Âşık Remzâni

 

 

 

Ali Seydi Sultan Ocağı

 

Hüseyin ELMAS

Eylül  2016

 

Alevi-Bektaşi-Kızılbaş topluluklarının tarihsel örgütlenme biçimleri dergâhlar ve ocaklar üzerinden gerçekleşmiştir. Alevi-Bektaşi-Kızılbaş toplulukların yaşadığı her bölge ve coğrafyada mutlaka dergâh ve ocak yapılanması vardır. Aleviler, dergâh ve ocak disiplini içerisinde örgütlenmiştir. Ocakların kurulması ve ocak yapılanması ile ilgili çeşitli görüşler ileri sürülmekle beraber Alevi-Bektaşi toplulukların tamamına yakını ocak kurucularının Ehl-i Beyt soyundan geldiğine inanırlar. Bu ocakların bazılarının kurucularının keramet ve hizmet yoluyla bu mertebeye ulaştıkları ve adlarına ocak kurulduğu bilinir.

 

Ocak mensubu olup yol-erkân hizmeti yürüten, yaşam biçimi ve kişiliği ile topluma örnek olan dedelere saygı duyarlar. Onların mensup oldukları ocakların kurucusu pirleri kutsarlar. Ocak kurucuları pirlerin keramet sahibi olduklarına inanırlar. Hak- Muhammed-Ali yolu olarak adlandırılan ve kutsanan bu yol, Ehl-i Beyt soyuna dayandığına inanılan ocaklar ve ocakzâdeler aracılığı ile yüzyıllardır süregelmektedir.

 

Alevi-Bektaşi-Kızılbaşlarda ocak disiplini kutlu sayılır. Ocak, bölgenin kutlu merkezi ve ocağa mensup uluların soyu anlamına gelir. Önderlik görevleri babadan oğula geçer ve bu soylardan gelenlere Ocakzade denir.

 

Aleviler arasında, “Eri erden seçen kördür” söylemi ocaklar arasında ayrım gözetilmemesi gerektiğini anlatır. Buna karşın, “El, ele; el, Hakk’a” sistemiyle ocakların arasında Mürşitlik, Pirlik, Rehberlik hiyerarşisi üzerine kurulmuş bir bağ vardır. Her dede ailesi, bu şekilde kendisini bağlı saydığı bir dede ailesinin talibi sayılır. Ocakların bir bölümü başka bir ocağa bağlıdır. Bağlı olunan ocak, mürşit ocağı; bağlı olan ocak ise pir ocağı olarak tanımlanır. Rehberlik de bir başka ocağın hizmeti olarak paylaşılır. Bu görevler, farklı ocaklar arasında olduğu gibi aynı ocak içerisinde farklı dede ailelerince de üstlenilebilmektedir.

 

Bu yapılanma içerisinde Alevi-Bektaşi- Kızılbaş toplumunun en kapsamlı ocaklarından birisi olan Mürşit ocağı, Dede Garkın Ocağı’dır. Ali Seydi Ocağı, Dede Garkın ocak gurubu içerisinde yer almaktadır. Dede Garkın’ın Halifesidir.

 

Ali Seydi Sultan Ocağının Merkezi Malatya’ya bağlı Hekimhan ilçesinin Akmağara köyünde, Darıyeri mezrasıdır. Burası Malatya-Sivas sınırındadır. Osmanlı kayıtlarında rastlanan bir bilgiye göre Malatya- Yazıhan ilçesi İriağaç köyünde üç zaviyesi vardır. Bunlar Dede Garkın, Ali Seydi ve Tenci zaviyeleridir. İriağaç köyündeki zaviye bir ziyaretgâhtır ve günümüzde de Malatya’ya göç etmiş bu köylü birkaç Alevi aile tarafından ziyaret edilmekte, kurbanlar kesilmektedir. Ancak İriağaç köyü bugün artık Alevi değildir, Sünniliğe dönmüşlerdir.

 

Menkıbeler

 

Bu köy ile ilgili şöyle bir menkıbe vardır:

 

“Bir gün köyün suyu kesilir. Köylüler safça birisine, ‘suyun gözüne gir de bak’ derler. Bu saf adam suyun gözünden içeri girer ve bir türlü çıkamaz. Uzunca bir süre sonra çıktığında içerde bir karayılan gördüğünü, aklının başından gittiğini söyler. Daha sonra yılan suyun gözünden ayrılır ve su akmaya başlar. Bu karayılanın Ali Seydi olduğuna inanılır. Ali Seydi’nin, ‘Beni arayan burada bulsun’ diyerek su oluğuna akıp gittiğine inanılır.”

