Âşık Remzâni

 

 

 

Deyişlerin Dili 32

 

Dertli  DİVANİ

Ağustos  2016

 

Genç Abdal – Muhabbettir

 

Merhaba dostlar dergimizin bu sayısında çocukluğumda muhabbetlerde, cemde okunan Mehmet Tevfik Oytan’ın Bektaşiliğin İçyüzü” adlı bir kitabında yer alan Genç Abdal’a ait bir deyişi önce yazarın yorumuyla aktarıp, sonra da naçizane şahsım güncelleyerek paylaşacağım. Tabii bunlardan önce Genç Abdal’ın hayat hikâyesinden kısaca bahsedelim.

 

Genç Abdal

 

Genç Abdal, 1800’lü yılların sonlarında yaşamıştır. Asıl adı bilinmiyor. Herkes onu yaşından dolayı Genç diye çağırdığı için adı böyle kalmış, sonra da asıl adını hatırlayan çıkmamış.

 

Küçük yaşta İstanbul’a gelmiş ve sarayda divan kâtipliği yapmıştır. Divan kâtibi iken Sadrazam Yusuf Kamil Paşanın eşi aynı zamanda bir Alevi dostu olan şair Zeynep Kamil, Eskişehir Seyitgazi ilçesinde bulunan Pir Mehmet Dede (Seyit Battal Gazi Dergâhı postnişini) ile musahibi Mehmet Şüca (Şücaattin Veli Dergâhı postnişini) dedeyi İstanbul’a konağına davet etmiştir. Dedeler konakta aylarca kalmışlar.

 

Onları ziyarete gelenlerle konak dolmuş taşmış. Genç Abdal böyle bir ortamda bulunmuş ve şiirler söylemeye başlamış. Ondaki cevheri gören dedeler, yaşının küçüklüğüne rağmen ısrarına dayanamayıp Zeynep Kâmil Hanımın konağında onun yola ikrar verip nasip alma erkânını yürütmüşlerdir.

 

Genç Abdal memuriyeti bırakarak dedelerle birlikte Anadolu’ya geçmiş ve şehir şehir, köy köy gezmiş. İrticalen şiirler okuyor, yanındaki kâtipler hemen orada şiirlerini kaleme alıyorlar ve dinleyen halk da hemen ezberliyormuş. Şiirlerinde Genç Abdal, Genci, Genciya gibi mahlaslar kullanmıştır. Beş yıl Eskişehir Seyitgazi ilçesinde bulunan Sultan Seyit Battal Gazi Dergâhına hizmet etmiş, saz ve keman çalmasını da öğrenmiştir.

 

Pir Mehmet Dedenin Hakk’a yürümesi üzerine yedi kilometre mesafede bulunan Seyyit Sultan Sücaaddin Veli dergâhına gelerek postunu sermiştir. Dergâh postnişini ve Pir Mehmet dedenin musahibi olan Mehmet Süca Dede de Hakk’a yürüyünce yerini alan Ali Rıza Hadi’ye bağlanmış ve cemlerde gövendelik, zakirlik yapmıştır.

 

Genç Abdal, Ali Rıza Hadi’nin izniyle Bağdat ve Kerbelâ’ya kadar gitmiş, üç yıl sonra Eskişehir’e geri dönmüş ve bir daha ayrılmamıştır. Seksen beş yaşında iken burada Hakk’a yürümüş, Seyyit Sultan Şücaattin Veli dergâhının avlusunda, Garipler Mezarlığında toprağa sırlanmıştır.

 

Muhabbettir eyâ dâder, rumuz u sırr-ı veçhullah

Muhabbetle küşad oldu, kitab-ı küntü kenzullah

 

Ey birader! Allah’ın yüzünün sırrı, muhabbetle remizlendi. Onun, yani Allah’ın, (küntü-kenzen mahfiyyen) kitabı muhabbetle açıldı.

 

Muradı ehl-i uşşakın muhabbetten murad alma

Muhabbetle tavaf eyler, hakikat beytini Allah

 

Ehl-i aşkın murad ve maksudu bu muhabbetten faydalanmaktır. Onlar daima Allahın kâbesini muhabbetle tavaf ederler.

 

Muhabbetle silindi perde-i zulmet eyâ sadık

Muhabbetle bulur tahkiyk, gönül rah-ı visallullah

 

Ey sadık! Karanlığın perdesini yırtıp atan muhabbettir. Gönül, Allaha varmanın yolunu, ancak muhabbetle bulabildi.

 

Muhabbetle derunun varını âşık mutahhar kıl

Muhabbetle erer menziline abd-i atiullah

 

Ey âşık! İçindeki varlık çirk’ini, muhabbetle temizleyip cilalandır. Allaha muti olanlar, menziline böyle böyle erdiler.

 

Muhabbetle müzeyyen kıl vücûd-i kişverin ancak

Muhabbetle olur lâbüd sana esrar-ı keşfullah

 

Vücudunun hisarını, muhabbetle süsleyebilirsen, behemehâl Allah’ın sırları sana münkeşif olur.

 

Muhabbetle kamu maksuduna naildürür Genci

Muhabbettir demâdem dildeki virdim bihamdillah

 

İşte, Genci öyle yaptı, bütün maksuduna muhabbetle nail oldu. Şimdi onun dilinin virdi mütemadiyen (elhamdülillah) diye şükretmekten ibarettir.

