Âşık Remzâni |
Deyişlerin Dili
Dertli Divani
Merhaba dostlar
dergimizin bu sayısında ulu ozanlarımızdan Fuzulî’nin eserlerinden birini günümüz
Türkçesine çevirerek yorumlamaya çalışacağım. Hâsılım yoh ser-i kûyunda beladan gayrı Garazım yoh
reh-i ışkında fenadan gayri Ney-i
bezm-i gamem ey ah ne bulursan yele ver Od’a
yanmış kuru cismümde hevadan gayri Perde
çek dideme hicran günü ey kanlı yaşum Ki gözüm görmeye ol mah-likadan gayri Ne yanar
kimse mene ateş-i dilden özge Ne açar
kimse kapım bad-ı sabadan gayri Bozma
ey mevc gözüm yaşı habâb’ın ki bu seyl Koymadı hiç imaret bu binadan gayri Bezm-i
ışk içre Fuzulî nice ah eylemeyüm Ne
temettü bulunur ney’de sadâdan gayri Aslı yukarıda olan
şiirin Türkçe çevirisi şöyledir: Senin köyünün/evinin
sokağının başında beladan başka elde ettiğim bir şey yok Aşkının
yolunda yok olmaktan (ölmekten) başka bir amacım yok Ey ah!
gam/hüzün meclisinin ney’iyim, Ateşe yanmış
kuru vücudumdan başka ne bulursan yele ver, savur, dağıt. Gözüme perde
ol ayrılık günü, kanlı yaşım Ki gözüm
görmesin ay yüzlümden başkasını Bana ne
gönül ateşinden başka kimse yanar, Ne de sabah
rüzgârından başka kimse kapımı açar Ey dalga,
gözüm yaşının üzerindeki hava kabarcıklarını bozma, Ki onun sel
gibi akışı bu gözden başka hiç bir şeyi sağlam bırakmadı Fuzulî aşk meclisinde nasıl olur da ah etmeyeyim, Ney’in
sesten başka ne kârı/kazancı olabilir ki? İlk beyitte,
Fuzulî sevgiliye, Hakk’a ait olan bu dünyada yaşadığı süre içerisinde beladan
başka elde ettiği bir şeyin olmadığını; O’nun aşkının yolunda ölmekten ve eriyip,
yok olmaktan başka bir amacının olmadığını söylüyor. İkinci
beyitte, gamlı ve hüzünlü insanların gözü, kulağı, dili, yani halkın tercümanı
olduğunu; ateşe yanan, dertten gamdan yıpranan, kuru vücudundan başka bulduğun
ne varsa yele savur ve dağıt diyor. Üçüncü
beyitte, kanlı yaşım dostlardan ayrılık günü gözüme perde ol ki ay yüzlümden
başkasını görmeyeyim. Yani duygularını açığa vurmamayı, haktan başka kimseyi
görmemeyi arzu etmektedir. Dördüncü beyitte,
Gönlündeki ateşten başka kendisine yananın olmadığını ve rüzgardan başka
kapısını açıp gelen gerçek dost bulamadığını söylüyor. Beşinci heyette,
Sel gibi akan göz yaşlarının oluşturduğu hava kabarcıklarını dalga bozmasın
yanı duygularıma kimse dokunmasın. Mutlak varlığın, birlik denizinin’ Hakk’ın
aşkı vücudumda gözümden başka sağlam bir
yer bırakmadı ki böyle ağlamaktayım. Altıncı beyitte,
Fuzulî, aşk meclisinde, muhabbet ortamında nasıl ah, feryat etmeyeyim ki,
sesimi duyurmaktan, derdimi söylemekten başka bir sermayem kazancım yok. Diyor. Aşk ile.
Hâsıl : Husule gelen, ortaya çıkan. Ser : Baş. Kûy : Köy, sokak, sevgilinin
bulunduğu yer.. Garâz : Maksat, amaç, hedef, istek. Bezm : Meclis. Od : Ateş. Heva : İstek, arzu. Hicran : Ayrılık. Mah-lika : Ay yüzlü; ay kadar güzel olan
sevgili. Dıl : Gönül. Bâd-ı
sabâ : Doğudan esen, hafif hoş
rüzgâr. Sabah rüzgârı. Mevc : Dalga; mutlak varlığın,
birlik denizinin dalgası. Habâb : Suyun üzerindeki hava
kabarcıkları. Seyl : Sel, şiddetle gelen şey. İmâret : Umran, bayındırlık. Binâ : Göz. Nice : Nasıl. Temettü : Kâr etme, kazanma, fayda. Sadâ :
Ses. Fuzulî Asıl
adı Mehmet olan Fuzulî, 1504 yılında Kerkük’te doğduğu, Bayat aşiretinin “Karyağdı”
soyundan Molla Süleyman’ın oğlu olduğu ve babasının dünyadan göçüşüne kadar
Bağdat’ta kaldıkları söylenmektedir. Bazı kaynaklara göre ise 1480 yılında Irak’ta
Kerbelâ’da doğdu Bağdat’ta öğrenim gördü ve ünlendi. İmam Hüseyin’e olan
bağlılığı ve aşk-ı ile bilinen Fuzulî ömrünün sonuna kadar Kerbelâ’da yaşadı ve
1556 yılında orada Hakk’a yürüdü. En
büyük divan şairi olan ve dünya klasikleri arasında yer alan FuzulÎ, Alevi-Bektaşi
inancına göre ulu ozanlardan biridir. Türkçe ve Farsça divanı bulunmaktadır. Hadikatüs’suade (Saadete Ermişlerin
Bahçesi – Kerbelâ Olayını konu alan düz yazı ve şiir karışımı), Leyla ve Mecnun (Leyla ile Mecnun
hikâyesini anlatan ünlü mesnevi), Beng ü
Bade (Beş yüz beyitlik Türkçe mesnevi), Heft
Cam (327 beyitlik bir sakinâme), Rind-ü
Zahid (Farsça düz yazı), Hüsn-ü Aşk
(Farsça düz yazı), Şikâyetname
(Türkçe mizah ve hiciv) gibi ünlü eserleri dünyaca bilinmektedir ve birçok dile
çevrilmiştir.
|