Âşık Remzâni

 

 

 

ALEVİ KATLİAMLARINA VE MARAŞ KATLİAMINA GENEL BİR BAKIŞ

 

Namık Kemal DOĞANAY

Aralık 2016

 

On beş yıl kadar önce, turizm firması aracılığıyla eşim ve çocuğumla Kıbrıs’a tatile gitmiştik. Firma, Kıbrıs’ın tarihi ve turistik yerlerini, özellikle de 1974 Kıbrıs Harekatı öncesi Türklere yapılan katliam yerlerini biz katılımcılara gösteriyordu. 1963 yılı Noel günü, Binbaşı Dr.Nihat İlhan’ın Lefkoşe’de bulunan, eşi ve üç çocuğunun banyo küvetinde katledildiği evini geziyorduk. Rehberimiz, katliamın izlerinin halen bulunduğu banyoda olay gününü anlatıyordu. Rehber olayı anlattıkça, balayı için eşiyle birlikte Kıbrıs’a tatile gelen teğmen rütbesindeki bir subay ise, tüm Rumlara hakaret ediyor; “bütün kötülüklerin Rumlarda olduğunu, acıma duygularının olmadığını, insan olmadıklarını, onların da katledilmesi gerektiğini” söylüyordu.

 

Ben ve eşim bu şahsın ırkçı söylemindençok rahatsız olduk. “Beyefendi! Birkaç Rum askerin, savaş esnasında yaptığını, hele silahların egemen olduğu, düşmanlığın olduğu bir zamanda yapılan vahşeti, tüm Rum halkına maledemezsin, hem biz Türkler de böyle katliamlar yapmadık mı? Şiddetin olduğu yerde-savaşta, gücü olan zayıfa böyle katliamlar yapıyor. Savaşın olduğu yerde Rum Türk’e katliam yapıyor, Türk Rum’a katliam yapıyor, hatta Türk Türk’e yapıyor” dedim.

 

Subay olan tatilci bana; “Nasıl Türk, Türk’e katliam yapıyor?” diye sertçe karşılık verdi.

 

Evet! Türk, Türk’e katliam yapıyor. Maraş’ta, Çorum’da, Sivas Madımak Oteli’nde insanlar katledilmedi mi? Yakılmadı mı? dedim. Böyle bir cevap karşısında o kişi fena halde şaşırdı. “Ha evet. Ben böyle düşünmemiştim” dedi.

 

Yukarıdaki anekdotta da görüldüğüüzere, gücün, şiddetin, bağnazlığın olduğu, empatinin ve karşıdakine sevgi ve saygının olmadığı, tek doğrunun kendi inancı, düşüncesi ve bildiklerinin olduğu yaygınsa, ötekine karşı katliamlar hep yapılmıştır.

 

Bu Coğrafyada Aleviler Katliam Yapmamıştır

 

İnsanı, doğayı, doğadaki tümcanlı-cansız varlıkları sevmeyi inancının temeli olarak gören; hiç bir canlıya eziyet etmeyen; farklılıkları, düşünce çeşitliliklerini zenginlik olarak gören; ilimden gidilmeyen yolun karanlık olduğunu düstur edinen; incinsen de incitme ilkesiyle eza-ceza görse de karşısındakine şiddet, baskı uygulamayan Alevi-Bektaşiler, tarih boyunca hep katliamlara uğramıştır. Uğradığı katliamlara rağmen, kısasa kısas veya öç alma mahiyetinde bile olsa, Aleviler tarafından yapılmış bir tane katliam, yok etme olayı gerçekleşmemiştir. Aksi durum Aleviliğin düşünce ve inancına tezat olacaktır.

 

Aleviler İmam Ali’den itibarenkatliamlara uğramaktadır. Alevi katliamlarının, İmam Ali’nin 661 yılında katledişinden itibaren başladığını kabul edersek başlıca katliamlar aşağıdadır;

 

+ 680 yılında İmam Hüseyin’le birlikteyetmiş iki kişi,

+ 922 yılında Hallacı Mansur,

+ 1238 yılında Amasya’da Baba İlyas,

+ 1239 yılında Kırşehir’de Baba İshak’la birlikte üç bin kişi,

+ 1394 yılında Fazlullah,

+ 1418 yılında Seyit Nesimi,

+ 1419 yılında Torlak Kemal, Börklüce Mustafa,

+ 1420 yılında Şeyh Bedrettin,

+ 1511 yılında Teke Yöresi’nde Şahkulu Sultan,

+ 1514 yılında Yavuz Sultan’ın kırk bin Alevi katliamı,

+ 1519 yılında Sivas’ta Şah Veli,

+ 1526 yılında Baba Zünnun,

+ 1528 yılında Nurhak’ta Şah Kalender Çelebi,

+ 1533-1534 yılları arasında Kanuni’nin yaptığı katliam,

+ 1606-1611 yılları arasında Kuyucu Murat Paşa’nın katliamları,

+ 1826-1827 yılları arasında II. Mahmut’un yaptığı katliamlar,

+ 1937-1938 yılları arasında Dersim Katliamı,

+ 1966 yılında Ortaca/Muğla Katliamı,

+ 1978 yılında Maraş Katliamı,

+ 1980 yılında Çorum Katliamı,

+ 1993 yılında Sivas Madımak Oteli Katliamı,

+ 1995 yılında Gazi Katliamı.

