Âşık Remzâni

 

 

 

ENGİNİ   38

 

Hazırlayan:  Hasan OYTUN

 

          Asıl ismi Hüseyin Koçak olan Engini 1925 yılında Zile’nin Fırtıman köyünde doğmuştur. Yaşamının büyük bir bölümünü köyünde geçirmiş altı çocuk babasıdır. Gençlik yıllarında kendi çabasıyla saz çalmaya, şiirler yazmaya başlamış ve söylentilere göre Engini mahlasını kendi koymuştur. Engini daha sonra Zile’nin birkaç köylerine zakirlik yapmak için gitmiş, muhabbet toplantılarında bulunup toplumda değer verilen yerini almıştır. Çevresinde Sofu ismi ile de çok tanınmaktadır. Aynı zamanda Engini, Aşık Remzani'nin kayın babasıdır. 1986 yılında eşini kaybedip yaşamının geri kalan kısmını yalnız geçirmiştir. 2015 yılında hakka yürümüş ve kendi köyünde toprağa verilmiştir.

 

           

 

 

 

-1-

Arafat dağında bir koç meledi

İsmail`in kurbanıdır bu kurban

Müminler orayı tavaf eyledi

İsmail`in bayramıdır bu bayram

 

Arafat`a Beytullah´ı kurdular

Muhammed´in nurun orda gördüler

Mağrup ile masruptan geldiler

İsmail`in bayramıdır bu bayram

 

Seksenbin hacılar Hac´ca giderdi

Herkes evladını kurban ederdi

Sahar koçu İsmail´e gönderdi

İsmail`in bayramıdır bu bayram

 

İsmail´ e geldi cennetten kurban

Cebrail getirdi ayeti ferman

Ol zaman şad oldu Halil´i Rahman

İsmail`in bayramıdır bu bayram

 

Bu bayramda kurban kesmek devaftır

Eşe dosta dağıtması sevaptır

Kur an´ı hadiste yazar cevaptır

İsmail`in bayramıdır bu bayram

 

Her kim canı dilden keser kurbanı

Sırat köprüsünden geçirir onu

Kizilay namina verin postunu

İsmail`in bayramıdır bu bayram

 

Her kim benlik ile kurban keserse

Dağıtmaz etini kendisi yerse

Surt nuzam irmağına düşerse

İsmail`in bayramıdır bu bayram

 

Müminlere farzdır bayram namazı

Namazı kılarsan yaparsın hicazı

Muhammed Mustafa´ya kılalım niyazı

İsmail`in bayramıdır bu bayram

 

Engini´yem bayram gelse neyime

Abdal olsam sal giyinsem eğnime

Hakikattan bir yol geçse elime

Müminlerin bayramıdır bu bayram

 

-2-

Ben müminim diye benlik eylese

Nerde kaldı müminliğin kıymeti

Haram helal demez bulduğun yerse

Nerde kaldı müminliğin kıymeti

 

Görmediği yerde ben gördüm derse

Aslı olmadık yere yalan söylerse

Şeriat halini inkar ederse

Nerde kaldı müminliğin kıymeti

 

Bir alevi tarikata gitmezse

Mürşidin emrine amel etmezse

Muharrem ayında oruc tutmazsa

Nerde kaldı alevinin kıymeti

 

Sünnet diye sakal bıyık bıraksa

Kendi kusurunu elden bilirse

Ademi tersleyip günah işlerse

Nerde kaldı müminliğin kıymeti

 

Bir kişi kendine doğruyum derse

Koğu kaybet eyleyip niza ederse

Fesat tamah edip sınır sökerse

Nerde kaldı müminliğin kıymeti

 

Engini`yem doğru raha gitmezsen

İkrar verip ikrarını gütmezsen

Harabat ehlinin zemini edersen

Nerde kaldı müminliğin kıymeti

 

-3-

Bu dünya kimseye kalmaz

Tok açın halinden bilmez

Dilenciye yokluk olmaz

Aldırma gönlüm aldırma

 

Kendini fehm etmez kişi

Başına vururlar taşı

Önüne koyarlar üleşi

Aldırma gönlüm aldırma

 

İyi alan iyi söyler

Hayırsız evlat malı neyler

Herkes sıfatını söyler

Aldırma gönlüm aldırma

 

Doldur bade içem saki

Aşk ile bulalım hakkı

Sineme vursalar oku

Aldırma gönlüm aldırma

 

Engini`yem bir ustaz bul

Et tahammül eyle sabır

Üstüne sıçrar çamur

Aldırma gönlüm aldırma

 

-4-

Bugün hanemize geldi

Pirim Şah Doğan, Şah Doğan

Perişan halimiz sordu

Pirim Şah Doğan, Şah Doğan

 

Hayr beşer ile geldik

Şu dünyayı fani bildik

Çok şükür cemalin gördük

Pirim Şah Doğan, Şah Doğan

 

Horasan`dan bir yel esti

Münkirin yolunu kesdi

Hanemize kadem bastı

Pirim Şah Doğan, Şah Doğan

 

Benim aşkım güzel pirde

Nutkun şifadır her derde

Yedirme sürünü kurda

Pirim Şah Doğan, Şah Doğan

 

Talip mühüp aşık bile

Mah cemalin benzer güle

Yanında Nurullah bile

Pirim Şah Doğan, Şah Doğan

 

