|
MARİFET’İN KAPISI MUHABBET
Namık
Kemal DOĞANAY
Sevgi
muhabbet kaynar yanan ocağımızda
Bülbüller
şevke gelir gül açar bağımızda
Hırslar
kinler yok olur aşkla meydanımızda
Aslanlarla
ceylanlar dosttur kucağımızda
Hacı Bektaş Veli
Alevi-Bektaşilikte muhabbetler, Alevi-Bektaşi
inancının, kültürünün yaşatıldığı ve aktarıldığı ortamlar olup; Alevi-Bektaşi
geleneği içinde bilginin oluşmasına, aktarılmasına ve açıklanmasına imkan
sağlar. Alevi-Bektaşi inancına sahip Can için muhabbet ortamı ise; kendini
geliştireceği ve bir aşamaya-mertebeye ulaşması yolunda eğitim alacağı, edep-erkanı,
batın ilmini öğreneceği bir nevi yüksek okuldur.
Muhabbet ortamında, daha çok Yedi Ulu
Ozanların nefeslerinin batıni manaları üzerine düşünme ve anlama etkinliği
yapılırken, aynı zamanda yeni nefeslerin-deyişlerin de ortaya çıkmasına imkan sağlanmış
olur. Bu nedenle muhabbetler, Alevi- Bektaşi inancının, geleneğinin varlığını
koruduğu, beslendiği, öğretisi ve kültürünün gelecek nesillere en doğru
aktarıldığı ortamdır.
Alevi-Bektaşi inancı, erkanı, tarihi, geleneği,
öğretisi muhabbetler vasıtasıyla aktarılırken, yeni bilgilerin ortaya çıkması imkanı da
doğar. Kendini geliştirmek isteyen ve bir aşamaya gelmek isteyen yol ehli can,
muhabbet ortamına ihtiyaç duyar. Yedi Ulu Ozanlar ve diğer Hakk aşıklarının
deyişleri, nefesleri muhabbet ortamlarında çözümlenerek, muhabbet ehli canlarla
paylaşılması sağlanır.
Gerek Ulu Ozanların ve gerekse yol ehli
diğer ozanların deyiş ve nefeslerinde simgesel dil kullanılmakta olup; Hak ehli
ozanların nefes ve deyişleri, zahiri (görünür) anlamı dışında, batini
(gizli-gerçek) anlamları da içerir. Nefes ve deyişlerin batıni anlamlarının
çözümü için muhabbete ihtiyaç duyulur. Muhabbet esnasında deyiş ve nefesler efendi/çelebi, dede, baba, zakir veya bilen bir
can tarafından açıklanır ve bir anlama kavuşturulması sağlanır. Bu anlamın
ortaya çıkması bilginin aktarılmasına imkân verir, bilgiyi taşıyan nefes ve
deyişlerin kodlarının çözülmesine yardımcı olur. Bilgilerin ortaya çıkmasıyla
birlikte, kendisini geliştirmeye, belirli bir mertebeye gelmek isteyen muhabbet
ehli canlar, bundan faydalanırlar, gıdalanırlar. Bu sebeple Alevi Bektaşi
geleneğinin anlaşılmasında, bilgi ve inanç boyutunun kavranmasında muhabbet çok
önemlidir.
Sefil Kemter işte geldim
cihana
Dostu görem
deyi ivmem bahane
Hak ceminde
kavuşunca can cana
Şimdi
muhabbetin sırası geldi
Muhabbette bulunma hangi ihtiyaçtan çıkar?
Alevi-Bektaşi inancına sahip belli bir
kesim, cemlerde bulunmakla ibadetlerini yerine getirdiklerine inanmaktadırlar.
Bu canlar tarikat ehli olup, muhabbet ehli değildirler. Fakat bazı Alevi-Bektaşilere göre böyle bir inanç
yeterli gelmez; inancın amaçlarını, gereklerini, bilgilerin altındaki gizli
gerçekleri öğrenmek ister. İşte o zaman muhabbet ortamlarına ihtiyaç duyulur. Muhabbet
ehli olan canın bu ihtiyacı hissetmesi onun,
şeriat ve tarikat aşamalarının bir üst aşaması olan marifet aşamasına geçmesini
sağlar. Bu durumda Alevi-Bektaşi inancına sahip çoğu canların ifadesiyle artık
muhabbet, Aleviliğin marifet kapısıdır
Muhabbetin İşlevi ve Erkanı
Muhabbet Alevi-Bektaşi inancında
bilgilendirme işlevinin yerine getirildiği ortamlardır. Söz konusu ortamda
deyişler veya nefesler saz eşliğinde okunduktan sonra, nefeslerin gizli
anlamları üzerine derin sohbetler yapılır. Muhabbette söz çok önemlidir. Bu
manada muhabbete katılan her can bütün içtenliği ve samimiyetiyle sözün batıni
anlamını anlamaya, anlamasa bile hissetmeye, katılmaya çalışır. Muhabbette
tartışma yerine karşılıklı anlama daha ön plandadır.
