Âşık Remzâni

 

 

 

Deyişlerin Dili 34 - Cevri - Telli Kur’an

 

Dertli  DİVANİ

Ekim  2016

 

Merhaba d ostlar d ergimizin b u sayısında Cevri mahlasıyla şiirler de yazan, Nejat Birdoğan’a ait bir deyişi yorumlamaya çalışacağım.

 

Önce Cevri (Nejat Birdoğan’ın) hayat hikâyesinden kısaca bahsedelim.

 

Cevri - Nejat Birdoğan’ın Yaşam Öyküsü

 

Nejat Birdoğan, 29 Ekim 1934 yılında Kars’ta doğdu. Baba Ahmet Birdoğan, Anne Zehra Birdoğan’ın beş çocuğundan biri.

 

Trabzon Erkek Öğretmen Lisesi’ni bitirdi. 1956 yılında “Gazi Eğitim Enstitüsü”nün “Türk Dili ve Edebiyatı” bölümünden mezun oldu. Van’ın Erciş ilçesine bağlı “Ernis Öğretmen Okulu”nda göreve başladı ve çok kısa bir süre sonra da Van Lisesi’ne Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni olarak atandı.

 

Birdoğan, asıl görevinin yanında halk yapıtlarını derleyip taramaya devam ederken, halk müziği ve usta bir halk dansçısı olarak da, halk dansları alanında çalışmalarına devam etti.

 

Alevilerin yaşadıkları bölgeleri köy köy dolaşarak incelemeler yaptı. Âşıkları, ozanları, dedeleri dinledi. Sırası geldiğinde bağlama çaldı, deyişler söyledi. Bilgi aldı, bilgi verdi. Bu çalışmalar sonucu, on iki kitap yayınladı. Cevri mahlası ile deyişler yazdı.

 

Farsça ve Osmanlıca biliyor, Azeri kaynaklarını Kiril abc’si ile yazılmış özgün kaynaklarından inceliyordu.

 

2000 yılında “Hacı Bektaş Onur Ödülü” aldı. Evli ve iki çocuk babası olan Cevri 3 Mayıs 2001 tarihinde Hakk’a yürüdü ve teni İstanbul’da toprağa sırlandı.

 

Telli Kur’an

 

Bana Hakk’ı soran oğul

Haber al âşık sazından

Göğsü Peygamber ağacı

Kılıfı Ali bezinden

 

Bana Hakk’ı hakikati soranlar, yola girmiş yol evladı ve bilgiye talip olanlar, âşıkların sazı ve sözünden gerçekleri öğrenebilirler. Peygamber ağacı olarak ifade edilen “Gayak ağacı” Hindistan, Antil Adaları ve Orta Amerika’da yetişmekte olup, birçok derde deva olduğu bilinmektedir. Dolayısıyla “göğsü peygamber ağacı derken, âşığın tele dokunuşuyla bağlamanın göğsünden çıkardığı ses, müzik eşliğinde dillendirilen ulu ozanların kelamları da bizi aydınlatır. Doğruları, güzellikleri öğretir. Ruhumuzu arındırarak sevgi, saygı ve duygu dolu bir can olmamızı sağlar.

 

Kılıfı Ali bezinden deyimi ise “Sır Ali’den kalma” diye bir söz vardır. Hikmet dolu deyişlere derinlik katan, her şeyin özünü, aslını öğrenmemizde rolü olan bağlamanın kılıfı onu sırlamış, sır etmiş oluyor.

 

Ayrıca “Göğsü peygamber ağacı/Kılıfı Ali bezinden” dizeleri inancımızda Muhammet- Ali birliği kavramını da ortaya koyuyor.

 

Elif Hakk’a nişan sapı

O gerçeğe açar kapı

Eşikten başlayan yapı

Sarı turna avazından

 

Hakk’ın birliğini, varlığın birliğini ve tekliği ifade eden “Elif” dosdoğru anlamına da gelmektedir. “Elif Hakk’a nişan sapı” derken bağlamanın sapı da dosdoğru “Elif” gibidir. Bağlamada bulunan perdelerin notadaki birbirinden farklı olan tam ve yarım seslerin bir bütünlüğü ifade ettiği gibi; bâtıni anlamda da her birinin bize farklı kuralları aktardığı dört kapı kırk makam aşamasından sonra da “o geçeğe açar kapı” gerçeğe ulaşılır, insan-ı kâmil olunur. Hakk’a kavuşulur.

