Âşık Remzâni |
HASRETİ 49
Hazırlayan: Hasan OYTUN Bu güne
kadar Hasretî hakkında en geniş bize bilgiyi İsmail Özmen vermiştir. Özmen,
"Alevi-Bektaşi Şiirleri Antolojisi" adlı kitabında Hamdullah Çelebi
(1767-1836) ile Hasretî’nin aynı kişi olduğuna dikkati çeker. Hamdullah Çelebi
şiirlerinde “Hamdullah” ve “Hamdi” mahlaslarını, sürgünde bulunduğu yıllarda da
“Hasretî” mahlasını kullanmıştır. Özmen’in konuyla ilgili tespitleri şunlardır:
Kaynak: İsmaıl Özmen - Araştırmacı, Yazar ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ TÜRKOLOJİ ARAŞTIRMALARI MERKEZİ, Doğan Kaya Pir Dergahından Nefesler, Ali Celalettin Ulusoy (genişletilmiş ikinci baskı, Hüseyin Hürrem Ulusoy)
-1- Ağlarsan sen kendi başına
ağla İçten içe ağlar yaran
bulunmaz Bağlarsan sen kendi yaranı
bağla Şu onmaz yarayı saran
bulunmaz Sırrın yada açma çek bu
cefayı Zamane dostundan umma vefayı Unutma o anki zevk ü sefayı Bir daha görecek zaman
bulunmaz Şer tohumu yeryüzüne ekildi Muhabbetin badeleri döküldü Gerçekler de bir pinhana
çekildi Gayrı geçmişteki ihvan
bulunmaz Sene bin iki yüz doksan
başıdır Ah ne yapam bu Hüda´nın
işidir Garib başım baranıdır
kişidir Bu coşkun ummanda liman
bulunmaz Hasreti ana gör der-bar-ı
Şahı Azdı yarelerim derman ilahi Mü´minlerin Müslimlerin
penahi Sensiz dil yaremi saran
bulunmaz
-2- Aramızı karlı dağlar alınca Gayrı dost eline gidip
gelinmez Yahşi tabip benim yarem
sarmıyor Beyhude söz ile menzil
alınmaz. Geçti zamanımız devir
bozuldu, Gülistan bezminin gülleri
soldu Çay taşları yakut kıymeti
buldu, Gevherleri ummana düştü
bulunmaz. Hasreti bu remzin keşfine
delil, Fikredip evvela sen kendini
bil, Meşhurdur söylenir dillerde
iyi dil, Sağ iken bir şahsın kadri
bilinmez.
-3- Aşk-ı hayâlin gitmez oldu serimden Fehm edip kendini gören gam çekmez Can cana baş başa didar didara Sağ yare serini veren gam çekmez
Ol zaman can olan cananın arar (Bil) Hakk'a hak sadık dost olan yarar On iki kapıdan içeri girer Sıdkınan Arafat'a eren gam çekmez
Tac-ı devlet vurur nişanlı olur İlm ile cesedi batında yunur Bin bir can içinde eşini tanır Gediğinde merdan duran gam çekmez
Ey Hasretî böyle buldum gerçeği Seni fehm etmez mi arifin bini Sencileyin meydanda haddini tanı Sırr-ı hakikate eren gam çekmez
-4- Başı pare pare dumanlı
dağlar Ne belalı garip başım var
benim Felek hançerini sineme çaktı
saldı Kan ile yoğrulmuş aşım var
benim Felek sevdiğimi elimden aldı Ne acep serimi sevdaya saldı Kime dost dedim ise o düşman
oldu Dünyada bitmeyen işim var
benim Felğin deryası derin
geçilmez Ayrılık şerbeti acı içilmez Çiçekler açılır gönlüm
açılmaz Yaz bahar ayında kışım var
benim Aşkın katarına çektim
yürüdüm Feleğin kahrına değdim
eridim Dünya mı kocadı ben mi
çürüdüm? Külli viran olmuş köşküm var
benim Hasreti’yim der ki merdi
mert olan Bu dünyada baki bir ben mi
kalam? Ecelim gelmez ki ölem
kurtulam Ne tükenmez ömrüm yaşım var
benim
-5- Bedehşan kaçkını put hayınları Muhabbet olur mu Lut Kavmi'yinen Kufe'de hilali atdılar hatta İltifat olur mu Lut Kavmi'yinen
Aslı Şam olanda fayda bulaman Yüz bin puta tapsan Hakk'ı bilemen Peygambere ümmet vas(ı)ta olaman Sen yakın olursan Lut Kavmi'yinen
Terk eyle bu cismi Hak senden bezer Hain olan sofu yalanlar düzer Şeyh Ca'fer onların dersini yazar Girilmez erkâna Lut Kavmi'yinen
İkrârı bilmeyen inkâra lanet Hünkâr'ı bilmeyen güm-raha lanet Hasretî der cümle düşmana lanet İkrarınız bozman Lut Kavmî'ynen
-6- Ben derdimi yandım Melek Aban´a Bülbül feryad eder gül ağlar
bana Başım alıp gitsem ilden
illere Hemderdler ah eder çöl ağlar
bana Bu derde düşeli gülmedim bir
dem Bunca yıl yaşadım bitmedi
elem Bu aşkın elinden seyyah-ı
alem Yaran kara bağlar yol ağlar
bana Hasireti der ki görsen
halimi Kemane dönderdi kadd-i
dalimi Ah bir yol sorsanız
arzuhalımı Şahlar rahme gelir kul ağlar
bana
-7- Ben de bu dergahtan feyiz
isterim Vermemek şanınıza düşer mi? Cümle mahlükattan edna
beterim Görmemek şanınıza düşer mi? Bu dergahta Fuzuliler
türemiş Bak Virani gibi aşık üremiş Aşık maksudunu pek çok
aramış Buldurmamak şanınıza düşer
mi? Ben Virani Yemini değilem Geldim kapınıza garip sailem Keşkülüme ne düşerse kailem Boş döndürmek şanınıza düşer
mi? Elbette boş döndürmezsiniz
ya Ali Sana malüm bu gedanın her
hali Feyiz ister Hamdullah bir
mevali Mal etmemek şanınıza düşer
mi?
