Âşık Remzâni |
SEYYİT
ŞAH (ŞEYH) İBRAHİM VELİ OCAĞI
Hüseyin
ELMAS Anadolu Aleviliğinin en önemli
ocaklarından birisidir. Şah İbrahim Veli İran’da, Erdebil’de doğmuş, burada
yetişmiştir. Şeyh Safi soyundandır. Dedesi Sadrettin Musa, babası Havac Ali’dir
(Hace Ali). Bunlardan eğitim almış ve son derece iyi yetişmiştir. Adından da anlaşıldığı gibi Velilik makamına layık
olmuştur. Ehlibeyt soyundan olup 7.nci İmam Musa’yı Kasım’ın oğlu Kasım Hamza
(Ebu Kasım)’dan gelmektedir. Hacı Bektaş Veli ile amcazadedir. Erdebil süreğini Anadolu’da ve
Balkanlar’da sürdüren bir çok ocak olmakla birlikte Şah İbrahim Veli Ocağı en
önemli olanıdır. Erdebil dergahı ile kan bağı bulunmaktadır. Özellikle Doğu
Anadolu’da 15. ve 16. yüzyıllarda hem siyasal etkinliği hem inançsal etkinliği,
hem de Türkmen oymaklarının boy birliğini oluşturmada önemli bir fonksiyonu
olmuştur. Diğer Anadolu erenlerinin doğumu ve hakka yürüyüş tarihleri net
olarak bilinmediği gibi Şah İbrahim Veli’nin de bu tarihleri bilinmemekle
birlikte rastladığımız bir kaynakta 1365-1447 tarihleri arasında yaşadığı
tahmin edilmektedir. Yaşadığı sürede Erdebil’den Anadolu’ya 3 kez geldiği önce
Elazığ Sün köyüne, oradan Arguvan Eymir köyüne ve en son Malatya, Arguvan
ilçesi Mezirme köyüne gelerek burada dergahını kurduğu, Ocak merkezinin Mezirme
olduğu bilinmektedir. (Daha sonra bu köyün adı Ballıkaya olarak
değiştirilmiştir) Mezirme köyü hem Arguvan’a hem de Hekimhan’a 20’şer km.
mesafede bulunur. Erzurum üzerinden gelerek Arguvan’dan geçen Hekimhan
üzerinden İstanbul’a kadar giden çok önemli bir kervan yolu üzerindedir. Dolayısıyla
stratejik önemi olan bir güzergahta yer almaktadır. Kervanların güvenliği
açısından önem arz etmektedir. Bütün horasan erenleri gibi Şah
İbrahim Veli’nin de özellikle Kervan yolları üzerinde yüksek dağ yamaçlarına
yerleşerek öğretilerini yaydıklarını görüyoruz. Şah İbrahim Veli’nin geldiği
yer olan Erdebil Dergahı ile Osmanlı sultanları arasında Yavuz’dan önce bir
sorun olmadığını, hatta Yavuz Sultan’a kadar olan Osmanlı Sultanları ile
muhabbetlerinin iyi olduğunu görüyoruz. 1514 Çaldıran savaşı ile bu yakınlığın
bittiği, Alevi-Kızılbaş topluluklarına karşı Yavuz Sultan Selim tarafından
düşmanca bir tavır ortaya konduğu, çok sayıdaki yerde Alevi-Kızılbaş kıyımına
girişildiği ve binlercesinin katledildiği görülmektedir. Yalnızca Erdebil
değil, başta Hacı Bektaş Dergahı olmak üzere Anadolu ve Balkanlarda
Alevi-Kızılbaş-Bektaşi’lere karşı yok etme, asimile etme politikası
sürdürülmüş, karşı duranlar ise kıyım ve katliamlarla karşılaşmıştır. Şah İbrahim Veli’nin bir çok
kerametinin olduğu bilinir, hatta kerametleri arasında Anadolu’ya her gelişinde
bir göz yumup açıncaya kadar geniş bir coğrafyayı dolaştığına inanılır. Bu
inanç halen Anadolu’da cemlerde ve özellikle Şah İbrahim Veli ocağı talipleri
arasında yaygındır. Başka bir rivayette de Şah İbrahim Veli’nin Çorum’da
Dedeşli diye bir köye uğradığı, bu köyde bir hastanın yedi gündür yiyip
içmediği, ölü gibi yattığı, Şah İbrahim Veli’nin dualarıyla iyileşerek tekrar
cana geldiği söylenir. Orada bulunan taliplerin Şah İbrahim Veli’yi ziyaret
ederek “Yedi günden sonra ölüyü diri kılan
yüzü benli Şah İbrahim Veli” diyerek hala andıkları söylenir. İlim, irfan
ve inanç ile aydınlattığı, hastalara şifa dağıttığı için tüm çevre de “Güneş Mezirme’den doğar” diye söylenir. Buna benzer daha bir çok
rivayetle kerametleri anlatılmaktadır. Yine Çorum Evciyenkışla köyü de
önemlidir. Anadolu’da uzun süre kaldıktan sonra tekrar Erdebil’e dönerek pir
olarak kabul edilip posta oturmuştur. Pirliği süresinde Anadolu, Kuzey Irak,
Suriye, İran, Horasan, Azerbaycan ve Türkmenistan’da Aleviliğin daha da
yayılmasını sağlamıştır. Yazar İsmail Kaygusuz bir
makalesinde “Kul himmet Dede Erdebil Ocağına mensup ve Şeyh Safi’nin torunlarındandır”
demektedir. Şah İbrahim Veli bu ocağa
mensuptur, dolayısıyla amcazadedirler sonucu çıkmaktadır. Ocak, Safiyuttin ve
çocuklarınca oluşturulmuştur, geliştirilmiştir. Anadolu’dan Balkan’lara kadar
etkili olmuştur. Anadolu’nun her yanına ocak dedeleri yayılmıştır. Şah İbrahim
Ocağı olarak hizmet yürütmüşlerdir. Çünkü Şah İbrahim Veli, büyük dedesinin
kurduğu Erdebil Ocağı süreğini Anadolu’ya yayan bir liderdir. Onun en büyük
talebelerinden biri Hacı Bayram Velidir, idamdan zor kurtulmuştur. Şah İbrahim Veli’nin 6 oğlu
olduğu rivayet edilmektedir. Çocuklarının birden fazla süreğin başında olmaları
ve bu geleneğin halen devam etmesi ocağın etkinliğini ifade etmektedir.
