Âşık Remzâni |
PSAKD
Pendik Şubesinde Yapılan Muhabbette Konuşması
Laiklikten
Vazgeçmeyenler, Hoş Geldiniz
Emel SUNGUR UZMAN
PSAKD Pendik Şubesinde 9 Mayıs,
Cumartesi günü Hacı Bektaş Dergâhı Postnişini
Veliyettin Hürrem Ulusoy’un katıldığı
bir muhabbet düzenlendi. Şube yönetim kurulunun
daveti ile yapılan HHBV Vakfı ile
ilgili bilgilendirme toplantısının yararlı olduğuna
inanıyoruz. Muhabbetle ilgili kısa bir
bilgilendirme yapmak ve programı sizlerle paylaşmak istiyorum. Pendik Şubemize
gelen Efendimizle muhabbet öncesi katılımcı dedeler ve örgüt yöneticileri ile
kısa bir sohbet ettik. Muharrem ve Seher Yılmaz can’ın verdiği lokmalar
yenilerek toplantıya geçildi. Şube sekreterinin açış konuşmasından sonra şube
başkanı Postnişinimiz Veliyettin Hürrem Ulusoy ve konukları selamladı, sonra
dedemiz üç nefesle canlara seslendi. Daha sonra ben konuşma yapmak üzere
kürsüye çıktım: “Hünkâr Hacı Bektaş Dergâhı Postnişin
Veliyettin Hürrem Ulusoy Mürşidimiz; yolumuzu bugüne taşıyan, ocaklarımızın
dumanını tüttüren, biz taliplere erkânı öğreten dedeler; Nesimi’yi, Pir
Sultan’ı, Hatayi’yi, Kul Himmet’i bizlere nefeslerle öğreten, bizlerle
tanıştıran zâkirler ve yıllardır mücadele vermeye çalışan örgüt yöneticileri
gönülleri birlemeye alış-veriş meydanına hoş geldiniz. Yüreği Ali aşkı ile
yanarak acılarımızı Kerbelâ’dan, Dersim’e, Sivas’a, Çorum’a, Maraş’a, Gazi’ye
ve Geziye taşıyan canlar; ‘Ben dönmezem yolumdan’ diyenler; Hünkâr’ın dediği gibi ‘Bilimden
gidilmeyen yolun
sonu karanlıktır’
diyerek bazı yanlı uygulamalara ve yanlışlara rağmen Cumhuriyet değerleri ve
laiklikten vazgeçmeyenler hoşgeldiniz. Kadem kelam getirdiniz, destinize
temenna, haki payinize niyaz. Muhabbetimizde vakfımızın kuruluşunu
sizlere anlatmak ve bunu Sinan Ulusoy Efendimizin gülbangını ile sizlerle
paylaşmak istiyorum: ‘Destur-u Pir! Bir niyet eyledik,
geldik bu divana, Dâr’ına durduk, Hû dedik, cümle canlara! Canlar! Hoş geldiniz safalar
getirdiniz. Hû! Eyvallah! Canlıyı cansızı, evveli ezeli olmadan,
âlemler içinde Yolumuzu bir eyledi. Yol’a hizmet için, cümle mahlûkat
içinde insanı var eyledi. İyiyle kötüyü, gerçek ile yalanı, ruh
ile teni, can ile nefsi var eyledi. Hakk’ı hakikati, Yol’u erkânı, bilsin
diye beşere akıl ihsan eyledi. Hak karar eyledi hakkımızda, bilmeden
geldik Dünya’ya, tenimizi var eyledik. Ölmeden öldük, doğmadan doğduk, Hakk’a kavuşmayı niyet eyledik, Rızalık verdik, irade kıldık, bilerek
geldik bu Yol’a ikrarımızla karar eyledik. Rehberimiz yol gösterdi, Mürşidimizi
bulduk Hak için Yol’a hizmet eyledik. Şeriat demişler; dış kapının mandalı,
görünen âlemi işaret eyler. Tarikat demişler; yaşarsan bilirsin,
görünmeyen âlemi işaret eyler. Marifet demişler; mürşidi ilimdir,
görüneni de görünmeyeni de işaret eyler. Sırrı Hakikat demişler; O’nda geldik
O’na döneriz, Ol Hakk’ı işaret eyler. Girdik bu Yol’a, Hak nasip eyler, Hünkâr kabul ederse, hizmet eyleriz. İnsan-ı Kamil’i bulmaktır amacımız, muhabbet
ile aşk eyleriz. İnsanız hatamız vardır, ham geldik, Hak yolunda pişmek isteriz. Hizmet ederek pişer, hem okur, hem
inanır, hem de akıl eyleriz. Hizmetimiz Hakk’adır kula kulluk etmez,
biliriz de söyleriz. İnsanlık var oldu, nefis için ilk kan
döküldüğünden beri, Aklı, imanı var eyledi, nefsini bil
diye, Dünya’ya geldiğinden beri, Nefis, hükmeyledi, tüm nebilerin sözünden
dönüldüğünden beri, Hüseyin Kerbela’ da Yol’u işareteyleyip, şehit olduğundan beri, Yol’a hizmet eyleriz, kula kulluk etmez bilirizde söyleriz. Hünkâr geldi, nefsine tamah edenlerle, zaman
