Âşık Remzâni |
AKP'Yİ KAZI
ALTINDAN DİYANET ÇIKAR
Davutoğlu’nun
elini öpen “dedenin…” Türkiye'nin en büyük, en organize, en zengin
partisi Diyanet Partisidir. İstisnasız her il ve ilçe merkezinde teşkilatı,
mahalle, köy ve mezra gibi yerleşkelerde binlerce temsilciliği, devletten ücret
alan yüzbinden fazla kadrosu vardır. Tek elden yönetilir. Her hafta; talimatları,
dünyevi-siyasi, dini eğilimleri ve yönlendirmeleriyle yirmi milyondan fazla
insana ulaşır. Mesajını kişiye doğrudan ulaştıran daha büyük bir güç,
organizasyon ya da kurum yoktur. Öyle bir
güç ki, isterse bir partiyi AKP gibi "abad" eder, istemezse, ağzıyla
kuş da tutsa CHP veya MHP gibi kendinden saymadığı partileri muhalefete mahkûm
edip "berbat" eder. Aslında Diyanet, 'dinin doğru yaşanması ve
evrensel ahlak ilkelerine uygun bireyler yetiştirilmesi' adına bir kamu kurumu
olarak devlet bürokrasisi içinde yer almış, her dinden- İnançtan insanımıza
hizmet vermesi istenmiştir. Oysa söz konusu kurum, din ve ahlak dışındaki konulara
özellikle siyasete (masalara ve kasalara)
ilgi duymuştur. Aldığı tavizlerle etkisini olağanüstü büyütmüş, seçim
süreçlerinde her camiyi birer parti merkezine dönüştürmüş, iştigal ettiği
alanın menfaati gereği, demokrasi ve insan haklarına dayalı devlet modeli
yerine dincinin egemen olduğu devlet yapısını ikame ederek, aslına rücu
etmiştir. HER ŞEY
ASLINA RÜCU EDER Türkiye hükümetleri, laisizm denilen evrensel
ilkeyi göz ardı etmiş, Anayasayı çiğneme pahasına din alanını sınırlamamıştır.
Din adamının "dinciye" evrilmesine, sosyal yaşama, ekonomiye,
siyasete egemen olma temayülüne engel olamamıştır. Dolaysıyla dinciliğin kıskacındaki ülkemizin
bilimsel kısırlığına, işgale, hırsızlığa, “çalıyor
ama iş yapıyor” ahlaksızlığına, yeşilin-doğanın tahribine, yolsuzluklara
fetvalar üretilmesine şaşmamak gerekir. "Ne olacak bu toplumsal rezilliğimiz" diyenlere en temel sorunun Diyanet Partisi
olduğunu tekraren söylemek isterim. DİNCİ
BİLİM ÜRETEMEZ! Okulları ve üniversiteyi İmam-Hatip'e çeviren,
haliyle bilim üretemeyen dinci, Uzay Mekiğinin Kuyruklu Yıldıza inmesini
hüzünle izlemiş ve kıskanmış olmalı ki, meseleyi ‘uzmanlık alanının incelikleriyle’ çözmeye soyunmuş, çareyi
başkalarının emeğini çalmakta bulmuş, 1500
yıl sonra "Amerika’yı yeniden keşfetmiştir." Neylersiniz ki,
bilim, İmam Hatip'te değil, fen liselerinde ve gerçek üniversitelerde
üretilmektedir. Bilim yuvalarını, fesat yuvalarına çeviren dincinin, bilim ve
keşif hırsızlığına soyunması tam bir kara mizahtır. Diyanet'in temel siyasal stratejisi, en dinci
partiyi iktidara taşımaktır. Sürecin en dinci partisi AKP’dir ve AKP-Diyanet
ortaklığı bu stratejinin sonucudur. Ortaklık, Türkiye’nin insani, ahlaki
değerlerini kaybetmesinin nedeni olmuş, AKP ve Diyanet’e olağanüstü güç,
iktidar ve KAÇ-AK Saraylar kazandırmıştır. AKP ve Diyanet Başkanlıkları eş genel başkanlıklar