Oğullarından Alaattin, Çorum’a bağlı Abdal Ata köyünde ocağın geleneğini
yürütmüştür. Bu köyde halen dergah ve zaviyesi bulunmaktadır. Bir başka oğlu
ise Ahmet Üryaniddin ve Burhanettin Erdebili olarak anılmakta ve Eskişehir’in
Seyit Gazi ilçesine bağlı Yazıdere köyünde yatırı vardır. Bir diğer oğlu da bel oğlu değil yol oğlu olarak
tanınmakta ve Şeyh Hamiddün Veli adıyla Darende de yatırı bulunmaktadır. Aksaray’da
yine Şeyh Hamiddün yatırı bulunmaktadır. Bu türbelerden birisi mezarı diğeri
ise makamı niteliğindedir. Ayrıca yine Aksaray’da Somuncu oğulları adıyla
(Selver Somuncu Baba) bir aile bulunmaktadır. Yine oğullarından birisi Şeyh
Cüneyd’dir. 1477’de posta oturduğu, çok genç yaşta olduğu için ilk sırada
amcası Cafer Hoca vesayeti altında şeyhliğini yürüttüğü söylenir. Çok zeki ve
akıllı, ileri görüşlü olan Şeyh Cüneyd kısa zamanda şeyhliğin ve tekkenin edep
erkanını tanzim ederek saygınlığını arttırmıştır. Bir hükümdar edası
görüldüğünden Kara Koyunlu Hükümdarı Cihanşah bunun bir devlet kurmasından çekinip
Erdebil’den sürgüne göndermiştir. Şah İbrahim Veli elinde asa ile
Mezirmeye gelmiş 2 metre uzunluğunda siyah renkli bu asaya Karadirek denmiştir,
Karadirek’in bulunduğu tekke de bu adla anılır. “Bunları gören beni görsün” diyerek bıraktığı 4 emanetten birisi
dergahıdır, diğeri asası, papucu ve hırkasıdır. Karadirek dergahı Cumhuriyet
dönemine kadar Erdebil tekkesinin bir kolu gibi işlevini sürdürmüş, 1925 te
tekke ve zaviyeler kapatıldığında yıktırılmış, simge olan Karadirek
parçalanarak yaktırılmıştır. 1957 yılında çeşitli yerlerden gelen yardımlarla
3.ncü kez yenilenmiştir. Yakın tarihte buraya Karadirek Cemevi kurulmuştur. Şah İbrahim Veli’nin bir çok
kerameti anlatılır, çeşitli bölgelerde ve yerleşim alanlarında Şah İbrahim
Veli’ye simgesel olarak atfedilen bir çok olay ve mekandan bahsedilir. Ocak dedeleri Anadolu ve
Anadolu dışındaki bir çok coğrafi bölgeye yerleşmiş, taliplerin yol ve erkan
hizmetini yürütmek amacıyla buralara göç etmişlerdir. Ocak taliplerinin mensup
olduğu Oymak ve Obalar şunlardır. 1-
Selmanlı
/ Salmanlı Oymağı 2-
Demirci
Obası 3-
Çanakçı
Obası 4-
Dedesli
Obası 5-
Elemen
(İlmin) Topluluğu 6-
Geygel
(Giyin gel şeklinde tabir edilir) 7-
Şekerhacılılar 8-
Evci
Gurubu Bu obaların Anadolu’daki ilk
yurdu Nusaybin, Kızıltepe ve Bismil yöresidir. Ocak talipleri tespit
edebildiğimiz, başta Malatya ilçelerinde 61 köyde, Sivas ilçelerinde 21 köyde,
Tokat ilçelerinde 9 köyde, Manisa ilçelerinde 6 köyde, Çorum ilçelerinde 10
köyde, Mersin Tarsus’ta Bağlarbaşı ve Keseli köyünde, Amasya ilçelerinde 9
köyde, Maraş Köprüağzı ve Elbistan’da bazı köylerde, Eskişehir’de Kayapınar,
Ankara’da Dalyasan, Kilis’te Nohutalan köyünde, Denizli’de Dereçiftlik köyünde,
Aydın Sarıcaova (Kuyucak) köyünde yerleşmişlerdir. Bu köylerin bir çoğunda ocak
dedeleri de bulunmaktadır. Yol ve erkan hizmetlerini yürütmek amacıyla