-8- Ben secdemi nur-ı cemale
ettim Münafık değilim dönmem
duvara Hakk´ın emri doğru rahına
gittim Boşa abdest için gitmem
pınara Aldığın abdesti bozmalı
değil Kıldıkça namazı azmalı değil Öyle cami cami gezmeli değil Bul bir kamil mürşid bağlan
ikrara Namaz kılmak ile Hakk´ı
buldunmu? Secde sücud kime anı bildin
mi? Cennet´te huri kızı var
aldın mı? Hasreti özün boşa yakma nara
-9- Bir gönül düşürdüm çeşm-i
ahuya Cemal ü hüsnüne divane oldum Aşk ile bend oldum ol mah-ı
rüya Kaşları hilale giryane oldum Gönül giriftar oldu zülf-i
siyaha Merhamet eyleye nale vü aha Teşrif edip heman ol bizim
kaha Nüş edip destinden mestane
oldum Şu,le-yi dildare oldum
giriftar Mahvetti vücudum hasretin ey
yar Bırakma hatırdan bendeni
dildar Hasreti ol yare pervane
oldum
-10- Bir güzel sevmisem alemde
belli Bir dükkan açtırdım sırça
şallı Muhabbette şirin sözlü hem
tuti dilli Neyleyim dünyayı alanın
olsun Nikab çekmiş görünmüyor
yüzlerin Cana hayat verir şirin
sözlerin Beni deli ediyor şahin
gözlerin Neyleyim dünyaıi alanın
olsun Hasreti‘nin işi gücü zarınan
Canım kurban olsun külli
varınan Pazarlığım iki değil “Bir“
inen Neyleyim dünyayı alanın
olsun
-11- Bu deme hor bakma mevali isen Sende bu irenkten ol yâre yâre Bu bir gizli sırdır sürenler bilir Hakikât güllerin der yâre yâre
Gerçek olam dersen hak sözü ara Arif ulaştırır yetdiği yere Sadıklar "Hak" derler "lâ" demez zira Hak deyince hak olur sır yâre yâre
Üç huruftan yedi huruf derdinden Bencileyin derdimendler derdinden Evliyalar göçmüş benlik yurdundan Sen de ol irenkten ol yâre yâre
Serinden varından başından geçip Yahşıyı yamanı fark edib seçip Bir kâmil mürşidin dolusun içip Anda sâkin olup der yâre yâre
Hasretî’yim kimse bilmez hâlimi Yâdlara derdirmem gonca gülümü Hoyratlara uğratamam yolumu Serim fedâ olsun bir yâre yâre
-12- Bu ilme usule hizmet edersen Külli varlığını geri
dönderme Haber alıp bir menzile
erersen Aldığın esrarı kimseye deme Üçünen yediden haber alırsın Dördünen dergahta bir yer
görürsün Farz-ı ayndır mürşidini
bulursun Mürşidsiz meydanda hiç lokma
yeme On ikide erişirse hidayet On yedide otuz farzı temamet Yirmi dörtte sadık olursun
gayet Sadık muhib olursun gelirsin
ceme Otuz altıynan yoldaş olursun Kırkınan hesabı doğru
verirsin Geldiğin gittiğin yeri
bilirsin Tamamdır hesabın sakın gam
yeme Hasreti´yim menfadayım
burada Seyyide yetenler kalmaz
arada Yetmiş iki çeşit mal var
sırada Yetmiş bir kimedir biri
kime?
-13- Bugün bir mahitab yare düş
geldim Mail oldum hüsnün nur
danesine Bil ki dolu geldim sanma boş
geldim Aşıklar ser verir bir
danesine Mecazi olanlar canına kıymaz Bin ayet okusan birini
duymaz Gerçek olan elinden varını
koymaz Birden telef eder
merdanesine Sevgili yar için serden
geçmeli Dost elinden dolu bade
içmeli Aşk atı yüğrüktür binip
aşmalı Aşık olanlar bir danesine …………. Sevgili yar için serini
verir Bazı ahmak var geriye durur Bak şu Hakk´ın mecnun
divanesine Divane Hasreti´m ol nazlı
yarim Güzeli methetmek kisb ile
karım Alan çok olur bektedir
gevherim Bin hazine kesilir her
danesine
-14- Bugün erenlerin şahını gördüm Aman mürvet dedim darına durdum Haki paylarına yüzümü sürdüm Kamili mürşidin dermanı gördüm
Söyler cavidandan icrar esrarı Kaldır perdeyi göster didarı Müminin delili cömert haydarı Canımın içinde cananı gördüm
Dost dostu görünce güller açılır Pir elinden dolu bade içilir Divanında kanı günahtan geçilir Kamu günahlardan geçen sultanı gördüm
Ustadımsın göster bana doğru rahı Göster bana mürşü hem kıble gahı Sekiz cennetin ulu dergahı Cennetin bekçisi rızvanı gördüm
Şap ana sırdır ol şahın mekanı Şeş cihettir vücudun kanı Dosta kurban verdim bu şirin canı Derdimin tabibi lokmanı gördüm
Firdevs bahçesine benide yetir Elim eteğinde divana götür Üçler, beşler, yediler kitdeyhun getir Kırklar meydanında erkanı gördüm
Hasreti`yim yetir benide dara Saklaki tamuda yakmasın nara Günahkarım nasıl varam divana Divanda oturan sultanı gördüm
-15- Dedi bir er bana pişman
olursun Hak´tan gayrı sırrın açma
bir ferde Vücudun şehrine sultan
olursun Eyyub gibi sabredersen her
derde Gözle Hak yolunu çıkma
rızadan İnayet olursa Bar-i Hüda´dan Deler arş ü ferşi geçer
semadan Feryad-ı garibe olur mu
perde? Dostum sende nice namlar
alırsın Akıbet kurtulmaz gamda
kalırsın Eş olma namerde namerd
olursun Yar olmalısın sen merd oğlu
merde Bu bir gizli haldir
açıklanamaz Lokman gelmeyince yare
sarılmaz Zalimin zülmune Hak kail
olmaz Ya mazlumun ahı kalır mı
yerde? Hasireti sırrın yad ele deme Arıt kalb evini kin kibir
koma Nasibin var ise gelir gam
yeme Zerrece kısmetin var ise
serde
-16- Delalet demişsin behey sofu
ne batıl insansınız Gece gündüz ezberiniz
küfürlü insansınız Hüve-l baki ne demektir
bilmezsin dalaliniz Hakka razı ol deyince küsüp
darılansınız İblis`e tabi olmuşsunuz din
ü imanınız Ne kadar vasfın eylesem
gitmez şekk ü gümanınız Ne ahd-i ikrarınız var ne
peyman-ı damanınız Mescidde ol Nur-u Allah`a
hançer sokansınız Kafir gibi la deyüben
