Âşık Remzâni

 

 

 

Yağmur Ocağı (Hümmetçi Ali Baba)

 

Hüseyin ELMAS

Eylül 2015

 

Felsefesi eşitlik, hak sevgisi, insan sevgisi, hoşgörü, paylaşım, toplumsal barış, dürüstlük üzerine kurulu olan Hünkâr Hacı Bektaş Veli’nin Anadolu’ya geldiği on üçüncü yüzyılda kendisinden hemen önce ve kendisi ile birlikte gelen erenler “Horasan Erenleri diye nitelendirilir.

 

Horasan Erenleri gerek inançsal birlik gerekse toplumsal birliğin sağlanması amacıyla Hünkâr Hacı Bektaş Veli’yi Anadolu’nun Pir’i olarak görmüşler ve onun önderliğinde tam da Anadolu’nun ortasında bulunan dergâhını merkez kabul etmişlerdir.

 

Alevi-Bektaşi-Kızılbaş inancına mensup toplulukların hem yol ve erkân ile ilgili ortak tutum almaları kolaylaşmış, hem de bu topluluklara herhangi bir yönden yapılabilecek saldırılara hep birlikte göğüs gerebilme gücü sağlamıştır. Çünkü on üçüncü yüzyıl Anadolu’da pek çok kargaşanın yaşandığı bir dönemdir.

 

Anadolu’da Selçuklular, İlhanlılar, Bizans ve Trabzon Rum İmparatorluğu olmak üzere dört devlet vardır. En güçlüsü olan Anadolu Selçuklu Devleti 1240’daki Baba İshak ayaklanması ve 1243 yılında Moğollarla yapılan Kösedağı savaşı ile zayıflamış, 1318 yılında da yıkılmıştır. Ardından Anadolu’da birçok beylik kurulmuş ve beylikler arası savaşlar başlamıştır.

 

Anadolu’da ve çevre coğrafya da Arap kültürü yayılmaktadır. Diğer taraftan Horasan’dan Anadolu’ya kadar yayılan Moğol istilası bu coğrafyayı kasıp kavurmaktadır.

 

Tüm bu kargaşa içinde Anadolu’ya göç eden toplulukların birliği, beraberliği, huzuru başta Hacı Bektaş Veli olmak üzere Horasan Erenlerinin Anadolu’ya göç etmesi ve hümanist bir düşüncenin temellenmesini sağlaması ile Anadolu bir huzur coğrafyasına dönmüştür.

 

İşte Horasan erenleri ile birlikte Anadolu’ya göç eden ulu erenlerden birisi de Ali Baba’dır. Hünkârın da atası olan İmam Musa-i Kazım soyundan gelmektedir. İmam Musa-i Kazım soyundan olan Seyit Seyfullah’ın torunu Seyit Veli’nin oğludur. (1500’lü yıllarda yaşayan Pir Sultan’ın musahibi Ali Baba ile ilgisi yoktur. Ondan iki yüz elli yıl önce yaşamıştır.)

 

Horasan pirlerindendir. Horasan Erenlerinin yetiştiği ortamda yetişmiş, erenlik mertebesine yükselmiştir. Yukarıda söylediğimiz gibi Hacı Bektaş Veli Dergâhında ve Hünkârın etrafında toplanan erenlerden olup Hünkâr’ın dokuzuncu halifesi mertebesine ulaşmıştır. Diğer birçok Anadolu ereni gibi Pir Dergâhında uzunca bir süre kalmış, burada eğitim görmüştür. Doğum ve Hakk’a yürüme tarihleri bilinmemekle birlikte 1200’lü yılların ortalarına doğru doğduğu sanılmaktadır. Yaşadığı dönem Hünkâr’ın dönemidir.

 

Pir Dergâhında yetişen birçok Anadolu ereni gibi Ali Baba’da buradaki eğitimini tamamladıktan sonra, bir gün Hünkâr Hacı Bektaş Veli, Ali Baba’ya dönerek “Ali Baba senin öksanı (köseği) attım, var git öksanı bul, orada dergâhını kur, arayan seni orada bulsun der. Ali Baba’da “Hümmet ya pirim” der ve destur ister. O zaman Hacı Bektaş Veli “Destur ya Hümmetçi Ali Baba” der. Bundan sonra adı Hümmetçi Ali Baba olarak kalır. Anlatılan menkıbeye göre;

 

“Hümmetçi Ali Baba gökteki buluta bir ok atar, peşinden yağmur yağmaya başlar. Yağmur yağa yağa Sulucakarahöyük’ten yola çıkar ve Hünkâr’ın attığı öksayı (köseğiyi) Kütahya’da bulur. Bundan sonra adına Yağmur Dede ve Okçu Ali Baba da denmeye başlanır, kurduğu ocak da ‘Yağmur Ocağı’ olarak anılır.”

