“Utanırım Ya Rab” dedi

Uzat destin Yedullah’ı

 

Cenâb-ı Hak el uzattı

Nûrı âlemi bezetti

Dü cihân fahrı gözetti

Gördü Hatemin Vallahi

 

Yedinci yerde idiler

Habib maksuduna irer

Doksan bin kelâmı sorar

Danışdı Kelâmullah’ı

 

Otuz bini şerîatta

Otuzbini tarîkatta

Otuz bini hakîkatta

Velî bilür Setrullah’ı

 

Olanları bilir bilen

Hakikate aşık olan

Gördü ki bir mahbûb oğlan

Habib bildi Sırrullahı

 

Destur aldı gitmek içün

Âleme irşâd etmek içün

Mü’minler vird tutmak içün

Tevhid virdi Zikrullah’ı

 

Kudret hazinesin bilip

Özüne iki sâil gelüp

Engüri hediyye alup

Secde edip Babullah’ı

 

Kırklar yolunu gözetti

Vardı kırkları şâz etdi

Oturdu bir niyaz etdi

Selman sundu keşküllahı

 

Selman'a bir üzüm verdi

Yar yari ol demde gördü

Cümlesi pervâne girdi

Döşediler aşkullahı

 

Kırklar muradını aldı.

Esrar-ı Hak galib oldı

Muhammed evine geldi

Gördü Ali Keremullah’ı

 

Ali anda niyaz eyler,

Doksan bin kelâmı söyler

Hatem’e temenni eyler

Verdi Şâh emrullah’ı

 

Çâr emânet fakrı geldi

Muhammed Ali'ye verdi

Ahir sahibi var idi

Bektaş-ı Kadesullah’ı

 

Şah Hasan Hüseyin geldi

İmam Zeynel pârelendi

İmam Bakır şehid oldu

Ol sırr-ı Kutbullah’ı

 

İmam Ca'fer din rehberi

Musa'yı Kâzım serveri

Olalım Rıza ciğeri

Tutalım tarikullahı

 

Takî Nakî Şâh Askerî

Anlar birbirinin yarı

Mehdi mü’min intizârı

Tiz gele zamanullahi

 

Kutb-ı âlem Hünkâr geldi

Emânet sahibini buldu

Cümle erler nasîb aldı

Bağlandı rızaullahi

 

Bendesin alıp araya

Varınca bakî saraya

Bu Hasretî bî-çâreye

Şef'aat eder inşallah

 

-41-

Mürşid-i kamilden dersini almayan

Nedameti-nedan harınan geldi

Hünkar Hacı Bektaş kutb-ül arifin

Nuru sulbden sulbe sırrınan geldi

 

Kimi fehmeyledi Hakk´a ulaştı

Böylece Hünkar´a Pire yanaştı

Kimi yularıyla hare dolaştı

Münkirin emeği yelinen geldi

 

Mü´min olan atasını bilmeli

Kazancını hak yoluna vermeli

Zemanenin imamını bulmalı

İman irfan böyle yolunan geldi

 

Urum´un eriyse eğer bir kişi

Tarik-i müstakim´e uyarsa işi

On İki İmam´a bağlanıp başı

Divan-ı Hünkar´a darınan geldi

 

Men-aref sırrını bilmeyen vahşi

Manend-i hayvandır humardır işi

Denk m´olur cevhere kara çay taşı

İnanmadı münkir galinen geldi

 

Hasreti söyleme nadana sırrın

Ehl-i beyt yoluna verüben serin

Lanetle Mervan´ı cümle mü´minin

Muhammed soyuna kirinen geldi

 

-42-

Sene bin iki yüz yetmiş

Yetmiş ola Allah Allah

Beni kendine aşık etmiş

Etmiş ola Allah Allah

 

Hakirin ma´şuku Leyla

Beni Mecnun ettin böyle

Efendim sen ihsan eyle

Etmiş ola Allah Allah

 

Ali´nin ihsanı boldur

Hasan Hüseyin gonca güldür

Şah Zeynel´e elim vardır

Tutmuş ola Allah Allah

 

Bakır Ca´fer ile Kazım

Rıza Taki nazım

Askeri yaremiz bizim

Sarmış ola Allah Allah

 

Hasreti, Mehdi´nin geldiği

Olsun erenlerin dediği

Çalınsın sur düdüğü

Calmış ola Allah Allah

 

-43-

Şeriat babında hizmet ederken

Tarikat kuşağı çezildi geldi

Ma´rifette lam elife giderken

Hakikat üstüme düzülü geldi

 

Karış Ehl-i beyt´e bakıp cihana

İnsan-ı kamil ol gitme tufana

İyilik et herkese bulma bahane

Nesimi yakadan yüzülü geldi

 

Adem midir mahlukatın hepisi?

