Âşık Remzâni

 

 

 

AŞIKİ  (1763-1824)   55

 

Hazırlayan:  Hasan OYTUN

 

 

19. yüzyılda yaşamış bir Alevi-Bektaşiozanıdır. Aşıki'nin asıl adı Ahmet'tir. Malatya'nın Arguvan ilçesine bağlı İsa köyünde doğdu. Doğum tarihi kesin olarak bellideğil. 18. yüzyılın sonlarında doğduğu sanılıyor. Hicri 1240'da yani 1824 yılında HacıBektaş'tan dönerken uzun süre kaldığı ve bir çok şiirlerini söylediği Kayseri'ye bağlı Felahiye ilçesinin Ecirli köyünde öldü. Babasının adı Musa'dır. Çağdaşı Şah Sultan'ın Gerçek manevi aşığıdır. Şah Sultan ile Aşıki tarikat bilgilerini saz ve söz ustaları olan Derviş Muhammed'den öğrendiler. Aşıki, İsa köyünden ayrıldıktan sonra Hünkar Hacı Bektaş Veli'yi ziyaret etti. Şiirlerinde Derviş Muhammed'in etkileri görülür. Öğretmen Mustafa Bal "Derviş Muhammed'im nur-u vakit, eseri dillerde şahit" adlı eserinde Derviş Muhammed'in Aşıki ve Şah Sultan'ın şiirlerini toplayıp yayınlamıştır.

 

 

-1-

Ah beni avare koydun işimden

Aşığa ettiğin aldır sevdiğim

Bir bakışta aklım aldın başımdan

Bende bilmem bu ne haldır sevdiğim

 

Gönül sende kaldı gelmez yanıma

Gel kulak tut feryadıma ünüme

Bu bezirganların geçti hanıma

Anın için kadem daldır sevdiğim

 

Akıl gitti dahi bilmem n'olacak

Bizi tan edenler ahir bulacak

El ne derse desin oldu olacak

İçelim aşk meyin doldur sevdiğim

 

Layık mıdır böyle feryada salmak

İyi değil aşık ahını almak

Padişah kuluna merhamet kılmak

Ta ezelden kalmış yoldur sevdiğim

 

Ellerden ar edip kala olmazsan

Gözlerimden akan yaşı silmezsen

Aşıki kuluna vefa kılmazsan

Bari cevrin ile öldür sevdiğim

 

-2-

Arayıp gezerken benim bulduğum
Seni seven senden nasıl ayrılır
Hayellerin beni etti perişan
Hayellerim senden nasıl ayrılır

Aşkına düşmüşem sevdandan yana
Gönül arzuhalim ayandır sana
Senden ayrı gezmek düşer mi bana
Can kaşı kemandan nasıl ayrılır

Aşıkı'yam eydur canda cananım
Sensiz karar kılmaz cisminde canım
Ben kuluyam Ali benim sultanım
Kul olan sultandan nasıl ayrılır

 

-3-

Aşıkı hublar içinde müntehadır sevdüğüm

Lahmike lahmü Aliyel Murtaza'dır sevdüğüm

Nurdur baştan başa şems-i duhadır sevdüğüm

Ahmedi Mahmut Muhammed Mustafadır sevdüğüm

 

Bu muhabbetle gönül mülkünü abad eylerim

Şirin'in yolunda canı künhi Ferhad eylerim

Anın için gece gündüz ismini yad eylerim

Ahmedi Mahmut Muhammed Mustafa'dır sevdüğüm

 

Hak teala'nın kuluyum hem Muhammedi dinim

Ta ezelden ümmetiyim ona doğrulttum yönüm

Kimi İsa'yı sevüptür kimi Musa'yı benim

Ahmedi Mahmut Muhammed Mustafa'dır sevdüğüm

 

On sekiz bin alem onun aşkına bünyad olan

Her kime şefi olursa oldurol azad olan

Dört kitap içinde ismi şerifi hem yad olan

Ahmedi Mahmut Muhammed Mustafa'dır sevdüğüm

 

Enbiyaya evliyaya cümlesinin şahıdır

Dü cihanın revnakıdır gül cemali mahıdır

Aşıki sevse acep mi ol habibullahıdır

Ahmedi Mahmut Muhammed Mustafa'dır sevdüğüm

 

-4-

Aşıkın tacı serbeser ya Muhammed ya Ali

Sevmüyenlerden beriser ya Muhammed ya Ali

 

İnsi cinni müşküli küşasız zahire hem gayıba

Cümlesinin serverisiz ya Muhammed ya Ali

 

Kamu aleme ziyalar gösterirsin suphi şam

Şemsi mahın enverisiz ya Muhammed ya Ali

 

Siz olmayınca kimseler dine yol bulamadı tam

Şemsi mahın enverisiz ya Muhammed ya Ali

 

Enbiyayı evlüyayı eşkiyayı etkiya

Cümlesinin rehberisiz ya Muhammed ya Ali

 

Evvelinin ta evvelisiz ahırının hem ahırı

Sırrı kandil gevherisiz ya Muhammed ya Ali

 

Aşıkı'nın zahirinde batınında her zaman

Ümüdü tuttuğu dürrü siz ya Muhammed ya Ali

 

-5-

Aşıklar içince aşkın dolusun

Sende o doludan içtin mi aşık

Tanıdın mı zamanının velisin

Ser verip yoluna geçtin mi aşık

 

Tanıdın mı şu dünyada gerçeği

Ser verendir aşıkların koçağı

Arı gibi mecnun edip çiçeği

Oğul-bal edene düştün mü aşık

 

Aşıkı isteyen düşer sahraya

Hak aşkına kim uğradı oraya

Hak ceminde nazar edip sevdaya

Arifler demine düştün mü aşık

 

Bu fuzul dünyadır hazer kılasın

Cehdeyleye Hakk'ı anda bulasın

Ağzı yok söyleşir anı bilesin

Bu sırlara aklın erdi mi aşık

 

Tuba ağacı derler cennet şarında

Dalı yerde kökü biter serinde

Burcunda sulanır bendi derinde

Sen de bu sırlara erdin mi aşık

 

Dokuz mihrab ile vardır bir cami

Yedi kapısı var örtülü kimi

Kümbendi suvağı meydanda kamu

Sende o camiye girdin mi aşık

 

Kilise var o caminin kurbünde

Ruhbanları nakış işler gününde

Caminin imamı sela verende

Ruhbanı kaçarken gördün mü aşık

 

Yetmiş yedi bendi var akıyı hargı

Bunu fark eyleyip bilesin fargı

Kırksekiz minare yapılmış doğru

Çıkıp anda sela verdin mi aşık

 

Caminin içinde oturan hoca

Bir tahtı yapılmış cümleden yüce

Çarşısını gezdim hep uçtan uca

Sende o şehire girdin mi aşık

 

Dört pasıbanı var kapıda durur

Seherde hocaya haberin verir

Hocanın hükmü de onunla yürür

Sende o hocayı gördün mü aşık

 

Yer ile gök arasında bir havuz

Suyu ovasına dağılır düp-düz

O şehre gidilmiyor yalınız

Hızır'ı kılavuz ettin mi aşık

 

Aşıki' nin bir pendini bilesin

Cahdeyle ki Hakk'ı bunda bulasın

Kamile hizmet et kamil olasın

Sende bu sırlara erdin mi aşık

 

-6-

Bed asilde iman olmaz din olmaz

O kendi özünü över dünyada

Hakk'ı bir bilende asla kin olmaz

Hırsını nefsini yener dünyada

 

