Âşık Remzâni |
AŞIK DERDİDERYA 22
Hazırlayan: Hasan OYTUN
Asıl adı Ali Şahin olan Âşık Derdiderya, 1929
yılında Kayseri, Sarız, Büyükörtülü köyünde doğmuştur. Ortaokulu dışardan
bitirmiştir. 1952 yılında Erzurum’da Fevzi Çakmak Hastanesi’nde askerliğini
yapmıştır. Âşık, 1955 yılında Adana Devlet Hastanesi’ne memur olarak girmiştir.
Daha sonraki yıllarda laborant olmuştur. 13 yıl Devlet Hastanesi’nde
çalıştıktan sonra Adana Numune Hastanesi ve Osmaniye Devlet Hastanesi’nde
çalışmış, 1978 yılında emekli olmuştur. Osmaniye’de çeşitli özel kuruluşlarda
laborant olarak çalışmış ve halen mesleğini evinde sürdürmektedir. Âşık, evli
olup dokuz çocuğu vardır. Âşık Derdiderya’nın ustası yoktur. 12 yaşında
gördüğü bir rüyanın etkisiyle âşık olduğunu söylemektedir. Âşık, gördüğü
rüyanın etkisiyle eski, kırık küçük bir saz alıp kendi kendine saz çalmayı
öğrenir. Âşık, saz çalmaya başlamasını gördüğü rüyaya bağlar. Âşık Derdiderya’nın mahlas alması şöyle olmuştur:
1955 yılında bir gün Seyhan Nehri’nin Taş Köprü kıyılarında çalıştığı hastane
laboratuarında hamilelik testlerinde kullanılmak üzere kurbağa yakalarken
kavanoza bir balık girer. Âşık, kavanozdaki suyu deryaya, kendisini de balığa
benzetir. O günden sonra kendisine “Derdiderya”
mahlasını alır.
-1- Allah’ın sadık
kulusun, Yolum Hazreti Muhammet. Sadıkların düz
yolusun, Dilim Hazreti
Muhammet. Hakk’a yakın
bir delilsin, Âşıkların cam
gülüsün, Gerçeklerin
bülbülüsün, Gülüm Hazreti
Muhammet. Kusur bende af
sendedir, Sevgi aşkın bu
candadır, Serim senin
yolundadır, Balım Hazreti
Muhammet. Yücesin şefahat
kani, Vicdanımla
sevdim seni, Erittün kül
ettin beni, Selim Hazreti
Muhammet. Derdi Derya,
Şahı merdan, Gece gündüz
yandım nârdan, Medet mürüvet
yaradan, Malüm Hazreti
Muhammet.
-2-
Dedim kardeş
zaman nasıl? Dediler
bozuktur bozuk. Dedim alış
veriş nasıl? Dedi hep
kazıktır kazık. Dedim durmayın çalışın, Dedi var mı
senin işin? Dedim
İngiltere’ye koşun, Dedi yazık sana
yazık. Bitmiyor
artıyor bu gam, Çevremizde dolu
yamyam, Bizi perişan
etti zam, Bağrımız
eziktir ezik. Dedim Derdi
Derya’yı tanı, Ben görmedim
hani hani? Dedim şu dünya
medeni, Dedi çok
uzaktır uzak.
-3- Dünya bir aşure
çorbası olmuş Yobazlarda
çömçe dönder ha dönder Gerçeklerin
yerine fitneler dolmuş Mazlum
fakirleri kandır ha kandır Fakirlerin
derdini sorsalar bana Füze çağlarında
kıydılar cana Bak insanoğlu
soyan soyana Cepler ambar
olmuş doldur ha doldur Âşık Derdiderya
bu hal çok fena Kar köşe ses
cihet boyandı kana Şu fani dünya
zindan oldu bana Bağrı yanıklara
bildir ha bildir
-4- Eğer katre isen
yetiş deryaya, Nice alem gezer
derya içinde, Gerçek olan
düşmez kuru kavgaya, On sekiz bin
alem derya içinde. Deryanın
dalgası çoktur sayılmaz, Gerçek kaptan olan
perişan olmaz, Hikmetleri
çoktur her can anlamaz, Gemi vapur
gezer derya içinde Derdiderya
çoştu yürekler yakar Nehirler yol
almış deryaya akar Alem seyrine
çıkmış da bakar Deryalarda gezer derya içinde
-5- Gel benim
dertli sazım, Seni göresim
geldi. Yandı kül oldu
özüm, Seni göresim
geldi. Sazım nazlanma
hele, Hasret kaldım
ben tele, Göz yaşın döndü
sele, Seni göresim
geldi. Sazım ağlarsam
ağla, Durma gözyaşım
çağla, Azdırma yarem
bağla, Seni göresim
geldi. Sazım bak telin
paslı, Seni çalanda
yaslı, Ben Kerem sende
Aslı, Seni göresim
geldi. Derdi Derya’dır
derdim, Çok şükür
sazımı gördüm, Alıp sineme
sardım, Seni göresim
geldi.