inanmazsınız ayete Soyunuz kasteyledi Hüseyn
gibi bir zata Vardınız tabi oldunuz Yezid
adlı lanete Üzerine leşker çekip mübarek
başın kesensiniz Put-u Uzza´yı katleyle ki
bulasın Tarik-i Hakk´ı Men aref sırrına vakıf ol
Alleme´l esma´yı oku Ta ezelden ruhunuza öyle kar
etmiş ki kör fakı Şah Bakır´ın başına kiriş
takıp katleyleyensiniz Hamdullah fahir bilir ol
hanedanın ismini Kasdediben ey hainler
çiğnediniz üstünü Şad şad-man olup Şah
Hüseyn´in yas günü Doldurup şişeleri
zıkkımlanıp içensiniz
-17- Dinle gel beni arslanım Kimse bilmez sırda idim Davud oğlu Süleyman´ım Bir zaman mühürde idim Nuh ile gemiyi çattım Deryada gözcülük ettim Bunların carına yettim Çağırana orda idim Nice geldim nice gittim Kar gibi dağlar erittim Hud kavmini irşat ettim Musa ile Tur´da idim Eyyub ile çektim yare Sinem oldu pare pare Ya´kub ile düştüm zare Yusufla kuyuda idim Ahsen-i takvimde her dem Vücuda geldim anneden Bir hoş kokulu nergisden Selman ile bile idim Hızır ile alem gezdim Hemi gördüm hem belledim Kudret ilmin ezberledim Rical-i gayib´de idim Dört kitabda ayan idim Hem din hem iman idim İncil Tevrat Kur´an idim Mü´minle niyazda idim Muhammed Resul´e yettim Bin bir kelam sohbet ettim Mi´rac´da yoluna yattım Hatem alan Şir´de idim Kırklar´da Ali göründüm Kudretin eli göründüm Gün oldu Veli göründüm Ezilen engürde idim Ayet-i Kurba´da beyan oldum Gahi sırr-ı nihan oldum Horasan´dan sökün geldim Urum´da hünerde idim Bir tarik koydum Urum´a Kimseler ermedi sırrıma Mürsel´im geldi yerime Kadıncıkla hürrem idim Balım Sultan olub geldim Muhibbana ilim verdim Tarik-i nazenin getirdim Akpınar Zemzem´de idim Evvel Ali ahir Veli Cümle erler dedi beli Belli ettim doğru yolu Bi ism-i Hayder´de idim Hamdullah´ım gelip gitti Nicesi gümana battı Cümlemizi irşat etti Gök Eşik´te Pir´de idim
-18- Eğer mü’minliğe gayret edersen Mü’minin bir gizli hâli gerektir Bir kâmil mürşide biat edersen Evlâd-ı Ali’den eli gerektir
“Men âref” sırrını bilmeyen nâşi Pîrinin uğruna verir mi başı Âl-i İmran olan sırr-ı Bektaşi Gönül bahçesinin gülü gerektir
“Men âref” sırrını bilmeyen nâdan Ehl-i beyt yoluna can fedâ eden Esrar-ı hakîkat ilm-i cavidan Her şeyden haberdar dili gerektir
Gerçekler madeni gülü hâr olmaz Bin yıl emek çeksen kalan yar olmaz Cihânda sorarsan “bilmem” der olmaz Bileni bulmanın yolu gerektir
Ey Hasretî emeğini zay etme Şâhin avın kargalara pay etme Cevahiri çay taşına tay etme Her şeyin emsali bile gerektir
-19- Ehli-beyt düşmani yol
hainleri Yalan söyler neslim Ali´dir
diye Nicesin kendine biat
ettirmiş Tarikim Bektaş Veli´dir diye Ehli-beyt´i taşlamaya
başladın Muaviye´nin isleğini işledin Pir Balım Sultan´dan elin
boşladın Bizim şahtan senedimiz var
diye Ol adüler bir araya geldiler Hünkar öldü diye dava kıldılar Şahin senedine mağrur
oldular Atamızdan gördüğümüz bu diye Kör sofu ikrarı küfr ile
yalan Biatı Hünkar´a muhibban olan Ayete la diyen kafirdir inan Lanet ol kavimin yoluna diye Pir´de eli olmayana biat
etmeyin Kılavuzu şeytandır ona
gitmeyin Adem´den gayrıye secde
etmeyin Lehce-i Al-i aba haktır hü
diye Evvel Ali idi sonra Veli
oldu Ervahı pak olan aradı buldu Kudret emri ile Cebrail
geldi Cümlesi hakkında ikrar bu
diye Hasreti´yim hatm el nebi kim
oldu Velilik fermanı Hünkar´a
geldi Bil-cümle erlerin nasibin
verdi Benden sonra evladımı bil
diye
-20- Ehl-i Beyt On iki imam aşkına Canını odlara atmak görünür İlm-i hakikatten anlar duyarsın Varıp bir kerecik yetmek görünür
Rehberin destinden can u gönülden Eğer anlar isen dört kitap bundan Yüz sürüp payına On ik’İmamdan Hüseyn’in demenin tutmak görünür
Cebrail’e rehberdir aslı nurdandır Bu sır gayet sır içinde sırdandır Hünkâr-ı Hacı Bektaş Şâh-ı Merdandır Aslı Horasan’dan gelmek görünür
Cümle evliyaya ser-firâz oldu Ol vakit inanan îmânın buldu Gör sofi yoluna çok lânet oldu Bektaşîler yolu ulu görünür
Ali ile Muhammed de geldiler Sırrı diyenleri bâtıl kıldılar Billah onlar mürşidini buldular Varıp bir mürşide ermek görünür
Erenler bâbının yolu erkânı Hakk Teâlâ onu halk etti kani Hakikat burcuna dikti nişânı İk’isimde kendi bir don görünür
Kulak verme şu dünyanın zevkine Bugün fırsat elde koma yarına Erkan tıraş olup hak dîdarına Hasretî de der ki ermek görünür
-21- Ehl-i irfan derilince bir yere Hakikâten haber alanlar gelsin Hacı Bektaş Veli Kutbülârifin Hünkâra biatı olanlar gelsin
Yanlış yola gidip azan gelmesin Cihanda serseri gezen gelmesin Delilsiz sohbeti düzen gelmesin Ehl-i beyt yolunu bilenler gelsin
Bir özün bilmeze biat etmeyen Körlerin gittiği yola gitmeyen Zerrece kalbinde hile tutmayan Pak edip özünü silenler gelsin
Kâmil gerek kendi özün bilmeye Hakk’ı icra edip yüze gülmeye Dünya malı için gamda kalmaya Gayret kılıcını çalanlar gelsin
Hasretî sözümü işit gel beri Fırsat elde iken bulagör yâri Dört kapıdan kırk makamdan ileri Ulaşıp nasibin alanlar gelsin
-22- El’aman katib-i Allam-ı kudret Alnımıza yanılmış kara yazılar Bir yandan gurbet il derd ile mihnet Ah ettikçe kara bağrım sızılar
