Âşık Remzâni |
DAVUD SULARİ 23
Hazırlayan: Hasan OYTUN
1925-1985.
Erzincan’ın Çayırlı ilçesinde doğdu. Asıl adı Davut Ağbaba’dır. İlkokulu
Çayırlı'da okudu. 17 yaşında bade içerek aşık oldu. Tasavvuf şairi olan dedesi
Kaltık Mehmet Ağa’dan ilk bağlama, şiir ve türkü derslerini aldı. Paşa Doğan
adlı akrabasından da aşıklık geleneği ve bağlama konusunda yardım gördü. O dönemden
sonra çalıp söyledi. Konya Aşıklar Bayramının oluşturulmasında emeği
geçen Sulari, 4 yıl kadar Ankara ve İstanbul Radyolarında usta bölge sanatçısı
olarak çalıştı. Türkü, atışma, güzelleme dallarında büyük bir yeteneğe sahipti.
Özellikle Alevi kökenli aşıklar içerisinde atışma alanında farklı bir yeri olan
Sulari'ye bu özelliği, türkülerindeki zenginliğin gelişmesinde önemli katkı
sağladı. Türkiye’nin
birçok yerini at sırtında gezerek her gittiği yerde türküler, güzellemeler
söyledi. Uzun yıllar çeşitli Avrupa ülkelerinde de dolaşan Sulari, kendine özgü
türkü söylemesiyle birçok insanı etkiledi ve kendine özgü bir biçim oluşturdu.
Ayrıca Daimi (1932-1983), Beyhani (1933-1971), Kelkitli Serdari gibi birçok
aşığa ustalık yaptı. Aşık Reyhani ile birlikte Türkiye’nin çeşitli yerleri
dışında, İran, Irak ve Suriye’yi dolaşarak çalıp söyledi. Özellikle 1970'li
yıllarda ise çeşitli Avrupa ülkelerinde uzun süre dolaşarak konserler verdi.
Davut Sulari alışılagelmiş bir aşıklar meclisi sırasında Erzurum’da öldü ve
Çayırlı'da toprağa verildi.
-1- Baktım şu cihanın temaşesine Cümle kullar alo alo Ali diyorlar Yedi derya doldu kalp şişesine Hep lisanlar alo alo Ali diyorlar
Herhangi millet olsa da o anda Telli telsiz telefonlar kuranda Haber alıp sual cevap verende Cümle diller alo alo Ali diyorlar
Ali dindir Ali Ali imandır canda Ali görünüyor her bir meydanda Ali'nin heybeti yalnız aslanda Cümle kullar alo alo Ali diyorlar
Hakk'ı bilmek ne kusurdur ne de suç Hayat bir çeşmedir gözü bul da iç Davut Sulari'nin mızrabı kılıç Teller diller alo alo Ali diyorlar
-2- Ben pirim diyene hele söyleyim Nutk-u ehlullahın tutmaz mı talip Bu yola yolcuysa hele eyleyin Hak kelamın kabul kılmaz mı talip
Pir olan kişi riyakar olmaz İlimsiz irfansız insan yol almaz Çok dertli gördüm ki dermanın bulmaz Canın Şah aşkına vermez mi talip
Davut Sulari de talip bu yolda Cehdet ki çeşmeden bakracın dola Beni muhtaç etme yaramaz kula Öl dediğin yerde ölmezmi talip
-3- Benden sorulursa aşık olanlar Manen pir elinden dolan aşıktır Meclis olup değerini bulanlar Kendi cenazesin kılan aşıktır
Kişisel olanı kainat tanır Darb-i aşk olanlar cihan dolanır Gahi berrak akar gahi bulanır Olgun mertebede kalan aşıktır
Ben aşık değilim yoksul ozanım İçimde dert kaynar bünyem kazanım Bazı yalçın dağım bazı sazanım Davut Sulari'den kalan aşıktır
-4- Bu yola talip ol bağlandın ise Peyik sofulara beyan eylesin Hakikat aşkı ile dağlandın ise Git kendi pirine derman eylesin
Musayibini al durasın dara Dört başın mamur et olma mudara Müminler fakirdir değil fukara Bu Hakkın ceminde cavlan eylesin
