Hünkâr Hacı Bektaş Veli Vakfı’nın Hazırladığı
“Hakk’a Yürüme Erkânı” Üzerine Söyleşiler Yaptık
Ahmet
KOÇAK
Hünkâr Hacı Bektaş Veli Vakfı
öncülüğünde kurulan “Erkanları İnceleme ve Derleme Komisyonu” Hakk’a Yürüme
Erkânı çalışmasını tamamladı. Bu “Hakk’a Yürüme Erkânı” çalışması Ağustos 2014
tarihinde Serçeşme Yayınlarında kitapçık olarak yayınladı.
Erkânın hazırlanmasında baştan sona
hizmetleri olan Hünkâr Hacı Bektaş Veli Dergâhı postnişini ve Vakıf Başkanı Sayın
Veliyettin Hürrem Ulusoy ve komisyonda bulunan Mehmet Turan Dede, Dertli Divani
Baba, Halk Bilimci Piri Er ve Eğitimci Sinan Ulusoy’la yapılan bu çalışma
hakkında söyleşi yaptık.
Söyleşi yaptığımız Sayın Veliyettin
Ulusoy ve heyet üyelerine aşağıdaki soruları yönelttik:
Neden böyle bir çalışmaya ihtiyaç duyulduğunu açıklar
mısınız?
Erkan hazırlama komisyonunun kurulmasından başlayarak
çalışmalar hakkında kısaca bilgi verir misiniz?
Erkan tamamlandıktan sonra amacınıza ulaştığınızı
söyleyebilir misiniz?
Bu hizmeti yürütecek ehil kişi yetiştirme çalışmalarınız
olacak mı? Neler planladığınızı bizimle paylaşır mısınız?
Veliyettin Hürrem Ulusoy
Alevi Bektaşi toplumu üzerindeki
asimilasyon tarih boyunca vardı. Son yüzyıl içinde köyden kente göç ile
birlikte toplum büyük bir değişim ile toplumsal bozulma hiç olmadığı kadar
hızlanmıştır. Asimilasyon ilk belirtilerini dilde göstermiş Hakk’a Yürüme Erkânı, Cenaze Töreni olmuş, Rızalık alma, helallik alma olmuş, Toprağa sırlama, defin töreni olmuştur.
Ne yazık ki Hakk’a yürüyen için erkân yapma yerine camilerde cenaze töreni
yapar olmuşuz. Artık Alevice yaşasalar bile ölümlerindeki törenler Sünni’ce
oldu. Öyle bir hale gelmiş ki eskiden Aleviler katlediliyordu, şimdi Alevilerle
birlikte Alevilik katledilir oldu.
Hacı Bektaş Veli Dergâhı, 1925 yılında
resmi olarak kapatılmış olsa da Alevi-Bektaşi toplumunun Serçeşmesi olarak
yüzlerce yıldır toplumla iç içe koyun koyuna yaşaması sayesinde tüm gelişmeleri
yakından izlemiştir. Alevi-Bektaşi canlar isteklerini, umutlarını, sorunlarını
Hacı Bektaş Veli’den, hatta ta ezelden Hz. Muhammed Mustafa’nın mescidinden
beri bu ulu divana taşımışlardır. Dergâh bu istek ve sorunlara hiçbir zaman kayıtsız
kalmamıştır.
Tarih bunun örnekleriyle doludur. İmam
Hüseyin, Kalender Çelebi başlarını vermişler, Hamdullah Çelebi sürgün edilmiştir.
Günümüzde de dergâh, Serçeşme olarak, toplumun istek ve umutlarına çağın
koşullarında zamana göre yanıtlarını vermektedir. Bu çalışma da yanıtlardan
birisidir.
***
Hacı Bektaş Veli Dergâhı Serçeşme
olarak, toplumun artan istekleri doğrultusunda ve Yol’un ona vermiş olduğu
görevi “Serçeşme” yerine getirmek amacıyla 2009 yılından itibaren başta Anadolu
coğrafyası olmak üzere, Avrupa’da kırka yakın toplantılar yapıldı. Ulaşılamayan
kıtalararası Avustralya, Amerika gibi yerlerden de görüşler alınarak, 10-11
Eylül 2011 tarihinde Hacıbektaş’ta son büyük toplantıyı “Dergâhta Birlik” adı altında gerçekleştirmiştir.