Can-ı muradıma etmedin derman Bilmem ki kulundan var mıdır noksan Bu gurbet illerde sefil sergerdan Acep ne haldedir körpe kuzular
Hasreti ölüme hakdır demişler Ölümden betere hicran demişler Hubbül vatan minel iman demişler Gönül ol sebebden vatan arzular
-23- Erişti nev-bahar açıldı
güller Eyle şimden geri zar sarı
bülbül Bağrıma kar etti ol şirin
diller Yaktı ciğerimi nar sarı
bülbül Niçün ah çekersin bu çesmim
seldir Nutk eyle halini gel bana
bildir Senin intizarın bir gonca
güldür Benim ah ü zarım yar sarı
bülbül Hasreti çekerim türlü
gamları Yine geldi ayrılığın günleri Senin ile sevdiceğim demleri Feramüş eyleme var sarı
bülbül
-24- Evlad-ı Ali´nin yolun
bilmeyen Şeksiz şu cihanı körünen
geldi Tarik-i Bektaşi´ye elin
vermeyen Tabi-i şeytandır harınan
gelir Yarattı ervahı var etti Bari Aleyke bi-Rabbike buyurdu
Ali İkrarın sahibi Pir Bektaş
Veli Nuru sulbden sulbe sırrınan
geldi Adem her dem hatasını
bilirse Urum eri Horasan´ı bilirse Mü´min Ehl-i beyt´in yolun
bilirse Vasıl-ı Hak olup Pir´inen
geldi Kimi beli dedi Ali´ye erdi Kimisi fehmetti serini verdi Kimisi bilmedi beyhude erdi Şehid-i Kerbela Hür´ünen
geldi Hasreti pirim Hacı Bektaş
Veli Evlad-ı Hüseyin neseb-i Ali Kim inanmazsa o şeytanın
kulu La dedi ervahı harınan geldi
-25- Evvela Nur-u Huda´dan
Mustafa Murtaza geldi Şefaat Hayrünnisa-i
Fatıma-tüz-Zehra geldi Olubtur Şebber ü Şibbir İmam
Zeynel Aba geldi Muhammed Bakır-ı Sultan,
Cafer-i Rehnüma geldi İmam-ı Musa-i Kazım, İmam
Ali Rıza geldi Taki, Naki, Şah Askeri,
Mehdi Sahib-liva geldi Emanet sahibi Hünkar ol
hatm-i evliya geldi Yolunda serin vermeye
Hasireti geda geldi
-26- Ey çeşm-i muhabbet zülf-i perîşan Bu
serim yoluna kurban görünür Neyler
bu cihânı derdine düşen Kıblem
meydandadır ferman görünür Takatim
tak eder kaddimi büker İntizâr
olanlar kanlı yaş döker Ruhsarın
“Ve’l-fethi” lisanın çeker Kaşın
arasında Kur’an görünür Cemâlinde
vechinde yayılan nûrlar Ârife
ayandır fark etmez körler Efendimin
nazar ettiği yerler “Kâbe-i
Beytullah” Rahman görünür Görenler
Serveri âlemler mâhı Gönlümün
arzusu erenler şâhı Yine
kime koydun dert ile âhı Ey
tabîp destinden derman görünür Hasretî’m
der sağa hile katılmaz Sıdk
ile sevenler taşra atılmaz Rahmetinin
nahyetine yetilmez Dergâhında
lutf-ı ihsân görünür
-27- Ey nadan gafletten uyan halk
eden Settar´a bak İki cihânın güneşi Ahmed-i
Muhtar'a bak Erişegör Ehl-i Beyt'e
kalmayasın zulümattan Bende-i hanedân olup
Haydar-ı Kerrâr'a bak Şâh Hasan Hulgi Rıza zehri nûş eyleyip Vermeyip münkire fırsat
bağrını taş eyleyip Şâh Hüseyin Kerbelâ'da çeşmi
kann yaş eyleyip İki cihân serteser Kutb-u
âlem Hünkâr’a bak Şah İmam Zeynel´den geldi
İmam Muhammed Bakır İmam Ca´fer dilde kudret ilm-ü
ledune okur Aslımız Musa Kazım´dan
SultanİIbrahim şükür Hakikat ilhamı ol Piri
Peyker´e bak Şâh Rıza Şâh-ı server şehit oldu Hak için Taki dir mülküne sultan
canımız Allah için Naki yoluna ser vermiş
imanımız pak için Gezme cihânda serseri bir
özgece kara bak Askeri’ye asker olup din
yolunda kıl gaza Mehdî gelip de bir gün
münkire ede ceza Ruz-ı mahşer deyince bir
senet gerek bize Ey Hasretî o yerde sen
başına bir çare bak
-28- Felek senden bize bu mu hidâyet Aksine döndürdün çarh-ı devranı Yüz bin ülke yüz bin şehr-i vilâyet Haraba döndürdün cümle cihanı
Bakmaz mısın aşıkların derdine Hayaline ezberine virdine Nakes kondu cömertlerin yurduna Tilki kovar ülkesinden arslanı
Sultan Süleyman’ın katında iken Şikârı dostunun destinde iken Her kuş kanadının altında iken Sarı kebe telef etti şahini
Ancak bu cefâya sabr etti Eyüp Hüdâ’nın cefasın safaya sayup Cahiller kâmile “Sen bilmen” deyip Beyhudeler ciran etdi insanı
Ey Hasretî niye geldin cihana Bilmedin mi eski devran bu hâne Evvel kullar yalvarırdı Sultan'a Şimdi minnetç’etdin kula sultanı
-29- Gafil insan kervan kalmış ün
eyler Hele kulak ver de dinle sen
seni Bülbül veş kuvve-i gerdün
eyler Arayıp kusurun bil de sen
seni Erenlerin meta´ından al
biraz Gerçeği okuyup hem gerçekten
yaz Külli muhdesatı yarattı
ustaz Her icat bozulur bozma sen
seni Şah´ın defterinden geldi
cihana Özü salih değilse gider
tufana Bezirgan yükünü yetir irfana Tayla meta´ını yükle sen
seni Her gelene büküverme kaddini Yaramazdan sakınıver kendini Ehli ol masivadan çöz
kemendini Gönlünü kalburla ele sen
seni Ele çalka bir çec getir
meydana Malum olsun Hazret-i
Merdan´a El delisiz olmaz gitme
seyrana Yetir bir gerçeğe elin sen
seni Ey Hasreti pişir söyle
sözünü Aşkın ateşinden alıp közünü Gösterişi bırak indir özünü Cümle dosta kemter kıl sen
seni
-30- Garip bülbül niçin gamlı yaslısın Geçer kış günleri yaz var ucunda Gül açılır gonca ile beraber Güller solar sonra güz var ucunda
Senin derdin benim derdime paydır Göremem gözlerin kaşların yaydır Günlerim yıl geçer saatim aydır Gözlerim yollar göz var ucunda
Bir saçı Leyla'da kaldı nazarım Sair hublar ile yoktur bazarım Ben güzelden hicab eder gezerim Üzlete çekildim yüz var ucunda