 

* * *

 

Şimdi Genç Abdal’ın bu şiirini naçizane biz yorumlamaya çalışalım.

 

Muhabbettir eyâ dâder, rumuz u sırr-ı veçhullah

Muhabbetle küşad oldu, kitab-ı küntü kenzullah

 

Ey kardeşim, Hakk’ın, Tanrı’nın yüzü, evrenin, kâinatın sırrı, muhabbetle, sevgiyle işaret edildi, ifade edildi, sırlandı, perdelendi.

 

Künt-ü Kenzullah” kitabı, Hakk’ın sırrı, muhabbetle açıldı, açıklandı.

 

Muradı ehl-i uşşakın muhabbetten murad alma

Muhabbetle tavaf eyler, hakikat beytini Allah

 

Aşk ehlinin, sevgi dolu insanın amacı muhabbetten faydalanmaktır, bilgisini görgüsünü artırmaktır.

 

Yine onlar, aşk ehli olanlar, Hakk’ın tecelli ettiği gönlü de muhabbetle tavaf/ziyaret ederler. Gönülleri birlerler.

 

Muhabbetle silindi perde-i zulmet eyâ sadık

Muhabbetle bulur tahkiyk, gönül rah-ı visallullah

 

Ey sadık, karanlığın perdesini yırtıp atan, cehaleti yok eden muhabbettir. Gönül, Hakk’a varmanın yolunu da ancak muhabbetle/ sevgiyle bulabilir.

 

Muhabbetle derunun varını âşık mutahhar kıl

Muhabbetle erer menziline abd-i atiullah

 

Ey âşık, içindeki/gönlündeki kötü duyguları muhabbetle temizleyip güzelleştir. Hakk’a bende/bağlı olanlar, böylelikle menzile/kemale erebildiler.

 

Muhabbetle müzeyyen kıl vücûd-i kişverin ancak

Muhabbetle olur lâbüd sana esrar-ı keşfullah

 

Vücudunun hisarını, gönlünü muhabbetle/ sevgiyle donatabilirsen, Hakk’ın bütün sırları sana ayan olur.

 

Muhabbetle kamu maksuduna naildürür Genci

Muhabbettir demâdem dildeki virdim bihamdillah

 

Genci, Genç Abdal bütün maksadıma muhabbetle erişti. Şimdi dilinin virdi (zikri) her an, her zaman, hamdülillah (Hakk’a eyvallah) demekten ibarettir.

 

Aşk ile…

 

Genç Abdal

 

Muhabbettir

 

Muhabbettir eyâ dâder, rumuz u sırr-ı veçhullah

Muhabbetle küşad oldu, kitab-ı küntü kenzullah

 

Muradı ehl-i uşşakın muhabbetten murad alma

Muhabbetle tavaf eyler, hakikat beytini Allah

 

Muhabbetle silindi perde-i zulmet eyâ sadık

Muhabbetle bulur tahkiyk, gönül rah-ı visallullah

 

Muhabbetle derunun varını âşık mutahhar kıl

Muhabbetle erer menziline abd-i atiullah

 

Muhabbetle müzeyyen kıl vücûd-i kişverin ancak

Muhabbetle olur lâbüd sana esrar-ı keşfullah

 

Muhabbetle kamu maksuduna naildürür Genci

Muhabbettir demâdem dildeki virdim bihamdillah

 

 

Sözlük:

 

Abd: Kul, bende, bağlı olan.

Abd-i atiullah: Allah’a/Hakk’a bağlı olan. Hakk’a uyan.

Bihamdillah: Allaha şükür, Hakk’a eyvallah.

Dâder: Birader, kardeş.

Demâdem: An be an, her zaman.

Derun: İç, gönül.

Ehl-i uşşak: Aşk ehli, âşık olanlar.

Esrar-ı keşfullah: Allah’ın sırrını keşfetmek.

Eyâ: Ey.

Kitab-ı küntü kenzullah: Hakk’ın Gizli Hazineleri kitabı. İbn-î Arabî’nin naklettiği şu hadise gönderme yapar: “Küntü kenzen mahfiyyen feahbebtu en u’rafe fe-halaktü’l halka li-u’arafe (Ben gizli bir hazine idim; bilinip tanınmak istedim ve bilineyim diye mahlukatı yarattım) Hakk’ın sırlarını içeren bilgi. Evren’in varoluş sırrı.

Küşâd: Açma, açılış.

Lâbüd: Lazım, gerekli, mutlaka.

Mutahhar: Temizlenmiş.

Müzeyyen: Bezenmiş, bezeli, süslenmiş.

Nail: Erişmiş, ulaşmış.

Perde-i zulmet: Karanlık perde.

Rah-ı Visalullah: Allah’a/Hakk’a ulaşmanın yolu.

Tahkiyk: Soruşturmak, araştırmak.

Vechullah: Allah’ın yüzü. Hakk’ın tecelli ettiği İnsan-ı Kâmil’in cemali.

Vird: Zikir.

Vücud-i kişver: Vücudun hisarı, iklimi. İnsanın

karakter yapısı.

 

                                                          -  Makaleler  -