Âşık Remzâni

 

 

 

 

Namık Kemal DOĞANAY

 

 

                HAR’DAN HÜR, HÜR’DEN HAR

 

Allah sağlıklı uzun ömürlerversin, babam çocukluğumdan beri cem törenlerinde, muhabbet meclislerinde hep söylerdi: “Har’ın oğlundan Hür olur, Hür’ün oğlundan Har olur”. Muharrem ayında oruçlarını evde açıp, ellerinde ayran, hoşaf, üç-beş meyve ile evimize gelen komşulara, Babam güzel sesiyle Kerbela olayını destansı olarak anlatan Kumru kitabını okurdu. Muaviye’nin oğlu Yezid’in komutanı Hür’ün, şehit edileceğini bile bile ordunun kumandanlığını bırakıp, İmam Hüseyin tarafına geçtiği ve Kerbela’nın ilk şehidi olduğu okunur; İmam Hüseyin’i katlettiren Emevi halifesi Yezid’in oğlu olduğu düşünülerek babasına lanetler edilirdi.

 

Peki kimdi Hür bin Yezid Riyah?

 

Hürbin Yezid Riyah, Kerbela’da İmam Hüseyin dahil yetmişüç kişiyi katlettiren Yezid bin Muaviye’nin oğlu değildir. Hür bin Yezid, babasının isim benzerliğinden dolayı, Muaviye’nin oğlu Emevi halifesi Yezid’in oğlu olarak bilinir. Babası olan Yezid’e karşı çıkarak İmam Hüseyin tarafına katılarak ilk şehid olması nedeniyle Alevi toplumunda saygıyla ve sevgiyle anılır. 

 

Kerbela Olayına bu yazıda ayrıntılı olarak girmemekle birlikte, Hür’ün Kerbela Olayı’ndaki durumuna kısaca değinmek gerekir. Hür, İmam Hüseyin’e önceden duyduğu sevgi ve saygı nedeniyle, Küfe Valisi Ubeydullah’ın “İmam Hüseyin taraftarlarının su kenarında konaklamaması” talimatını yerine getirmemiş, hatta su ve yiyecek yardımında bulunmuştur. İmam Hüseyin’in, davasından vazgeçmemesi üzerine Hür, Yezid’in ordusunun kumandanlığını bırakarak oğlu, kardeşi ve kölesiyle birlikte İmam Hüseyin tarafına geçmiştir. Babasına karşı çıkıp-çıkmadığı bilinmemekle birlikte; kendisi, oğlu Ali, kardeşi Mıs’ab ve kölesi Gulam oğlu Urve, Kerbela Şehitleri arasında yerini almışlardır. Şehid olmasından sonra İmam Hüseyin baş ucuna gelip ve O’nun için ağıtlar yakmıştır.

                             

               Evvela meydanı HürŞehit açtı

                  Gökteki melekler kanlı yaş saçtı

                  Yetmişüç pehlivan hep şehit düştü

                  Ah senin dertlerin İmam Hüseyin   (Şah Hatayi)

 

Emevi halifesi Yezid’in vaat ettiği valilik, mal-mülk teklifini ret ederek,  şehid olacağını bilebile İmam Hüseyin tarafına geçen Hür; Aleviler tarafından sevilen ve saygı duyulan Kerbela Şehidi’dir. Birçok Alevi-Bektaşi ozanları Hür’ü deyişlerinde övmektedir. Yedi Ulu Ozandan birisi olan Şah Hatayi de birçok dörtlüklerinde Hür’ü övmektedir. Asıl ismi Şah İsmail olan Safevi Devletinin kurucusu Şah Hatayi’nin mahlasını, Bağdat’ı ele geçirip, Kerbela’yı ziyaretinden sonra aldığı rivayet edilmektedir. Kerbela’yı ziyaret eden Şah İsmail’in Hür Şehid’in bu faciadan sorumlu olduğunu, İmam Hüseyin tarafına iş işten geçtikten sonra katıldığını düşünerek, Hür’ün mezarını açtırdığı, sargıları söktükten sonra Hür’ün vücudundan taze kan aktığını görmesi üzerine “hata ettim” anlamına gelen “Hatayi” mahlasını kullandığı söylentisi bulunmaktadır.