Ulusoy`un yadigarı

Rıza`nın bergüzarı

Şükür gördük şah didarı

Pirim Şah Doğan, Şah Doğan

 

Vuralım münkire bir taş

Erenlerin gözleri yaş

İşte geldi Hacı Bektaş

Pirim Şah Doğan, Şah Doğan

 

Engini`yem gelir dize

Aşık oldum dilinize

Yönüm dönderdim size

Pirim Şah Doğan, Şah Doğan

 

-5-

Cennet diyarından bir yol açıldı

Hakikat namazın kılmak görünür

Deryalar içine köprü kuruldu

Sıratı nizama varmak görünür

 

Musa gibi sarılırsın asadan

Lahmike lahmi olan Tur´u Sina`dan

Otuziki lezzet hükmü binadan

Levhi kalamiylen yazmak görünür

 

Vefa bulamazsın köhne cihanda

Gider gelir devri yapar bu handa

Kalıp eskir gider yeniler tende

Aşık olanlara gerçek görünür

 

Cahili nadanlar bilmez bu hali

Aşık maşukundan alir göferi

Dost elinden içtim ahu kevseri

Şarabın kabından kanmak görünür

 

Kaf nun dan dördü bire bağladım

Men aref sırrından içeri girdim

Engini`yem vücut vecin gördüm

Hatdisdifa sırrın bilmek görünür

 

-6-

Çok şükür kavuştuk didar didara

Merhaba erenler sefa geldiniz

Muhammed Ali`de durdu bu yola

Merhaba erenler sefa geldiniz

 

Bizde hayran olduk şirin dillere

Bülbül gibi cevreyleriz güllere

Niyazım var geldiğiniz yollara

Merhaba erenler sefa geldiniz

 

Mürşide bent olup geldik bir yere

Vallahi aşığım bir nazlı yare

Gerçeğe hü dedik bağlandık pire

Merhaba erenler sefa geldiniz

 

Sinelerim aşk oduna dağlıdır

Kırkların alemi aşk ilahıdır

Katarımız Şah Hüseyn`e bağlıdır

Merhaba erenler sefa geldiniz

 

Engini`m sürelim demi devranı

Sürülsün savrulsun aşkın harmanı

Zaman gelir yükledirsin kervanı

Merhaba erenler sefa geldiniz

 

-7-

Dolaştım dünyayı kıyl-i kal ile

Adresini bilmedim cenanım

Ömrüm geldi geçti bir hayal ile

Adresini bilmedim cenanım

 

Aşkı beni bu sevdaya yeldürür

Birdem ağlatırda birdem güldürür

Son deminde bu hasretlik öldürür

Adresini bilmedim cenanım

 

Ne yurdu bellidir nede mekanı

Ne şehri vardır nede dükkanı

Vücutu ademe koymuş nişanı

Adresini bilmedim cenanım

 

Topraktamı, denizdemi, göldemi

Ağaçtamı, çiçektemi, güldemi

Buluttamı, yağmurdamı, yeldemi

Adresini bilmedim cenanım

 

Ağadamı, paşadamı, beydemi

Melektemi, huridemi, soydamı

Güneştemi, yıldızdamı, aydamı

Adresini bilmedim cenanım

 

Kabe`demi, Bagdat`tamı, Şam`damı

Lamekan da gizli gizli sırdamı

Asadamı, Musa`damı, Tur`damı

Adresini bilmedim cenanım

 

Engini`yem hasretini dil çeker

Tutarım peşinden benden ol çeker

Ne mektup gönderir nede tel çeker

Adresini bilmedim cenanım

 

-8-

Eğer hakikattan bileyim dersen

Aşk ile sineni yak gizli gizli

Bir gerçeğin demasından tutalı

İlmi marifete bak gizli gizli

 

Harabet ehline etme nazarı

Seksen dört tekmildir hakkın yazarı

Eğer ister isen Ali pazarı

Melamet hırkasın tak gizli gizli

 

Dostun bahçesini görmek istersen

Kırmızı güllerin dermek istersen

Şah`ın katarına girmek istersen

Hüseyin`in derdin çek gizli gizli

 

Şu fani dünyayı boşa çiğneme

Gördüğünü sakla yalan söyleme

Sakın cahil ile sohbet eyleme

Kamile derdini dök gizli gizli

 

Engini`m bu aşkın varı olursa

Garip bülbül gibi varın olursa

On yedi alemde yerin olursa

O zaman görünür hak gizli gizli

 

-9-

Evvel baştan intizarım

Bizim yola taş atana

Hem intizar hem tufanım

Bizim yola taş atana

 

Yesin yesin yeller alsın

Emeğini seller alsın

Karısını eller alsın

Bizim yola taş atana

 

Kör şeytanın tersi olsun

Demircinin örsü olsun

Yer altında körsü olsun

Bizim yola taş atana

 

Sinesinde yara olsun

İki yüzü kara olsun

Deliklerde fare olsun

Bizim yola taş atana

 

Sürmesin demi devranı

Görmesin seyri seyranı

Bulamasın boz ayranı

Bizim yola taş atana

 

Gün ve gün feryadı artsın

Yuvasında baykuş ötsün

Yedi yıl sıtması tutsun

Bizim yola taş atana

 

Çirkin çirkin dona girsin

Boz it gibi göne girsin

Ayı olsun ine girsin

Bizim yola taş atana

 