Eğer bu sözümden hisse alırsan Üç günlük dünyada beş gün kalırsan Mağrur olma üç beş mangur bulursan Güvenme çokluğa az var ucunda
Nasihat istersen bu sana yeter Arifler malını alana satar Dünya bir kumardır oynarsan üter Yürü ey Hasreti iz var ucunda
-31- Gel Ali sırrına ereyim dersen Hacı
Bektâş tarıkına giregör On
ik’mamları göreyim dersen Evlad-ı
mürsele serin veregör On
ik’aydır On İk’mâm nişanı Hem
kocar gencelir görmen mi anı Kalbi
eskidikçe yeniler teni Aç
gözünü bi'atını kılagör Eriş
Ehl-i Beyt'e dâmenini tut “Yedullah”
ayetin üstüne okut Hatt(-ı)
üstüva sırrın oku hatmin et Divan-ı
dergâhta makbul olagör Şu
dünya dediğin deniz misali Ehl-i
Beyt'tir Nuh gemisi emsali Birleşip
el veren görmez esfeli Can
çıkmadan başına bir çare gör Ey
Hasretî sözüm budur alana Deccal
kavmi emek verir talana İkrar
îmân kapısını bulana Baş
indir babına yüzler süregör
-32- Gel nafile gezme divane
gönül Dostun bakıştığı demanı
gözle Alem kem işlekte olsa sana
ne Bir fitne devridir zamanı
gözle Külli şeyy´in erbabını
arayıp Sakın bir sir verme yüzün
karayıp Şöyle bir Hak ile halka
yarayıp Mürşid eşiğinde damanı gözle Dü cihanda sultan, irşad
eyleyen Mü´minin kalbini dil-şad
eyleyen Mi´rac´da Habib´e cilve
eyleyen Sahib kudret Sırr-ı Yezdan-ı
gözle Kün deyip cihanı karar
kıldıran Levlake levlak kelamı
indiren Hem indirip hem emredip
gönderen Ezel ahd eylemiş peymanı
gözle Muhammed Ali´den Hasan
Hüseyin Zeynel Bakır Cafer Kazım hem
Rıza Ol nur-gevher Taki Naki
Askeri Ey Hasreti Mehdi zamanı
gözle
-33- Gel sevdiğim gamzelerin kan eder Lütfeyle yüreğim yarelenmesin Mah cemalin kasd-ı can eder Kerem kıl ciğerim pârelenmesin
Aşık kimdir sana meyil vermeye Kurban olup pak yüzünü görmeye O ki kasdeylemiş gülün dermeye Dilerim gülşenin harelenmesin
Hamdullah işitsin dost ahvalimi Dud-u âh bürüdü dört yanımı Görmeden almasın Mevla canımı Ömrümün defteri karelenmesin
-34- Gel Yezid evlâdı inkâr eyleme Dertl’olun derdine dermân bulaman Dönüp M(u)aviye'den ikrar eyleme Mahşer meydanında ferman alaman
Yüz yiğirmi dört bin nebi serveri Hasan Hüseyin’in nesli evveli İmam Zeynel Bakır gevherin kânı İkrâr etmeyince Hakk'ı bulaman
İmam Ca'fer Hakk'ın dîdarı nuru Kâzım Musa Rıza mü'minin varı Takî Nakî Hasan Ali Askerî Muhammed Mehdi'ye cevap veremen
Muhammed’in nesli Ali'den geldi Şems-ü Kamer`i de secdeye indi Mü'min bi'at edip sücud eyledi Eğer fehm etmezsen nasib alaman
Esirin imamı Seyyid Fazlullah Didar-ı Peygamber nur-ı aynullah Kamını taş etti inanın billah Bende kılmayınca secde kılaman
Hasretî'nin bu sözleri vâcibdir Efendim şanına Kurân şahiddir İsmin yedi esma yedi ayetdir Kulluk etmeyince necât bulaman
-35- Gelip tarikattan haber almazsan Gerçeği fark edemez hayvan olursun Er olsanda marifetler göstersen Mürşidi bilmezsen şeytan olursun
Esfelden çıkarıp bütün vücudun Sürünü sürünü bulup Mabudun Bağlamazsan bir yoluna umudun Gelir hayvan gider hayvan olursun
Eğer aldınısa sırrı sevdayı Başından def eyle hırsı kavgayı Çıkar hevesinden yalan dünyayı Varlık’tan geçersen Hakk’ı bulursun
Hasreti’nin sözü vardır bilene Söyle sözünü dinleyecek olana Münkirin sözleri çıktı yalana Hünkar’ı bilirsen adem olursun
-36- Her kim muhibliğe niyet
edende İşleğinde güzel hali
gerektir Ahd-i biat edip kamil
mürşide Evlad-ı Ali´den eli gerektir Nushuma kulak ver tutma
kallaşı Ehl-i beyt uğruna vererek
başı Al-i imran oku sırr-ı
Bektaşı Batından haberdar veli
gerektir Gerçeğin sırrından ne anlar
nadan Ali´nin yoluna ser feda eden Esrar-ı hakikat ilm-i
cavidan Gönül bahçesinin gülü gerektir Mü´minin bahçesi güldür har
olmaz Yüz bin va´z eylesen kallaş
yar olmaz Gezdirsen cihanı haberdar
olmaz Hünkar Hacı Bektaş Yol´u
gerektir Hasreti´yim emekciğin zay
etme Şahin avın kargalara pay
etme Cevahiri çay taşına tay etme Kişi ikrarına bağlı gerektir
-37- Hünkâr Hacı Bektaş sırr-ı Ali’ye Bi’at etmeyene iman mı vardır Vahid Vallah deyü tasdik edince Ya gayrı kimseye peyman mı vardır
Bâ-yı Bismillah’ta okunan âyet Dört kitap tanıktır hakkında gâyet Mürebbi mürşidlik onda tamamet Dedi Habibullah güman mı vardır
Levlake şanında delildir bürhan Yedi Yedullahım deyiptir Sübhan Biat benim deyip Şimir-i Mervan Hüseyn-i Kerbelâ’ya zaman mı vardır
La’net olsun batıl yola gidene Hünkâr evlâdını inkâr edene Ehl-i Beyt’ten gayrıya ikrar edene Şeytan tapusuna derman mı vardır
Ey Hasretî ikrar iman uluya Sırr-ı Sultan Balım Kızıl Deli’ye Ana sek getüren Mervan kuluya Ehl-i Beyt’ten gayriye iman mı vardır
-38- İnsan-ı kamile ermeyen Her olçumu dede sanır Delil-i bürhan görmeyen Gürültüyü deyiş sanır. Beğenir kendi bed huyun Gerçek erden almaz payın İçer köşklerin ak suyun Dost elinden bade sanır. Gülüstan nedir bilmeyen Muhabbet gülün dermeyen Hünkar derğahın görmeyen Samanlığı saray sanır. Dost yaylasın yaylamayan Aşk deryasın boylamayan Hak yolunda cenk yapmayan Körün taşı gaza sanır. Hasireti verir serin Faşetmez nadana sırrın Bulmayınca sadık yarin Hüsn-ü leyla suda sanır.