-6- Gerçek
muhabbeti beni pişirdi Sevginin
narında yandım kül oldum Yaktı ciğerimi
gözüm yaşardı Kendimi
şaşırdım ben deli oldum Sadık cananımda
bir ışık gördüm Cemala mat
oldum divanda durdum Tefekküre
daldım kendimde sordum Turap ol
dediler bende yol oldum Gerçek kaptan
oldum deryama daldım Deryayı
dolaştım kendimi buldum Sadık dostlar
dedim pervane oldum Figana başladım
akan sel oldum Âşık Derdi
Derya dostun kölesi Tedavisi zordur
cahil yarası Zehirden acıdır
bunun meyvesi Sabır kapısında
durdum lal oldum
-7- Gerçeklerin
yuvasıdır Halk evleri,
halk evleri Atatürk’ün
meyvasıdır Halk evleri
halk evleri Otuz iki de
kuruldu Kardeş bacı hep
dirildi Halk evi ismi
verildi Halk evleri
halk evleri Halk evleri
kültür dolu Kökü birdir
çoktur kolu Müzük okçu
dokur halı Halk evleri
halk evleri Bir kolu da köy
odası Çalınır davul
zurnası Halay çeker
genç yavrusu Halk evleri
halk evleri Derdi Derya
sevdi özde Cevher vardır
telde sazda Halk sevgisi
çıkmaz bizde Halk evleri
halk evleri
-8- Güzelim dinle
metnin edeyim Beni mecnun
eden senin gözlerin Şu fani dünyayı
sensiz neyleyim Beni mecnun
eden senin gözlerin Aklımı başımdan
alıp kaçıran Zalim feleğin
çarkında geçiren Aşkın şarabını
bana içiren Beni mecnun
eden senin gözlerin Şu garip sinemi
ateşe yakan Aşk kelepçesini
koluma takan Öksüzler gibi
boynumu büken Beni mecnun
eden senin gözlerin Ben Derdi
Deryayım şu dünya yalan Var mıdır
dünyada muradım alan Aklımı başımdan
eyledin talan Beni mecnun
eden senin gözleri
-9- Hakikat babını
nedene açsam, Bunun bağrı
demir hem de taş derler. Resul evladının
metnini etsem, Bu Bektaşi hem
de Kızılbaş derler. Eğer
tasavvuftan biraz bahsetsem, Hakikat yolunu
ben tarif etsem, İlimden
irfandan bir haber versem, Âşıkta eser yok
kafa yok boş derler. Âşık Derdiderya
sırrın faş etme, Huda
kalbindedir yabana gitme, Helal emeğine
haramı katma, Nefsine
tapanlar ince iş derler.
-10- Hakikattan
haber versem şaşırma Et karşıya
hürmet bulasın servet Gerçek ol fani
dünyayı düşünme Et karşıya
hürmet bulasın servet Doğruluk kalpte
ruhu birleştirir Bu senin için
büyük bir savaştır Gayret et
kendini hakka ulaştır Et karşıya
hürmet bulasın servet İbadet gizli
sadaka gizlidir Dediklerim
Kur’an da yazılır Ne ararsan ara
tümü bizdedir Et karşıya
hürmet bulasın servet Derdi Derya
fakiri sevindirin Ölmeden ezel
nefsini öldürün Ağlatmayın
insanları güldürün Et karşıya
hürmet bulasın servet
-11- Hasret ateşine
yanıp yakılan, Ağlayıp göz
yaşını siler kavuşur. Ferhat gibi
Şirin’ine sarılan, Külünkle
dağları deler kavuşur. Dost ile
tanışıp tanık olanlar, Dost aşkına
bağrı yanık olanlar, Aşkı özü sözü
sadık olanlar, Gönlümü sağ
yara bağlar kavuşur Mecnun gibi
çölde dönen âşıklar, Sadık bir
ikrara kanan âşıklar, Kerem gibi aşka
yanan âşıklar, Aşkıyla
sinesini dağlar kavuşur. Benlik
dağlarını hızla aşanlar, Hak aşkına yana
yana pişenler, Irmak gibi
enginlere coşanlar, Bulur ummanı
dolar kavuşur. Derdi Derya’m
gözden kanlı yaş döken, Ayrılık âşığın
belini büken, Âşık, maşuğun
hasretin çeken, Can kurban
verenler güler kavuşur.