Engini`yi zar etmesin

Cahil ile tur etmesin

Gelip salımdan tutmasın

Bizim yola taş atana

 

-10-

Elif Allah mim Muhammed

Ya Muhammed Mustafa

Okunur yüz on dört ayet

Ya Muhammed Mustafa

 

İki nokta üç huruftur

Ali vechinde mestur

Müminin kıble gahısın

Ya Muhammed Mustafa

 

İmam Hasan hulk-ı rıza

Zehir içti tasında

Şah Hüseyin Kerbela`da

Kaldı kan deryasında

 

Zeynel Abidin`den geldi

Kaynar Bakır kazanda

Kıl şefaat etme mahrum

Ya Muhammed Mustafa

 

İmam Cafer ilmi derya

Kudret vecinden gaza

Musa`yı Kazım`dan geldi

Şah İmam Rıza

 

Tağı Nağı imdat eyle

Askeri Mehdi bize

Derdimize derman eyle

Ya Muhammed Mustafa

 

Yedi nokta yedi ayet

Kul hüvellahü ehad

Kul Engini kıl şefaat

Ya Muhammed Mustafa

 

-11-

Ey gönül özün bilirsen

Yıkma gönlünü kimsenin

Hakka ermek diler isen

Yıkma gönlünü kimsenin

 

Beytullah yıkılsa yapılır

Gönül yıkılsa yapılmaz

Koncayı bir sırrı saraydır

Yıkma gönlünü kimsenin

 

Uyarsan tavuzu gümraya

Her bela ol dilden çıkar

Eğer kendini bilirsen

Yıkma gönlünü kimsenin

 

Gel beri zemini turaba

Erersin Murteza`ya

Eğer sen seni görürsen

Ümmet olur Mustafa`ya

 

Nefsini bende vurursan

Erersin nutku sefaya

Bağla hırsını zincire

Yıkma gönlünü kimsenin

 

Eğer delil arar isen

Hazreti Kur an yeter

Derde tabip arar isen

Hüseyn`i Kerbela yeter

 

Aşığa masuk arar isen

Engini divane yeter

Ali`ye talip olursan

Yıkma gönlünü kimsenin

 

-12-

Gece gündüz bende garip haldeyim

Yetiş imdadıma boz atlı hızır

Ne ölüyüm ne sağım ne saldayım

Yetiş imdadıma boz atlı hızır

 

Elest i Bezm`inde Rah`ı seversen

Güzeller güzeli mahı seversen

Kerbela`da yatan Şah’ı seversen

Yetiş imdadıma boz atlı hızır

 

Seyidin sattığı kulu hakkı için

Kırkların sürdüğü yol hakkı için

Abbas`ın kesilen kolu hakkı için

Yetiş imdadıma boz atlı hızır

 

Daim vird ederim kesmem dilimden

Sen bilirsin sefillerin halinden

Ayırma bizi şahı merdan yolundan

Yetiş imdadıma boz atlı hızır

 

Muhabbet edersen ara dengini

Herkes sayar güzel ile zengini

Nerde kalır acep sefil Engini

Yetiş imdadıma boz atlı hızır

 

-13-

Gece gündüz çağırırım ey Şahım

Şu iki cihanı yaradan yetiş

Senden gayri kim var kime yalvaram

Girdabı gamdayım yaradan yetiş

 

Seni bildim sana tuttum elimi

Daim zikrederim kesmem dilimi

Medet mürvet sen bilirsin halimi

Uhud`da Ahmed`e car eden yetiş

 

Sinem büryan oldu yüreğim yara

Sıtk ile severim ol aşıkara

Yüzüm kara nasıl varam dergaha

Kerbela çölünde ser veren yetiş

 

Engini`yem çağırıram ol Şah`a

Şah‘ı merdan tut elimden yollara

Horasan`dan gelen ulu evliya

Cansız duvarları yürüden yetiş

 

-14-

Gel gönül dünyaya tapma

Tamahkarda kan bulunmaz

Sakın doğru yoldan sapma

Edepsizde ar bulunmaz

 

Olursun şeytanın kulu

Tutarsın cehennem yolu

Gel incitme şirin canı

İnsafsızda din bulunmaz

 

Bir kişi olursa hasut

Alamaz dünyada maksut

Dışı mümin içi yezit

Kalbinde iman bulunmaz

 

Gerçeğe dünya yalandır

Yolcuya sohbet haramdır

Yalancının dili kildur

Eğlenmeye han bulunmaz

 

Engini`yem bul yarini

Koy gel meydana serini

Alırlar şirin dilini

Cesedinde can bulunmaz

 

-15-

Gel gönül yüksekten uçma

Rüzgar vurur düşen birgün

Tutma başın yukarıya

Felek vurur ağlan birgün

 

Al dünyada muradını

Kolay geçersin sıratı

Yokuşa sürme atını

Yorulup kalırsın birgün

 

Gitme şeytanın yoluna

Acı sefiller haline

Güvenme dünya malına

Bırakıp gidersin birgün

 

Ceht etsen ne gelir elden

Rabbini kesme dilinden

Bülbül gibi gonca gülden

Ayırırlar seni birgün

 

Engini ayrılma turaptan

Ümidini kesme ya Rab`tan

Ne gelirse gelir haktan

Bu dünyadan göçen birgün

 

