Âşık Remzâni

 

 

 

Seyyid Sultan Sücaaddin Veli Ocağı

 

Hüseyin ELMAS

Temmuz - Ağustos  2015

 

Alevi -Bektaşi ocak yapılanışı içinde önemli ocaklardan biri de Eskişehir’e bağlı Aslanbey köyünde türbesi ve ocak merkezi bulunan Sultan Sücaaddin Veli ocağıdır. Yaşadığı dönemle ilgili iki görüş öne çıkmaktadır. Birincisi 13. yüzyılda Hacı Bektaş Veli ve Horasan Erenleriyle birlikte Anadolu’ya gelmiş olduğudur. Bu durumda yaşadığı dönem 13. yüzyıldır.

 

İkinci görüş ise daha sonraları yazılan “Velayetname-i Sultan Sücaaddin” adlı eserde 14. yüzyılın birinci yarısında Çelebi Mehmet ile Sultan II. Murat dönemlerinde yaşadığıdır. Ancak bu bize göre sağlıklı bir görüş değildir.

 

Önemli bir kanıt, Hacı Bektaş Veli Velayetname’sinin Halep nüshasında bulunur. Burada, Sücaaddin Veli, “Hacı Bektaş Veli’nin cenazesinde bulunmuş ve cenaze namazını bizzat kıldırmıştır” denir.

 

Sücaaddin Veli Dergâhı Osmanlının çok defa müdahale ettiği bir dergâhtır. 1826-1834 arasında Sultan II. Mahmut tarafından Alevi dedelerinin, Bektaşi Babaları katledilmiş, idam edilmiş, sürgüne gönderilmiş ve Alevi-Bektaşi tekkelerine Nakşibendi şeyhleri atanmıştır. Birçok cemevi camiye çevrilmiştir. Sücaaddin Veli Dergâhı’nda 1828 yılında cami yaptırılmış, 1901 yılında da bir minare eklenmiştir.

 

Sücaaddin Veli, İmam Rıza soyundan geldiğine inanılır. Hacı Bektaşi Veli’nin halifelerindendir. Horasan erenleri ile Anadolu’ya gelmiş, önce Amasya’ya, sonra Çorum, Kayseri, Nevşehir, Konya, Isparta, Afyon vilayetlerine kısa süreliğine yerleşmiştir.

 

Eskişehir ili, Seyitgazi merkez olmak üzere Melikgazi, Bayındırözü, Nigarinçalan, Atluçalun, Çamağaç ve Kargın köylerinde kısa süreli kaldıktan sonra kalıcı mekânı olan ve Seyitgazi ilçesi Sücaaddin köyüne yerleşmiştir. Dergâhını buraya kurmuştur.

 

Bugün Sücaaddin Veli Ocağı’nın merkezi de burasıdır. Daha sonradan köyün adı Aslanbeyli olarak değiştirilmiştir. Türbesi de buradadır. Bu günkü haliyle türbe, 1515 yılında Mürvet Ali Paşa tarafından yaptırılmıştır. Türbesinin yanında Mürvet Ali Paşa’nın da türbesi bulunmaktadır.

 

Aşevi, Cemevi, Toplantı Salonu ve Okuma Salonundan anlaşıldığı üzere burada binlerce öğrencinin eğitim gördüğü, yatılı olarak kaldıkları ve eğitim sonucunda da Anadolu’nun çeşitli köylerine gönderildikleri anlaşılmaktadır.

 

İsmi bazı eserlerde Kutb-i Evliya, Sultan Süca, Sultan Varlığı (Varlıklı Sultan) ve Şevketlü Bey olarak geçmektedir. Sücaaddin Ebul-Beka Baba İlyas Horasani diye de anılmaktadır. Sücaaddin Veli ile ilgili uzun bir menkıbe vardır, ancak yerimiz sınırlı olduğundan buraya almamız mümkün olmadı.

