Âşık Remzâni |
HERKESİ KÖR ALEMİ APTAL MI SANIYORSUN ?
Murtaza DEMİR
“İslam ve şiddet aynı cümle içinde
kullanılamaz” mı? hadi canım sende! Peki, bu İslam coğrafyasının içinde
bulunduğu şiddet ve boğazlaşma hali ne; her bir yanından şiddet, yoksulluk ve
kan fışkıran bu coğrafyada hiç mi İslam yok? Mağduriyet, hukuksuzluk ve hırsızlığın nefreti, nefretin şiddeti
beslediğini bilmediğimizi; İslam ümmetinin yönetenler tarafından özellikle
cahil bırakılarak soyulduğunu, eğitim sistemimizin bu amaçla “yazboza” döndürüldüğünü, halkın;
çağdaşlaşmaya ve çoğulculuğa cahilliği nedeniyle direndiğini anlamadığımızı mı
sanıyorsunuz? İŞTE SECERENİZ! Ülkenin değerlerine ve insanına saygı
duyan, kucaklayan yöneticiler gibi değil, işgalci gibi davranıyorsunuz.
Devletin copunu da yanınıza alarak, hayatın her alanına, devletin bütün
birimlerine nüfuz edip, meşru-hukuki olanı kovuyor, ‘ötekine’ hayat hakkı tanımıyor, adeta fetih yapıyorsunuz. Hukuk
tanımazlığınızı din-dindarlıkla kılıflıyor, bütün cephelerde rant peşinde
koşuyorsunuz. Savaş bile bazı kurallar içinde sürdürülürken, siz yasa- kural
etik tanımıyor, değerleri bozuyor, ahlakı çürütüyorsunuz. SİZ “KAZANIYORSUNUZ” TÜRKİYE KAYBEDİYOR… Kör-topal ilerleyen demokrasi
birikimimizi, çağdaş kazanımlarımızı, AB hayalimizi, “kamu malı” diyerek övündüğümüz kurumları-fabrikaları, işletmeleri,
pozitif anlamda kurumlaşmaya gayret eden hatta epeyce mesafe de alan yargı
sistemimizi, erkler ayrılığı prensibini… Ve gelecek hayallerimizi tek tek
kaybediyoruz! ‘Modern Türkiye’ projesine karşı olduğunuz deşifre oldu
ama karşıtlıkla yetinmiyorsunuz. Öykündüğünüz İslam cemaatinin farklılıkları
hazmedemiyor olması, çoğulculuğa kapanıp kendinden olmayanı “öteki” ilan etmesi, “katli vaciptir” kabulüne yatkın
olması, din devleti anlayışını tahkim etmesi, cemaatin sıklıkla tahrik olup
öldürmeye yönelmesi insanlığı ürkütüyor, İslam’dan uzaklaştırıyor. İslamcıların, özeleştiri kültüründen
uzak durması, kadim halklara ve Alevi yurttaşlara yaşattığı zulüm nedeniyle
geçmişle yüzleşmekten kaçınması, herkesi kendisi gibi inanmaya-yaşamaya
zorlaması, fanatizme ve şiddete dönüşüyor. Bu yüzdendir ki, İslam coğrafyasında
yaşanan insan kıyımı, bulunduğu coğrafyadan çıkıp Paris gibi Batılı
metropollere uzanıyor ve değerli sanat insanlarını katlediyor! UÇURUMA DOĞRU HIZLA YUVARLANIYORUZ! Ülkemizi AB değerlerinden uzaklaştırıp;
IŞİD, Hamas, Müslüman Kardeşler gibi İslami şiddet örgütleriyle ‘dayanışmayı’ tercih eden AKP,
Türkiye’yi karanlığın ortasına çekmeye devam ediyor… ‘Teröre destek verdiği suçlamasıyla’ İnterpol tarafından Kırmızı
Bültenle aranan Irak Cumhurbaşkanı Tarık El-Haşimi’yi Türkiye’de ağırlıyor.