Adem oldur Ehl-i beyt tapusu

Ademe açıldı mi´raç kapusu

Yed-ullah ayeti yazılı geldi

 

Hasireti bu kelamın özürdür

Her nerde çağırsan orda hazırdır

Kırk ozana yedi aşık nazırdır

Yemini, Virani, Fuzuli geldi

 

-44-

Teferrüc eyledim devr-i cihanı

Aşıklar sevdayı yare bağlamış

Şu elin yurdunda nâdân  elinden

Mazlumlar ah çekip kara bağlamış

 

Aşık maşukuna demiştir beli

Aradan kesilsin münafık dili

Nerde bir gül bitse orada çalı

Bülbül de gülünü hare bağlamış

 

Küheylanlar az pahaya satılmaz

Yavru şahin kerkeneze katılmaz

Çatal sevda ile hakka yetilmez

Hasreti gönlünü bire bağlamış

 

-45-

Vilayet sofrasını meydana seren

Hakikatta yenen lokma sır olur

Otuz üç urufun şepbel misabı

O sofraya el sunanlar er olur

 

Binde bir can o safraya sunamaz

İkrar verir ikrarında duramaz

Hakikat sırrının ilmine eremez

O sofraya el sunmayan kör olur

 

Gerçekler mümini işlekten bilir

İşleği olmayan yorulur kalır

Kör olan benlik sazını çalar

Onlar kördür hakikatı göremez

 

Hakikatsız işlek batıldır uyma

Cahilin sözünü kalbine koyma

Muhammed Ali'nin yolundan şaşma

Muhammed Ali'ye uyan ahirette nur olur

 

Bulayım dersen yetmiş üçün kolayın

Gel Ali resulu sen olma hayin

Yalancı gerçekten alamaz payın

Gerçeklerin ahdı ikrarı bir olur

 

Hasreti’yem müşkül oldu işimiz

Acayip oldu seçilmiyor düşümüz

Gönül muhabbetten kesti kışımız

Kesilmemiş kara çalı pür olur

 

-46-

Yine bir ayrılık çöktü serime

Aşayım gideyim dağlar duman mı?

Bir bergüzar veremedim yarime

Şu hengamda ayrılacak zaman mı?

 

Yüklendi barkana çekildi katar

Arttı derdim eskisinden besbeter

Ağlama sevdiğim bu cefa biter

Gidiyorum, geleceğim güman mı?

 

Payımıza düştü diyar-ı gurbet

Adülar duymasın çektiğim hasret

Ne ağyare minnet ne yare vuslat

Behey münkir gayrı senden aman mı?

 

Yarimin zülfü siyah gözleri kare

Bahtsız düşürdün efgan ü zare

Ya Rab hasret koyma gül yüzlü yare

Ok olmuş kirpikler kaşlar keman mı?

 

Viran bağımın gülleri bitmez

Şakıyıp dalında bülbüller ötmez

Hasreti bundan gayrı murada yetmez

Bilmem devir döndü ahır zaman mı?

 

-47-

Yine sefinemiz doldu dert ile

Açıldı  deryaya saldı gidiyor

Bahçedeki güller hem hasret ile

Kadrini bilen yok soldu gidiyor

 

Yalan dünya cefasından geçenler

Mahşerde İdris´le hülle biçenler

Hak ademde amma bilip seçenler

Hakk´ı öz şehrinde buldu gidiyor

 

Sevdası gitmiyor garip serimden

Eller tan eylesin geçmem yarimden

Talip payın alır güzel pirinden

Gafiller hayalde kaldı gidiyor

 

Evliya ceminde bülbüller öter

Sedası işiten cana can katar

Yol bilmeyen körler çamura batar

Çökekten nasibin aldı gidiyor

 

Hasreti der ikrar Bektas Veli´den

Biz beli demişiz kal u beliden

Gerçekler gevheri aldı Ali´den

İrengi bulunmaz oldu gidiyor

 

-48-

 Zalimin zulmünden yıkıldı cihan

Hak Habib-i Mustafa'ya de gelsin

Her  tarafta baş kaldırdı adüvan

Şah Aliyye'l-Murtaza'ya de gelsin

 

Onlar düşünmedi Hak divanını

Kestiler Şah Hüseyn´in gerdanını

Haşre dek incittiler (insanların) vicdanını

Zeyne`l Aba Etkıya`ya de gelsin

 

Muhammed soyun boyadılar kana

Gör ne ettiler ol mazlumana

Bu hal ma´lüm olsun Şah-ı Merdan´a

Var Şehid-i Kerbela´ya de gelsin

 

İblis´i Dergah´tan sür etti Huda

Niçin zulmettiler bu ma´sumana

Na-çar beklerler Mehdi Sahib Liva

Zat-ı zi-şan Nesl-i Pak´e de gelsin

 

Hamdullah´ım söyler Hak nefesini

Bir gün boş bulursun can kafesini

Zahir batın ilm-i ledün dersini

Tefsir eden ulemaya de gelsin

 

-49-

Zât-ı Pâkinden haberdâr olduğum mudur suçum?

Emrine her dâim boyun eğdiğim midir suçum?

Halk-ı âlem atlas-ı zîbâya gark olmuş gezer

Ben garîbin bu abâyı giydiğim midir suçum?

 

Mücrime lâ taknatü min rahmetillah var deyü

Eyledim isyân-ı cürmüm affeder Settâr deyü

Gece gündüz dergâhına yüz sürüp Gaffâr deyü

Her cihetten sana imân ettiğim midir suçum?

 

Ya Hâlik küllî cihânda dâne verdin kısmeti

Hem dahi müşrîk münâfık münkirâne devleti

Ben kuluna çektirirsin bunca derdi zahmeti

Yoksa sana dost olanı sevdiğim midir suçum?

 

İsm-i pâkin anmayanlar zevk ile handân olur

Ben gedânın her işi efgâr ile efgân olur

Rûz ü şeb yâd eyleyenler derd ile nalân olur

Dilde daim ismini yâd kıldığım mıdır suçum?

 

Meşrebine bunca hikmet vermedin ruhsat ile

Zerrece âmân mı verdin sana râm olan kula

Hamdullah bilmez ki cürmün istiğfâr kıla

Gözlerimden kanlı yaşlar döktüğüm müdür suçum?

 

                                            -  Ozanlarımız  -