 

Yakın dönemde yazılmış makalelerde Sücaaddin Veli’nin Muhlis Paşa, Âşık Paşa, Şeyh Selman ve Şeyh Yahya isminde dört oğlu olduğu belirtilmektedir.

 

Sücaaddin Veli, Hacı Bektaş Veli’yi Pir olarak görmüştü. Peygamber soyundan geldiği için Seyyid; engin kişiliği nedeniyle Sultan; cömertliği nedeniyle Sücaaddin; Hakk’ın sevgili kulu olarak görüldüğü için Veli olarak adlandırılır. Bütün bu vasıfları kişiliğinde barındıran büyük bir eren olduğu için Seyyid Sultan Sücaaddin Veli adını almıştır. Sücaaddin Veli ocağında Pençe-i Al-i Âbâ ile hizmet görülür.

 

Üsküdar’daki Zeynep Kamil Hastanesine adını veren Zeynep Kamil Hanım, Mısır valisi olan Mehmet Ali Paşa’nın üçüncü kızıdır ve bu aile Bektaşidir. Osmanlı Sadrazamlarından Yusuf Kamil Paşa ile 1845 yılında evlenmiştir.

 

Genç Abdal

 

Zeynep Kamil Hanım ikrar bend olmak, yani ikrar vererek Hak- Muhammed-Ali yoluna girmek ister. Seyyid Battal Gazi Tekkesi Postnişini Pir Mehmet Dede ile Sücaaddin Veli Tekkesi Postnişini Mehmet Sücaaddin Dede’yi İstanbul’a çağırmış ve dedeleri konağında aylarca ağırlamıştır. İstanbul’daki bütün Bektaşiler bu zatları ziyarete gelmişlerdir.

 

Zeynep Kamil Hanım’ın konağında defalarca Bektaşi meydanları açılmıştır. İşte bu dönemde divan kâtibi olan Genç Abdal bu erkânlara katılmış bu dedelerle tanışmış ve daha sonra Eskişehir’e gitmiştir.

 

Alevi-Bektaşi-Kızılbaş şairleri içerisinde çok önemli bir yere sahip olan, cemlerde nefesleri okunan Genç Abdal, İstanbul’dan Eskişehir’deki Seyyit Battal Gazi Tekkesine gelir. Daha sonra Seyyid Sultan Sücaaddin Tekkesine gelir ve bu köye yerleşir. Burada bir süre yaşar ve hizmet eder. Burada 1874’te 85 yaşında Hakk’a yürür, türbesi de Seyyid Sultan Sücaaddin Veli Türbesi çevresindeki Garipler Mezarlığındadır.

 

Sücaaddin Veli ile Baba İlyas arasında bir ilişki olduğuna inanılır. Genç Abdal Baba İlyas ile Sücaaddin Veli arasında bu bağı şöyle kurmaktadır;

 

Yedullah Ayet-i Pençe-i Ali Aba

Ehl-i tarikattır pir İlyas Baba

Bir ismi Seyyid Veli, nurlu bir sima

Dergâhı nurludur Süca Baba’nın

 

Seyyid Baba İlyas Horasan eri

Yoluna koymuşuz can ile seri

Hem anılırdı Sücaeddin Veli

Dergâhı nurludur Süca Baba’nın

 

Bu köyden, Seyyit Battal Gazi Postnişini Şair Ali İlhami, Şükrü Efendi Dede, Mahmut Sücaaddin Dede, Pir Mehmet Dede, Ali Rıza Hadi Dede, Öksüz Zeynep, Sakine Bacı gibi birçok şair, ozan, âlim yetişmiştir.

 

Adı daha önce Sücaaddin köyü olan ve 1963 yılında Arslanbeyli köyü olarak değiştirilen köyde Mürvet Ali Paşa (Timurtaşoğlu Ali Çelebi Baba) Abdal Musa Çelebi Menezgah Baba, Saciyak Baba, Ekmekçi Baba, Tokmakçı Baba, Davulcu Baba ziyaretgâhları yer almaktadır. Ayrıca Deliklitaş, Çilehane, Sıtma Suyu, Bel Ağrısı Taşı gibi kutsal sayılan mekânlar vardır. Ünlü Rukiye Bacı efsanesi de burası ile bağlantılı olarak anlatılır.