 

Köyde Karayılan adında bir sülale vardır ve ismin buradan geldiği söylenir.

 

Menkıbedeki yılan motifi, Dede Garkın menkıbesinde de geçer. Ali Seydi’nin yılana binerek Dede Garkın’ı karşıladığı söylencesi inancın parçasıdır.

 

Ocak üyeleri, geliş yollarının Horasan, Adıyaman, İriağaç, Kangal (Ceviz Köyü) Hasançelebi, Darıyeri olduğunu anlatmaktadır. Ali Seydi Sultan’ın doğum ve Hakk’a yürüme tarihleri ile ilgili bilgi olmamakla birlikte, menkıbelerden anlaşıldığına göre Hünkâr Hacı Bektaş Veli döneminde yaşamıştır. Bilindiği gibi ocakların büyük bir bölümü de Hünkâr zamanında kurulmuştur.

 

Ocak mensubu dedelerin anlattığı, Hünkâr ile ilgili menkıbe şöyledir:

 

“Dede Garkın, Şeyh İbrahim ve Ali Seydi Sultan, Hacı Bektaş Veli’nin kendilerine ne zaman görev vereceğini beklerken Hünkâr bunlara bir peyik göndererek bu üç ereni çağırtmış ve ‘Size görev vereceğim ama şartım var: Bir şişe suyu havaya atacaksınız ve suyu havada durduracaksınız’ demiş.

 

Şeyh İbrahim suyu havada durdurmuş; Ali Seydi Sultan suyu yere indirerek çoğaltmış, göl durumuna getirmiş; Dede Garkın da göle postunu atmış, üzerine bağdaş kurmuş suyun üzerinde yüzdürmüş. Bunu gören Hünkâr Hacı Bektaş Veli Dede Garkın’ı, Şeyh İbrahim’e ve Ali Seydi Sultan’a pir olarak yetkili kılmıştır.”

 

Alevilikte kişiler ve aileler arasında olduğu gibi ocaklar arasında da kurumsal olarak musahiplik ilişkisi vardır. Bir ocak, diğer bir ocakla musahiptir. Ocak mensubu dedelere göre Ali Seydi Ocağının musahip kardeşi Şeyh İbrahim Ocağıdır.

 

Tokat Merkez Karkıncık köyünden olan ocak evlatlarından Hasan Arslan Dede’den aldığımız bilgiye göre Ali Seydi Sultan, İmam Musa Kazım soyundan gelmektedir. Üç erkek çocuğu olmuştur. Bunlar Şaban Abdal, Kara Abdal ve Bal Abdal’dır. Ali Seydi Sultan’ın soyu bu üç oğlu tarafından üç guruba ayrılmıştır.

 

Şaban Abdal soyundan gelenler Çorum’un Söğütözü köyündeki Akbaşlı olarak bilinen dede aileleridir. Kara Abdal soyundan gelenler Malatya-Hekimhan Darıyeri köyündedir; bu koldan gelen dedelerin taliplerine Karabaşlı denmektedir. Bal Abdal soyundan gelenler ise Hekimhan’ın Bahçedamı ve Salıcık köylerindedir. Çorum-Alacaya bağlı Küre, Çelebibağ ve Söğütözü köylerinde de ocak mensubu aileler vardır. Hasan Arslan Dede kendi köyleri olan Karkıncık ile ilgili bizimle şu bilgileri paylaştı:

 

“Tokat, Merkez, Karkıncık köyündeki Ali Seydi Ocağı mensuplarından otuz hane Yıldızeli, İslim köyünden gelmiştir. Karaibrahim oğulları Malatya, Hekimhan’dan gelmiştir. Bu sülaleden ayrıca Amasya’nın Abacı köyünde de bulunmaktadır. Karkıncık köyünde hem İslim köyünden hem de Malatya’dan göçmüş ocak talipleri vardır.

 

Yine bu köyde iki yüz yıl önce buraya göçmüş Sünni Kürtler vardır, bunların bir kısmı Aleviliği benimsemiş ve Ali Seydi Ocağı talibi olmuşlardır.