Kemer best bağladık başında tacı Kulağında küpe Güruh-u Naci Gönül bir Kabe dir yapta ol Hacı Davut Sulari'ye nişan eylesin
-5- Biz ezelden ikrar verdik inandık Yetmiş idi ahdu peyman Kerbela Şah Hüseynin kanı ile boyandık Toprağındır derde derman Kerbela
Ebu cehil muhammede düşmandı Muaviyeden çeken Şahi Merdandı Hür şehitte Hüseyinime kurbandı Toprağında döküldü kan Kerbela
La ilahe illallah Haktır muhammede resullallah Ali Mürşid güzel şah Şah eyvallah eyvallah
Yetmiş bin kişi söz verdi döndüler Döndü Mervanı himara kandılar Ok attılar sanmayın utandılar Kavmi mervan kavmi süfyan Kerbela
Şam eline haberciler saldılar Yüzbin asker mevcuduna aldılar Ehli Beyt in üzerine geldiler Göğe çıktı zaru figan kerbela
La ilahe illallah Haktır muhammede resullallah Ali Mürşid güzel şah Şah eyvallah eyvallah
Hazreti Hüseyin atından indi Mübarek elini toprağa sürdü Toprak şehitlerin kanıyla yundu Oldu şehitlere Kerbela
Hazreti Hüseyin'im dedi Ali Ekber Bak etrafa bana getir bir haber Leyla anamızda göz yaşı döker Davut Sulari'den beyan kerbela
-6- Bugün bende bir hakikat aşkı var Dinle sözlerimi uyu göz nurum Beni şad eyledin gün günden beri Bırak düşünceyi huyu göz nurum
Mestane bakışın olgun işlerin Vasili hak olur bu gidişler Şöyle sallanışın bu çıkışların Titretir yer gökte muyu göz nurum
Herşeyin benziyor aynen ataya Caht et düşmeyesin başka hataya Müdriksin efendim ilmi imlaya İçilir muhabbet suyu göz nurum
Davut Sulari unuttu kendini Hırsız bozamazmış arif fendini Arpacığa bir bak al tüfengini Caht et ki vurasın toyu göz nurum
-7- Çek katarı ben gelirim peşine Ali meydanına varalım hele Merhametin yok mu gözüm yaşına Pire bağlı olup duralım hele
Ey müminler gerçek erler merhaba Ey rehberler gerçek Pirler merhaba Hazır dostlar hazır yerler merhaba Sakiler sazları kuralım hele
Davut Sulari'yim gördüm didarı Muhabbeti baldır kendisi arı Hazreti Ali'nin sır Zülfikarı İnkarın boynuna vuralım hele
-8- Dost bağından bir gonca gül Alamazsın geri çekil Aşkın meydanında ödül Bulamazsın geri çekil
Oldun mu bu yolda sail Taktirde rızaya kail İlmi amil zat-ı kamil Olamazsın geri çekil
Davut Sulari der baya Allah emek vermez zaya Kaptansız gemi deryaya Salamazsın geri çekil
-9- Dünya arsızındır hey hey fırsat pirsizin Rağbet yalancının da refah hırsızın Azap yoksulundur hey hey göçük yersizin Sararıp da solmak solmak reva mı bize
Aradan kalktı mı hey hey hürmetle hatır Gelen günler geçen geçen günü aratır Mazlum Davut Sulari'yi ağlatır Sefil sergan olmak olmak reva mı bize
-10- Ela gözlerini sevdigim dilber Cihana saldirdi gözlerin beni Hasretinden Mecnun misali oldum Ölmeden öldürdü gözlerin beni
Güzel olan güzelliğin bildirir Yüzünün terinden bâde doldurur Hasretin firkatin beni öldürür Ölmeden öldürdü gözlerin beni
Ben sana hayranım çekerim sevda Sular gibi aksam çay olsam mâh-a Gel sevdiğim senle edelim vefa Hasrete yandırdı gözlerin beni
Davud Sulari 'yim ilim Erzincan Yıktı kametimi dert ile hicran Bülbülüm gül için olurum nâlan Ölmeden öldürdü gözlerin beni