 

Eşikten başlayan yapı/Sarı turna avazından.” Eşikten itibaren tellerin, perdelerin yapısı ve çıkardığı ses; diyardan diyara, dosta, sevgiliye haber götüren, Ali’nin avazına benzetilen turnanın sesi misali, bağlama da Turna kuşu gibi kutsal ve Sarı Turna olarak ifade ediliyor.

 

Şah perdeye basan parmak

Niyaz eyler Hakk’a varmak

Ezgi olup akan ırmak

Hak imamlar düvazından

 

Bağlama düzeninde üst eşikten itibaren üçüncü perde, baş perde de denilen şah perdedir. Bu düzendeki karar sesi “la” yine bu perde kullanılarak elde edilmektedir. Alt ve orta tele birlikte basıp üst tel boşta kalacak şekilde alt tel “mi” orta ve üst tel “la” sesi vermektedir.

 

Yine üst eşikten itibaren yedi kat gökleri de sembolize eden yedinci perde ise alt telde “sol” sesi vermektedir. İcra edilen ezgilerde karar sesi “la”ya parmak basarken birçok ezgilerde başta ya da sonda “fa, sol, la” yapılır ve sonrasında müzikle birlikte deyişler icra edilir.

 

Bâtıni anlamda; “Şah perdeye basan parmak/Niyaz eyler Hakk’a varmak” dizeleri, cemde meydana gelip ayak mühürleyerek dâr’a durmak, özü Hakk’a bağlamak, yola teslim olmak ve karar kılmak “la”; hû deyip meydana eğilmek “fa”; niyaz etmek “sol” ve kalkıp tekrar dâra durmak “la” ve sonrasında hakikat makamı olan meydandaki yerimize oturmak da Hakk’a varmak olarak anlatılmaktadır.

 

Ezgi olup akan ırmak/Hak imamlar düvazından” derken, ırmak gibi akan ezgilerin coşkusuyla gönülleri birleyip Hak olan gerçeklerin, önderlerin, on iki imamların ismi zikredilerek okunan “düvazlar” dile getirilmektedir.

 

Sancılar dolunca cim’e

Baş eğerek gelir cem’e

Elbette sarılır dem’e

Acısı canan nazından

 

Geleneksel Arap alfabesinin eski sıralanışıyla (Elif, Ba, Cim, Dal) ilk dört harfin okunuşuyla “Ebced” hesabında ve Hurufilik inancında üç sayısının karşılığı “cim”, Bâtınilikte Hakk’ın sureti, Allah’ın yüzü anlamına gelen “Cemallullah”ı da simgelemektedir.

 

Gönülde olan Hakk’ın aşkıyla kavrulup, gerçeğe ulaşmak için gönüllerin birliği anlamına gelen ceme Hakk’ı görerek, baş eğip diyerek girilir. Zahir ve batın ilmini sembolize eden dem ve doludan içmek aynı zamanda ariflerin sözünü dinleyerek bilgigörgü sahibi olup, kemâle ermek anlamına da gelmektedir, ancak bu evrelerden sonra cananın cevrine, nazına, acısına katlanabilme erdemine ulaşılmaktadır.

 

Sıtk ile daya bağrına

Derman yetirir ağrına

O mahbubun diyarına

Hisse götürür sızından

 

Can-ı gönülden bağrına dayayarak, aşk ile sazı çalar, Hak kelamını içselleştirerek dile getirirsen dertlerin acıların hafifler. Gönülde olan sevilen o mahbuba, Hakk’a her bir halin ayan olur ve muhabbet/aşk ehli olanlar da dertlerine ortak olur.