-16-

Gel sana söyleyim divane gönlüm

Bir kolayı bulunmuyor ecelin

Yakasız gömleği giydirir birgün

Bir kolayı bulunmuyor ecelin

 

Zengin demez, fakir demez, şah demez

Deli demez, uslu demez, saf demez

Takar pençesini ah vah demez

Bir kolayı bulunmuyor ecelin

 

Okur defterini gelir kapıya

Devet eder o yalandan baakiya

İyi amel kazan gelmez şakaya

Bir kolayı bulunmuyor ecelin

 

Nice yiğitlerin büker belini

Nicelerin sayar sırma telini

Alır gider oğul uşak gelini

Bir kolayı bulunmuyor ecelin

 

Nice sultanları tahttan indirir

Nicelerin gül benzini soldurur

Nicesini gelmez yola gönderir

Bir kolayı bulunmuyor ecelin

 

Ne elifi bilir nede heceyi

Birgün vurur şirin cana pençeyi

Sinem bahçesinde yolar koncayı

Bir kolayı bulunmuyor ecelin

 

Engini`yem ölüm gelir peşimden

Değirmenler döner çeşmim yaşından

Ayrılırım yarenimden eşimden

Bir kolayı bulunmuyor ecelin

 

-17-

Mersiye

Geldi çün mahı Muharrem cesette can ağladı

Firkatından ah çekiben çarkı devran ağladı

Güneş yüzüne çekti perdeyi yıldızlar eder figanı

Gökte melek yerde insan mah hitab ay ağladı

 

Ehli Beyt göç eyleyip kurdular çöle haymayı

Taktiri  ilahi  deyip mesken ettiler Kerbela`yı

Susuzluktan bitap olup çok çektiler çileyi

Pehlivanlar şehit oldu Kerbela kan ağladı

 

Şahı Merdan Ali deyip Abbas girdi meydana

Kırdı kafirin çoğunu masumlara su ala

Kolların kestiler bedeninden düştü biçare

Haleyi salında arzu Asuman evliyalar ağladı

 

Cenk içinde toy tuttular şarı edip Kasım`a

Girdi meydan içine bakmadı yaresine

Ali Ekber parelendi daldı kan deryasına

Süzülsü semadan İsa arşı rahman ağladı

 

Hüseyin aldı Ali Asker`i kucağına şu masuma su verin

Susuzluktan bitap oldu kalmadı sabrı kararım

Dini imanı kalmamış lanettullah kafirin

Vermediler bir içim su şad-ı Fırat ağladı

 

Ok atıp düşürdüler Şah Hüseyn‘i zülcemaldan

Yüzyirmidört nebi titreyip kalktılar topraktan

Ağladı çün Muhammed böyle yazıldı haktan

Çaldı tacını başına fahri alem ağladı

 

Engini`yem ah eylerim iki gözüm ağlasın

Basıp haymaları soydular annelerin libasın

Hüseyn`i sevenler çeksinler matemin yasın

Necef deryası cuşa geldi Şahı Merdan ağladı

 

-18-

Göremedim kalan yoktur fanide

Nice mahlukatlar geçti dünyadan

Veliler nebiler nice sultanlar

Onlarda kalmadı göçtü dünyadan

 

Tur`u Sina mihraçtı Musa`ya

Güvenirdi elindeki asaya

Ümmetleri düşman oldu İsa‘ya

Onada kalmadı göçtü dünyadan

 

Dünya han misali adem de kervan

Hesabın sormaya gelir bezirgan

Kaf tan Kaf a hükmederdi Süleyman

Onada kalmadı göçtü dünyadan

 

Muhammed Ali dünyaya geldiler

Hakk‘ın Zülfikar`ın ele aldılar

İslamlığın temelini kurdular

Onlarada kalmadı göçtü dünyadan

 

Kadir mevla tek yaratmış merdanı

Din uğruna kırar idi Kuffar`ı

Kerameti aşikardı Hünkar`ın

Onada kalmadı göçtü dünyadan

 

Tarihler sonunda Atatürk geldi

Türkistan eline hürriyet kurdu

Saltanat devrini yıkıp devirdi

Onada kalmadı göçtü dünyadan

 

Engini`yem derki sana ne olur

Gerçeğin eseri dünyada kalır

Akşam sabah ecel sanada gelir

Aşkın şerbetini içti dünyadan

 

-19-

Hal içinde hal olalım

İki gönül bir olursa

Yola talip kul olalım

İki gönül bir olursa

 

Eğer alırsan himmetin

Gökten yağar ırahmetin

Elde olur bereketin

İki gönül bir olursa

 

Yapılır gönül yapısı

Savrulur aşkın tipisi

Açılır cennet kapısı

İki gönül bir olursa

 

Küfür gider iman kalır

Her hacetin kabul olur

Kazaya kaymakam gelir

İki gönül bir olursa

 

Engini`yem çağlar hanı

Dilden kesme yaradanı

Görürsün Şah`ı merdanı

İki gönül bir olursa

 

-20-

İşte geldim işte gittim

Geçti ömrüm hava ilen

Şu fani dünyada ne ettim

Geçti ömrüm hava ilen

 

Bizden önce gelen gitti

Kimi aldı kimi sattı

Mevlam ademi yarattı

Oda gitti hava ilen

 

Bu tahta çok sultan kondu

Kimi çıktı kimi indi

Fani dünya kime kaldı

Gelen geçti hava ilen

 

