DERVİŞ
CEMAL OCAĞI SEYYİD NUR-U DERVİŞ CEMAL SULTAN
Hüseyin
ELMAS
Aleviliğin kadim ocaklarından
birisi de Derviş Cemal Ocağıdır. Kendi içinde el ele el hakka şeklinde
birbirlerine el vermişlerdir. Ocağın kurucusu Seyyid Cemal Sultandır. 12
imamlar soyundan gelir. Bir rivayete göre Hz. Ali’nin kızı Zeynep Ana’dan doğma
Muhammet Şembeki’nin 10.ncu göbekten torunudur. Hacı Bektaş-i Veli’nin en
sevdiği halifelerindendir. Derviş Cemal Ocağı genel ismini ise Seyyid Cemal
Sultan oğlu Asil Doğan’ın torunu olan Derviş Cemal’den almıştır. Derviş Cemal
Ocağı Hacı Bektaş-ı Veli dergahına bağlıdır.
Piri, Mürşidi ve Serçeşmesi Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli’dir. Seyyid Nur-u
Cemalettin Sultan Sulucakanahöyük’e gelerek bir dönem Hünkar Dergahında 1.nci
halife olarak hizmette bulunmuştur.
Hünkar bir gün Seyyid Cemal Sultan’ı
ağlarken gördü, “Niye ağlıyorsun ya Nur-u
Cemalim”dedi. Seyyid Cemal başından geçen ve kendisini ağlatan olayı
Hünkar’a anlattı. Hünkar’da sırtını sıvazlayarak şöyle buyurdu “Sen benim Nur-u Cemalimsin, Cemalimsin,
Cemalimsin.” Bu olaydan sonra adı
Seyyid Nur-u Cemal olarak anılmaya başlandı.
Vilayetnameden anlaşıldığına göre Hünkar’ın
yanına gittiğinde 25-30 yaşlarındadır. Hünkar’ın en yakınında yer almıştır.
Onun sırrını en iyi bilenlerdendir. Hünkar’ın kendisinden 20 yaş civarında
büyük olduğu söylencesine göre doğumu 1230’lu yılların ilk yarısına denk gelir.
Hakka yürüme tarihi bilinmemektedir.
Rivayete göre Hünkar bir gün Seyyid
Nur-u Cemali kapısında düşüncelere dalmış halde bulur. Neler düşündüğü Hünkar’a
malum olur. “Ya Nur-u Cemalim ne zaman ki
bizi varlık yurduna gönderirsen buradan bir merkep alacaksın yola çıkacaksın.
Merkebini nerede kurt yerse orayı kendine yurt edineceksin, oradaki insanları
irşad edeceksin. Senden bir evladımız dünyaya gelecek Gelibolu üzerinden
Akdeniz’e geçeceksin” der. Hünkarın söylediği gibi yapar ve Hacı Bektaş
Veli’den sonra Seyyid Cemal Sultan Germiyan bölgesine, Afyon Kütahya ve
Eskişehir üçgeni arasında yer alan
Altıntaş bölgesine gelip ve orayı kendisine yurt edinmiştir. Bölge halkına ışık
olmuştur. Resul Baba ile görüşürler ve birlikte
çokça güzel muhabbetler ederlerdi.
Seyyid Cemal Sultan’ın oğlu Asil
Doğan Çanakkale boğazını geçip Gelibolu yakasına geçmek istemiş fakat gemiciler
ve kayıkçılar kendisine vasıta vermemişlerdir. O da denize doğru yürümeye
başlamıştır. Bastığı her yer kara
olmuştur, yürüdüğü yerlerden sular çekiliyor ve kum oluyordu. Bu hali gören
kayıkçılar, gemiciler hata ettiklerini ve bu zatın ulu bir zat olduğunu fark
ettiklerinde kendi araçlarına bindirmek için adeta yarış içine girmişlerdir.
Zorla razı olan Seyyid Asil Doğan, Çanakkale-Gelibolu Çardak beldesine
gitmiştir. Bundan sonra ve günümüzde de gerek Gelibolu yöresi halkı gerekse Çardak
halkı hala bu ulu zattan saygıyla söz ederler. Bir süre sonra Seyyid Asil Doğan
tekrar Germiyan’a dönmüştür.
Bir anlatıma göre Seyyid Nur-u
Derviş Cemal Sultan’ın torunu ve 2.nci Seyit Cemal adını alan zat Dersim
Hozat’a yerleşerek orada Derviş Cemalliler köyünü kurmuştur. Bu köye yerleşen zatların
isimleri Derviş Cemal ve kardeşi Düzgün’dür. Seyyid Derviş Cemal pirliğin yanı
sıra günlük işleri yürütür, evin idaresi ile ilgilenir, kardeşi Seyyid Düzgün
ise hayvanların bakımı ile uğraşırmış.