Muhabbetlerde nefes ve deyişlerin
batıni (gizli-gerçek) anlamlarının çözümlenmesi ile inancın derinlemesine araştırılması
ve aktarılması hedeflenir. Muhabbete katılan yol ehli can ise, kitaplardan
öğrenemediği bilgi ve erkanı öğrenerek, kamil insan olmanın ve belirli bir
mertebeye ulaşmanın yollarını bulmayı hedefler.
Muhabbet ortamı bir iki saatlik sürede
olabileceği gibi, özellikle Hacıbektaş’ta törenler zamanında olduğu gibi 2-3 gün
sürekli olarak da yapılabilmektedir.
Muhabbet karşılıklı bir söyleşi-tartışma
değildir. Muhabbetteki canların muhabbete ne kadar katkı yapacağı ve muhabbeti
geliştireceği muhabbete katılanlarca bilinir. Alevi Bektaşi geleneğinde muhabbetler yolca
ileri olduğu düşünülen ve batini bilgisi olan kişinin denetiminde ve önderliğinde
gerçekleşir. Bu kişi bir efendi (çelebi), dede, baba, talip-sadık veya kamber
olabilir. Muhabbettin olmazsa olmazı ise aşık(zakir)’dır. Zakirin olduğu
muhabbet ortamı daha yoğun bir muhabbete dönüşür.
Alevi-Bektaşilikte muhabbet bir vaaz
değil bir bütünleşme sürecidir. Muhabbeti yürüten çelebi/dede/baba, bilgisini
muhabbete katılanlara imam-hatip gibi vaaz vererek empoze etmek gibi pozisyonda olmaz. Efendi veya dede muhabbete
katılanlar arasında bütünleşmeyi sağlar. Muhabbete katılanlar efendiyi, dedeyi
ve zakiri edeple dinlemek ve erkana uygun davranmak zorundadır. Muhabbet
esnasında konuşulanları can kulağıyla dinlemek esastır. Dinlerken soru
sorulması gereken yerde izin alarak soru sormak ve muhabbetin akışını izlemek
önemlidir. Efendi/dede o sohbetin
konuşan dili ise, dinleyen de (arifler) kulağıdır.
Bu anlayış muhabbeti vaaz sürecinden
ayırır. Önceden bilinen bilgiler, sistemli bir şekilde aktarılmaz. Önceden
hazırlık, sistemli öğretme, muhabbetlerde olan bir durum değildir. Muhabbetler,
katılanların karşılıklı anlayış ve birbirine karşı edep ve erkana uygun
davranışları oluşmuş bir ortam olursa, bütünlük sağlanmış olur. Bir muhabbette
cevap alınamamış bir durum veya bir soru olursa, başka bir muhabbette
cevaplanır veya meydana getirilir.
Muhabbetler genelde kışın yapılır. Çünkü
toprakla işi olan köylünün işi kışın biter, geceler uzundur ve Çelebi/dedeler
taliplerini görmeye-sorguya giderler. Muhabbetler, görgü-ikrar cemlerinin
öncesinde veya sonrası günlerde de olur. Çelebi/dedelerin gittiği, konakladığı evler
muhabbet ehli evlerdir. O ev halkı muhabbet ehli olan kişileri çağırır veya
kişi kendiliğinden gelir ve muhabbetler edilir. Muhabbete dışarıdan gelen muhabbet
ehli can, gücü oranında lokma (yiyecek-içecek) getirir ve lokmasıyla dualanır.
Bu yiyeceklerle muhabbet sofrası kurulur. Muhabbet sofrası da kendi içinde
düzenli bir sofradır. Dem niyetine
içkinin içildiği bu sofralar, kırklar sofrasına benzetilerek oluşturulur.
Muhabbetlerde dem almanın kuralları vardır.Muhabbet öncelikle bir sofra başında gerçekleşir, sofrada olan yiyeceklerin neler
olduğu önemli değildir. Oturulan sofra muhabbete başlanmadan önce dualanır. (Bismişah Allah Allah. Nimeti celil, bereketi
Halil, şefaati Resul, inayeti Ali, himmeti Veli ola. Artsın eksilmesin, taşsın
dökülmesin. Hak, Muhammet, Ali bereketini vere. Yiyip yedirene, pişirip
getirene, nuri iman ve aşkı şevkola. Dertlere derman hastalara şifa ola.