taliplerin arasına göç etmişlerdir. Şah İbrahim Veli ocağı
taliplerinin yukarıda saydığım vilayetler dışında Erzurum, Suriye, Halep, Şam
ve Kıbrıs’ta daha bir çok bilmediğimiz yerlerde de meskun olduğu, köyden kente
göçle birlikte büyük kentlere yerleştikleri de bilinmektedir. Ocak dedelerinden çok
bilge ve alim dedelerin yetiştiği anlatılmaktadır. Yakın tarihte önemli izler
bırakan Büyük Başağa ve kardeşleri Küçük Başağa ve Minnetoğlu, Büyük Başağa’nın
oğullarından İbşir, Abidin ve Süleyman yine önemli izler bırakan Vayloğ Dede,
Cenefer (Cafer) Dede, Abbas Yüzübenli, Küçük İsmail Dede, Cüneyd, Haydar Dede,
Şıhı Hasan Dede, Gürgür Dede, Mehmet Dede, Aşık Yusuf Dede ocağın yakın tarih
bilinen etkin dedeleridir. 1956 yılında hakka yürüyen Yusuf Dede’nin
oğlu olan, bugün yaşı 80 civarında bulunan Hasan Gülen Dede’den edindiğim bilgiye
göre Mezirme’den Kızılören’e 130 yıl kadar önce göçetmiş olan (H.1303), bugün
Gülen ve Diş soyadlı geniş bir aile bulunmaktadır (Hasan Gülen Dede Geygellerin
Şah İsmail’in kılıç ve kalkanını yapan ustalar olduğunu söylüyor). Bu aile
Sivas’ta Kızılören, Aylıoğlu, Mullaköy, Zara’da Habeş, Güllüali ve diğer bazı
köylere göçen taliplerin yol ve erkan hizmetlerini yürütmek üzere Mezirme’den
Kızılören’e göçmüştür. İlk gelen Dede’leri Büyük Kamber Ağadır. Büyük Kamber
Ağa 3 oğluyla birlikte gelmiştir. Bunlar Ali Ağa, İsmail Ağa ve Hasan Dede’dir. -Ali Ağa’nın Kamber Ağa (Babaannem Zeynep Ana
Kamber Ağa’nın kızıdır), Mustafa, İbrahim ve Garip adında 4 oğlu vardır. -İsmail Ağa’nın Kamber
Dede, İbrahim Dede, Mustafa Dede adında 3 oğlu ve 2 kızı (Zöhre,Sakine), -Hasan Dede’nin ise Hatice adında 1 kızı ve
Hüseyin Dede adında bir oğlu vardır. Hüseyin Dede (Yusuf Dede’nin babası) Hicri
1329 de (1909 ?) babası tarafından Kerbela’ya (Hz.Hüseyin’e) kurban verilmiştir.
Türbesi Kerbela’dadır. Bu soy ile ilgili ayrıntılar daha geniş olduğundan
buraya alınmamıştır ancak Sivas çevresinde saygı ve hürmetle anılırlar. Yakın
tarih Dede’lerden Kamber Ağa oğlu Eğitmen Hüseyin Gülen, Yusuf Dede ve oğulları
Ali Dede, Hasan Dede, Hüseyin Dede (Ago Dede, Gazi Cemevi Dede’si ve
kurucularından) den saygı ile söz edilir. Yalıncak Sultan Dergahı Tekkeşinleri
ile kirvelik bağları vardır, çok halishane muhabbetleri vardır. Pir SultanAbdal’ın Şah
İbrahim Veli ile ilgili bir deyişini aşağıya aldık; Arzu halim Pirime Yetiş Şah İbrahim yetiş Gele ulaşa carıma Yetiş Şah İbrahim yetiş Sen Horasan pirisin Sözü geçer ulusun Musa'yı Kazım oğlusun Yetiş Şah İbrahim yetiş İsmin Şah İbrahim Veli Musahibin Kızıl Deli Erdebil'den uzat eli Yetiş Şah İbrahim yetiş Talip çağırır pirine Piri erişir carına Nazar eyle haline Yetiş Şah İbrahim yetiş Hıdır Paşa asar bizi Yetim koyma oğlan kızı Bu saatte gelmenizi Yetiş Şah İbrahim yetiş Ay gün gibi durusun Nesli İmam nurusun Pir Sultan'ın pirisin Yetiş Şah İbrahim yetiş
Aşk ile canlar..
|