içinde Yol’a, yön verdiğinden beri, Nurhak dağlarında Şah Kalender İmamHüseyin’in izinden gittiğinden beri, Ardını Hünkâr’a dönmeyip, Amasya’da Serçeşme’yehasret kaldığından beri, Yedi düvele başkaldırıp, Hacıbektaş’ta sırtını AhmetCemalettin’e dayadığından beri, Bin dokuz yüz yirmi beşte, Destur ya Pir ya Hak! Dedik el aldık
Pirimizden. Yol gösterdi niyet ettik, başımızdaki mürşidimizden,
İki gibi göründüler hep, bir bildik, eyvallah
dedik gönlümüzden, Ahmet Cemalettin - Hürrem-i Veli gibi bir
görünür gözümüzden. Yol ehliyiz, birden şaşmayız, Biz bu dem de yola çıktık, gezdik
Anadolu’yu ve Dünya’yı, Kırk yerde hal eyledik, öğrendik talibin
ahvalini, isteğini. On bir Eylül’de arz eyledik yedi düvele
bilsin diye niyetimizi, Karar kıldık, bizimle niyet eylediler, gönül
birliğimizi, Dergâh’ ta birlik dedik, hep birlikte paylaştık
sevgimizi, Huseyn dedi, Yolumuz için her şey, durmak
yok herkes çalıştı. Hep birlikte hizmet eyledik, mürşidi, talibi,
dedesi, babası, Yol’u yol olmaktan çıkaranlar bilsin, Yol’un sahibi sahip çıktı, Canlandı Serçeşme, bilsin herkes kurduk
yeniden vakfımızı, Güvercin donunda, Hünkâr Hacı Bektaş
Veli Vakfı koyduk adını. Destur-u Pir Nur-u Huda, Muhammed Mustafa, İmam Aliyyel Mürteza aşkına, Hatice-i Kübra, Fatima’ tül Zehra, Hasan Hulki Rıza, Şah Huseyn-i Kerbela aşkına, İmam Zeynel Aba, Muhammed Bakır Baha, İmam Cafer-i Sadık Rehnüma aşkına, İmam Musa-i Kazım, İmam-ı Ali Rıza, İmam Muhammed Taki, İmam Ali Naki, aşkına, İmam Hasan-ül Askeri, İmam Muhammed Mehdi Sahip Liva aşkına, Nur-u Nebi, Kerem-i Ali, pirimiz Hünkâr Hacı Bektaş Veli aşkına Allah Eyvallah’ Şimdi sizlere Efendimin izni ile 2010
yılında başlayan ‘Dergâhta Birlik’ çalışmasının bugüne taşınması ile
ilgili yaptığımız yolculuğu paylaşacağım: ‘Alevi-Bektaşi toplumu on altıncı
asırdan bugüne kadar birkaç defa şiddetli ve önemli darbeler aldı. Bu darbeler
sonucunda da gerçek yapısı parçalandı. Bu parçalanmayı biraz olsun tamir etmek
için tüm Türkiye’yi, Avrupa’yı ve Balkanları dolaşarak orada bulunan Alevi-Bektaşilerle
temas içinde bulunduk. Görüştüğümüz canların arzusu da tekrar Dergâh etrafında
örgütlenme yönünde oldu. Bu amaçla bize destek vereceklerini söylediler ve
yanımızda olduklarını canı gönülden hissettirdiler. Bu ziyaretimizin sonucunda
11 Eylül 2011’de Hacıbektaş’ta dedeler, ocakzadeler, babalar, zakirler ve
anaların katılımıyla büyük toplantı düzenledik. O toplantıda bir dizi karar
aldık. Bu kararlardan en önemlisi vakfın kurulmasıydı. Vakıf, 2012 yılının Aralık ayı sonunda
kuruldu. Bildiğiniz gibi tekke ve zaviyelerin kapatılmasıyla birlikte Hünkâr
Hacı Bektaş Veli Vakfı da kapatılmış ve mal varlığı neredeyse yağmalanmıştır.
Bugüne gelindiğinde Dergâhın hiçbir mal varlığının bulunmaması böyle bir vakfın
kurulmasının neden gerekli olduğunu açıkça göstermektedir. Bu vakıf, ‘tarihi
vakfımızın devamıdır’
diyoruz. Bu temelde, yeni kurulan vakfı, tarihi vakfın bir devamı olarak
görebiliriz’ diyen ve yine ‘Alevilik en kötü dönemini yaşıyor,
daha önce Aleviler katlediliyordu şimdi Alevilik katlediliyor.’ diyen Hünkâr Hacı Bektaş Veli Vakfı
Başkanı, Hacı Bektaş Dergâhı Postnişini Veliyettin Hürrem Ulusoy’a sözü
bırakıyorum. Muhabbetimiz daim olsun. Aşk ile.” Efendimin vakfı tanıtan ve genel bir
değerlendirme yapan konuşmasından sonra üç nefesle muhabbetimize devam edildi. Yaklaşık on-onbeş kişinin söz aldığı ve
en çok erkânlardan ve birlikten söz edildiği edep, erkân içinde geçen bu bölüm,
toplantımıza gelenlerin de hoşnutluğu ile son buldu. Böylesi toplantıların
vakfın tanıtımına, Efendimizi çok yormadığımız sürece yolumuza katkı sunacağına
inanıyorum. Şube başkanımız, dedemiz ve yönetici
arkadaşlarımıza teşekkür ediyoruz. Aşk ile
|