Hak aşkına cesedinden can gide

Hırsın öldür mihmanların şen gide

Sofu odur nefsi ile ceng ede

O da bin kırmızı değer dünyada

 

Mürayi seçemez Hakk'ı baulı

Ezazülün yedeğinde yedili

Hak sever mi böyle fadıl fazılı

Nefsinin dalgasın kovar dünyadan

 

Sofu yolun uzun garetin derin

Mürayi bu yola veremez serin

Aşıklar ser verip bulmuştur yerin

Onlar birbirini sever dünyada

 

Aşıki dost ile eyle pazarı

Dostun dosta doğru gerek nazarı

Yolunda kılagör ah ile zarı

Her aşık sevdiğini över dünyada

 

-7-

Ben bugün güzeller serdarın gördüm

Çıkmış salınıyor alın üstüne

Cemaline bakıp selavet verdim

Selamına durdum yolun üstüne

 

Uykudan mı kalktın bilmezem sarhoş

Ela gözlerine sürmeler çekmiş

Taramış zülfünü gerdana dökmüş

Salıvermiş ince belin üstüne

 

Yanağın kızarmış taze nar gibi

Uzamış kametin selvi dal gibi

Bahçede açılmış gonca gül gibi

Yeşiller mi giydin alın üstüne

 

Alemde bulunmaz sendeki buset

Dilin çeşmi revan kametin çimşat

Dişlerin dürdane lehlerin !ebat

Dilin taze yağdır balın üstüne

 

Şirin dillerine ustaz olayım

Dağları delmeye Ferhat olayım

Aşıkı der gamdan azat olayım

Bir kez yaslanayım kolun üstüne

 

-8-

Bir kişinin gönlü meyli Hak'ta olsa

Boynu eğri gezer halkın içinde

Tanrı'nın yanında onun bahtı olsa

Halis-muhlis gezer şahlık içinde

 

Ya bir kişi Hak cemine varmazsa

Mürebbiye müsahibe ermezse

Şu dünyada bir hub cemal sevmezse

Sanki bir hayvandır sığırlık içinde

 

Bir kişi sıdk ile gitse bir yola

Alem düşman olsa ona ne ola

Allah'ın nazarı olsa bir kula

O bir sultan olur yokluk içinde

 

Dost için özenen dostunu bulur

Dostunun yoluna serini verir

Kişi sevdiğini sesinden tanır

Nice bir avazın çokluk içinde

 

Hizmet eyler isen sıtkile eyle

Gününü beyhude geçirme böyle

Sözünü söylersen mülayim söyle

Aşıki ne buldun tokluk içinde

 

-9-

Bu dertli derdime derman bulaydım

Nola elim erse Lokmana bir gün

Adüler elinden halas olaydım

Halim arz edeyim Sultana birgün

 

Nefsi adüsünden dertlerim artar

Kurulmuş mizanım günahım tartar

Medet Şahi Merdan sen yetiş kurtar

Adü kast etmeden imana birgün

 

Emri ferman senin buyruğun haktır

Şahım kulluğunda noksanım çoktur

Hürmetine layık hediyem yoktur

Ne yüzünen varam divana birgün

 

Günah karam günahıma bakarsın

Günah zincirin boynuma takarsın

Merhamet etmeyip oda yakarsın

Temaşa ederler figana bir gün

 

Muradım bilirsin ey gani geda

Men kulunu senden eyleme cüda

Ölmeden zikreyle Aşıkı geda

Doğmadığa dönersin cihana birgün

 

-10-

Bu gün ben güzeller serdarın gördüm

Çıkmış salınıyor elin üstüne

Cemaline baktım salavat verdim

Selamına durdum yolun üstüne

 

Gayet malullenmiş uykuya yatmış

Ürüzgar zülfünü yüzünden atmış

Taramış saçını gerdana dökmüş

Salıvermiş ince belin üstüne

 

Alem de yok idi sendeki busat

Gözün keşmi rugan kaşların çimsat

Dişlerin dürdane lehlerin nebat

Dilin taze yağdır balın üstüne

 

Kametin uzanmış selvi dal gibi

Yanağın kızarmış taze nar gibi

Bahçede açılmış gonca gül gibi

Yeşiller mi giydin alın üstüne

 

Şirin dillerine üstad olayım

Dağlan delmeye Ferhat olayım

Aşıkı'yem gamdan azad olayım

Bir kere salmam kolun üstüne

 

-11-

Bune suret ne cemal Allah Allah

Bune kudret ne kemal Allah Allah

 

Ne hikmetki doğdu bedir içinde

Görünür mahi hilal Allah Allah

 

Zahi gamet gıyam ettikçe herdem

Eder abeşi melal Allah Allah

 

Şal yağma edici çeşmin elinden

Çığrışırlar zillcelal Allah Allah

 

Habibi Mustafayı yad edenin

Koma kalbinde melal Allah Allah

 

Aşıkı‘ya bahşet aşkın küresin

Ağa er görmez Allah Allah

 

-12-

Bülbül ne gezersin dağlar başında

Bahçeler içinde gülüm var deyü

Seni seven aşık sararıp soldu

Güzeller içinde yarım var deyü

 

Severim ben seni sevsene beni

Mevlam bir ikrara komaz insanı

Ha bir gün olaki anasın beni

Şöyle bir divane delim var deyü

 

Geldi geçti yabcacıktan şuradan

Arif isen al haberi aradan

Sana bir güzellik vermiş yaradan

Mağrurlanma dilber güzelim deyü

 

Aşıklar çekerdi senin göçünü

Ben nice çekmiyem senin acını

Koyu vermiş canlarının ucunu

Korkarım Allah'tan ölüm var deyü

 

Aşıki hırkayı taşırdı candan

Mevlam ayırmaya güzeli benden

Can esirgerim ben cananımdan

Elet sat pazarında kulum var deyü

 

-13-

Cahili nadan olanlar daima can incidir

Hatırı bilmez neden cahil nadan incidir

Ey gönül pazarı kamil ile eylen kamil ol

Kamilin her bir cevabı lali mercan incidir

 

Nadanın suyuna karışıp bulanık akma gel

Cahilin kadri göğe erse de kadrine bakma gel

Nefse uyup sakın cellat olup kan dökme gel

Ki bilirsin kan eden cellat içtin kan incidir

 

Zalim olup bir garibin bağrını dağlatma kem

Mazlumu kim ağlatırsa çeşm-i giryan incidir

Hatır yıkup dünyada kimseyi ağlatma kem

Mazlumu kim ağlatırsa çeşm-i giryan incidir

 

Yıkma gönlün kimsenin çün mümin oldu adımız

Cümle bir Hakk'ın kuludur ortada yok yadımız

Zalim odur hatır incidir dedi üstadımız

Zalim oldur zalim ol hatırı her arı incidir

 

Sima hüm fi vücuhüm ilminden al sabak

Gafil olma gözün aç ademde beytullaha bak

Aşıki yıkma anı deyu buyurdu emr-i Hak

Emrini tutmasa bir kul anı sultan incidir

 

-14-

Cefa yüzünden ah edip gezinme

Gel gönül sabreyle rıza hakkındır

Kendi kendin gümrah edip bezenme

Gel gönül sabreyle rıza hakkındır

 

Cihanın vefasın görmedim deyü

Zevk ile sefasın sürmedim deyü

Gam yeme murada ermedim deyü

Gel gönül sabreyle rıza hakkındır

 

