Âşık Remzâni

 

 

 

Deyişlerin Dili 18  Daimi Baba

 

Dertli  DİVANİ

 

 

Merhaba dostlar, bu sayımızda daha önce de bir deyişini paylaştığımız Daimi Baba’nın bilinen şiirlerinden birini anladığım açıdan yorumlamaya çalışacağım.

 

Bir Gerçeğe Bel Bağladım

 

Bir gerçeğe bel bağladım erenler

Aldı benliğimi bitirdi beni

Damla idim bir ırmağa karıştım

Denizden denize götürdü beni

 

Daimi Baba, şiirinin ilk dörtlüğünde şunları söylüyor: Yolu bilen rehbere, mürşide özden bağlandım. Beni alıp, benliğimi bulmamı sağladı, ilmiyle beni yetiştirdi. Bir can idim, cem olup canlarla kaynaştım. Canlarla gönülleri birleyip, kâmil bir topluluğa karıştım.

 

Alevi-Bektaşi inancında “Bel bağlamak”, yola gönülden ikrar vermek anlamındadır. “Yol”, Hak-Muhammet-Ali yoludur. “El ele el Hakk’a” düsturu/kuralı ile yola ikrar veren canın; Rehber’i, Mürşid’i ve Pir’i ile gönül bağı kurulur. Bu gönül bağıyla muhabbet erkânında zamanla olgunlaşarak gerçeğe yani Hakk’a ulaşılır.

 

Nice kabdan kaba boşaldım doldum

Karıştım denize deniz ben oldum

Damlanın içinde evreni buldum

Yine benden bana getirdi beni

 

Muhabbet ortamında bilgimi, görgümü canlarla paylaştım, eksiğimi tamamladım. Arifler meclisine girdim ariflerden biri oldum. Makro, mikro/damla, Okyanus misali Hakk’ı Âdemde bildim ve inandım. O Âdem de ben olduğuma göre, Hak özümüzdedir. Rehberim bende olan Hakk’ı bana bildirdi/buldurdu ve yine beni benden bana getirdi.

 

Buhar oldum yağdım yağmurlarınan

Karıştım toprağa çamurlarınan

Piştim fırınlarda hamurlarınan

Üstadım sofraya yatırdı beni

 

Buhar olup yağmur ile toprağa yağıp, toprağın çamura dönüştüğü gibi; gönülleri bir olan canlarla bilgimi harmanlayıp paylaştım. Hamurun fırında piştiği gibi, kâmil insanların muhabbetlerinde diğer ham olan canlarla birlikte olgunlaştım, kemale erdim. Sofraya yetirilen, sunulan lokma gibi ilmim artıp, sözüm dinlenir olunca üstadım bana el verdi.

 

Çiğnediler dişler ile ezildim

Vücut eleğinden geçtim süzüldüm

Çaldı kalem bir deftere yazıldım

İrfan mektebine yetirdi beni

 

Lokmaların yenilip, sindirim sisteminden geçip, süzülüp kana karıştığı gibi; üstadımdan aldığım ilmi insanlara aktarmaya başladım ve onlarda kendilerine yarayanı alıp yaramayanı bir tarafa bıraktılar. Hak katında Ariflerin defterine yazıldım. Üstadım, ilim irfan mektebi olan muhabbet erkânına, beni yetirdi/eriştirdi.

 

Daimi’yim ermişlerin ereği

Böyle idi tabiatın gereği

Ölmez bir ananın oldum bebeği

Aldı dizlerine oturdu beni

 

Daimi’yim ermişlerin ereği/amacı/maksadı can bedeni terk etmeden gerçeğe ulaşmaktır. Tabiatın gereği de bunun gibidir. Devir-daim evresinde ten toprağa, can ise Hakk’a dönecektir. Can bedeni terk edince beden ölmez, ana olan toprağa karışır. Topraktan da bir başka biçimde yaşama dönecektir.

 

Aşk ile.

 

                                                            - Makaleler -