Âşık Remzâni |
Kerbela, Dersim, Sivas… Bu
katliamların ortak müsebbibi Atatürk değil, Yezid’in zihniyetini
sürdürenlerdir… Nasıl? Etnik
orijinli katliamların zihni temelindeki birincil neden, katledilenin “öteki”
olmasıdır. Öteki; öncelikle kurulu düzene biat etmeyen, sonra da egemen
çoğunluktan farklı olan, ona benzemeyen, onun gibi inanmayan, konuşmayan,
derisinin rengi farklı olandır. Meydan meydan gezilmiş, camide, hutbede, evde,
komşuda “öteki” ilan edilmiştir. Öteki üzerine inanılmaz iftiralar üretilmiş, nefret
sosuyla ambalajlanmış, sonra “mubah”
fetvasıyla katledilmişlerdir! Kerbela gibi mesela… Dersim,
Çorum, Maraş, Sivas mağdurları gibi… Yezid’in
Sünnilikle ilgisi yoktur, alınan dostları tenzih ederim. Bu bir siyasi jargon
ve bir simgedir. Bilimsel karşılığı; faşizmdir! Arkasında duran zihniyeti;
dinci gericiler ve ırkçı faşistler beslemektedir. Batı’nın
“zenginlik” olarak selamladığı farklı kültür, inanç ve yaşam biçimleri, ilkel
dünya egemenleri tarafından “nefret objesi” haline getirilmiştir. Nefret
olgusu, en nihayetinde dünyanın her yanında iç boğazlaşmalara, hatta savaşlara
varan büyük trajedilere neden olmuştur. Nefret
ettir, ötekileştir, katlet siyasetinin gerisinde, feodal egemenlerin siyasi
ve ekonomik çıkar beklentileri vardır. Hırsızlık ve alçaklıklarını bu siyasetle
örtmektedirler. Bu
bağlamda ‘İslam, akıl ve ahlak’
temelli bir devlet sistemi öngören Hz. Ali ardılları (Ehl-i Beyt),
Muaviye-Yezid zihniyeti tarafından önce yönetimden uzaklaştırılmış, sonra
tamamı katledilerek, İslam’ın ahlak boyutu tasfiye edilmiştir. Yezid
ekolü, bir siyasal ekoldür. Atatürk ve arkadaşlarının tasfiye ettiği bu ekol,
DP iktidarları, askeri cunta ve türevleri eliyle Türkiye de yeniden egemen
olmuş, ülke, karanlığa, tesadüflere ve bir akıl tutulmasına teslim olmuştur. İslam
dünyası ve Türkiye’de, hırsızlığa- insan kasaplığına “mubah” fetvası verilmesi,
bu ahlak ve akıl tutulmasının bir sonucudur. Davutoğlu’nun devraldığı miras tam
da budur ve ne yazıktır ki, kendisi benzer sözlerle bu iflah olmaz dinci faşizmi tahkim etmeye
çalışmaktadır. Bu durum, hem kendisi, hem de ülkemiz bakımından büyük bir
talihsizliktir. Şimdi
Sn. Davutoğlu da kendisinden önceki zat gibi, hem de Hacebektaş gibi bir
Erenler diyarında çıkıp “Dersim Kerbela’dır” diyerek, tıpkı Yezid’in ahlak ve
aklı tasfiye etmesi gibi Atatürk’ü düşmanlaştırarak, ilkelerinden geri kalanını
da tasfiye girişiminde bulunmaktadır. Çünkü Atatürk akıldır, zekâdır, ahlaktır,
laik ve seküler yaşam demektir… Davutoğlu’nun,
“Dersim Kerbela’dır” deyip arkasını
getirmemesi; Sivas, Çorum, Maraş vb. katliamları es geçmesi, insan ahlakıyla
bağdaşmamaktadır. Kerbela Katliamına üzülmüş gibi görünmüş, Dersim katliamını
saptırmış, Yezid’i Atatürk’le özdeşleştirmeye yeltenerek, Atatürk’e iftira
etmiş, suç işlemiştir. Bu iftiranın tutmayacağını, Dersim katliamını ne kadar
örterse örtsün, örtüyü kaldırdığımızda tıpkı Sivas katliamında olduğu gibi
kendi zihniyetinin çıktığını birazdan görecektir… Çünkü
kişiler Atatürk de olsa gelip geçicidir ama zihniyet öyle değildir… Nitekim
Dersim katliamının öne çıkan unsurlarına ideolojik değil, objektif kriterler
üzerinden baktığımızda; “hadi vuralım,
öldürelim, kazıyalım, bunlar şakidir, devlet otoritesine karşı çıkıyorlar, ar-namus
tanımıyor, kocalarını aldatıyor, oynaş tutuyorlar” diyen, başta bölge
valisi Abdullah Alpdoğan olmak üzere bu anlamda raporlar hazırlayıp, Çankaya’ya
gönderen, ısrarla “tebdil ve tenkil”
isteyen Osmanlı bakiyesi şeriatçı-gerici-ırkçı zihniyeti görürüz. Bu zihni
misyonun şimdiki sahibi yine aynıdır, değişmemiştir; Alevi’yi aşsız-işsiz
bırakmaya yeltenen AKP’dir. Bu
unsurlar dönemin devlet partisinden ayrılmış DP’yi kurmuş, o günden bu güne
bütün ırkçı ve gerici partilerin nüvesi-anası olmuş, sonraki Alevi
katliamlarında birebir sahne almış, hamilik yapmışlardır. Şimdi bu zihni gerçek
apaçık ortadayken, yaşamımızın her aşamasında karşı karşıyayken ve bize yaşamı
zehir eden bu kör zihniyeti sorgulamamız-lanetlememiz gerekirken, tutup bu
vebali Atatürk’e mal ederek, bütün bu gerici ve ırkçı yapıyı aklamak hangi akla
hizmettir? Kuyruk acısı olan ve bu
nedenle “rövanş almak” isteyen gericiyi anlıyorum ama a Alevi canlar sizin
derdiniz ne? Neden
saptırıyorsunuz? Kendisine
“insanım” diyen hiç kimsenin yüreğinin dayanmayacağı Dersim katliamında kimin
dahli varsa ayrımsız olarak hepsine de lanet olsun. Ama meseleye kişiler
üzerinden değil, bütünlük içinde tümüne ayna tuttuğumuzda ezberlerin
bozulacağını görmek gerekir. Şunu söylüyorum dostlar; Dersim’i ayrı, Maraş’ı,
Çorum’u, Sivas’ı, Gazi-Ümraniye’yi, hatta Gezi Parkı katliamını ayrı
değerlendirmek budalalığından vazgeçelim… Sivas
katliamını birebir yaşayan öncesini sonrasına tümüyle vakıf olan biri olarak
ifade ediyorum; ne Tayip Erdoğan ne Davutoğlu ne de herhangi bir AKP’li bu
katliamları kınayamaz, lanet okuyamaz. Çünkü katliamların arkasındaki irade;
avukatı, cemaati, derneği, vakfı, Kuran Kursu derneği, cami derneği vs olarak
kendileridir. Sivas Katillerinin avukatları AKP saflarında bakan, milletvekili,
belediye başkanı vb’dir. Dersim derelerini
kanla dolduran zihniyet, şimdi bölgemize ve insanlığa musallat olmuştur! Kimse
saptırmaya kalkmasın; ortak sorun bu zihniyettir… 14.11.2014 Murtaza DEMİR |