Deyişlerin Dili 11 Sadık Baba
Dertli Divani
Sevgili
dostlar, bu sayımızda yine on yedinci yüzyılda yaşamış önemli ozanlarımızdan
Sadık Baba’ya ait bir deyişi açıklamaya çalışacağım. Bu deyiş de Urfa, Kısas,
Sırrın ve Akpınar cemlerinde onlarca yıldır icra edilmektedir. Günümüz Türkçesi
ile olsa da çok derin anlamlar içeren deyişe geçmeden önce ozanımızı kısaca
tanıyalım.
Sadık Baba
Asıl adı
Hüseyin’dir. Malatya Hekimhan ilçesinin Güvenç köyünde 1771 yılında dünyaya
gelmiştir. Çocuk yaşlarda iken babası Kurada Ali, Sivas Karaöz köyüne,
akrabalarının yanına göç etmiştir. Genç yaşta söylediği deyişlerle çevreye ünü
yayılmıştır. Asıl adı Ahmet olan Babo Dede, Hekimhan’ın Basak köyünde ocak
dedesidir ve yörenin ileri gelenlerinden biridir. Babo Dede, büyük oğlu Haydar
Ağa aracılığıyla Sadık Baba’yı Karaöz’den kendi köyüne geri getirtmiştir. Sadık
Babanın şiirlerini Güvenç köyünden Molla Bektaş yazıya geçirmiştir.
Alevi-Bektaşi inancının ulu ozanlarından sayılabilecek Sadık Baba, daha sonra
samimi dostu Molla Bektaş’la beraber kendi köyü olan Güvenç köyüne dönmüş,
evlenmiş çocuk sahibi olmuş ve çiftçilikle uğraşmıştır. 1837 yılında Hakk’a
yürüyen Sadık Baba kadim dostu Molla Bektaş ile Güvenç köyünde bulunan aynı
türbededir.
Hizmet
edelim gerçeğe
Ol şahı merdana karşı
Varalım ulu divana
Muhammed servere karşı
Alevi-Bektaşi-Kızılbaş
inancında; Yol gerçektir ve Hak-Muhammet-Ali yoludur. Divan ise
İkrar-Görgü-Musahip ceminde oluşturulan meydandır. Erkândır. Mürşit Muhammet,
Rehber Ali’dir.
Bu
dörtlükte; Doğruya, gerçek yola hizmet edelim Şah-ı Merdan Ali’ye karşı.
Varalım ulu divana (meydanda özümüzü dara çekip aklanıp kul hakkından arınalım)
Muhammed’e kaşı (Mürşide karşı/huzurunda duralım) denilmektedir.
Daim
zikrederim yari
Gönül bivefadan fari (fariğ)
Sıralandı şah/er katarı
Azmeyler didara karşı
Bu
dörtlükte ifade ise: Daima Hakk’ı zikretmekteyim. Vefasızlardan gönlümü ayırmış
uzak tutmaktayım. İkrar verip yola girmek arzusuyla darda sıralı şekilde duran,
pençe-i Al’i Aba’dan geçen, Şah katarına dahil olandır. Didara karşı: cemal
cemale olma azmi içindedir.
Yürü
menzile yetegör
Küfrün imana satagör
Kadim ikrarın tutagör
Aht ile peymana karşı
Yol’da olan yürürse menzile erebilir. Yol’a hizmetle kemale erişilebilir.
Küfrü imana satmak: Olumsuzlukları olumlu yöne dönüştürmektir. Büyük
iyiliklerle kötülükleri yok etmek ya da yanlıştan ayrılıp doğruya yönelmek. Pir
Sultan’ın“Küfr içinde iman vardır/seçebilirsen gel beri” dediği gibi “küfrün
imana satagör” Makam-ı naz ehli olmaya çalış diye de yorumlanabilir.
Hak
dedim meydana geldim
Mürşidimsin sana geldim
Ateşinle yana geldim
Şem’ine pervane karşı
Hak deyip
bu meydana geldim, Hakk’a ulaşmak için Mürşidimsin ve sana geldim. Pervanenin
ateşe yandığı gibi bende senin aşkına, ateşine yanmaya geldim.
Şükür
hak ile pazarım
Hakkın ismini yazarım
Sadık der bahri yüzerim
Gavvasım ummana karşı
Pazarım hak
ile. Muhabbette hak kelamı söylemekte ve dinlemekteyim. Hep Hakk’ın ismini
zikretmekteyim. Denizin dibinde inci arayan dalgıç gibi. Sadık, muhabbet
erkânında/deryasında manayı bilen arifim.
Aşk ile…
Sözcük anlamları:
Şah-ı Merdan: Mertlerin Şahı, Hz. Ali’nin
bir ismi.
Server: Baş, başkan, ulu.
Bi vefa: Vefasız.
Fariğ: Vazgeçmiş, çekilmiş.
Azmetmek: Engelleri aşmaya kararlı olmak.
Didar: İnsan yüzü, çehre.
Alevi-Bektaşi-Kızılbaş inancına göre: Cem ve muhabbet erkânında didar görme -cemal
cemale muhabbet etme- İlahi güzelliği seyretme.
Kadim ikrar: Ezeli ikrar: Elest-û
Bezm’inde verilen söz.
Ahd: Söz vermek.
Peyman: Yemin etmek.
Ahd-i(û)Peyman: Erenler ceminde ikrar verme,
yemin etme ve hazırda bulunan canları, Hakk’ı şahit tutmak.
Şem: Mum.
Pervane: Ateş-Işık etrafında dönen bir tür küçük kelebek.
Aslında bir aşk hikâyesi olan şem ve pervane sözcük anlamlarını daha da
derinleştirmektedir. Hikâye şöyledir: Pervane Şem’e âşıktır. Onun alevine
ulaşabilmek arzusundadır. Ancak pervane için şeme ulaşmak o kadar kolay
değildir. Pervane uzun süre şem’in etrafında döner durur, yavaş yavaş ona
yaklaşır tam aleve ulaşacakken canı yanar ve uzaklaşır. Sonra aynı süreç birkaç
defa devam eder. Her seferinde aleve biraz daha yaklaşır, canı yanar ve
uzaklaşır. Son seferinde artık dayanamaz ve kanatlarıyla alevi kucaklar ve
şemin alevi pervaneyi yakar. Bâtıni
anlamda ise: Alevi-Bektaşi-Kızılbaş inancında; Cemde, cezb ile Semah dönen
canlar Hak ile Hak olma arzusunda birer pervanedir.
Bahr: Deniz.
Gavvas: Suya dalan, inci arayan dalgıç.
Umman: Ulu, büyük, engin deniz, okyanus.
- Makaleler -
|