Sabrı olmayanlar Hak'tan naşidir

Sabreylemek müminlerin işidir

Sabır cümle ibadetin başıdır

Gel gönül sabreyle rıza hakkındır

 

Hüda kefil oldu cümle işine

Nuş ede gör ağu katsa aşına

İyi yavuz her ne gelse başına

Gel gönül sabreyle rıza hakkındır

 

Mümin olan her cefayı götürür

Sabreylemek muradına yetirir

Delil olur her işini bitirir

Gel gönül sabreyle rıza hakkındır

 

Edep sabır rıza aman dediler

Bu üçünden uzak oldu adüler

Böyle buyurmuştur üçler yediler

Gel gönül sabreyle rıza hakkındır

 

Gel ey gönül durma özünü yokla

Guş eyle bu kamil nefesi hakla

Rıza ile yürü rızayı bekle

Gel gönül sabreyle rıza hakkındır

 

Ey Aşıki emr-i Hüda'yı gözet

Cihanı ko ruz-u cezayı gözet

Mahf ol gel her işte rızayı gözet

Gel gönül sabreyle nza hakkındır

 

-15-

Daim günler böyle böyle hoş olmaz

Kar kapıyı alır boran toza bak

Hangi kışı gördün önü yaz olmaz

Duyulmadan uğrun geçen yaza bak

 

Cami cemşiti burda kalırım sandı

Felek ecel camı orada sundu

Şu fena mülküne oncalar kondu

Senden evvel gelip geçen ize bak

 

Hakk'ı gözet Hakk'a gel hadden aşma

Berk bas ayağını gafilen düşme

Sırat-el müstakim yolundan şaşma

Bunda iniş-yokuş çoktur düze bak

 

Aşıki çarh-ı feleğe yar deme

Bi vefadan ağa vefadar deme

Evim barhım malım mülküm var deme

Malın olan bir kaç arşın beze bak

 

-16-

Derdimizi firak etme

Ya Muhammed, ya Muhammed

Visalinden ıraketme

Ya Muhammed, ya Muhammed

 

Hak teala habibisin

Senden alırlar nasibin

Sensin derdimin tabibin

Ya Muhammed, ya Muhammed

 

Sana malum bunca haller

Visaline yüz sürerler

Tabu ehli çağrışırlar

Ya Muhammed, ya Muhammed

 

Sana malum geda Hakk'ı

Aliyel Murtaza hakkı

Şefaat kıl Hüda hakkı

Ya Muhammed, ya Muhammed

 

Mahrum etme bu gedayı

Al sıtamı kıl sıtarı

Aşıki'nin dest-i giri

Ya Muhammed, ya Muhammed

 

-17-

Dervişlik davası kılarsan gönül

Su gibi alçağa akmak görünür

Meskenet babını dilersen gönül

Hakk'ın rızasına bakmak görünür

 

Kim ki diler Hak'tan doğru yol bula

İbret ile nazar etsin her kula

İhlas ile geldin ise bu yola

Benlik kalesini yıkmak görünür

 

Benliği kalbimden atayım dersen

Gönüllere gönül katayım dersen

Bir olup birliğe yeteyim dersen

Muhabbet yolunu tutmak görünür

 

Eğer hayır saçar isen başına

Yalanı hileyi katma işine

Er olmakla er nefesi küşüne

Altun küpe edip takmak görünür

 

Aşıki mayılsan yarın adına

Ağu katma muhabbetin tadına

Gerçek aşık isen aşkın oduna

Kül edip özünü yakmak görünür

 

-18-

Dil ile sofuluk olur mu kardaş

Kulluğun meramın buldurmayınca

Menzil alamazsın öğünme hiç boş

Hırsını, nefsini öldürmeyince

 

Yetmiş iki gezer kaldı havada

Gerçek olan daim kadimi yolda

Nefs-i emmare tekmil olsa bir kulda

Didara eremez öldürmeyince

 

Yalan gaybet kahır hırsı hasedi

Zina bühtan zapteylemiş cesedi

Haram benlik dersen iblisin atı

Cesedin pak olmaz sürdürmeyince

 

Gerçeği bilmeyen hayvan misali

Didarı göremez boş gider eli

Ne işe yarar yaprak gazeli

Gülünü vaktinde derdirmeyince

 

Özünü çekmeli Mansur darına

Cesedin pak ola anda arına

Aşıki intizar olmuş yarına

Duramaz ahvalin bildirmeyince

 

-19-

Dostlar neye yarar benim güldüğüm

Gam kasefet yolum bağlar neyleyim

Komaz felek şadolupta güleyim

Gönül fırgatlanmış ağlar neyleyim

 

Kır ata binipte aşıp gittiğim

Çıkıp şu alemi seyran ettiğim

Muradıma maksuduma yettiğim

O da bir gün imiş geçti neyleyim

 

Naçar onlanların her işi naçar

Kocalık gelincek yiğitlik kaçar

Aleme şah olsan ya niye geçer

Çekilse önümden tuğlar neyleyim

 

Gençlik aleminde uçar baz idi

O zamanda bahar idi yaz idi

Her ne olsa dere depe düz idi

Şimdi yollar yokuş oldu neyleyim

 

Deli gönül yelek ile yarıştı

Çok pazarlık etti aldı vermişti

Şimdi Aşıki'ya pirlik erişti

Geçti gençlikteki çağlar neyleyim

 

-20-

Dünya bir denizdir gemisiz olmaz

Gemiye binenler erden sayılır

Hiç kimse delilsiz Hakk'ı bulamaz

Hakk'ı bulmayanlar körden sayılır

 

Cehdeyle özünü gel at gemiye

Gemiye binenler bulur kimiya

O uğramaz girdap ile tamuya

Arifler katında merdan sayılır

 

Geldin şu 'dünyaya hiç karın var

Bu aşkın elinden efkarın var

Yoksa Mansur gibi berdarın var

Yolda berdar olmak merdan sayılır

 

Hep gelen aşıklar aşkınan geldi

Aşkın hançeriyle sinesin deldi

İmamlar aşkınan hep şehit oldu

Şehitlik makamı nurdan sayılır

 

Pazarını eyle bir bezirgandan

Sağlam kona sağlam göçe bu handan

Aşıki yarmı seversen candan

Ulu bedestandır şardan sayılır

 

-21-

Edeple otur edeple söyle

Edepsizlik etme elden ayıptır

Allah bu lisanı zikr için vermiş

Yalanı söyleme dilden ayıptır

 

Varıp bir kimseyi birine çatma

Nefsini kör eyle ayıba bakma

Pak değil isen çağlayıp akma

Kanar kılacağın gölden ayıptır

 

Sen kendi başına eyleme bir

Yolun sarpa düşer çekersin teşviş

Sen kendi ehl-i hal olmadan derviş

Eğnine giydiğin şaldan ayıptır

 

Aldanma hiç şu dünyanın malına

Bakma kulun yahşi yaman balına

Bağbansız bahçenin gonca gülüne

Elini uzatma gülden ayıptır

 

Şeriatın şartlarını yitirme

Tarikat işine erkan götürme

Girip iıfan meclisinde oturma

Hakikat içinde halden ayıptır

 

Zerre eser sende arıcı vardır

Kalbini düzücü bozucu vardır

Kıramen katibi yazıcı vardır

Hazer eyle sağdan soldan ayıptır

 

Aşıki gezerdi zahir batından

Habis adam belli olur zatından

Yolsuzu kovarlar Hakk'ın katından

Yolsuzluk eylemen yoldan ayıptır

 