Bu toplantıda alınan tavsiye
kararlarından en önemli ve ivedilik isteyen iki maddesi için çalışmalar hemen
başlamış, ilk olarak Dergâh yasal örgütlenmesi olan “Hünkâr Hacı Bektaş Veli Vakfı’nı” kurmuştur. Aynı zamanda ikinci
önemli madde olan Erkanların incelenmesi ve derlenmesi konusunda da çalışmalar
başlamış, Alevi inancının hizmetini yürüten dedeler, analar, babalar, âşıklar,
sadıklarla ve araştırmacılar, yazarlar, akademisyenlerle yapılan ilk toplantıda
bir eylem planı oluşturulmuştur. Bu eylem planına göre asimilasyonun en derin
boyutta görüldüğü Hakk’a yürüme hizmeti konusuna çözüm getirmek için “Hakk’a
Yürüme Erkânı”na öncelik verilmiştir.
Ancak, çalışmaların başlamasıyla
asimilasyonun görünenden daha ileri boyutta olduğu gözlemlenmiş. Bu nedenle
çalışmaların yoğunluğu ve titizliği o boyutta artmıştır. Bu da doğal olarak
gecikmeye neden olmuştur. Bir yıl içinde bitirilmesi planlanan “Hakk’a Yürüme
Erkânı” üç yıl gibi bir zaman sonunda yayınlanmıştır.
***
Alevilik-Bektaşilik öyle şekilci
anlayışla sadece dini törenlerle yerine getirilen bir inanç değildir. Alevilik-Bektaşilik
gerek bireysel anlamda gerekse sosyal anlamda, hem bireyin kendi özünde hem de
toplumun içinde yaşayan, iç içe birbirini sarmalayan bir inanç sistemidir. Yani
bireyin içinde ve toplumda yaşamayan sadece kitaplarda, sözlerde olamaz.
Hünkâr’ın bu konuda “Dinine dizlerinle
değil gönlünle bağlan” şeklinde sözü vardır. Tüm erkânlarımızda olduğu gibi
Hakk’a Yürüme Erkan’ında da asıl hedef tüm canların Yol’u yaşamak, yaşatmak
için bunu içselleştirmesi, özüyle benimsemesini sağlamaktır.
İmam Ali’nin “Zaman sana uymaz, sen zamana uyacaksın.” diye ünlü bir sözü var. Hacı Bektaş Veli Dergâhı Serçeşme olarak,
bu sözü ilke edinip buna göre yürütülen çalışmalar için önümüze koyduğumuz ana
hedef olan “Yol’u yaşamak ve yaşatmak”
doğrultusunda alt hedeflerden sadece birini gerçekleştirdik. Daha çok
çalışmamızı gerektirecek durum ve hedefler var.
***
Alevi-Bektaşilikte hizmet yürütenlerin
dede, faraşçı, kurbancı, gözcü vb. gibi unvanları vardır. Ancak, Hakk’a Yürüme
Erkânı’nı yürüten kişinin bir ünvanı yoktur. Genelde bu işi dedeler, analar
gelenek üzerine yürütmüşlerdir. Günümüz toplumundaki bozulma ile birlikte hem
niceliksel hem de niteliksel anlamda bu hizmeti yürütecek insanlara gereksinim
doğmuştur. Bu hizmeti dede, baba ve analar ile birlikte gönüllü olan her cana
gerekli eğitim verilerek “Ehil kişi” adı altında, toplumun ihtiyaç duyduğu her
yerde hizmetin yürütülmesini sağlamak için çalışmalarımız olacaktır.
H. Sinan Ulusoy
Yüzlerce yıldır köylerinde yaşayan
Alevi-Bektaşi toplumu, günümüzde şehirlere göç etmiş, dolayısıyla bir değişim
yaşamıştır. Başlangıçta tam olarak köylerini terk etmeyen, yani köylerinde
halen birkaç hanesi olanlar nedeniyle şehirlerde yaşayan, Alevi-Bektaşiler
Hakk’a yürüyen yakınlarını hemen köylerine götürmeyi tercih etmiş, tüm
yakınlarını Hakk’a Yürüme Erkânı (asimile deyim ile cenazelerini kaldırmak)
için köyde toplamışlardır. Zamanla birbirlerine örf ve adetlerine
yabancılaşmış, neredeyse sadece bu törenlerde birbirlerini görür hale
gelmişlerdir.