-11- Efendiler bağı beş gül ağacı Çiğdem bahçasında diktik erenler Pirim cemalin gören der hacı Hal bilmez elinden çektik erenler
Aşığım diyen çok kayıt olmadan Cemevine girsem zahit olmadan Cebrail ademe şahit olmadan Kandili kudrette tektik erenler
Davut Sulari dem bir ere tabi Mesti elest ettik aşkın şarabı Çeşmeyi hikmetten doldurduk kabı Kaynaya kaynaya aktık erenler
-12- Gahmut yaylasından aşarken yolum Gördüm ki yaralı ağlar bir ceyran Avcı vurmuş kanları yere akar İniler sızılar ağlar bir ceyran
Çifte kuzusu var dağlar maralı Kuduretten kaşı gözü karalı Avcı vurmuş anaları yaralı İniler sızılar ağlar cir ceyran
Davut Sulari'yem olmuşam nöker Ceyran avuç avuç gözyaşı döker Bizim yaylalarda sürüler yatar İniler sızılar ağlar bir ceyran
-13- Hangi rüzgar esti taş yürekli yar Bir kasırga gibi tufan nerdesin Senin ne Allah'tan kuldan korkun var Gönül köşküm oldu viran nerdesin
Aşk ne demek sorun alın cevabı Zulümden hezaran sevgi sevabı Zehirden acı ayrılık şarabı Artık dünyalarım zindan nerdesin
Davut Sulari'nin kalbi kanıyor İsmini andıkça içim yanıyor Eller tatlı uykudan uyanıyor Ben hep ağlıyorum inan nerdesin
-14- İnanın dostlar ben böyle kişiyem Bir haneye girmiş olsam çekinir Muhammet Ali'yi ikrar vermişem Sen necisin sormuş olsam çekinir
Ya bir cem veyahut bir irfan payı Açmış olsam eder ah ile vayı Muhammet Ali'den mantık manayı Dilim ilen açmış olsam çekinir
Kullar gayet bezmiş bir devran derden Kısmetin ummazlar ab u Kevserden Mervan'ın dölleri anlamaz maldan Doğduğunu demiş olsam çekinir
Davut Sulari'yem çekildim uzak Adu nesli bize kurmasın tuzak Hak ulu divana bir name yazak Esen yele vermiş olsam çekinir
-15- İste yetimlerin yetimi benem Çok cahd ettim gülemedim ne yazık Bu dünya ya geldiğimden yoksulam Ben neyim bilemedim ne yazık
Her kimlere el attımsa koptu dal Ne takadım kaldı ne de mecal Bir yakınım yok ki olam hasbihal Fesat hille olamadım ne yazık
Giden gitme mihnet bırakmaz peşin Gel Davut Suları yok ahbap esin Yaren akraba tavlukat kardeşin Dediğimde duramadım ne yazık
-16- Kabe neresidir biliyormusun Gönül Beytullahtır yıkayım deme Her gördüğün adem adem mi olur Yanılıp yenilip sırrını deme
Beyhude dolaşıp boşa yorulma Kuvvetin yetmeyen taşa sarılma Yerini bil doğruluktan ayrılma Katı yücelerden uçayım deme
Davut Sulari de kuldur mevlaya Çeşmenin gözüsen dolanma çaya Bir gün olur girer isen kavgaya Döne döne döğüş kaçayım deme
-17- Sarı çiçek sarartıyor dağları Kırmızı gül bezediyor bağları Dertli bülbül çilelenmiş ötmüyor Hatıra getirir eski çağları
Kırmızı gül açmış yarin bağında Gözüm kaldı sinilerin ağında Cennet kapısı var yar otağında Hatıra getirir eski çağları
Davut Sulari der ey mah-ı taban Bir bahçaya kıldın beni bağ u ban Yar saçında al gül açtığı zaman Hatıra getirir eski çağları
-18- SEMAH Necef Deryası'nda bir gemim geldi Sıtkı sedakatnen varın gaziler Hakk'ın birliğinde bir hikmet vardır Sırrı Mürteza'ya erin gaziler