IŞİD’e silah sağladığı güçlü kanıtlar gösterilerek iddia ediliyor. IŞİD denilen
çetenin tüm aile efradı Türkiye devleti tarafından korunuyor, besleniyor. Paris
cinayetini gerçekleştirenlerden birinin cinayetten birkaç gün önce Türkiye’ye
giriş-çıkış yaptığı konuşuluyor. FRANÇOİS HOLLANDE, DAVUTOĞLU'NU NEDEN ÖPMEDİ DERSİNİZ? Türkiye, bölgesel ve yerelde İslamcı şiddet üreten
başlıca ülkelerden biri… Emperyal projenin unsuru olan, çıkarı için yaşayan ve
ülke-insan sevgisi olmayanlar, Batı’nın nefretinden, AB ailesinden
uzaklaştırılmış olmaktan elbette ders çıkarmadan, İslamcı şiddete kılıf
arıyorlar. Hem şiddete hamilik yapacaksın, hem de “İslam ve şiddet aynı cümle içinde kullanılamaz” diyerek gerçeği
örtme çabasına girecek, ikiyüzlü davranacak, gülünç olacaksın! Sen, herkesi
kör, alemi aptal mı sanıyorsun! İki örnek; 1) Geçen hafta Sağlık Bakanlığı ile imamlar arasında bir
protokol imzalandı. Protokolün içeriğine göre Diyanet, dileyen hastaya din adamı göndererek telkinde
bulunacak, hastanın tedavisine yardımcı olacakmış… “Bu ne kardeşim?” dediğinizde; “Batı’da
da var” diyorlar… Batıda var da, Batılı din adamı salt İncil okuyup ayin
yönetmiyor ki… Bir klasik dönem kilisesini ziyaret ettiğinizde anlıyorsunuz ki,
din adamlarının ilgi alanı bizde olduğu gibi “masalar ve kasalar” değil; huzur, dinginlik, temizlik, düzen,
sanat, estetik ve barış… Batıda demokrasi var; laiklik, insan
hakları, hukuk, bilim, hoşgörü, çoğulculuk var… Batılı din adamının
derinleştiği alan olan felsefe bilimi
ise Türkiye’de ve İslam dünyasında yasak! Artık sadece İmam Hatipte değil,
artık düz liselerde de okutulmuyor! Maksat hasta tedavisi değil, bilim karşıtı
olarak yetiştirilen İmam Hatipli yandaşı korumak… 2) Bakın şimdi en önemli Alevi merkezlerinden biri olan
Tokat-Keçecibaba Dergâhını gasp edip camiye çevirdiler… Caminin cemaati filan
yok… Öylesine ezan okuyor adam. Ve bu garabete benzer binlerce örnek var…
Maksat işsiz AKP’liye iş… RTE’nin meşrebinden olması dışında hiçbir niteliği
olmayan, “Aleviler en iğrenç ötekidir”
algısıyla yetişen bir genç adam Alevi köyünde ne yapacaksa, hastanede ki “telkinci hoca da” aynı şeyi yapacak… Şaka gibi değil mi? Alevi köyüne imam,
hasta tedavisine hoca! NEDEN DEĞİŞMEMİZİ İSTİYORLAR? AKP zihniyeti neden bize, Türk’e, Türkmen’e
giyim-kuşamımıza, örf ve adetlerimize karşı? Neden “başörtüsünü bırakın türbana-çarşafa sarının, türküyü bırakın ilahi
okuyun, cemevini bırakın camiye gelin, Türkçeyi bırakın Osmanlıca-Arapça
öğrenin” diyor, zorluyor; “ya kabul
edersiniz, ya da terk edersiniz” diyor? Çünkü nefret üretip, iktidar
biçmek, bin odalı sarayında ölünceye değin kalıcı olmak istiyor. Suriye, Irak
vb ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de mezhep boğazlaşmasını istiyor, teşvik
ediyor… Bu oyuna gelmeyeceğiz… Anlıyor musun diktatör; sen işte busun, sana
benzemeyeceğiz!
İlkelliğe, dayatmaya elbette
direneceğiz! Nasıl inkâr ederiz mirasımızı, ecdadımızı, geleneğimizi? “73 millete
aynı nazarla bakan, din dil ırk farkı gözetmeyen, benim Kabem insandır-kuran da
kurtaran da, insanoğlu insandır…” diyen öğretimizi? Nasıl sarınırız peçeye,
çarşafa, türbana… Nasıl kıyarız nakış nakış desenimize, temiz yüzlü elma
yanaklı, kâküllü kadınımıza kızımıza, Mustafa Kemal’e, milletimize
kazandırdıklarına?
Biliyoruz elbette soruların yanıtını…
Devşirme bunlar; ithal ikame… Osmanlı hayranı, Derviş Vahdeti’nin torunları…
Yürekleri, geçmişleri, oğulları-kızları bu coğrafyanın kültürüne inanç kabulüne
yabancı... Türk’ü, Kürt’ü, Alevi’yi ve kadim olanı sevmiyorlar. Yaşadıklarımız,
şahadetimiz inançlarının değerlerinin olmadığının kanıtı. Allah’ı, Kuran-ı,
dini, mezhebi kullanıyor, değerlerimizi, varlıklarımızı talan ediyorlar! Ama başaramayacaklar, izin vermeyeceğiz. Öyle bir
hesap verecekler ki… O günü sabırsızlıkla bekliyorum ve göreceğime yürekten inanıyorum;
sizler de inanın… Sevgiyle kalın…
|