-22-

Evliyadan mahrum kalmayım dersen

İkrarın ihlasa katta anda gel

Bir gerçeğe yoldaş olayım dersen

Benliğin mürvete satda anda gel

 

Gözle yollarını görki düz müdür

Gönlün evi zemheri mi yaz mıdır

Cesedin dul mudur yoksa kız mıdır

Hırsını nefsini atda anda gel

 

Hele al bir rende vur kametine

Gör ki ne hile karışmış zatına

Varacaksın yaradanın katına

Kamil-i mürşide yette anda gel

 

Hırs havası mahrum eder dergahtan

Hadar dur her yerde gel utan Hak'tan

Sıtk ile dileğin dile Allah'tan

Kamil-i rehbere yette anda gel

 

Rehberin düzleye eğri duvarın

Himin muhkem koyup yapa hisarın

Aşıki nadana duyurma sırrın

Dört duvar binasın çatta anda gel

 

-23-

Felek beni senden cüda düşürdü

Bülbülü olduğum güller elveda

Yüce yüce karlı dağlar aşırdı

Bir zaman gezdiğim eller elveda

 

Her gün her gün bakar iken yüzüne

Hasret kaldım ayağının tozuna

Düştüm varacağım yerden izine

Yüzümü sürdüğüm yollar elveda

 

Böyle düştüm kaldım ah u zarınan

Karar alamadım bu efkarınan

Gece gündüz selvi boylu yarınan

Söyleştiğim tatlı diller elveda

 

Ah ne fırak gitmez oldu özümden

Dertli olan anlamaz sözümden

Şol yar içün akan iki gözümden

Taşıp taşıp giden seller elveda

 

Aşıki' nin fıraka dayanmaz özü

Ismarladım gani Hüda'ya sizi

Hatırdan çıkarıp unutman bizi

Aşnalık ettiğim kullar elveda

 

-24-

Gayet derdim yeğin ey Hacı Bektaş

Derdime bir derman uma gelmişim

Muratlar verici ey gani seddar

Nazarından essal uma gelmişim

 

Koyunlar kuzlamış kuzulaşıyı

Muzular çoğalmış muzulaşıyı

Yaram türlü türlü sızılaşıyı

Yarama bir yahşi eme gelmişim

 

Zalimin zulmundan sararıp soldum

Derde müptela oldum dermana geldim

Acı sular içtim ben helak oldum

Lebinden abu zemzem eme gelmişim

 

Kaderimce kavil ikrarın güdem

Ver muradım Hünkar nereye gidem

Leyli nehar seni ben tavaf edem

Böyle bir sohbeti deme gelmişem

 

Aşıkı da derki bu Hakk'a yoldur

Burada bir rahmet alacak gündür

Sen gani Hünkarsın rahmetin boldur

Nazarından ihsan uma gelmişim

 

-25-

Gel berü ey talibim Hak özün eyle turab

Toprağa eyle sücüdu nitekim budur sevap

Tekebürlük eyleme gel meskenet babından ol

Varınca mahşer gününde çekmeyesin ıstırab

 

Men aref hu nefse dedi ol resul-u kainat

Bunda nefsün bilmeyenler anda ne ola hübab

Cahili nadan olanlar Hak katında şüphesiz

Sureti insan değildir saksağandır ya gurrab

 

Dünyanın varına bakma cifedir dedi habib

Sen mucez olma onun talipleri oldu galip

Gurur etme malına ömrün fani dünyada

Su yüzünde ne kadar eğlene dura bir hubap

 

Maniden dünyaya geldin gözledin nöbetini

Dane ne denli eğlenir iki singi asıyab

Sen seni bil sen seni sende olma ol cahil

Senin için devreder bu afıtab ol mafitab

 

Ledün ilminden öğren aşk sana muhlis ola

Kalmaya zatında hali kim aça aşk-ı turab

Fahrile nitekim Resulu Kibriye suvalin

İhsan veresin yevmül hesab kim muharlemdeb

 

Susuzluktan olursa şehid sunalar muhankahuru

Görmeye asla ıstırab ta Ali mutlakinden

Özge gayrıyle bel bağlama çün bilirsen

Gayrının sonu haraptır ol harab

 

Ey Hakk'ı sevdüm diyenler nicedir Hak sevgisi

Hakk'ı seven aşığın ciğeri hun bağrı kebab

Hakk'ın emridir bunlardan Aşıki sen olma dür

Hakk'ın emrini bilmeyen şöyle kaldı ne cevab

 

-26-

Gel ey dünya seven kardeş

Sevme ziyan olsa gerek

Bir gün ecel seni bulur

Tenin bican olsa gerek

 

Koğ bağlayan diğ diğleyen

Gözsüz kulaksız kalıser

Zina eden cehennemde

Yanıp büryan olsa gerek

 

Eğer canı dilden ise

Verdiğin ikrarın kişi

Hub suretli kimse gelip

Sende mihman olsa gerek

 

Canı dilden değil isen

Senin ikrarın ey kişi

İki yüzün kara olup

Sözün yalan olsa gerek

 

Hak kelamından bir hadis

Söyledik dinleyen için

Bu hadisi dinlemeyen

Sonra pişman olsa gerek

 

Ey Aşıki sen sana bak

Neylersin sen gayrıları

Bu dediğin yalan değil

Böyle zaman olsa gerek

 

-27-

Gel ey gönül sana öğüt vereyim

Her cahile öğüt verici olma

Dünyada bir aşna göreyim dersen

Hayvan gibi alaf yeyici olma

 

Aşna ile ahd amanı bir eyle

Muhabbeti aşk evinde yer eyle

Gözün ile gördüğünü sır eyle

Varıp yad ellere deyici olma

 

Hazer gez boynuna geçmeye tuzak

Efsane sözünden ola gör uzak

Yükünü baldan tut olmaya tezek

Virana hanlarda konucu olma

 

Üssüz handa uğru yükünü talar

Başını uğulmaz sevdaya salar

Dağıtır malını yüzüne güler

O eğridir doğru sayıcı olma

 

Aşıki elinde var iken fırsat

Gayret kuşağını beline kuşat

Sende bu sözlerden olasın irşat

Haramiler gibi soyucu olma

 

-28-

Gönül ağlar isen başına ağla

Kimse kimse için ağlar bulunmaz

Bağlarısan kendi yaranı bağla

Belki yaranı da bağlar bulunmaz

 

Sırrın halka açma çek bu cefayı

Zemane halkından umma vefayı

Unut gitsin sal ezelki sefayı

Geçti ol ezelki çağlar bulunmaz

 

Şer tohumu yer yüzüne ekildi

Mahabbetin doluları döküldü

Andelipler bir kenara çekildi

Güllü gülüstanlı bağlar bulunmaz

 

Bin doksan dokuz sene başıdır

Bizi böyle eden hakkın işidir

Bu dünyanın boranıdır kışıdır

Baharı erişmiş bağlar bulunmaz

 

Aşıkı gedanın mürveti şahi

Düşmüşlerin desti giri penahı

Sensin her derdimin derman ilahi

Senden gayrı yara bağlar bulunmaz

 

-29-

Gönül sana türlü nasihatım var

Hake in turaba yüceden uçma

Hakk'ın birliğine şehadetim var

Mekan tutacağın bakadan geçme

 

Aç gözünü her eşyadan zahire

Haberdar olasın ırk-ı tahire

Harç eyle metahın ilm-i mahire

Kıymetin bilmeze dükkanın açma

 

