Âşık Remzâni |
EY FİRAVUN; KALDIR ARTIK ŞU ZORUNLU DİN
DERSLERİNİ! 12
Eylül Cuntasının yasalaştırdığı ve “Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersleri”
adını verdiği, oysa esasında ahlaka ve insan haklarına mugayir ders, Alevilerin
içini acıtmaya devam ediyor. Evet, içimiz acıyor, üzülüyor, çare üretemiyoruz…
Çünkü biz, devlete hükmeden AKP zihniyetinin Alevilere yurttaş gibi değil,
hasım gibi davrandığını görüyor, hatta yaşıyoruz. Bu
bağlamda Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) süresiz oturma eylemlerine
başladı ve AİHM kararı uygulanıncaya, hukuksuzluk düzeltilinceye değin eylem
kararı aldı. Onbir haftadan buyana dernek şubesinin bulunduğu her ilde oturma
eylemleri devam ediyor. Umarım eylem kitleselleşir ve tüm ülkeyi kapsar… Dersin,
12 Eylül 1982 sürecinde Anayasa hükmü haline geldiğini biliyoruz. Bu yüzden
feveranımız sadece AKP Hükümetlerine değil, kokuşmuş sistemin tümünedir.
Bununla birlikte gerek AİHM, gerekse Danıştay nezdinde devam eden hukuki süreç,
AKP hükümetleri döneminde sonuçlandı. Bu yüzden kararları uygulaması gereken
AKP Hükümetidir. Oysa AKP, kararı uygulamak yerine top çevirmeyi, “Alevi
geçinen” kimi şahsiyetleri kullanarak zamana oynamayı tercih etti… AİHM KARARLARI ŞÖYLE AİHM,
9 Ekim 2007 tarihinde sonuçlanan Hasan ve Eylem Zengin v. Türkiye kararıyla,
Türkiye’deki zorunlu din kültürü ve ahlak derslerinin ‘Alevî öğrenciler
açısından Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 2’nci maddesinde garanti altına
alınan eğitim hakkına aykırı olduğuna’ karar verdi ve hukuk aşımının
giderilmesini istedi. Keza
Mansur Yalçın ve arkadaşları, 22 Haziran 2005 tarihinde dönemin Milli Eğitim
Bakanından (MEB), 'Alevi kültür ve filozofisini dikkate alarak, zorunlu din ve
ahlak ders programını gözden geçirmesini ve Alevi kültürünü de derslere ilave
etmesini' talep etmiş, MEB’in taleplerini dikkate almadığı iddiasıyla AİHM'ne
başvurmuşlardı. Mahkeme, 16 Eylül 2014 günü verdiği kararda; 'Türk eğitim
sisteminin değişik din ve görüşleri hala eğitim sisteminde hayata geçirmediğini
vurgulayarak, 'eğitim hakkı'nı ihlal ettiğine hükmetti. AİHM,
geçmişte Hasan ve Eylem Zengin'in açtığı davada da Türkiye'nin aynı konuda
mahkûm olduğunu belirterek, 'geçen süre zarfında sorunu halletmediği, en kısa
zamanda eğitim sisteminde gereken değişiklikleri yaparak istemeyen öğrencilerin
bir gerekçe göstermeden Din ve Ahlak Bilgisi derslerine girmeme haklarının
verilmesine' karar verdi. Mahkeme, kararı oy birliği ile aldı. İÇ HUKUK KARARLARI Uygulamakla
yükümlü olduğumuz ulusal üstü hukuk, özetle yukarıdaki kararları üretirken,
ulusal mahkemelerimiz de benzer kararlar vererek, uygulamanın düzeltilmesini
istediler. Danıştay
8. Dairesi, 28 Aralık 2007 tarih ve E.2006/4107, E.2007/679 tarih ve
K.2008/1461 sayılı (iki kez) kararlarında (özetle) “bu ders, en temel insan
haklarını, çocuk haklarını ve ebeveynin çocuğunu dilediği inanca-itikada
yönlendirmesi hakkını ihlal etmektedir” diyerek, uygulamanın kaldırılmasını”
istedi… BAŞBAKAN DAVUTOĞLU’NUN AİHM
TEPKİSİ İç
ve dış hukuk yollarının tüketen ve birçok karar elde eden Alevilerin bu
kazanımına saygı göstermesi gereken ve derhal uygulamakla sorumlu olan Sn.
Davutoğlu, karara karşı çıktı. “Türkiye'de din kültürü ve ahlak bilgisi dersi
bütün dinleri anlatacak şekilde veriliyor” diyerek meseleyi saptırdı ve doğruyu
söylemedi. AKP
hükümetlerinin dersin ‘bu biçimiyle’ devamında ısrar etmelerindeki esas
nedeninin, dini ve ahlakı öğretmek değil, kin ve nefret tohumları ekmek,
toplumu mezhepler bölmek ve buradan siyasi çıkar elde etmek olduğunu biliyoruz.
Çünkü din gönül işidir ve “dinde zorlama olmaz…” “Şöyle inanacaksın” demek,
mecbur etmek, notunu kırmak, gitmek istediği üniversiteyi engellemek, çocuğun
geleceğini karartmaktır, hasmane davranmaktır, ahlaksızlıktır! Bir
düşünür; “çocuklarınızı terbiye etmeye çalışmayın, kendiniz terbiyeli olun.
Zira onlar, ne ederseniz edin, size benzeyeceklerdir” diyor. Ne kadar doğru değil mi? Sn.
Başbakan, Diyanet Uleması, ilahiyatçılar, müftü, hoca, imam efendiler dinleyin;
“Dindar olun, ahlaklı olun” demekle ahlaklı olunmadığı ortada. Günde beş vakit
değil, yirmi beş vakit namaz da kılsanız, bütün dersleri kaldırıp, tamamını din
dersi de yapsanız; siz ahlaklı olmadığınız, haramdan, rüşvetten, beyt-ülmaldan
elinizi çekmediğiniz sürece çocuklarınızın ahlaklı olmalarını beklemeyin… Çünkü
çocuk, ne dediğinize değil, ne yapıp-ettiğinize bakar… Bunca paraya-mala nasıl
sahip olduğunuzu sorgular. İnsan, ne “zorla dindar” ne de “zorla ahlaklı”
olmaz… Eğer din eğitimiyle düzgün insan olunsaydı, Bilal düzgün bir çocuk olmaz
mıydı? Muammer, Zafer, Egemen, Erdoğan düzgün adamlar olmazlar mıydı? Nüfusun
yüzde yirmisinin açlık sınırında yaşadığı bir ülkede, firavunlar bin odalı
saray yaptırır mıydı? Bir TC Bakanı bir hırsıza; senin önüne yatarım” der miydi?” Daha ötesini
söylemeyeyim… SONUÇ; Kim
ne kadar din-mezhep, İmam Hatip okursa okusun, ama biz istemiyoruz. Biz,
çocuklarımızın bu derslerden muaf tutulmasını istiyoruz. Ne olur şu kararları
uygulayın da çocuklarımızı ve bizi bu dertten kurtarın… Çocuklarımız, “o
çocuklara” benzemesin! Yurttaşa not: Yurttaş
unutma; her hafta protestomuz var… Haftada bir saatini çocuklarına ver;
laiklik, demokrasi, insan hakları ve cumhuriyet için, ülkenin çağdaş geleceği
için… Ben her hafta katılıyorum, sen de katıl. Bilgi ve iletişim için PSAKD
int. Sayfası… 03.12.2014 Murtaza DEMİR
|