Alevi-Bektaşi toplumu üzerindeki
asimilasyon bu değişimle birlikte tarih boyunca hiç olmadığı kadar
hızlanmıştır. Şehirlerde bırakın rahatça ibadet etmeyi, Alevi olduklarını bile
söyleyememişlerdir. İnançlarını yaşayamayan Aleviler şehir toplumuna uyum
sağlamak için onları taklit ederek, kendi inançlarına, örf ve adetlerinden
uzaklaşmıştır. Günümüz insanlarının inançsal yaşamında ileri düzeye ulaşmış
olan asimilasyon durumu Alevi-Bektaşi toplumunun giderek kimliğini
kaybetmesine, hatta asıl kimliğini inkâr etmesine yol açmıştır. Öyle ki inanç
yapısının temel öğelerindeki asimilasyon unsurları asli unsurmuş gibi savunulur
duruma gelmiştir.
Köyden kente göç ile birlikte Alevi
toplumunun somut unsurları olan dede ile talip arasındaki bağ kopmuş, köy
ortamında bir arada olan bu ikili kent ortamında ayrılmıştır. Her Perşembe
yapılan cem ibadeti yılda bir yapılan o da göstermelik olan görgülere kadar
gerilemiştir.
Aleviler doksanlı yıllarla birlikte
özellikle Sivas olaylarından sonra örgütlü yapılanmaya hız vermiş inancına, örf
ve adetlerine tekrar sahiplenme isteği duymuştur. Ancak, temelini Alevilik
inancından almayan ve sadece sosyalist-ateist kültürle yapılan örgütlenmede
eksiklikler ortaya çıkmıştır.
Asimilasyonun sadece insanlar üzerinde
değil insanı etkileyen her ortamda yürütülmesi sonucu Alevi-Bektaşilik ile
ilgili yazılı kaynakların yok edilmesine veya var olanların üzerinde kalem
oynatılarak asimile etme yolu da tarih boyunca güdülmüştür. Alevi-Bektaşiler de
tüm bu baskı ve zulümler sonucu hem kendi yaşamlarını hem de inançlarını sözlü
kültüre taşımış. Zaten inançlarının, ibadetlerinin en önüne yerleştirdiği
âşıklık geleneğini bu amaç doğrultusunda kullanmışlardır. Âşıkların söz ve
telli kuran adını verdikleri sazla ibadetin yaşamasına günümüze kadar
getirmişlerdir.
Asimilasyon, örgütsel yapıdaki
eksiklikler, Yol ’un temel unsurları arasındaki bağ kopuklukları, sözlü
kültürün yazılı kaynaklarla desteklenmesi ihtiyacı Yol’u yaşama ve yaşatma
isteği, bu çalışmaların başlamasına neden olmuştur.
***
10-11 Eylül 2011 tarihindeki “Dergâhta Birlik” adı altında gerçekleşen
toplantıda alınan tavsiye kararlarından birisi de “Erkanların incelenmesi ve
derlenmesi” idi. Bu konuda çalışmalar hemen başlamış. Alevi inancının hizmetini
yürüten dedeler, analar, babalar, âşıklar, sadıklarla ve araştırmacılar,
yazarlar, akademisyenlerle yapılan ilk ve genel bir toplantıda temel ilkeler ve
heyetler oluşturulmuştur.
