Âşık Remzâni

 

 

 

Seyyid Sabun Ocağı (Seyyid Seyfettin, Seyyid Seyfi Ocağı)

 

Hüseyin ELMAS

 

Aralık  2015

 

Anadolu, Balkanlar ve çevre coğrafyalarda yapılanmış Alevi-Bektaşi-Kızılbaş ocaklarının en yoğun olarak bulunduğu bölgelerden birisi olan Dersim bölgesindeki en ünlü ocaklardan birisi de Seyyid Seyfettin Ocağıdır.

 

Seyyid Seyfettin ocağı mensupları 1110 yılından sonra Horasan’dan Anadolu’ya yoğunlaşan göçlerle birlikte gelmişlerdir. Ocak Seyyid Seyfettin adına kurulmuştur. Bu ocak, Seyyid Seyfi, Seyyid Seyfullah, Seyyid Sabır isimleriyle de anılır.

 

Ancak bir dönemden sonra aşağıda anlatmış olduğumuz bir menkıbe ile ocağın adı halk arasında Seyyid Sabun Ocağı olarak daha çok anılmaya başlanmış ve kalıcı bir isim olmuştu. Seyyid Sabun adının nereden geldiğini ilerleyen satırlarda anlatacağız.

 

Seyyid Seyfettin’in soyunun On İki İmamların yedincisi olan İmam Musa-i Kazım soyuna bağlı olduğu kabul edilmektedir. Doğum tarihi ve Hakk’a yürüme tarihi ile ilgili net bir bilgiye ulaşmak mümkün olmamakla birlikte on iki on üçüncü yüzyıla tekabül eden zaman diliminde yaşadığı tahmin edilmektedir.

 

Ocağın merkezi Elazığ ili, Palu ilçesi Seydili köyüdür. Köy Palu yakınlarından geçen ve Fırat nehrinin bir kolu olan Murat ırmağı kıyısındadır. Ocağın kurulduğu dönemlerde Seyyid Seyfettin ocağı adına vakfiye tesis edilmiş ve on iki köy bu vakfa bağlanmıştır. Ancak Anadolu’da ocak adlarına kurulmuş olan bu vakıflara ve mal varlıklarına el konulduğu, arazi ve varlıklarının kapanın elinde kaldığı bilinen bir gerçektir. Bu ocak da aynı akıbete uğramıştır.

 

Ocak mensuplarının anlatımlarına göre Anadolu’nun bazı yerlerine yerleşen bir kısım ocak soylular, eski yaşam alanlarında çeşitli nedenlerle barınma imkânları kalmayınca veya ocak taliplerinin bulunduğu bölgelere hizmet amaçlı göç etmek zorunda kalmışlardır. Bu zorunlu göçlerden sonra yine eski yerleşim yerlerinin adını vererek yeni yerleşim yerleri kurmuşlardır. Bunlar; Silifke Seydili, Afşin Seydili, Kastamonu Seydiler, Yahyalı Seydili ve Palu Seydili’dir.

 

Ocağın merkezinin bulunduğu Palu Seydili köyünde yaklaşık altı yüz-altı yüz elli yıl yaşayan ocak mensupları 1780 yılında Alevi nüfusunun yoğun olarak yaşadığı, ocak taliplerinin yoğunlukta bulunduğu, daha güvenli gördükleri Dersim’e göç etmişlerdir.

 

Bu zorunlu göçün hüzünlü bir öyküsü vardır. Dergâhın başındaki zat çok yaşlanmıştır. Güvendiği ve emanete ihanet etmeyeceğine inandığı, iyi komşuluk ilişkileri içinde bulunduğu, bölgede önemli bir ağrılığı olan ve Osmanlıyla ilişkileri iyi olan Zekirat Bey adındaki bir Bey’e ocağın beratını verir.

 

Bu ocak beratını Zekirat Bey’e Osmanlı tarafından tasdik edilmesi için emanet eder. Hasat zamanı dergâh çalışanları dergâhın vakfiyesine bağlı topraklardan elleri boş dönerler. Oysa dergâh vakfiyeleri Zekirat Bey tarafından kendi beratlarına eklenmiştir. Emanete ihanet edilmiştir, iş işten geçmiştir.

 

Bir süre sonra da bölgeye Osmanlı tarafından yerleştirilen Nakşibendi şeyhi, Şeyh Ali Sebdi (Şeyh Said’in dedesi ve eski Elazığ milletvekili Ali Rıza Sebdioğlu’nun büyük dedesi) ve yandaşlarının baskı ve tacizleri sonucu, dergâhın el konulan vakfiyeleri de elden çıkınca burada yaşama imkânı kalmayan ocak mensupları, 1780 yılında Tunceli ili Mazgirt ilçesine bağlı Seyyidan ve Balan köylerine göç etmek zorunda kalmışlardır.