Aşıklar kaynayıp coştu

Arifler cihanı seçti

Padişahlar tahttan geçti

Gelen gitti hava ilen

 

Aşık olan yari sever

Talip olan piri sever

Baykus veraneyi sever

Oda öter hava ilen

 

Arı olan bala gelir

Mümin olan yola gelir

Şeyda bülbül güle gelir

Oda öter hava ilen

 

Engini`yem geldim şardan

Aldım sattım men o yardan

Kah içerden kah dışardan

Sende geçtin hava ilen

 

-21-

Kamile yakın ol cahilden el çek

Münafığa yalan, dervişe gerçek

Bülbüle gülistan, arıya çiçek

Güzellere gerdan ne güzel uymuş

 

Yüce dağ başında yetişir alıç

Kimisi eyidür kimisi hariç

Müminlere rahmet, kafire kılıç

Yezide lanet de ne güzel uymuş

 

İkrarlıya iman, yolsuza pirsiz

Dilenciye torba, dünyaya arsız

Güzellere ayna, çirkine nursuz

Yalancıya şeytan ne güzel uymuş

 

Sofulara sohbet, yoksula para

Kör olsun münafık yüzleri kara

İkrarsızda iman olmaz ne çare

Haksıza cehennem ne güzel uymuş

 

Kimisi kardeştir, kimisi bacı

Hastalara doktor yazar ilacı

Kiliseye papaz, Mekke`ye hacı

Engini`ye saflık ne güzel uymuş

 

-22-

Kandili gudrette bir top nurda

Şahı merdan Ali sen değilmisin

Kün deyip cihanın binasın kurdun

Şahı merdan Ali sen değilmisin

 

Adem safiyullahı kalkıp yürüten

Firavun`u deryalara sır eden

Nuseyri‘yi öldürüpte dirilten

Şahı merdan Ali sen değilmisin

 

Nuh nebiyullaha tufan eyleyen

Nice bin kafire iman eyleyen

Eyub`un derdine derman eyleyen

Şahı merdan Ali sen değilmisin

 

Yerleri gökleri direksiz kuran

Fakr-ı alem inen kırklara giren

Sırat köprüsünün başında duran

Şahı merdan Ali sen değilmisin

 

Kendini kul diye Fazlı`ya satan

Hayber`in kapısın koparıp atan

Hint´te Muhammed`in carına yeten

Şahı merdan Ali sen değilmisin

 

Billuru azamın köşküne çıkan

Nice irfitlerin canını yakan

Nice kalelerin burcunu yıkan

Şahı merdan Ali sen değilmisin

 

Süleyman`ı tahta sultan eyleyen

Kalkıp Horasan`dan Rum`a gelen

Yazıp dört kitabı kula gönderen

Şahı merdan Ali sen değilmisin

 

Engini`yem çağırırım hak diye

Şu dertli sinamı oda yakmaya

Nazar eyle be altında noktaya

Şahı merdan Ali sen değilmisin

 

-23-

Ölüm ile ayrılıktan kaçarken

Zalim yokluk yine düştü peşime

Muhanetin köprüsünden geçerken

Zalim yokluk yine düştü peşime

 

Dizlerim tutmuyor sara gitmiyor

Simsar yok alis veris etmiyor

Akıl gayret lazim pazar etmiyor

Zalim yokluk yine düştü peşime

 

Zengin olsam hatırımı sayarlar

Elde olan sırma kürkü giyerler

Eksiği görmezsen evden kovarlar

Zalim yokluk yine düştü peşime

 

Yokluk seni kıstırsam bir yerde

Acep bizim suflü kader nerede

Sana birkaç tane atsam orada

Zalim yokluk yine düştü peşime

 

Yokluk senin bilen yoktur yaşını

Nere gitsem bırakmıyon peşimi

Kader yardım etse kırsam dişini

O zaman da düşermisin peşime

 

Sefil düştüm kimse bilmez halimden

Ayrılmazam gerçeklerin yolundan

Birgün tutan Engini´nin salından

O zaman da düşermisin peşime

 

-24-

Palanlı köyüne yolum uğradı

Tesviye olmamış yolu bozuktur

Büyük küçük ana baba arama

Harabatı söz çok dili bozuktur

 

Rıza emmi çevirirdi dolabi

Nerde gözükmüyor Kadir çelebi

Hepimiz ol bir hünkarın gülemi

Eser rüzgarları yeli bozuktur

 

Asirilik çıktı ellerde zembil

Kimisi fakirdir kimisi zengin

Moda olmuş içki ile iskembil

Yüzde yirmisinin yönü bozuktur

 

Dardır mahallesi açık kıblesi

Camisi vardırda yoktur hocası

Gençleri çok çıtak giyer libası

Öter bülbülleri gülü bozuktur

 

Engini’yem söyler geçmez sözünden

Kah-i ellisinde kah-i yüzünden

İçiyorlar çesmelerin gözünden

Akar ırmakları gölü bozuktur

 

-25-

Seyir ettim şu Sarac’ın zemini

Geldim gittim göremedim kemini

Çökmüş kara bulut almış demini

Tarlası toprağı coştu yürüdü

 

Oturur muhipler muhabbet eder

Birisi doldurur birisi yutar

Ham sofusu vardır koğu kaybet ederler

Arifler oradan kalktı yürüdü

 