Temel ilkeler;
- Anladığımız,
konuştuğumuz dilde yapılmalı,
- Ortak
noktaların bulunması ve tüm Alevi-Bektaşi toplumunu kapsamalı
- Semah
ve cemlerimiz her yerde yapılmamalı, ibadet özelliği korunmalı,
- Canlarımız
Alevice yaşayıp, Sünni inanca göre ölmemeli,
- Yönümüzü
geleceğe, ilime ve ileriye çevirerek çağa uyulmalı,
- Kadınlarımız
ve gençlerimiz her yerde yer almalı,
- Gençlerimizin
yola girmeleri sağlanmalı,
- Dergâh’ta
Birlik ile bütünleşmemiz sağlanmalı,
- Ocaklar
eşitlik ilkesi ile örgütlenmeli,
- Asimilasyonda
dikkatli olunmalı,
- İnancımızın
günümüz koşullarına uygun yürütülmesi sağlanmalı,
- Hizmet
görenlerin eğitimi yapılmalı,
Heyetler
Oluşturulan heyetlerden birisi tüm
erkânları derledi. Diğeri ivedilik taşıyan “Hakk’a Yürüme Erkânı” derlemesini
yaptı. Son ve üst komisyon ise bu çalışmaları (Öncelikle “Hakk’a Yürüme
Erkanı’nı) inceleme ve yayınlama görevlerini üstlendi. Eylem planına göre;
v Görüşler ve veriler toplandı. Bu
veriler arşiv haline getirildi. (6 ay; 05 Temmuz 2011-27 Ocak 2012)
v Komisyonlar tarafından inceleme, değerlendirme
yapıldı. (18 ay; 27 Ocak 2012 – 8 Haziran 2013)
v Hazırlanan temel taslak üzerinde özüne
sadık kalınarak yazım çalışması yapıldı. (9 ay; 08 Haziran 2013 – 18 Mart 2014)
v Çalışma yayına hazır hale getirildi.(18
Mart 2014)
Yukarıda da görüldüğü gibi,
çalışmaların başlamasıyla asimilasyonun görünenden daha ileri boyutta olduğu
gözlemlenmiş. Bu nedenle çalışmaların yoğunluğu ve titizliği o boyutta
artmıştır. Bu da doğal olarak gecikmeye neden olmuştur.
***
Hünkâr Hacı Bektaş Veli’nin “Ayağa kalkacaksan hizmet için kalk.” Sözündeki
gibi biz hizmet için buradayız. “Hizmet Hak içindir.” Sözü ile her cana elbette
bir görev düşecektir. Bu görevlerin ilki de her Alevi canın ana hedefi olması
gereken “Yol’u yaşamak ve yaşatmaktır.”
Bu çalışmalar için de önümüze koyduğumuz ana hedef olan Yol’u yaşamak ve
yaşatmak doğrultusunda biz hizmetlerimizden birini yerine getirdik. Bize
verilecek görevler ve yerine getirilecek başkaca hizmetler olursa onun içinde
elimizden geleni yaparız.
***
Anadolu toplumu genel anlamda az okuyan
bir toplum. Ayrıca Alevi-Bektaşi toplumu baskılar, asimilasyonlar sonucu
kurtuluşu, yaşamayı, yaşatmayı yine kendi içinde bulmuştur. İnancını, ibadetini
tüm yaşam kurgusunu sözlü kültür ve özellikle âşıklık geleneği üzerine
kurgulamıştır.
Hakk’a Yürüme Erkânı derleme ve
inceleme aşamasında bu erkânında bu gelenek üzerinden yürüdüğü tespit edildi.
Zaten yayınlanmış olan erkân incelendiği zaman gülbanklarla deyişler, nefesler
iç içe geçmiştir. Bu nedenle bunu uygulayacak kişiye da kişilerin sözel ifade
yeteneği etkili olacaktır. Bu da ancak eğitim ve deneyim ile geliştirilebilir.
Tüm erkânlarımızda olduğu gibi Hakk’a
Yürüme Erkan’ında da hizmeti yürütecek ehil kişilere toplumun gereksinimi
vardır ve hep olacaktır da bu nedenle can anlayışı doğrultusunda herkes üzerine
düşen hizmeti yapacaktır. Bu çalışmada tespit edilen sorunlardan birisi de bu
hizmeti yürütecek insanların sadece dede, ana, baba olması halinde birçok
yörede hizmette aksamaların olacağı idi. Bu nedenle ister dede, ana, baba ya da
talip gönüllü olan her canın “Ehil kişi” olarak adlandırılarak yetişmesi,
yetiştirilmesi bu sorunun çözüm yoludur.
Hünkâr Hacı Bektaş Veli Dergâhı ve
Vakfı 1925 öncesinde böyle bir işlevi zaten yürütüyordu. Şimdilerde yeni yeni
bunun için zemin oluşuyor. Bizim de buna göre planlarımız var elbette. Sadece
hizmet yürütecek kişilerin değil tüm canların yeniden inancına, örf ve
adetlerine sahip olması için çalışmalar olacak.
Dertli Divani
Eyvallah, Hakk’a Yürüme Erkânı
Alevi-Bektaşi-Kızılbaş inancında bu dünyadan göçen can için yapılan bir
törendir. Yunus’un “Ölür ise ten ölür, canlar ölesi değil” dediği gibi
inancımızda ölmek yok.
