Âşık Remzâni

 

 

 

26 Mart Cumartesi Günü Eskişehir, Kaymazyayla Köyünde “12 Fidandan Ulu Bir Ormana” Etkinliğinde Postnişin Veliyettin Hürrem Ulusoy’un Konuşması

 

Tekrar Doğaya Dönmeniz Lazım

 

Eyvallah dostlar, Alevi-Bektaşi geleneğinde dostlar bir araya geldiğinde sıfatlar hep dışarıda kalır. Hep can oluruz böyle cemal cemale olunca.

 

Onun için de bu etkinlikte emeği geçen, belediyelerimiz, muhtarlığımız, Kaymazyayla’nın bacıları, katkıda bulunan canlardan ayrı ayrı isimleriyle bahsetmeyeceğim… Ama Hünkâr Hacı Bektaş Veli Vakfı olarak, bu etkinliğe düşünsel ya da maddi olarak her türlü katkıda bulunan herkese can-ı gönülden teşekkürlerimizi iletiyoruz.

 

Gerçekten, böyle bir etkinliğin ilk burada olması bizi ayrıca mutlu etti ve sevindirdi.

 

Dostlar, etrafımıza baktığımızda, sanayi devriminden sonra insanların doğadan uzaklaştığını görüyoruz. Sanayi devriminden sonra şimdi de hepimizin yaşadığı internet devrimi ile çok farklı bir ortama girdik. Öyle ki artık aileler bile birbirini görmüyor. Doğadan uzaklaşmıştık, şimdi aileler iki, üç saat bile birbirleriyle görüşemiyor.

 

Sanatımız elimizden alındı. Sanat dediğim, duvara çivi çakmak da bir sanattır. Her şeyi hazır kullanıyoruz ve tüketiyoruz; bir tüketim toplumu olduk. Belki on yıl sonra çocuklarımız karga ile serçenin dışında bir hayvan tanımayacaklar.

 

Fransız filozof Jean-Jacques Rousseau diyor ki, mutlu olmanız için tekrar doğaya dönmeniz lazım.

 

Bu etkinliğimiz de hem bu köy için hem de hepimiz için doğaya dönme yönünde küçük bir işaret. Tekrar doğaya dönmek, Jean-Jacques Rousseau’nun da dediği gibi, insanları mutlu edecek. Doğanın bir parçası

olmamız lazım.

 

Gidin Avustralya’ya sekiz yüzün üzerinde yerli kavim var. Sekiz yüz lisan konuşuluyor, ama dillerinin içerisinde bir tek savaş kelimesi yok. Doğanın bir parçası olmuşlar. Ama Avrupalılar oraya gidince, onları esrarkeş ve alkolik bir toplum haline getirmişler.

 

Aynı durum Amerika’da Kızılderililer için de geçerli… Doğanın bir parçası olan Kızılderililer de, Avrupalılar oraya gittikten sonra aynı şekilde alkolik ve toplumun alt kademelerinde insanlar haline gelmişler. Amacımız doğanın bir parçası olmak. Burada da onun bir örneğini vermeye çalıştık Vakıf olarak...

 

Çok uzun konuşmayacağım, çünkü hava soğuk, şartlar da pek uygun değil. Geldiğiniz için çok teşekkür ediyorum. Katkıda bulunan herkese can-ı gönülden teşekkür ediyorum ve kucaklıyorum. Sağ olun, var olun.

 

Pir Sultan’ın küçük bir şiiri ile bitireyim:

 

Öt benim sarı tanburam

Senin aslın ağaçtandır

Ağaç dersem gönüllenme

Kırmızı gül ağaçtandır.

 

Ali Fatıma’nın yâri

Ali çaldı Zülfikâr’ı

Düldül atının eğeri

O da yine ağaçtandır.

 

Ali gitti Hakk’a yetdi

Zülfikâr’ı derya yuttu

Sa’d-i Vakkas bir ok attı

O da yine ağaçtandır.

 

Nurdandır Kâbe eşiği

Cihanı tuttu ışığı

Hasan Hüseyn’in beşiği

O da yine ağaçtandır.

 

Yeter Pîr Sultan’ım yeter

Dertlilere derman katar

Türlü türlü meyva biter

O da yine ağaçtandır.

 

                                                          -  Makaleler  -