-39- İptida dünyaya mektep
kurunca Hocamın dersini verdim idi
ben Melekler adem´e secde
kılınca Kırklar´ın kapısın açtım idi
ben Muhammed aşkına salavat
verdim Arşta meleklerin seyrine
girdim Nuh Peygamberle gemiye
bindim Necef Deryası´nda yüzdüm idi
ben Muhammed Mustafa´nın sırdaşı
idim Sultan Süleyman´ın kardeşi
idim Bozatlı Hızır´ın yoldaşı
idim Gürcistan ilini gezdim idi
ben Kâ´be-i Şerif i ben ihdas
ettim Derya´da balığın karnında
yattım Bu aşkın meta´ını çok aldım
sattım Salih Peygamber´e pazar idim
ben Musa ile Tur Dağı´nda
gezerdim Gahi kılıç vurur kervan
bozardım Gahi kalplerdeki sırrı
çözerdim Gönülden gönüle gezer idim
ben Davut Peygamber´e tambur
yapardım Çin´e Hindistan´a meta
satardım Aşka gelir kal´aları yıkardım Adü sarayını yıktım idi ben Uhud´da Peygamber´in carına
yettim Hayber´in kapısın koparıp
attım Kul olup Fazlı´ya kendimi
sattım Gadir Hum´da nutkunu duydum
idi ben Şahin idim Şah-ı Merdan
kolunda Ab-ı hayat için Necef
Gölü´nde Şehit düştüm Kerbela´nın çölünde Sinemin yarasın sardım idi
ben Zulümattan şükür olsun
kurtuldum Yedi kere Hak mizanda
tartıldım Huda emri ile fakr ü faka
tutuldum Onu da kalbime yazdım idi
ben Virane cesette kuru kafayı Üstaz olub hemen kurdum
tefeyi Dokuduğum bez değildi sefayi İlmeği elimle çözdüm idi ben Hamdullah´ım şükür gezdim
cihanı Carıma yetişti keremler kani Bab-ı Velayet´te kevn ü
mekanı Bir abdal donunda gezdim idi
ben
-40- Men hevai meşrebim Al-i
abadır sevdiğim Lahmike lahmi imam-ı
pişüvadır sevdiğim Şehr-i ilmin kapısı
müşkil-güşadır sevdiğim Küntü kenzin sırr-ı genci
hel eta’dır sevdiğim Saki-yi Kevser Aliyye‘l
Murtaza´dır sevdiğim Mahzen-i ilm ü haya´ vü
ma´den-i sıdk u safa Şah Ali Seyyid-i şeyban-ı
cennet-ül-ala Yüzü Hurşid-i münevver
cehr-i Bedr-ül-ebed Matla´-ı mihr-i velayet
pertev-i Huda Ol Hasan çeşmim çerağı
Mustafa´dır sevdiğim Ol dem oldu Ali´nin sevgisi
aşkında sebak Her birinin kurarım hicrine
ah-ı nitak Eylerim matem tutub tabiiyle
sinem çak çak Gam beyanında olsam
teşne-leb zahm-ı helak Ol Hüseyn-i Hak Şehid-i
Kerbela´dır sevdiğim Ben mürid-i ali oldum mezidi
sevmezem Gel beri teslim-i pir ol kim
inadı sevmezem Şimr-i mel´un ile Mervan
pelidi sevmezem Okurum canına lanetler
Yezid´i sevmezem Her dü alem server Zeynel
Aba´dır sevdiğim Gönlümü anın gam-i hicriyle
mahzun eyledim Hasretinde gözlerim yaşını
Ceyhun eyledim Ger ahın tütiyannı çesm-i
pürhun eyledim Rüy-i zerim cevherim aşkıyla
altun eyledim Namı Bakır hak-i payi
kimyadır sevdiğim Secde eyler baş eğip
ruhsarına gökten hilal Hüsnüne bir gün erişmez
mihr-veş anın zeval Cümle hatm olmuştur anda ilm
ü irfan ü kemal Iktida´ettim gönülden kavlin
bi kıl ü kal Ca´fer-i Sadık İmam-ı
muktedadır sevdiğim Çeşmine halk-i cihanın oldur
ruh-i revan Versem her vesile layıktır
ana can-ı cihan Kesf-i esrar eyleyip virdi
hakayıktan nişan Kudretinden eyledi nice
kerametler ayan Musa-i Kazım güzin-i
evliyadır sevdiğim Kaddi gibi bu cihan bağında
bir servi sehi Gülşen-i cennet olubtur
daima seyrangehi Huri gılmanın başında
tacidar Hak deri Horasan şahı hem cümle
helaik serveri Zübde-i piran Ali Musa-i
Rıza´dır sevdiğim Ehl-i rey olan alır
tedbirinin şermendesi Ba ü şehler derunundan
çakeri efgendesi Kullarını şad eder gam-gin
iken her handesi Bende oldum can-ı dilden
boynu bağlı bendesi Ol Taki Sultan cümle
etkıyadır sevdiğim Fatihadır Mushaf-ı hüsnünde
kaş ile gözü Ars-ı rahman levh-i mahfuz-ı
ilahidir yüzü Anlayın ayet-i Kur´an´dır
anın her sözü Nutk-u Hak´tır hem kelam-ı
natıktır özü Ol Naki sırr-ı Ali
müctebadır sevdiğim Asfiyanın bihteridir
evliyanın mih-teri Asitanında seza olsa onlar
çakeri Din yolunda oldur ey dil
veren can ü seri Arz-ı aşkın ser-amed
ser-efrazı serveri Askeri´dir Askeri ceyş-i
Hüda´dır sevdiğim Devr-i cehdi erişe fazl-ı
Rabb-ül alemin Zahir oldu üstüvandan
Zülfikar-ı Şahı din Kalmadı halk-ı cihan içinde
ba´z u kibr ü kin Sevdiğin kimdir haber ver
Hamdiya bil gel yakın Şah-ı adil Mehdi-i sahib
livadır sevdiğim
-41- Mir’at-ı Mir’aç-nâme
"Kün" dedi karar eyledi Yeri göğü arşullahı Çar Enasir” hâlk eyledi Âdem-i Safiyullah’ı
Evvel Adem Hakk'ı bildi Başına çok haller geldi Alnına bir top nur indi Âdem bildi Nûrullah’ı