Bu meydana girmez cahil cühera Aklı beşer ermez böyle eş'ar Secdem didaradır değil duvara Halka namazını kılın gaziler
Bu meydana gelen can ile dilden Hakk'ın birliğini saklar da gönülden Şah yoluna gider derunı dilden Rızayı Hüda'ya erin de gaziler
Allah Allah Allah Allah Herkes severse Allah'ı Yarım kalmasın billahi Didarı Hüda yı gördüm Sırrı Mürteza'ya erdim El bağlı divana durdum Durun gaziler durun Muhammet Ali'ye vardım Yüzümü tozuna sürdüm El bağlı divana durdum Sıdk ile erin gaziler
Feyzi hikmetinden başka bir divan Muhammet Ali'ye be'libest diyen Hakk'ın birliğine inanıp uyan Sıdk ile birliğe girin de gaziler
Davut Sulari der eren evliya Gün gibi cihana vermişsin ziya Hakk'ın da birliğinde bulunmaz riya Secde'dip irfana gelin de gaziler
-19- Şu divane gönül bahar çağında Bülbülüm amma ki ötemiyorum Ceylanım kayboldu geçti bağımda Kement atıp fakat tutamıyorum
Bana derler sen de gel geç o yârdan Halil gibi cismim kurtulmaz nârdan Mansur gibi cesedim, dûr olsa dârdan Ser veririm billâh geçemiyorum
Âlemin sözünden yandım yakıldım Şükür aşkın katarına takıldım Katre idim göl ummana akındım Kem gözü zehirmiş içemiyorum
Aslım cismim ola ki sahi pevaç Car köse cihandan alırdı haraç Bana derler Davud Sulari gözün aç Dumandır etrafım açamıyorum
-20- Şu dünya içinde ben aciz kulun Fikirlerdir bilmeseler ne çıkar Hakkın selamım geçerken yolda Dönüp bana vermeseler ne çıkar
Dost ile dost bir menzile yeterken Bir kenarda durup kendim beklerken Yüz bin dertle bir yatakta yatarken Kapım açıp sormasalar ne çıkar
Davut Sulari'ye bade erince Ezirail başucuma gelince Birgün can cesetten ayrı kalınca Beş arşına sarmasalar ne çıkar
-21- Siyah perçemini Ddökmüş yüzüne, Salınarak gelen hümaya bakın. Kimden söz işitmiş düşmüş hüzüne, Kader yakışmayan simaya bakin.
Ağ göksün üstüne bir bağ dikilmiş, Bin bir çeşit çiçeklerden ekilmiş. Dün uğradım bir ücraya çekilmiş, Bulut mu kaplamış şu Aya bakın.
Elin sitemini ağlarken gördüm, Gül dibinde kâh gül sararken gördüm, Bir seher akşamı çağlarken gördüm, Davut Sulari'deki sevdaya bakin.
-22- Yar senin derdinden derbeder oldum Derd-i derunumu sor da sonra git Hasretinden Mecnun misali oldum Ne hale düşmüşüm gör de sonra git
Aşık olan maşukunu atar mı Gül yerine kara çalı biter mi Aslan yatağında tilki yatar mı Gözle on ikiden vur da sonra git
Ağırgöl Dağında Gahmut Yaylası Hangi gün inersen hoştur havası Gel ey düzgünüm gel çektirme yası Sulari kulunu gör de sonra git
-23- Vardım Kırklar kapısına Mail oldum yapısına Tapmışım hak kapısına Evvel Allah ahir Allah Dönemem estağfurullah İmanım amentübillah
Akıttım gözümden yaşı Eritir dağ ile taşı Ali'dir imamlar başı Evvel Allah ahir Allah Dönemem estağfurullah İmanım amentübillah
Pir elinden içtim dolu Öğrendim erkanı yolu Emniyette mümin kulu Evvel Allah ahir Allah Dönemem estağfurullah İmanım amentübillah
Davut Sular' canlar canı Mevlana Mahmut hayranı Pirimdir Veysel Karani Evvel Allah ahir Allah Dönemem estağfurullah İmanım amentübillah
- Ozanlarımız - |