Âşık Remzâni |
TÜRBAN ELBETTE
İŞİD ÜRETİR!
Türbanı, özgürlük simgesi olarak
adlandıran başbakan Davutoğlu, türban genelgesini; “eşimiz, çocuğumuz çok çekti”, bu sorunlar, acılar artık
yaşanmayacak mealinde değerlendirdi ve esasen “biz de bize zulmedenlere
zulmedeceğiz” demeye getirerek, çağdaş değerlerden öç aldıklarını itiraf etti. Bu
‘marifeti’ ve ülkemizin ‘aydınlanmasına’ olan katkısıyla artık ‘Tarihi Türk büyükleri’ arasına giren
Nabi Avcı ise; “kızlarımız 5. sınıftan itibaren türban takabilirler” dedi. Ben de bir TC vatandaşı olarak
diyorum ki, sizler katıksız özgürlük düşmanlarısınız. Çağdaş değerlerden ve
Atatürk ilkelerinden öç almaya yeminli şeriatçılarsınız. Zihniyetiniz, kininiz,
uygulamalarınızla ayırımcı ve bölücüsünüz! Yıllardır haram edilmiş parayla
ibadet eden, inancı siyasete araç kılan, insanları fırkalara-mezheplere bölen,
birine yağdırıp diğerinin hak ve hukukunu gasp edenlersiniz. Siz, Allah’a
değil, güce ve paraya tapan, bu değerler önünde eğilen insanlarsınız. KÖTÜSÜNÜZ! Sizler, yardım ve yataklık ettiğiniz,
her türlü imkânı sağlayıp, büyüttüğünüz zihni ortağınız İŞİD çetesine dün
“öfkeli gençler” diyerek sempati gösterirken, bugün “vurun kahpeye, öldürün,
kazıyın!” diyecek kadar farklı standart kullanan bir zihniyete sahipsiniz. Hem
bu cehalet çetesini teşvik ediyor, hem de idam fermanlarına imza atıyorsunuz! Bölgede
yaşanan bunca büyük zulmün, acının, göçün, ölümün, feryadın en öndeki
müsebbibisiniz! Özgürlük, demokrasi, insan
hakları, doğa, çevre gibi çağdaş kavramların amansız karşıtı olduğunuz halde bu
kavramları kullanarak hem kavramların içini boşaltıyor, hem de
sıradanlaştırarak kendinize benzetiyorsunuz. Hukuku paspas gibi kullanıyor,
keyfiyete göre yasa yapıyor, AİHM’nin “Zorunlu Din Dersine” dair kararını
uygulamıyorsunuz. Noolur özgürlük, ahlak, hak, hukuk laflarını ağzınıza alıp
kirletmeyin… Osmanlı özlemcisi olduğunuzu, bir
mezhep devleti düşlediğinizi, Suriye’ye açtığınız örtülü savaşın tek nedeninin
Esad’ın Aleviliği olduğunu, İŞİD’i bu nedenle desteklediğinizi, Irak’lı ölüm
prensi Haşimi’yi Sünni muhalif olduğu için beslediğinizi, Türkiye’de şeriat
taraftarları dışında kimseyi istemediğinizi, Alevi ve solculara bu nedenle
zulmettiğinizi artık itiraf edin. Asker yok, statüko yok, Atatürk
yok, yargı yok, AB hedefi aut! Neden korkuyorsunuz; itiraf edin de herkes
başının çaresine baksın! İtiraf edin, bi kere de dürüst olun! ÖZGÜRLÜKMÜŞ! Hadi canım sende; hangi
özgürlük? Hani Alevilerin, Hıristiyanların, ateistlerin inanç özgürlüğü, hakkı,
hukuku? Size neden inanalım; Alevinin, inanmayanın, diğer dinlerin de hükümeti,
başbakanı, bakanı, valisi, yöneticisi olduğunuzu kabul etmemiz için bir tek
neden gösterebilir misiniz? Biz devletimize her türlü yükümlülüğümüzü yerine
getirirken, siz de kendinize düşen “yönetici” sorumluluğunuzu yerine getirmeyi
ne zaman akıl edecek, bu ikiyüzlülüğe son vereceksiniz? Evrenimizdeki en ifrit
gericiliği, kadın özgürlüğünün baskı altına alınmasını, bir seks objesi olarak
kabul edilip üçer-beşer paylaşılmasını, alınıp-satılmasını “özgürlük” olarak
adlandırmak için ya deli, ya da akıldan azade olmalısınız! Kadını-kızı,
öğrenciyi poşetlemenin neresi özgürlük? Eğer bu türban, çarşaf gibi giysiler
birer İslami örtünme şekli ve dinin gereğiyse, siz neden şalvar giymiyor, İŞİD
militanları gibi sakal-ı sünnet etmiyor, takke takmıyorsunuz? Bu neme nem bir
çifte standarttır! Söyler
misiniz? Kadınları köle olan, poşetlenen,
sosyal yaşamdan yalıtılan ve hareme kapatılan İslam dünyasında kadınının özgür
olduğu bir bölge, bir ülke var mı? Afganistan mı, Irak, Katar, Arabistan, Mısır
mı? Bir örnek verin yahu, elbette kısmen de olsa Türkiye dışında bir örnek… Gerçek şudur; tıpkı İran
örneğinde olduğu gibi laik kesimin, tatlı su solcularının, liberallerin ve “yetmez ama evet” diyen ahmakların
katkılarıyla muktedir oldunuz. Ve şimdi öç alıyor, herkesi kendinize benzetmek
istiyor, “hayır” diyenlere zulmediyor, hatta katlediyorsunuz! Ahlakı, insanlığın
temel değerlerini dışlayan bir dindarlık inşa ediyor, bu bağlamda
kendinizi “dindar” addediyorsunuz… Ve
seçmeninizi bir biçimde ‘ikna’ ediyor, uyutuyorsunuz…
Ya
bir gün onlar da uyanırsa? 26.09.2014 Murtaza DEMİR
|