Âşık Remzâni

 

 

 

AHİLİĞİN GÜNÜMÜZE YANSIMASI

 

Yrd. Doç. Dr. Mehmet YARDIMCI

zileli.yardimci@gmail.com

 

Ahilik, Atatürkçülükle aynı bağlamda, aynı oluşumda  ve aynı odakta birleşmektedir. Bu iki düşünce sisteminin birçok alanda benzerlik göstermesinin nedeni her ikisinin de Türke özgü olup Türk kültür ve uygarlığından kaynaklanmasından gelmektedir. Ahiliğin günümüze yansıması ve uygulanmasının Atatürkçülükle örtüşmesini  şu şekilde açmak mümkündür:

 

A. Ahiliğin Milli Egemenlik Bakımından Günümüze Yansıması

 

Ahilik ve Atatürkçülük bir şefe, bir diktatöre değil halka dayanmaktadır. Her iki sistem de egemenliğin kaynağını halk-devlet bütünleşmesinde aramaktadır. Her iki sistemde de söz sahibi olan tek temel güç  halktır.

 

Ahilik, bundan yedi yüz yıl önce egemen millet - egemen devlet ilkesini benimseyip  tebliğ etmiştir.  Atatürkçü düşünce de Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir ilkesinin siyasal alanda örgütlenmesini yapmıştır. Ahiliğin bu ilkesi günümüzde tam olarak uygulanmaktadır.

 

B. Ahiliğin  Sosyal Güvenlik Bakımından  Günümüze Yansıması

 

Ahilikte temel kural, çoluk çocuğa mal mülk bırakmak değil, zanaat, hüner bırakmaktır. İş ve üretim kişiliğin oluşmasında tam etken olduğundan herkesin bir işi olmalıdır. Ahilikte onun bunun sırtından geçinmek gibi bir hak yoktur.  Onun bunun alın terini gasp etmek de yoktur.

 

Ahiliktehür düşünce, hür girişim vardır. Ancak bu girişim başkalarına zarar verici konumda olmamalıdır.

İşçi, işveren hakkı dengede tutulacak, dayanışma ve sosyal güvenlik olacaktır. Ancak bunların gerçekleşmesi için yıkıcı bir tutum ve sınıf diktatörlüğü olmayacaktır. Ahiliğin bu yönünün de bu güne yansıdığı görülmekte, sendikalar bu yönde özenli çalışmalar sergilemektedir.

 

C. Ahiliğin Demokrasi Ve Cumhuriyet Yönetimi Bakımından Günümüze Yansıması

 

Tarihi kaynakları karıştırdığımızda Ankara’da 64 yıl hüküm süren bir Ahi Cumhuriyeti’nin kurulduğu  görülür.  Kayıtlarda 1290-1354 yılları arasında varlıklarını korudukları yazılmaktadır. Aslında Atatürk’ün Ankara’yı başkent seçip, cumhuriyeti burada ilan edişini  ve cumhuriyet ilkelerini Ankara Ahileri adı ile tarihe geçen Ahi Cumhuriyeti ilkelerinde aramak gerekir. Bu ilkelerin Atatürk ilkeleriyle büyük ölçüde örtüştüğü görülür. Dikkat edilirse Osmanlı devleti de Ahi kültürü ve ahlakıyla, Ahi ilkeleriyle beslendiği sürede yükselmiş ve gelişmiştir. Ahilik ve Bektaşilik devlet dışında kaldıktan sonradır ki, devlet gerilemeye, çökmeye başlamış, inanç katliamlarına neden olmuştur. Ahilik, dinden kaynaklanmış hissi verse de hiçbir zaman teokratik bir diktaya yaklaşmamış, Türk tarihinin ilk laik kurumu olmuştur.

 

Ç. Ahiliğin Güzel Sanatlar Ve Zanaat Bakımından Günümüze Yansıması

 

Ahilik, her insanın bir iş ve meslek sahibi olmasını amaçlamıştır. Bu ilke, işsizliğin yok edilişinin kabulü ve kurum olarak yaşatılmasıdır. Bu açıdan ahilik günümüzün en önemli yarasına parmak basmaktadır.

 

D. Ahiliğin Kadınların Korunması ve Kadın Hakları Bakımından Günümüze Yansıması

 

Ahilik, akıl-ilim-ahlâk ve devlet bütünlüğünü amaçlar. Akıl ilk plana geçince, kadının sosyal hayatta yerini almaması düşünülemez. Bilindiği gibi Atatürk devrimi 5 Aralık 1934’te kadınlara seçme ve seçilme hakkını vermiştir. Aslında eski Türklerde (Uygur, Göktürk, Oğuz, Selçuk) kadınlar sosyal ve kültürel yönlerden geri planda değildiler. Hatun denen bilgili,  görgülü kültürlü kadınlar hakanın yanında bir çeşit danışman görevinde bulunurlardı.