Tatlı olur muhabbetin badesi

Aşıkların koğ-u çıkar sedasi

Erzurum’dan birisinin dedesi

Saraç köyü deyip koştu yürüdü

 

Cem olurlar muhabbete layik

Kimisi deryadır kimisi katık

Dizilirler kaba sakal post bıyık

Muhabbet serini açtı yürüdü

 

Kimisi heyettir kimisi aza

İrfan meclisinde olurmu niza

Ortalığı karıştırdı Aşık Rıza

Sopayı yiyince kaçtı yürüdü

 

Tarikat yerinin olmaz küskünü

Cahil aşıklar çiğner postunu

Ya Celal Abbas deyip vurdu bastonu

Yaramaz meydana düştü yürüdü

 

Dedede babada kalmadı kıymet

Bozuldu itikat gidiyor himmet

Sabır köprüsünden görünür cennet

Gönül kuşu ordan uçtu yürüdü

 

Engini’yem niyazım var ganiye

Niceleri geldi geçti faniye

Emin baba, Aşur emmi  hanıya

Onlarda bu yurttan göçtü yürüdü

 

-26-

Şeriatı, tarikatı

Bilmeyenler kafir olur

Yedi hattı bir sıfatı

Bilmeyenler kafir olur

 

Şeriatın başı Muhammed

Dini iman ehli sünnet

Kızılbaşa yoktur cennet

Diyenlerde kafir olur

 

Harici sürer deveyi

Gelir gider hep havayı

İbni Milcan Muaviya‘yı

Met eyleyen kafir olur

 

Dergahı Ali`dir aslan

Ehli Beyt`e canım kurban

Kur an`da yok Ömer, Osman

Vardır diyen kafir olur

 

Söndür cehennem sacını

Alalım aşkın tacını

Hüseyin`in orucunu

Tutmayanlar kafir olur

 

Erenlerin davasını

Gerçeklerin nefesini

Ehli Beyt`in yasını

Çekmeyenler kafir olur

 

Engini`yem ara ustazı

Özünde bulursun hicazı

Hayindir komşu kamazı

Edenlerde kafir olur

 

-27-

Şu köhne cihanı seyyah ederken

Ne keremdir dostu ziyaret ettik

Veyis gibi devesini yederken

Ne keremdir dostu ziyaret ettik

 

Her zaman sorardım esen yellerden

Cemalin görürdüm açan güllerden

Mecnun Leyla`sını buldu çöllerde

Ne keremdir dostu ziyaret ettik

 

Cemaliniz gördük elhamdülillah

Dilleriniz okur sırrı vechullah

Yusuf Zeliha`ya kavuştu billah

Ne keremdir dostu ziyaret ettik

 

Ahmedi mihraçta, Musa`yı Tur`da

Şahı Merdan koymasın bizi darda

Bize nasip kısmette varmış burda

Ne keremdir dostu ziyaret ettik

 

Engini gezerdi kendi halinde

Aşık oldum gerçeklerin diline

Yolumuz uğradı dost ellerine

Ne keremdir dostu ziyaret ettik

 

-28-

Ta ezelden arzularım cemalin

Her nereye gitsem ordasın güzel

Bilmez idim yerde gökte arardım

Her nereye varsam ordasın güzel

 

Sevdiğim yoluna serim veririm

İkrar verdim ikrarımda dururum

Nere baksam dostum seni görürüm

Her nereye gitsem ordasın güzel

 

Arardım sultanım sen nerdesin

İsa`mısın, Musa`mısın Tur`dasın

Yerde gökte mekan tutmaz sırdasın

Her nereye varsam ordasın güzel

 

Yedi kat yer arşı rahman sıfatın

Görünmen kimseye çektin nikabın

Düşkün kullarına çoktur ihsanın

Her nereye varsam ordasın güzel

 

Akarsın deryaya bir ırmak mısın

Güneş misin yoksa şems i mah mısın

Vücut ikliminde padişah mısın

Her nereye varsam ordasın güzel

 

Men aref sırrına nadan eremez

İki nokta üç huruftan bilemez

Gerçeklere ayan körler göremez

Her nereye gitsem ordasın güzel

 

Yoktur anan baban sen bir cihansın

Hurimisin melekmisin ne halsın

Engini`yem kovan, sen dahi balsın

Her nereye varsam ordasın güzel

 

-29-

Ta ezelden arzularım didarı

Ahu Baba Sultan gönlümde mihman

Kaldır nikabını görem cemalin

Ahu Baba Sultan gönlümde mihman

 

Cettin Horasan`dan İmam Rıza

Aman car günleri imdat et bize

Efendim sultanım muhtacız size

Ahu Baba Sultan gönlümde mihman

 

Ali Haydar, Aziz Dede kolundan

Hak dedim sultanım dönmem yolumdan

Umarım bir bade versen elinden

Ahu Baba Sultan gönlümde mihman

 

Dergahında çıkar zemzem kuyusu

İçer akıllanır deli huylusu

Gül Aziz Dede`nin sensin ulusu

Ahu Baba Sultan gönlümde mihman

 

Engini`yem niyaz etsem köşküne

Gezer evlatların senin aşkına

Medet mürvet yardım eyle düşküne

Ahu Baba Sultan gönlümde mihman

 

-30-

Ta ezelden ah eylerim

Zarım Hüseyin`e doğru

Gece gündüz yalvarırım

Carım Hüseyin`e doğru

 