Gittikleri yerde gam ve keder görmeye, lokmalarınız kabul ola. Üçlerin,
Beşlerin, Yedilerin, Oniki İmamların, Ondört Masumu Pakların, Onyedi
Kemerbestlerin, Kırkların, Gayp Erenlerin Pir Dergahına yazıla, yiyene helal,
yedirene delil ola, Hak saklaya,, Hızır bekleye. Gerçeğe hü.) Sonra dem
gelir, dem için ayrı bir dua yapılır ve Dede bir kişiyi Saki olarak
görevlendirir. Dedenin isteği ve yönlendirmesi dışında kadeh kaldırılmaz veya
almamazlık edilmez. Söz konusu ortamda sarhoş olmak, çok içmek olumlu
karşılanmadığı gibi, bu tür olumsuzluklara pek rastlanılmaz. Muhabbet ortamına
yakışmayan olumsuz davranışta bulunan
kişi bir daha muhabbet ortamına giremez. Efendi/dede konuşurken veya zakir nefesleri
söylerken, saz çalarken muhabbete katılanlarca konuşulmaz, nefeslerin bitimine
kadar herhangi bir şey yenilmez, dem alınmaz ve muhabbet ortamına gelen yeni
canlar muhabbet sofrasına oturamaz, kapıda sözün, nefeslerin bitimini bekler.
Muhabbet ortamında alınan dem muhabbet
ehline rahatlama sağlar. Bu rahatlık bütünlük duygusunun yaşanmasına imkân verir.
Zakir, usta malı denilen Yedi Ulu Ozanlar ve yol ehli diğer aşıkların nefeslerinden
üç veya azami beş tanesini saz eşliğinde havalandırır. Muhabbetin sonlarına
doğru kendi mahlaslı deyişlerini de Çelebinin/dedenin isteğiyle
seslendirebilir. (Muhabbet ortamında
alçak gönüllü, turab olma, benlikten uzak olma gibi nedenlerle Zakir kendi
deyiş ve nefeslerini söylemekten imtina eder.) Zakirin nefesleri destelemesinden
sonra, çelebi/dedenin dem (kadeh) almasıyla birlikte muhabbetteki canlar
demlerini alırlar. Daha sonra Çelebi/dede gerek nefeslerin anlamları, gerek
yolun incelikleri üzerine muhabbeti yönlendirir ve geliştirir.
Muhabbet, başta Alevi-Bektaşi inancının
oluşması ve aktarılması işlevinin yanı sıra, yeni nefes ve deyişlerin doğmasına
imkan sağlaması, yola bağlılığın oluşması işlevine de sahiptir. Çünkü
muhabbetlerde bulunanlar, inancı, erkanı öğrenmek ve coşkunluk yaşamak
isteyenlerle doludur. Bu durum yeni deyiş ve nefeslerin doğuşuna imkân sağlarken,
daha önce Hakk Aşıklarınca söylenmiş nefes ve deyişlerin batıni anlamlarının
anlaşılmasına neden olur. Nefes ve deyişlerin gizli-gerçek anlamlarının
çözümlenmesiyle birlikte, muhabbet ehli canlar kendi yaşamlarına dikkat edecek
ve Alevi-Bektaşi inanç sistemi içinde belirli bir mertebeye gelme süreci içine
girecektir. Bu anlamıyla muhabbeti, mananın anlama dönüştüğü “marifet kapısı” olmaktadır.
Muhabbetlerde sadece Alevi-Bektaşi
inancıyla ilgili konular işlenmemektedir, nadiren de olsa muhabbetlerin
sonlarına doğru dünyevi konular da (ülke sorunları, toplumsal ilişkiler.
siyaset, ekonomi vs.) dile getirilmektedir. Fakat bu tür konuların
konuşulmasında bile belirli bir kural, ahenk bulunmaktadır. Bu tür konuların
konuşulmasında da vaaz verme, karşılıklı tartışma, fikri empoze etme, politik
dil kullanma, analizler yapma sözkonusu olmayıp, birleştirici ve aydınlatıcı yöntemi uygulama ön plana çıkmaktadır.
Muhabbet esnasında bir kez birlik
deneyimini yaşayan muhabbet ehli can, muhabbete canı gönülden bağlanır ve kendi
gelişimini kamil insan olma yönünde yoğunlaştırır. Kendisi teorik birçok şeyi bilmese
bile, Alevi-Bektaşi inancı ilkeleri doğrultusunda yaşamaya yönlenir ve
uygulamaya başlar.
Kaynakça:
-Dr.Işık, Caner. Alevi-Bektaşi Geleneğinde Muhabbet: Ruhsal Bir Bilgi
Ortamı. Milli Folklor, 2011
-Özmen, İsmail. Simgeler ve Rıza Kenti: Alevilik/Bektaşilik, 2010
Parşömen Yayınları
- Makaleler -
|