Âşık Remzâni |
Deyişlerin Dili
Merhaba dostlar, bu sayımızda daha önce
de bir deyişini paylaştığımız Daimi Baba’nın bilinen şiirlerinden birini anladığım
açıdan yorumlamaya çalışacağım. Bir Gerçeğe Bel Bağladım Bir gerçeğe
bel bağladım erenler Aldı benliğimi
bitirdi beni Damla idim
bir ırmağa karıştım Denizden
denize götürdü beni Daimi Baba, şiirinin ilk dörtlüğünde
şunları söylüyor: Yolu bilen rehbere, mürşide özden bağlandım. Beni alıp,
benliğimi bulmamı sağladı, ilmiyle beni yetiştirdi. Bir can idim, cem olup
canlarla kaynaştım. Canlarla gönülleri birleyip, kâmil bir topluluğa karıştım. Alevi-Bektaşi inancında “Bel
bağlamak”, yola gönülden ikrar vermek anlamındadır. “Yol”,
Hak-Muhammet-Ali yoludur. “El ele el Hakk’a” düsturu/kuralı ile yola
ikrar veren canın; Rehber’i, Mürşid’i ve Pir’i ile gönül bağı kurulur.
Bu gönül bağıyla muhabbet erkânında zamanla olgunlaşarak gerçeğe yani
Hakk’a ulaşılır. Nice kabdan kaba boşaldım doldum Karıştım denize deniz ben oldum Damlanın içinde evreni buldum Yine benden bana getirdi beni Muhabbet ortamında bilgimi, görgümü canlarla
paylaştım, eksiğimi tamamladım. Arifler meclisine girdim ariflerden biri oldum.
Makro, mikro/damla, Okyanus misali Hakk’ı Âdemde bildim ve inandım. O Âdem de
ben olduğuma göre, Hak özümüzdedir. Rehberim bende olan Hakk’ı bana
bildirdi/buldurdu ve yine beni benden bana getirdi. Buhar oldum yağdım yağmurlarınan Karıştım toprağa çamurlarınan Piştim fırınlarda hamurlarınan Üstadım sofraya yatırdı beni Buhar olup yağmur ile toprağa yağıp,
toprağın çamura dönüştüğü gibi; gönülleri bir olan canlarla bilgimi harmanlayıp
paylaştım. Hamurun fırında piştiği gibi, kâmil insanların muhabbetlerinde diğer
ham olan canlarla birlikte olgunlaştım, kemale erdim. Sofraya yetirilen, sunulan
lokma gibi ilmim artıp, sözüm dinlenir olunca üstadım bana el verdi. Çiğnediler dişler ile ezildim Vücut eleğinden geçtim süzüldüm Çaldı kalem bir deftere yazıldım İrfan mektebine yetirdi beni Lokmaların yenilip, sindirim
sisteminden geçip, süzülüp kana karıştığı gibi; üstadımdan aldığım ilmi insanlara
aktarmaya başladım ve onlarda kendilerine yarayanı alıp yaramayanı bir tarafa
bıraktılar. Hak katında Ariflerin defterine yazıldım. Üstadım, ilim irfan
mektebi olan muhabbet erkânına, beni yetirdi/eriştirdi. Daimi’yim
ermişlerin ereği Böyle idi tabiatın gereği Ölmez bir ananın oldum bebeği Aldı dizlerine oturdu beni Daimi’yim ermişlerin
ereği/amacı/maksadı can bedeni terk etmeden gerçeğe ulaşmaktır. Tabiatın gereği
de bunun gibidir. Devir-daim evresinde ten toprağa, can ise Hakk’a dönecektir. Can
bedeni terk edince beden ölmez, ana olan toprağa karışır. Topraktan da bir
başka biçimde yaşama dönecektir. Aşk ile.
|