 

Cevri bunda dilli Kur’an

Hem erkânlı yollu Kur’an

Elimizde telli Kur’an

Yürürüz Hakk’ın izinden

 

Kur’an-ı natık” konuşan canlı Kur’an, Şah-ı Merdan Ali’dir. Onun zat-ı sıfatında âşık-ı sadıkların, insan-ı kâmillerin, ariflerin kelâmı da Hakk’ın kelamıdır. “Âşığın sözü Kur’an’ın özü” deyimi de bunu anlatmaktadır. İşte Cevri, dilli Kur’andır. Hem Erkânlı, yollu Kur’an’dır. Yolun süreğini kuralını yola uygun olarak sürdürendir. Hak kelamı olan deyişlere tınısıyla derinlik katan, bizi duygu deryasına kavuşturan bağlama, saz ise Telli Kur’an’dır. Hüdai’nin de “Şiir müzik Hak lisanı/Çalar söyler usanmayız” dediği gibi böylece Hakk’ın izinden yürümekteyiz.

 

 

Sözcükler:

 

Canan: Gönülden sevilmiş olan. Gönül verilmiş olan.

 

Cim: Arap alfabesinde “ce” sesini gösteren harfin adı. Geleneksel Arap alfabesinin eski sıralanışıyla (elif, ba, cim, dal) ilk dört harfin okunuşuyla “Ebced” hesabında ve Hurufilik inancında üç sayısının karşılığı. Hiçbir şey bilmeyen kimse! Hiçbir önemi olmayan şey!

 

Dem: An, zaman. İçki, şarap, dolu! Kamil insanların eğitici, öğretici, etkili ve olgun sözleri!

 

Dilli Kur’an/Kur’an-ı Natık: Şah-ı Merdan Ali. Konuşan canlı Kur’an. Hak kelâmı olduğuna inanılan deyişleri söyleyen âşıklar, sadıklar, arifler, kâmiller.

 

Elif: Arap alfabesinin ilk harfi. Hurûfîlik inancında; Ebced hesabına göre sayısal değerinin bir olmasından esinlenerek Tanrı’nın birliğinin-tekliğinin simgesi. Bâtınilikte varlığın birliği. Zahirde dosdoğru.

 

Erkânlı-yollu Kur’an: Yolun süreğinin, kuralının işlendiği muhabbet ibadet aşamaları.

 

Eşik: Kapı boşluğunun alt yanında bulunan alçak basamak. Kapı girişi. Bâtıni anlamda, zahirbatın, madde mana arasındaki sınır. (Eşikten içeri, eşikten dışarı.)

 

Mahbub: Sevilen. Muhabbet edilen kimse.

 

Oğul: Erkek evlat. Bilgiye talip olan, yola girmiş yol oğlu. Bir ana arıyla kovandan ayrılan yeni yetişmiş arı topluluğu.

 

Sarı Turna: Turna kuşunun kutsallığından yola çıkarak bağlamaya verilen ad.

 

Şah Perde: Bağlama düzeninde üst eşikten itibaren üçüncü perde, baş perde de denilmektedir. Bu düzendeki karar sesi “la yine bu perde kullanılarak elde edilmektedir. Alt ve orta tele birlikte basıp üst tel boşta kalacak şekilde alt tel “mi” orta ve üst tel “la sesi vermektedir.

 

Telli Kur’an: Deyişlere tınısıyla eşlik eden aşığın ozanın sazı, bağlaması.

 

Telli Kur’an

 

Bana Hakk’ı soran oğul

Haber al âşık sazından

Göğsü Peygamber ağacı

Kılıfı Ali bezinden

 

Elif Hakk’a nişan sapı

O gerçeğe açar kapı

Eşikten başlayan yapı

Sarı turna avazından

 

Şah perdeye basan parmak

Niyaz eyler Hakk’a varmak

Ezgi olup akan ırmak

Hak imamlar düvazından

 

Sancılar dolunca cim’e

Baş eğerek gelir cem’e

Elbette sarılır dem’e

Acısı canan nazından

 

Sıtk ile daya bağrına

Derman yetirir ağrına

O mahbubun diyarına

Hisse götürür sızından

 

Cevri bunda dilli Kur’an

Hem erkânlı yollu Kur’an

Elimizde telli Kur’an

Yürürüz Hakk’ın izinden

 

                                                          -  Makaleler  -