Özünü saf eyle saf ol ey gönül

Şaraben tabura olasın nail

Cihanın varlığın terkeyle ey dil

Bu fani şerbetin nuş edip içme

 

Sarraf olup gevher yükün tuta gör

Durma Hakk'ın menziline yete gör

İkilikten geçip bir'e yete gör

Veçhi adetdeki mihmanı seçme

 

Ey Aşıki gözle yolu erkanı

Gafil olma ecel vermez amanı

Baki kalır sanma bunda her canı

Son nefeste ahır zarınan göçme

 

-30-

Günahım çok ama ümidim sensin

Allah medet, ya Muhammed, ya Ali

Günahlara kalmaz gani sultansın

Allah medet, ya Muhammed, ya Ali

 

Sizsiniz müminlerin dest-i dermanı

Yalvarınca basmazsınız amanı

Mürvet sana derim ey kerem kani

Allah medet, ya Muhammed, ya Ali

 

Mürvet sana derim ey kerem kani

Şefaat edersin gevher madeni

Dünü günü dilimizin ezberi

Allah medet, ya Muhammed, ya Ali

 

Kur'anda hel-eta indi şanına

Mülcem oğlu girdi senin kanına

La feta yazıldı zülfikarına

Allah medet, ya Muhammed, ya Ali

 

Kanber kulun önün sıra yürüttün

İmam Hasan makberesin sır ettin

Hüseyin'den ol kanlan yürüttün

Allah medet, ya Muhammed, ya Ali

 

İmam Zeynal hasta idi o cenkte

Daima Yezid'ler bengile henkte

Güzel imamların cesedi hakte

Allah medet, ya Muhammed, ya Ali

 

İmam Bakır anda içti şerbeti

Yaktın ciğerimi yandırdın katı

İmam Cafer okur cümle ayeti

Allah medet, ya Muhammed, ya Ali

 

Cabbarı ensari kodu, fırına

Hiçbir hata getirmedi kılına

Sersemin gürzünü verdi eline

Allah medet, ya Muhammed, ya Ali

 

Deveye bend urdun hurma bağında

Nevcıvan göründün taze çağında

Salman'a eriştin Erzan dağında

Allah medet, ya Muhammed, ya Ali

 

Salman seni gördü buldu ışığı

Erzan'da kurtardın sen ol aşığı

Ejderhayı öldürdün söktün beşiği

Allah medet, ya Muhammed, ya Ali

 

Sahir peygamberden miras istedi

Şunu ödemeli Ali dost dedi

Ali der ki baş üstüne ustadı

Allah medet, ya Muhammed, ya Ali

 

Peygamberden destur aldı sahrada

Kul oldu satıldı şar Buhara'da

Sailin borcunu ödedi orda

Allah medet, ya Muhammed, ya Ali

 

Kıral derki nedir kulun hüneri

Şehrimize akıtsın ol pınarı

Düşmanımız vardır hemi de Ali

Allah medet, ya Muhammed, ya Ali

 

Ol devi öldürsün bizde görelim

Tartıp ağırınca altın verelim

Bu işler biterse yoktur yalanım

Allah medet, ya Muhammed, ya Ali

 

Taze ekerken baş gösterdi sahrada

Cimcimeden geçit sordu deryada

Çok keramet gösterdi Ali orada

Allah medet, ya Muhammed, ya Ali

 

Cümlesi eliyle oldumu mümin

Ali'yi sevenler çekmeyin gamın

Kaldırın aradan hasedin kinin

Allah medet, ya Muhammed, ya Ali

 

Yıktı kaleleri köprüsü ile

Hayberi kopardı kapısı ile

Zingidarı aldı hepisi ile

Allah medet, ya Muhammed, ya Ali

 

Yemen padişahı çekti gemisin

Yıktı kiliseleri yaptı camisin

Müslüman eyledi cümle varısın

Allah medet, ya Muhammed, ya Ali

 

Muhammed'i çağırdı miraca Cenab

Önüne bir aslan çıktı ne aceb

Cebrail der ondan üşen be habib

Allah medet, ya Muhammed, ya Ali

 

Orda aslana baç verdi hatemi

Ali'nin sırrına kimse yete mi

Münkirlere sürer idi sitemi

Allah medet, ya Muhammed, ya Ali

 

Orda aslan sakin oldu kendiye

Kendisi de arş alaya gitti ya

İki gönlü birbirine kattı ya

Allah medet, ya Muhammed, ya Ali

 

Şad oldu onda güldü usul usul

Kırkların cemine vardı usul usul

Muhammed der kapı açın ben asıl

Allah medet, ya Muhammed, ya Ali

 

Muhammed'sen ümmetini bilesin

Benlik ile bizi nerde bulasın

El fakiri fukaradan olasın

Allah medet, ya Muhammed, ya Ali

 

Özün fakir etti açıldı kapı

Ayağı üstüne durdular hepi

Muhammed derki taptığım ne tapı

Allah medet, ya Muhammed, ya Ali

 

Kırklar derki taptığımız Ali'dir

Kırkımızdan biri gerçek velidir

Şahı Merdan cümlemizden uludur

Allah medet, ya Muhammed, ya Ali

 

Perde, altından bir el geldi badeye

Muhammed'e süt getirdi hediye

Ya bu el Ali'nin eli dedi ya

Allah medet, ya Muhammed, ya Ali

 

Perde altından gelen eli tanıdı

Ta ezelden ikisi bir can idi

Lahmeke lahme ikisi bir nur idi

Allah medet, ya Muhammed, ya Ali

 

Muhammed der sizden nişan isterim

Kırkınızda bir nişanı gösterin

Revandız koluna vurdu neşteri

Allah medet, ya Muhammed, ya Ali

 

Kırkından kan geldi birisi sail

Ondan da kan geldi oldular kail

Keşkülü ortaya koydu tavabil

Allah medet, ya Muhammed, ya Ali

 

Keşkülün içinde bir tane üzüm

Bunu bize bağışla ey iki gözüm

Muhammed der bana bir engür ezin

Allah medet, ya Muhammed, ya Ali

 

Gayıplardan bir el erdi keşküle

Hatem parmağında hep cümle göre

Birisi içip cümlesi mest ola

Allah medet, ya Muhammed, ya Ali

 

Semaha girdiler peygamber coştu

Sır tacı başında ortaya düştü

Mümin kullarına ırahmet saçtı

Allah medet, ya Muhammed, ya Ali

 

Orda kırk pare buldular şemleyi

Irahmete bandırdılar cümleyi

Aşıki'nin yarasını emleyi

Allah medet, ya Muhammed, ya Ali

 

-31-

Görün ahır şerrin alametini

Doğruca şeriat sürülmez oldu

Kemler çeker bunun nedametini

Taliblerin hargı gözükmez oldu

 

Tarikatın ehli yolundan şaşmış

Gafletin uykusu boyundan aşmış

Şimdi büyük küçük tamaha düşmüş

Nefs için yelmeyen yorulmaz oldu

 

Tamah cümlesini mamun düşürdü

Pişirmeden çiğ lokmalar aşırdı

Evliyanın gittiği yolu şaşırdı

Cem olup tevhide girilmez oldu

 

Bu derde düşene bulunmaz çare

Gözleri uykuda kimler uyara

Halkı alem gönül bağlamış hara

Marifet gülleri derilmez oldu

 

Görün ol Azrail bunlara n'etti

Eletip cehennem ehline kattı

ümmet olduğunu unuttu gitti

Peygambere salavat verilmez oldu

 