-12- Hırsa yoldaş
olan zararla döner Uymayın öfkeye
aman ha aman Hasretlik
okuyla yürekler yanar Uymayın öfkeye
aman ha aman Sözümü unutma
öfkedir düşman Sakin ol peşini
bırak gel koşman Çok geçmeden
olursun pişman Uymayın öfkeye
aman ha aman Zindana düşürür
ömrün bitirir Zahmet yaptığın
yuvan yıkılır Seni
sevmeyenler düşman sevinir Uymayın öfkeye
aman ha aman Âşık Derdi
Derya öfkeyle lanet Sabrın sonu
olur sana selamet Uyarsan öfkeye
çekersin zahmet Uymayın öfkeye
aman ha aman
-13- Horasan’da bir
er geldi İlim dolu Hacı
Bektaş, Kırk şehirde
bayram oldu. Gerçek yollu
Hacı Bektaş. Kara hüyük
tekke oldu, Çevresine erler
doldu, Melek bacı bir
gül verdi, Cem bülbülü
Hacı Bektaş. Attı postu
mekan kurdu. Gerçek olan
divan durdu, Kazan kaynar aç
doyurdu, Rahmet gölü
Hacı Bektaş. Yeniçeri ordu
kurdu, Bektaştan
duvayı aldı, Düşmanın
bağrını deldi, Bahar seli Hacı
Bektaş. Derya dökerim
göz yaşı, O dur
sultanların başı, Atatürk’ün
fikir yoldaşı, Türk’ün dili
Hacı Bektaş.
-14- Hoş yar ile
vardır benim pazarım, Muhabbet bağına
girmeli gönül. Sahrada divane
olmuş gezerim, Arı gibi balın
dermeli gönül. Gönül, gel
seninle sadık kalalım, Leyla’nın
aşkıyla mecnun olalım, Sen Şirin ben
Ferhat dağı delelim, Garip gibi
murat almalı gönül. Bilmem ki,ben
sadık yare neyledim, Dertliyim
derdimi döktüm söyledim, Azdı yaralarım
şifa bulmadım, Aşkın çilesini
çekmeli gönül. Âşık Derdi
Derya yeter söyleme, Aşkın deryasına
dalıp boylama, Coşkun sular
gibi akıp çağlama, Çağlayan göz
yaşını silmeli gönül.
-15- Kayseri
vilayet, Sarız kazamdır, Büyükörtülü’de
köyümdür benim. Dört kaşlı
Kazım benim babamdır, Hazreti Adem’de
soyumdur benim. Yaşım yirmi
dokuz sevdakar oldum, Çalarım sazımı
gönlüm ahuzar, Derdi Derya
imiş ismimi bildim, Bu cansız
cemalim gölgeye benzer. Derdim gayet
çoktur deryaya benzer, Gönlüm balık
gibi içinde yüzer, Her gün artar
işim ahızar, Arzum ve
muradım naktır âşıkar.
-16- Mecnun gibi
düştüm çöle Görmeye geldim
sevdiğim Göz yaşımı
döktüm yola Sormaya geldim
sevdiğim Gönül bağlarım
bozulmuş Gözümün yaşı
sel olmuş Bahçemde taze
gül olmuş Dermeye geldim
sevdiğim Bir sevdadır
geldi başa Emeklerim
gitmez boşa Dağda belde
koşa koşa Sarmaya geldim
sevdiğim Derdi Derya
yürü durma Merhamet eyle
zarıma Mansur gibi ol
darına Durmaya geldim
sevdiğim
-17- Mecnunlar
misali düştüm çöllere, Çölde döne döne
pervane oldum. Gözümün yaşını
döktüm yollara, Çölde döne döne
pervane oldum. Bir yarin
derdiyle çöllere düştüm, Başıma tükenmez
dertler açtım, Pirimin elinde
bir bade içtim, Çölde döne döne
pervane oldum. Derdi Derya
yolun düştü çöllere, Garip ördek
gibi daldın göllere, Bir yar için
düştüm dilden dillere, Çölde döne döne
pervane oldum.