 

Otman Baba

 

Menakıpnamelerde Balkanlara gitmeden önce Otman Babanın, Sücaaddin Veli Ocağının etkin olduğu bölgelerde dolaştığı, Şeyh Sücaaddin Veli’yi pir olarak kabul ettiği anlatılır.

 

Otman Babanın ya doğrudan Şeyh Sücaaddin Veli el aldığı ya da Şeyh Sücaaddin’e bağlı dervişler aracılığıyla Şeyh Sücaadin’e bağlanmış olduğu tahmin edilmektedir.

 

Otman Babanın Balkanlara geçtikten sonra etkin olduğu Kuzey Doğu Bulgaristan aynı zamanda Sücaaddin Veli’nin etkin olduğu bölgelerdir. Onun halifesi olması da muhtemeldir. Bir başka söylenceye göre Otman Baba’nın Sücaaddin Veli’nin musahibidir. Otman Baba’nın nesli yürümediği için Otman Baba talipleri Sücaaddin Veli Ocağına bağlanmışlardır.

 

Merkez Eskişehir Şehit Gazi olmak üzere Bursa, Kütahya, Isparta, Afyon, Manisa, Ankara, Kırıkkale, Çankırı, Malatya, İstanbul, Tekirdağ ve Balkanlarda etkili olduğu talip gruplarının bulunduğu ve bu yörelerdeki ocakların ve taliplerinin düzenli olarak ziyaretlerine devam ettikleri görülmektedir.

 

Kaynaklar, Otman Baba, Hasan Dede, Cibali Sultan, Şah Kalender Veli, Seyyid Hacı Muradi ve Mehemmet Abdal ocaklarının Seyyid Sultan Sücaaddin Veli’ye bağlı olduklarını yazmaktadır.

 

Ocağın taliplerinin birçoğu Silistre’dedir. Ocak mensupları, Otman Babanın yanı sıra Bulgaristan’da Demir Baba, Musa Baba, Akyazılı Sultan ocaklarının da Sücaaddin Veli’ye bağlı olduğunu söylemektedir. Ocağın Anadolu’daki talipleri Eskişehir, Kütahya, Bilecik, Bursa, Yalova ve Karamürsel’dedir. Eskişehir’deki talip köyler merkez ilçeye bağlı Gülpınar, Ayvacık, Yörükkırka, Avdan; Seyit Gazi ilçesine bağlı Aslanbeyli ve Doğançayır köyleridir. Kütahya’da ise merkez ilçeye bağlı Elmalı köyünde talipleri vardır.

 

Seyyid Sücaaddin Veli anması her yıl Mayıs ayının ikinci Pazar günü türbesinin bulunduğu Arslanbeyli köyünde yapılmaktadır. Türkiye’nin her yerinden ziyaretçiler gelmekte, adaklar adanmakta, kurbanlar kesilmekte ve katılan tüm canlarla birlikte lokmalar yenmektedir. Ziyarete gelenler çeşitli dileklerde bulunmakta ve dileklerinin yerine geleceğine inanmaktadırlar. Seyyid Sultan Sücaaddin Veli adının birçok Alevi-Bektaşi şiir ve nefeslerinde hürmetle yâd edilen büyük bir veli olduğu görülmektedir.

 

Sultan Süca adına yazılan yüzlerce şiir mevcuttur. Bunlardan bazılarının kendisine ait olduğu sanılmaktadır. Sultan Süca mahlasıyla yazılmış şiirler de çoktur. Aşağıya bir dörtlüğünü aldığımız şiir şöyledir:

 

Sultan Süca söyler pirden veliden

Biliriz biz bizi kalû beliden

Hak Muhamed yolu budur Ali’den

Er yarın Hak divanında bellidir

 

 

                                                          -  Makaleler  -