Aşıki bunların aslı deccaldır

Ehli hal bulunmaz hep kılı kaldır

Bu ne kavga ne cenk ne de cidaldır

Hakk'ın ahvaline erilmez oldu

 

-32-

Hacılar Kabe'yi tavafa gider

Yüzünü görmeyen hacı mı olur

Melekler Adem'e secde eyledi

Azazil Ademe secde mi kılır

 

Bu yolu kula gösteren Ali'dir

Ya bu yol kadimdir kırklar yoludur

Yetmiş üçe kadem basan velidir

Yetmiş ikideki hacı mı olur

 

Secde edip tanıdılar uruhu

Ziyaret ettiler zat-ı şerifi

Taç urundu hırka giydi arifi

Yalancı kişinin tacı mı olur

 

Mümin oldur hak katare düzüle

O kurguda düzüle de bozula

Bacı gerek sırma gibi sızıla

Kalaydan bakırdan bacı mı olur

 

Eriş bir gerçeğe kendi kuvvetli

Mucizatı belli hem kerametli

Aşıki muhabbet tatlı mı tatlı

Hakk'ın muhabbeti acı mı olur

 

-33-

Hak cemale aşık olmak

Ar değil gönül ar değil

Aşık olup Hakk'ı bulmak

Zor değil gönül zor değil

 

Aşk atına binen süvar

Hiç bir yerde kılımaz karar

Bir kişide kin kibir var

Er değil gönül er değil

 

Aşık olmayan pirine

Muhabbet gelmez serine

Gönül vermeyen birine

Yar değil gönül yar değil

 

Aşk yoluna gitmek yoldur

Olan malın Hakk'a aldır

Dost bağında biten güldür

Har değil gönül har değil

 

Aşıki boyandım derin

Hak yoluna kodum serim

Mizac ile alan veren

Kar değil gönül kar değil

 

-34-

Hakk'ı görmek ister isen ol kamil insana bak

Mert isen meydan içinde herkese merdane bak

 

Talib ol ki eresin marifet esrarına

Dahil ol vahdet evine zümre-yi irfana bak

 

Küllü şeyin halli veçhinde olmuştur nüzul

Geç ikilikten beri ol suret-i errahmana bak

 

Gir vücudun şehrine gör cümle varlık ondadır

Kıl tamaşa matlubunu sevdüğün canana bak

 

Ayna-yı dili saf et göresin aynel yakın

On sekiz bin alem içre Aşıki sultana bak

 

-35-

Hakk'ın hikmetine hışmına bakıp

Daim esiriyip coş deli gönül

KemaI ehli ile aşina çıkıp

Sakın böyle gezme boş deli gönül

 

Sakın şeriatın kılı kalından

Haberdar ol evliyanın halinden

Aşk atıyla muhabbetin yolundan

Hakikat iline aş deli gönül

 

Yar bulurum sanma sen bu cihanda

Sakla sırrın mihman eyle bu handa

Evvela bir aşna kazan cihanda

Andan sonra derdin deş deli gönül

 

Aşkın muhabbetin yolundan kalma

Sakın kaygı yeyip fikrine dalma

Sadıkane yarı elinden salma

Hazeran gelirse taş deli gönül

 

Aşıki hayrete meyil vermeden

Bahçesine girip gülün dermeden

Yüz yıl kötü ile ömür sürmeden

Bir gün güzel ile hoş deli gönül

 

-36-

Hata ile gelmişimdir cihana

Hata benden ata senden ya Ali

Ata kılınca yeter bir bahane

Hata benden ata senden ya Ali

 

Kulun şehri noksanı çok ey medet

Sensin dertlere derman ey medet

Medet rahmanların rahmanı medet

Hata benden ata senden ya Ali

 

Şanındır Yasin Amenna Sadakna

Sana yüz süre geldi bu edna

Rabbena efusune zulmena

Hata benden ata senden ya Ali

 

Çağırırım medet gerçek erenler

Hata içün tövbe buyurmuş pirler

Kul hatasız hata tövbesiz derler

Hata benden ata senden ya Ali

 

Kendi kendine kul benliğin ata

Senden olmayınca tövbe tuta

İmamlar içün bağışla her hatamı

Hata benden ata senden ya Ali

 

Aşıkı‘yam uma geldim atamı

Dilimde vird ettim illa fetamı

Çok etmişim günah ile hatamı

Hata benden ata senden ya Ali

 

-37-

Hikmetine akıl fikir erişmez

Giderim sevdiğim bunda nem kaldı

Aşkın atı ile düldül yarışmaz

Ay ile devreden günde nem kaldı

 

Melhem mi sarılır böyle yaraya

Emir Hak'tan imiş buna çare ne

Bezirganım kondum kervansaraya

Kondum göçer oldum handa nem kaldı

 

Kadir Allah daha neler yaratır

Aşk üstüne yazılanlar karadır

Vücudumuz üçyüzaltmış paredir

Dağılandan sonra tende nem kaldı

 

Böyledir aşıklık böyle ahır kar

Şu fani dünyada kim kıldı karar

Akıbeti böyle olunca ey yar

Emanet gidince tende nem kaldı

 

İleri gönderdin bir iki kaçın

Mevlam affeyliye cümlenin suçun

Aşıki ahrete yüklemiş göçün

Yürü yalan dünya sende nem kaldı

 

-38-

İntizar çektiğim hubların merdi

Gözlerim yaşını saçmadan gel gel

Sabahtan akşama dilimin virdi

Devredip devranım geçmeden gel gel

 

Gel bir ihsan edip halimden bilip

Ağladıkça gözüm yaşını silip

Ayrılık ateşi bağrımı delip

Ciğerim kanımı saçmadan gel gel

 

Gözlerim yolunu geçmezem senden

Ümidim var iken çıkmadık candan

Yükletmiş göçünü konduğu handan

Ömrümün kervanı geçmeden gel gel

 

Bu günkü günümüz yarına kalmaz

Hangi gülü gördün sararıp solmaz

Bu felektir böyle yarı kar olmaz

Fırgat kapıların açmadan gel gel

 

İntizar çektiğim sana ayandır

Bu sevdaya düştüm hayli zamandır

Hastadır Aşıki hali yamandır

Can kuşu kafesten uçmadan gel gel

 

-39-

İsmini sevdiğim hubların merdi

Gözlerim yaşını saçmadan gelgel

Sabahtan akşama dilimin virdi

Devredip devranım geçmeden gelgel

 

Gözlerim yolunu geçmezem senden

Umudum var iken çıkmadık candan

Yükletmiş tayını konduğu handan

Ömrümün kervanı geçmeden gelgel

 

Gel bir ihsan eyle halimden bilip

Ağladıkca çeşmim yaşını silip

Ayrılık ateşi bağrımı delip

Ciğerim kanını saçmadan gelgel

 

Bugünki günüm yarına kalmaz

Hangi gülü gördün sararıp solmaz

Bu felektir böyle bir karar durmaz

Devredip devranım geçmeden gelgel

 

İntizar çektiğim sana ayandır

Sevdana düşmüşüm haylı zamandır

Aşıkı hastadır hali yamandır

Can kuşu kafesten uçmadan gelgel

 

-40-

Kemha çıkar bizim tezgahımızdan

Kıl harar dokuyan kücü değiliz

Beli best demişiz erbabımıza

Tatlı teveğimiz acı değiliz

 

El fakri fukara libasın giydik

Kamil mürşid meydanında soyunduk

Kavlı kudretten yeyip doyunduk

Namert sofrasının acı değiliz

 