Can bedenden ayrılınca beden toprağa
sırlanıyor ama can Hakk’a uğurlanıyor. Dünya gözüyle görme şansını yitirdiğimiz
canlar için; “Hakk’a yürüdü”, “dünyadan göçtü” denilir ve “devri daim”, “ruhu şad olsun” diyerek o canlar yâd edilir, anılır. Hal böyleyken
günümüzde cemevlerinin çoğunluğunda cenazelerin camideki uygulamaya benzer
şekilde kaldırıldığını hepimiz biliyoruz.
Aslında her toplumun inancı ve ibadeti
ne ise cenaze törenleri de ona benziyor. Cemde cemal cemale gönül birliği
içinde cem oluyoruz, İkrar-görgü cemlerimizin özü “Hakka Yürüme Erkânına” uyarlanınca tamamen inancımızla uyuşuyor ki
doğrusu da budur. Yüzyıllar öncesinde de böyle olduğu ulu ozanların
deyişlerinde görülmektedir.
Kolay değil atalarımız o kadar eza cefa
çekmiş, kıyımlara katliamlara maruz kalmışlar. Yoz yobaz insanlar “Bu
Kızılbaşlar ölüsünü hayvan leşi gibi gömdü bir kur’an, Fatiha bile okumadı”
demesinler diye cenazelerimizi şeriat yani Sünni geleneğe göre kaldırmışlar.
Bugün de sanki bizim inancımızın gereği
gibi algılanmaktadır. İnancımızın özüne bakınca şeriat kurallarıyla zerre kadar
bağlantısı olmadığı çok açıktır. “Aşığın
sözü Kur’an’ın özü” diyoruz sonra anlamadığımız dilden okumaya devam
ediyoruz. Şekle değil öze dönmek gerekiyor, aksi halde yok olup gedersiniz. Ulu
ozanlarımızın ve insan-ı kâmil olan erenlerimizin kelamlarının ışığında
erkânlarımızı güncellemek gerekiyordu. Başka türlü inançsal anlamda geleceğe
kendimizi taşıma şansımız olamazdı. Bu yüzden öncelik sırasına göre Hakka
Yürüme Erkânı’ndan başlanması gerekiyordu ve eksikliklere rağmen bu yapıldı.
***
27 Aralık 2010 tarihinde Postnişin
Veliyettin Ulusoy pirimizin öncülüğünde başlayan ve kırkın üzerinde yapılan “Dergâhta Birlik” toplantılarının
sonuncusu 10-11 Eylül 2011’de Hacıbektaş’ta yapıldı ve o toplantıda alınan
tavsiye kararlarından biri de yozlaşan özünden uzaklaşan Yol süreğimizin, Erkanlarımızın
özüne uygun hale getirilmesiydi ve bunun için bir heyet (komisyon) oluşturuldu.
Avrupa Alevi örgütlülüğümüzün yol ve
erkân komisyonunda olan dedeler kurulu başkan ve üyelerinin, Türkiye’de yetkin
ve seçkin olan aktif yol hizmeti yürüten dedelerimizin, akademisyen, yazar ve
aydınlarımızın da ortak aklıyla iki buçuk yıl süren çalışma sonucu bu erkân
hazırlanmış oldu. Bu ilk ve son değildir. Ancak günümüz koşullarında büyük
ölçüde ihtiyacımıza cevap veren bir erkân olduğuna inanıyoruz.
***
Yol dilinden kopmuş, cemlerin mevlit ve
kadir gecesine dönüşmüş olduğu bu kirli dönemde, bu erkânın halka ulaşmasıyla
birlikte birçok şey sarsılacak ve toplumsal irade öze dönülmesine karar
vereceği için, tabii ki söyleyebiliriz.
Birçok bölgemizde bu erkân uygulanmaya
başladı ve insanlarımız çok huzurlu ve mutlu oldu. Bazı yörelerimiz de zamanla
bunu kabullenecektir diye umut ediyoruz. Zaten herkes bu erkânı uygulayacak
diye bir dayatma yok. Serçeşme Pir Dergâhı bunu uygun buluyor ve uyguluyor.
Arzu edenler de uygulayabilir diyor.