Dilberimden destur aldım

Kah ağladım kahı güldüm

Özüm sana teslim kıldım

Carım Hüseyin`e doğru

 

Kurmuş Kur an`ı yaradan

Dört kitap geldi sıradan

Okurum aktan karadan

Dilim Hüseyin`e doğru

 

Aha geldim aha gittim

Kahı aldım kahı sattım

Bezirganım yüküm tuttum

Yolum Hüseyin`e doğru

 

Deli gönül ağlar gider

Şu sinemi dağlar gider

Gözüm yaşı çağlar gider

Selim Hüseyin`e doğru

 

Engini`yem gelir ölüm

Rabbim sana tuttum elim

Koyun kabiri çevirin

Yönüm Hüseyin`e doğru

 

-31-

Temtem oğlu aşka gelmiş

Serinden haberi yoktur

Okuyor İncil, Tevrat`tan

Kur an`dan haberi yoktur

 

Sermayesiz mataf tutar

Cavidan ilminden satar

Kör baykuşlar gibi öter

Verandan haberi yoktur

 

Dört kitaptan varis söyler

Cennete hülleler serer

Kaptan olmuş gemi sürer

Dümenden haberi yoktur

 

Coşar deli gönül coşar

Dalga gelir boydan aşar

Her güzele meyli düşer

Zarınden haberi yoktur

 

Yazmış eline beratı

Geçmek istiyor sıratı

Ara yaya koşmuş atı

Tirenden haberi yoktur

 

Engini`yem bak halime

Kimse dayanmaz zarıma

Al hançeri vur serime

Yaramdan haberi yoktur

 

-32-

Yine firgat düştü garip serime

Şah Hüseyin, Celal Abbas gel yetiş

Dar günümde yetişesin carıma

Şah Hüseyin, Celal Abbas gel yetiş

 

Muharrem dir müminlerin yası

Aldın kucağına Ali Asker`i

Bize nasip eyle ahu kevseri

Şah Hüseyin, Celal Abbas gel yetiş

 

Şu köhne cihanı mülk olur sandım

Kerbela aşkına ah edip yandım

Medet mürvet Şah`ım sana dayandım

Şah Hüseyin, Celal Abbas gel yetiş

 

Kerbela‘da şehitlerin şahısın

Seni sevenlerin kıble gahısın

Tarikat mülkünün padişahısın

Şah Hüseyin, Celal Abbas gel yetiş

 

Şah Necef`te Şah‘ı merdan Ali`sin

Pirim Hünkar Hacı Bektaş Veli`sin

Enbiyanın evliyanın yarisin

Şah Hüseyin, Celal Abbas gel yetiş

 

Engini`yem Kerbela`nın çölünden

Hak dedim sevdiğim dönmem yolundan

Medet mürvet sen bilirsin halimden

Şah Hüseyin, Celal Abbas gel yetiş

 

-33-

Yolumuz uğradı hublar şahına

Bizi meftun etti dillerin Sefa

Pir Hacı Bektaş`ın sır penahını

Düzülmüş gerdana hallerin Sefa

 

Bağlandık bendine bir ikrar ile

Sever mühiplerin kisvi kar ile

Yaktın bu aşığı ahu zar ile

Dökülmüş hüsnüne tellerin Sefa

 

Kaşların hilalı yaya benziyor

Kematin eliftir be ye benziyor

On beşine değmiş aya benziyor

Açılmış sinende güllerin Sefa

 

Balım Sultan Kızıl Deli`misin sen

Yoksa Şah-ı merdan Ali´misin sen

Hünkar Hacı Bektaş Veli´misin sen

Nur ile kuşanmış bellerin Sefa

 

Aşık oldum şöhretine adına

Nicelerin yaktın aşkın oduna

Doymak olmaz lezzetine tadına

Sırlanmış kovanda balların Sefa

 

Himmet eyle bilmezmisin halimden

Daim zikreylerim kesmem dilimden

Tutu versen Engini`nin elinden

Sana doğru döndü yollarım Sefa

 

 

Engini’den destanlar

 

-34-

( Ambar destanı )

 

Oğlum eksene yulafı

Boş yere konuşma lafı

İki evin masrafı

Oda ambara bakıyor

 

Oğlum getirir unu

Traktörün mazotunu

Hem elektrik telefonu

Oda ambara bakıyor

 

Bir nasihat verem sana

Sözümü atma yabana

Sekiz inek iki dana

Oda ambara bakıyor

 

Eser rüzgar çalar sazı

Bekleriz baharı yazı

Altmış koyun otuz kuzu

Oda ambara bakıyor

 

Eser poyraz soğuk soğuk

Başına sarsana sarık

On güvercin otuz tavuk

Onlarda ambara bakıyor

 

Kar yağıyor lapak lapak

Çuvalda kalmadı kepek

İki kedi üç köpek

Onlarda ambara bakıyor

 

Ambarları doldurdu Ali

Tez gelir Cuma Salı

Çoçukların defter kalemi

Oda ambara bakıyor

 

Bastırdı kriz açtı yarayı

Geldi yokluğun sırası

Tiryakilerin içki sigarası

Oda ambara bakıyor

 

Abbas ile Ali atarlar zarı

Ekerler biçerler alırlar karı

Bir kıvırcık gelin bir topal karı

Oda ambara bakıyor

 