 

Anadolu’daerkeklerin yanında kadınların da teşkilatlandığını gösteren ana kuruluşlardan biri de  Bacılar Teşkilâtı dır. Ahi Evren’in eşi Fatma Bacı yani Kadıncık Ana Anadolu’da kadınlar kolu konumundaki Bacıyan-ı Rum yani Anadolu bacıları  örgütünü kurmuştur. Bu örgütün kadınlar arasında hızla yayılıp gelişmesi Bacıların geçmişte bazı önemli faaliyetler içinde bulunduklarının da işaretidir. Önemli bir hizmet grubu oldukları anlaşılan bu örgüt üyelerinin yani Bacıların Anadolu kadınlarını örgütlendirdikleri  yandaşlarını belli bir eğitim ve öğretimden geçirdikleri ata binmeyi, ok atmayı hatta  gerektiğinde savaştıkları bilinmektedir. Atatürk Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürüklenmeye değil, omuzlar üzerinde  göklere yükselmeye lâyıksın derken Ahi ocaklarının Baciyan_ı Rum kollarından esinlenir gibidir.

 

E. Sosyal Dayanışma Ve Kooperatifçilik Bakımından Ahiliğin Günümüze Yansıması

 

Ahilik Türk tarihinde ilk kez hem kooperatifçilik ülküsünü yerleştirmiş, hem de günümüzdeki sendikacılık eyleminin temelini atmıştır. Orta Sandıkları ndan sonra Ziya Paşa döneminde Memleket Sandıkları adı ile başlayan Zirai Kredi Kooperatifleri zaman içinde kendi varlığını korurken bir yandan da model olup çağdaş bir görünümle çiftçiyi koruyan Ziraat Bankası na dönüşmüştür.

 

Bilindiği gibi Atatürk de Mithat Paşa’dan sonra en büyük kooperatif çimizdir. O, Türk kooperatifçilik eylemine öncülük etmiş, önemli bir dinamizm getirmiştir. Sendikacılık hareketi de batıda değil Ahilikte aranmalıdır. Çünkü Ahi ocakları, Ahi zaviyeleri, Ahi tekkeleri  birer iş ve üretim ocağıdır. Demokrasinin en önemli iktisadi boyutu Ahi ocaklarıdır. Atatürk,“Türk çocuğu, ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır.” derken Bektaşilik ve Ahiliğe atıfta bulunmaktadır.

 

F. Bağımsızlık Ve Özgürlük İlkesi Bakımından Ahiliğin Günümüze Yansıması

 

Ahilikte, içte özgür biryaşamın esaslarını yaşatmak, dışa karşı da ülkenin egemenliğini, bağımsızlığını korumak  ana ilkedir. Atatürk’ün “Biz tarihimiz boyunca hürriyet ve istiklâle örnek olmuş bir milletiz.” Sözünde Ahi birliklerinin hürriyet ve bağımsızlığa  verdikleri önemin işaretidir.

 

G. Esnafın, Küçük Sanayicinin, Tüccarın Korunması Yönünden Ahiliğin Günümüze Yansıması

 

Ahi Evran düşüncesiyle, Atatürk’ün esnafın korunması, kollanması, küçük sanayicinin geliştirilmesi bakımından görüşleri arasında büyük benzerlik vardır. Atatürk sınıf esasını reddetmekte ve toplumu bir bütün olarak ele almaktadır. Ahi Evran da  açlar ve toklar gruplarının bulunmasını reddeder.  Her ikisi de sömürenler ve sömürülenler zümrelerinin doğmasına meydan vermezler.

 

H. Türk Kültürünü Ve Türk Dilini Koruma, Geliştirme Bakımından Ahiliğin Günümüze  Yansıması

 

Ahilik ve Bektaşilik Türk kültürünün, Türk dilinin, Türk halk müziğinin koruyucusu ve kollayıcısı olmuşlardır. Türk dilini koruyup geliştiren, Arap ve Acem dillerinden sıyırıp resmi devlet dili yapan, Türkçe düşünüp Türkçe yazan şairleri, âşıkları ve düşünürleri bir şemsiye altında toplayan Ahi Ocakları olmuştur. Âşık Paşa Türk dilinin bayraktarı olarak yaşamış önemli bir ahidir. Ahmed-i Gülşehri, Süleyman Türkmanî, Ahi Evren Veli Türkçe düşünüp Türkçe yazmış, bizi biz yapan dilimizi korumuşlardır. Bu dil ağzımda annemin sütüdür diyen Atatürkçü bir şairin bu dil ve Türkçecilik sevgisi Ahi ve Bektaşi ocaklarından kaynaklanmaktadır.

 

                                                      - Makaleler -