***
İlk öce Dergâh kendi çevresinde yol
hizmeti gören dede, ana, rehber ve babaları detaylı bir şekilde
bilgilendirecek. Ayrıca Alevi örgütlülüğümüzün önerileri ve istekleri
doğrultusunda Hakk’a Yürüme Erkânı’nı her yönüyle yürütmeye aday olan ehil
kişilerin ya kendi bölgelerinde ya da Ankara’da bulunan Serçeşme cemevinde
pratikte yetişmesine olanak sağlayacak çalışmalar yapılacak.
Mehmet Turan
Aşk ile erenler. Hakk’a Yürüme Erkânının
tanıtımına yönelik söyleşi sorularınızın yanıtlarını paylaşmaya çalışacağım.
Öncelikle şunu belirtelim ki; Alevice
yaşayan, inancını ve ibadetini yolun gereklerine uygun yürüten yol ehlinin ve
yola ikrarla bağlı, görgüsünü sürdüren canların, başka inanç uygulamalarıyla
toprağa verilmeleri, yola uygun değildi ve tamamıyla asimilasyona hizmet
ediyordu. Bu durum, büyük çoğunlukta Alevi toplumumuz tarafından kabullenilmiş
görünmekte ve uygulanmaktaydı. Ancak bu da hepimiz için de, yakıcı ve incitici
bir eksiklikti.
Oysaki şimdiki baskıcı inançların
olmadığı dönemlerde de Alevilik bir şekilde yaşanmaktaydı ve Hakk’a yürüyen
canlar, bir şekilde yola ait uygulamalarla toprağa verilmekteydi elbette. Ve bu
uygulamalar bu günde yerine getirilebilirdi ve getirilmeliydi. Buna gereksinim
büyüktü.
Alevice Hakk’a yürüme erkanları bazı
yerlerde kişisel ve lokal biçimde uygulanmaya çalışılıyordu ama yeterli
değildi. Ve yine bu konu üzerinde, ülkemizde ve Avrupa’da kişisel ve kurumsal
yazılı metinler hazırlanıp uygulanmaya çalışıldı.
Yurt içinde ocak ve kurumlarımızda
ferdi erkân yazımları da yapılıyordu. Özellikle Avrupa’da ki Alevi
federasyonları bu konuda epey yol katettiler ve uygulamaya koydular. Bu
çalışmalara emek koyan canlarımızın emekleri zayi olmaya, hizmetlerini saygıyla
karşılıyorum. Ancak hatırlarına bir şey gelmesin ama bu yazılı metinlerdeki
uygulamaların pek çok yerinde, yine başka inançların cenaze uygulamaları, biraz
şekil değiştirmiş, birazda Alevi söylemleriyle bezenmiş biçimde taklit
edilmekteydi.
Bütün bunlar yeni bir çalışmanın
gerekliliğini ortaya koyuyordu.
***
Dergâhta Birlik toplantısında,
postnişinimize yapılan tavsiyeler doğrultusunda Mürşidimiz Veliyettin Hürrem
Ulusoy’un nezaretinde önce tüm ocaklardan, Avrupa ve Türkiye’deki kurumlardan,
çağrımız üzerine bir araya gelen, dedeler, analar, babalar, zâkirler akademisyen,
sanatçı ve konu ile ilgilenen tüm canlarla bir toplantı yapıldı. Bu canların
konu ile ilgili düşüncelerine başvuruldu ve yeni çalışmaya kaynaklık etmek
amacıyla, ellerindeki uygulamalara ait yazılı metinler istenerek toplandı.
Oluşturulan karma komisyon bütün bu
belge ve bilgiler ışığında yeni bir “Hakk’a
Yürüme Erkânı” oluşturmaya çalıştı. Oluşturulan her taslak defalarca gözden
geçirilip düzeltme ve değişiklikler yapıldı. Uzun bir çalışma evresinin
ardından yine son halini almış olan taslak, ülkemizdeki ve Avrupa’daki ocak ve
kurumları temsilen gelen katılımcılarla yeniden gözden geçirilip rızalığa
sunuldu. Tüm katılımcıların rızalığı alınan son taslak üzerinde de, yazım ve
noktalama kontrolleri ve düzeltmeleri yapılarak, basılıp ehil canların
ilgilerine sunuldu.
***
Erkânın tamamlanıp basılmış olmasıyla
iş bitmiş olmuyor tabii ki. Asıl çalışma bundan sonra başlıyor. Öncelikle bu
erkânı, uygulayıcılarıyla buluşturmak, sözlü ve uygulamalı ön çalışmaları
yapmak gerekiyor. Arkasından da tüm ocaklarımız ve kurumlarımızda bu erkânın
uygulamaya konulma çalışmalarının sürdürülüp yayılması gerekiyor.