 

Alevilere Katliam Her Devirde Var

 

Yukarıda görüldüğü üzere, Aleviinancını ve öğretisini yok etmek amaçlı olarak Alevilere, pir ve mürşidlerine her dönem baskı, şiddet ve katliamlar uygulanmıştır. Bu katliamlar özellikle Yavuz Sultan Selim, Kanuni Sultan Süleyman, Kuyucu Murat Paşa ve II. Mahmut dönemlerinde, kundakta çocukların dahi katledildiği soykırım düzeyinde uygulanmıştır.

 

Belli başlı katliamların yanında,sadece Alevi olmasından, Alevi dedesi veya önderi olmasından dolayı, özellikle 12 Eylül darbesi öncesinde faşistler  ve darbe sonrasında ise cunta tarafından katliamlar yapılmıştır.

 

12 Eylül Darbe Öncesi Maraş Alevi Katliamı

 

Maraş katliamı bir yalanlabaşlatılmıştır. Çiçek Sinemasına sağcılar tarafından getirilen “Güneş Ne Zaman Doğacak” adlı filmin gösteriminden sonra; faşistler tarafından konulduğu daha sonra tespit edilen tahrip gücü zayıf bomba, saat 21.00 gibi patlatılır. Bombanın Aleviler tarafından atıldığı, Alevilerin Sünnilere saldıracağı, camileri yakacakları tahrikleriyle 19 Aralık’ta olaylar başlatılır.

 

20 Aralık’ta Alevi ve solcularıngittikleri kahvehanelere bombalar atılır. 21 Aralık’ta ise, iki solcu öğretmen katledilir. Katledilen iki öğretmenin cenazesi, Ulu Cami’den cumaya denk gelen 22 Aralık’ta kaldırılmak istenir. Caminin yakılacağı, Alevilerin sünnileri öldüreceği yalanı ve tahriki çevre sünni köyler dahil her yerde yapılır.

 

22 Aralık’ta iki öğretmenin cenazesinekatılan korteje, on binin üzerindeki gerici kalabalık saldırır. Böylece Alevilere yönelik katliam başlar. Önceden işaretlenen Alevi evlerine ve işyerlerine saldırılar, yakma-yıkmalar, büyük bir kalabalık tarafından yapılır. Evlere girilerek kadın, yaşlı, çocuk demeden tecavüz ve işkenceler yapılır.

 

Katliamcılar, kadınlara hattaöldürdüklerine tecavüz ederler, kundaktaki çocukları boğazlarlar, kadınların karınlarını deşer, memelerini keserler, insanları baltalarla, silahlarla öldürürler.

 

Katliamlar 26 Aralık’a kadar devameder. 19 ile 26 Aralık 1978 tarihleri arasında Maraş’ta yaşanan katliamda yüz ellinin üzerinde can katledilirken, Alevilere ait iki yüz elliye yakın ev ve yüzün üzerinde işyeri tahrip edildi. Diğer katliamlarda olduğu gibi Maraş Katliamı’nda da gerçek sorumlular ve gizli-açık azmettiriciler ceza almadılar.

 

Ben de şu dünyaya geldim sakinim
Kalsın benim davam divana kalsın
Muhammed Ali'dir benim vekilim
Kalsın benim davam divana kalsın

Yorulan yorulsun ben yorulmazam
Derviş makamından ben ayrılmazam
Dünya kadısından ben sorulmazam
Kalsın benim davam divana kalsın

Ben de vekil ettim Bari Hüda'mı
O da kulu gibi zulüm ede mi
Orda söyletirler bir bir adamı
Kalsın benim davam divana kalsın

Mümin müslüm döşürür de cem olur
Anda sınık yaralara em olur
Kara taş erir de safi dem olur
Kalsın benim davam divana kalsın

Pir Sultan Abdal'ım dünya kovandır
Giden adil beyler kalan ihvandır
Muhammed divanı ulu divandır
Kalsın benim davam divana kalsın

 

Maraş Katliamı’nda yüzelinin üzerinde Canımız katledildi. Maraş’tan sonra Çorum, Sivas ve Gazi Mahallesi’nde de çok sayıda Canımız, sadece Alevi oldukları için, baskın mezhepten olmadıkları için hunharca katledildi.

 

Alevi/Bektaşileryüzyıllardan beri katliama, soykırıma uğramasına rağmen, inancının gereği olarak otorite dışında hiçbir topluma kin, nefret, öç alma duygusuna kapılmadı.

 

Bugün de Aleviler içinkatliam planlarının yapıldığı anlaşılmaktadır. Tekrar büyük acıların yaşanmaması için, Alevi/Bektaşilerin bir-beraber ve iri olmaları, içlerinde insan, doğa sevgisi olan diğer inanç sahibi kişilerin de dahil edildiği oluşumları bir an önce hayata geçirmesi gerekmektedir.

 

İnsanlık düşmanlarıtarafından katledilen tüm canları saygı ile selamlıyor, devirlerinin daim olmasını diliyorum.

 

Aşk ile...

 

                                                          -  Makaleler  -