gibi birbiriyle paslaşmakta, AKP Diyaneti paraya-pula boğmakta, Diyanet ise
Ortaçağ şeyhülislamları ve papazları gibi siyasetçinin yolsuzluklarına dini
kılıflar üretmektedir. AKP döneminde, Diyanet’in bütçesi diğer kamu
kurumlarının bütçesine oranla neredeyse on kat fazla atmıştır. Bu ikilinin milliyeti,
dini, vicdanı değil, mezhepleri ve özellikle çıkarları vardır. DAVUTOĞLU’NUN
DESTEKSİZ YALANI! IŞİD, kendisi gibi inanmayanı boğazlamakta, AKP
ise kendisi gibi inanmayana iş-ekmek vermemekte, hukukunu gasp etmekte,
inancını tanımamaktadır. Davutoğlu’nun
Tunceli’de Alevilere Havuç göstermesine
kimse aldanmasın; bu aldatmaca seçimlere kadar sürecek ve sonra o sopa sadece
Davutoğlu’nun elini öpen “dedenin” değil, hepimizin kafasına inecektir. Bunu
göreceğiz… Yalana
bakar mısınız; gitmiş Tunceli cemevine “Alevilere ayırımcılık yapılmasına izin
vermeyiz” diyor… “Kim ayrımcılık yaparsa” diyor. Ben söyleyeyim; sensin Sn.
Davutoğlu; ayırımcılık yapanların en başta gelenisin, hatta yaptığın
ayırımcılıkla övünenlerden birisin… Dışişlerine hiç büyükelçi atadın mı?
Başbakan olarak Alevi danışmanın var mı? Partinde bir kapıcı, Diyanet işlerinde
bir odacı var mı? Ayırımcılık yapan kim ola ki? “Söylemeyeyim”
diyorum ama dert söyletiyor; ayırımcılık
yapanın, mazlumun hukukunu gasp edenin Allah belasını versin mi? IŞİD KİM,
AKP NE? Bu anlamda 'IŞİD
aslında AKP'dir' dediğimizde AKP zihniyetine yakın duran yurttaşlar itiraz
ediyor ama AKP’nin, IŞİD’e silah ve lojistik destek sağladığını bilmeyen yoktur.
Laik Suriye yönetimine isyan ederek Türkiye’ye kaçan Suriyelilerin en temel
gerekçeleri, şeriat devleti istemeleridir. AKP’nin Suriyeli mülteciye sahip
çıkmasının nedeni, o insanların mağduriyetleri ve perişanlıkları değil, IŞİD
zihniyetiyle olan ortaklıklarıdır. Aksi halde Alevi Türkmenlere ve diğer
farklılıklara da sahip çıkmaları gerekmez miydi? Alevi’ye çok gördüğü hakları IŞİD zihniyetindeki
Suriyeliye tanımak isteyen, çalışma izni ve vatandaşlık hakkı tanımaya
hazırlanan AKP-Diyanet ortaklığının Aleviyle alıp veremediği şey, Alevinin
laik-sekuler yaşam tercihi, demokrasiye yatkınlığı, dinciden uzak durmaları ve
oy vermemeleridir. Bugün Alevi’yi
işe-aşa muhtaç ederek ekmeğini kesmek isteyen bu zihniyetin, yarın yeniden Çorum,
Maraş, Sivas, Gazi parkı eyleminde olduğu gibi katliamlara yönelmeyeceği asla
garanti edilemez? SONUÇ? Diyanet
kaldırılmalıdır…
Diyanet'i kaldırıp, yeniden 'muasır medeniyet' hedefine yönelmediğimiz sürece
demokrasi, laiklik, ahlak, insan hakları gibi medeniyete dair kavramlara
ulaşmamız, yaşamamız ve bilim üretmemiz sadece hayaldir. “AKP kuruldu,
ertesi yıl iktidar oldu” diyen saf kardeşlerime, Diyanet’in bütçesini
arttırmak için bir yerlerini yırtan ve yarışırcasına parmak kaldıran CHP, MHP
ve HDP’li milletvekillerine duyurulur; AKP’nin teşkilatı, parası, kadrosu,
binası, özetle anahtar teslimi altyapısı zaten hazırdı… 24.11.2014 Murtaza DEMİR |