***
Biliyoruz ki bu erkânın uygulanmasına,
bırakın başka inanç sahiplerini, ne yazık ki Alevi canlarımız tarafından
itirazlar olacaktır. Bizim bu canlarımıza, azimle gerçeklerimizi anlatmak,
uygulamayı anlatmak kadar ödevimiz olmalıdır.
Ve yine erkânın uygulamasıyla ilgili
bölgesel toplantılar yapılarak, genel açıklama ve bilgilendirmelerin yapılması,
Hakk’a Yürüme Erkânını uygulayıcı dedeler, analar, babalar ve gönüllü ehil
canlarla da, kurum ve ocaklarımız aracılığıyla, duyuruların yapılıp, gönüllülerin
belirlenip, yukarıda belirttiğimiz gibi teorik ve pratik eğitim çalışmalarının
yapılması gerekmektedir.
Bu çalışmaların gerçekleştirilmesinde,
Hakka Yürüme Erkânının uygulamaya konulması ve uygulamanın
yaygınlaştırılmasında, ocaklarımıza, kurumlarımıza ve yol ehli canlarımıza,
büyük görevler düşmektedir.
Hünkârı Pir Hacı Bektaş Veli’nin
himmetiyle, Bozatlı Hızır yoldaşımız ve de yolumuz açık ola...
Aşk ile…
Piri
Er
Anadolu
Aleviliğini diğer inançlardan ayıran en temel algılamalardan birisi de Hakk’a
yürüme kavramıdır. Her inancın ölümü bir algılama ve buna bağlı pratiklerle de
uygulama biçimleri vardır. Bu uygulamalar ölümü algılayış biçimine göre
farklılar gösterir. Aleviler için ölüm bir son değildir, onun içindir ki ölmek
kavramı yerine “Hakk’a Yürüme”
tanımlamasını kullanmaktadırlar. İnsan ölümü ile birlikte geldiği kaynağa yani
Hakk’a dönecek, yürüyecektir. Eğer Hak’la Hak olamayacaksa devri daim olana
kadar bu gelip gidişleri devam edecektir. Onun içindir ki Aleviler Hakk’a
yürüyen can için “devri daim olsun”
dileğinde bulunmaktadırlar. Devri daim olduğu zaman artık bu döngüyü tamamlamış
olacaktır. Aleviler için Hakk’a yürüyen can gömülmez “sır edilir” çünkü ölünün bundan sonraki yolculuğu bizim için bir
sırdır. Ölmeden önce ölmüşse devri daim olacağına inanılır ancak bunun
gerçekleşip gerçekleşmeyeceği bizim için bir sırdır. Hakk’a yürüyen can aynı
zamanda dardadır. Üstünde yükle, yani eğer kul hakkıyla gittiyse yol gereği bu
dardan kurtarılmalıdır, onun içindir ki “darı
çekilir, dardan indirilir”.
Bu
tanımlar Aleviliğe özgü temel algılamalardır. Bu algılamaların pratikteki
uygulamaları ise yaşadığımız toplumda hâkim olan Sünni anlayış açısından
kabullenilebilecek şeyler değildir ve hoş karşılanmaz. Bu durumda da Aleviler
açısından şöyle bir sorun ortaya çıkmaktadır. Tıpkı inançlarının farklılığı
kabullenilmediği ve ibadet mekânları olan cem evleri tanınmadığı gibi, ölümle
ilgili pratiklerinde de bir reddediliş yaşamaktadırlar. Buna bağlı olarak da
yaşam pratiklerinde yer almayan cami, öldükten sonra zorunlu olarak
götürüldükleri bir mekân konumuna dönüşmektedir.
Oysa
Alevilerin ölüm algılayışı ve paralelinde uyguladıkları pratikler, cami mekânı
içerisinde ve imam öncülüğünde uygulanmaya müsait değildir. Alevinin ölmeden
önce ölmesi gerekmektedir. İkrar verirken, musahip tutarken aldığı rızalığı
Hakka yürüdükten sonra da yol üyelerinden alması gerekir. Oysa camide imamın
öncülüğünde kılınan cenaze namazında tanımadığı bir cemaatin hakkını helal
etmesine razı gelinmektedir. Bu durum yol açısından geçerli değildir. Yaşarken
girmediği ve ibadet etmediği camilere Aleviler öldükten sonra götürülmekte,
yolun temel pratikleri uygulanmadan gömülmektedirler.