-18- Ne kadar
nasihat etsen kötüye O kişi de namus
ar olmayınca Çürümüş
meyveler gelmez satıya Yaz kıymetli
olmaz kar olmayınca Yorulma boşuna
sözden anlamaz Aslı cahildir
kamili bilinmez Ehli kamil
meclisine gelemez Nefsine
hakimiyet dur olmayınca Çorağa tohum
ekme gider boşa Rüzgarda
kendini çarpıyor taşa Ellerini yakma
varken maşa Yanar için ayva
nar olmayınca Ey dost bununla
menzile varılmaz Bozuk
silahlarla hedef vurulmaz Halden
bilmeyene kıymet verilmez Çünkü aslı
temiz yar olmayınca Âşık Derdi
Derya fikrini söyler Garip bülbül
gibi ahu zar eyler Fakirin
halinden anlamaz beyler Açık göz
geçinmez kör olmayınca
-19- Pamuk tarlasına
uğradı yolum, Tarlada ağanın
çölde ağanın. Kazma vura vura
yoruldu kolum, Fabrika ağanın
malda ağanın. Fakir bölük
bölük olmuş geliyor, Tarlaya
dizilmiş kazma vuruyor, Köşkünde ağalar
sefa sürüyor, Koltuklar
yumşaktır balda ağanın. Alırlar elliye
satarlar yüze, Fakir hasret
kaldı bir metre beze, Durmadan zam
gelir şekere gaza, Altını akçası
pulda ağanın. Âşık Derdi
Derya çölde yanıyor, Ağalar pamuğa
fiat kuruyor. Perişan fakir
yerde yatıyor, Taksitlere
binmiş yolda ağanın.
-20- Sizlere bir
sözüm vardır Doğru yoldan
ayrılmayın Derdin sonu
figan zardır Doğru yoldan
ayrılmayın Bırakın sağ ile
solu Sana demesinler
deli Kayıp edersin
sen yolu Doğru yoldan
ayrılmayın Sevelim
birbirimizi Biz bakalım
işimizi Dinlemeyin
yanlış sözü Doğru yoldan
ayrılmayın Seni soyan dost
oluyor Yoluna tuzak
kuruyor Kardeş kardeşi
vuruyor Doğru yoldan
ayrılmayın Derdi Derya
budur sözüm Eyi düşün iki
gözüm Kışa döner
senin yazın Doğru yoldan
ayrılmayın
-21- Söylenecek
birkaç sözlerim vardır Gelin hep
beraber kardeş olalım Hakikatı gören
gözlerim vardır Gelin hep
beraber kardeş olalım Gelin senlik
benlik sözü atalım Gerçek sözünü
de candan tutalım Tarlamıza güzel
bider ekelim Gelin hep
beraber kardeş olalım Doğru yola
giden fazla yorulmaz Zülal
insanlarda leke bulunmaz Yola gitmeyince
menzil alınmaz Gelin hep
beraber kardeş olalım Yalanı bırakın
doğru söyleyin Derdi Deryayı
da yoldaş eyleyin Haktan
hayırlısı özden dileyin Gelin hep
beraber kardeş olalım
-22- Şu dünyaya
geldim çekerim çile Beni gamlar
sardı halim perişan. Zalim yar, şen
beni düşürdün dile, Beni gamlar
sardı halim perişan Atamı ayırdın
zindana koydun, On beş yıl beni
gurbete saldın, Gül yüzlü
yarimi benden ayırdın, Beni gamlar
sardı halim perişan. Derdim az gibi
iki hanım verdin Dokuz
bebeklerle üçünü aldın, Arayıp dert
için beni mi buldun? Beni gamlar
sardı halim perişan. Benim derdim
derya tefsire gelmez, Lokman Hekim
gelse çare bulamaz, Yarem göz göz
olmuş tedavi olmaz, Beni gamlar
sardı halim perişan.
- Ozanlarımız - |