                  

                    Ol Yezid’in bir evladı var idi

                    Gayetten pehlivan ismi Har idi

                    İsmi Har idi değişti Hür oldu

                    Gayetten sevdiler ol pehlivanı   (Şah Hatayi)

 

Har ve Hür’ün Toplumsal Yaşantımızdaki anlamları:

 

Yezid’in kumandanı Hür’ün, maddi zenginliği, unvanı, iktidarı, gücü bırakıp mazlumun yanına geçmesi toplum içinde, özellikle Alevi-Bektaşi toplumunda “Har’ın oğlundan Hür, Hür’ün oğlundan Har olur” deyimini çıkarmıştır.

 

Har, olumsuz anlamındadır. Har ailesine, toplumuna aykırıdır, temiz mirasını bitirendir, kötüdür, dönektir, çıkarcıdır, makam-mevki peşindedir, iktidarı yani gücü tutar, zalimdir,  yalancıdır, sinsidir, soyuna, inancına, davasına hainlik eder, kısacası ahlaki değerleri yoktur.

 

Hür, olumlu anlamındadır. Hür, kötü ana-babadan gelmesine rağmen iyidir, mazlumun yanındadır, çıkara, maddiyata önem vermez, bataklıkta yetişen bir çiçektir, doğru yolu bulandır, iktidara, egemene karşı gelendir, cesurdur, yiğittir, kısacası ahlaki değerleri çok gelişmiştir.

 

Hür ve Har’lar tarihte ve günümüzde hep olmuşlardır ve bundan sonra da olacaktır. Adem’in oğlu Kabil, Nuh Peygamber’in oğlu Kenan, Yusuf’u öldürmek için kuyuya atan Yakup Peygamber’in diğer oğulları Şimon, Ruben, Yehuda, Ehlibeyt dostu olan Sad bin Ubade’nin oğlu ve Yezid’in komutanı Ömer bin Sad, Şems’i öldürmekle suçlanan Mevlana’nın oğlu Alaaddin, Hür’ün oğlu Har’lara birkaç örnektir. Hür bin Riyah, II.Beyazıt’ın oğlu Şehzade Ahmet, Alaiye Beyi Hüsameddin Mahmud’un oğlu Kaygusuz Abdal, Şeyh Bedrettin, Edip Harabi ise Hür’lere birkaç örnektir.

 

Hür’ler tarih boyunca nadiren çıkmıştır, ama Har’lar her zaman fazla olmuştur. Çünkü Hür olmak zordur. Hür olmak için mücadele edeceksin, savaşacaksın, benliğini bırakacaksın, mazlumdan yana olacaksın, haksızlığa karşı geleceksin, karşılığında ise ya öleceksin, ya ezileceksin. Bu sonucu katlanmak için güçlü bir iraden, iyi ahlaki değerlerin ve bilgi donanımının olması gerekmektedir.  Halbuki Har olmak için zayıf kişilik,  ahlaki değerlerinin yoksunluğu, güce, güçlüye tapmak yeterlidir.

Günümüzde de Hür’ler ve Har’lar bulunmaktadır. Ne yazık ki Har’lar daha fazladır ve bu Har’lar gerek Alevi-Bektaşi toplumuna ve gerekse Anadolu insanlarına büyük zararlar vermektedirler. Güçlü bir aile yapısı olmayan, toplumca bilinmeyen, insanların inancını, mücadele azmini, çevreyi etkileyebilecek gücü olmayan bir babanın oğlunun, Har olması o kadar önemli değildir. Çünkü toplumu, inançları, gelecek nesillerin değer yargılarını değiştiremez. Fakat kendisi belirli bir Ocağın temsilcisi ise, dede/baba olduğu bilinen bir aileden geldiyse, ailesine duyulan sevgiyi çıkarına kullanıyorsa, isminin önünde çok sayıda unvanları varsa, belirli bir maddi varlığı ve iktidar gücü de varsa, O kişinin Har olmak için çaba göstermesi hem Alevi-Bektaşi toplumuna, hem de kendisine çok zarar verecek,  Alevi-Bektaşi inançlarının temellerine dinamit koyacaktır.

 

Alevilerin Fetullahı olmaya çalışan, soyunun, ecdadının mirasını hoyratça bitiren ve kötüye kullanan, Yol Ehlilerince çoktan Har olduğu bilinen malum Şahıs da kendisinin, Cami-Cemevi Projesi ile Hür’ün oğlu Har olduğunu cümle alem alenen ilan etmiştir. Fakat, tarih ve Alevi-Bektaşi düşüncesi, Hür’ün oğlu bu  Har’ları hep Ulu Yol’un dışına, bir çöplüğe atmıştır.

 

 

 

                                                             - Makaleler -