Bölge kışlık hayvan yiyeceğinin
temin edilmesi bakımından son derece zor bir yer olduğundan bölge halkı kışında
hayvanlarını otlamak için meraya çıkarırlar. Hayvanlar yeterince doyamadığı
halde, Seyyid Düzgün’ün otlattığı hayvanlar gayet tok bir şekilde köye
dönerler. Bu durum Seyyid Derviş Cemal’in dikkatini çeker ve bir gün kardeşi
Seyyid Düzgün’ün hayvan otlattığı meraya gider saklanır. Bakar ki güzden
yapraklarını dökmüş ağaçların dallarına elindeki sopayla vurur. Hangi ağaca
vursa yerlere yapraklar dökülür, hayvanlar bu yaprakları yiyerek doyarlar.
Derviş Cemal’in saklandığı yere doğru giden hayvanlar ürküyor. Abisini
karşısında gören Seyyid Düzgün “Kardeş
sen bunu bana yapmayacaktın” deyip, ormanın içine girip kaybolur. Bu
olaydan sonra o küçük ormandan hiç kimse bir dal odun kesmiyor, o orman sürekli
yeşil kalır, bu ormandan ağaç kesen iflah olmaz.
Buna benzer bir olay da Derviş
Cemal’in torunlarından Erzincan Zurun’lu Şah Dede’nin yaşadığı bölgede
rastlanmaktadır. Zurun’da Derviş Cemal adıyla Dergah vardır ve taliplerce yoğun
ziyaret edilir. Derviş Cemal ve ondan gelen soylarının çeşitli zamanlarda
çeşitli kerametlerinden söz edilir. Derviş Cemallılar Dersim Hozat bölgesinde ocağın
yapılanmasını yeniden gözden geçirerek Şah Ahmetliler ve Şah Hasanlılarla çok
iyi bir sistem kurarlar ocak içinde yenilikler yaparlar.
Seyyid Cemal Sultan’ın
torunlarından İsmail Ertuğrul Dersim bölgesinden göçerek Muğla-Yatağan
bölgesine gelip yerleşmiştir. Yurdun çeşitli bölgelerinde , çeşitli
vilayetlerde Derviş Cemal Ocağı Dedeleri ve yine çeşitli bölge ve vilayetlerde
Sivas’tan Varto’ya, Dersim’den Karadeniz’e, Erzincan’a kadar yaygın talip
kitlesi vardır. Eskişehir Kavacık’ta hem ocak dedeleri hem talipler, Kayapınar,
Yukarı Çağlan, Kargın, Yenisofça, Akçakaya, Aşağı ılıca, Ayvacık, Avdan,
Gülpınar’da talipleri vardır. Seyitgazi ilçesi Doğançayır, Gülpınar, Üçsaray,
Akin, Erikli, İkizoluk ve Çürüttüm köylerinde. Yine Kütahya merkez ile Elmalı,
Sobran, Aydoğdu, Soğukçeşme, Çobanlar, Kirgilli köylerinde, Altıntaş ilçesine
bağlı Çalköy’de Ocak talipleri vardır. Ocak talipleri Karakeçili oymağındandır.
Günümüzde de mümkün olduğunca yol ve erkan hizmetlerini sürdürmeye
çalışmaktadırlar.
Derviş Cemal’in türbesi
Afyonkarahisar-İhsaniye Döğer hahiyesi Tökelcik (Tevekkecik) mevkiindedir.
Yoğun ziyaretçi akınına uğrar. Ancak buraya ne zaman geldiği ve hangi tarihte
hakka yürüdüğü bilinmemektedir. Türbe son yıllara kadar yarı harabe şeklinde
iken Derviş Cemal’i gönülden sevenlerce tamir edilmiş, kubbesi yenilenmiştir.
Hizmetleri pir dergahına kaydola (Ancak Dersim Sağman’da da aynı isimle bir
türbe vardır.)
Derviş Cemal ocağı ile ilgili
Osmanlı padişahlarınca düzenlenip verilmiş çok sayıda ferman ve secere
bulunmaktadır. Ayrıca Hünkar Hacı Bektaş dergahınca çeşitli dönemlerde o günün
postnişinlerince verilen icazetnameler bulunmaktadır.
Derviş Cemal hakkında bir çok ozan
tarafından bir çok deyiş yazılmıştır. Ancak kendisine ait deyişlerin olduğu da
söylenir. Aşağıda kendisine ait olduğu söylenen bir deyiş.
Allah adın zikretmeyen
Kullar da azapta gerek
Adın dilden terk etmeyen
Gönül de azapta gerek
Hazreti Muhammet eminim
Yoluna veren yeminim
Ana kul olan mümin
Yüzü de mihrapta gerek
Gelmez geri kalır göçen
Ecel şerbetini içen
Hak yolunda sefer açan
Yiğitler de anda gerek
Başta teberler yelense
Beden nar ile belense
Gönül vuslat ile yansa
Lebleri de abda gerek
Derviş Cemal der varında
Kül olam hakkın darında
Yunus Engürü kırında
Cemal de Hozat’ta gerek
Aşk ile…
- Makaleler -
|