"Velekad keremnâ" dedi Melekler secdeye indi İblis mel’un âsi oldu Takındı lanetullahı
Adem'den zürriyet geldi Hak emri dört gürûh oldı Dördüne dört ta’at verdi Evvel zikri Zikrullah’ı
Bir meniden izhar oldu Adem'den nur Şit'e geldi Ehl-i Hakk’ı tahkik bildi Ve hem Şit Nebiyullah’ı
Açıldı Haşimi ırağı Mustafa Murtaza tarikı Bunca nebiler firağı İbrahim Halilullah’ı
Halil'in evladı gelip Ol zaman nur iki olup Abdullah'dan Ebu Talip Bilen bildi Beytullah’ı
Dü cihan güneşi Ahmed Vahiy geldi oldu irşâd Kâfirler ne bilsün ahad Olıser Sırullah’ı
Abdullah’tan nebi zuhur Dü cihanda oldu fahir Ebu Talip'den etti zahir Ali'yyün Velilullah’ı
Hak emretti Cebrail'e “Habibim Mi'raca gele” Önünce delili ola Cebrâil Emirullah’ı
Dosdun selâmını aldı Gönülleri şâdi kıldı Cebrail rehberi oldu Seyr eyledi Arşullah’ı
Sidret-ül-münteha vardı Cebrail önünde durdu “Bundan öte sana verdi Sen görürsün ol Allah'ı”
Yalınız çıkarmak ister Allah'dan olaydı destur Arş melekleri muhtaçtır Görmeye Habibullah'ı
Arş-ı muazzamdan girdi Orda çok çok hâller gördi. Orada bir nişan virdi Hâtem-i Nebiyullahı
Yetmiş iki yerden geçti, Hakk’ın emri ile açtı. Birinci perdeye ulaştı, Göründü Hikmetullahî
Ayak üzerine kalkdı “Destur Ya Habibim” dedi “Utanırım Ya Rab” dedi Uzat destin Yedullah’ı
Cenâb-ı Hak el uzattı Nûrı âlemi bezetti Dü cihân fahrı gözetti Gördü Hatemin Vallahi
Yedinci yerde idiler Habib maksuduna irer Doksan bin kelâmı sorar Danışdı Kelâmullah’ı
Otuz bini şerîatta Otuzbini tarîkatta Otuz bini hakîkatta Velî bilür Setrullah’ı
Olanları bilir bilen Hakikate aşık olan Gördü ki bir mahbûb oğlan Habib bildi Sırrullahı
Destur aldı gitmek içün Âleme irşâd etmek içün Mü’minler vird tutmak içün Tevhid virdi Zikrullah’ı
Kudret hazinesin bilip Özüne iki sâil gelüp Engüri hediyye alup Secde edip Babullah’ı
Kırklar yolunu gözetti Vardı kırkları şâz etdi Oturdu bir niyaz etdi Selman sundu keşküllahı
Selman'a bir üzüm verdi Yar yari ol demde gördü Cümlesi pervâne girdi Döşediler aşkullahı
Kırklar muradını aldı. Esrar-ı Hak galib oldı Muhammed evine geldi Gördü Ali Keremullah’ı
Ali anda niyaz eyler, Doksan bin kelâmı söyler Hatem’e temenni eyler Verdi Şâh emrullah’ı
Çâr emânet fakrı geldi Muhammed Ali'ye verdi Ahir sahibi var idi Bektaş-ı Kadesullah’ı
Şah Hasan Hüseyin geldi İmam Zeynel pârelendi İmam Bakır şehid oldu Ol sırr-ı Kutbullah’ı
İmam Ca'fer din rehberi Musa'yı Kâzım serveri Olalım Rıza ciğeri Tutalım tarikullahı
Takî Nakî Şâh Askerî Anlar birbirinin yarı Mehdi mü’min intizârı Tiz gele zamanullahi
Kutb-ı âlem Hünkâr geldi Emânet sahibini buldu Cümle erler nasîb aldı Bağlandı rızaullahi
Bendesin alıp araya Varınca bakî saraya Bu Hasretî bî-çâreye Şef'aat eder inşallah
-41- Mürşid-i kamilden dersini
almayan Nedameti-nedan harınan geldi Hünkar Hacı Bektaş kutb-ül
arifin Nuru sulbden sulbe sırrınan
geldi Kimi fehmeyledi Hakk´a
ulaştı Böylece Hünkar´a Pire
yanaştı Kimi yularıyla hare dolaştı Münkirin emeği yelinen geldi Mü´min olan atasını bilmeli Kazancını hak yoluna vermeli Zemanenin imamını bulmalı İman irfan böyle yolunan
geldi Urum´un eriyse eğer bir kişi Tarik-i müstakim´e uyarsa
işi On İki İmam´a bağlanıp başı Divan-ı Hünkar´a darınan
geldi Men-aref sırrını bilmeyen
vahşi Manend-i hayvandır humardır
işi Denk m´olur cevhere kara çay
taşı İnanmadı münkir galinen
geldi Hasreti söyleme nadana
sırrın Ehl-i beyt yoluna verüben
serin Lanetle Mervan´ı cümle
mü´minin Muhammed soyuna kirinen
geldi
-42- Sene bin iki yüz yetmiş Yetmiş ola Allah Allah Beni kendine aşık etmiş Etmiş ola Allah Allah Hakirin ma´şuku Leyla Beni Mecnun ettin böyle Efendim sen ihsan eyle Etmiş ola Allah Allah Ali´nin ihsanı boldur Hasan Hüseyin gonca güldür Şah Zeynel´e elim vardır Tutmuş ola Allah Allah Bakır Ca´fer ile Kazım Rıza Taki nazım Askeri yaremiz bizim Sarmış ola Allah Allah Hasreti, Mehdi´nin geldiği Olsun erenlerin dediği Çalınsın sur düdüğü Calmış ola Allah Allah
-43- Şeriat babında hizmet
ederken Tarikat kuşağı çezildi geldi Ma´rifette lam elife
giderken Hakikat üstüme düzülü geldi Karış Ehl-i beyt´e bakıp
cihana İnsan-ı kamil ol gitme
tufana İyilik et herkese bulma
bahane Nesimi yakadan yüzülü geldi Adem midir mahlukatın