Biz ledün ilminin tefsirleriyiz

Rah-ı hakikatın tüccarlarıyız

Dergah-ı Ali'nin kttmirleriyiz

Şurda burda üren bocu değiliz

 

Kamili mürşidden dersimiz aldık

Üç sünneti yedi farzı tam kıldık

Kabeyi tavafı evmizde bulduk

Mekke'yi dolaşan hacı değiliz

 

Muhabbet kişvelerin kılmışız seyran

Bizi bu ahvalde ne bilsin nadan

Aşkın küresinde olmuşuz büryan

Kanerede ham paçacı değiliz

 

Aşıki de söyler sözün doğrusun

Onun için taan eyler bizi vesvasın

Evvelden yükümüz ipek atlasın

Kendir terbiyesi keçi değiliz

 

-41-

Kudret bağında açılan goncayı gülfem nedir

Mevla zahirine saçalı ya ol iki ham nedir

 

Nedir esvedi hacer kimi konar kimi göçer

Cümlesi bir yari seçer bunda yukta ham nedir

 

Ol tecrit küffaresinde kimi derdi çaresinde

İns ile cin arasında elif ile lam nedir

 

Kendi özünde buldu bulan, bulmadı deyişte kalan

Vücudu ademde olan oniki imam nedir

 

Ey Aşıki bul bedende gezme yaban ilinde

On sekiz bin alem sende durduğun makam nedir

 

-42-

Kul olanın Hakk katında işleri

Bilinir gam yeme divane gönül

Ha bir gün ola ki gözün yaşları

Silinir gam yeme divane gönül

 

Eğer halın bunda olursa yaman

Hak bize kefildir eyleme güman

Muhammed Ali'den derdine derman

Bulunur gam yeme divane gönül

 

Ellere duyurdun sırrımı benim

Ah ile vah ile geçirdim günüm

Böyle kalır sanma hicranım gamım

Bulunur gam yeme divane gönül

 

Bozulmaz alnına yazılan yazı

Elbet bir hale kor Yaradan bizi

Hak kefildir bize muhabbet sazı

Çalınır gam yeme divane gönül

 

Aşıki ümidin kesme şahından

Kul daim dilek diler Allah'ından

Niyaz et muradın Hak dergahından

Bulunur gam yeme divane gönül

 

-43-

Mah yüzünde çifte çifte halları

Ona aşık olan can bahtılı

Dal gerdana yakışmıştır kolları

Mevlam hub yaratmış seni bahtılı

 

Kirpiklerin oktur ay kaşı keman

Ben seni severim yok bende güman

Aşıkını bulup çağır elaman

İhsanın olursa anı bahtılı

 

Ferhad gibi aşık oldum Şirin'e

Dost serini kurban verir şarına

Lahmike lahm olup biribirine

Kanına karışan kanı bahtılı

 

Aslı gibi bizi böyle mat ettin

Kerem gibi ciğerimi od ettin

Her bir yerde bir aşıkı şad ettin

Eğnine giydiğin şah bahtılı

 

Aşıki' nin arzumanı gözünde

İrakipler yol azdırır izinde

Çığrışır çığşır hava yüzünde

Avazın dertlidir seni bahtılı

 

-44-

Muhabbetten geçen Hak'tanda geçer

Muhammed'de muhabbetten hasıldır

Erenler büyüktür kaftanı biçer

Gene aslın yürütmeyen nesildir

 

Amel olmayınca Hakk'a varılmaz

Şimdiki insana öğüt verilmez

Nende deyince sinem sorulmaz

Eğer arif isen hemen usul dur

 

Derviş olup meydan açayım dersen

Ahrete imanla göçeyim dersen

Sıratı burada geçeyim dersen

Günah bende deyip darda asıl dur

 

Cehdeyle adama sen iyi dedir

Özün karasını mürşide yudur

İşte müminlikte ol nişan budur

Garezden kibirden kinden kesil dur

 

Ey Aşıki haklı nefes tutulmaz

Burada alınan orda atılmaz

Turab olmayınca Hakk'a yetilmez

Turab ol da ayaklarla basıl dur

 

-45-

Nefsini öldüren gerçek gazidir

Ya onu tanıyıp bilen eyvallah

Yalan yanlış değil gerçek sözüdür

Hakk'ın divanına duran evyvallah

 

Hak divana duran iner mi dardan

Cehdeyle cesedin kurtaran nardan

Ona kılavuzdur ol Şahı Merdan

Şahın didarını gören eyvallah

 

Şahın didarından nurlar saçılır

Yetmiş ikide ayrılır seçilir

Bahçesinde taze güller açılır

Bağında dikeni kıran eyvallah

 

Dikenini kıran yolun düzleye

Ciğerini aşk oduna közleye

Cümlesini ana-bacı gözleye

Odu kavı yere saran eyvallah

 

Odu kavı yandırmayan mümindir

Hile yoktur cennetinden emindir

Kırkların sürdüğü o yol kimindir

Yolun doğrusunu süren eyvallah

 

Yolu doğru sürmez bunda mürayi

Nefsine uyanlar şeytana tabi

Darda verilince sual hesabı

Hesabını burda veren eyvallah

 

Hesabını burda veren er olur

Hesabını vermeyen hun u zar olur

Yüzü kara Hak katında kör olur

Evliya gönlüne giren eyvallah

 

Evliyanın gönlü cennet aladır

Sen ona bel bağla hisar kaledir

Aşıki gam yeme meylinde budur

Daim Hak dergahı bilen eyvallah

 

-46-

Neyine güvenim senin ey felek

Beni türlü türlü derde düşürdün

Çok yalvardım kabul olmadı dilek

Didem yaşın selden sele düşürdün

 

Bana yar olmadın bivefa çıktın

Şu dertli sinemi odlara yaktın

Bu serime türlü adları taktın

Gizli sırlarımı dile düşürdün

 

Şu sineme çektin mihneti dağı

Varsın eller dersin hüsnünün bağı

İstemedim şol hicranı ol dağı

Felek yolum belden bele düşürdün

 

Kimine lütf ile ihsan edersin

Kimine dünyayı zından edersin

Kiminin derdine derman edersin

Benim yolum yelden yele düşürdün

 

Bir murad almadım ey felek senden

Ayırdın canımı şol nazik tenden

Hiç bir mekan buldurmadın bir yerden

Aşıki' yi elden ele düşürdün

 

-47-

Nice bir çekeyim ben bu kahırı

Bana murat aldırmadın sen felek

Bal yerine nuş ettirdin zehiri

Nedir bana gönderdiğin ün felek

 

İrakibe rağbetleri eylersin

Nam verirsin yedirirsin toylarsın

Her dem iyiliğin ona eylersin

Bilemedim onlar senin nen felek

 

İrakipten korkar mısın biz gibi

Yandı yüreğimin başı köz gibi

Eridi cesedim aktı tuz gibi

Bak gözümden akan yaşlar kan felek

 

Bülbülün figanı bahçe bağadır

Söylüyorum bu sözlerim sanadır

Senin yiğitliğin hemen banadır

Ben ezelden teslim ettim can felek

 

Şefaat mı olur kar'olan yüze

Dile amel olmaz bakarlar öze

Daim cefa etsen sefadır bize

Aşıki' nin istediği din felek

 

-48-

Nice nice kanlı yaşım dökeyim

Sana meyil veren gülmez kalır mı

Komazsın mah cemaline bakayım

Zalimler insafa gelmez kalır mı

 

Ya Ferhat olmaz mı dağı delenler

Ser verip Şirin yolunda ölenler

Gerçek aşık olur Mecnun olanlar

Bir gün Leyla'sını bulmaz kalır mı

 