 

Dergâhını kurduğu yer Kütahya’ya bağlı Gediz ilçesi, Akçaalan köyüdür. Bununla ilgili şöyle bir menkıbe de anlatılır.

 

“Dönemin Kütahya Beyi bölgeye Hacı Bektaş’tan bir erenin geldiğini duyar ve yanına gider. Kendisini ve kavmini rahatsız eden başka bir kavmin olduğunu söyler, ‘bana yardım edersen bende burada dergâhını kurmana yardım ederim, dergâhına bağlanırım’ der.

 

Hümmetçi Ali Baba diğer kavmin beyi ile görüşür. Bey, ‘bu susuz kuru ovada su akmasını sağlarsa kendisine tâbi olacaklarını’ söyler. Hümmetçi Ali Baba elindeki asayı orada bulunan iki kayanın arasına vurur ve suyun çıkmasını sağlar.

 

Kütahya Beyi de Gediz’in Akçaalan köyünü Hümmetçi Ali Baba’ya verir, dergâhını buraya kurar. Hümmetçi Ali Baba, dergâhında çok âlimler yetiştirir, yol ve erkân hizmeti yürütür, yoksula yardım eder, ihtiyacı olan çevre vilayetlerin halkı ona gider ve ondan isteklerini isterler, ihtiyaçlarını karşılarlar, derman arar bulurlar.”

 

Anlatılan başka bir menkıbe ise şöyledir:

 

“Hümmetçi Ali Baba’nın Kütahya’ya gitmesi ile güçlenen Kütahya Beyi’nden rahatsız olan Burdur Beyi ordusu ile buraya saldırır. Tavşanlı ovasında iki ordu karşı karşıya gelir. Hümmetçi Ali Baba bu iki ordu savaşmadan kendisi meydana gelir, beyleri ikna etmeye çalışır, güzel bir konuşma yapar.

 

Burdur Beyi bu konuşmadan etkilenir, fakat gururuna yediremez ve ‘öldürün bu dervişi’ der. Askerler saldırırlar, o anda gökyüzü kararır, fırtına kopar ve yağmur başlar. Askerler dururlar, bir süre sonra hava açılır, fakat derviş yoktur. Bu duruma şahit olan Burdur Beyi yine de gurur yapar ve ‘Güvendiğiniz derviş korkudan kaçtı, sizin hak dediğiniz bu mu?’ der.

 

O anda derviş yeniden görünür. Burdur Beyi askerlerini yeniden gönderir, Ali Baba’nın etrafını sararlar. Ali Baba dizüstü çöker ve askerlerden birisi Ali Baba’nın kellesini keser. Ali Baba kellesini koltuğuna alarak yüksek bir tepeye çıkar, kellesi gövdesiyle birleşik olarak yatar. Bunu gören Burdur Beyi’nin kızı koşarak Hümmetçi Ali Baba’nın yanına gelir ve görür ki hiç yara almamıştır. Ulu bir zât olduğunu görür ve Tanrıya yalvarır ‘Yarabbi, bu dervişin yüzü gözü hürmetine benim de canımı al burada’ der ve o da orada Hakk’a yürür. Türbesi Hümmetçi Ali Baba’nın yanındadır.”

 

Hümmetçi Ali Baba adına üç yerde türbe vardır. Birincisi Kütahya’nın içindedir. Yakın zamanda bir yol yapımı esnasında greyderler burayı yıkamamıştır. Kazı sonucu bir türbe olduğu anlaşılır ve yol otuz metre ileriye kaydırılır. İkinci türbe Kütahya-Tavşanlı Dedeler köyünde bir tepe üzerinde bulunmaktadır. Üçüncü türbe ise Kütahya-Gediz Akçaalan kasabasındadır. Bu üçüncü türbe kendisine aittir. Diğer iki türbenin de yine soydan ocak mensubu ululara ait olduğu sanılmaktadır.

 

Bu üç türbeye yoğun ziyaretler yapılmakta, kurbanlar kesilmekte ve ona ait olduğuna inanılan bir hırkası bulunmakta ve suya batırılarak yağmur duasına çıkılmaktadır ki, ismini aldığı yağmur yağdırma menkıbesine atıftır. Zaten ocağın adı da Yağmur Ocağı’dır.

 

Hümmetçi Ali Baba’nın dört oğlu ve bir kızı olmuştur. Büyük oğlu henüz babası hayatta iken evlenmeden Hakk’a yürümüştür, toprağa da babası Hümmetçi Ali Baba tarafından sırlanmıştır.