hepisi? Adem oldur Ehl-i beyt tapusu Ademe açıldı mi´raç kapusu Yed-ullah ayeti yazılı geldi Hasireti bu kelamın özürdür Her nerde çağırsan orda
hazırdır Kırk ozana yedi aşık
nazırdır Yemini, Virani, Fuzuli geldi
-44- Teferrüc eyledim devr-i cihanı Aşıklar sevdayı yare bağlamış Şu elin yurdunda nâdân elinden Mazlumlar ah çekip kara bağlamış
Aşık maşukuna demiştir beli Aradan kesilsin münafık dili Nerde bir gül bitse orada çalı Bülbül de gülünü hare bağlamış
Küheylanlar az pahaya satılmaz Yavru şahin kerkeneze katılmaz Çatal sevda ile hakka yetilmez Hasreti gönlünü bire bağlamış
-45- Vilayet sofrasını meydana seren Hakikatta yenen lokma sır olur Otuz üç urufun şepbel misabı O sofraya el sunanlar er olur
Binde bir can o safraya sunamaz İkrar verir ikrarında duramaz Hakikat sırrının ilmine eremez O sofraya el sunmayan kör olur
Gerçekler mümini işlekten bilir İşleği olmayan yorulur kalır Kör olan benlik sazını çalar Onlar kördür hakikatı göremez
Hakikatsız işlek batıldır uyma Cahilin sözünü kalbine koyma Muhammed Ali'nin yolundan şaşma Muhammed Ali'ye uyan ahirette nur olur
Bulayım dersen yetmiş üçün kolayın Gel Ali resulu sen olma hayin Yalancı gerçekten alamaz payın Gerçeklerin ahdı ikrarı bir olur
Hasreti’yem müşkül oldu işimiz Acayip oldu seçilmiyor düşümüz Gönül muhabbetten kesti kışımız Kesilmemiş kara çalı pür olur
-46- Yine bir ayrılık çöktü
serime Aşayım gideyim dağlar duman
mı? Bir bergüzar veremedim
yarime Şu hengamda ayrılacak zaman
mı? Yüklendi barkana çekildi
katar Arttı derdim eskisinden
besbeter Ağlama sevdiğim bu cefa
biter Gidiyorum, geleceğim güman
mı? Payımıza düştü diyar-ı
gurbet Adülar duymasın çektiğim
hasret Ne ağyare minnet ne yare
vuslat Behey münkir gayrı senden
aman mı? Yarimin zülfü siyah gözleri
kare Bahtsız düşürdün efgan ü
zare Ya Rab hasret koyma gül
yüzlü yare Ok olmuş kirpikler kaşlar
keman mı? Viran bağımın gülleri bitmez Şakıyıp dalında bülbüller
ötmez Hasreti bundan gayrı murada
yetmez Bilmem devir döndü ahır
zaman mı?
-47- Yine sefinemiz doldu dert
ile Açıldı deryaya saldı gidiyor Bahçedeki güller hem hasret
ile Kadrini bilen yok soldu
gidiyor Yalan dünya cefasından
geçenler Mahşerde İdris´le hülle
biçenler Hak ademde amma bilip
seçenler Hakk´ı öz şehrinde buldu
gidiyor Sevdası gitmiyor garip
serimden Eller tan eylesin geçmem
yarimden Talip payın alır güzel
pirinden Gafiller hayalde kaldı
gidiyor Evliya ceminde bülbüller
öter Sedası işiten cana can katar Yol bilmeyen körler çamura
batar Çökekten nasibin aldı
gidiyor Hasreti der ikrar Bektas
Veli´den Biz beli demişiz kal u
beliden Gerçekler gevheri aldı
Ali´den İrengi bulunmaz oldu gidiyor
-48- Hak Habib-i Mustafa'ya de
gelsin Her tarafta baş kaldırdı adüvan Şah Aliyye'l-Murtaza'ya de
gelsin Onlar düşünmedi Hak divanını Kestiler Şah Hüseyn´in
gerdanını Haşre dek incittiler
(insanların) vicdanını Zeyne`l Aba Etkıya`ya de
gelsin Muhammed soyun boyadılar
kana Gör ne ettiler ol mazlumana Bu hal ma´lüm olsun Şah-ı
Merdan´a Var Şehid-i Kerbela´ya de
gelsin İblis´i Dergah´tan sür etti
Huda Niçin zulmettiler bu
ma´sumana Na-çar beklerler Mehdi Sahib
Liva Zat-ı zi-şan Nesl-i Pak´e de
gelsin Hamdullah´ım söyler Hak
nefesini Bir gün boş bulursun can
kafesini Zahir batın ilm-i ledün
dersini Tefsir eden ulemaya de
gelsin
-49- Zât-ı Pâkinden haberdâr
olduğum mudur suçum? Emrine her dâim boyun
eğdiğim midir suçum? Halk-ı âlem atlas-ı zîbâya
gark olmuş gezer Ben garîbin bu abâyı
giydiğim midir suçum? Mücrime lâ taknatü min
rahmetillah var deyü Eyledim isyân-ı cürmüm
affeder Settâr deyü Gece gündüz dergâhına yüz
sürüp Gaffâr deyü Her cihetten sana imân
ettiğim midir suçum? Ya Hâlik küllî cihânda dâne
verdin kısmeti Hem dahi müşrîk münâfık
münkirâne devleti Ben kuluna çektirirsin bunca
derdi zahmeti Yoksa sana dost olanı
sevdiğim midir suçum? İsm-i pâkin anmayanlar zevk
ile handân olur Ben gedânın her işi efgâr
ile efgân olur Rûz ü şeb yâd eyleyenler
derd ile nalân olur Dilde daim ismini yâd
kıldığım mıdır suçum? Meşrebine bunca hikmet
vermedin ruhsat ile Zerrece âmân mı verdin sana
râm olan kula Hamdullah bilmez ki cürmün
istiğfâr kıla Gözlerimden kanlı yaşlar
döktüğüm müdür suçum?
- Ozanlarımız - |