Yol
gereği; ölmeden önce ölen, Hakk’a yürüyen, sır edilen ve dardan indirilen
Alevinin, yol dışı kurallarla, Sünni algılamalara bağlı kalınarak; öldüğü,
gömüldüğü ve mevlidinin okunduğu görülmektedir.
İşte
“Hakk’a Yürüme Erkanı”nın yazılı hale
getirilmesinin nedeni tam da budur. Bu erkân aslında binlerce yıldır geleneksel
yaşamda uygulanmaktadır. Bizim yaptığımız erkânı düzenleyerek yazılı hale
getirmektir. Yoksa yeni bir yaratımdan söz edilemez. Bu çalışma Alevilerin
temel bir ihtiyacını gidermeye yönelik olarak ortaya konulmuştur ve yol
kurallarına bağlı kalınarak şekillendirilmiştir.
Bu
çalışmanın amacı bir alternatif üretmek değil, yolun kurallarını ortaya koymak,
nasıl yürütüleceğini tarif etmektir.
***
Hünkâr
Hacı Bektaş Veli Vakfı bünyesinde oluşturulan komisyon; dedeler, zakirler, konu
ile ilgili çalışmaları olan bilim insanları, Alevi örgüt temsilcileri gibi
farklı alanlardan üyelerden oluşturuldu. Bu sayede hem geleneğin birinci
ağızdan aktarımı sağlanırken diğer taraftan bu anlatılara bilimsel bir nitelik
kazandırılarak yol dili ile aktarımı sağlandı. Aynı zamanda bu alanda daha önce
yapılmış olan çalışmaların da bu erkannameye katkı sağlamasına özen gösterildi.
Uzun soluklu bir çalışma olarak onlarca toplantı gerçekleştirildi. Yurtiçi ve
yurt dışından geniş katılım sağlandı.
***
Amaca
ulaşılıp ulaşılmadığı ancak uygulama sonrasında ortaya çıkabilecek bir durum.
Hazırlanan metin yol dili ile hazırlanmış olan ve yolun temel ilkelerini ve
pratiklerini yansıtan bir metindir. Mühim olan bu erkân namenin uygulamada ne
kadar başarılı olacağıdır. Burada da uygulamayı yapacak olan ehil kişilere
büyük görev düşmektedir. Çünkü bu erkanname kılavuz bir metin niteliği
taşımaktadır. Uygulamada ehil kişilerin katacağı çok şey vardır. Eğer ehil kişi
yetersiz olursa uygulamanın başarısı düşer. Biz kendi açımızdan üzerimize
düşeni yaptık ve başarılı bir metnin ortaya çıktı. Amacımıza ulaşıp
ulaşmayacağımızı ise zaman bize gösterecek.
***
Alevilerin
gerçekleştirdiği Hakk’a Yürüme Erkânı yüzlerce yıllık bir geçmişe sahip olmakla
birlikte süreç içerisinde çeşitli boyutlarda farklılaşmaların olduğu, içine
başka inançlardan birçok unsurun katıldığı görülmektedir. Bu erkannamede yol
dışı unsurlar elden geldiği ölçüde ayıklanmış olmakla birlikte, toplumsal
hafızada yer alan bu yol dışı unsurların yaşamaya devam edeceği ve
uygulamalardaki yerini koruyabileceği unutulmamalıdır. Yapılan yeni bir iştir
ve eski alışkanlıkları yok etmek her zaman zordur.
Erkan
namenin uygulamasını yapacak olan ehil kişilerin eğitimi bu açıdan önem
taşımaktadır. Zira yabancı unsurlardan arındırılmış bir yol dilinin yeniden
yerleşmesi zaman ve gayret isteyen bir iştir. Yola ait olmayan pek çok unsur
artık yolun bir parçası gibi algılanmakta ve uygulanmaktadır. Bu nedenle ehil
kişilerin eğitimi zaruri bir ihtiyaçtır. Vakıf bu konuda bir çalışma
yapılmasını planlamıştır ve kısa bir süre içerisinde de uygulamaya koyacaktır.
- Makaleler -
|