 

Yukarıda saydığımız türbelerden birisinin ona ait olduğu kuvvetle muhtemeldir ve ocak Yağmuroğlu olarak da anılmaktadır ki, Hümmetçi Ali Baba’nın büyük oğlunun adıyla anılıyor olsa gerektir. Diğer üç oğlunun, kız kardeşleriyle birlikte Tokat-Zile ilçesi Temecük köyüne yerleştiği, kız kardeşlerinin burada evlendiği, burada yaşayıp Hakk’a yürüdüğü ve üç erkek kardeşin bu kez Tokat-Artova ilçesinde yaylalık bir alana yerleştiği anlatılmaktadır. Bu yaylalık bölgeye akabinde birkaç hane daha göç etmiş ve burasının adı Yağmur Köyü olmuştur.

 

Hümmetçi Ali Baba’nın üç oğlundan Musa Çelebi Yağmur köyünde kalır. Ahmet Çelebi Zile’nin Göçenli köyüne, İsmail Çelebi ise Zile’nin Karabalçık köyüne göç eder. Bu göçlerin sebebi ise buralarda yoğunlukla bulunan taliplerin yol ve erkân hizmetlerini sürdürme amaçlıdır. Sülaleler, Yağmuroğlu olarak anılmaktadır.

 

Hünkâr Hacı Bektaş Veli Vakfında Dedeler Kurulunda birlikte görev yaptığımız çok değerli dostum Ali Rıza Erdem Dedenin anlattıklarından ziyadesiyle yararlanarak ocak hakkında bilgiler derlediğimiz gibi yine Ali Rıza Erdem Dede Yağmur Ocağından yetişen hak âşıkları ile ilgili bilgiler anlattı, o hak âşıklarına ait deyişler okudu. Aşağıya aldığımız deyiş Yağmur Ocağı’nın yetiştirdiği Derviş Musa’ya aittir. Derviş Musa’nın kabristanı Yağmur Köyünde olup yaşadığı ev ziyaret olarak niyaz edilir ve kurbanlar kesilir.

 

Yetiş ulu ceddim sen imdat eyle

Himmetçi Ali Baba car Hacı Bektaş

Muratlar verici kerem kanisin

Himmetçi Ali Baba car Hacı Bektaş

 

Himmetçi Ali Baba bizim atamız

Nişan alsa okla vurur putamız

Muhammet Ali’ye çıkar ötemiz

Himmetçi Ali Baba car Hacı Bektaş

 

Kırklar meydanında öldüm dirildim

İlettiler Hak katında soruldum

Pirim dolu verdi içtim de kandım

Himmetçi Ali Baba car Hacı Bektaş

 

Horasan’dan sökün etti uruma

Şükür mihman oldu kondu serime

Çağırırım cümle erin pirine

Himmetçi Ali Baba car Hacı Bektaş

 

Derviş Musa’m Hakk’ın günahkâr kulu

Yetiş ulu ceddim car Seyyit Ali

Demanını tuttuğum Pir Bektaş Veli

Himmetçi Ali Baba car Hacı Bektaş

 

Ali Rıza Erdem Dede’den aldığımız bilgilere göre ocak talipleri Merzifon, Gümüşhacıköy, Tokat Merkez Dodurga Köyü, Yozgat bölgesinde bazı köyler ve Tuzla, Kunduz, Ayazma, Heris, Göçenni, Silis (Güzelbeyli), Karabalçık, Dive köylerinde yaşamaktadırlar.

 

Turhal’da Serpin; Dinar’da, Güzelce’de talipleri var. Bala, Keskin, Elmalı, Eskişehir, Sarıkavak gibi yerleşim yerlerinde yaşayan Abdal topluluklarının bazıları Yağmuroğulları Ocağı talibidirler. Antalya merkez Zeytinköy; Çanakkale merkez Elmacık köyü Yağmur Ocağı talibidirler.

 

Mersin Kuzucubelen köyünün Kocailyas tepesinde Yağmur Dede ziyareti vardır. Ayrıca Rumeli’nde Yağmuroğlu Hasan Baba zaviyesi vardır, fakat ocakla ilgisi bilinmemektedir. Antalya Finike’de Yuvalı köyünden Kâfi Baba Derneği başkanı Haydar Demirayak dede Kâfi Baba’nın ve kendilerinin Yağmur Ocağı’yla ilgileri olduğunu söylemektedir.

 

Konya Seydişehir’de ocak mensubu dedelerin olduğu söylenmekte, ama bu iki bilgi Tokat bölgesinde yaşayan ocak mensubu dedelerince yeni duyulmakta olup doğruluğu henüz tespit edilememiştir.

 

Şüphesizdir ki bilmeden eksik yazdığımız bilgiler ve tespit edemediğimiz ocak mensubu aileler vardır. Affola…

 

Yazımızı Derviş Musa’ya ait nefesin bir dörtlüğü ile mühürleyelim.

 

Aşk ile erenler...

 

Kul ol Derviş Musa’m Ali dost derler

Divaneyim cemalini göstersen

Ol bari Hüda’dan murat istersen

Nasip veren yeşil eli gözle gel.

 

                                                          -  Makaleler  -