 

Bu göçün olduğu zaman ile ilgili şöyle bir menkıbe anlatılmaktadır:

 

“Elazığ ili Kovancılar ilçesine bağlı Çiftlik köyündeki Nişangâh tepesine geldiklerinde kafilenin ulusu önlerinde uzanan Periçayı kıyılarındaki Çarsancak ovasına hâkim bir tepeden elindeki uzunca çubuğu (gilgil sapı) cirit niyetine havaya fırlatır ve takip edilmesini buyurur. Periçayı’nı karşıya geçip yukarı doğru çıktıklarında atılan ciridin büyük bir kayanın altına saplanmış olduğunu görürüler.

 

Burasını kendilerine yeni yerleşim yeri olarak seçerler ve buraya Seyyidan adını verirler. (Bugün bu köyün adı Elmalık’tır.) Anılan bu kaya olduğu gibi durmakta ve sıtmaya yakalananların bu kayanın başına çıkıp tunçtan yapılmış çok eski zamanlardan kalma bir tas ile su dökündüklerinde sıtmadan kurtulacaklarına inanılır.”

 

Seyyid Seyfettin Ocağı bugün, Seyyid Sabun Ocağı o larak a nılır. B ununla i lgili de şöyle bir menkıbe anlatılır:

 

“Dergâhın itikatlı taliplerinden birisi Suriye-Halep’e gitmek ister. Bunun için de o zaman dergâhın başında bulunan Pir’inden destur ve hayır duası almak üzere dergâha gelir.

 

Pir kendisine, ‘Atalarını, yurdunu, yolunu yordamını ve pirini unutma’ der, destur verip himmet eyler.

 

Talip gittiği Halep’te çalışır, çalıştığını biriktirerek burada bir sabun imalathanesi kurar. İşleri rast gider, imalathaneyi büyütür.

 

Bağlı bulunduğu dergâhı ve himmet aldığı pirini unutmaz ve kurduğu sabun imalathanesinden her yıl yedi deve yükü sabunu dergâha gönderir.

 

Dergâha gelen bu sabunlar dergâhta çalışanlar tarafından temizlik amaçlı bolca kullanıldığı gibi önemli bir miktarı da artar. Artan miktar dergâha gelen ziyaretçilere ve taliplere dağıtılır.

 

Bu uygulama uzun yıllar devam eder. Zamanla burası Seyyid Sabun olarak anılır, Ocak ise Seyyid Sabun Ocağı olarak dergâh taliplerinin ve tüm bölge halkının diline ve belleğine yerleşir.

 

Artık ocak Seyyid Seyfettin ocağı olarak değil de Seyyid Sabun Ocağı olarak anılır.”

 

Şu andaki ocak merkezi Tunceli Mazgirt ilçesi Akpazar beldesinin Elmalık (Seyyidan) köyüdür. Bu köyden ozanlar da yetişmiştir. Birçok deyiş ve türkünün sahibi olan Nutki bu köyde yaşamış ünlülerdendir. Ocak mensuplarının anlatımlarına göre Dersim’de Şadianlar, Hıranlılar, Hizollular, Abdallar, Demenanlılar ve bazı aşiretler rızalık lokmalarını (Hakullahlarını) Kureyşan Ocağına verirler.

 

Kureyşan Ocağı da rızalık lokmasını Baba Mansur Ocağına, Baba Mansur Ocağı Seyyid Seyfettin (Seyyid Sabun Ocağına), Seyyid Sabun Ocağı Şeyh Ahmet Ocağına, Şeyh Ahmet ocağı Ağuiçen Ocağına, Ağuiçen Ocağı Akkoyun Ocağına, Akkoyun Ocağı da Hünkâr Hacı Bektaş Veli Dergâhına verirler, orada aş pişer, insanlara dağıtılır. Bu da yolun “el ele, el Hakk’a” olduğu, yolun taliplik üzerine kurulmuş olduğu gerçeğini anlatır bize.

 

Bu bilgilerin bir kısmını almış olduğum ocak dedelerinden Hasan Doğan Dede, ocak taliplerinin yoğunluklu olarak Varto, Tercan, Aşkale, Pülümür, Nazimiye, Erzincan’ın bazı bölgelerinde yerleşmiş olduklarını anlattı. Kısım kısım bazı bölgelerde de talip toplulukları bulunmaktadır. İlaveten ocak üyeleri ve taliplerinin yaşadığı bazı köyleri şöyle sıralayabiliriz: Tunceli Pertek ilçesi Sidan köyü, Bingöl Karlıova ilçesinin Soğukpınar köyü ve Mazgit ilçesinin Seyyidli ve Balan köyleri.

 

Bugün köyden kente göç ile birlikte büyük kentlere göç etmiş oldukları gibi yoğunlukla İstanbul’da hem ocak mensupları hem de ocak talipleri yaşamaktadır.

 

Aşk ile erenler...

 

                                                          -  Makaleler  -