Engini´yem der eşim yok

Emeklim yok işim yok

Devletten bir maaşım yok

Oda ambara bakıyor

 

-35-

( Bizim köyün destanı )

 

Biraz met eylesin aşık yurdunu

Bak şu Fırtıman`a ne güzel yayla

Kimse bilmez bu sefilin derdini

Bak şu Fırtıman`a ne güzel yayla

 

Uslanırda deli gönül uslanır

Yel estikce koca kavak seslenir

Çevresinde koyun kuzu beslenir

Bak şu Fırtıman`a ne güzel yayla

 

Kimisi hocadır kimisi hacı

Şöyle bir duruşu değer Saraç`ı

Hiç bir zaman solmaz yeşil ardıcı

Bak şu Fırtıman`a ne güzel yayla

 

Taşlıdır bayırları açık havası

Görünüyor Koçak `ların yuvası

Her nereye baksan hakkın duası

Bak şu Fırtıman`a ne güzel yayla

 

Tarlalarda döner traktörü

Her tepeden gelir hayvan sürüsü

Gayet çalışkandır eri karısı

Bak şu Fırtıman`a ne güzel yayla

 

Engini`nin yurdu Fırtıman köyü

Kimisi emmidir kimisi dayı

Kenarından akar şifalı suyu

Bak şu Fırtıman`a ne güzel yayla

 

-36-

( Göçmen destanı )

 

Şehirden taşındım köye

Günlerimi saya saya

Köyümüz Arduclu Kaya

Gez babam gez gez

 

Akşam yedim batı

Boşa eşkitme suratı

Ne yumurta nede eti

Ye babam ye ye

 

Tarlaya tohum ekeriz

Bahçeye fidan dikeriz

Kahvaltımız çay çökelik

Ye babam ye ye

 

Peynir gelir tuzu çıkmaz

Zeytin, reçel, çalma pekmez

Hiç birini midem çekmez

Ye babam ye ye

 

Pencereden yel geliyor

Açtım baktım sel geliyor

Bazı bazı bal geliyor

Ye babam ye ye

 

Engini´nin budur hali

Hakk´a doğru gider yolu

Aşka gelir söyler dili

De babam de de

 

-37-

( Gönül destanı )

 

İşte geldim gidiyorum

Şen değil gönlüm şen değil

Size veda ediyorum

Şen değil gönlüm şen değil

 

Ne mülküm var nede malım

Ne param var nede pulum

Hiç kimseler bilmez halim

Şen değil gönlüm şen değil

 

Geçti bahar geçti yazım

Kimselere geçmez sözüm

Sağ olsunlar oğlum kızım

Şen değil gönlüm şen değil

 

Evlat tatlı torun tatlı

Gayet sevgileri kıymetli

Bu yolun sonu firgatli

Şen değil gönlüm şen değil

 

Önümüze geldi daruk

Evvelden giyerdik çaruk

Yaşım geçti oldum moruk

Şen değil gönlüm şen değil

 

Engini´yim derdim çoktur

Halimden bilenim yoktur

Ne tabip bilir ne doktor

Şen değil gönlüm şen değil

 

-38-

( Hasret destanı )

 

Herkes arzular köyünü

Hem kuzuyu hem koyunu

Davun Dede´nin suyunu

Gönlüm özledi özledi

 

Ormanını ovasını

Hak yaratmış doğasını

Serin serin havasını

Gönlüm özledi özledi

 

Herkes sever çevresini

Evliyanın türbesini

Koca kavağın gölgesini

Gönlüm özledi özledi

 

Kolu komşu yarenleri

Köyümüzde duranları

Oğul uşak torunları

Gönlüm özledi özledi

 

Sarı buğday ipeğini

Savururlar kepeğini

Çıngırdaklı köpeğini

Gönlüm özledi özledi

 

Engini söyler derdini

Çok şükür gördü yurdunu

Peynirini, yoğurdunu

Gönlüm özledi özledi

 

 

Engini’nin köyünde yaşayan araştırmacı, şair, aynı zamanda iki kitabı bulunan Aziz Koçak, Engini (Sofu) için aşağıdaki şiiri yazmıştır.

 

Rahmet Damlasından Doldunmu Sofu?

 

Bir ömür paylaştın doksan bir sene

Bu fani dünyaya doydunmu Sofu?

Bir emanet var idi döndü kendine

Onun esrarına uydun mu Sofu?

 

Sanki ulu çınar idin köyünde

Sevgi vardı sohbetinde sözünde

Yürür idin Ehlibeyt’in izinde

Mazlumlara yoldaş oldun mu Sofu?

 

Hoşgörülü idin kibir bilmezdin

Allah’la kul arasına girmezdin

Barıştan yanaydın kavga sevmezdin

Bilmeyerek gönül kırdın mı Sofu?

 

Yelkensiz gemiye bir kaptan biner

Girdap denizinde neler var neler

Huzurlu bir yolu olmaksa hüner

Yönüne pusula buldunmu Sofu?

 

Erenler cemine çalardın sazı

İlham ile dolar taşardın bazı

Namertten yanadır kalleş dünyası

Kerbela‘dan örnek aldınmı Sofu?

 

Azizim her gönül engine olmaz

Taktirin yazısı engel tanımaz

Yağar eser yolcu yolundan kalmaz

Rahmet damlasından doldunmu Sofu?

 

 

 

 

 

                                                       -  Ozanlarımız  -