 

Tokat, Merkez, Karkıncık köyünde Acar ve Arslan soyadlı ocak dedeleri yaşamakta olup yol erkân hizmeti sürdüren dedeler vardır. Tokat, Merkez, Çamlıbel beldesi Yukarıhan mahallesinde Karkıncık köyünden göçme, Arslan soyadlı iki hane ocak mensubu dede ailesi vardır. Ayrıca Yıldızeli ilçesi İslim köyünde de bu koldan dede aileleri vardır.”

 

Ocak üyesi dedeler Malatya’dan Amasya, Sivas, Yozgat, Çorum, Kütahya ve Eskişehir’e kadar uzanan geniş bir alana dağılmışlardır. Köyden kente göç ile birlikte başta İstanbul olmak üzere birçok kente göç eden ocak mensubu aileler vardır. Hünkâr Hacı Bektaş Veli ile Seyyid Mahmut Hayrani arasında geçen menkıbeye benzer bir menkıbe Dede Garkın için de anlatılır:

 

“Ali Seydi geyiğe, Şeyh İbrahim yılana, Arslanoğlu aslana ve Dirge Baba’da kurda binmişler Dede Garkın’ı karşılamaya gelmişlerdir. Dede Garkın’da duvara binerek bu erenleri karşılar. Yılanı elinde kamçı yapar, cansız duvarı yürütür. Bu erenler gökyüzüne boş bir bardağı atarak durdururlar. Dede Garkın boş bardağı su ile doldurur. Onlar canlıya binmiş yürütürler, Dede Garkın ise cansıza binmiş yürütür. Bu durumu gören erenler Dede Garkın’ı kendilerine pir kabul ederler.”

 

Yazar Hamza Aksüt yaptığı araştırmalar ile Ali Seydi Ocağı taliplerinin yerleşim alanlarının büyük bir kısmını şöyle tespit etmiştir:

 

“Ali Seydi Ocağı taliplerinin büyük bir bölümü Halepaltı diye adlandırılan Urfa, Antep yöresi Türkmenleridir. Buralardan Adıyaman’a, Yazıhan, İriağaç köyüne ve Hekimhan’ın kuzey kesimlerine yerleşmişlerdir.”

 

Bugün Ali Seydi Ocağı taliplerinin yaşadıkları yerleri şöyle sayabiliriz.

 

           ·       Sivas, Kangal, Mamaş köyü (Malatya’dan gelmişlerdir), Kilise, Ceviz ve Davulbaz köyleri, Yıldızeli,             İslim, Yakupköy, Ulaş Sinekli köyü.

 

           ·         Malatya, Darende, Engüzek (Ağılbaşı) kasabasının bir bölümü; Kuluncak, Bicir ve Alvar köylerinin            bir bölümü; Yazıhan, Çermige, Fethiye, Balaban köyleri; Hekimhan, Hasançelebi, Obuz, Karagüney,            Ulugüney, Akmağara ve mezraları, Davulku, Bahçedamı, Yeşilkale, Salıcık, Budaklı köyleri.

 

             ·           Amasya, Merkez, Abacı, Tatar, Boğazköy, Göndes köyleri.

 

             ·           Yozgat, Yerköy Yukarıelmahacılı köyü.

 

             ·          Eskişehir, Kayapınar köyü.

 

             ·         Kütahya, Merkez, Aydoğdu ve İnli köyleri.

 

    ·       Çorum, Söğütözü, Kuyumcuören, Değirmenderesi, Kürkçü, Yalıncak (Sivas-Hafik Yalıncak              köyündeki Yalıncak Sultan Ocağından göç eden bir grup ocak mensubu tarafından kurulmuş ve              bu isim verilmiştir), Küre, Mislerovacık, Çelebibağı köyleri.

 

Yine bugün Dede Garkın Ocağının ağırlıklı olarak dedeleri, talipleri Çorum bölgesindedir, taliplerin büyük bir bölümü Ali Seydi Ocağı talibi iken Dede Garkın Ocağı talibi olmuşlardır. Küre köyündeki talipler Sivas, Yıldızeli Sarıkaya ve Akpınar köylerinden gelip Küre köyüne yerleşmişlerdir.

 

Yıldızeli yöresi Ali Seydi Ocağı taliplerinin önemli bir yurdudur. Küre köyünde Malatya’daki Ali Seydi koluna bağlı bir dede grubu vardır.

 

Ali Seydi Sultan cümlemizin yardımcısı olsun.

 

Aşk ile...

 

 

                                                          -  Makaleler  -