Ya bu aşka veren kendi kendini

Derde derman umar lebi kandini

Halka rüsvay ettin derdimendini

Benim ahım seni almaz kalır mı

 

İçiben aşk meyinden kanasın

Düşe bir gün aşk oduna yanasın

Bir gün gazel olmuş bağa dönesin

Senin de güllerin solmaz kalır mı

 

Aşıki‘yi mest eden saki değildir

Aşk değme kişinin hakkı değildir

Mağrur olma dünya baki değildir

Bu dünya kimseye kalmaz kalır mı

 

-49-

Ortalık bozuldu hep niza oldu

Gözlerim yolları gel efendim gel

Mümin olan bu dünyada gülmedi

Gözlerim yolları gel efendim gel

 

Kasavet kervanı dağılmaz oldu

Münafık çoğaldı yenilmez oldu

Şahı Merdan Ali anılmaz oldu

Gözlerim yolları gel efendim gel

 

Gönlümüzün pusu açılmaz oldu

Kağıtsız yollardan geçilmez oldu

Kafir müslüınandan seçilmez oldu

Gözlerim yolları gel efendim gel

 

Geldi kazamıza düştü bir cazı

Yesir etmek ister oğlanı kızı

Nüfus defterine yazdılar bizi

Gözlerim yolları gel efendim gel

 

Can bülbülü kafesinden uçmadan

Günüm tamam olup vadem yetmeden

Menzil alıp kervanımız göçmeden

Gözlerim yolları gel efendim gel

 

Altı aylık yolu bir günde aşan

Kızılırmak gibi çağlayıp coşan

Düldüle binip zülfikar kuşan

Gözlerim yolları gel efendim gel

 

Aşıki der bize mi oldu buzağı

Nice bir çekeyim cevrü cefayı

İnşallah gelecek Mehdi Livayı

Gözlerim yolları gel efendim gel

 

-50-

Özün engine indir yüceden uçma

Enginlerde biten ayva nar olur

Nefse birlik edip yolundan azma

İblise uyanın işi zor olur

 

Söylerim sözümden haber alasın

Fehmeyleyip kendi özün bilesin

Dünyada iken ahret sahibin bulasın

Sahipsizler hayvan olur, zor olur

 

Geldin şu dünyaya bir kar edesin

Sermayen yok ise ya sen nedesin

Sana hiç sunmazlar aşkın badesin

Katrana girersin yerin nar olur

 

Gafil gözünü aç ömrün geçmeden

Can bülbülü kafesinden uçmadan

Yükünü tay eyle kervan geçmeden

Son pişmanlık fayda vermez zor olur

 

Aşıki sıtk ile çağır Bariye

Terk eyledik namus ile ar'ıya

Gidip yine geleceksin geriye

Adem sıfatında gelen nur olur

 

-51-

Sailim kapında bir muradım var

Şahı Merdan sen ver senden isterim

Dertliyim derdimi sen eyle tımar

Şahı Merdan sen ver senden isterim

 

Senden istediğim günü mekanda

Hayalini mihman eyle bir handa

Çün muradım sensin iki cihanda

Şahı Merdan sen ver senden isterim

 

Muhammed Mustafa nuru hakk-çün

Nebiler Veliler yolu hakkı-çün

Ümüdüm var ismin Ali hakkı-çün

Şahı Merdan sen ver senden isterim

 

Şebberi-şübberdir Abidin-Bakır

Caferi Kazım Musa Rıza Taki

Naki Askeri Sahip Zaman'ın hakkı

Şahı Merdan sen ver senden isterim

 

Gerekmez cihanın tac ile tahtı

Gözüme gözükmez ziynet-i rahcı

Sensiz neyliyeyim devleti bahtı

Şahı Merdan sen ver senden isterim

 

Hicranda bırakıp çektirme melal

Seni sen ver bana beni benden al

Aşıki'yim melül etme zülcelal

Şahı Merdan sen ver senden isterim

 

-52-

Sevdiğim edna kulunu

Lutfiyle göre mi geldin

Gönül enginliği edip

Hatrımı sora mı geldin

 

Safa ile geldin bize

Merhabalar taze taze

Evvelki verdiğin söze

Ahtında dura mı geldin

 

Gelmedin yeri var yeri

Hoş geldin geri gel geri

Bastı bizi hem askeri

İmanda cara mı geldin

 

Derdi çok hicran dağının

Sakın ot bozma bağının

Mihr-i muhabbet bağının

Güllerin dere mi geldin

 

Anladın muhabbet yerin

Ta ezelden buldu pirin

Aşıkı' ya gam hançerin

Sineme vura mı geldin

 

-53-

Şu ellerin havasına eline

Divane gönlümüz alıştı kaldı

Bende arzeyledim sıla etmeye

Gönül bir cananla buluştu kaldı

 

Bir dahi bakmayam vatan yoluna

Bizde iskan olduk yarin eline

Bir kaşı karanın zülfi teline

Divane gönlümüz ilişti kaldı

 

Her sabah her sabah eser bad gibi

Gönül coşa geldi kara sad gibi

Muhabbet yolunda şol Ferhat gibi

Kayalar kesmeye çalıştı kaldı

 

Şükür Hak'tan ne istesek var oldu

Dost metahın alıp satmak kar oldu

Aşıki de yarın buldu yar oldu

Rakipler arada yılıştı kaldı

 

-54-

Terkettik kabayı dünyadan geçtik

Ehli hal evinin mihmanıyız biz

Masiva sevdasın gönülden çektik

Şimdi hal evinin üryanıyız biz

 

Biz güle mailiz harı sevmeyiz

Nadan olanın gönlüne değmeyiz

En garip kimseye gönül eğmeyiz

Hamdüllah dehrinin sultanıyız biz

 

Bendesi olaldan yüzü gülzarın

Yakasın çak ettik namusun arın

Hele defterini dürdük efkarın

Vahdet tekkesinin kurbanıyız biz

 

Çok şükür dost ile düşmanı seçtik

Dost uğruna serimizden hep geçtik

Durmayıp menzil be menziller göçtük

Şimdi şu feleğin kervanıyız biz

 

Can kulağıyla dinle görürsün Mevla'yı

Derununda ivird eyle Hüda'yı

Dünya nedir anda gider sevdayı

Ey Aşıki bildin çün faniyiz biz

 

-55-

Yadigar isterim senden ey sabah

Gül yüzlü yarimin zülfü telinden

Çok çok selam söylen benden o yare

Bir bir sorsun bendesinin halinden

 

El amanın hasretinden n'olduğum

Andelipler gibi zarda kaldığım

Cemalin gülünce bülbül olduğum

Der mi ola vaz gelmesin gülünden

 

Sen varıban hasretine eresin

Kullar gibi divanına durasın

Benim için ne söylüyor göresin

Mübarek kelamı güzel dilinden

 

Divane gönlümün kıblegahıdır

Ziya verir hem cemali mahıdır

Vücudum şehrinin padişahıdır

Gitmesin dost vatanından elinden

 

Aşıki der hizmete baş koyasın

Metah olup ümmetine uyasın

Varınca ey sabah böyle diyesin

Lütfedip geçmesin geda kulundan

 

Kaynakça

 

• İsmail Özmen: Alevi - Bektaşi Şiirleri Antolojisi (19 Yüzyıl 4. Cilt). Saypa Yayınları, Ankara 1995.

 

 

                                                -  Ozanlarımız  -